|  | Dünyanın En Güçlü Adamı (Bir Türk) |  | 
|  08-17-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dünyanın En Güçlü Adamı (Bir Türk)Arkadaşlar aşağıda okuyacağınız yazı bir asır önce yaşamış olan dünyanın en güçlü adamı Koca Yusuf'un başarılarıdır  Kendisi avrupa ve amerikada katıldığı müsabakalarda Türk Milletini başarıyla temsil etmiştir   Avrupalılarla güreşmeyi cihad kabul eden cihan şampiyonu pehlivan KOCA YUSUF  Pehlivanlarımızın dünyaya nam saldıkları 19  asırdayız  Henüz yürümeye başladığı andan itibaren akranlarıyla kapışarak pehlivanlığa ilk adımı atan yiğitlerimiz, büyüdükçe ustaların nezareti altında güreş dersi alarak er meydanına hazırlanmaktadırlar  Devrin hâkim havası altında, sağlam bir dinî ve millî kültür alan pehlivanlar, mertlik, yiğitlik, pehlivanlık yarışıı yapmayı en büyük zevk kabul etmektedirler  Devrin insanlarının en büyük eğlencesi de bu yiğitlerin güreşlerini seyretmektir   Asırlardır harp meydanlarında gayr-i müslimlerle karşılaşmış yiğitlerimiz, ilk defa 19  asırda, sulh zamanında "diyar-ı firengistan"da gayr-ı müslim pehlivanlarla karşılaşmışlardır  Avrupa ve Amerika'da güreşerek dünyaya nam salan pehlivanlarımızın en meşhuru Koca Yusuf tur  Gelmiş geçmiş en meşhur pehlivanlarımızdan olan Koca Yusuf, ulemâların "darül harp"te güreş tutmanın ve müslümanların maddeten de güçlü olduklarını isbat etmenin de bir cihad olduğu yolunda beyanları üzerine Avrupa ve Amerika'ya gitmiş oralardaki bütün meşhur pehlivanların sırtını yere vurarak cihan pehlivanı unvanını almıştır  Evlâd-ı fâtihan'dan olan Koca Yusuf 1865'te Deliorman'ın Şumla köyünde dünyaya gelmiştir  Çocukluğundan itibaren güreşe merak salan Yusuf on altı yaşında ayağına kisbet geçirerek er meydanında boy göstermeye başlamıştır  Yusuf, çevikliği, kuvveti, ustalığı yanı sıra; açık sözlülüğü, mertliği ve İslâm'ı yaşamadaki hassasiyetiyle de dikkatleri çekmektedir  Yirmi yaşına geldiğinde kendisine antreman verecek pehlivan bulamayan Koca Yusuf çoğu vakit tek başına çalışmaktadır  Yusuf, koca koca kütükleri kaldırmakta, bu kütükleri kucağına alarak taşımaktadır  Her gün yüksek dağlara inip çıkan, koşan, temiz havayı ciğerlerine dolduran Yusuf, duvar idmanı yapmakta, çamur yoğurarak parmaklarını ve bileklerini kuvvetlendirmektedir  Koca Yusuf yirmi yaşında iken 1885 yılında, 26 senedir Kırkpınar Başpehlivanlığını elinde bulunduran Aliço ile berabere kalmış, Aliço da sonrasında Koca Yusuf un "başpehlivanlığa" layık bir yiğit olduğunu kabul ederek başpehlivanlığı devretmiştir  Bu tarihten itibaren Yusuf Türkiye'nin başpehlivanıdır  Karşısına çıkan hiçbir pehlivan kendisinden bu unvanı almaya muvaffak olamamışdır  Devrin meşhur pehlivanları; Adalı Halil, Kara Ahmet, Katrancı, Karagöz Ali, Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim Koca Yusuf la kapışmışlar, hepsi de Yusuf un kendilerinden üstün pehlivan olduğunu kabul etmişlerdir    Er meydanında kıran kırana güreş yapılmaktadır  Zamana sınırlama yoktur  Mesala 1890'da Koca Yusufla Adalı beş saat güreşmişler, fakat herhangi bir netice alamamışlardır  Türkiye'nin en kuvvetli adamı kabul edilen Yusuf, Fransız sirk cambazı Doublier'in dikkatini çeker ve Yusuf u Avrupa'ya götürerek güreştirmek bu sayede para kazanmak ister  Meseleyi Koca Yusuf a açtığında ilk başlarda kabul etmeyen Yusuf, bilahare parayı pulu aklına getirmeden, sadece "keferelerin sırtını yere vurmak" ve Müslümanların maddî kuvvet bakımından da üstün olduklarını isbatlamak için Avrupa'ya gitmeğe razı olur  Avrupalılar o devirde serbest güreşin yabancısı olduğundan Koca Yusuf Greko Romen güreşi dersi alır  1895'te Fransa'ya gider  Yusuf, antremanda bile olsa içerisinde yenişme olmayan güreşi kabul etmemekte, karşısındaki rakibini tutar tutmaz yere sermektedir  Fransa'ya giden Yusufun nâmı kısa zamanda bütün Fransa'da duyulmaya başlamıştır  Yusuf peşpeşe yaptığı güreşlerde rakiplerini bir dakika bile beklemeden tuş yapmaktadır  Fransa'nın meşhur güreşçileri, Fenelon, Furnier, Dumont, Pol Pons, Sabes ve Feliks Bernard'ı Fransızları hayrette düşürecek kadar kısa zamanda yener  Mesela Dünya şampiyonu diye tanınan Sabes'i dört saniyede tuş eder  Yusufun rakiplerini nasıl yendiğini anlamaya bile vakit bulamayan seyirciler güreşlerin uzatılmasını istemektedirler  Yusuf ise böyle bir teklifi şiddetle reddetmektedir  Menejerleri Yusuftan yavaş güreşmesini rica ederler  Yusuf bu teklifi kabul eder  Fakat Yusuf rakipleriyle bir-iki dakika oynadıktan sonra kâfi bulmakta ve sırtlarım yere vurmaktadır  Çaresiz kalan organizatörler Yusufun karşısına peş peşe iki güreşçi çıkarırlar ve iki güreşçinin yirmi dakika dayanması halinde büyük para vadederler  Ne varki Yusuf kendisiyle peş peşe güreşen Gambier ve Raul gibi meşhur güreşçileri de yirmi dakika dolmadan tuş yapıverir  Yusuf, karşısına çıkan mağrur Rum Pierri ve İngiliz Tom Cannon'u da kısa zamanda tuş eder  Avrupalı organizatörler, bu müthiş pehlivanı ancak bir Müslüman pehlivanının yenebileceğine kanaat getirerek Türkiye'den Hergeleci İbrahim'i getirirler  Fransa'da karşı karşıya gelen Koca Yusuf la Hergeleci Avrupalıları hayrette bırakan müthiş bir güreş sergilerler  Anlaşmalarına göre güreş Türkiye'deki gibi serbest ve kıran kırana olacaktır  Güreş süratle devam ederken Yusuf, Hergeleci'ye boyunduruk takar, Hergelecinin burnundan kan akmağa başlar  Telaşlanan hakemler güreşi durdurup Hergeleci'ye bir şikayeti olup olmadığını sorarlar  Şaşıran Hergeleci burnundan devamlı akan kana aldırış etmeksizin; "Neden ola ki? İşte pekâla güreşip duruyoruz  " der  Oynaş güreşe alışmış Avrupalıların şaşkın bakışları arasında bir nara savuran Koca Yusuf bu defa Hergeleciyi Kurt kapanına alır  Hergeleci'nin boğulduğunu zanneden seyirciler telaşlanırlar, kadınlar bağrışmayâ, ağlaşmaya başlar  Jüri heyeti ayrılmalarını ister  Yusuf aldırış etmez  Birkaç kişi Yusufu çeker yine de ayıramazlar  Bu defa sopalarla, bastonlarla Yusufun sırtına, kafasına vurmağa başlarlar  Netice'de ayrılan pehlivanlar berabere ilan edilir  Her iki pehlivanımız da neticeden memnun değildir  Yusuf; "Ne güzel güreşiyorduk" derken Hergeleci; "Bizde erkek güleşir, kadın ağlar; ama asla güreşi bırakın demez  " ifadeleriyle kırgınlığını ortaya koymaktadır  Fransızlar Yusufu yendirmek için Amerika'dan zincirkıran lakaplı Leitner'i getirtirler  Ne var ki Yusuf Leitner'i de kısa zamanda tuş ediverir  Fransa'da karşısına çıkacak rakip bulamayan Yusuf sıkılmağa başlar  Onu en fazla organizatörlerin davranışları üzmektedir  Yusufun paraya pula metelik vermediğini bilen organizatörler onun sırtından büyük servetler elde ederken Yusuf a çok az pay vermektedirler  Yusuf buna da aldırış etmez  Fakat inancına göz dikilmesi Yusuf u çileden çıkarır  Güreşirken tesettüre riayet eden ve diz kapaklarını örten şortla güreş tutan Yusuf hususi hayatında da dinî inançlarına son derece bağlıdır  Namazlarını düzenli olarak kılmaktadır  Yemeklerinin piştiği kaplarda daha önce domuz yağı ve etiyle yemek pişmiş olması ihtimalini göz önünde bulunduran Yusuf önceden bu kaplan iyice yıkatmakta ve yemeklerin pişmesine bizzat nezaret etmektedir  Yusufun sırtından para kazanan Fransız Doublier sırf Yusufun inancıyla alay etmek için bir gün yemeğine domuz eti karıştırır  Bunu farkeden Yusuf, Doublier'i haklamak ister  Durumu farkeden Fransız kaçar  Ahlaksızlıktan tiksinen Yusuf, hele inancına karşı yapılan bu hakarete tahammül edemiyerek yapılan bütün teklifleri reddederek Fransa'da güreş yapmak istemez  Yusufun davranışları hayretle karşılanmaktadır  İngiliz Torna Cannon, "Meğer sizin Yusufun ahlakı da gövdesinin kuvveti kadar yamanmış" demektedir  Fransa'daki ve civardan gelen bütün meşhur güreşçileri yenen Yusuf kendisine yapılan teklifi kabul ederek Amerika'ya gider  Koca Yusuf Amerika'da Amerikan basını Koca Yusufun gelişine büyük ehemmiyet vermiş ve yaptıkları neşriyatlarla Yusufu methetmişlerdir  Gazeteler aynı zamanda Yusufun meydan okumasına cevap vermeyen Amerika'lı güreşçilerle de alay etmektedir  "Güreş âleminin İskender'i, Napolyon'u geldi" diyen Amerikan basını Yusuf tan şöyle bahsetmektedir: "Tırnağının ucuna kadar namuslu bir adam ve ne miktar olursa olsun para onu satın alıp cambazlık yaptıramaz  " "Bizim sporculara pek tuhaf gelecek bir gerçek var  Bu Türk paraya hiç önem vermiyor  " "Yusuf geldi  Güreş etmek istiyor ve isteğinde gayet samimi  Parasını da yatırdı  Gelgelelim karşısına çıkacak Amerikalı bulunmuyor  Bundan çıkan mânâ bizimkilerin müthiş ziyaretçinin kuvvetinden ürktükleridir  " "Müthiş Türk Yusuf, maçlarını Nev York'a gelmeden evvel ayarlamadığı ve güreş etmek istediğini uluorta söylediği için hata etmiştir  Böyle bir açıklama Amerikalı güreşçileri paniğe uğratmak için kâfiydi  Anlaşıldığına göre, şimdiye kadar şampiyonuz diye poz veren adamlar, Türk bu memlekette