|  | 'Mekke'ye Giden Yol' Saraybosna'dan Geçti |  | 
|  08-15-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   'Mekke'ye Giden Yol' Saraybosna'dan Geçti* Avusturyalı bir Yahudi'yken İslam'ı seçen Muhammed Esed'in, hem coğrafi hem de ruhani yolculuğunu anlattığı 'Mekke'ye Giden Yol' kitabı, bir belgesele konu oldu  Avusturyalı yönetmen Georg Misch'in aynı adla çektiği belgesel, Saraybosna Film Festivali'nde seyirciyle buluştu   Bosna-Hersek'in başkentindeki hareketlilik günlerdir sürüyor  14  Saraybosna Film Festivali, ödülüne isim olarak seçtiği gibi, gerçekten Saraybosna'nın kalbini yakalamış durumda  Şehir meydanına kurulu festival merkezi, peş peşe özel gösterimlere, basın toplantılarına, açık hava etkinliklerine ve gençlere yönelik özel organizasyonlara sahne oluyor  Bunlar arasında fırsatını bulup Başçarşı'ya kaçmak da mümkün ama önceki gün Gençlik Tiyatrosu'ndaki bir gösterim, adeta şehirde kim varsa toplamış gibiydi  Gösterilecek film, Avusturyalı genç yönetmen Georg Misch'in 'Mekke'ye Giden Yol' adlı belgeseliydi   Daha önce birkaç kısa film ve belgesel çeken yönetmen, üniversite arkadaşı Miriam Ali de Unzaga'nın teklifiyle filme başlamış  Başta istekli olmadığını, çünkü biyografi çalışmaktan hoşlanmadığını söylese de belli ki sonrasında çok eğlenmiş  Doğrusunu söylemek gerekirse seyirci de, muhtemelen hiçbir belgeselde olmadığı kadar eğlendi  Misch'in, Esed'in ayak izlerini takip edip Ukrayna, Avusturya, Filistin, Pakistan, Amerika, Fas, Arabistan ve İspanya'ya yaptığı yolculuğa kattığı mizahi hava, seyircileri de filme daha fazla bağladı  Deveden düşen bedeviler, Yahudi ırkçılığını dünyanın en sıradan önermesi gibi anlatan akademisyen, boş görünen Cidde Havaalanı Kontrol Kulesi'nde 'Allahüekber' sesiyle secdeden kalkan üç baş ve Esed'in mezarı başında mezar yüksekliğinin İslam'a uygunluğunu tartışanlar, bu mizahi havanın müsebbiplerinden  Salonda, merdivenler dahil, oturacak yer bırakmayan ve gösterim sonrası da seyircilerin bitmek bilmeyen soruları ve övgüleriyle karşılaşan filmin, muzır ve Johnny Depp'vari yönetmenine sorularımızı yönelttik   'Başta bu filmi yapmak istememiştim, çünkü biyografik bir film bana cazip gelmiyor  ' demiştiniz  Sonra sizi ne ikna etti? Benim yapmak istemediğim, 'Falanca şu tarihte doğdu, şu işleri yaptı' diye anlatan bir film  Yoksa hikâye ya da Muhammed Esed'i film yapmak istemedim değil  Esed'in, 'Romantik Olmayan Doğu' adlı ilk kitabını okumaya başladığımda Filistinliler ve Yahudiler arasındaki nefreti anlattığını gördüm  11 Eylül'den sonra bizim yaşadığımız şey de buydu karşılıklı kutuplaşma ve nefret hali  Bunun bugüne de önemli şeyler söyleyecek bir proje olduğunu görünce Esed'in ayak izlerini takip etmeye başladık   Görüştüğünüz insanlara nasıl karar verdiniz ve nasıl bağlantı kurdunuz? Çok zordu  Çünkü akademisyenler, politik görüşler beyan edecek olanlar, fetva verenler olsun istemedim, onu zaten her yerde yapıyorlar  Esed'in hikâyesi içinde bulunan ve bugünkü hayatın içinde yer alan ilginç tiplerle görüşmek istedim  Araştırdık, birinin tanıdığı, onun tanıdığı derken    Çok disiplinel bir yaklaşım da değildi, kitapta Filistin seyahatinde bedevilerden bahsediliyordu mesela  Ben de 'Aa ne güzel biz de bulsak! ' dedim, bulduk da  Ancak artık sadece turistlere seyirlik olarak duruyorlarmış orada  İsrail zaten bir yere gitmelerine falan izin vermiyor  Mesela duvardan söz ettik, 'Burada Yahudi bir profesör var, bunun üzerine çalışıyor  ' dediler  Biz de e-mail attık, konuşmak istediğimizi söyledik  Ama zor bir adamdı, 'Bu, duvar! Burada Filistinliler, burada da Yahudiler, bu kadar basit! ' diye olayı çözmüştü   Filmdeki mizahi yaklaşımı tercih etme sebebiniz nedir? Benim karakterim bu! Ciddi bir konuyu gülerek anlatmakta yanlış bir şey yok  Bedevinin deveden düşüşüne kahkahalarla güldükten sonra içinde bulunduğu durum dolayısıyla ağlamak istiyorsunuz  Bunun bütün politik doğrulardan, akademik laflardan, biyografik bilgilerden önemli olduğunu düşünüyorum  Bu seyirciye dokunabildiğinizi gösterir  İnsanların diğer insanlara değil, ama onlarla birlikte gülebilmesi en güçlü duygulardan biridir  Avusturya'da filmi görenler daha önce hiç bilmedikleri bir İslam'ı gördüklerini, o yolculuğun kendilerine çok ilginç geldiğini söyledi  Bu arada Müslümanlar da filmin sonunda Esed'in ses kaydında yaptığı eleştiri üzerine düşündüler  Bu İslam'ı değil, ama Müslümanların şu anki durumunu eleştiriyordu   Filmde gördüğümüz her şey gerçek mi? Çünkü gerçek olamayacak kadar komik sahneler var   Mesela bedevilerle ilgili bölümde, o adam beş yıldır deveye binmemişti  Orada bir düzenleme var, Esed'in yolculuğundaki gibi bir bedeviyi deve sırtında görüntülemek istiyordum, ama tabii ki adama ben demedim 'Binmeye çalış da iki adım gidemeden devenin sırtından düş' diye! Bunlarda bir problem yok, bir belgeseldeki en kurmaca şey karşına bir adamı oturtup konuşmaktır   Peki bütün bu yolculuk sonucunda siz nasıl bir manzara görüyorsunuz? Bunun size kattığı neler oldu? Gördüğüm şu ki, Muhammed Esed araştırarak Müslüman olmuş, özellikle Yahudilikteki üstün ırk fikrini benimsemediği için 'Bütün Müslümanlar dil, ırk fark etmeden kardeştir' diyen İslam'dan çok etkilenmiş  Ancak Müslümanların durumundan hoşnut değil, bunu da söylüyor, bir özeleştiri fırsatı sunuyor  Ben bunu önemsiyorum, ben de hata yapmış olabilirim ya da belki senin söylediklerin arasında doğru şeyler vardır diye bakabilmeyi başarsak çok daha iyi olacak  Ama bunun için düşünmek gerekiyor  Filmi bu yüzden 'düşünen insanlara' ithaf ettim, düşünmek istemeyenler seyreder ve giderler   Günseli Işık, Saraybosna 23 Ağustos 2008, Cumartesi Kaynak: intersinema  com | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |