Zonguldak Tarihi - Zonguldak İli Tarihcesi |
08-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Zonguldak Tarihi - Zonguldak İli TarihcesiZONGULDAK İLİNİN TARİHİ KRONOLOJİSİ Antik Dönem Bilindiği gibi Tarih Devri, yazının bulanması ile başlar Anadolu�ya yazı Hititlerin (MÖ2000-1200), Asurlularla yaptıkları ticaret (Asur ticaret kolonisi: Kültepe, Kaniş, Kayseri) ile girmiştir İlkçağ�da (MÖ 3200-MS 375) bugünkü Zonguldak topraklarında Paflagonya (Merkezi Kastamonu) ve Bitinya (Merkezi İzmit) denen bölgeler ve siyasal kuruluşlar vardı İlkçağ�dan günümüze (Yakınçağ) değin Zonguldak ve çevresinin tarihçesini, tarihsel kronolojiye uygun olarak açıklayabiliriz - Frigyalılar (Frigler) Döneminde (MÖ 1200/750-676) Zonguldak - Yunanlıların (İyonlar ve Diğerleri) ve Lidyalıların Kolonileri Döneminde (MÖ 7 yy-6 yy) Zonguldak - Persler (Eski İranlılar) Döneminde (MÖ 555-MÖ 333) Zonguldak - Hellenizm (Makedonya İmparatorluğu - Büyük İskender, Bitinya ve Pontus Krallıkları) Döneminde (MÖ 4 yy-MÖ 1 yy) Zonguldak - Romalılar Döneminde (MS 1 yy-4 yy) Zonguldak - Bizans (Doğu Roma İmparatorluğu) Döneminde (4 Yüzyıl-13 Yüzyıl) Zonguldak - Anadolu Selçukluları (1075/77-1308) Döneminde (11-13yy) Zonguldak - Beylikler Döneminde (13 yy-15 yy) Zonguldak - Osmanlı Döneminde (14 yy-20yy) Zonguldak Hisarı yapılırken yıkıma uğradı (1452) Buradaki İlk ve Ortaçağ harabelerinin değerli taş malzemeleri büyük mavnalarla (Gemilere yakın kıyılara yük taşıyan güvertesiz büyük tekne) İstanbul�a taşındı Şehrin (ereğli) eski önemi kalmadı Kastamonu Eyaleti�nin (Eyalet: Osmanlı Devleti�nde temel yönetim birimidir Yöneticisi Beylerbeyi�dir) Bolu Sancağı�na (Sancak: Yöneticisi Sancakbeyi�dir Güvenlik işlerini Subaşılar, adalet işlerini de Kadılar yürütürdü) bağlı bir kaza merkezi olarak uzun bir sönük döneme girdi Aslında, Ereğli yöresi, Osmanlı yönetimine girdikten sonra, tıpkı Amasra (Bartın İli�nin ilçesi) gibi, bir gerileme dönemine girmiştir Zonguldak ve çevresi için barış ve huzur ortamı da pek uzun ömürlü olmadı Zonguldak havalisinde genel olarak 16, 17 ve 18 yüzyıllarda çok önemli olaylar yoktur Ancak, 18 yüzyılda bölgede Ayanlar�ın ortaya çıktığını görüyoruz Gerçekte Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu�nun bir çok köşesi gibi bu bölgeyi de kaderine terk etmiştir Osmanlı çağındaki adı ile Bender-i Ereğli, Filyos (Hisarönü) ve Devrek, küçük birer yönetim merkezi ve salt kendi çevrelerinin Pazar yeri durumunda kalmışlardır 18 yüzyıldan sonra Ereğli�de yelkenli gemiciliğin önem kazandığı görülür Fakat, bugüne değin iyi iş yapan yerli armatörler (gemi işletenler), çağın gereklerine (gelişen teknolojiye) uymayı başaramadıkları için birer ikişer iflasa sürüklenmişlerdir 18 yüzyılın başlarında çevreyi geçen Uluslu İ Hamdi Efendi, Atlas adlı eserinde Zonguldak ormanlarının olağanüstü zenginliğini dile getirir 18yüzyılın ikinci yarısında Şile� den Cide� ye kadar bir çok iskelenin "hatab ( odun) iskelesi" yükümlülüğüne bağlandığı bilinmektedir Odun iskelelerinin başlıcaları;Karasu, Ereğli,Filyos, Bartın çayı, Amasra ve Cide� dir Başkent İstanbul� un yakımlık odun ihtiyacının yanı sıra bu iskelelerden Tersani Amire için gemi keresteleri, tomruk ve direk sağlanmaktadır İç kesimlerde yaşayan halk toprağa bağlı,tarım, ormancılık ve hayvancılıkla ilgilenmektedir 1825� de Bolu sancağı; Merkez, Çağa, Kıbrıscık, Mengen, Gerede, Viranşehir(EskiPazar), Traklıborlu (Safranbolu), Yenice, Yedidivan, Ulus, Onikidivan (Bartın), Hızırbeyili, Mudurnu, Konuralp ve Ereğli kazalarından oluşmaktadır Şimdiki Zonguldak şehir merkezi; Ereğli kazasına bağlı, deniz sahilinde ��Tahta İskelesi� olan bir koydur Tahta İskele çevresinde depolanan kerestelerin, buradan İstanbul� a Haliç Tersanesine gönderildiği bilinmektedir Çağın gereği olarak, deniz ulaşımında buhar gücü için gerekli olan "buhar kömürü" daha sonraki yıllarda yine bu sahillerden sağlanacaktır İdari yapılanmanın yanı sıra, Taşkömürü Havzasında askeri düzenlemeler görülmektedir Taşkömürü� nün varlığı 1830� dan itibaren kesin olarak bilinmektedir1830 - 1848 tarihleri arasında arama ve işletmecilik faaliyetleri hakkında çok ayrıntılı bilgi olmamakla birlikte; 29 Temmuz 1843 (2 Recep 1259) tarih ve 3874 numaralı Sadaret-Sadrazamlık Tezkeresi� nde Ereğli ve Amasra�da üretilen "vapur kömürünün" İstanbul� da pazarlanmasından söz ederek gerekli düzenlemelerin yapılmasından sonra Devlet hazinesine sağlayacağı katkı anlatılmaktadır 1848� de yapılan inceleme ve düzenlemelerle, "taşkömürü bulunan yerler" saptanarak "havza sınırları" ilk kez tanımlanmıştır IAbdülmecid�in fermanıyla; Taşkömürü Havzası �Evkaf-ı Celile-i Mülükane" (Vakıflar İdaresi Mülkleri) topraklarına dahil edilmiş, IAbdülmecid Vakfı adına tapulanmıştır İdaresi ve işletilmesi de Hazine- i Hassa� ya (saray bütçesi) verilmiştirTaşkömürü Havzasından elde edilecek yıllık kira bedeli Evkaf Nezareti ( vakıflarla ilgili işleri yürüten örgüt ) denetiminde, dini hayır kurumlarına tahsis edilmiştir Taşkömürü havzasında üretimin arttırılması için işgüçü ve taşıma eksikliklerinin giderilmesi zorunluluğu doğmuştur Padişah I Abdülaziz� in (1861-1876) emriyle, havzanın yönetimi 10 Şubat 1865� de Bahriye Nezaretine devredilerek, Maadin-i Hümayun Nazırı ve aynı zamanda Ereğli Kaymakamı unvanıyla birlikte Mirliva (Tuğamiral) Dilaver Pata atanmıştır Havzasının yönetimini elinde bulunduran Bahriye idaresi tarafından 26 Nisan 1867 tarihinde, "Ereğli Maden-i Hümayun İdaresinin Nizamnamesi" yapılmıştır 1864� de Osmanlı taşra yönetimindeki yapılanma ile eyalet,sancak,kaza ve ağa yerine vilayet (vali), sancak (mutasarrıf), kaza (kaymakam), Nahiye (müdür) ve Köy (muhtar) idari düzeni getirilmiştir 1867 tarihli tüm vilayetleri kapsayan "Vilayet Nizamnamesi" ne göre Kastamonu Vilayetinin Merkez, Sinop, Çankırı ve Bolu olmak üzere 4 sancağı, 21 kazası ve 30 nahiyesi bulunmaktadır Bolu Sancağının; Merkez, Göynük, Düzce, Ereğli, Bartın ve Gerede olmak üzere 6 kazası ve 30 nahiyesi bulunmaktadır Bu düzenleme ile Amasra nahiyesi de, 58 köyü bulunan Bartın kazasına bağlanmıştır Bartın ve Amasra� nın Dilaver Paşa Nizamnamesi (Teamülname) gereği Ereğli Kaymakamlığı sınırları içinde olması taşkömürü havza sınırları ile ilgilidir 1865� de Dilaver Pata, Maadin-i Hümayun Nazırı ve aynı zamanda Ereğli Kaymakamı unvanıyla birlikte atanmıştır Ancak, bu tarihlerde Ereğli Kaymakamlığı ve Maden Müdürlüğü ünvanlarının birbirinden ayrıldığı anlaşılmaktadır TBMM Hükümeti, 20 Nisan 1920� de Devrek, Ereğli, Mudurnu, Bartın, Göynük ve Zonguldak�ı Bolu Bağımsız mutasarrıflığından ayırarak, Kastamonu vilayetine bağladı 14 Mayıs 1920� de de Zonguldak kazasını mutasarrıflık haline getirilerek, Kaza Kaymakamı Ahmet Cevdet Bey mutasarrıf vekili olarak görevlendirilmiştir TBMM� nin ilk mutasarrıflık yaptığı ilçe olarak tarihdeki yerini alacaktır Türkiye Cumhuriyetinin İlk İli Zonguldak; 1 Nisan 1924 tarih ve 491 sayılı Teşkilat- ı Esasiye Kanunu� nun 60 maddesine göre sancaklar kaldırılınca, Zonguldak bağımsız mutasarrıflığı, Vilayet yapılmıştır Zonguldak Adının Kaynağı ; Zonguldak isminin verilişi çeşitli rivayetlere dayanmaktadır; sazlık ve kamışlık anlamına gelen zongalıktan, sıtmanın titremesini tarifen zonklamaktan ve bir başka rivayete göre de, sisli bir havada gemisiyle buraya giren kaptanın sis kalktıktan sonra burası zongalıkmış demesinden, semer otu�na (kemer otu, kındıra otu) zongura denmesinden, Zonguldak isminin verildiği söylenmektedir Kent adını, "Sandraka / Sandrake" adıyla bilinen yerleşim, adını Sandra Çayından alarak Zonguldak�a dönüşmüştür Bir başka görüşe göre; Göldağı� nın nirengi noktası alınması sonucu , Göldağı kesimi ya da bölgesi anlamına gelen � Zone Ghuel Dagh� ın Türkçe okunuşundan almıştır Necdet Sakaoğlu�nu tespitine göre de; �Daha çok şimdiki Zonguldak�ın bulunduğu yerde ocaklar açan Fransız girişimciler yörelerinin çok engebeli ve sık ormanlık oluşu sebebiyle buralara Jungle (Cangıl) adını vermişler, buna yerli halkın orman anlamında kullandıkları dav - dağ kelimesi de eklenince zamanla Zonguldak biçimini alacak olan "Jungle-Dağ" ismi doğmuştur� |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|