Şanlıurfa Evlenme Adetleri

Eski 08-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Şanlıurfa Evlenme Adetleri



Şanlıurfa Evlenme Adetleri
Şanlıurfa Evlenme Adetleri

Uygarlığın Doğduğu Şehir: Şanlıurfa

Halk Kültürü Şanlıurfa Evlenme Adetleri Urfa’da eski bir adet olan eşlerin birbirlerini görmeden, görücü usulü ile evlenmeleri eskisi kadar yaygın olmamakla birlikte, bugün karşılaşılması muhtemel bir evlenme şeklidir
Bu evlenme şeklini incelediğimizde, Urfalılar’ın örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını görürüz Geleneklerine bu derece bağlı olmalarının ise başlıca üç nedeni vardır
1 Urfalılar’ın çevre illeri ile derin bir ilgisi yoktur Köklü ve kalabalık ailelerin bulunduğu bir yerleşim birimidir Daha düne kadar Urfalı, kızını başka illere gelin vermez ve Urfa delikanlısı dışardan evlenmezdi
Urfa’da yabancılara “Kerıp”, dışarıdan evlenenlere ise “Kerıpten evlenmiş, kim bilir kimin nesini almış” denilirdi
2 Urfa, büyük ticaret ve sanayi merkezlerine uzak, bir tarım ve hayvancılık kenti olduğundan büyük yol güzergâhlarının birleştiği noktada bulunmamaktadır
3 Bir kıyı şehri olmaması nedeniyle yerli ve yabancı turistlerin hemen hemen yok denecek kadar az olması değişmeleri kolay kolay kabul etmemesine neden olmaktadır
Evlenme yaşına gelen delikanlının doğrudan “Ben evelenecağam” diye anne ve babasına söylemesi ayıp sayıldığından bu durumu uygun bir şekilde yakın arkadaşlarına veya başka bir kimse vasıtasıyla anne ve babasına iletir
Haberi iletecek olan kimse erkek ise oğlanın babasına “Allah ömürlü etsin, yeğenimiz artık böyüdü, gözü damlarda duvarlarda” diyerek delikanlının evlenecek yaşa geldiğini ve bir kızın aranmasını söylemek ister Oğlanın babası ise durumu hanımına açar Oğlanın annesi ise “Benim de kulağıma degdi, ben de işin farkındayam” diye cevap verir Zaten anne bu hayırlı işten daima babadan daha fazla çaba harcar
Evlenecek yaşa gelen delikanlı ise annesinin yaptığı yemekleri, yıkadığı çamaşırları, beğenmemeye başlar Çeşitli huzursuzluklar çıkarır
Annesi ise “Elimden bı kadar geli, yarın avradi siye bişirir begenırsen” der Oğlan ise konunun iyice anlaşıldığını ve verilen mesajın yerine iletildiğinin huzuru içerisinde tebessüm eder
Anne o günden sonra gizliden gizliye kız aramaya başlar Tanıdıklarının tavsiyelerine uyarak gelinlik çağındaki kızların evine bir bahâne ile giderek, kızın ailesinin yaşantısını kendi görüşüne göre inceler
Kız İsteme
Evlenme çağına gelen erkeğin anne ve babası veya yakınları oğullarına kız aramaya başlarlar Anne özellikle yaşlı kadın akrabalarına “Oğlumu everecağam, acaba münasip bir kız bulabilir miyem?” diye sorar Hamamda, düğünlerde, kır gezintilerinde kızları araştırmaya, soruşturmaya başlar
Gözüne kestirdiği bir kız olursa, ilk önce kızın yakın komşularından sormaya başlar “Acaba bı kız nasıldır, derdimizi çekermi, gişi kızı mıdır?” Komşular ise kendilerinden sorulan genç kız tavsiye edilebilir nitelikte biri ise “Mabalı günahı boynuna” diyerek teminat verir Şayet kızı tavsiye etmiyor ise, açık açık söylemenin de çevreye göre ayıp, dini kurallara göre günah sayıldığından “komşumuzdur ama, pek ilgimiz yoktur” diyerek istenmemesi gerektiğini ima ederler
Oğlanın annesi daha önceden tesbit edilmiş olan kızın evine ansızın veya haberli olarak yanına yakınlarını da alarak gider Havadan sudan konuşulduktan sonra oğlanın annesi genç kızdan bir bardak su ister Su isteme aslında kızın yürüyüşünü, konuşma tarzını, becerikliliğini kontrol etmek, hareketlerini toptan değerlendirmektir
Oğlan tarafı şayet kızı beğendiyse, kız orada yokken bunu fırsat bilerek kızın annesine “Allah bağışlasın, sözlüsü, nişanlısı yok mu?” diye sorarlar Kızın annesi sorulan sorulara cevap vermezse nişanlısı, sözlüsü yok demektir
Daha sonra oğlanın annesi ve yakınları oğullarının özelliklerinden, huyundan tahsilinden, mesleğinden bahsederler
Kızın annesi ise oğlan tarafının bu konuşmasını dinledikten sonra “Kimlerdensiniz, nerede oturisiz, oğliz neçi?” gibi birkaç soru, oğlan evine sorar
Oğlanın annesi ise sorulan bu sorulara cevap verdikten sonra, birkaç gün sonra tekrar bu hususta konuşmak üzere geleceklerini söyleyerek kız evinden ayrılırlar
Oğlan tarafı birkaç gün sonra, isteme olayını gerçekleştirmek için gelindiğinde, oğlan tarafının araştırması yapıldığından, ya “Kızımız daha küçük, gelin olacak yaşta değil, daha böyügü duri, daha mektebe gidi” gibi bahanelerle kızı vermeyeceklerini söyler, veya “hele babasına sorah, ne deyi ne demi” diye cevap verirler Bazı kız istemelerde müsbet cevap alamayan taraflar, kızın alınmasında ısrar ettikleri takdirde hoş olmayan olaylar meydana gelir
Evlenme; çevre köylerde başlık denilen büyük bir maddi güce dayandığı için, köy gençleri bu parayı temin edemediklerinden dolayı büyük sıkıntılara düşerler Çünkü başlık parası, kız tarafının insiyatifine kalmıştır Tamamen kız tarafının erkekleri tarafından takdir edilir ve bu miktar karşı tarafa bildirildikten sonra kolay kolay değiştirilmez
Başlık; bazen nakit olarak, bazen de canlı hayvan, binek vasıtası veya bir tarla olarak alınabilir
Çevre köylerde başlık parasına az da olsa bir çözüm getirmek ve kolaylaştırmak amacıyla “Berdel” tabir edilen bir evlenme usulü vardır Evlenme çağına gelen iki erkeğin yine evlenme çağına gelmiş olan kızkardeşlerini birbirlerine vermek suretiyle evlenmelerine yol açar (1995 yılında dönemin Şanlıurfa Valisi Sayın TZiyaeddin Akbulut, bir genelgeyle başlık parasını kaldırmıştır)
Bu usul evlenme, aile büyüklerinin rızası ile olabileceği gibi, yalnız damat adaylarının kendi aralarında karar vermesiyle de olur
Taraflar çocuklarını birbirleriyle evlendireceklerine tamamen karar verdikten sonra, kız tarafından erkek tarafına bir mektup gönderilir Buna “Kesim Kâğıdı” denir Bu mektupta kız evinin oğlan evinden istedikleri yazılıdır
Kesim kağıdında yazılı olanlar, kız evi tarafından kararlaştırılan değerlerdir
Bir kesim kağıdı örneği:
“Bismillahirrahmanirrahim başlık, altı çift bilezik, kelepinci, elmas kolye, altı adet elbise, altı çift ayakkabı lira hal’et, misafir odası takımı, vs
