Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaŞanlıurfa ili (kısaca: Urfa ili), Türkiye Cumhuriyetinin Güneydoğu Anadolu bölgesinde doğuda Mardin, batıda Gaziantep, kuzeyde Adıyaman, kuzeybatıda Diyarbakır illeri ve güneyde Suriye sınırı ile çevrelenmiş bir sınır ilidir Şehrin eski isimleri Ur, Urfa, Orhei, Orhay, Vurhai, Ruha ve Edessa dır Kurtuluş savaşında gösterdiği başarıların hatırasından dolayı 1984 yılından sonra Şanlı ünvanını almıştır Şanlıurfa ilinde merkez ilçeyle birlikte 11 ilçe, 26 belediye, 30 bucak, 1,080 köy ve 1,624 köy altı yerleşim yeri vardır Ortalama yükseltisi 518 metre olan Şanlıurfa 18,584 (DİE 1997) kilometrekarelik yüzölçümü ile Türkiye' nin 7 büyük ilidir Şanlıurfa merkezinde ve ilçelerinde Türk, Kürt, Arap ve Ermeni kökenli insanlar yaşamaktadır Şanlıurfa'nın ilçeleri ise şunlardır: Merkez, Akçakale, Birecik, Bozova, Ceylanpınar, Halfeti, Harran, Hilvan, Siverek, Suruç, Viranşehir 1919 yılında, önce İngilizlerin, daha sonra Fransızların işgaline uğrayan Urfa, 11 Nisan 1920'de Urfalı milisler tarafından işgalden kurtarılmış; Urfa milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşının, Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Urfa ili adının "Şanlıurfa" olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi TBMM tarafından 6 Aralık 1984 tarihinde kabul edilerek kanunlaşmıştır Şanlıurfa Tarihçesi Urfa tarihinin Paleolotik çağa kadar (MÖ 500000 - 8000) uzandığı tespit olunmuştur Kazılarda neolitik çağ (MÖ 7250 - 5500), kalkolitik çağ (MÖ 5500 3200) ve ilk tunç çağına ait (MÖ 3200 - 1800) çok sayıda değerli eserler ele geçirilmiştir Belgelere dayanmayan bazı iddialara göre Urfa, ilk defa şehirler kuran İdris Peygamber veya Tufan'dan sonra Nuh Peygamber zamanında kurulmuştur Ebul Faraç bu görüştedir Urfa bölgesi; Sümer - Akat - Hitit, Babil - Kalde, Hurri - Mitanni, Aram - Asur, Med ve Pers hakimiyetlerini görmüştür MÖ II bin Hitit vesikalarında geçen Ursu'nun ve Asur vesikalarında geçen Ruhua veya Ru'ua'nın, bugünkü Urfa olduğu söylenmektedir Şehir; Ur, Kalde Ur'u, Harran Ur'u, Orhei, Orhay, Vurhai, Edessa, Diyar Mudar, (Bölge ile beraber) Ruha, Reha ve Urfa adlarını almış, en son Şanlıurfa olmuştur Makedonya Kralı Büyük lskender doğu seferi sırasında Urfa' ya hakim olmuştur (MÖ 332) Osroane Kralı Abgar Ukomo Bu devir, M Ö 132'de ASRAANE krallığı ile son bulmuştur M S 250 yıllarına kadar devam eden Osroane Krallığı dönemi Hıristiyanlık açısından büyük önem taşımaktadır O çağın Osroane Kralı Abgar Ukomo'nun (Kara Abgar) dünyada Hristiyanlığı resmi din olarak kabul eden ilk krallardan olduğu, Hz lsa ile mektuplaştığı ve Hz lsa'yı dinini yaymak üzere Urfa'ya davet ettiği bilinmektedir Bu davet üzerine Hz lsa yüzünü sildiği mendile çıkan mucizevi resmini ve Urfa'yı kutsadığına dair bir mektubunu Abgar Ukomo'ya göndermiştir Bu nedenle Urfa'ya Hıristiyanlarca bugün bile "Kutsal Şehir" denilmektedir Hıristiyanlık aleminde kutsal sayılan bu mendilin uzun süre Urfa'yı düşmanlardan koruduğuna inanılmış MS 944 yılında Bizans İmparatorunun doğudaki kuvvetlerinin komutanı Ioannes Kurkuas Urfa üzerine yürüyerek Hz İsa'nın bu mucizevi resmini almayı başarmış ve onu büyük bir törenle İstanbul'a götürmüştür Hristiyanlığı ilk yıllarında kabul eden Urfa, Müslümanlığı da ilk yıllarında kabul etmiştir (MS 639) Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın 1071 yılında şehri kuşatmasına kadar birçok siyasi ve dini hareketlerin olduğu Urfa' da bağımsız bir Haçlı Kontluğu (MS 10981144) kurulmuştur 1144 yılında İmadeddin Zengi, 1 182'de Selahaddin Eyyübi Urfa'ya hakim olmuştur 1240 ve 1250 yıllarındaki iki Moğol yağmasından sonra 1260 yılında Hülagü Han bölgeyi yakıp yıkmıştır Urfa 1404 tarihinde Akkoyunluların, 1514 yılında Safevilerin eline geçmiş ve 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğuna dahil olmuştur 24 Mart 1919'da İngiliz, 30 Ekim 1919'da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir Fransızlara karşı başlatılan direniş ve savaş 11 Nisan 1920'de şehir halkının zaferiyle sonuçlanmıştır |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaNeden Peygamberler Şehri? Hz İbrahim Rüyasında hükümdarlığının elinden gittiğini gören Kral Nemrut'un bu rüyası kahinler tarafından: " Bu yıl bir çocuk doğacak, senin putperest dinini ortadan kaldıracak ve Krallığına son verecek" şeklinde yorumlanır Bunun üzerine Nemrut o yıl doğan ve doğacak olan bütün çocukları öldürtmeye karar verir Hz İbrahim' e hamile olan Nuna, hamileliğini herkesten gizleyerek Hz İbrahim'i bir mağarada gizlice doğurur Hz İbrahim bu mağarada 7 yaşına kadar herkesten gizlice yaşadı 7 yaşından sonra mağaradan çıkarılıp baba evine getirilen İbrahim büyüyünce Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye başladı Gerçek tanrının putlar değil bütün kiiinatı yaratan tek Allah olduğunu anlatmaya çalıştı Bunun üzerine Nemrut, Hz İbrahim'i yakalatarak Urfa kalesinin bulunduğu tepeden ateşe attırdı O anda Allah tarafından ateşe "Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verildi Ateş su, odunlar balık oldu Hz İbrahim sağ salim olarak bir gül bahçesinin içerisine düştü Onun düştüğü yerde oluşan Halil-ür Rahman ve Aynzeliha gölleri ile içerisindeki balıklar bugün dünyanın her tarafından gelen insanlarca ziyaret edilmektedir Ayrıca Hz İbrahim'in doğduğu mağara, bu göllerin yakınındaki Mevlid-i Halil Camii içerisinde olup ziyarete açık tutulmaktadır Hz Eyyub Allah, Urfa' da yaşayan Eyyüb peygamberin kendisine bağlılığını göstermek için önce mallarını ve çocuk1arını elinden aldı ve daha sonra kendisine ağır bir hastalık verdi Hasta yattığı mağarada bütün vücudunu kurtlar kapladı Eyyüb peygamber bütün bunlara rağmen Allah'a isyan etmedi Allah'a ibadetten geri kalmadı, sabır ve şükür gösterdi Allah onun bu sabrına karşılık olarak sıhhatini ve malını geri verdi Hz Eyyüb bu nedenle sabır örneği olarak kabul edilir Hz Eyyüb'un hastalık çektiği mağara ve kutsal suyu ile yıkanarak şifa bulduğu kuyu bugün Urfa'nın Eyyüb Peygamber semtinde ziyaret edilmektedir Hz Eyyüb'ün mezarı, Urfa'nın Viranşehir ilçesine 20 km uzaklıktaki Eyyüb Nebi köyündedir Bu köy, bir peygamberler köyü gibidir Eyyüb Peygamberin Türbesi, Hanımı Hz Rahme'nin Türbesi ve Elyasa' Peygamberin vefat ettiği yer buradadır Hz Elyasa Elyasa' peygamber Eyyüb peygamberi ziyaret etmek ister Uzun yıllar arar, sonunda bulunduğu yere yaklaştığını bilmemektedir Karşısına şeytan çıkar Daha çok uzakta olduğunu söyler Elyasa peygamber yaşlanmıştır Dua eder Allah ruhunu alır 1 Km kala O'na ulaşamadan vefat etmiş olduğu yer bu köydedir Hz Şuayb Şuayb Peygamber'in Urfa'nın 85 km doğusundaki tarihi Şuayb şehrinde yaşadığına inanılmaktadır Bu tarihi kent kalıntıları arasındaki bir mağara ev O'nun makamı olarak ziyaret edilmektedir Hz Nuh Tufandan sonra, Hz Nuh'un gemisinin Urfa ile Ceylanpınar (Re'sulayn) arasındaki Cudi dağına indiğine inanılmaktadır Bu dağ deniz dalgalarını andıran çok değişik bir yüzey şekline sahiptir Yöre halkı bu konuda çok kesin kanaate sahiptirler Bu yer Soğmatar ve Şuayb şehir ile aynı mevkidedir Ancak başka bir Cudi dağı da Urfa' nın güneyinde Nemrud'un tahtına 20-25 km mesafededir Hz Musa Günümüzde Yağmurlu Köyü olarak adlandırılan tarihi Soğmatar kenti içerisinde, Hz Musa'nın Kuyusu ve Asa' sının izi diye ziyaret edilen iki makamı vardır Hz Lut Hz İbrahim'in kardeşi Harran'ın oğludur Lut Hz İbrahim ile birlikte göç etmiş ve peygamberlik ile görevlendirileceği Sodom'a gitmiştir Urfa' da doğmuş ve ilk çocukluğu Hz İbrahim ile beraber geçmiştir Onunla beraber Harran'da da yaşamıştır Hz Yakup Urfa' nın güney batısında Deyr Yakup - Nemrud'un Tahtı denilen yapıda misafir kalmıştır Bu yer şehre 1O km mesafededir |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaFiziki Yapısı Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Şanlıurfa, doğuda Mardin, batıda Gaziantep, kuzeybatıda Adıyaman, kuzeydoğuda Diyarbakır illeriyle çevrilidir İl'in güneyinde 789 km'lik Türkiye-Suriye sınırı uzanır Yüzölçümü 18584 kilometre kare olup genelde bir ova görünümündeki il merkezinin rakımı 518 m'dir Şanlıurfa kontinental (kara) iklim özelliği gösterir Yazları çok kurak ve sıcak, kışları bol yağışlı, nispeten ılıman geçmektedir Şanlıurfa matematik konum itibariyle Ekvatora daha yakındır Deniz etkisinden uzak bir bölgede bulunmaktadır Bu nedenle Kontinental iklim özelliği ağır basmaktadır Bu özellik sıcaklık ve yağış bakımından kendisini göstermektedir İlimizde en yüksek sıcaklık 468 C (Temmuz); en düşük sıcaklık ise -12,4 (Şubat) olarak ölçülmüştür Şanlıurfa’da en soğuk -124 C (Şubat) ölçülmüştür Şanlıurfa’da yıllık ortalama yağış 462 mm olarak hesaplanmıştır Yıllık ortalama sıcaklık 186 C, buharlaşma 2048 mm, rüzgar hızı 28 m/sn’dir Karlı ve don olan günlerin sayısı oldukça azdır Dağlar Şanlıurfa ili, konum itibarıyla Arap Platformu'nun kuzey bölümleri ile Güneydoğu Torosların orta kısmının güney etekleri üzerinde yer almaktadır ilin kuzeyinde bulunan dağların yükseklikleri düşüktür Dağlar arasında geniş ovalar yer alır II'deki başlıca dağlar; Karacadağ (1938 m), Tektek (449 m), Susuz (801 m), Takur Tukur, Germuş (771 m), Nemrut (800 m), Şebeke (750 m) ve Arat (840 m) Dağlarıdır Akarsular İlin en önemli akarsuyu Fırat ırmağı'dır Diğer akarsulardan bazıları Cülap, Çeltik, Pınar, Pamuk, Zengeçur, Aslanlı, Karabağ, Bahçecik, Hamdun, Necarik, Titriş, Zadeli, Giresav, Halfeti, Pınarbaşı, Süleyman, Mizar, Bamya*suyu, Kehriz, Germuş, Açık Su, Halilürrahman, Direkli ve Mercihan olarak sayılabilir Şanlıurfa kenti içinde gölolarak nitelendirilen Halilürrahman ve Aynızeliha olmak üzere iki göl mevcuttur Hz ıbrahim'in ateşe düştüğü yerde oluşan bu iki göl şehir merkezinin güney batısında yeralmaktadır Hz ıbrahim'in düştüğü yer, Halil'ür Rahman Gölü'dür Rivayete göre; Nemrut'un kızı Zeliha da ibrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atmış ve düştüğü yerde Aynzeliha Gölü oluşmuştur Bu göller içerisindeki balıklar kutsal sayıldığından yenilmemekte olup, dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin uğrak yeri olmaktadır Ayrıca GAP Projesi ile yapay olarak oluşturulan Atatürk Baraj Gölü Tür*n en büyük baraj gölü olup, il sınırları içinde bulunmaktadır Ovalar Şanlıurfa ili, genel olarak plato görünümünde olup başlıca ovaları şunlardır: Harran, Suruç, Viranşehir, Hilvan, Ceylanpınar, Bozova ve Siverek ovalarıdır Nüfus 2000 yılı genel nüfus sonuçlarına göre Türkiye toplam nüfusu 67844903 kişidir Bu nüfusun %9,7’si GAP bölgesi sınırları içinde yaşamaktadır GAP bölgesi içinde en büyük nüfusa %21,8 ile Şanlıurfa ili sahiptir Merkez ilçe ise il nüfusunun %37’sini oluşturmaktadır Türkiye sıralamasında nüfus bakımından Şanlıurfa 9 sıradadır İklim Şanlıurfa kontinental (kara) iklim özelliği gösterir Yazları çok kurak ve sıcak, kışları bol yağışlı, nisbeten ılıman geçmektedir Şanlıurfa matematik konum itibariyle Ekvatora daha yakındır Deniz etkisinden uzak bir bölgede bulunmaktadır Bu nedenle Kontinental iklim özelliği ağır basmaktadır Bu özellik sıcaklık ve yağış bakımından kendisini göstermektedir Atmosfer yeteri derecede nemli olmadığından ve karalar daha çabuk ısınıp daha çabuk soğuduğundan Şanlıurfa'da günlük ve yıllık sıcaklık farkları şiddetlidir Türkiye'de en yüksek sıcaklık Şanlıurfa Ceylanpınar'da 465 C (Temmuz) ölçülmüştür Şanlıurfa'da en soğuk -124 C (Şubat) ölçülmüştür Şanlıurfa'da yıllık ortalama yağış 462 mm olarak hesaplanmıştır Yıllık ortalama sıcaklık 186 C, buharlaşma 2048 mm, rüzgâr hızı 28 mĞsn'dir Karlı ve don olan günlerin sayısı oldukça azdır Yılda ortalama 10 günü geçmez Şanlıurfa'da hakim rüzgarlar kuzeybatı ve batı yönlerinden eserler |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaTarihi Mekanlar Rızvaniye Camii Halil-ür Rahman Gölü'nün kuzey kenarı boyunca yeralan bu cami, Harim kapısının üzerindeki kitabede, Osmanlıların Rakka Valisi Rıdvan Ahmet Paşa tarafından 1736 yılında yapıldığı yazılıdır Cami avlusunun üç tarafı, medrese odaları ile çevrilmiştir Rıdvaniye Camii, Bizans dönemine ait St Thomas Kilisesi’nin yerine inşa edilmiştirEnine diktörgen planlı yapı mihrah duvarı boyunca sıralanan üç kubbe ile örtülüdür Üç gözlü son cemaat yeri, önde iki sütuna, yanlarda duvarlara oturan üç kubbe ile örtülüdür Yanlardaki kubbeler yarım kubbelerle örtülmüştür Rızvaniye Medresesi Rızvaniye Camii avlusunu çevreleyen önleri revaklı odalardan meydana gelmiştir Avlunun kuzeyindeki dershane-mescit’in güneye bakan cephesi üzerindeki kitabede medresenin Ahmet Paşa tarafından H1149/M1736 tarihinde yaptırıldığı yazılıdır Rızvaniye Camii’nin harim kapısı üzerindeki kitabede de caminin H1149/M1736 tarihinde yaptırıldığı yazılıdır Yani cami ve medrese aynı tarihte yaptırılmıştır Medresede inşa malzemesi düzgün kesme taş kullanılmıştır Avlunun kuzey kenarı ortasındaki kubbeli dershane mescit hariç, medresedeki tüm odalar beşik tonozlarla örtülüdür Avlunun güney kenarında (cami hizasında) caminin sağında beşik tonozlu üç oda, solunda büyük bir oda yer alır Avlunun doğu kenarında 7 oda bulunur Kuzey kenarında ortada kubbeli dershane mescit, mescidin doğusuna bitişik beşik tonozlu bir eyvan, eyvanın doğusunda 7 oda, dershane mescidin batısında 8 oda yer alır Avlunun batısında 9 oda bulunmaktadır Tüm odalar ocak nişlidir Medresenin mutfağı avlunun kuzey batı köşesinde, tuvaletleri kuzey doğu köşesinde yer almaktadır Medrese toplam 34 adet beşik tonozlu oda, l adet kubbeli dershane mescit, bir eyvan, bir mutfak ve tuvaletler bulunmaktadır Cami ile dershane mescit arasındaki seki, yazlık namazgah olarak yapılmıştır Sekinin güneyine bitişik kare bir havuz bulunmaktadır Medrese avlusu çiçeklik ve bahçe olarak dekore edilmiştir Rızvaniye Camii ve Medresesi 1992-93 yıllarında Şanlıurfa Valiliği Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) tarafından restore edilmiştir Fırfırlı Camii (Kilise) Vali Fuat Bey Caddesi (Yeni Yol) üzerinde yer alan ve halk arasında ''Fırfırlı Kilise'' olarak anılan bu yapının esas adı ''Oniki Havari Kilisesi'' olup, kitabesi bulunamadığından inşa tarihi bilinmemektedir Yapı apsise dikey üç nefli bazilikal planlıdır Orta nef dört tromplu kubbe, yan nefler dörder çapraz tonozla örtülüdür Yan neflere nazaran daha geniş tutulan orta nefin girişten itibaren üçüncü kubbesinin kasnağı 24 adet pencerelidir Yapıdaki kubbe ve tonozlar ortada bazalt taşından yapılmış mukarnas başlıklı yuvarlak sütunlara, yanlarda duvara bitişik olarak kesme taştan yapılmış yarım sütunlara otururlar Yarım sütunlar dış cephelerde de birer dekorasyon unsuru olarak görülür Apsis, camiye çevrilme işlemi sırasında doldurularak pencereye dönüştürülmüştür Apsisi ve iki yanında yer alan pastoforion hücreleri dışarıdan çıkıntı halindedir Batı cephedeki giriş kapısı, içeriden yarım kubbeli, dış cepheden sivri kemerli olup, pembe mermer taşından yapılmıştır Kapının üzerinde Dabbakhâne Camii'ndeki mükebbireyi andırır biçimde üç cepheli ve üç pencereli bir balkon bulunur Urfa'daki diğer kiliselerde rastladığımız narthex ve gynakaion bölümleri bu yapıda yoktur Yapının özellikle batı cephesindeki ve köşe kulelerindeki muhteşem taş işçiliği dikkat çekicidir Kilise camiye çevrilirken güneydeki pencerelerden biri, mihrap haline getirilmiş ve güney duvarın ortasında bulunan yarım sütunun önüne taş minber yapılmıştır Mihrap üzerinde yer alan kitabedeki tarihten, kilisenin h 1376 (1956) tarihinde camiye çevrildiği anlaşılmaktadır Kilise camiye çevrilmeden önce, bir süre cezaevi olarak da kullanılmıştır |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaEyyübi Medresesi Ulu Caminin doğusuna bitişik olan Eyyübi Medresesinden günümüze sadece Miladi 1191 tarihli kitabesi kalmıştır Bu kitabe 800 yıllık olup Urfa' da günümüze kalan çok önemli eserlerden biridir Aynı yerde bu*gün görülen tek eyvanlı medrese, Eyyübiler devri medresesinin üzerine1781 tarihinde Nakibzade Hacı İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır Medresenin güney duvarında 1781 tarihinde Firuz Bey tarafından yaptırılan çeşme bulunmaktadır Eyyüb Peygamber Mağarası Ve Kuyusu Sabır Peygamberi Hz Eyyüb'un hastalık çektiği mağara ve kutsal suyunda yıkanarak şifa bulduğu kuyu, Urfa şehir merkezinin Eyyüb Peygamber semtinde yer almaktadır Eyyüb Peygamber bu mağarada 7 yıl şiddetli bir hastalık çekmiştir MS 460 yılında Piskopos Nona tarafından Eyyüb Peygamber kuyusunun cüzzamlı hastaları iyileştirdiğinin keşfedilmesinin üzerine hastalar bu kuyunun suyu ile yıkatılarak sağlıklarına kavuşmuşlardır Bu kuyunun batısında kayalardan oyulmuş ve Hamam diye anılan mekandan da burada bir tedavi merkezi olduğu anlaşılmaktadır Hz İsa'nın Urfa Kralına gönderdiği mucizevi mendili bir hırsız tarafından çalınarak Eyyüb Peygamber kuyusuna atılmıştır Bu olay, 1145 yılında Urfa'yı alan İslam komutanı İmadeddin Zengi'ye Süryani kilisesinin reisi Basil Bar Şumana tarafından şu şekilde anlatılmıştır ''Urfa'yı ziyarete gelenlerden birisi Hz İsa'nın mendilini çalar ve cebine koyar Kosmas manastırında geceleyen ziyaretçinin cebindeki bu mendil karanlıkta ışık ve nur saçmaya başlar Yanmaktan korkan mendil hırsızı, mendili Eyyüb Peygamber kuyusuna atar Kuyudan güneş misali bir ışık çıkar, kuyunun içini dışını aydınlatır Böylece mendil bulunarak kuyudan çıkarılır ve manastırdaki yerine iade edilir'' Halk arasında bu olay Ulu Camideki kuyular için de anlatılmaktadır Karakoyun Deresi Urfa'nın kuzey batısından doğan, şehir içerisinden geçerek Harran ovasında Cüllap Irmağıyla birleşen Karakoyun deresi, günümüzde kurumuş bir durumdadır Karakoyun Deresi Köprüleri Karakoyun Deresi üzerinde batıdan başlamak üzere doğuya doğru Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Su Kemeri, Samsat Köprüsü (Eski Köprü), Hacı Kamil Köprüsü, Beg Kapısı Köprüsü ve Demir Köprü bulunmaktadır Son iki köprü 1996' da dere ıslahı sırasında DSİ tarafından yıktırılmıştır Hızmalı Köprü Urfa' daki köprülerin en güzellerindendir Halk arasında anlatıldığına Karakoyunlu Türk Beyliği Hükümdarlarından birinin kızı Sakine Sultan tarafından Hac yolculuğu sırasında yaptırılmıştır Köprünün orta ayağının doğu cephesinde Kitabede 1843 tarihinde tamir ettirildiği yazılıdır Sakine Sultan'ın ve çocuklarının mezarı dere üzerindeki su kemerinin kuzeyindedir Bakıma muhtaçtır vilayetin veya belediyenin buraya sahip çıkması gerekir Karakoyun Su Kemeri Millet Köprüsü ile Samsat Köprüsü arasındadır Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından 525 senesinde yaptırıldığı tahmin edilmektedir Şehir Surları Ve Kapılar Harran Kapısı Urfa'nın etrafını çevreleyen surların günümüzden 50 yıl öncesine kadar tamamı ayakta idi Uıfa şehir surlarından Harran Kapısı ve Bey Kapısı yer yer duvar ve burç kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir MS 6 yüzyıla ait kaynaklarda geçen Urfa Surlarının esas inşa tarihi bilinmemektedir Bey Kapısı Çeşitli kaynaklardan şehir surlarının batıda; Su Kapısı, Batı Kapısı, Kuzey batıda; Samsat Kapısı, Saray Kapısı, doğuda; Beg Kapısı ve güneyde; Harran Kapısı olmak üzere yedi büyük kapısını bulunduğu anlaşılmaktadır |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaYol Gösteren Çeşmesi Şehir Merkezinde ipekyolu ile Diyarbakır yolu kavşağındaki park içerisindedir I Dünya Savaş’ında Çanakkale'de savaşan Urfalı askerlerin hatırasına 1917 yılında yaptırılmıştır Abidenin Üzerinde Kafkas yolu, Ankara yolu, Bağdat demiryolu ve şehir merkezine giden Mustafa Kemal Paşa caddesini gösteren kelimeler bulunmaktadır Abidenin alt kısmı dört cepheden çeşme olarak kullanılmaktadır Harb-ı Umumi Şehitleri Abidesi Şehir merkezinde, Hükümet konağı önündeki kavşaktadır l Dünya Savaşının bütün cephelerinde savaşa katılan Urfa'lı şehit ve gazilerin hatıralarına 1917 yılında yaptırılmıştır Urfa Evleri Urfa evlerinin gelişiminde ikliminin, kalker taşının, İslami inanışların, Urfa aile hayatının, yaşamının tamamını evinde geçiren kadına onun sıkılmayacağı geniş ve ferah bir ortam yaratma düşüncesinin ve sosyal geleneklerin büyük ölçüde etkisi vardır Urfa'nın sıcak iklime sahip olması evlerin avlulu, kışlıklı ve yazlıklı, eyvanlı, odaların kalın duvarlı ve tonoz örtülü toprak damlı yapıhna,sında etken olmuştur Çevredeki dağlardan kesilen taşların işlemeye elverişli olması, mimaride hakim malzeme olarak taşın kullanılmasına neden olmuştur Yüzlerce yıldan beri işletilen antik taş ocakları bulunmaktadır Müslümanlığın topluma getirdiği aile mahremiyetinin gereği olarak Urfa evleri haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümlü inşa edilmişlerdir Selamlık bölümünde küçük bir avlu, bir veya iki oda, eyvan, konukların hayvanlarının barınacağı büyük bir ahır ''Develik'' ve tuvalet bulunur Haremlik bölümü ise oldukça zengin planlanmıştır Genellikle haremlik avlusunun kuzey tarafında, cephesi güneye bakan ve kış aylarında güneş alan kışlık eyvan ve iki yanında ''Kışlık'' denilen birer oda, avlunun güney tarafında ise bunun simetrisi durumunda cephesi kuzeye bakan ve yaz aylarında güneş almayan yazlık eyvan ve iki yanında ''Yazlık'' odalar bulunur Avluyu çevreleyen mekanlar arasında ''Zerzembe'' (Kiler), ''tandırIık'' (mutfak) ve hamam gibi bölümler bulunur Hamamları kumalı, kubbeli, şadırvanı olan sıcaklık ve soğukluk bölümlü, külhanlı olanları da vardır Eyvanlara verilen önem, Urfa evlerinde odalar dahil hiçbir köşeye verilmemiştir Bazı eyvanlara şadırvanlar yapılmıştır Eyvanların cephe duvarlarında havalandırma bacası açılmış, bu bacalar dam üzerinde rüzgarlıkla da nihayetleşmiştir Bu taşlara çarpan kuzey ve batı rüzgarlarının bacadan eyvana inerek serinlik vermesi sağlanmıştır Yılın büyük bir bölümünün sıcak geçtiği Urfa' da, ev halkı tarafından kullanılan gün boyunca serin bir mekan olarak kullanılan eyvanlar, aynı zamanda ev planının asıl belirleyici öğesi durumundadır Eyvanın sayısı ve yeri dikkate alınarak Urfa evleri; eyvansız, tek eyvanlı, iki eyvanlı, üç eyvanlı, dört eyvanlı plan tiplerine ayrılmaktadır Geleneksel Urfa evlerinde "hayat" denilen avlunun nemli bir yeri vardır Düzgün kesme taş döşeli yat'ın ortasında mermer bir