|  | Uçaklar |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   UçaklarGenel bilgiler [değiştir]İnsanlarda, kuşlar gibi uçmak arzusunun başladığı çok eski tarihlerden beri yapılan çeşitli uçma girişimleri bir tarafa bırakılırsa asıl anlamda ilk uçuşlar 20  yüzyılda gerçekleştirildi  Yerçekimi kuvvetini mekanik enerjiyle yenme prensibine dayanan uçaklar kısa zamanda hızla gelişti  Planör, helikopter ve otojir tipi uçuş araçları da uçağın havada kalma prensibine dayanır  Kaldırma kuvveti uçan aracın sahip olduğu mekanik enerji vasıtasıyla kanat denilen kaldırma yüzeylerinde meydana gelir  Balon ve zeplinlerdeyse kaldırma kuvveti, havadan hafif gazların hava içinde yükselmesiyle oluşur  İlk uçuşlarda ancak saatte 20-25 km, 1935’lerden sonra ise yüzlerce km hızlara çıkılabildi  Uçağın havada kat edebildiği mesafe, yani menzili ve çıkabildiği maksimum yükseklik (irtifa) ilk zamanlarda çok düşüktü  Gelişen teknolojiye paralel olarak menzil yirmi bin km’nin üstüne, irtifa ise on bin metreye kadar çıktı  Bunlara paralel olarak uçakların ağırlığı da süratle arttı  İlk zamanlar kg’la ifâde edilirken artık tonlarla ifade edilmektedir  Uçuş mekaniği [değiştir]Bir cismin havada uçabilmesi için uçuş anında cisme çarpan havanın en az cismin ağırlığına eşit bir taşıma kuvveti meydana getirmesi gerekir  Uçak kanadı düz bir plaka olarak düşünülürse bu taşıma kuvvetinin meydana gelmesi için, plakanın hareket düzlemiyle (hücum açısı denen) bir açı yapması, yâni hareket yönünde ön kısmının biraz kalkmış olması gerekir  Kanat hareket hâlindeyken eğik pozisyonundan dolayı kanadın alt ve üst kısmından geçen hava kanadın üst kısmında alçak basınç alanı oluşacağı için hava akışına devam edemeyecektir, kanadın altve üst kısmında yönünü değiştirir  Hava akımının yönünün değişmesi kanadın ona bir kuvvet uyguladığını gösterir  Newton’un üçüncü kuralına göre hava akımı da kanada eşit ve zıt bir kuvvet uygular  Bu kuvvet hem kanadı kaldırmaya hem de geriye doğru itmeye çalışır  Kanadın geriye itilmesi istenmeyen bir durumdur, çünkü uçağın hızını keser  Bu nedenle kanatlar, kaldırma kuvveti minimum olacak şekilde tasarlanır ve üretilirler  Hem taşıma kuvveti, hem de sürüklenme kuvveti uçak hızına ve havanın yoğunluğu gibi faktörlerin tesiriyle birlikte hücum açısına bağlı olarak değişir  Bu kuvvetlerin kanada tesir ettikleri nokta, hücum açısı arttıkça kanadın hücum kenarına (uçağın ön tarafındaki kenar) doğru kayar  Bu kayma ise hücum açısının daha da artmasına sebep olur  Bu durumda kanat dengesiz bir hâl alır  Hücum açısının belli bir değerinden sonra kaldırma kuvveti birden azalmaya başlar  Kanat artık uçağı havada tutmaz hale gelir  Bu hadiseye uçak "stall" veya “pert dövites” oldu denir  İstenmeyen sürüklenme kuvvetinin yanında bir de uçağı kanat ekseni etrafında döndürmeye çalışan bir moment meydana gelir ki, bu momenti uçağın burnunu ya yukarı veya aşağı itmek sûretiyle döndürmeye zorlar  Uçağın havada yatay olarak uçabilmesi için bunun önlenmesi gerekir  Bu gâyeyle uçağın arka kısmında yatay kuyruklar bulunur  Bu kuyruklarda meydana gelen kuvvetler bu momenti karşılayarak uçağın dengesini sağlar  Uçan kanat diye adlandırılan uçaklarda ise bu moment, kanadın arka kısmına hareketli bir kısım ekleyerek karşılanmaya çalışılır  Uçaklarda ihtiyaç duyulan motor, iniş takımları ve yük taşıma kısımları gibi sebeplerden dolayı uçan kanat tipi uçaklar gelişmedi  Bunun yerine kuyrukları kanada bağlayan ve motor gibi sistemleri taşıyan gövdeli tip uçaklar gelişti  Ayrıca uçağın inip kalkabilmesi için tekerlekleri taşıyan iniş takımları ve uçağın dengesinin sağlanması ve manevra yapabilmesi için düşey kuyruklar eklendi  Neticede uçakta gövde, kanat, iniş takımları, yatay ve düşey kuyruk gibi ana elemanlar meydana geldi  Ana elemanların yanında uçağın sevk ve idâresini sağlamak için çeşitli yardımcı sistemler ve teçhizatlar eklendi  Bunlar uçağın manevra yapmasını ve dengelenmesini sağlayan kumanda yüzeyleri ve bunun kumanda sistemi; yakıt sistemi; uçak hızının yüksekliğini vs  ölçen gösterge ve âletler, yük ve yolcular için döşeme ve koltuklar gibi genel sistemler ve diğer bazı özel sistemlerdir  Kumanda için kullanılan hidrolik, pnömatik sistemler, muhâbere ve seyrüsefer için kullanılan elektrik ve elektronik sistemler diğer bir deyişle aviyonikler, askeri amaçlar için geliştirilen silâh ve nişangah sistemleri özel sistemlerin başlıcalarıdır  Günümüzde hava araçlarının en pahalı ve önemli bileşenleri aviyoniklerdir  Uçaklar ebat, hız, menzil bakımından geliştikçe yardımcı sistemleri de gelişti ve daha mükemmel hâle geldi  Kalkış [değiştir]Uçaklar kalkarken mutlaka kalkış izni alırlar  İzin aldıktan sonra piste girip pisti ortalarlar  Pilot uçaktaki pedastalı ileri iter  Bu kol gaz koludur  Uçak yeteri hıza ulaştığında yaklasık olarak saatte 200-250 km (uçak türlerine göre kalkış hızları farklıdır  )pilot levyeyi veya flight stick'i kendine doğru çeker ve uçağın kalkması saglanır  ve kalktıtan sonra yüksekte daha az yakıt harcar  İniş [değiştir]Pilot ilk önce ineceği pistin kulesinden izin alır  Pisti ortalar  Tekerlerini kapalı ise açar  Daha önce uçuş bilgisayarı yada landing tabloları vasıtasıyla hesaplanan iniş hızının yaklaşık 5-15 knot fazla hızla piste yaklaşırlar   Hızını düşürdükten sonra flap adı verilen ,kanadın alanını artıcı kapaklar açılır  Bu uçağın daha yavaş olduğu halde havada kalmasını sağlar ve iniş mesafesini kısaltır  yere indikten sonra spoiler adı verilen kanat üzerindeki kapaklarıda açarak ucagın yere basma gucu arttırılır (downforce)  kuleden aldıgı pin e yani park yerine gider ve guvenlik onlemlerini alır  Alt sistemler [değiştir]Alt sistemler uçağın gövdesinin alt kısmında bulunan ve uçağın çalışmasını sağlayan etkidir  Alt sistem bölümünde en önemli parça tekerlektir  Tekerlek uçağın alt sisteminde bulunur  Alt bölümün bir başka özelliği ise uçağın kalkmasına ve çalışmasına yardımcı olmasıdır  Pilot uçağı çalıştırdığı an borular yoluyla giden kopustlar uçağın alt sistemine gider ve uçağın çalışmasına ve