Hazırlanan kesim kağıdı kız evi tarafından bir işçi kadınla oğlan evine gönderilir Bu mektubu getiren kadına “İndekçi” denir Oğlan evi ise bu mektubu getiren indekçiye bahşiş verir
Oğlan evi gelen kesim kağıdındaki şartları aynen kabul ediyorsa, kağıdın alt tarafına “hepsi kabul” diye yazar ve aynı anda mektubu aynı indekçiyle geriye gönderir
Tamamı kabul edilmiyorsa verebileceklerini yine aynı kağıdın altına yazar ve bir gün sonra başka bir indekçiyle kız evine gönderirler
Sakal Öpümü
Taraflar anlaştıktan sonra nişan yapılmadan önce oğlan evi, kız evine “Kızınızı bize verdiğiniz için teşekkür ederiz” anlamına gelen bir ziyaret yaparlar Buna sakal öpümü veya teşekkür denir
Oğlan evinin yaşlıları sakal öpümüne giderler Sakal öpümüne gidecek olan oğlan evi kesimde anlaşılan başlığın tamamını veya bir kısmını beraberlerinde kızın babasına veya velisine vermek üzere götürürler Kesimde anlaşılan başlığı ve ziynet eşyalarından bir kısmını götürmeden de gidilebilir Bu yine tarafların anlaşmalarına bağlıdır
Oğlan ve kız evinin kadın ve erkekleri ayrı ayrı odalarda otururlar Birbirleriyle tanışırlar Kız evi gelen misafirlere çeşitli meyvalar, çaylar, kahveler, çerezler genellikle de yöreye ait çiğköfte ve peynirli kadayıf ikram eder
Nişan gününün tarihi belirlenir, nişan günü yapılması kararlaştırılan hazırlıklar konuşulur ve gece ziyaret sona erer
Nişan
Urfa’da yapılan nişan törenleri başka illerimizde yapılan nişan törenlerine benzemez Kız ve erkek birbirlerini görmeden (çok yakın akrabalıklar istisna) ve konuşmadan nişanlanırlar Kızın istenmesinden sonra nikâh yapılıncaya kadar, damat adayının kız evine gidip gelmesi hoş karşılanmaz, dini nikâh yapılmadığı için birbirlerine görünmeleri, konuşmaları, yörenin örf ve adetlerine göre ayıp, dini kurallara göre haram ve günah sayılır
Nişan merasiminin çevrenin adetlerine göre kız evinde yapılması gerekir Oğlan evi tarafından birkaç kadın nişandan bir veya iki gün önce nişan şerbetinin hazırlanması için kız evine giderler
Kız evi nişan için gerekli hazırlıkları tamamlar Nişan günü hazırlanan şerbetleri genç kızlar misafirlere servis yaparlar
Hazırlanan bu şerbetten damat adayının da içmesi arzulanır Bir sürahi içerisine şerbet konur, üzerine beyaz ipek bir mendil örtülür, mendilin üzerine ise kırmızı bir kurdela ile oğlanın nişan yüzüğü bağlanır
Kız evinin tanıdığı yaşlı bir hanım şerbeti alarak oğlan evine götürür, oğlan da yüzüğü parmağına takar ve şerbetten içerek nişanlanmış olur
Nişan yapılan kız evinde gelin adayı giyinip hanım misafirlere “Hoş geldiyiz” diyerek misafirlerin yanında oturur
Kirve kızı tebrik ederek oğlan evinin yaptırdığı yüzüğü onun parmağına takar Müzik dinlenir, sohbet edilir Mevsimine göre yiyecekler, içecekler ikram edilir, nişan merasimi bittikten sonra zılgıtlar çalınır, nikâh ve düğün günü kararlaştırıldıktan sonra misafirler dağılır
Nişandan sonra Pazar ve Perşembe olmak üzere haftada iki gün oğlan evi tarafından kiralanan otomobillerle gelin adayı ve hanım akrabaları şehirde gezdirilir
İki tahta çakarlar

Arasından bakarlar

Daha yaşım küçükken

Biye nişan takarlar

Hala hala heeey
Bu gezmeler nişan gününden nikâh yapılacak güne kadar fasılalarla devam eder
Nişanlanan erkek, kurban bayramında nişanlısına koç gönderir Boynuzuna kırmızı eşarp ve buna bağlı bir çeyrek altınla süslenmiş olan koç hediye edilir Buna “Gelin Kurbanı” denir Nişanlılık devresi yaz aylarına tesadüf ederse ki, genellikle tesadüf eder, oğlan nişanlısına bahçelerde özel olarak hazırlanmış bir merkep yükü has (marul) gönderir Gönderilen hasın üzerine gözü ve ruhu okşayıcı renklerde kumaşlar atılır Buna da “Gelin Hası” denir
Nikâh
Nikâhı iki kısımda incelemek mümkündür
Resmi nikâha yörede “Saray Nikâhı” denir Belediye Sarayı’nda yapıldığından bu şekilde isimlendirilir Dini nikâha ise “Hoca Nikâhı” denir
1 Resmi Nikâh: Türk Medeni Kanunu’na göre nasıl yapılacağı tarif edilmiştir Uygulama yurdumuzun bütün illerinde aynıdır
2 Dini Nikâh: Dini nikâh yapılmadan birkaç gün önce bütün akraba ve yakınları çağırmak için haber veya davetiye gönderilir
Yörenin adetlerine göre nikâhın kız evinde yapılması gerekir Kız evinde yapılmayan nikâhlar ayıp, başkasının evinde oğlanın nikâhının yapılması ise oğlan evine hakaret sayılır
Dini nikâh genellikle Pazar günü erken saatlerde yapılır
Kız evinde, oğlan evinin göndermiş olduğu malzemeler şerbet yapılarak hazırlanır Nikâh yapılacak günün sabahı hoca gelir ve kendisine ayrılan yere oturur Kız tarafının tanıdığı bir erkek kızın kendisine vermiş olduğu sözlü akit vekâletnamesine dayanarak söz sahibidir Oğlan tarafından da bir erkek yine nikâh için damat adına nikâhlanma yetkisine sahiptir
Hoca, vekillerden hangisinin kızın, hangisinin erkeğin vekili olduğunu sorar Daha sonra vekiller hocanın dua ve sorularından sonra “Vekâletim hesabiyle aldım hellallığa kabul ettim” diyerek dini esaslara göre nikâhı kıymış olur
Son zamanlarda Belediye Sarayı’nda her iki nikâhın da yapıldığı görülmektedir
Düğün
Düğünün tarafların tesbit ettiği gün ve yerde yapılmasına karar verilir Urfa’da evlenme düğünü denince akla iki düğün gelir
1 Avrat Düğünü,

2 Erkek Düğünü
Gerçekte bu iki düğünü ayrı ayrı incelememizin sebebi, avrat düğünü; kız evinin hanımları ile oğlan evinin hanımları arasında yapılır Erkek düğünü ise sadece oğlan tarafının akraba ve tanıdıklarının katılmasıyla yapılır Kız tarafından bir erkeğin yapılacak düğüne katılması ayıp sayılır
1 Avrat Düğünü: Düğün gününden bir hafta önce taraflar akraba ve komşulara indekçi aracılığı ile haberler gönderip düğüne davet ederler Düğün sonbahar veya kışa rastlıyorsa patpat, kavurga, ağzıyumuk, çekçek, bastık, kesme, sucuk, vs yiyecekler götürülür
Gönderilen indekçiler ev ev dolaşarak düğün sahiplerinin yani kız ve oğlan tarafının davetini sözle iletirler Haberi getiren indekçiye hanımlar bahşiş verirler
Düğünün yapılacağı evin avlusunun büyük olması gerekir Amaç misafir çokluğu karşısında düğün sahiplerinin mahcup olmamasıdır
Düğünün yapıldığı gün, düğün evinde hiçbir erkek bulunmaz, daha doğrusu bulundurulmaz Sadece evin dış kapısında bir erkek oturtulur Bu da dışarıdan gelecek bir haberi içeri kimseyi sokmadan yüksek sesle bağırmak veya bir çocukla haberi hanımlara iletmek görevini üstlenir
Düğünde enstrüman çalanların hiçbirinin gözü görmez Şayet kör çalgıcı bulunamaz, gözlü müzisyen getirme zorunda kalınırsa, hanımları görmemeleri için araya perde çekilip arkasında oturtulur Yaşlı bir kadın veya çocuk aracılığı ile müzisyenlere isteklerini iletirler Günümüzde azda olsa bu kural geçerliliğini yitirmek üzeredir Düğünlerin çoğu artık salonlarda yapılmaktadır
Düğünde genellikle “dörtlü mendil”, lorke gibi mahalli oyunlar oynanır
Düğün esnasında gelin oynatılır, gelin oynarken başına para çevrilir Çevrilen bu paraları düğünde hizmet eden hanımlar nişanlı veya sözlü kızların başına çevirip “Ağbatı siye ola” der ve yakınında bulunanlar da “Amin” diyerek tasdik ederler
Düğüne yemek için getirilen yiyecekler, düğüne bir süre dinlenmek için ara verildiğinde yenir Gelenler birbirlerine yiyeceklerinden ikram ederler Düğün öğlenden sonra başlar, gecenin geç saatlerine kadar yaklaşık 7-8 saat sürer
2 Erkek Düğünü: Düğün gününden birkaç gün önceden bütün misafirlere bir erkek işçi tarafından haber gönderilir Düğün genellikle geniş hayadı (avlusu) olan evlerde yapılır
Düğünde; iki ayak, abravi, girani, derik, dörtlü degenek gibi mahalli oyunlar oynanır
Bu oyunlardan dörtlü degenek oyunu oldukça maharet isteyen oyunlar olduğundan düğünün en görkemli bölümünü oluşturur Erkek düğününün yapıldığı evin çevresinden, damlardan ve duvarlardan yüzleri bürüklü düğünü izleyen hanımlar ise zılgıt çalarak oyuna ve oyunculara heyecan ve hareket vermek için onları coştururlar
Bu iki oyun sırasında düğünün daha da coşkulu devam etmesini isteyen düğün sahipleri ise başını yukarıya kaldırarak kadınlara hitaben “Zılgıt çalmıyanın gişisi öle” der Bunun üzerine bütün kadınlar coşkulu bir şekilde zılgıt çalarlar veya misafirleri biraz kahkaya boğmak için “Zılgıt çalmayanın kaynanası öle” dendiğinde “İnşallah” diyerek zılgıt çalmayanlar olduğu gibi, kaynanasıyla birlikte düğüne gelenler ise ister ismez zılgıtla katılırlar
Bir tarafta düğün ve eğlenceler devam ederken diğer tarafta davetliler için yemekler hazırlanır Yörenin yemeklerini çok sayıda misafire hazırlamak için usta aşçılar ve hizmetçiler tutulur Düğünün bir anında damadın yakın akraba ve arkadaşlarından birkaç büyük ve çocuklar daha önceden kız evinde hazırlanmış olan damadın çamaşırları, damatlık elbisesi, terlik ve pijaması, çorap ve ayakkabısını almak üzere çalgıcılarla birlikte çala söyleye kız evine giderler Asbap getirmek için yola çıkan bu grup mahalle aralarında sokaklardan türkü, mani söyleyerek geçerler
Yoğurt koydum dolaba

