Türklerin Orta Asya'dan Çıkışı Ve Göçler

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türklerin Orta Asya'dan Çıkışı Ve Göçler



TÜRKLERİN ORTA ASYA'DAN ÇIKIŞI VE GÖÇLER







Türklerin tarih içerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları ve göç ettikleri bölgede güçlü devletler kurduklarını biliyoruz Bu Türk göçleri, atalarımızın ilkel göçebe bir toplum yapısına sahip oldukları gibi, yanlış ve haksız bir iddianın da ispatı olarak gösterilmeye çalışılmıştır Halbuki bu göçlerin neden ve sonuçları göz önüne alındığında, Türklerin ilkel göçebe bir anlayışla değil, aksine, kendine özel yüksek bir kültür ve uygarlığın sahibi ve yayıcısı olarak göç ettikleri görülür Dünya üzerinde atı ilk kez ehlileştiren ve onu binek hayvanı olarak kullanan Türkler, atın sağladığı hız ile yüksek devlet ve toplum oluşumunu geniş coğrafyalar üzerinde egemen kılmıştır Konar göçer, atlı yaşantının temelinde büyük oranda hayvancılık ve kendine yeterli bir ziraat kültürü yer alır Dolayısıyla, Türk göçleri bu yaşantıya uygun olan sahalara doğru olmuştur

Hem Türk tarihi hem de Dünya tarihi üzerinde çok büyük etkileri olan bu göçlerin birçok nedenleri vardır Bu nedenleri şöyle sıralayabiliriz:



1-GÖÇLERİN NEDENLERİ


Ekonomik ve Sosyal Nedenler: Daha çok hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Türkler, kuraklık, salgın gibi tabiî olayların etkisiyle göç etmek zorunda kalmışlardır Otlakların yetersiz kalması veya nüfusun artması, Türkleri, iklimi ve coğrafyası uygun yeni bölgelere sevk etmiştir MSIV yüzyıldaki Hun göçlerinde, Orta Asya'da hüküm süren "kuraklık"ın etkili olduğunu biliyoruz

Toprağın artan nüfusu besleyemez hâle gelmesi veya hayvanlar için yeterli otlakların kalmaması,ekonomik düzeni sarstığı zaman, Türkler, kendi yaşantılarına uygun, doğanın zengin ve özelliklede nüfusun az olduğu bölgelere yönelmişlerdir Selçuk Bey ve Arslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerin Horasan ve Harezm'e göçmeleri veya XI-XII yüzyıllarda, Anadolu'nun Selçuklular tarafından fethinde bu durumu görebiliriz

Siyasî Nedenler: Yabancı kavimlerin baskısı veya kendi aralarındaki egemenlik mücadelesi göçlerin diğer bir sebebidir Meselâ XI yüzyıldaki Kitanlar'ın hücumu Türklerin batıya göçlerini beraberinde getirmiştir Orhun-Yenisey'deki Uygur Devleti'nin 840 yılında yine bir Türk kavmi olan Kırgızlar tarafından ortadan kaldırılması, Kutlu yurt Ötügen'in elden çıkmasıyla sonuçlanmış ve Uygurlar, Turfan, Kansu, Tarım Havzası gibi daha güneydeki bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır Belki de Uygurların meşhur "Göç" destanı bu olayın anısını taşımaktadır

Destanda vatanı sembol eden "Kutlu Dağ"ın Çinlilere verilmesi ve Çinliler tarafından dağın parçalanarak Çin'e götürülmesi, ülkede felâket ve kuraklığa sebep olur ve bütün canlı cansız mahlûkat "göç, göç" diye inler Bu ilâhî emre uyan Uygurlar, Beşbalıg'ın olduğu yere gelerek beş ayrı şehir kurarlar

Dolayısıyla Türk göçleri ilkel göçebe anlayışından farklıdır Göçebeler vatan kavramını tanımayan, nerede duracağı belli olmayan ilkel topluluklardır Türkler ise vatan kabul ettikleri ülkede, belirli yaylak ve kışlaklar arasında yaşayan "töreli" bir millettir Bu sebeple eski Türkler konar göçer bir hayat yaşamaktaydılar



2-TÜRKLERİN YAYILDIKLARI BÖLGELER


Milâttan Önce Türklerin Yayıldıkları Bölgeler: Altay-Sayan dağlarının kuzey-batı kesimlerinde yaşayan Andronovo kültürü insanı, MÖ1700'lü yıllarda Altay, Tanrı dağları ve Maverâünnehir' e kadar olan bölgelere uzanmaktaydı MÖ 1100 yıllarında aynı kültür Çin'in kuzeyindeki Ordos ve Kansu bölgesinde görülmekteydi MÖ IV yüzyıldan itibaren Hazar ve güney Rusya da Türklerin yaşadıkları bölgeler arasına girmiştir Bu duruma en iyi örnek önemli bir bölümünü Türk kabilelerinin oluşturduğu, konar göçer, atlı kültüre sahip bir kavimler topluluğu olan İskitler (Sakalar)dir İskitler, MÖ VIII yüzyılda, Orta Asya'nın Tanrı dağları ile Hazar denizi arasında kalan geniş bozkırlarında yaşarlarken, daha sonra göç ederek, Karadeniz'in kuzeyinde, İtil ve Tuna nehirleri arasındaki düzlüklere yayılmışlardır MÖ VI-IV yüzyıllarda Dnyeper ve Dnyester sahasındaki bazı Slâv zümrelerini egemenlikleri altına alan İskitler, Karadeniz'in kuzeyinde varlıklarını MÖII yüzyıla kadar devam ettirmişlerdir Aynı sahada bulunan ve MS II yüzyıla kadar Don ve Tuna boylarına kadar uzandıkları bilinen Sarmatlar ile onların içinden çıkan Roksalan ve Yazığların da en azından yönetici sınıflarının Türk olduğu da iddia edilir Bu kavimler Slâv ve Cermen zümreleri üzerinde derin tesirler bırakmıştır

