|  | Taşların Şifası Üzerine |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Taşların Şifası ÜzerineTAŞLARIN ŞİFASI ÜZERİNE “Kişisel Gelişim Dergisi” ile yapılan röportajdan Taşların insana nasıl bir faydası var? Taşlar, insana yararı bakımından çok geniş bir yelpazeye sahip  Koruyucu hekimlikten tedavi edici hekimliğe kadar  Yine psikolojik rahatsızlıklardan fiziksel hastalıklara kadar  En önemli yararı koruyucu hekimlik  Zira denge sağlayıcı  Ruhsal - fiziksel denge, sıvı – baz dengesi, minerallerin kendi arasındaki orantısal denge gibi  Ayrıca solunum, sindirim, boşaltım, ısı, bağışıklık, doku, hücre, iskelet gibi sistemlerin sağlıklı ve düzenli çalışmasına yardım ediyor  Salgı bezlerinin işlevlerini yerine getirmesinde de önemli  Ayrıca bedensel veya ruhsal sağlığın bozulması halinde, tedaviye yardım edici fonksiyona sahipler  Bunu da vücut sistemlerini yeniden düzenleyerek, dengeleri yeniden kurarak yerine getiriyorlar  Taşların yararı bilgisi, yeni bir bilgi mi? Taşların şifa kaynağı olduğu bilgisi yeni bir bilgi değil  Belki de kadim (çok eski) bir bilgi  Yok olan medeniyetlerle birlikte bu bilgi de önemli ölçüde yitirildi  Ancak mukaddes kitaplarda, destanlarda, masallarda ve eski medeniyet kalıntılarında izleri kaldı  Bu bilginin yeniden yeşermesinin önündeki en önemli engellerden birinin de ilaç firmaları olduğuna inanıyorum  Diğer alternatif koruyucu ve tedavi edici doğal unsurların unutturulmasında olduğu gibi  Bitkiler, renkler, müzik bunlardan birkaçı  Her taş, her hastalığa şifa mı? Her taş, her hastalığa şifa değil  Bazen iki - üç, bazen de beş - altı taş aynı hastalığın önlenmesinde veya tedavisinde kullanılabilir  Bazı hallerde bunların birlikte kullanılması daha iyi sonuçlar veriyor  Ancak vücut kimyasıyla taşın kimyasının birbiriyle örtüşmesi daha iyi sonuç veriyor  Bu da kişinin burcuyla, taşın bu burçla ilişkisindeki uyumla doğru orantılı  Taşlar neden şifa kaynağı? Bu enerjiyi nerden alıyor? Taşlar, çeşitli minerallerin bileşimi durumunda  Üstelik oluşumları için en kısa süre bir milyon yıl  Yani taşı oluşturan mineraller milyonlarca, hatta milyarlarca yıl içinde enerji yoğunlaşmasına uğramış durumda  Bu nedenle insan ömrüyle kıyaslanamayacak ölçüde ve yoğunlukta bu minerallerin enerjisini barındırıyorlar bünyelerinde  Bitip tükenmeyen bir enerji  (Ancak bazı ağır hastalıklarda 7 – 8 ay sonra taşların yenilenmesinde yarar var  ) Aynı mineralleri insan vücudunda da görüyoruz  Kimisi, bedensel ağırlığımızın belirli bir oranını oluştururken, diğerleri eser miktarda, yani mini-minnacık durumda  Ancak fonksiyonları çok büyük ve yaşamsal değerde  Örneğin bedenimizde 4 gram kadar demir, 90 miligram kadar bakır, 2,5 gram çinko, beden ağırlığının yüzde ikisi kadar kalsiyum, binde beşi kadar magnezyum, yüzde biri kadar fosfor, 25 miligram iyot, 1 gram selenyum, 125 gram potasyum, ayrıca manganez, krom, silisyum, sodyum, klor, kükürt, kobalt, molibden, flüor, bor, lityum, nikel, alüminyum, brom, bizmut gibi mineraller bulunmaktadır  Yani toprakta hangi mineraller bulunuyorsa, topraktan yaratılan bedenimizde de aynı mineraller var   Beden ve ruh sağlığımız için ilk olarak bu minerallerin bedenimizde bulunması, ikinci olarak da olması gereken oranda bulunması gerekmektedir  Zira, vücudumuzda belirli fonksiyonların gerçekleşmesini sağlayan minerallerin azlığı veya fazlalığı bu fonksiyonların yerine getirilememesine, bu da çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıkların oluşmasına sebep olmaktadır  Örnek olarak magnezyum mineralini ele alalım: İnsan vücudunun yaklaşık binde beşi magnezyumdan oluşur  Bu miktarın yüzde altmış beşi dişler dâhil kemiklerde, yüzde otuz beşi de kan dolaşım sisteminde ve dokulardadır  Daha yoğun bulunduğu organlar kalp ve beyin   Magnezyum, anti-stres minerali olarak bilinir, ilk olarak kasların gevşemesini, sakinleşmeyi, rahatlamayı sağlar  Üç yüzden fazla enzimin işlevinde rol alarak, çeşitli türde enerjinin üretilmesini, saklanmasını, kullanılmasını ve aktarılmasını sağlar  Kandaki şekerin enerjiye dönüştürülmesi, dişler dahil kemiklerin gelişmesi ve sağlıklı kalması, sindirim sisteminin düzeli çalışması, kalp damarlarının esnekliğini muhafaza ederek kalp krizlerinin önlenmesi, beden sıvılarındaki asit baz dengesinin sağlanması da magnezyumla doğrudan ilişkili   Magnezyum eksikliği, beyin, kalp, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulmalara, enerji azalmasına, dolayısıyla halsizlik, yorgunluk, göz kararması, baş ağrıları, yüksek tansiyon, böbreklerin taş üretmesi, kemik erimesi, kaslarda ve kalpte çarpıntılar gibi fiziksel, algılama eksikliği, şaşkınlık, uyku bozukluğu, hafıza kaybı, sinirlilik gibi psikolojik rahatsızlıklara sebep olmaktadır  Bebeklerin havale geçirmesi de büyük oranda magnezyum eksikliğine bağlıdır  Bedendeki magnezyum eksikliğine, dengesiz beslenme sebep olduğu gibi, aşırı terleme, stres, hamilelik, bebek emzirme, sportif faaliyetlerde aşırı zorlanma, kandaki şeker oranının yükselmesi, kafein, alkol, idrar söktürücü ilaç kullanımı, sera ürünü yiyecekler de neden olmaktadır  Genellikle kalsiyum eksikliğiyle ortaya çıkan magnezyum fazlalığı da, kasların yeterince kasılmamasına, dolayısıyla bitkinliğe, hareketsizliğe, depresyona, bellek bulanıklığına, nefes darlığına, kalp atışlarında düzensizliğe sebep olabilmektedir  Ayrıca magnezyum, C vitamini ile sodyum, potasyum ve kalsiyumun etkili biçimde kullanımına da yardım etmektedir  Magnezyum minerali, Akik (Agat), Ametist, Elmas, Granat (Garnet, La’l), Hematit, Jasper, Gül Kuvars, Mercan, Mıknatıs, Obsidyen, Opal, Sitrin, Yakut ve Yeşim taşlarında bulunmaktadır  Bu taşlar, yaydıkları enerjiyle bir şekilde vücuttaki magnezyum oranını dengelemekte, azlığı veya fazlalığı nedeniyle oluşan fiziksel veya ruhsal rahatsızlıkları ortadan kaldırmaktadır  Taşlar, şifa veren enerjilerini insanoğlunun hizmetine yaratılan doğadan almakta ve doğal yoldan bize aktarmaktadır  Taşlar, tedavi için yeterli mi? Taşların şifası bazı hastalıklar için koruyucu ve tedavi edici hekimlikte yeterli olmakla birlikte, her hastalık için yeterli değil  Bir problem varsa, öncelikle bu problemin kaynağına inip bu kaynağı ortadan kaldırmak gerekir   Örneğin işiniz, eşiniz, yaşantınız, beslenmeniz, sizde psikolojik veya bedensel rahatsızlıklar oluşturuyorsa, öncelikle bu problemi çözmek gerekmektedir  Problem devam ettiği sürece, taşların yararının sürekli olmasını beklemek doğal olarak yanlış  Yine örneğin bazı taşlar ağrıları giderir  Ancak siz sinüzitseniz, iltihaplanma kronik hale gelmişse, Aventurin taşının etkisi bu ağrıyı hafifletecek, ancak ortadan kaldıramayacaktır  Öyleyse öncelikle sinüslerin temizlenmesi gerekmektedir  Bunları söylerken modern tıbbı ve doktorlarımızı da dikkate almak gerekiyor  Kendisini insanların hastalıklarını tedavi etmeye adamış iyiniyetli doktorlarımız halen mevcut  Taşların şifası nasıl belirleniyor? İki bini aşkın mineral (taş) var  Bunlardan Elmas, Yakut, Zümrüt ve Safir, değerli taş statüsünde  Yarı değerli taş statüsündeki taşlar daha çok sayıda   Ayrıca Kehribar (Amber), İnci, Sedef, Mercan gibi taşlaşmış organik materyaller de taş sınıfında değerlendiriliyor  “Hangi taşın hangi hastalığa şifası var?” sorusunu iki şekilde cevaplandırmak gerekiyor: Öncelikle deneyimler önemli  Örneğin bazı taşlar tansiyonu düzenliyor, yani kan basıncını dengeliyor  Bazıları ağrıları hafifletiyor, yahut ortadan kaldırıyor   İkinci olarak minerallerin insan vücudundaki fonksiyonlarını bilmek gerekiyor  Bir hastalık, bir mineralin eksikliğinden veya fazlalığından kaynaklanıyorsa, bu minerali yoğun olarak bünyesinde barındıran taş, o hastalığın şifası durumunda  Bir taş yalnızca bir hastalığın şifası da değil, birçok farklı hastalığın da devası  Bu nedenle, bu konuda kaleme aldığım kitabın okunması gerek   Taş kullanımında nelere dikkat edilmeli? Taşların yararının görülebilmesi için ön şart, doğal taş olmalarıdır  Doğal taştan maksat, bir taşın, örneğin turkuvaz taşının, doğadan çıkarıldığı haliyle kullanılması değildir  Gerçekten turkuvaz taşı olmasıdır   Zira vitrinlerde gerçek taşlarla sahteleri çoğunlukla yan yana satışa sunulmaktadır  Bu nedenle bir taşı satın alırken ya o taşı çok iyi tanımanız gerekmektedir yahut taşları iyi tanıyan, dürüstlüğüne güvendiğiniz birinden almanız  Aksi halde baş ağrısı için taş aldım ama hiçbir faydasını göremedim demek zorunda kalabilirsiniz  Bir taşın sahtesi çeşitli anlamlara gelebilir  İlk olarak, renk bakımından benzeşen ve ekonomik değeri daha az olan veya hiç olmayan taşlar falanca taş diye satılabilmektedir   İkinci olarak ekonomik değeri daha az olan renksiz taşlara renk emdirilerek veya dışı boyanarak Zümrüt, Turkuvaz, Akik gibi adlarla piyasaya sürülebilmektedir   Üçüncü olarak lastik, kauçuk, cam, tahta, çam reçinesi gibi maddeler kimyasal işlemlerden geçirilerek bir taşa benzetilmekte ve satılmaktadır   Benzetim o kadar mükemmel olabilmektedir ki bazen taşın sahte olup olmadığı ancak ölçümlerle anlaşılabilmektedir  Ölçümlere esas olacak bazı özellikler, “Şifalı Taşlarla Sağlıklı Yaşam” adlı kitapta, her taşın başlangıç bölümünde “Kimlik Kartı” başlığı altında verilmiştir  Taşların yararlı olabilmesi için ikinci şart sanatkârane işlenmiş olmasıdır  Siz ona değer verirseniz, o da size değer verir  Üçüncü şart tek başına kullanılmaması, yani gümüş veya altınla birlikte takı haline dönüştürülmesi gerekir  Bu yüzük de olabilir, gerdanlık veya kolye de   Ancak taşın mutlaka bedenle temas etmesi veya enerji akışına engel bir yapılanmanın olmaması şarttır  Taşın her iki yüzünün de açık olması gerekir  Taşın bir yüzünün takı madeniyle kapatılması, enerji akışını engelleyen yalıtım durumu oluşturacak ve taşın yararını ortadan kaldıracaktır  Taş bir yüzükteyse, yararı, sağ elin yüzük parmağına (en küçük parmağın yanındaki parmak) takmakla sağlanabilir   Ancak ilgili taşın elbisemizin cebinde taşınması, odamızın bir köşesinde bulunması bile belirli oranda yarar sağlayacaktır  Taşlar, vücudumuzun enerji iletişiminde aynı zamanda süzgeç görevi gördüğünden, süzgeçlerdeki tortuların temizlenmesine benzer şekilde temizlenmesi gerekir  Aksi halde, olumsuz enerji tortularının süzgeci kapatması nedeniyle bu görevlerini yapamaz hale gelebilirler   Öncelikle taşları sürekli takmamak, arada bir dinlendirmek, hiç olmazsa gece yatarken çıkarıp temiz bir yere bırakmak gerekir  Zira sürekli yiyip içmek veya hiç durmadan ilaç kullanmak gibi bir etki gösterebilirler  Yahut yorgun düşebilirler  Zira biz onları cansız bir varlık olarak görsek de Muhyiddin Arabi’nin dediği gibi durağan nitelikte de olsa ruh sahibidirler  En azından sürekli kinetik enerji halinde olmaktan kurtarılmaları gerekir  Yine taş nedeniyle vücudumuzda meydana gelen düzenleme, dengeleme ve iyileştirme etkilerinin vücudumuzca bağışıklık sistemine katılması için de taşın arada bir çıkarılmasında yarar vardır  Aksi halde vücudumuz taşa karşı bağışıklık sistemi oluşturup taşın yararını ortadan kaldırabilir  Taşların temizlenmesinin en tehlikesiz ve doğal yolu hiç olmazsa haftada bir gün kuru toprağın içine gömerek bekletmektir  Gözenekli olanlar dışındaki taşlar için diğer bir temizleme yöntemi yine haftada bir gün temiz suyun içinde bekletmektir  İslam Dininde abdestin suyla alınması, suyun bulunmadığı yerlerde toprakla teyemmüm yapılması gibi   Her ikisi de temizleyicidir, hem maddi pisliklerden, hem enerji pisliklerinden  Aynı zamanda her ikisi de ruhsal temizleyicidir  Bu işlem taş ilk defa satın alındığında mutlaka yapılmalıdır  Zira çok fazla insanın taşla teması olumsuz enerji birikimine sebep olmuş olabilir  Taşla birlikte takı oluşturan altın, gümüş gibi madenler, kararmaya karşı temizlenirken, temizleyici kimyasalların taşla temas etmemesine de dikkat edilmelidir  Alıntıdır   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |