Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
14asrın, bilgi, cin, hakkında, hicri, müceddidinden

Cin Hakkında Bilgi (Hicri 14.Asrın Müceddidinden)

Eski 08-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cin Hakkında Bilgi (Hicri 14.Asrın Müceddidinden)




Cin Hakkında Bilgi (Hicri 14Asrın Müceddidinden)





Aşağıdaki yazı, Osmânlı pâdişâhlarının otuzaltıncısı, sonuncusu, sultân Muhammed Vahîdeddîn hân “rahmetullahi teâlâ aleyh” zemânında, medresetülmütehassısînde tesavvuf müderrisi olan Hicri 14asrın müceddid-i,büyük veli,mürşid-i kâmil,evlad-ı resul,Es seyyid Abdulhakim-i Arvâsî hazretleri ''rahmetullahi teâlâ aleyh'' (Keşkül) ismindeki kitâbından alındı Keşkül basılmamışdır

Cin var mı, diye soranlara, acele cevâb vermek îcâb eder Çünki, Cinnin var olmasında şübhe etmek, pek tehlükelidir Cevâb olarak, islâm âlimlerinin sağlam kitâblarından çıkardığım, aşağıdaki bilgileri, dikkatle ve insâf ile okumak ve doğru düşünerek, anlamak lâzımdır

Cin, cinnet, cinân, Cennet, cenân ve cenîn gibi C ve N harflerinden meydâna gelen kelimeler (örtülü) demekdir Cennet denilen yer, meyveler, çiçekler, kokular ile örtülü olduğundan, bu ism verilmişdir Delilere, mecnûn denilmesi de, aklının örtülü olduğu içindir Geceye (Cünn-i leyl) denir Çünki, karanlık, gün ışığını örtmüşdür Cin denilen mahlûklar da, gözümüzden örtülü olduğu için, cin denilmişdir Cin kelimesi, Cinnî isminin cem’idir Cin, cinnîler demekdir Peri, fârisîde, cin demekdir

Mahlûklar, görülen, görülmiyen diye iki kısmdır Ayrıca, mekânsız, madde olmıyan mahlûklar da vardır İmâm-ı Mâverdî diyor ki, (Cin, dört ana maddeden yapılmışdır: Su, toprak maddeleri, havadaki gazlar ve ateş Bunlardan ateş; alev, ışık ve dumandır Mâric denilen, alev kısmından yaratılan cinnîlerin mü’minleri, kâfirleri, fâsıkları vardır) Bugünkü fen bilgimize göre, bu dört ana madde, yüzbeş elementden (basît cismden) meydâna gelmekdedir Şu hâlde bütün mahlûklar, elementlerden yapılmış olup, enerji (kudret) taşırlar Normal fizik şartlarında, katı ve sıvı (mâyı’) hâlinde bulunan varlıkları ve renkli gazları görebildiğimiz için bunlardan yapılmış cismler görünür Meselâ insanda katı maddeler ve su çok (yüzde yetmişden fazla) bulunduğundan, insan görünüyor Otlar ve bütün hayvanlar da böyledir
Cinnîler, havadan ve nârdan [ya’nî ateşden] meydâna gelmişdir [Ateşin alev kısmı görünmez, içindeki katı zerreler, sıcakda ışıklandığı için, parlak görünüyor] Bunun için, cin de görünmez
Alev iki kısmdır: Biri zulmânî [görünmiyen], ikincisi nûrânî [bu da görünmez] Zulmânî olandan cin, nûrânî olandan ise melekler yaratılmışdır İnsanlar, toprak maddelerinden yaratıldığı hâlde, Allahü teâlâ, bu maddeleri organik ve organize hâle, et ve kemiğe çevirdiği gibi, meleklerde ve cinde alev şekli değişerek, onlara mahsûs latîf, her şekle dönebilen bir hâle gelmişdir
Cinnin ta’rîfi şöyledir: Cin ya’nî peri, ateşin alev kısmından yapılmış cismler olup, her şekle girebilirler
Melekler ise, nûrânî cismlerdir Muhtelif şekllere girebilirler Melek ile cin, yaratılış bakımından birbirine yakındır Melekler, muhteremdir, kıymetlidir Cin, hakîrdir, kıymetsizdir Melekde, nûr [ışık] kısmı, cinde ise, alev maddesi fazladır Elbette nûr, zulmetden efdaldir Meleklerin, cinnîlere yakınlığı, insanın hayvana yakınlığı gibidir İnsanların üstün olanları, melekden kıymetli, cin de hayvandan kıymetlidir

İslâm âlimlerinin çoğu, meleklere cism dedi Doğrusu da öyledir
Meleklerin varlığına inanmıyan kâfir olur Cism olduklarına inanmıyan kâfir olmaz, bid’at sâhibi olur

Cinnin varlığına da inanmıyan kâfir olur Eski felsefecilerden bir kısmı, Kaderiyye [ya’nî mu’tezile] fırkasının çoğu ve zındıklar, Cin ve şeytânlara inanmadı Cin, zekî, dâhî insan demekdir Şeytânlar da, kötü kimseler demekdir dediler Din kitâblarını okumıyan ve islâm âlimlerinin sözlerini bilmiyen, elbette inanmaz Fekat, Kur’ân-ı kerîmde açıkça bildirildiği hâlde ve islâm büyüklerinin kitâbları dolu olduğu hâlde, Kaderiyye fırkasının inanmaması, şaşılacak şeydir Çünki bunlar, Kur’ân-ı kerîme uyduklarını söylüyor Demek ki, bu kadar uymakdadırlar Hâlbuki, Cinnin var olması, akla uymıyan birşey değildir Ya’nî aklın red edeceği birşey değildir Çünki, Allahü teâlânın kudretinin yapamıyacağı birşey değildir Bugün fen adamları, akl ve din sâhibleri, aklın imkânsız demediği şeyleri red etmiyor Kur’ân-ı kerîmde bildirilen şeylere, kelimenin açık ve meşhûr ma’nâlarını vermek lâzımdır Şeyh-i ekber [Muhyiddîn-i Arabî] “kuddise sirruh”, Cinnin var olduğunu, şu âyet-i kerîmeler ile gösteriyor:
1 — Zâriyât sûresinin ellialtıncı âyetinde meâlen, (İnsanları ve Cinnîleri ancak, beni bilip itâ’at, ibâdet etmeleri için yaratdım) buyruluyor
2 — Errahman sûresi, yetmişdördüncü âyetinde, Cinnin Cennete gireceği bildiriliyor
3 — Errahman sûresinin otuzbirinci âyetinde (Sekalân) buyuruyor ki, (Ey insanlar ve cinnîler!) demekdir Resûl-i sekaleyn, müftîyüssekaleyn, gavsüssekaleyn [ya’nî, insanların ve cinnin Peygamberi, müftîsi, velîsi] gibi ismler de, cinnin varlığını göstermekdedir