kalkmasında katkı sağlar  Kanat [değiştir]Uçakların en önemli ana elemanıdır  Uçağın taşıma kuvveti bunlarla sağlanır  Ayrıca iç kısımlarının yakıt deposu olarak kullanılması, motor, silâh ve iniş takımlarının ve küçük kanatçıkların bunlar üzerine yerleştirilmesi kanadın diğer görevlerini teşkil eder  Uçağa üstten bakınca, kanadın uçağın ön tarafındaki kısmına hücum kenarı, arka kısmına firar kenarı denir  Uçağın en sağ ve en sol uç noktalarını teşkil eden kısmına ise kanat ucu denir  Uçak boyuna paralel olarak kanat kesilirse mekik şeklinde bir kesit elde edilir  Kanat profili olarak adlandırılan bu kesit kanadın şeklini belirleyen en önemli faktördür  Günümüzde pekçok ülke tarafından geliştirilmiş çok çeşitli kanat profilleri vardır  Bu profilleri belirtmek için hücum kenarından firar kenarına kadar kanat kalınlığının ne şekilde değiştiğini gösteren tanıtma işâretleri bulunur  Meselâ Amerikan Havacılık Komitesinin (NASA) geliştirdiği kanat profilleri NASA 4415, NASA 23012 gibi işâretlerle belirtilir  Kanatların üstten bakıldığındaki şekilleri de değişik değişiktir  Bunlar trapez, eliptik, delta şeklinde veya gövde tarafı dikdörtgen, uç kısım trapez olabilir  Hatta uçağın arka kısmına doğru ok açısı denen bir açı yaparak eğik olan kanatlar da vardır  Tecrübî ve teorik çalışmalar en iyi kanat şeklinin eliptik olduğunu göstermesine rağmen imâli zor olduğundan fazla kullanılmamaktadır  Uçakların hızları arttıkça kanatların geriye doğru ok açısı yapması ve neticede bir üçgen veya delta şekline yaklaşması lâzımdır  Bu noktadan hareketle günümüzde kanat şekli uçuş esnâsında pilot tarafından değiştirilebilen süpersonik (ses hızının üstünde bir hızla uçan) uçaklar geliştirildi  Amerikan F-111, Fransız Mirage G8, Rus Mikoyen MiG-23 ve Sukhoi Su-7B ve Avrupa Birliği PANAVIA’nın MRCA Tornado uçakları bu tipten uçaklardır  Bunlara rağmen uçağın dengesini sağlamak için kanatlar öne doğru eğik de yapılır  Kanatların diğer bir husûsiyeti gövdeye bağlama şekillerinin değişik olmasıdır  Kanatlar gövdenin alt, orta ve üst kısmına bağlanabildiği gibi gövdeye irtibatı kanat dikmeleriyle sağlanacak şekilde gövdeden yukarıda da olabilir  Kanadın kaldırma kuvvetini meydana getirmesi için kanat alanının belirli bir değerde olması gerekir  İlk zamanlar kanatlarda fazla dayanıklı olmayan ağaç iskelet ve bez kaplama kullanıldığından kanatlar yanlara doğru fazla uzun yapılamıyordu ve lüzumlu kanat alanını elde etmek için alt alta iki üç tabaka hâlinde kanatlar yapılıyordu  1930’lara kadar bu tip kanatlar kullanıldı  Sonradan çelik ve alüminyum malzemelerin kullanılmasıyla pekçok dezavantajı olan bu katlı kanatlar târihe karıştı  Günümüzde tek kat kanat kullanılmaktadır  Kanatların gövdeye bağlama yerinin seçimi pekçok faktöre bağlıdır  Meselâ kanadın gövdeye göre yukarda olması, gövdenin yere yakın olmasına bu da yolcu ve yük indirme bindirme işinin kolaylaşmasını sağlar  Ayrıca motor pervanelerinin toprak, taş ve (deniz uçaklarında) sudan zarar görmesine mâni olur  Kanadın gövdeye, gövdenin