Sıffin Vak'ası |
08-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sıffin Vak'asıhazret-i Aliye tâbi olanlarla hazret-i Muâviyeye uyanlar arasında ictihad ayrılığı sebebiyle 657 (H36) senesinde Sıffîn denilen yerde meydana gelen vaka 656 (H36) da meydana gelen Cemel Vakasından sonra Basradan Kûfeye dönen hazret-i Ali, Şamda bulunan hazret-i Muâviyeye elçi göndererek, Müslümanların birliği ve huzûru için kendisine bîat etmesini istedi Muâviye radıyallahü anh hazret-i Alinin elçisini iyi karşılayıp iltifatlarda bulundu Fakat hazret-iAlinin kendisine bîat edilmesi yolundaki isteğine müspet veya menfî bir cevap vermedi Hazret-i Alinin elçisi Şamdayken, Müslümanların birleşmesini istemeyen İbn-i Sebe taraftarı fitneciler; "Ali Osmana gadr ve zulüm etmiş, bütün memleketleri ele geçirmiş, pekçok asker toplayarak bu tarafa hücûm edip, bütün Şam ahâlisini katl edecekmiş Ona Muâviyeden başka kimse mâni olamaz Derhal onun etrâfında toplanınız ve müdâfaaya hazır olunuz " diyerek çeşitli kışkırtıcı faâliyetlerde bulundular Şam ahâlisini hazret-i Aliye karşı, harekete geçirdiler Şam halkı arasındaki karışıklığı gören, hazret-i Alinin elçisi Kûfeye dönünce olanları hazret-i Aliye anlattı Hazret-i Ali gönderdiği elçinin bu şekilde geri dönmesi sebebiyle Şam üzerine yürümek gerektiği ictihadında bulundu ve ordu hazırladı Bunu haber alan hazret-i Muâviye de ordu hazırlayıp Şamdan hareket ederek Fıratı geçti Öncü birliklerini ileri gönderdi Bu öncü birlikleri hicretin 36 yılı sonlarında Bâbil Harâbeleri yakınındaki Sıffîn Ovasında karşılaştılar İki taraf arasında çok az mesâfe vardı Hazret-i Ali, hazret-iMuâviyeye elçi göndererek harbe baş vurarak kan dökmek istemediğini, bu sebeple kendisine bîat edilmesini istedi Fakat elçiler müspet bir cevap alamadan geri döndüler Elçilerin gelip gitmesi esnâsında boşluktan istifâde eden İbn-i Sebein adamları iki tarafın ön saflarına geçerek mübâreze tarzında harbi başlattılar İki taraf arasında elçiler tekrar gidip geldiyse de bir netice alınamadı Küçük grupların çarpışmasıyla devam eden harp toplu hücûm şekline döndü ve kısa zamanda şiddetlendi Müslümanlar kendilerini harbin içinde buldular Hazret-i Alinin ordusu gâlibiyete doğru gidiyordu Her iki taraftan da çok sayıda şehit düşenler oldu Bu sırada hazret-i Muâviyenin ordusunda bulunan askerler daha fazla Müslüman kanı dökülmesinin önlenmesi ve sulh yolunun açılması için mızraklarının ucuna mushaflar takarak havaya kaldırdılar İçlerinden birisi de;"Allahın kitabı sizinle aramızda hakemdir " diye bağırdı Hazret-i Ali bu durumu ihtiyatla karşıladı Müslümanları karşı karşıya getiren İbn-i Sebe taraftarları hazret-i Alinin gâlip olması ve ortalığın yatışması hâlinde başlarına geleceği bildiklerinden harbin durdurulması için harekete geçtiler Sûret-i haktan görünerek, iki tarafta da yaygara ve kışkırtıcılıkla meşgul olan İbn-i Sebein adamları hazret-i Osmana yaptıklarını hatırlatarak tehditte bulundular Neticede harp durduruldu İki taraf arasında karşılıklı elçiler gidip geldi Her iki taraftan birer hakem tâyin edilmek sûretiyle anlaşmaya varılması kararlaştırıldı İki taraf aralarında hakem tâyiniyle ilgili sözleşmeyi yazıp imzâladılar Hazret-i Muâviye taraftarlarından Amr bin Âs, hazret-i Alinin saflarından ise Ebû Mûsâ el-Eşarî hakem tâyin edildi Bu anlaşmayla Sıffîn Savaşı fiilen sona erdi Anlaşmanın yazılmasından sonra hazret-i Muâviye ordusuyla birlikte Şama döndü Hazret-i Ali de Kûfeye gitmek üzere yola çıktı İki tarafın anlaşmasını istemeyen, sönmeye yüz tutmuş olan fitne ateşini körüklemeye çalışan ve daha önce harbin durdurulmasını ve hakem tâyinine râzı olunmasını isteyen İbn-i Sebe taraftarları, hazret-i Alinin hakem tâyinine râzı olmasına karşı çıktılar Hazret-i Alinin ordusu içinde fitne tohumları ekmeye başladılar On iki bin kişilik bir grup hakem tâyin edilmesi husûsunda hazret-iAliye karşı çıktılar Kûfeye yaklaştıkları sırada ordudan ayrılarak Harûrâya gittiler Hazret-iAli onları iknâ etmeye çalşıtıysa da kabul etmediler Daha sonra kendilerine Hâricîler adı verilen bir bozuk fırka ortaya çıktı Sıffîn Vakası Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği üzere bir ictihad ayrılığı idi Her müctehidin kendi ictihâdına uyası lâzım olduğu için ayrılık oldu Yoksa dünyâ hırsı için değildi İmâm-ı Şâfiî hazretleri buyuruyor ki: "Allahü teâlâ ellerimizi o kanlara bulaştırmadığı gibi biz de dilimizi karıştırmayalım" Bundan anlaşılıyor ki, onlara hatâ etti demmek bile câiz değildir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|