Kitâblı kâfirlerin hepsi, ateşe tapanlar, puta tapanlar, budistler, müşrikler ve Yunan felesoflarının çoğu ve tesavvuf büyükleri cinnin var olduğuna inanıyor Süleymân aleyhisselâmın vak’ası da, cinnin varlığını göstermekdedir
Cinnîleri anlatan âyet-i kerîmelere, akllarına göre, başka ma’nâ verenler mürted olur (Milel-nihal) kitâbında ve imâm-ı Muhammed Birgivînin “rahmetullahi aleyh” yazdığı (Tarîkat-i Muhammediyye) kitâbındaki fetvâ ve (Akâ’id-i Nesefî) şerhindeki açıklama, mürted olacaklarını bildirmekdedir Fetvâ şudur:
(Kur’ân-ı kerîmin âyetlerine, kelimelerin açık, meşhûr ma’nâları verilir Bu ma’nâları değişdirerek, bâtınîlere [İsmâ’îlîlere] uyanlar kâfir olur)
Kul-e’ûzü sûresi ve Cin sûresi, cinnin varlığını açıkca haber vermekdedir
[Bilgileri noksân ba’zı kimselerin, cinnîleri hayâl (illüzyon) sanarak, yok demeleri kıymetsizdir Korkudan, göz önünde hâsıl olan hayâller, elbette yokdur Fekat, bu hâyalleri cin sanmak, cinden haberi olmamak demekdir Birşeye yok diyebilmek için, o şeyi tanımak, kavramak lâzımdır Tanımadan yok demek, çocukca lâf olur Bu gibilere, ilm adamı demek, yersiz olur Bütün Peygamberlerin haber verdiği ve hele, Peygamberlerin en üstününün “aleyhi ve aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” çeşidli zemânlarda haber verdiği bir bilgiye, akla, tecribeye dayanmadan, zan yolu ile, çala kalem yok demek, ilm adamına yakışır bir şey değildir Cinne, meleklere, Cennete, Cehenneme hattâ Allahü teâlâya inanmıyanların biricik sözleri, (Kim gitmiş, kim görmüş Var olsalardı görürdük Görülmiyen şeye inanmak, abdallık olur) demeleridir Gözün akla değil, aklın göze bağlı olması lâzım sanıyorlar Hâlbuki akl, duygu organları üstünde bir kuvvetdir ve his edilen şeylerin doğrusunu, yanlışını ayıran bir hâkimdir İnsanlar, göze tâbi’ olsaydı, insanlık şerefi, gözün kuvveti ile ölçülseydi, kedi, köpek ve fârenin insandan dahâ şerefli, dahâ kıymetli olması lâzım gelirdi Çünki, bu hayvanlar, karanlıkda da görüyor, insan ise göremiyor O hâlde, göremediğine inanmak istemiyen kimse, insanlığı, hayvandan aşağı düşürmekdedir Demek ki, his organlarımız, aklın uşakları, âletleridir Kumandan, hâkim, akldır Akl, görünmiyen, duyulmıyan şeyleri red etmediği gibi, yokluğu isbât edilemiyen ve anlaşılamıyan şeylere de yok demez Bunlara yok demek, akla uygun bir söz olmaz]
Cinnin varlığı, dînin açıkca bildirdiği birşey olduğundan, inanmıyan müslimânlıkdan çıkar, hiçbir ibâdeti kabûl olmaz
Cinnin insanlara zarar verdikleri, yardım etdikleri, insanları isteklerine kavuşdurdukları, çeşidli zemânlarda, birçok müslimân ve kâfirler tarafından görülmüş ve haber verilmişdir Buna karşılık, inanmıyanlar, pek azdır Ya’nî yalnız felesof taklîdcileri ve tıb diploması alan birkaç kimsedir Eski tecribeli doktorlar ve şimdi, tıbbı zevk edinip ihtisâs kazananların çoğu, yok deyip geçemiyor, müslimânlara uyuyorlar İslâm âleminin en büyük doktoru olan İbni Sînâ, Yunan felesoflarının te’sîri altında kalıp, islâmiyyetden bir nasîb alamadığı hâlde, (Kanûn) ismindeki kitâbında, Sar’a hastalığını anlatırken, Cinden bahs etmekdedir Meselâ diyor ki, (Hastalıklara birçok maddeler sebeb olduğu gibi, cinnin hâsıl etdiği hastalıklar da vardır ve meşhûrdur)
[Cin hakkında bilgi, her Peygamberin kitâbında vardı Süleymân aleyhisselâmın emri ile iş görürlerdi İdrîs “aleyhisselâm” diri olarak Cennete çıkarılınca, onu çok sevenler, ayrılık acısına dayanamadı Resmini yapıp seyr eyledi Dahâ sonra gelenler, bu resmleri tanrı sandı Çeşidli heykeller de yapılıp tapıldı Böylece putperestlik meydâna çıkdı Peygamberimizden “sallallahü aleyhi ve sellem” bin sene önce, Hicazdaki Huzâ’a hükûmetinin reîsi olan Amr bin Luhay, puta tapınmak dînini Şâmdan Mekkeye getirdi Putlara tapanlar, putlardan ses işitirdi Cin, putun, ya’nî heykelin içine girip söylerdi Peygamberimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” dünyâya teşrîf etdiği, islâmiyyetin başladığı, birçok putlardan işitilmişdi Bu sözlerle, çok kimselerin müslimân olduğu, (Mir’ât-i Mekke) târîh kitâbında uzun yazılıdır Şeytânlar, diri insanın içine de girer İnsanın his ve hareket sinirlerine te’sîr ederek, hareket ve ses hâsıl ederler İnsanın, bu kendi söz ve hareketinden haberi olmaz Böylece vaktîle Romada ve Peştede, son zemânlarda Adanada konuşan çocuk ve hastalar görülmüşdür Bunları konuşduran cin, uzak memleketlerdeki veyâ eski zemânlardaki şeyleri söylediklerinden, ba’zı kimseler, bu çocukların iki rûhlu olduğunu veyâ başka insanın rûhunu taşıdığını, ya’nî tenâsüh sanmışdır Böyle zan etmenin yanlış olduğunu, dînimiz açıkca bildirmekdedir Eskiden kâhinler, cinnîlerden ba’zı şeyler işiterek falcılık yapardı Bunun için, puta tapanlar, cinnin varlığına inanır ve cinden korkardı Cinnin var olduğunu, müslimânlar, putperestlerden işiterek öğrenmedi Kur’ân-ı kerîmden ve Muhammed aleyhisselâmdan öğrendi Müslimânlar, puta tapanlar gibi, cinden korkmaz Muhâfaza melekleri, insanları cinden koruduğu gibi, âyet-i kerîme ve düâ okuyup, Allahü teâlâya sığınanlara da birşey yapamazlar]

--- ---

[IMG]http://********************/images/statusicon/wol_errorgif[/IMG]

İnsanlar, ilk olarak, toprakdan yaratıldığı gibi, cin de, alevden yaratıldı Cin de, erkek ve dişi olur Evlenmeleri, evleri, yimeleri, içmeleri, üremeleri, ölmeleri hakkında ve Muhammed aleyhisselâmın onlara da Peygamber olduğu, Kur’ân-ı kerîmi dinledikleri, Mekke-i mükerremede ve Medîne-i münevverede toplandıkları ve Resûl-i ekremin “sallallahü aleyhi ve sellem” onlara Kur’ân-ı kerîm okuduğu, ibâdet etdikleri, sadaka verdikleri, iyi işlerine sevâb verildiği, cin kâfirlerinin Cehenneme gireceği, mü’minlerinin Cennete gireceği ve Cennetde Allahü teâlâyı görecekleri, Cinnin arkasında nemâz kılanın nemâzının sahîh olup olmıyacağı, Cum’a ve cemâ’atler onlar ile de olup olmıyacağı ve nemâz kılanın önünden geçmeleri câiz olduğu, çeşidli kitâblarda yazılıdır İnsanın cin ile evlenmesinin câiz olduğu, cinnin insan kadınına te’arruz edince gusl abdesti lâzım olduğu, cin ile insan arasında hâsıl olan çocuğun nasıl olacağı [Belkıs gibi], Cinnin kesdiği hayvanın yimesi câiz olduğunu, cinnîlerin insan âlimlerine süâl sorup fetvâ aldıklarını, insanlara va’z etmelerini, insanlara şi’r söyleyip insanların işitmesini, insanlara, hastalık tedâvîsi, ilâc öğretdiklerini, insandan korkduklarını, insanlara itâ’at etdiklerini bildiren, âlimlerimizin çeşidli yazıları vardır Bu kitâblar, cinnin varlığını göstermekdedir

Cinnîlerin insanlara olan zararlarına karşı tedbîr alınması, cinnin zararına karşı korunulması, cinnîlerin küçükleri yükseklerine ita’at etdikleri, insanların iyiliklerine karşı iyilik yapdıkları, kötülüğe karşı kötülük ve zarar yapdıkları, sar’a hastasının bedenine girip, hastanın hareketleri ve işlerinin, cinnin hareketi ve işi olduğu, böyle hastanın tedâvîsinde cin ile sorgu, süâl, cevâblaşma olduğu, cinnin insanlarla alay etdikleri, cinnin insan gibi, nazarları değeceği, cinnin harb etdikleri, bilhâssa Ramezân ayında azdıkları, cinnin insanlarla ibâdet etdikleri, cinnin, hadîs-i şerîflerin sahîh olup olmamasında insanlarla müzâkerede bulunmaları, Server-i âlemin “sallallahü aleyhi ve sellem” Ümm-i Ma’bedin çadırında müsâfir olduğunu Mekke ehâlisine haber vermeleri, Ümm-i Ma’bedin müslimân olduğunu haber vermeleri, Bedr muhârebesini haber vermeleri, geçmiş şeyleri cinden sormak câiz olduğu, ileride olacak şeyleri sormak câiz olmadığı, müezzinlerin ezânlarına, kıyâmetde, cinnîlerin şâhid olacakları, Ebû Ubeyde ve arkadaşları vefât edince, cinnîlerin ağlayıp mâtem etdikleri, Ömer “radıyallahü anh” vefât etdiği zemân, mersiye okudukları, Osmân “radıyallahü anh” şehîd olunca, ağlayıp inledikleri, hazret-i Alînin “radıyallahü anh” şehîd olduğunu haber verdikleri, Hüseyn “radıyallahü anh” şehîd olunca ağlayıp, bağırdıkları ve başka Sahâbîler şehîd olunca bildirdikleri, Ömer bin Abdül’azîzin vefâtını haber verdikleri, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin ve imâm-ı Şâfi’înin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” vefâtlarında ağladıkları, cinnin insan kalbine vesvese getirdiği ve dahâ pekçok meşhûr vak’a ve işler kıymetli kitâblarda yazılıdır Bunların hepsi, cinnin varlığını göstermekdedir [Keçi, yılan, kedi şekline girdikleri çok görülmüşdür Mikrop şekline de girip, insanın damarlarında dolaşırlar]

Cinnîler yir, içer Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”; (Sağ el ile yiyiniz, sağ el ile içiniz! Çünki, şeytân, sol eli ile yir ve sol eli ile içer!) buyurdu Şeytânların hepsi kâfirdir İnsanları aldatmağa uğraşırlar İbâdetleri unutdurup, günâhları iyi gösterirler Nefsin arzûlarını kızışdırırlar Şeytânlar da, ateş ile havadan yaratılmışdır Fekat cinde hava, şeytânda ateş fazladır Cin ve şeytânlar, en ufak yerden geçerler, insanın içine, damarlarına girerler
(Aynî târîhi)nde diyor ki, (Cinnîlerin sayısı, insanların on katından fazladır Şeytânların sayısı, bu ikisinin on katlarından fazladır Meleklerin sayısı da, bu üçünün sayılarının, on katından dahâ çokdur) [(Buhârî) şârihlerinden Mahmûd bin Ahmedin (Aynî târîhi) ondokuz cilddir] Her insanın yanında, kâfir bir cinnî arkadaşı vardır Fekat, melekler, insanları bunların kötülük yapmalarından korur Cinden, Peygamber olmadığı (Eşbâh)da yazılıdır Muhammed aleyhisselâmdan önce, cinnîlere Peygamber gelmediğini, imâm-ı Mukâtil bildirmekdedir

(Eşbâh) kitâbının sâhibi, bunun ikinci kısmında ve imâm-ı Hamevî “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ”, bunun hâşiyesinde diyor ki: İlk insan toprakdan yaratıldı Bütün insanların bedenleri toprak maddelerinden meydâna gelmekdedir Fekat insanlar, etdir, kemikdir Toprak değildir Cin de, ateşden meydâna gelmiş ise de, ateş ve hava değildirler

(Kurtubî tezkiresi)nde buyuruyor ki, (Cinnin ölümü, yerde gâib olmakdır İhtiyârları, gençleşmeyince ölmez Ölecekleri zemân, çocukluk hâline döner ve yerde gâib olurlar Cin üç sınıfdır: Bir sınıfı, rüzgâr ve hava gibidir Bir kısmı yerdeki böcek ve hayvancıklar gibidir Birinci kısmda, altmışsekizinci maddeye bakınız! Bir kısmı da emrlerle, ibâdetle vazîfelidir Bunlara hesâb ve azâb vardır)

Seyyid Ömer “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, bana bir cin kızı geldi Benimle evlenmek istedi Şemseddîn Hanefîden sordum Hanefî mezhebinde câiz değildir dedi Böyle söyledim Beni aldı Yer altına, evlerine götürdü Büyüklerine söyledi Büyükleri dedi ki, seyyid Şemseddînin cevâbı başımızın üstündedir Fekat, cinnin insan ile evlenmesi, Şâfi’î mezhebinde câizdir Biz Hanefî değiliz, Şâfi’îyiz

İnsanların çoğalması, menî iledir Cinnin çoğalması ise gaz (hava) iledir Ya’nî erkekden dişiye bir gaz geçerek bundan, yavru hâsıl olur Bundan anlaşılıyor ki, insan ile cin evlenmesi, hayâl iledir Hakîkî evlenmek olmaz Fekat, âlimlerden çoğu, hakîkî evlenmek olmakdadır dedi ve gusl abdesti lâzım olur ve Belkıs, insan ile cin arasında hâsıl olmuşdur dediler [Cin, insan şekline girip evlenmekdedir]

İnsan, cinni ve şeytânları, uyanık iken ve rü’yâda görebilir Çünki, onlar her şekle girebilir Çok güzel sûretlere girerler İhtilâma sebeb olurlar Peygamberlerden “aleyhimüsselâm” ve Evliyâdan çoğu şeytânı görmüş ve konuşmuşdur Her ne şeklde olursa olsun, cinni gören kimse, hep ona bakarsa cin şeklini değişdiremez Gözden kaçamaz Ona sorup cevâb alınabilir Bir ân başka tarafa bakılırsa, hemen kendi şekline girip gayb olur İmâm-ı Şâfi’î “rahmetullahi aleyh”, (Cinni kendi şeklinde gördüğünü iddi’â eden kimsenin şâhidliği kabûl olmaz!) buyurdu Çünki, hayâli kuvvetli olanlar, bulunmıyan şeyleri görüyorum sanır Hayâlleri [illüziyonları] birşey sanır Sihr yapılmış kimseler de, böyle hayâller görüp, bunları cism zan eder Hayâli fazla olanlara, çirkin şeyler güzel görünür Çirkin tarafları görünmez Dünyâya düşkün olanlara, dünyânın herşeyi böyle görünür Çirkinlikler, güzel görünür Fekat uyanık olanlar, keskin görüşlüler, herşeyin doğrusunu görüp aldanmaz
İnsanın cin ile tanışması, arkadaş olması, kıymetli birşey değildir, zararlıdır Onlarla konuşmak, fâsık insanla arkadaşlık etmek gibidir Onlarla tanışan kimse, fâide görmemişdir Muhyiddîn-i Arabî “kuddise sirruh” (Fütûhât) kitâbının ellibirinci bâbında buyuruyor ki: (Hiçbir insan, cinden Allahü teâlâya âid bir bilgi edinmemişdir Çünki, cinnin din bilgileri pek azdır Onlardan dünyâ bilgileri edineceğini sanan kimse de, aldanmakdadır Çünki, fâidesiz şeyle vakt geçirmeğe sebeb olurlar Onlarla tanışanlar, kibrli olur Hâlbuki, Allahü teâlâ, kibrli olanı sevmez) (Reşehât)da molla Câmî hazretlerinin halîfesi, Abdülgafûr-i Lârî, Muhyiddîn-i Arabînin bir risâlesinde şöyle buyurduğunu bildiriyor: (Cinnin ilk babaları İblîs değildir İblîs, cin tâifesindendir Cin, ateş ve havadan yaratıldığı için çok latîfdirler Çabuk hareket ederler İnsan bunlara hafîf çarpınca, hemen ölürler Bunun için, ömrleri kısadır Din bilgileri azdır Kibrli olduklarından, birbirleri ile, hep mücâdele, muhârebe ederler Ateşden müte’essir olmazlar Cehennemlik olanları, Zemherîrde, ya’nî soğuk Cehennemde azâb göreceklerdir İblîs ve çocukları, hak ve sevâb olan iyi şeyleri yapmağı da insana hâtırlatırlar Fekat, bunları yaparken, nefsde ucb, riyâ hâsıl olarak veyâ farzın kaçırılmasına sebeb olarak, insan çok günâha girer) Cin ile tanışmağa özenmemeli, Evliyâ-i kirâmın rûhâniyyetlerinden istifâde etmeğe çalışmalıdır Evliyânın rûhları, görünmeden de, kendi beşerî şeklinde görünerek de, sevdiklerine fâide verir ve belâlardan korur Onları tanımağa, sevmeğe ve sevilmeğe uğraşmalıdır
(Hadîkat-ün-nediyye)de, bütün bedenin âfetlerini bildirirken, yazılı olan hadîs-i şerîfde buyuruluyor ki, (Tetayyur eden ve tetayyur olunan ve kâhinlik yapan ve kâhine giden ve sihr, büyü yapan ve yapdıran ve bunlara inanan, bizden değildir Kur’ân-ı kerîme inanmamışdır) Tetayyur, uğursuzluğa inanmakdır Kâhinlik, cinden bir arkadaş edinip, olmuş ve olacak şeyleri ona sorup, ondan öğrenmek ve bunları başkalarına bildirmekdir Cinle tanışan falcılar ve yıldıznâmeye bakıp, sorulan herşeye cevâb verenler böyledir Bunlara ve büyücülere gidip, söylediklerine, yapdıklarına inanmak, ba’zan doğru çıksa bile, Allahdan başkasının herşeyi bildiğine ve her dilediğini yapacağına inanmak olup, küfr olur

--- ---


İbni Hacer-i Hiytemî, (Fetâvâ-yı hadîsiyye)nin yüzyirminci sahîfesinde diyor ki, (Birinin kolunu kesip, sonra yapışdırmak, kendi ağzına, bedenine bıçak, kama sokup çıkarmak gibi gösteriler yapan tarîkatcılar, bu gösterilerini sihr, göz boyamak şeklinde yapıp, kerâmet gösterdiğini söylerse, hâkim tarafından öldürülür Başka şeklde yapıyorsa, öldürülmez Fekat, ağır cezâlandırılır Mâlikî âlimlerinden Abdüllah ibni ebî Zeyd Kayrevânî “rahmetullahi aleyh” (İsbât-ü kerâmât-il-Evliyâ) kitâbında diyor ki, sihrinde küfre sebeb olacak şey yoksa, el çabukluğu yapıyorsa, fekat kerâmet ve tarîkatcılık şeklinde gösterirse, cezâlandırılır Böyle tarîkatcıların yanlarına gitmek, seyr etmek câiz değildir Bir kadın, zevcine, kendisinden veyâ başkasından soğuması için büyü yapdığını söyledi Bunu öldürmediler Cezâlandırdılar İbni Ebî Zeyd “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Bir kimse, kitâba bakarak cin ile konuşduğunu, bu cinne emr ederek, sar’a yapan habîs cinni kovduğunu, büyü çözdüğünü, habîs cinni öldürdüğünü söylerse, buna inanmamalıdır) Cin ile arkadaşlık etdiğini, cin pâdişâhına hizmet etdiğini söyliyen kimsenin büyücü olduğu anlaşılır Mısrdaki Fâtımî devletinin altıncı reîsi olan Hâkim bi-emrillah Mansûr, Dırâr ve bunun talebesi Hamzaya uyarak, cin ile tanışdı ve Cin pâdişâhına hizmet ederek, sapıtdı Şeytânların maskarası oldu Tanrılık da’vâsına kalkdı İbni Ebî Zeyd diyor ki, (Cinci tarîkatcıya inanmak, insanı cinden kurtardığına inanarak, ona ücret vermek câiz değildir Büyü çözene de para vermek câiz değildir) Kocasının muhabbet etmesi ve kendisine eziyyet etmemesi için, bir kadına, Kur’ân-ı kerîmden ve Selef-i sâlihînin bildirdikleri düâlardan muska yazmak, karşılık birşey istememek câizdir Ne olduğu bilinmiyen şeyleri yazmak, okumak ve kendisine okutmak, bunları muska, tütsü yapmak harâmdır) Kâdî-zâde, (Birgivî vasıyyetnâmesi)ni açıklarken, Birgivînin, (Bir kimse, ben çalınanları, gayb olanları bilirim dese, böyle söyliyen ve buna inanan kâfir olur Bana cin haber verir Bunun için bilirim dese, yine kâfir olur Zîrâ, cin de gaybı bilmez Gaybı yalnız Allahü teâlâ bilir Ondan başka kimse bilmez) yazısını, (Allahü teâlânın vahy ve ilhâm etdikleri bilir Cin, herşeyi bilmez Allahü teâlânın bildirdiğini ve görüp anladığını bilir Cin, bu iki yoldan öğrendiğini haber verirse, bana cin haber verdi demekde zarar yokdur Peygamberler kabrlerinde, bilmediğimiz bir hayât ile diridirler Allahü teâlâ, onlara vahy, ilhâm ve keşf yolu ile, gayb ve gizli şeyleri bildirmişdir Diri insanların işlerini ve hâllerini onlara ve dilediği mü’minlerin rûhlarına bildirmekdedir) şeklinde açıklamakdadır Cinnin sâlih olanlarına da bildirmesi câizdir Fekat, mü’min ve sâlih olmıyan, bid’at ehli ve fâsık tarîkatcıların, yobazların yalanlarına inanmamak, tuzaklarına düşerek, felâkete sürüklenmemek için, çok uyanık olmalıdır 909cu sahîfeye ve (El-münîre) kitâbına bakınız!

(Dürr-ül-muhtâr)ın Tahtâvî ve İbni Âbidîn hâşiyelerinde, son cildin sonunda diyor ki, (İnsanın, bilmesi lâzım olmıyan şeyleri münâkaşa etmek mekrûhdur Öğrenmesi emr edilmemiş olan şeyleri sormak câiz değildir Meselâ, Lokman ve Zülkarneyn Peygamber midir, değil midir? Cebrâîl aleyhisselâm, Peygamberlere nasıl gelirdi? Melek ve Cin, insanlara ne şeklde görünürler? İnsan şeklinde görünürken, yine cin ve melek midirler? Cennet ve Cehennem nerededirler? Kıyâmet ne zemân kopacak? Îsâ aleyhisselâm, gökden ne zemân inecek? İsmâ’îl ve İshak aleyhimesselâmdan hangisi efdaldir ve hangisi kurban edildi? Fâtıma ve Âişeden “radıyallahü teâlâ anhümâ” hangisi dahâ efdaldir? Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ana babaları ve Ebû Tâlib hangi dinde idiler? İbrâhîm aleyhisselâmın babası kim idi? Bunlar gibi şeyleri sormamalıdır Bunları öğrenmekle emr olunmadık)
(Hazînet-ül-esrâr) kitâbında diyor ki, Sar’a hastasından, rûhânînin def’ edilmesine ve hastanın şifâsına âid hadîs-i şerîfleri bildirelim: [(Lugat-ı Nâci)de cin kelimesinde diyor ki (Rûhâniyyûn üç sınıfdır: Hep iyilik yapan, ahyâr Melekler böyledir Hep kötülük yapan eşrâr Şeytânlar böyledir İyilik de, kötülük de yapan evsât Cinler böyledir] (Herkese Lâzım Olan Îmân) 26cı sahîfeye bakınız!
İmâm-ı Beyhekî (Delâil-ün-nübüvve) kitâbında ve imâm-ı Kurtubî (Tezkire) kitâbında bildiriyor ki, Ebû Dücâne “radıyallahü anh” buyurdu ki, yatıyordum Değirmen sesi gibi ve ağac yapraklarının sesi gibi, ses duydum ve şimşek gibi, parıltı gördüm Başımı kaldırdım Odanın ortasında, siyâh birşey yükseldiğini gördüm Elimle yokladım Kirpi derisi gibi idi Yüzüme, kıvılcım gibi şeyler atmağa başladı Hemen Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” gidip, anlatdım Buyurdu ki, (Yâ Ebâ Dücâne! Allahü teâlâ, evine hayr ve bereket versin!) Kalem ve kâğıd istedi Alîye “radıyallahü anh” bir mektûb yazdırdı Mektûbu alıp, eve götürdüm Başımın altına koyup, uyudum Feryâd eden bir ses, beni uyandırdı Diyordu ki, (Yâ Ebâ Dücâne! Bu mektûbla, bizi yakdın Senin sâhibin, bizden elbette çok yüksekdir Bu mektûbu, bizim karşımızdan kaldırmakdan başka, bizim için, kurtuluş yokdur Artık, senin ve komşularının evine gelemiyeceğiz Bu mektûbun bulunduğu yerlere gelemeyiz) Ona dedim ki, sâhibimden izn almadıkca bu mektûbu kaldırmam Cin ağlamasından, feryâdından, o gece, bana çok uzun geldi Sabâh nemâzını, mescidde kıldıkdan sonra, cinnin sözlerini anlatdım Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (O mektûbu kaldır Yoksa, mektûbun acısını, kıyâmete kadar çekerler!)
Kefevînin (Mecmû’a-tül-fevâid) kitâbında ve Demîrînin (Hayât-ül-hayvân) kitâbı, kaf harfindeki (Kunfez) kelimesinde diyor ki, (Bir kimse, bu mektûbu, yanında taşısa veyâ evinde bulundursa, bu kimseye, eve ve etrâfına cin gelmez ve dadanmış olup zarar veren cin de gider) Bu mektûb (Hazînet-ül-esrâr) ve (Hayât-ül-hayvân)da yazılıdır Süleymâniyye kütübhânesi, (Ayasofya) kısmında, [2912] sayıda (Hayât-ül-hayvân)ın fârisîsi, [1913] de ise türkçesi vardır Müslimânlara kolaylık olmak için bu mektûb, (Teshîl-ül-menâfi’) kitâbının sonunda da [207ci sahîfesinde de] yazılıdır Bu kitâb, (Hakîkat Kitâbevi)nde satılmakdadır
Âyet-el-kürsî, İhlâs, Mu’avvizeteyn ve Fâtiha sûrelerini sıksık okumak da, insanı cinden muhâfaza eder Bu âyet-i kerîmeleri okumakla ve bu mektûbu taşımakla ve şifâ âyetlerini okumakla ve yazıp suyunu içmekle fâidelenmek istiyenlerin Ehl-i sünnet i’tikâdına uygun olarak doğru îmân sâhibi olması lâzımdır Bunları yazanın ve kullananın i’tikâdı doğru olmazsa ve küfr alâmetlerini kullanır, harâm işlerse, fâideleri görülmez

Fârisî (Şevâhid-ün-nübüvve) 163cü sahîfesindeki hadîs-i şerîfde, (Yatarken Âyet-el kürsî okuyana, şeytân yaklaşamaz) buyuruldu
Kâdî Bedrüddîn-i Şeblînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Akâm-il-Mercân) kitâbı arabî olup büyükdür Hep cinden bahs etmekdedir Bir yerinde diyor ki, (Cinden, geçmiş, olmuş şeyleri sorup öğrenmek câizdir Gelecekde olacak şeyleri sormak câiz değildir Geçmiş şeyleri görüp, işitip bilirler Sar’a hastasını ve başka cin çarpanları cinden kurtarmak için, küfre sebeb olan şeyleri yapmak câiz değildir Cinden kurtulmak için en iyi on çâreyi [kısaltarak] yazıyoruz:
1- E’ûzü Besmele ile Fâtiha sûresi okumalıdır 2- E’ûzü Besmele ile iki Kul-e’ûzüyü okumalıdır 3- E’ûzü Besmele ile Bekara sûresinin ilk beş âyetini okumalıdır 4- E’ûzü Besmele ile Âyet-el-kürsî okumalıdır 5- E’ûzü Besmele ile Bekara sûresinin son iki âyetini okumalıdır 6- E’ûzü Besmele ile Ha-Mîm Mü’mîn sûresinin başından (masîr)e kadar ve Âyet-el-kürsî okumalıdır 7- (Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr) okumalıdır 8- Çok (Allah) demelidir 9- Hep abdestli bulunmalı, farzları ve sünnetleri hiç terk etmemelidir 10- Kadınlara bakmakdan, çok konuşmakdan, çok yimekden ve galabalıkdan sakınmalıdır) (Berekât) kitâbında, Muhammed Sa’îdi “rahmetullahi teâlâ aleyh” anlatırken sonunda, imâm-ı Rabbânînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” Cinden korunmak için, (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah-il-aliyyil’azîm) okuduğunu yazıyor İmâm-ı Rabbânî hazretleri, yüzyetmişdördüncü mektûbunda, Cini def’ için bunu okumağı tavsiye etmekdedir Buna, (Kelime-i temcîd) denir
Şeyh-ül-islâm İbni Hacer Hiytemînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Tezekkürü Âsâr-il-vâride) kitâbında da, cinden koruyan düâlar yazılıdır Bu kitâb, Süleymâniyye kütübhânesi, (Reîs-ül-küttâb Mustafâ efendi) kısmında, [1150] sayı ile mevcûddur (Hakîkat Kitâbevi) tarafından (Minha) sonunda basdırılmışdır

Cin ve şeytân şerrinden kurtulmak için ve sar’a hastalığına ve sihre karşı (Teshîl-ül-menâfi’) kitâbının sonundaki (âyât-ı hırz)ı yedi gün okumalı ve yazıp, üzerinde taşımalıdır

Celâleddîn-i Süyûtînin “rahmetullahi aleyh” (Kitâbürrahme fittıbb-i velhikme) kitâbında sihr, nazar ve cinden korunmak için kıymetli bilgi vardır Yüzellinci bâbında buyuruyor ki, (Şeytânın vesvesesinden, sıkıntıdan kurtulmak için, hergün bu düâyı okumalıdır: Yâ Allah-ür-rakîb-ül-hafîz-ür-rahîm Yâ Allah-ül-hayy-ül-halîm-ül’azîm-ür-raûf-ül-kerîm Yâ Allah-ül-hayy-ül-kayyüm-ül-kâimü alâ külli nefsin bimâ kesebet, hul beynî ve beyne adüvvî!) Yüzyetmişdördüncü maddesi sonunda diyor ki, (Hiltit veyâ şeytân tersi adındaki zamkı yanında taşıyan kimseye cin gelmez Sar’a hastası, bunu koklarsa, iyi olur) Asa Foetide denilen bu zamk, esmer, pis kokulu, reçine olup, antispasmodique olarak, ya’nî sinirleri teskîn edici olarak Avrupada, toz, hap ve ihtikan şeklinde adale ve sinir gerginliğini gidermek için, kullanılmakdadır (Ütrüc), ya’nî Ağaç-kavunu bulunan eve cin girmiyeceği, (Hayât-ül-hayvân)da ve (Kâmûs)da yazılıdır
İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh”, talebeleri ile, uzak bir yere gidiyordu Gece, bir hânda kaldılar (Bu gece, bu hânda bir belâ hâsıl olacak Şu düâyı okuyunuz!) buyurdu: (Bismillâhillezî lâ-yedurru ma’ asmihî şey’ün fil-Erd-ı velâ fissemâi ve hüves-semî’ul’alîm) Gece büyük yangın oldu Bir odada eşyâlar yandı Bu odaya haber verilmemişdi Düâyı okuyanlara birşey olmadı Bu düâ, (Umdet-ül-islâm) ve (Berekât) kitâblarında yazılıdır (Tergîb-üs-salât) kitâbında ve (Kıyâmet ve Âhıret) kitâbı 155ci sahîfesinde hadîs-i şerîf olduğu da bildirilmekdedir Derdlerden, belâlardan, fitne ve hastalıklardan korunmak için, sabâh ve akşam, İmâmın bu sözünü hâtırlayarak, üç kerre okumalıdır Âyât-i hırz [koruyucu âyetler] da, okumalıdır

-------------------

Şu bilgileride nakletmek,inşâallahü teâlâ faideli olacak:

Abdulhay Hazretleri ''rahmetullahi aleyh'' kitabı Senedül Mukadderat kitabının bir bölümünde Evinin bir bölümünü tamir ederken Başından geçen bir havadisi bize Şöyle Naklediyor

-Değerli zevcem Fatma evimizin duvarlarının çok kötü durumda olduğunu,duvarlarımızda koca koca delikler olduğunu ve benim bunları kapatıp duvarı sağlamlaştırmam gerektirdiğini tenbihlediBende Bir perşembe günü Başladım bu ricasını yerine getirmeyeÖnce taş ve çamurla delikleri kapattımArdından duvarın tamamını yeniden çamurla sıvadımİşim gece karanlığına kadar sürdü

İşim bitip tam eve girerken yaptığım duvarın dibinde duran bir genç gözüme göründüŞaşkın bir şekilde bana bakıyor ve bilmediğim bir lisanda birşeyler söylüyorduZevcemde bu yabancıyı görünce ona elle ikazda bulunup eve girmesini tembihledimSonra bu gençin yanına Allahın selamı ile yaklaştımO da bana karşılık verdi

Gencin halinde bir gariplik hali vardıAdını ve bu hanın yanında ne işi olduğunu sordum

O da: "Bizi neden kovuyorsun biz sana asla bir fenalıkta bulunmadık ki" diye sitem etti

Bende ona: "Benim Seni Tanımışlığım yoktur Ben Sana ne kötülükle seni Kovmuş olabilirimki" dedim

O da bana:"Biz bu evin ilk sahibi Hazreti Hüseyin bin Ali (radîyallahü anh) Hazretlerinden beri burda iskan etmekteyizberaber nice sohbet ve ikramlara ortak olduk,çoluk çoçuğumuz onun okuyuşu ile nice fenalıklardan korundular

Bizim elimizde rızkımızın azaldığı bir an koşup cömertçe ikramda bulunduBize Kuran Ve Tefsir konusunda nice sırlar bellettiBiz korku içindeyken bizi ehemmiyete alıp sakladıDüşmalarımızı kahrettiŞimdi sen nasıl olurda üstadının baş koyduğu bu yola böyle saygısızlık ettin"

Bende ona beni itham ettiğin Şeylere yakınlığımın olmadığını ve bu ana kadar yoluma vede soyuma ihanet etmediğimi beyan ettim

Oda bana:"Sen nesl-i ins'ten Ademden zuhur Abdulhay bin Hasanül Askerinin oğlu değilmisin?" diye sordu Ben bu sorgudan çok ürktüm ve Kuran ile kendimi korumaya başladım

Benim korunma halimi gören genç bana yaklaşıp:
"Ey AbdulHay kendinden önce bizi koru biz şimdi ne yaparız hiç düşünmedinmi?" diye şikayet etti

Ben okumamı bitirip ona sordum:
"Hele bana deyiver sen nesin ve bana kırgınlığın nedendir?

O da:"Ben cinlerden Macric'ten(Allahın ilk yaratılan erkek cinin Adı) zuhur Hasan bin Abdullatif'in oğluyum burada uzun zamandır iskan etmekteyimSen bugün bu duvardaki delikleri kapatan değilmisin?

Bende: "Evet bunu ben yaptım"dedim

O da bana sitemle: "Ey AbdulHay bilmez misin biz cinlerin müslüman olanları Kabeye bakan ev duvarlarının içinde yaşarızKâfirlerimiz de hacet görünen yerlerin duvar deliklerindeBu bilgi sana zahir olmadımı? Baban sana bu ilmi belletmedimi?" Bende bu konuda bana beyan edillen bir şey bırakılmadığına ve yaptığım şeyin fenasına şimdi vakıf olduğumu beyan edip ondan beni affetmesini ve bu hatamı telafi edeceğimi beyan ettim

O da bana: "Öylese dinle ve belle ve bilmeyene iletki beni adem bu bilgiden her akıl sahibi bir ibret ve sır bula"

Bende: "Buyur Ya Hasan seni dinliyorum" dedim

O da söze Besmele ile başlayıp bana anlatmaya başladı:
"Ey Abdulhay bizim neslimiz iki fırkadır biri gökte meskendir biride toprağın üzerindeki her sabit gölgede yaşar

Bizden biri mutlaka sizinle beraber yaşarAtalarımızdan öğrendiğimize göre sizler yokken tüm dünyada Allah biz cinler için sayısız sabit gölgesi olan kovuklar yaratmış ama isyankarlarımız yüzümden bu kovuklar melekler aracılıği ile Okunmuş Balçıklarla kapatılmıştırO zaman bir çok soy farklı yerleri mesken tutmuş Kimisi su kaynağına yakın olan kovukların gölgelerindekimisi gölgesi sürekli sabit olan yerin altındaki kovuklarda İsyankarlıklarından 3000 yıl gök ile yer arasında sürgün yaşadıktan sonra töbesinde samimi olanlar Allahın bir rahmeti olarak meleklerin gözetiminde farklı yerlere yerleştirilmişlerdir

Biz buraya onlar gibi sürgün ile gelmeyen bir nesilden geliyoruzAllah burayı bize bir lütuf olarak bizi ehlibeyt ailesinin yaşadığı yere mesken lütfunda bulumuş ve bizi çok hayırlı bir makama mazhar etmiştirBiz burda iki kardeş olarak mesken ederizKardeşimde burdadırBeni yaptığın bu davranıştan o haberdar etmiştirBen bu haberi Kabeyi tavaf ederken öğrendimKardeşim durumu bana beyan edince durumu büyüklerimize açıkladık onlarda sadece beni seni uyarmam için görevlendirdilerBizden Biri sizden biriyle ancak tek bir kural üzeriyle buluşmasına izin verilmiştir

O da müslümanın müslümana,inançsız inançsıza yakın olacaktırKim bu hududu çiğnerse ve hükmü bozarsa Allahın Latif kapısının bekçisi melek elindeki kurutup bitiren ateşi üzerimize atarVe bundan bu güne kadar hiç bir cüretkar kurtulmuş değildirBen müşkilimi Büyüklerimize arz ettim onlarda Allahın kendilerine emanet kıldığı Latif kapısı kilidinin anahtarını Allahın izniyle geçmem için bu meleğin gözetimde bana verdilerİçimizdeki kafirler asla bu kapıyı açamazlarBu onlara kıyamete kadar haram kılınmıştırŞimdi sana durumumu beyan ettim senden ricamız ailemin yaşadığı bu kabeye bakan duvarının delikleri açmandırBu senden Kabenin sahibi olan Allahın adıyla rica ediyoruz"

Bende:
"Madem rican budurAllahü teâlâ'nın ismi başım gözüm üstüne o duvardaki delikleri açacağım"dedimSonra helalleştik

Bana gitmeden şunları öğretti:

"Ey AbdulHay gözünün önünde yanıp sönen küçük nurları görürsen bilki bizden biri yanındadırO yanıp sönen nurlar bizim gözlerimizdirBöyle bir durumla karşılaşırsan bilki Biz orda sayı olarak fazlayızdır,toplanmışızdırBu toplanmalarımız Kuran dinlemek ve ibadet sırasında size cemmat olarak katılmamızdan dolayıdırHer salı ve cumartesi akşamı iyimizde kötümüzde yeryüzünde gezmek ve rızık temin etmek için müsadelidirO gün çocuklarınızı dışarda tutmayınÇünkü bu izini nefsine eğlence olarak kunlananlarımız vardıryemeklerinizin ağızını besmele ile bir kapakla kapatın yemek yediğiniz tüm eşyaları yıkayıp öyle yatınızHayvanlarınızın ahırına cevizden yapılmış su ve yem kurnası kunlanmayın

Bunu yaparsanız hayvanınız telef olurYattığınız yatakların ve ev eşyalarının cevizden yapılmış olmamasına dikkat edinBanyo ve pis suyu kabe istikametine atmayın bizden bir cemaatin öfkeli bakışına sebep olursunuzBizden kim size böyle bakarsa Sara hali dediğiniz hal zuhur olurYemekten artan kemikleri besmele ile kabe istikametinde uzak bir yere temiz bir kapta yada örtüyle bırakınbırakırken "Allahım Bu rızıkları senin gözetiminde müslüman kardeşlerime hediye ediyorumİhtiyaç sahibi müslüman kardeşlerime sadakamdır" deyip ihlas suresini o kemikler üzerine üzerine okuO kemiklerden asla kafirler nasiplenemezVe bizden hayır duası alırsınBizden bir dua almış kimse'ye su bulmak kolaylaşırDeğerli madenlerin yerini biz ona fısıldarız

Şayet gözünün önünden bir karartı geçtiyse hemen Ayet el kürsi oku ve Hazret-i Muhammed(sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) ve Ehli-beytine (aleyhimürrîdvan) salavat etÇünkü yanında bizden bir deli vardır, bilmeyerek sana zarar vermemesi için böyle yapÇünkü bizden sadece akli durumu eksik olanlar sizin aleminizde süresiz kalabilir ve gezebilirKıyamete kadar bir mesuliyetleride yokturO içinizden yanlışlıkla geçerse ve kendinizi koruma altına almış bir amelle dururken içinizden geçerse ürperirsinizÖnününüzde yatarken ona basarsanız durup dururken ayağınız tökezlerSebepsiz sandığınız tökezlemeleriniz bundandır

Dilini Isırırsan bilki bizim ısırdığımız birşeyi yemişsindirBizim ısırdığımız rızıktan yiyen kişinin dili takatsız kalıp kitlenip dişlerin önüne gelip sıkışır

Ey Abdulhay(rahmetullahi aleyh) Allahın (celle celalühü) Rahmet ve bereketi tüm müslümanların üzerine olsun" dedikten sonra ince bir duman çizgisi olup gözden kayboldu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.