orta kısmından bağlanması, özellikle avcı uçakları için sağlam ve uygun bir yapıyı teşkil eder  Kanadın gövde altından geçmesi, iniş takımlarının kısa olarak yapılabilmesi, kalkışta kaldırma kuvvetinin daha fazla olması, kanat yere yakın olduğundan yere vurma gibi hâllerde yolcuları koruması ve yolcu kabininden geçmediği için özellikle yolcu uçaklarında kullanılan bir kanat yerleştirme şeklidir  Uçağın iki tarafındaki yarı kanatlar aşağı veya yukarı eğik olabilir  Hatta kanat önce aşağı veya yukarı, sonra orta kısmından tekrar ters yöne belli bir açıyla eğik olabilir ve uçağa önden veya arkadan bakıldığında kanatlar komple “M”, “W”, “V” veya ters “V” şeklinde olabilir  Kanadın yatay düzlemle yaptığı bu açılara “Dihedral” denir  Kanatların diğer bir görevi de kanatçık, slat, flap, aerodinamik fren, spoyler ve kanat ucu plakası gibi uçağın manevra kâbiliyetini ve kaldırma kuvvetini arttırmaya yarayan yüzeyleri üzerinde taşımaktır  Kanatçıklar, sağa sola yatışları sağlarlar ve kanadın firar kenarında bulunurlar ve kanat açıklığı boyunca uzanmayıp sâdece az bir kısmını işgâl ederler  Kanadın hücum kenarında bulunan slatlar hava akışını düzenlerler  Flaplar, uçağın iniş ve kalkış anlarında hızı düşünce havada tutunabilmesi için ek bir kaldırma sağlarlar  Aerodinamik frenler ve spoylerler, inişe geçmek ve inişten sonra kısa bir mesâfede durmak için hızın düşürülmesi gerektiği durumlarda açılarak frenleme yaparlar  Kanat ucu plâkaları, kanadın alt ve üstündeki basınç farkından dolayı meydana gelebilecek hava akımlarına mâni olur ve kaldırma kuvveti kaybını azaltır  Kanatların içi dolu olmayıp tesir eden kuvvetleri karşılamak için lonjeron denen kiriş ve profili şekillendiren sinirlerin meydana getirdiği bir iskeletten ibarettir  Bu iskeletin dışı profile uygun bir şekilde kaplanarak içi yakıt deposu olarak kullanılır  Gövde [değiştir]Gövde esas olarak kanatla kuyruğu birbirine birleştirmesi görevi yanında çeşitli yardımcı sistemleri ve pilotu, bâzı uçaklarda iniş takımlarını, yolcuları, motorları ve silâhları taşımak gibi görevleri de vardır  Uçağın kullanıldığı yere ve şartlara göre değişik gövde şekilleri kullanılır  Meselâ deniz uçaklarının gövdesi denize inip kalkmaya elverişli bir şekilde yapılır  Yüksek irtifalarda uçabilen uçakların gövdeleri meydana gelebilecek basınç farkına dayanacak şekilde yapılır  Uçaklarda pilot ve öğrenci kabininin yan yana veya arka arkaya olması gövdenin şekline tesir eder  Büyük yolcu uçaklarında gövde, yolcuların rahat edebilecekleri şekilde büyük bir silindir gibi yapılır  Savaş avcı uçaklarında ise gövde sadece kanat, motor ve pilot kabinini biraraya getirecek ve sürtünmeyi en düşük seviyede tutacak şekildedir  Ayrıca kanatların gövdeye bağlanış şekli ve yolcu indirme-bindirme gibi faktörler de gövde şekline tesir eder  Gövdenin yapısı taşıdığı yük, kanat, motor, silâh, iniş takımı ve kuyruk gibi kısımların ağırlığını ve basınç farklarını taşıyabilecek mukavemette olmalıdır  Bu noktadan hareketle üç çeşit gövde yapısı geliştirildi  Bunlar kafes-kiriş, mono-kok ve yarı mono-kok gövdelerdir  Kafes-kiriş yapı hafif uçaklarda kullanılır  Gövdenin kuvvetleri taşıması için bir kafes-kiriş iskeleti yapılır ve bunun üzeri bez, plastik veya hafif maddeden saçlarla kaplanarak aerodinamik şekli verilir  Mono-kok gövdelerde iskelet yoktur, bütün kuvvetleri kaplama saç taşır  Yarı mono-kok gövdedeyse yükleri hem iskeleti meydana getiren kirişler hem de kaplama taşır     Kuyruk [değiştir]Kuyruk düşey ve yatay stabilize denen yüzeylerden ibârettir  Uçağın dengesini sağladığı gibi sağa sola dönme, burun aşağı veya yukarı gelecek şekilde yunuslama ve dalış, tırmanış hareketlerini de sağlar  Uçağın boyuna, enine ve düşey eksenler etrâfında dönme hareketleri özel adlar taşırlar  Sağa veya sola yatış şeklinde neticelenen boyuna eksen etrâfındaki dönme hareketine yalpa, uçağın burnunun aşağı veya yukarı dönmesi şeklinde neticelenen enine eksen etrafındaki dönmeye yunuslama, dikey eksen etrâfındaki sağa veya sola dönme hareketine ise dönme denir  Uçağın vida gibi döne döne alçalması şeklinde olan diğer bir hareket vril hareketidir  Yalpa hareketini kanadın firar kenarındaki kanatçıklar sağlar  Bunun için kanatçığın biri aşağı diğeri yukarı açılır  Kanatçıklardan biri kaldırma kuvvetini arttırırken, diğeri azaltır  Neticede yukarı açılan kanatçık tarafına, yâni taşımanın azaldığı tarafa uçak yalpa yapar  Uçağa yunuslama, dolayısıyla kabre denen tırmanış ve pike denen dalış hareketini yatay kuyruk sağlar  Kuyruk yukarı çekilirse kuyruk kısmında kaldırma azalır ve uçağın burnu yukarı çevrilir  Aksi durumda burun aşağı çevrilir  Yatay kuyruk tek parça olabildiği gibi bir sâbit stabilize bir de hareketli yükseklik dümeni olmak üzere, parçalı da olabilir  Ayrıca hızlı büyük uçaklarda yükseklik dümeninin hareket ettirilmesinde yardımcı olan fletner denen yüzeyler de yükseklik dümeninin firar kenarında bulunurlar  Düşey kuyruk dümeni uçağın sağa sola dönmesini sağlayarak istikâmetini ayarlar  Bu sebeple buna istikâmet dümeni de denir  Uçağın dengesinin kararlılığını sağlamak için düşey ve yatay kuyruğun firar kenarlarında kompanzatör denen küçük yüzeyler kullanılır  Yatay kuyruk düşey kuyruğun üstüne yerleştirilebildiği gibi düşey kuyruk iki tâne olup, yatay kuyruğun uçlarına da eklenebilir  Uçak motorları [değiştir]Uçaklarda, uçağın havalanmasını ve havada uçuşunu sağlayan motorların hafif, güvenilir, gürültüsüz ve ekonomik olması aranan özelliklerdir  Hafiflik motorun birim tepki kuvveti veya beygir gücü başına düşen ağırlığıyla ifâde edilir  Motorun arıza yapmadan ve az yakıt harcayarak çalışması gerekir  Ayrıca bakımının, sökülüp takılmasının kolay olması da aranan özellikleridir  Uçak motorlarının tipleri şöyledir: Pistonlu (pervaneli) Türboprop (pervaneli) Türbojet Türbofan Ram-jet ve Püls-jet Roket motoru Pistonlu motorlar, hızı saatte 500 km’ye varmayan pervaneli uçaklarda kullanılır  Pistonların motordaki düzeni karşılıklı veya yıldız şeklinde olmak üzere 36 silindire kadar olanları vardır  Su veya hava soğutmalıdırlar  Yüksek oktanlı benzin kullanırlar  Uçak yükseldikçe motor veriminin azalmasını önlemek için süberşarj denen aşırı besleme yapılır  Ayrıca pervâne veriminin en üst düzeyde olması için pervane paleleri kendi eksenleri etrafında dönecek şekilde değişken hatveli yapılır  Neticede yine de pistonlu, motorlu ve pervaneli uçakların hızları ve yükselişleri sınırlıdır  Türboprop sistemlerde pervâneyi gaz türbinleri çevirir  Pistonlu motorlardan daha yükseklerde ve daha hızlı uçuşa elverişlidir  Umûmiyetle nakliye ve yolcu uçaklarında kullanılır  Helikopterlerde de aynı sistem vardır; pervâne yerine helikopter motoru çalıştırılır  Gaz türbinlerinin gücü günümüzde 500 şaft beygir gücünün üzerinde yapıldığından hafif uçaklarda pek kullanılmamaktadır  Türbinle pervâne arasında verimin üst düzeyde olması için devir düşüren bir dişli kutusu bulunur  Güçleri on bin şaft beygir gücüne kadar çıkar ve jet yakıtı kullanılır  Türbojet sistemler, yâni jet motorlarında da gaz türbini kullanılır  Motor egzostundan çıkan hızlı sıcak gazların tepkisiyle uçuş gücü elde edilir  Pistonlu ve türboprop motorlarda sınırlı olan uçuş hızı jet motorlarıyla aşılarak ses hızının üstünde uçan süpersonik uçaklar yapılması mümkün hâle geldi  Uzun menzilli yolcu uçakları, avcı ve bombardıman uçaklarında jet motorları kullanılmaktadır  Türbofan ve Baypass sistemleri de jet motorlarının bir çeşididir  Motorun ön veya arka kısmında bulunan ve pervâneye benzer fan kısmı motorun içinden geçen havayı arttırıp tepki kuvvetinin artmasını sağlar  Baypass jet motorlarında da kompresörde sıkışan havanın bir kısmı yanma için yanma odalarına girerken bir kısmı motorun dış çeperlerini soğutarak egzosta gider  Her iki çeşit motorun da gâyesi düşük hızlarda yakıt sarfiyatının azaltılmasıdır  Ram-jet ve Puls-jet motorlar uçaklarda pek kullanılmaz  Pilotsuz bomba ve uçaklarda kullanılır  Türbin, kompresör gibi dönen bir kısmı yoktur  Önden giren hava yanma neticesinde hızla egzosttan atılarak tepki sağlanır  Roket motorlarının diğerlerinden en önemli farkı çalışmak için havaya ihtiyaç duymamasıdır  Çünkü yakıtla birlikte yanmayı sağlayan oksijen de motorun bulunduğu sistemde berâber bulunur  Bu sebepten roket motorları bulundukları çevreye bağlı kalmadan denizaltında ve uzayın hava olmayan boşluklarında kullanılabilmektedir  Yakıt olarak katı veya sıvı kimyevî yakıtla birlikte nükleer ve güneş enerjisi de kullanılır  Roketli mermiler, güdümlü mermiler, pilotlu ve pilotsuz uçaklar, uzay araçları başlıca kullanıldığı yerlerdir  Uçakların sınıflandırılması [değiştir]Uçakları belirli bir kritere göre sınıflandırmak mümkun değildir  Kullanıldıkları yerlere, gâyelere göre üzerinde taşıdığı motorlara göre, şekillerine göre ve daha pek çok kritere göre uçakları tiplere ayırmak mümkündür  Kullanılma yeri açısından ana olarak: Askerî ve Sivil uçaklar olmak üzere iki gruba ayrılabilir  Askerî uçaklar da gâyelerine göre avcı uçağı, bombardıman uçağı, önleme, keşif, nakliye uçağı gibi tiplere sâhiptir  Her tipteki uçağın kendine has yapı, ebat ve manevra özellikleri vardır  Sivil uçaklar da kendi aralarında yolcu, nakliye, ilâçlama, araştırma uçağı vb  gibi çeşitli gâyelerde kullanılacak şekilde değişik ebat ve özelliklerde yapılır  Uçakları dizayn edenler uçağın şeklini, motorunu vb  yapı elemanlarını seçerken pekçok faktörü gözönüne almak mecburiyetindedir  Meselâ süratin önemli olduğu bir avcı uçağında pervâneli motor yerine jet motorunu tercih edecektir  Son zamanlarda gelişen savaş teknolojisi neticesinde ortaya çıkan bir uçak tipi de pilotsuz uçaklar yani insansız hava araçlarıdır  Elektronik haberleşme cihazlarıyla ya yerden pilot kontrolünde veya otomatik kontrol sistemleri yardımıyla kendi kendine uçarak, maliyeti pilotlu uçaklara göre düşürmektedir  Bu sebeple gelecekte pilotlu uçakların yerini alabileceği düşünülmektedir  Bunun yanında yerden pilot kontrolü olan çeşitlerinde kumanda eden pilotun geniş bir görüş açısı olmaması ve görevini tamamlayan uçağın tekrar üsse dönmesinin hava şartlarına bağlı olması gibi dezavantajları da vardır  Türkiye’de uçak sanayii [değiştir]Dışarıdan alınan uçaklarla başlayan Türk Havacılığı, zamanla gelişerek tamâmen kendi îmâlâtı olan uçakları kullanır hâle geldi  1913’te Teğmen Nuri Bey'in Edirne-İstanbul uçuşu, 1914’te Yüzbaşı Sâlim ve Kemâl Beyin İstanbul-Kahire Seferi, 1924’teki İstanbul-Ankara yolcu taşımacılığı bu gelişmenin kayda değer belirtileridir  1925 yılında kurulan Kayseri Tayyare Fabrikası'nın ardından bir sene sonra Eskişehir Tayyare Tamir Fabrikası hizmete açıldı  Kayseri’de hava avcı uçakları ve Fledgling eğitim uçaklarının îmâlâtı gerçekleştirildi  Aynı yıllarda îmâlâta başlayan Türk Hava Kurumu Planör Fabrikası 1938-39 yıllarında 150 adet planör îmâlâtı yaptı  Bir inşaat müteahhidi olan Nuri Demirağ’ın İstanbul-Beşiktaş’taki uçak fabrikasında Nu  D  36 ve Nu  D  38 tipi uçaklar imâl edildi  36 tipi iki kişilik bez bir eğitim uçağıydı  38 tipi ise 6 kişilik tamâmen mâdenî bir uçaktı  1942’de Etimesgut’ta açılan Türk Hava Kurumu Uçak Fabrikası, 1954’te Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumuna devredilerek kapandı  1980’lerden sonra tekrar gündeme gelen uçak îmâlâtı, (kurulan TUSAŞ şirketinin Amerikan şirketleriyle ortak çalışması neticesinde) F-16 avcı uçağının ve motorunun Türkiye’de îmâl edilmesi husûsunda önemli gelişmeler kaydetti  Bir kısmı îmâlât ve bir kısmı da montaj olmak üzere gövdesi Ankara’daki, motoru Eskişehir’deki TUSAŞ fabrikalarında ortak olarak yapılmaya başlandı  Ucak sıstemlerı yapımında kullanılan krıtık teknık dokumanlardan ornekler: Sertifika icin gerekli Software verileri (PSAC) Software Gelistirme Plani (SDP) Software Verification Plani (SVP) Software Kalite Assurance Plani (SQAP) Sistem degisikliklerinin uygulanma modelleri (SB's) Software V/V test sonuclarinin analizi SQA kontrollarinin sonuclarinin analizi Sistem,tasarim spesifikasyonlari(SDD) Hardware Tasarim Ayrintili Dokumani'ni(HDD) | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |