Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ahmet, deniz, ölüm

Ölüm ''Son'' Değil !!! (Ahmet Deniz)

Eski 08-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ölüm ''Son'' Değil !!! (Ahmet Deniz)





Ben

Duyan, gören, bilen bir “ben”im

Aklım, iradem, duygularım, eylemlerim var

Bir birey olarak, bana ait benliğimle tek ve yalnızım

Bilmeden, istemeden, evrendeki bu döngünün içinde buldum kendimi !

Peki, bir “ben” olarak bu döngüdeki yerim ne ?

Bu gökle yer arasında, bulunduğum tam bu yerde işim ne ?

Hangi ihtiyaç beni gerektirdi de, o yüzden varım ?

Nedeni olmayan bir sonuçsam eğer, bu ne kadar anlamlı ?

Anlamlı değilse, nedir hayat fırsatının bedeli ?

Kim zorladı beni hayata gelmeye ?

Kim ikna etti beni, ölümün sözleşmesini hayata gelirken yapmaya ?



Bu gök, bu yer

Nedir göğün üstüme çökmesini engelleyen ?

Yer niye savurmaz üstündeki beni ?

Kandil gibi asılı duran yıldızları kim asar oraya her gece ?

Hava, su, ateş, toprak kime borçlu varlığını ?

Düzen, denge nereden alır ölçüsünü ?


İyilik, kötülük

İyilik ve kötülük mutlak mı ?

Değilse, nereden çıkardık her kötülüğün kötü olduğunu ?

Mutlaksa, kim ayırdı iyilikle kötülüğün, doğruyla yanlışın arasını ?

İyilik iyiyse, yeryüzünde entrika, zulüm, fesat, işkence, kan, gözyaşı niye var ?

Bu durumda, her geçen gün çoğalan bu fâni kalabalığın faydası ne ?

İnsan fâni; iyilik kötülük de mi fâni ?

Mazlumun âhı ne olacak ?

Hesabı tutulmuyorsa, neye yarar adalet, tevazu, fedakârlık, vefa, merhamet ?

İyilikte ya da kötülükte sınır yok; öyleyse beni ben yapan bu özgürlüğün bedeli ne ?

Bazen böyle olur…

Hayat diye itilip kakıldığımız bu süreçten bunalıp bir köşeye ilişir, varoluşumuza, parçası olduğumuz bu hissiz gibi görünen devridaime bir anlam yüklemeye çalışırız Dünyanın çekiminden koptuğumuz nadir anlardır bu anlar ve farklı bir ruh haline gark eder bizi


Geçici de olsa, üzerimize çöken bu tatlı rehavetle dünyadan soyutlanıp, yapıp ettiklerimize, hayallerimize, tutkularımıza dışarıdan bakma fırsatı yakalarız Küçük gibi görünen bu algılama farklılığından, hakikate olan bakışımızı ciddi ölçüde değiştirecek bir sezgi gücü doğar ve eğer yeterince güçlüyse, dünyalık şeylerin üstüne sinmiş olan fâniliği bütün çıplaklığıyla gözlerimizin önüne serer



Fâniliğin hem kendimizden, hem de yapıp ettiklerimizden bir adım önde olduğunu görmek, dünya ile aramızdaki tılsımlı bağın çözülmesine sebep olur Bağ çözülünce gözlerimizi tutan perde kalkar ve önemsediğimiz dünyevi nimetlerin, fâniliğin kesif sisi ardında sanki birer hayalmişçesine ağır ağır kayboluşunu ibretle izleriz

Gerçeğin soğuğunu yiyince, zihnimizde bastırılmış haldeki dünyaya ilişkin güvensizlik fikri depreşir ve dünyaya olan güvenimiz, yerini bir anda sahteliğin yürek boşaltan hayal kırıklığına bırakır Ardından hayallerimiz, tutkularımız, umutlarımız kutsal makamlarını terk ile sıradanlaşır ve yüreğimizi yokladığımızda hiçbirinin koyduğumuz yerde olmadığını görürüz



İçine düştüğümüz hayal kırıklığı, dışımızdaki alemle bir soğukluk salar aramıza Biz de usulca itip kapatırız dış aleme açılan kapımızı soğuk vurmasın diye Bu vesile olur, geçici bir süre dış alemden soyutlanıp iç alemimize döneriz Artık buradan ötesi bizim cesaret ve kararlılığımıza bakar

Cesaretimizi topladığımız anda, bizi bizden ayıran kapı aralanır, biz de bu aralıktan süzülüp benliğimizin derinliklerine bir yol tutarız Yol aldıkça kulaklarımızı tutan uğultu kesilir, yolumuza düşen karanlık çekilir Derken vakit gelir, göz, kulak, kalp ilahi bir bağışla kendini aşar ve bir menzilden ötekine taşır bizi


İşte bu anda kısa uzar, az çoğalır, dar genişler ve hakikatin gür sesiyle kendimize geliriz Şöyle seslenir bize :

Sen

Benlik kaftanını kuşandın bir kere

Dar da gelse, bol da gelse, kuşanınca çıkartması yoktur bunun

Paylaşması, değiş tokuşu da

İnsan olmanın ağırlığını bilir misin ?

Yükün en ağırını sardın sırtına

Koyu bir yalnızlık yoldaş yazıldı sana

Doğumu, ölümü, sıhhati, hastalığı yalnız tadacaksın

Başarı ya da hezimet sana isabet ederse, ondan doğacak mutluluk veya hüzünden hiç kimse senin kadar nasiplenemeyecek

İyilikten veya kötülükten yana kazandıkların sadece sana ait olacak

Ve sen çalıştığına erişeceksin


Tutacağın yolu iyi seç…

Şunu bil ki, izlerin silinmeden kalacak tepeleyip geçtiğin yollarda

İster sarp yamaçları aş, ister etrafından dolaş düze çıkmak için

İster soluklan, ister terini kurutmadan var menzile

Düşersen, kendi ellerinle doğrulup kalkacaksın düştüğün yerden

Karanlık çöktüğünde, yalnız başına bulacaksın yolunu

Kendin ayıklayacaksın tarlana düşen ayrık otlarını

Savurduğun her tohum senin için bitecek ve biçip kaldırdığın hasadın olacak

Sonra ellerinle bırakacaksın terazinin kefesine yuttuğun tozu, döktüğün teri


Özgürsün

Ama bil ki hiçbir özgürlük kayıtsız şartsız olmaz

Ve yine bil ki, mesuliyet özgürlüğün doğasında vardır

Özgürlük ile sınırsızlığı birbirine karıştırma

Özgürlük, insanın kendi haklarının sahibi olması demektir Bunun ötesini aramak ise, başkasının hakkına göz dikmektir

Sakın sınırsızlık özlemi iradeni esir almasın

Çünkü ölçüsünü yitirene, nimet değil külfettir özgürlük



Haberin olsun

Doğruyla yanlış, iyiyle kötü bir olmaz

Doğru yanlışa, iyilik de kötülüğe üstün kılınmıştır

Doğrunun, yanlışın muhatabı sensin

İyiliğin, kötülüğün erbabı da sen

İster doğruda ara nasibini, ister yanlışta

İster iyilikten sar yükünü, ister kötülükten

Ama bil ki, yaptıklarına şahit yazacaklar seni



Şimdi git

İster varlığın ötesini ara, ister varlık sana yetsin

İster doğruya tutun, ister tutunduğun şeyi doğru bil

İster eteklerde sıradanlığı, ister zirvelerde kibri solu

İster ezmenin garip hazzını, ister ezilmenin anlaşılmaz sabrını yaşa

İster haddin bil ayakta kal, ister gövdene bakmadan meyveye durup incit belini

İster söz uğruna baş verenlerden ol, ister ilk sıkıda at sırtından sözün yükünü

İster canın pahasına adaleti koru, ister yok pahasına zulme değiş adaleti

İster kudretine rağmen tut öfkeni, ister öfken uğruna kurut nesli ve ekini


İşte böyle bir özgürlük ortamından çıkar bütün insanlık halleri

Rengarenk ve sonsuz çeşitlilikte

Ve dönüp durur insanlar arasında

Her kişi dilediğince nasiplenir bu döngüden

Ta ki gün geceye yüz tutup, ışık tükenene kadar

Ta ki bir el, kalemi insanın elinden alana ve hayallerin, arzuların, umutların üstüne kalın birer çizik çekip, son satıra ölümü düşene kadar

Evet…

Bir konma göçmedir insanın hikayesi

Bu iki menzil arasında yazılır mutluluğun, hüznün, sevginin, nefretin, merhametin en hakikisi

Dobra dobra, açıkça yazılır ne varsa Öyle ki, insanın kendinden gizledikleri bile sıkışır satır aralarına

Diğer hikayelere benzemez insanın hikayesi; çünkü önce oynanır, sonra yazılır Öte taraftan, silip de yeniden yazmak yoktur bu hikayede, başkasını oynamak da


Kitabın tamamını indirmek için >>> OSonDegilWordrar at uploadedto - Free File Hosting, Free Image Hosting, Free Music Hosting, Free Video Hosting,

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.