kaldıkça meydana çıkmayacaklar  " Güreşmek ümidiyle Amerika'ya gelen Yusuf her sabah organizatörlere; "Bugün güreşecek miyim" diye sormaktadır  Yusufun karşısına çıkacak güreşçi bulamayan organizatörler nihayet akıllarınca bir çare bulurlar  Yusufun karşısına peş peşe beş güreşçi çıkacaktır  Ne var ki, Yusuf birincisinin sırtını yere serince diğer dört güreşçi, mindere çıkmaktan vazgeçerek organizatörleri hayal kırıklığına uğratırlar  Bir diğer çare olarak Yusuf a beş dakika dayanana yüz dolar vaadedilir  Bu da netice vermez  Çünkü hiçbir güreşçi Yusufun karşısında beş dakika dayanamamaktadır  Yusuf kendisine meydan okuyan, "Amerikan şampiyonu" unvanlı Robert'le güreşir  Ancak iki dakika boyunca Yusufun eline geçmemek için devamlı kaçan Robert yakalanacağını anlayınca minderden aşağı atlar  Çok kızan Yusuf salonda bulunan on bin kişiyi kendisiyle güreşe davet eder  Müteakip güreşinde Yusuf Robert'i perişan ederek yener  Yusufun Amerika'daki meşhur güreşlerinden birisi de John F  Mc  Cormick ile yaptığı güreştir  Anlaşmaya göre Yusuf Mc  Cormick'i bir saat içerisinde üç defa tuş yapacak, yapamadığı takdirde mağlup sayılacaktır  Güreş başladıktan yedi dakika sonra Yusuf üç tuşu da yapmıştır    1898'de Amerika'da fırtına gibi esen Yusuf Amerika turuna çıkar ve her gittiği yerde rakiplerini perişan eder  Zaman olur 41 derece ateşle güreşir  Yusuf kendisine meydan okuyan ve esip savuran Rum Heraklides'i perişan eder  Rumla yaptığı güreşlerin birincisinde 47 saniyede, ikincisinde ise 23 saniyede tuş yaparak Rum'un mağrur burnunu yere sürter  Yusuf Amerika'da son maçını serbest güreş dünya şampiyonu Lewis ile yapmıştır  Chicago'da yapılan güreşte Lewis'i üst üste iki defa yenmiştir  Yaptığı bütün karşılaşmalarda, dininin, vatanının, milletinin şânını düşünen Yusuf devamlı galip gelmiştir  Avrupalılar kendisine "yenilmez Türk" ünvanını takmışlardır  Yusufun gözünde kazandığı paraların ehemmiyeti yoktur  O artık vatanını, ailesini özlemiştir  Yusuf kalan ömrünün iki çocuğu ve ailesiyle birlikte, Eyüb Sultan civannda alacağı bahçeli bir evde ibadet yaparak geçirmek istemektedir  Vatan hasretine dayanamayan Yusuf New York'tan 21 Mayıs 1898'de Fransız bandıralı da Bourgogne Transatlantiği'ne binerek yola çıkar  Ne var ki ecel onu okyanusta beklemektedir  Bindiği gemi sis yüzünden İrlanda bandıralı Crmartyshire gemisiyle çarpışır  Geminin battığını gören Yusuf abdest alarak iki rekat namaz kılar  Daha sonra bir filikaya binmek üzere denize atlar  Ne var ki can telaşına düşen tayfalar ve yolcular Yusufun binmesiyle filikanın batacağından ürkerek onun filikaya binmesini engellerler  Yusufun mengene gibi kayığın kenarına yapışan elini kürek darbeleriyle sökemeyince balta ile bileklerini keserler  Bunun üzerine Yusuf 5 Haziran 1898'de boğularak ruhunu Rahmân'a teslim eder  Darphanenin Koca Yusuf adına çıkardığı hatıra paralar   | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |