Sûfi Kim? Tasavvuf Ne? |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sûfi Kim? Tasavvuf Ne?Sûfi Kim? Tasavvuf ne? Şihâbeddin Sühreverdî k s (12 yüzyıl)“Sûfîler, diğer müslümanlar arasında, Rasulullah s a v ’e uyma konusunda en önde olanlardır; çünkü onlar, Hz Peygamber s a v ’in sözlerine tam manasıyla uyarak emrettiklerini yerine getirip, yasakladığı şeylerden şiddetle sakınmışlardır Onlar, bu hususta Allah Tealâ’nın: “Peygamber size neyi verdi (ve emretti) ise onu alıp yapın, neden nehyetti ise ondan da sakının!” (Haşr, 7) emrine canla başla uymuşlardır Sûfiler, bütün amel ve ibadetlerinde, farz, vacip ve nafilelerde büyük bir ciddiyetle Hz Rasulullah s a v ’e tabi olmuşlardır Efendimiz’in söz ve davranışlarında kendisine uymanın bereketiyle, O’nun ilim, hayâ, af, müsamaha, şefkat, merhamet, güzel geçim, nasihat, tevazu gibi ahlâklarıyla şereflenmişlerdir Ayrıca, Efendimiz’in haşyet, sekinet, heybet, tazim, rıza, sabır, zühd, tevekkül gibi hallerinden de nasiplerini alıp, Allah Rasulü s a v ’e her yönden tam ittiba etmişlerdir Abdülvâhid b Zeyd’e: “Size göre sûfî kimdir?” diye sorulunca, Hazret: “Akıllarıyla Sünnet’i tam olarak anlamaya gayret eden, kalpleriyle ona bağlanan ve nefislerinin şerrinden de Cenab-ı Hakk’a sığınan kimseler, gerçek sûfîlerdir ” demiştir Bu, sûfîlerin halini tam olarak anlatan bir tariftir![]() ![]() Ebu Hafs demiştir ki: “Tasavvuf bütünüyle edepten ibarettir Her anın, her halin ve her makamın kendine göre bir edebi vardır İçinde olduğu her vaktin edebine riayet eden kimse, Hak erlerinin ulaştığı hale ulaşır Edepleri korumayan kimse kendini Hakk’a yakın sansa da aslında uzaktır ”İmam-ı Rabbanî k s (17 yüzyıl)“Sülûk konaklarını ve cezbe makamlarını geçtikten sonra anlaşıldı ki, tasavvuf yolculuğundan maksat ihlâs makamına varmaktır İhlâsa kavuşabilmek için, insanın içindeki ve dışındaki tanrılara tapınmaktan kurtulmak lazımdır İhlâs, İslâmiyet’in üç kısmından birisidir Çünkü İslâmiyet üç kısmdır: İlm, amel ve ihlâs… Görülüyor ki, tarikat ve hakikat, İslâmiyet’in bir kısmı olan ihlâsı elde etmeye yarar, yani İslâmiyet’in yardımcısıdır Sözün doğrusu da budur![]() Ne yazık ki herkes bunu anlayamıyor Rüyalar ile hayaller ile aldanarak yetiniyorlar Çocuk gibi, ceviz-meviz ile vakit geçiriyorlar Böyle kimselerin İslâmiyet’in üstünlüğünden, inceliğinden ne haberi olur? Tarikatın ve hakikatin ne olduğunu nasıl bilirler? İslâmiyet’i cevizin kabuğu gibi bir örtü sanıp, “Cevizin özü tarikattir, hakikattir ” derler![]() İşin iç yüzünü göremeyenler, aşktan, zevkten işittikleri, ezberledikleri sözlerle avunurlar Hallere ve makamlara kavuşmak için can atarlar Bunları bir şey sanırlar Allah Tealâ bunlara doğru yolu görmek nasip etsin ”Mevlâna Celâleddin Rumî k s (13 yüzyıl)“Size, içinizden ve dışınızdan sır ve zâhir âleminizle Allah’a takvayı vasiyet ederim! Ve az yemek yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, günahlardan ıstırap duymayı, oruca devam etmeyi, namaza kalkmayı, şehvetleri bırakmayı, insanlara cefa vesilesi olmamayı hatırlatırım! Sefillerin ve aşağı takımın sohbetini bırakınız! Ve yalnız salih olanlarla düşüp kalkınız!” İmam Mâlik rh a Der ki:“Fıkhı öğrenmeden tasavvuf ile uğraşan dinden çıkar, zındık olur Fıkhı öğrenip tasavvuftan haberi olmayan bid’at sahibi, sapık olur Her ikisini edinen hakikate kavuşur ”Bir Veliye Sormuşlar: – Bazı Hint dinlerinde de nefs riyazeti, manevi arınma çalışmaları var, bunlar da bir netice alabiliyorlar mı? Hazret şu çok manidar cevabı vermiş: – Evet onlar da bir ruhsal yolculuk yapıyorlar ama onları yolda karşılayan yok Dinin emir ve yasakları bizi o pek çetin hakikat yolunda kaybolmaktan kurtarır, yolda karşılanmamızı garanti altına alır![]() |
|
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
| Görünüm Modları | |
|
|