Bögın başım kalaba

Küçücükken böyüttün

Seni vermem Araba
Kalaylı tas ayranı

Sürmeli göz heyranı

Seni doğuran ana

Eder çifte bayramı

Ellere vay
Kız evi önünde söylenen türkülerden sonra, damadın elbiselerinin bulunduğu siniyi bir erkek işçi başına alarak mani, türkü söyleyerek yine aynı şekilde dönüp düğün yapılan eve gelirler Düğün evinde daha önceden hazırlanmış olan üstünde zeytin dalları ve dallara bağlanmış mumlarla bezenmiş “Güvegi Tahtı”ndaki mumlar yakılır Uzaktan düğünü seyreden hanımlar ise zılgıt çalarak olayı şenlendirirler
Damat ise düğün evinde boş bir odaya arkadaşları ile birlikte girer ve getirilen çamaşırları ve elbiseyi giyer Odadan ceketsiz olarak çıkar ve kendisine ayrılan taht’ın yanına gelir Küvre ise damadın giymediği ceketini çalgıcıların refaketinde müzik eşliğinde giydirir Bu sırada:
Çağırın Hakko’yı

Geydirin sakkoyı

Mibarek olsın ağa küvre

Yengi de güvegi
Getirin Melegi

Geydirin yelegi

Mibarek olsın ağa küvre

Yengi de güvegi,
diye Urfa’ya özgü (damatların elbise giyerken söylenilmek için besetelenmiş olan) bu türküyü söylerler
Bu sırada damadın elbisesinin getirildiği sini içerisinde bulunan şeker ve metal paralar havaya serpilir, havai fişekler yakılır, kadınlar zılgıt çalarak bunu kutlarlar
Düğünde hizmet eden işçiler, çalgıcılar sıra ile gelerek önce, tahtın bir yanında damadın yanında oturan küvre’den sonra da damattan bahşişlerini alırlar
Diğer tarafta hazırlanan yemekler servis yapılmak üzere düzenlenir Misafirler yemeğe davet edilir “Mırra” denilen acı kahve, sigara ikram edilir Bu yemeğe “Asbap Yimeği” denir
Kına Gecesi-Asbap Gecesi
“Gelin” Perşembe günü gidecekse, Çarşamba akşamı; Pazar günü gidecekse, cumartesi akşamı (yani damadın elbise giydiği günün akşamı) yapılır
Kız evinde hanımlar, oğlan evinde erkekler toplanır Damadın arkadaşları ve akrabalarının toplantığı yerdeki eğlenceye “Asbab Gecesi” kadınların toplandığı yerdeki eğlenceye ise “Kına Gecesi” denir İkisi de aynı gece ve aynı saatlerde başlar
Gece saat onbire doğru oğlan evi tarafından kadın, erkek ve çocuklardan bir grup kına gecesi yapılan eve toplu halde yine türkü mani söyleyerek çalgıcılarla birlikte giderler
Evleri sekilidir

Toprehen ekilidir

Eger babası yoksa

Dayısı vekilidir

Hala hala heey
Leblebi koydum tasa

El vurdım basa basa

Bizim gelin çok gözzel

Azıcık boyı kıssa

Hala hala heey
Gecenin karanlığında dar sokaklardan, kadınlar önde, çocuklar ortada, erkekler arkada olmak üzere toplu olarak yürürler Ellerindeki fanıs denilen gaz lambaları yollarını aydınlatır
Bu topluluktan ara sıra geriye kalmış bir hanım olursa, koruma görevini üstlenen erkeklerden biri “Ayallar öge” diyerek kadının hızlı yürümesini ikaz eder Gelin ve damadın isimlerine göre;
Portakalı oyarlar

İçine kına koyarlar

Evvel adi Fatma’dı

Şimdi gelin koyarlar

Hala hala heey
Bahçalarda pırpırım

Yaprağı dilim dilim

Biz Ahmedi everdıh

Hasan’a Allah Kerim

Hala hala heey
Kına evine iyice yaklaşıldığında ise genellikle,
Çakmak çakmağa geldıh

Kına yahmağa geldıh

Ayşe Dayze ağlama

Kıziy almağa geldıh

Hala hala heey
Birkaç gün önceden kız evine gönderilen kına küvrenin hanımı tarafından bir kab içerisinde dua okunmuş süt ile yoğrulur Gelin ise damadın akrabalarından iki hanım tarafından koluna geçilmek suretiyle getirilerek küvrenin önüne oturtulur Gelin ağlamaya başlar Gelin kınaya çıkarken mutlaka ağlaması gerekir, aksi halde ayıplanır
Bu sırada kapı önünde bekleyen erkekler arasında bulunan çalgıcılardan biri kaval veya keman ile hüzünlü bir taksim yapar Erkeklerden biri hoyrat okur
Kah gidelim

Kınayı yak gidelim

Gözele doymak olmaz

Üzüne bak gidelim
Merdivana

Sarıl çık merdivana

Yar sevmah yigit kârı

Ne bilir her divana
Bunun peşinden hanımların hepsi gelinin ağlamasına katılır, hep birlikte ağlarlar Oğlan evi tarafı hanımlar ise gelin götürecekleri için sevinçlidirler
Bir yandan ağlama, bir yandan sevinç gösterisi, bazen iki aile arasında sözlü atışmaya, kavgaya dönüşür
Küvre, gelinin avucunun içine bir altın koyarak kınayı yakar Daha önce gelinin yüzüne örtülen pembe duvak açılarak gelinin kına yakılan eline bağlanır Çocukların ellerinde tepsilere dikilmiş olan mumlar yakılarak gelinin başına çevrilir
Kapı önünde bekleyen erkekler hep birlikte
Urfalıyam ezelden

Göynüm geçmez gözelden

Göynümün gözü çıksın

Sevmiyeydim ezelden
Ağam olasan Ömer

Paşam olasan Ömer

Benim olasan Ömer

Yetim kalasan Ömer, türküsünü söylerler
Kınası yakılan gelin baba evinden ayrılmadan önce büyüklerinin ellerini, arkadaşlarının yüzlerini öperek gözyaşları arasında veda ederek ayrılır
O yanı keçe bı yanı keçe

Kız anasının emegi heçe

Hala hala heey
Oğlan tarafı gelini alarak kız evinden ayrılırlar
“Masa üstünde bekmez

Bı bekmez biye yetmez

Şu Urfa’nın kızları

Taksisiz gelin getmez
“Ay doğar ayazlanır

Gün doğar beyazlanır

Gelin olacah kızlar

Hem gider hem nazlanır” Hala hala heey
Gelin, önceden hazırlanmış olan özel bir odada karşılanır Kadınlar ise zılgıt çalarak gelini kutlamaya devam ederler Gelin kapıdan girerken kendisine verilen bir “narı” oda kapısının üst tarafına atarak narı kırar Kırılarak dağılan nar tanelerinin toplanarak evlenecek yaşa gelmiş, genç kızlara yedirilmesi uğurludur
“Su koydum su tasına

Gül koydım ortasına

Biz gelini getirdıh

Ağamın odasına”
Sâbahleyin, gelin ve beraberinde gelenlere özel olarak hazırlanmış kahvaltı sofrası hazırlanır Öğlenden sonra ise süpha yemeği ikram edilir
Süpha Yemeği
Gelin, damat evine getirildiği günün sabahı, gelin evinden başka bir yerde süpha yemeği merasimi düzenlenir
Süpha; pirinç, şeker, et, çekirdeksiz üzüm, nohut, yağ gibi malzemelerle hazırlanır
Yemekte; kuzu içi, Üzlemeli pilav, Etli pilav, tatlı olarak da zerde ikram edilir
Süpha yemeğine istisnasız herkes davet edilir Oturan gruplar yine gruplar halinde çağrılır
Yemek verme işi devam ederken damadı traş edecek olan berber gelip boş bir odada damadı traş eder Küvre ve damat berbere ve çırağına bahşiş verirler
Akşam vakti yaklaştığında damada da bu yemeklerden verilir Daha sonra “damat” ve arkadaşları ”süpha” verilen evden ayrılırlar Yürüyerek dar sokaklardan geçip “gelinin” bulunduğu kendi evine gelirler Damat gerdeğe girmeden önce hoca dualar okur ve damat evin kapısından içeri girer Evin avlusunda baba ve annesinin ellerini öperek zifaf odasına girer
Güvegi Hamamı
Damat, evliliğin sabahı erken saatlerde akraba ve arkadaşları tarafından hamama götürülür Damat, daha önceden hamamcı haberdar edildiğinden oturması için zeytin dalları ile süslenmiş olan tahta oturtulur
Hamama davet edilen misafirler yıkanıp çıktıktan sonra damat da yıkanarak yine bu tahtta oturur
Kutlamaları kabul eder Damadın arkadaşlarından biri “Hamam yimegini ben yapıyam” diyerek hamama gelen misafirleri yemeğe davet eder Yemeği yapan kimsenin evinde toplanılır ve yörenin yemeklerinden olan mevsimine göre patlıcanlı, domatesli, elmalı, yoğurtlu kebaplardan yapılır Üstüne de tatlı olarak yine kadayıf ikram edilir
Yemekten sonra arkadaşları, yakınları, damadı evine götürürler Kendileri de işlerinin başına dönerler Yanı gün, “gelin” ise kocası başta olmak üzere kayınbabasına, kaynanasına, kaynına, görümüne çeşitli hediyeler verir Buna çeyiz günü denir
Duvak Günü
Evliliğin ikinci günü duvak günüdür O gün gelinin yakınları, tanıdıkları gelin evine gelirler Damat ise duvak yemeğinin hazırlanması için bir koç aldırır Yemekler hazırlanır, gelin ise gelinliğini giyinip yüzünü gelin duvağı ile kapatıp gelip misafirlerin yanına oturur
Oğlan evinden 8-10 yaşlarında bir erkek çocuk gelinin duvağını kaçırır ve duvağı damada götürerek damattan bahşiş alır Kadınlar bu duvak kaçırma anında yine zılgıt çalarak bunu kutlarlar
Duvak kaçırma sabahleyin yapılır Duvak gününe gelenler çeşitli hediyeler verirler Bu hediye verenler genelde çok yakın akraba olanlardır Duvak akşama kadar devam eder Yemekler yenir Duvak gününe gelinin annesinden başka bütün akrabalar katılırlar
Duvak gününün akşamı ise gelinin annesi, kızını ve damadını “akşam yemeği”ne çağırır Damat kaynanasının elini öptüğünde ona çeşitli hediyeler verir
Gelin Hamamı
Evliliğin onbeşinci günü (Cumartesi veya Perşembe) bütün dost ve akrabalar hamama davet edilir Gelin, baba evinden çeyiz olarak getirdiği hamam takımlarını bir bohça içerisinde getirir Bu bohçayı getiren natır ve gelini yıkayan, bohçasını açan kaymelere hamamdan sonra bol bahşiş verilir
Genellikle Yıldız Hamamı’na gidilir (bu hamam şimdi yoktur) İnanışa göre Yıldız Hamamı’na giden gelin kocasına parlak, alımlı, yıldız gibi görünür veya Cincıklı Hamam’a gidilir ki gelin kocasına cincık gibi görünsün Hamam o gün ücretli müşteri almaz, bütün masrafları oğlan evi karşılar
Hamamda bulunan bir tahtın üstüne halılar, minderler serilir Onların üstüne el işlemeli beyaz örtüler yayılır Hamama davet edilen bütün misafirlere damat tarafından yaptırılan kebaplar ve tatlılar ikram edilir Ayrıca “damat evi” tarafından evde hedik hazırlanarak hamama getirilir
Gelin ise güvegi hamamında olduğu gibi misafirlerden sonra yıkanıp kendisi için hazırlanan yerde oturur Zeytin dalları ile süslenmiş olan tahttaki mumlar yakılır Gelini kutlayan misafirler hamamdan ayrılırlar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.