havuz, kuyu, "curun" de yalak, içerisinde incir, dut, nar, portakal, kebbat (bir çeşit turunçgil), annep, zakkum, asma gibi ağaçlardan biri veya birkaçının yer aldığı çiçeklik bulunur ÇiçekIik aynı zamanda çöpe atılması günah olan sofradaki ekmek kırıntılarının silkelendiği yerdir Avluyu çevreleyen duvarların dama yakın kısımlarında dikdörtgen nişler şeklinde yapılan kuş evlerinde yaşayan kuşlak çiçeklikteki bu ekmek kırıntılarıyla beslenirler |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaDevlet Güzel Sanatlar Galerisi Kara meydan semtindedir Postahanenin güneyine bitişik olup geleneksel Urfa evlerinin birçok özelliğini üzerinde toplamaktadır 1888 yılında inşa edilen bu tarihi ev Kültür Bakanlığınca restore edilerek "Devlet Güzel Sanatlar Galerisi" haline getirilmiştir Şurkav Kültür Evi Üç adet Urfa Evi'nin birleştirilmesi ve restore edilmesi ile gençlere yönelik bir kültür ve sanat merkezi haline getirilmiştir Her zaman görülebilir Sakıb’ın Köşkü ve Halepli Bahçesi Halil-ür Rahman Gölünün batısındaki HalepIi Bahçesi içerisindedir Bu tarihi köşk 1845 yılında yaptırılmıştır Şehir imar planında Fuar Alanı olarak belirtilen bahçeyle beraber Belediye tarafından satın alınmıştır Bu köşk "11 Nisan Fuar Müdürlüğü" olarak kullanılmaktadır Köşkün soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiş hamamı ilgi çekicidir Hacı Mustafa Hacıkamil Konağı olarak da bilinmektedir Gümrük Hanı Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1562 yılında Behram Paşa, tarafından yaptınlmiştır Avlusundan Halil-ür Rahman suyu geçmektedir İki katlı bu hanın üst katındaki odalarda terziler çalışmakta, avlusunda çayhaneIer bulunmaktadır Bedesten (Kapalı Çarşı) Gümrük Hanın güneyine bitişik, bir çarşıdır Bu çarşıda mahalli kadın ve erkek giysileri, yaşmak puşu gibi baş örtüleri satılmaktadır Sipahi Pazarı Bedestenin batısına bitişik kapalı bir çarşıdır Bu çarşıda halı, kiIim, keçe gibi yaygılar ile Kürk ve Heybe gibi el sanatları ürünleri satılmaktadır Millet Hanı Şehir surlarının Samsat kapısı dışındadır Şehre gelen kervanların şehre henüz girmeden konaklamaları amacıyla inşa edilmiştir İnşa tarihi bilinmemektedir Kapladığı alan bakımından Türkiye'nin en büyük hanlarındandır Kesme taşlardan inşa edilmiş olan yapının geniş avlusun çevresinde, ortasından kalın payelerle bölünmüş, birbiriyle bağlantılı, çapraz tonozlarla örtülü, arka duvarlarında yemlikler bulunan geniş mekanlar yer alır Tavanda zikzak biçiminde havalandırma delikleri bulunmaktadır Bu mekanlar yer yer aralarında duvarlarla bölünerek odalara dönüştürülmüştür Avlunun güney kenarının doğu kesimi yıkılmış olup, toprak dolguludur “Alman Yetimhanesi” olarak kullanılan yapının, eski fotoğraflarında iki katlı olduğu ve güney cephenin batı köşesindeki portal üzerinde bir kitabe ve bunun sağında ve solunda birer aslan kabartmasının yer aldığı görülmektedir İkinci kat, günümüzde tamamen yıkılmıştır Hamamlar Cıncıklı Hamamı Urfa’da Osmanlı döneminden kalma 8 hamam bulunmaktadır Bunlar; Cıncıklı, Vezir, Şaban Velibey, Eski Arasa, Serçe ve Sultan hamamlarıdır Eski Arasa hamamı hariç diğer hamamlar sabah saat 400 - 1000 saatleri arasında erkeklere, öğleden sonra 1200- 800 saatleri ara*sında kadınlara hiz*met vermektedirler Haşimiye meydanı Halil-ür Rahman Gölü yolu üzerindeki Eski Arasa hamamı kullanılmadığından boş durumdadır Yıkılıp kaybolmak üzeredir Diğer hamamlar içerisinde en görülmeye değer olanı UcuzIuk Pazarı mevkiinde Sultan Hamamıdır Bu hamamın doğusuna bitişik olarak ayrıca Keçeciler Hamamı bulunmaktadır Keçeciler Hamamında 'keçe ustaları tarafından keçe pişirme işi yapılmaktadır |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaMüzeleri Şanlıurfa Müzesi Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi (Şanlıurfa Müzesi) Şehitlik semtinde yer alan Şanlıurfa Müzesi'nde, 20048 adet arkeolojik eser, 2645 adet etnografik eser, 48203 adet sikke, 1283 adet mühür adet tablet, 9 adet el yazması kitap, 1 adet arşiv vesikası olmak üzere top 72199 adet eser bulunmaktadır Müzenin giriş katındaki ilk salonda Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait taş eserler sergilenmektedir Bu eserler arasında, Harran'da bulunan ve Babil Kralı Nabonid dönemine tarihlenen ve üzerinde Nemrut'un ay, güneş ve yıldız tanrılarına dua edişini gösteren stil ilgi çekicidir Müzenin ikinci ve üçüncü salonlarında Neolitik Çağ'a ait (MÖ 7250-5500) çakmak taşından kesici ve delici aletler, taş idoller, kaplar; Kalkolitik çağa ait (MÖ5500-3200) pişmiş topraktan yapılmış boyalı ve boyasız seramikler, mühürler, pithoslar, kolyeler; Eski tunç çağına ait (MÖ3200-1800) mühür baskılı küp parçaları, silindir ve damga mühürleri, figürinli, kap parçakaları, pişmiş topraktan yapılmış hayvan figürleri, madeni eşyalar, takılar, idoller gibi eserler sergilenmektedir Müzenin üst katında yer alan etnoğrafik eserler seksiyonunda; yöreye ait giysiler, gümüş ve bronz takılarından örnekler, Urfa evlerinden getirilmiş süslemeli ahşap kapı ve pencere sanatları, hat eserleri, el yazması Kur-an 'ı Kerim'ler ve cam eşyalar sergilenmektedir Ayrıca Müze bahçesinde Roma ve Bizans devrine ait mozaikler ile çeşitli dönemle ait taş eserler sergilenmektedir Devlet Resim ve Heykel Müzesi Bünyesinde Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nin de yer aldığı Şanlıurfa Devlet Resim Heykel Müzesi'nde periyodik sergiler açılmakta ve koleksiyonlarında yeralan çeşitli plastik eserler sergilenmektedir Türbeleri HzEyyûb’un Türbesi Eyyubnebi Köyünde camiinin güneydoğu köşesine 15-20 m mesafede olan makam Buradaki makamın üzerine kubbeli bir bina yapılmış ve ziyaret edilmektedir Özellikle Arife ve bayram günleri büyük ziyaretçi kalabalığı oluşmaktadır HzRahime Türbesi Eyyubnebi Köyü höyüğünün kuzey-batı yönünde,höyüğe 50 m mesafedeki Makam HzEyyub’un hanımı Hz Rahime’nin türbesi olarak ziyaret edilmektedir HzElyesa Türbesi HzEyyub Türbesinin güneybatısında köye 500 m kadar mesafedeki makam HzElyesa türbesi olarak bilinmektedir HzEyyub’u ziyarete geldiğinde ona ulaşamadan o mevkide vefat ettiği rivayet edilmektedir Eyyup Peygamber Makamı Şehir merkezinin güneyindedir Hz Eyyup Peygamber’in burada iyileştiği ve yaşadığı rivayet edilir Buradaki suyun şifalı olduğu öne sürülür Mağarası, Şanlıurfa’nın bilinen adak yerlerinden biridir Hz İbrahim Peygamber Makamı Şehir merkezindedir Hz İbrahim Peygamber’in doğduğu rivayet edilen mağaradır Adak adanır Çocuk sahibi olmayı dileyenler, çocukları erken doğarsa adını İbrahim Halil koyarlar İçinde su da olan mağaranın sinir ve ruh hastalarına iyi geldiği öne sürülmektedir Şeyh Hayat El-Harrani Şeyh Hayat el-Harrânî’nin adı Kays idi Harran’da doğup, orada yaşadığı için kendisine el-Harrânî denilmiştir Devrinin en büyük evliyasındandır Şeyh Hayat el-Harrânî için, vefatından sonra tasarrufları devam eden dört evliyadan biridir denilmektedir Babası da büyük evliyadandır Hayat el-Harrânî, h 581 m 1185’de vefat etti Harran’da defnedildi 1195’de üzerine bir türbe yapıldı Hayat el-Harrânî Hazretleri çok keramet gösteren bir veli idi Bugün türbesi halk tarafından ziyaret edilmektedir Dipsiz Ziyaret Şehir merkezinin 5 km kuzeyinde, Karaköprü beldesindedir Çocukları olmayan gelinler, türbenin yanındaki ağaca bez parçaları bağlar Dilekte bulunurlar Ziyaretin yanında küçük bir göl vardır Boztepe Ziyareti Bozova ilçesine bağlı Boztepe mıntıkasındadır Baharda, Cuma günleri sıkça gidilen bir yerdir Çocuk özlemi ile gelen kadınlar çoğunluktadır Akbalık Hz İbrahim’in ateşe düştüğü gölün kaynağında, beyaz bir balığın yaşadığı rivayet edilir Dileği olan, bu balığa şeker ve üzerinde ayetler yazılı bulunan kağıt parçaları atar Balık görünür ve atılanı yerse dilek kabul edilmiş sayılır Öküz Taşı Şehir merkezinden 15 km uzaklıkta, Kızlar Köyü’ndedir Taş uzaktan bakıldığında oturan bir öküzü andırmaktadır Velinin türbesi, bu taşın hemen bitişiğindedir Türbe ziyaret edilir İyileşmek için dua edilir Debbağhane Şehir merkezindedir Yıkılan türbenin kaybolmaması için üzerine bir şadırvan inşa edilmiştir Yaramaz ve haylaz çocukları sükunete kavuşsun diye buraya getirirler |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaGap Atatürk Barajı Güneydoğu Anadolu projesi, Türkiye yüzölçümü ve nüfusunun yaklaşık %10'nu oluşturan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde; toprak, su insan kaynaklarını geliştirerek, topyekun sosyo-ekonomik kalkınmaya yönelik bütünleşmiş ve sürdürülebilir insani gelişme ilkesine dayalı bir girişimdir Proje'nin temel hedefleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi halkının gelir düzeyi ve hayat standardını yükselterek, bu bölge ile diğer bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, kırsal alandaki verimliliği ve istihdam imkânlarını artırarak, sosyal istikrar, ekonomik büyüme gibi milli kalkınma hedeflerine katkıda bulunmaktadır GAP, çok sektörlü, entegre ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışıyla ele alınan insan odaklı ve uluslararası platformlarda bu özellikleriyle örnek gösterilen dünyada uygulanmakta olan kalkınma projelerinin en büyüklerinden birisidir Güneydoğu Anadolu Projesinin temel taşı olan Atatürk Barajı 2400 MW gücüyle yıllık 8900 GWh elektrik üretim kapasitesine sahiptir Gövde hacmi 84 500 000 m3 tür Dış yüzeyi kaya içi kil ve topraktır Baraj gölünün baskısı ile, ilk inşaasındaki yüksekliği 10 metre kısalmıştır 8 ünitelik güç kapasitesiyle, şu anda ülkemizin toplam elektrik enerjisinin yaklaşık 1/3’nü üretmek*tedir Yapımı 1983'te başlayan baraj 1990'da tamam*lanmıştır Yükseklik bakımından dünyada sekizinci göl hacmi bakımından on beşinci, elektrik üretimi ba*kımından üçüncü sıradadır Baraj gölü 485 milyar m3 suyu toplama hacmine sahiptir Bu su, yerli şirketler* tarafından, en son teknoloji ile inşa edilmiş olan Şan*lıurfa tünelleriyle taşınmaktadır Yarıçapları 762 m, uzunlukları 264 km olan bu iki tünel dünyanın en uzun tünelleridir Bu tünellerle taşınan su, Şanlıurfa, Harran, Mardin - Ceylanpınar, Siverek, Hilvan ve Bozova'yı içeren 730000 hektarlık alanı sulamaktadır Gap Uluslarası Havalimanı 9 Mayıs 1998 tarihinde temeli atılan ve toplam 300 Milyon YTL' ye tamamlanacak olan havaalanı inşaatında % 74(% 24 keşif ilavesiyle) fiziki gerçekleşme sağlanmıştır GAP'ın önemli ayaklarından biri olan Uluslararası Havaalanı, Türkiye'nin en büyük havaalanı olacaktır GAP'ın ve ilimizin dünya ile tarım, sanayi ve turizmde entegrasyonunu sağlamak ve GAP ürünlerinin dünya pazarlarına intikalinde önemli rol oynayacaktır 2006 yılında hizmete açılacak olan havaalanının, tamamlanabilmesi için 35 milyon YTL ek ödenek ihtiyacı bulunmaktadır El Sanatları Kürkçülük: Kuzu derisinden yapılan kürkler ve yelekler Kürkçü Pazarında imal edilerek satılmaktadır Keçecilik: Keçe, halı ve kilim gibi yere serilen bir yaygı türüdür Keçe beyaz ve mor (koyu kahve) renkte koyun yünlerinden yapılmaktadır Çeşitli renklerde boyanmış yünden desenlerle süslenmektedir Ur*fa'nın en eski el sanatlarındandır Keçeci Pazarında ve Keçeciler Hanında yapıl*maktadır Buralarda yapılan ham keçeler, daha sonra Keçeci Hamamı’na götürülerek, göğüsle dövülmek sure*tiyle pişirilmekte ve son şeklini almaktadır Bakırcılık: Eskiden mutfak gereçleri bakırdan idi Bu sanat dalı günümüzde kahve cezvesi, tepsi, mangal sürahi gibi turistik eşyalara yönelmiştir Bakırcılık sanatı Hüseyniye çarşılarında, Kazancı Pazarında ve Eski Arasa Hamamı yakınındaki sobacı pazarında sürdürülmektedir Kuyumculuk:Yüzük, bilezik, gerdanlık ve küpe gibi altın ve gümüş takıların imal edildiği kuyumculuk sanatı Urfa' da çok eski bir tarihi geçmişe sahiptir Bu sanatla ilgili ürünler Yıldız Meydam civarındaki ve Pamukçu Pazarındaki kuyumcu dükkanların*dan satın alınabilir Dokumacılık: ''Cülha'' denilen dokuma tezgahlarında dokunan, ''Yamşah'' ve ''Puşu'' denilen baş örtüleri dokumacılık sanatının Urfa' daki en yaygın ürünleridir Bu ürünler Gümrük Hanı yakınındaki Bedestende (Kapalı Çarşı) satılmaktadır Taşçılık:Urfa çevresindeki dağlardan özel bir taş çıkar Şeh*rin eski tüm yapıları bu taşlarla yapılmıştır Süsleme*ye uygun kolay işlenen bir taştır Bu yüzden taşçılık gelişmiş ve yaygın bir sanattır |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaUrfa Atasözleri ve Ağzı Urfa’ya Özgü Atasözleri
Bilmeceler
Maniler Kuşbaşı var Ciğer var, Kuşbaşı var Yadlara üz mı verir Dostı var,oynaşı var Kalemi kaşta kodiy Gözımı yaşta kodiy Sen başi alıp gettiy Beni ataşta kodiy Koyınlar kuzliyanda Yaralar sızliyanda Ben seni nerde bulım Göynım arzuliyanda Bülbülü susturan şakrak sesi var Tadına doyulmaz çiğ köftesi var Dünyaca bilinen efsanesi var Cana yakın cennet kadar bu urfa Deyimler Abi yahmah:Aşık olmak Abudelep : Cömert,eli açık Adınnan sanınnan :Yerli yerince Ağ beht :Şanslı evlilik Ağbatı başiya : Darısı başına Ağzı zıfır: Küfürlü konuşan Ağzımı yandırdığına göre aş olsa,başımı yardığına göre daş olsa:Yaptığıma değse Alışti datlı lohmiya: Dadandın Altın ifağı :Gösterişli olmayan,çok değerli kimse Aş bişır,kaşıh döşır : Hadi buradan Avci yala: Ümitlenme ,boşuna bekleme Başım gözım üstıne : Emrinize amadeyim Başidan böyık zıbıl dağıtma : Gücünün yetmediği işlere kalkışma… Ulaşım Karayolları Şanlıurfa başta Beyrut ve Şam olmak üzere Orta Doğu ülkelerinin ticari merkezlerine olan yakınlığı ile dikkat çekmektedir Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin merkezinde yer alan Şanlıurfa’ya karayolu ile ulaşım, yılın her mevsiminde kolay sağlanmaktadır Cilvegözü sınır kapısı ise 338 km uzaklıktadır Havayolları Bölge içinde Gaziantep ve Diyarbakır’da birer konvansiyonel, Adıyaman, Mardin, Siirt, Batman ve Şanlıurfa’da 5 STOL tipi olmak üzere, 7 havaalanı bulunmaktadır İl’deki STOL tipi havaalanı 1988 yılında hizmete girmiştir Sivil kategoride olup şehir merkezine 8 km uzaklıktadır Terminal kapalı alanı 825 m2 olup yolcu kapasitesi yılda 500000 kişidir Demiryolları Demiryolu ağı Bölge’deki yerleşmelerin çok azına hizmet verebilmektedir Ulusal demiryolu ağı bölgeyi iki aks üzerinden doğu-batı doğrultusunda beslemektedir Kuzeydeki hat Ergani’den bölgeye girmekte, Diyarbakır ve Batman’ı katederek Kurtalan’da son bulmaktadır Güneydeki hat ise, Narlı’dan başlayarak Gaziantep ve Nizip üzerinden Barak’a varmakta, buradan Akçakale’den Suriye sınırını izleyerek Nusaybin’e kadar ulaşmakta ve Suriye topraklarından geçerek Irak’a bağlanmaktadır GAP ile Bölgede üretilen ürünlerin dünyanın dört bir yanına ulaştırılmasını sağlamak için Şanlıurfa’nın kuzeyindeki Taşdağı mevkiinde yapımı sürdürülen kargo ağırlıklı Şanlıurfa Uluslararası Havalimanı’nın %85’i tamamlanmış olup; kısa bir süre sonra hizmete girecektir |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaŞanlıurfa'nın İlçeleri Akçakale Akçakale Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir İlçede Araplar çoğunluktadırBunun yanında Suruç'tan göç eden Kürtler de yaşamaktadır Araştırmacılara göre, "Tellebyad'da yaşayan arapların islam devleti yıllarında efsanevi komutan HALİD BİN VELİD döneminde iskan edilmiştir" Bu yörede yaşayan arapların gerek giyim kuşamıyla gerek yeme içmeleriyle tam anlamıyla arap kültürünün türkiyedeki mirasçısıdır Toplam nüfusu 180100 olan ilçenin merkez nüfusu 149000'dür İlçe halkı daha çok tarımla uğraşmaktadır Pamuk ve buğday en çok yetiştirilen ürünler arasındadır Ayrıca, önemli ölçüde mısır tarımı da yapılmaktadır Suriye sınırına sıfır noktasındadır Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan Harran ovasında yer alır İlçe, Şanlıurfa'ya 49 km uzaklıktadır Eskiden Arapça Tall Abyad (Beyaztepe) olarak anılırdı Yeni açılan Akçakale ticaret sınır kapısı ile daha da gelişecektir Birecik Birecik, (Fırat'ın Gülü) , Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Orta Fırat bölümünde Şanlıurfa iline bağlı ilçe merkezi; 46304 nüfuslu, Fırat ırmağının eskiden sadece doğu kıyısındayken son yıllarda her iki kıyısı üzerinde, deniz seviyesinden 450 metre yükseklikte kurulmuştur Birecik Şanlıurfa’ya 83, Gaziantep’e 63 km uzaklıktadır Evler, ırmak boyundaki dar bir düzlükte ve bunun gerisinde yükselen dik bir yamaç üzerine yayılır Bu yamaç üzerinde bir de kalesi vardır Fırat, Birecik’in bulunduğu noktadan itibaren aşağıya doğru ufak çapta nehir nakliyatına elverişlidir Bu sebeple, Birecik eskiden beri kara ve nehir ulaşımı arasında bir aktarma yeri olarak önem kazanmıştır Daha sonraki devirlerde İstanbul-Bağdat demiryolunu Birecik’ten değil de biraz güneyden geçmesi ve kervan ticaretinin eski önemini kaybetmesiyle kasaba gerilemeye başladı Son yıllarda, bu noktada Fırat üzerinde büyük bir köprü yapılması kasabanın önemini yeniden artırdı Bozova Bozova Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir Şanlıurfa'ya 38 km uzaklıktaki 26000 nüfuslu ilçedir Atatürk Barajı'na 24 km uzaklıktadır Atatürk Barajı bu ilçe sınırlarındadır Baziki Ovası burada bulunmaktadır Her sene eylül ayında yelkenli yarışlarının düzenlendiği ilçedir Baziki aşiretinin yoğun olduğu bir ilçedir Nüfusun tamamnına yakını Kürtlerden oluşmaktadır Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa İline bağlı bir ilçe olan Bozova, batısında Halfeti, güneybatısında Birecik, güneyinde Suruç, güneydoğu ve doğusunda Şanlıurfa Merkez, kuzeydoğuda Hilvan ilçeleri, kuzeyinde de Adıyaman ili ile çevrilidir Şanlıurfa’nın batı kesiminde yer alan ilçenin kuzeyi ve doğusu dağlık, güneyi daha alçak ve düzlüktür İlçenin batısını Arat dağlarıının uzantıları, güneyini de Kaplan Dağları engebelendirir İlçenin kuzeydoğusu ise Hilvan Ovasının devamı niteliğindedir İlçe topraklarını Fırat Irmağının kollarından Bitik Deresi ve Macunlu deresi sulamaktadır İl merkezine 38 km uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1550 km2, ilçe merkezinin toplam nüfusu 14450’dır İlçenin bitki örtüsü Step görünümündedir Dere boylarında söğüt, kavak gibi ağaç toplulukları görülmektedir Karasal İklimin hüküm sürdüğü ilçede, yazları kurak ve çok sıcak, kışları yağışlı ve kısmen ılıman geçer İstanbul eski emniyet müdürü ve Kocaeli eski valisi İbrahim URAL, CHP eski saymanı Mahmut Yıldız, Ses sanatçısı Ferhat Göçer , Eczacı Erdal Güllüoğlu Bozovalı tanınmış kişilerdir |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaCeylanpınar Ceylanpınar, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir Türkçe"pınarbaşı" anlamına gelmektedir İlçe ismini ceylanlardan ve bu ceylanların olduğu yerden geçen Habur Çayı'ndan almaktadır Ceylanlar, isteğe bağlı olarak satılabilmektedir Ceylanpınar ilçesi eski zamanlara göre bir hayli gelişmiştir Nüfusu artan Ceylanpınar,hızla gelişmeye devam etmektedir İlçenin etnik dağılımı ise Kürtlerden ,araplardan oluşmaktadırİlçenin etnik dağılımına gelince, ilçe yerlilerinin büyük çoğunluğu Kürtlerden oluşmaktadır Ayrıca az sayıda , Ermeni ve Süryani asıllı aileler de bulunur İlçede Türkiye'nin en büyük devlet üretme çiftliği olan TİGEM mevcuttur TİGEM'de çalışanların çoğu ilçe halkı ve bölge halkından çok nadir de olsa kısmen de batı illerinden memurlar vardır TİGEM'de büyükbaş hayvancılık, küçükbaş hayvancılık, buğday, pamuk, nohut, mercimek, ayçiçeği ve mısır üretilmektedir Bu ürünler daha çok batı illerine gönderilerek orada işlenmektedir; ilçeye herhangi bir ekonomik girdisi olmamaktadır TİGEM içerisinde 1500 (bin beş yüz) civarında ceylan da vardır Çevre, şehirlere uzak ve ulaşım sıkıntılıdır Şehirlerarası yollara uzaktır İçe kapanık bir durumda ve gelişmelere uzaktır Halfeti Halfeti Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir Gaziantep'in Eski ilçesidir Halfeti ilçesinin il merkezine uzaklığı 120 Km'dir Yukarı Göklü adlı bir kasabası 35 köyü ve 34 mezrası vardır 2000 yılı Genel Nüfus sayımına göre ilçenin nüfusu 33 bin 467'dirHalfetililerin halk dili Gaziantep diliyle büyük ölçüde aynıdır çünkü 1920 yıllarında Fransızların işgali karşısında dağıtılan Gaziantepli bazı aileler Yavuzeli,Araban ve Halfetiye göç etmiştir İl sınırları olmasa, halkın büyük çoğunluğu Halfetiyi Gaziantep ilçesi olarak görebilmektedir İlçe yeni yerleşim yerinde hızlı bir nüfus artışıyla karşılaşırken, eski yerleşim yeri ise turizme açılmış, kent, ciddi bir tarihi ve doğa turizmi payına sahip olmuştur Ancak il merkezinden uzak olması ve yeterli bir yol ağına sahip olması ulaşımda sıkıntılara yol açmaktadır Arazisinin büyük çoğunluğu Birecik Barajı suları altında kaldığından ilçenin yeni yerleşim alanı olarak Karaotlak bölgesi tespit edilip ilçe yeniden inşa edilmiş ve konutlar sahiplerine teslim edilmiştir Halfeti'nin Siyah Gülü Türkiye'de sadece Halfeti'de yetişen "siyah gül"ün, Fransa'dan Türkiye'ye getirildiği ortaya çıktı İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Prof Dr Turhan Baytop'un araştırması sonucunda, siyaha yakın koyu kırmızı renkli Halfeti Gülü'nün 1859 yılında Fransız gül yetiştiricisi Guillot tarafından üretilen "14 Louis" türü olduğu belirlendi Türkiye'de "Siyah gül" olarak bilinen tür üzerinde araştırma yapan Prof Dr Baytop, Halfeti'de yetiştirilen siyah güllerle ilgili bilgi ve fotoğrafları güller üzerine özel araştırmaları bulunan İngiliz botanikçi Martyn Rix'e gönderdi Rix, yaptığı incelemeler sonucunda, "Siyah Halfeti Gülü"nün, 1827-1893 yılları arasında yaşamış ünlü gül yetiştiricilerinden J B A Guillot tarafından 1859 yılında Lyon'da üretilen "14 Louis" türü olduğunu tespit etti Halfeti'de yetiştirilen Siyah Halfeti gülünün ne zaman ve nereden geldiği bilinmiyor Siyaha yakın koyu kırmızı renkli, yarı katmerli ve kokulu olan bu gül türü, ilk ve sonbaharda çiçek açıyor 1-1,5 metre yükseklikte bir çalı olan bu türün çiçekleri, 6-7 santimetre çapında bulunuyor Mezopotamya Sümbülü (Liliaceae (Zambakgiller) Bitkinin önemli özellikleri: Bitki ilk kez 1888 yılında Alman eczacısı ve bitki toplayıcısı Paul Sintenis tarafından Halfeti’den toplanmış ancak 1977 yılında Speta tarafından bilim dünyasına tanıtılmıştır Tek lokaliteden bilinen ve 116 yıl kayıp olan bu bitki ikinci defa bu çalışmayla tekrar keşfedilmiştir ilk kez bu bitki Mezopotamya’dan toplandığı ve sadece bu bölgeye özgü olduğu bilindiğinden adını da bölgeden almakta ve Mezopotamya sümbülü” olarak bilinmektedir Tüm dünyada yalnızca Şanlıurfa’da yetişen endemik bir bitkidir |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaHarran Harran, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir Suriye sınırına yakın olan bir ilçedir Şanlıurfa'ya 44 kilometre uzaktadır Dünyanın ilk bilim merkezlerinden (Atina, Mardin, Şanlıurfa vs) biridir Dünyanın ilk üniversitesi buradadır Şanlıurfa daki Harran Üniversitesi'de adını bu ilçeden almıştır Dünya'nin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilir Kent, ay tanrıçasına adanmıştır Kuran'i Kerim'de adı geçen Nuh'un kavmi olarak kabul edilen ve ehli kitaptan sayilan Sabii'lerin anavatani olarak kabul edilir 11 yüzyılda şii ayaklanmasi sirasinda Sabiinler kitlik ve ayaklanmada tapınaklarını kaybetmişler ve yeryüzünden silinmişlerdir, yerlerine arab Numayri kavmi yerleşmistir İbni Teymiyye gibi ve Harrani gibi nice alim ve bilim adamının yetiştiği Harranda Haçlı Seferleri sırasında büyük zararlar görmüş ancak Zengiler ve Eyyubi donemlerinde eski günlerine tekrar kavuşmusturSelçuklu Türkleri ve Osmanlılar tarafından yönetilmiştir Bugün Harranda yerleşik olan arap asiretleri Osmanlının 18 yüzyılda buraya getirip yerleştirdiği bedevi asiretlerine dayanmaktadir Sözlü arap geleneği ve kültürü hala etkisini göstermekte ,koni seklindeki 3000 yillik Mezopotamya evleri kültürü ise modern tarzda evlere karşı yok olma ile karşı karşıyadir Miladi 11 yüzyılda çok geniş yeşil ve verimli bir Mezopotamya şehri iken zamanla çölleşmiştir ancak son zamanlarda Güneydoğu Anadolu Projesi sayesinde Mezopotamya'nin o eski verimli günlerine dönüş olmaya başlamış ,tekrar verimli ve yeşil bir coğrafya halini almaya başlamiştir Bilinçsiz çekilde yapılan vahşi sulama yöntemi yüzünden Harran Ovası tuzlanma problemi ile karşı karşıyadır Kuzey Mezopotamya'nin kadim yerleşim yerlerinden olan harran manevi geçmişi ve mirasi ile bugun Anadolu'da eski görkemli günlerine dönüşün sevincini yaşamaktadırİlçe halkının tamamına yakınını Arap kökenli vatandaşlarımız oluştururArap kültürü hakimdir Hilvan Hilvan, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir 1820 yılında Hacı Musa diğer adı kabile olarak Seymenler isminde bir Türkmen aşireti reisi, aşireti ile birlikte Uluyazı (Hoşin) köyünden göç ederek harabe halinde bulunan Karacürün'e (Hilvan) yerleşmiştirBu aşiret Ankara kökenlidirKarşılıklı iskan yasası neticesinde yöremizden kürtler haymanaya oradanda Türkmenler bu yöreye iskan edilmişlerdir Bu aşiret zamanında köy meydanında bulunan Karadibek taşından dolayı bu anlama gelen Karacürün (Curnereş) ismi verilmiştir Daha sonra çevreden gelen başka aşiretlerin birbirleriyle kaynaşmasıyla büyümüştür Karacürün, Siverek ilçesine bağlı olan Uluyazı nahiyesine bağlanmıştır Karacürün'ün konumu itibariyle Uluyazı nahiyesine göre daha çok gelişmesi, nahiye ve köylerin buraya bağlanmasına sebep olmuştur 1926 yılında Şanlıurfa iline ilçe merkezi olarak bağlanarak Hilvan adını almıştır Hilvan ismini, Gölcük yoluna 5 km mesafede halen Hilvan olarak anılan, ancak yeni ismiyle Balkı olarak bilinen köyden almaktadır Balkı (Hilvan) köyünde çok eski medeniyetlere dayanan birçok tarihi kalıntı ve harabeler mevcuttur Ancak bu harabelerin hangi dönemden kaldığı konusunda hiçbir araştırma mevcut değildir Uluyazı (Hoşin): en eski yerleşim yerlerinden biri olan hoşin dinine son derece bağlımüslim okumaya meraklı bilge insanların yaşadığı bir yerleşim birimidir köyün büyük bölümü atatürk barajı yapılırken nehir suları altında kaldı Siverek Siverek, Şanlıurfanın en büyük Türkiye'nin ikinci büyük ilçesidir Şanlıurfa ilinin kuzeyinde yer alan Siverek batısında Adıyaman'ın Kahta ilçesi,batıdan kuzeye doğru uzanan Atatürk Baraj gölü,kuzeyinde ise Adıyaman'ın Gerger ilçesi ile Diyarbakır'ın Çermik ve Çüngüş ilçeleri, doğusunda Diyarbakır, güney doğusunda ise kısa bir sınır ile Mardin ili , Viranşehir ve Hilvan ilçeleri ile komşudur Toplam yüz ölçümü 4314 Kmdir Karacadağ'ın eteklerinde kurulan Siverek'te, Akdeniz, çöl ve karasal iklimin etkileri görülmektedirKarasal ve çöl ikliminin etkisiyle yazları oldukça sıcak geçen Siverek'te nem oranının yüksek olmaması nedeniyle,bu sıcaklar boğucu ve rahatsızlık verici derecelere ulaşmamaktadırBu yönüyle Akdeniz ikliminden ayrılırKışlar soğuk ve yağışlıdırŞanlıurfa'nın diğer ilçelerine göre Siverek'te yağış oranı daha yüksektir Siverek'te her yıl yapılmakta olan "Şire Üzüm Festivali" "Geleneksel Karakeçili Bahar Şenlikleri" ve "Siverek Kültür Sanat" festivaliilçenin başlıca kültürel etkinliklerindendir Siverek'te Karacadağ kültürü geleneksel olarak varlığını sürdüren ve modern dünyanın popüler kültürüne direnen dünyanın sayılı kültürlerinden biridir |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #14 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaSuruç Suruç, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde (Orta Fırat Bölümü), Şanlıurfa İl’inin 46 km güney batısında yer alıyor Suriye ile sınırı teşkil eden demiryolu üzerindeki Mürşitpınar Köyü’ne 10 km uzaklıkta olan tarihi bir ilçedir İlkçağın OSRHONE ülkesinin şehirlerinden, ANTHEMUZİA veya BATNEA’nın yerine geçtiği MATF SUHUNH; İpek Şehri’dir Bir zamanlar, oradaki ileri ziraatın eseri olarak ipekçiliğin çok geliştiği ve sanayinin kurulduğu şehir, bugünün Suruç’udur Viranşehir Viranşehir, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir Nüfüs olarak şanlıurfanın en büyük 2ilçesi olup türkiyede il olmaya aday olan ilçelerin başında gelir doğuda Kızıltepe'ye 90 km, güneyde Ceylanpınar ilçesine 50 km, batıda Şanlıurfa il merkezine 90 km uzaklıktadır Viranşehir ile Diyarbakır arasında "Karacadağ" adında sönmüş bir volkanik dağ vardır Diyarbakır ve Şanlıurfa'ya hemen hemen aynı uzaklıktadır Çiğ köftesi "sogılme" patlıcan ve treyağı karışımı yemek ve "şelengo diye tabir edilen bir salatalık türü ünlüdürbunun yanında sac kavurmanın en çok yenildiği bir misafirperverler diyarıbölgede yaşayan arap ve kürtlerden oluşan halk farklılıkları zenginlikl olarak kabül etmiş birbirleriyle yüzyıllardır beraber yaşamışlardır İlçede günümüze gelebilen eserler arasında; Annabi (Gözlek) Höyük, Yaban Höyüğü, Oğlakçı Höyüğü, Tılterik Höyük, Tılgören Höyük, Elgün Höyük, Başaran Höyük, Elbeğendi (Hacuk) Höyük), Tılcafer Höyük bulunmaktadır Ayrıca; Çemdin Kalesi (Eski Kale) Tella Martyrionu Aziz Sergius (Şemun) Kilisesi HzEyyüp Peygamber Türbesi HzEl Yesa Peygamber Türbesi HzRahime Hatun Türbesi Eyüp Nebi Köyü Mescidi Sivil Mimari Örneklerinden Osmanlı döneminde Hamidiye Alayları Komutanı İbrahim Paşa’nın yaptırdığı Paşa Konağı bulunmaktadır |
Peygamberler Şehri | Şanlıurfa |
08-04-2012 | #15 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Peygamberler Şehri | ŞanlıurfaŞanlıurfa Mutfağı Mutfak kültürü, geçmişten gelen en zengin kültürel miraslarımızdan biridir Urfa Mutfağını, müstesna konumuna getiren, sahip olduğu tarihsel ve kültürel birikimidir Urfa mutfağında Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Türk, Arap, Süryani, Ermeni, Yezidi, vb her milletten ve her kültürden izler bulabilirsiniz Urfalı’lar asırlardan bu yana damak zevkinin en güzel örneklerini veren zengin çeşitte yemeklerle beslenmesini bilmişlerdir Yöre yemeklerinin lezzetleri yanında besin değerleri de çok yüksektir Yemek yapma becerisinin yanında yaptıkları yemekleri misafirleriyle paylaşmak geleneği bütün Anadolu insanına mahsus bir özelliktir Ancak Urfalıların misafir sevme özelliğinin, hiç bir öğün misafirsiz yemeğe oturmayan Hz İbrahim (AS)’dan geldiği söylenmektedir “Halil İbrahim Sofrası” herkesçe bilinen bir deyimdir Urfalılar bugün de misafir ağırlamak ve onlara çeşitli yemekler ikram etmekten büyük zevk duymaktadırlar Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanl ı urfa’da Ayran Şorbası, Hamurlu, Pıt Pıt, Sarı Şorba, Çağala Aşı, Pakla Aşı, Hıttı Bastırması, Soğan Tavası, Su Kabağı, Bütün Balcan, Sarımsak Aşı, Kaburga, İsot Çömleği, Bamya Çömleği, Acır Annaziği, Tatlı Bamya, Erik Tavası, Lolaz Dürmüğü, Saca Basma, Döğmeç, Ekmek Aşı, Kenger Aşı, Semsek, Has (Marul) Dolması, Mimbar, Acır Bastırması, Soğan Tavası, Ağzı Açık, Ağzı Yumuk, Pendirli Ekmek, Elma Aşı, Masluka, Lebeni, Boranı, Kuzu Pilav, Meyhane Pilavı, Pilavı, Baklalı Bulgur Köftesi, Aya Köftesi, Köfteli Erik, Tiritli İçi, Duvaklı Pilav, Üzlemeli Firikli Pilav, Ciğerli Bulgur Pilavı, Mığrıbi Pilav, Basma Lıklıkı Köfte, Dolmalı Köfte, Köfte, Yuvalak, Kıyma, Yumurtalı Köfte, Mercimekli Köfte, Frenkli Köfte, Yağlı Köfte, Etli Kebabı, Kemeli Kebap, Tike Kebabı, Kazan Kebabı, Tepsi Kebabı, Kemeli Tas Kebabı, Balcanlı Kebap, Soğanlı Kebap, Müftehi Tas Kebabı, Frenkli (Domatesli) Kebap, Kemeli Cacık, Bostana, Zeytin Bostanası, Koruk Salatası, Pencer Cacığı, Peynirli Kadayıf, Katmer, Daş Ekmeği, Aşır Aşı, Palıza, Haside, Küncülü Akıt, Kuymak, Zingil, Zerde, Kadı Beyni, Peynirli Helva, Un Bulamacı, Palıza geleneksel yöresel yemekler arasında sayılabilir Urfalılara iki şeyi zor beğendirisiniz biri müzik diğeri yemek ve tatlılardır Urfa mutfağında, köfte ve kebap çeşitleri en çok bilinen yemeklerdir Baharat, un ve pirinç ikinci planda; sebze üçüncü planda kullanılır Urfa Mutfağında genelde sabah, öğle ve akşam yemeği olmak üzere üç öğün yemek yenilir Sürekli olmamakla birlikte yatsı namazından sonra 4 öğün olarak sayabileceğimiz “Çiğköfte”, “Kıyma”, “Şıre”, “Palıza” ve meyve yenmesi, Urfa Mutfağına özgü bir özelliktir Sabah kahvaltıları evlerde yapılır Urfa’da, genelde akşam yemeği ana öğün yemeği olarak kabul edilir Ana öğünde günlük yemek yapılır Genellikle yaz mevsiminde patlıcanlı ve domatesli kebap, patlıcan, domates ve biber üçlüsünden oluşan fırın ağırlıklı yemekler, kış mevsiminde et yemekleri, çorbalar ve pilav çeşitleri yapılır Sonbahar ve kış aylarında çiğköfte, ilkbaharda mercimekli ve yumurtalı köfte, yaz aylarında ise yumurtalı köfte daha çok yapılır Urfa Mutfağında, hangi mevsimde olursa olsun misafir çağırıldığında, mutlaka etli bir yemek yapılır “Bostana” veya “Cacık”, fazladan olarak “Dolmalı Köfte” veya “İçli Köfte”, sonrasında ise tatlı çeşidi olarak “Katmer”, “Şıllık” veya “Kadayıf” ikram edilir İlk başta çorba; yemeğin sonunda ise meyve ikramı yapılır Sıra gecesinde misafirlere yapılan değişmez ikram ise çiğköftedir Çiğ Köfte Dövülmüş, macun haline getirilmiş yağsız et, kaynatılmış, kurutulmuş buğdaydan çekilerek elde edilen bulgur ve kurutulup dövülerek az miktarda yağ karışımı ile yapılan kuru İsottan (kırmızı biber) meydana getirilen; ayrıca içinde protein, karbonhidrat, mineral maddeler ve vitaminlerce zengin bir düzine kadar gıda maddesi (domates, salça, soğan, sarımsak, karabiber, tarçın, tuz, ve maydanoz) kullanılarak elle yoğrulan, yenilirken genellikle beraberinde ayran içilen otantik bir Şanlıurfa yemeğidir Genellikle doyumluk değ il, tadımlık yapılır Daha çok ikram yemeğidir Geçmişi Hz İ brahim (AS) peygamber devrine kadar götürülür Efsaneye göre, Nemrut, şehirdeki yakacakları toplayıp ateş yakmayı yasaklayınca halk ne yapacağını düşünür Bir avcının vurduğu ceylan etinden, hanımı bugünkü çiğköftenin az karışımlı; et, bulgur ve isottan oluşan ilkel şeklini hazırlar Kocası beğenir Bir zaruretten doğan yemeğe 4000 yıl kadar önce böylece başlanır ve geliştirilerek bugünlere gelinir Halen Şanl ı urfa dışındaki bazı illerimizde, hatta Avrupa ve Amerika’da da tanınmış olmakla beraber Şanlıurfa’da yapılana emsal bulmak zordur Burada malzemesine ve yoğrulmasına çok özen gösterilir Urfalı bir kadının kıvrak zekâsı ile bulduğu çiğköfte bugün adeta Urfa ile özdeşleşmiştir İsot (Şanlıurfa’ya Özgü Pul Piper) Yeşil ve kırmızıbiberin genel adıdır Kuru İsot, kırmızıbiberin kurutulup dövüldükten sonra içersine azar azar zeytinyağı katılarak küçük pullar halinde elde edilen bir mamulüdür Başta çiğköfte olmak üzere yöresel yemeklerin çoğunda kullanılır Vitaminlerce zengin, iştah açıcı bir biber mahsulüdür “ŞPB” rumuzu ile patenti alı nmış bulunan ” Şanlı urfa Pul Biberi ” Yurt içinde kullanı lmakta, Avrupa ve Amerika’ya ihraç edilmektedir Biber de bulunan Capcaisin maddesi tıbbın birçok alanında analjezik olarak kullanıldığından Urfa biberi sağlıklı beslenme açısından da önem arz etmektedir Urfa Yağı (Sade Yağ) Şanlıurfa’da doğal şartlarda beslenen koyunların sütlerinden elde edilen tereyağının damıtılması sonucunda meydana gelen sade Urfa yağı, Türkiye çapında bir şöhrete sahiptir En güzel baklavalar ve diğ er tatlıların, yemeklerin yapımı için bu yağlar tercih edilir Nefis bir koku, rengi ve lezzeti vardır Bugün sade Urfa yağı , Ceylanpınar Tarım işletmesinde modern şartlarda üretilmekte ve yurdun her tarafına talep halinde gönderilmektedir Ayrıca özel teşebbüsün ürettikleri de piyasalar da pazarlanmaktadır Şıllık Tatlısı Günümüzde bazı evlerde nadiren yapılmaktadır Malzeme: 2 su bardağı un, 300 gr ceviz içi, 600 gr şeker, 3 yemek kaşığı sadeyağ Yapılışı: Derin bir tencerede 2 su bardağı un, 4 bardak su ile hamur kıvamına gelinceye kadar elle çırpılır Sacın altı yakılır, hamurların yapışmaması için yüzeyi yağlanır Hazırlanan ekmekler sayılarak iki kısma ayrılır Bir tepsiye ilk yarısı üst üste serilir ve ceviz dökülür Sonra ikinci yarısı da üst üste serilir ve bıçakla baklava dilimi halinde kesilir Hazırlanan şurup sıcak olarak hamura dökülür ve üzeri örtülerek 10 dakika beklenir Sıcak olarak tepsiyle servis yapılır Mırra (Yöresel Acı Kahve) Mırra, Arapça ” Murr ” yani acı kelimesinden gelmektedir Malzemeler: Yeterli miktarda çekirdek kahve, kahve tavası , kahve kaşığı, kahve dibeği, kahve tokmağı, 2 kahve gümgümü, kahve fincanı, kahve ibriği Yapılışı: Kahve günlük kullanı ma yetecek kadar kavrulur, dibekte dövülür Gümgümde bir miktar kaynatılır dinlendirilir ve süzülerek diğer gümgüme alınır; tekrar kaynatılır ve süzülür Dinlendirilen sıvıya yeniden kahve atılarak tekrar kaynatılır Bu kaynatma işlemi birkaç kez devam eder ve kontrol edilerek içilecek kıvama geldiği anlaşılınca kahve ibriğine alınır ve ikram edilir Önce kahve sahibi içer ve tadına bakar İyi bir kahve fincanda iz bırakır ve fincanı tutar Her misafire iki kez ikram edilir Her defasında fincana az miktarda kahve konulur Burada amaç, kahvenin mideye ulaşması değil, ağızda kahve tadı bırakmaktır Acı kahvenin kendine özgü kuralları vardır şöyle ki; kahveyi içen, fincanı yere koymamalı ve mutlaka dağıtana geri vermelidir Kahveyi içenin, fincanı yere veya masaya koyması, kahveyi verene büyük hakaret sayılır Eskiden bunun cezası, kahveyi dağıtan bekarsa evlendirilmesi ya da fincanın altınla doldurulup ona verilmesi imiş Bu kuralı bilmeyen misafirler, kahve fincanını yere koyarsa, bu kural hatırlatılır ve de hoş görülür |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|