Bozkır medeniyeti diye adlandırılan atlı-nomad yaşayışın öncüleri İskitler olmuşlardır Hun sanatıyla büyük benzerlik gösteren, geometrik şekiller ve hayvan figürlerinin dikkat çektiği İskit sanatı, MIV ve III yüzyıllarda doruk noktasına ulaşmıştır

Milâttan sonra Türklerin yayıldıkları bölgeler: Türk göçleri bu dönemde batı yönünde gelişmeye başlamıştır Hunlar Orta Asya'dan, Hindistan'ın kuzeyine ve güney Rusya'ya kadar genişlediler Bir kısmı Orta Avrupa'ya kadar ilerledi Sabar, Avar, Bulgar, Peçenek, Uz ve Kuman boyları Hazar ve Karadeniz'in kuzeyi ile Orta Avrupa ve Balkanlara kadar uzandılar Kalabalık Oğuz boyları X -XI yüzyıllarda Maverâünnehir üzerinden İran, Irak, Azerbaycan ve nihayet Anadolu'ya egemen oldular

Türk Göçleri, tarih boyunca doğudan batıya doğru gerçekleşmiştir Bu istikamet içerisinde bazı Türk kavimleri Hazar'ın kuzeyinden Avrupa'nın içlerine kadar yönelirken-Bulgar-Kuman-Kıpçak ve Çağatay dil grubu-, bir kısmı da İran üzerinden Anadolu ve Orta Doğu'ya göç etmişlerdir- daha çok batı Türkleri'nden Oğuz boyları- Bu iki göç yolu üzerinde değişik dil, din ve medeniyetten topluluklarla temasa geçen Türk kavimleri yüzyıllar boyu bu coğrafyalarda varlığını sürdürmüştür Ancak bu olumsuzluklardan etkilenmeyen Türk toplulukları büyük bir coğrafyada varlıklarını devam ettirmektedirler



TÜRK BOYLARININ YAŞADIKLARI YERLER

Günümüzde varlıklarını devam ettiren Türk boyları, ana kütlesini Anadolu, Azerbaycan ve İran ile Büyük Türkistan'ın oluşturduğu çok geniş bir coğrafyaya yayılmışlardır Bu ana kütleden zaman zaman taşan Türkler, daha nispî de olsa, bugün başka devletlerin elinde bulunan topraklarda da yaşamaktadır Dolayısıyla 170 milyonu aşan bu büyük Türk Dünyası içerisinde bağımsız yaşayanlar olduğu gibi, daha az da olsa, başka devletlerin hâkimiyetinde bulunanlar da mevcuttur Osmanlı devletini oluşturan Türkiye Türklerinin devamı ve toplamı durumundaki bir kısım Türk nüfusu, bugün, eski Yugoslavya'da; Makedonya ve Üsküp'te, Bulgaristan'da; Mestanlı, Deliorman, Plevne, Varna, Filibe, Kızanlık'ta, Yunanistan'da; Batı Trakya ve Ege Adaları'nda, Polonya ve Romanya'da; Dobruca ve Baserabya'da, Irak'ta; Musul-Kerkük'te, Suriye'de; Münbiç, Azez ve Lazkiye'de yaşamaktadır Bu bölgelerdeki toplam Türk nüfusu yaklaşık 7 milyondur

1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla birlikte, Türk boyları büyük oranda bağımsızlıklarını ilân etmişlerdir Bu tarihî olay sonucunda Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan Türk Cumhuriyetleri ortaya çıkmış ve böylece 40 milyona yaklaşan toplam nüfusuyla, Türkistan'ın bir bölümü (Batı) yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur Ancak bazı Türk toplulukları Sovyetler Birliği'nin yerine oluşturulan Rusya Federasyonu'nun sınırları
içerisinde, İdil (Volga)- Ural bölgesinde, muhtar cumhuriyetler olarak kalmıştır; Tataristan, Başkurdistan ve Çuvaşistan Sibirya'da ise Yakut, Tuva ve Altay özerk bölgeleri oluşturulmuştur Buradaki Yakut (Saha),Tatar,Hakas, Tuva, Dolgan gibi Türk boylarının nüfusu bir milyonu geçmektedir

Kafkasların haritası da Sovyetler Birliği'nin dağılması sonucunda değişmiş ve Azerbaycan Cumhuriyeti ortaya çıkmıştır 7 milyonu aşan nüfusları ile Azerî Türkleri, Orta Asya ile Anadolu Türklüğü arasında önemli bir köprü görevini görmektedir Rusya Federasyonuna dahil olan Kuzey Kafkaslar, pek çok etnik grubun yaşadığı bir bölgedir Ancak Ermeni ve Gürcülerin dışında kalan toplulukların çoğu ortak yaşayış, kültür ve inançlara sahiptir Dağıstan, Çeçenistan, Osetya, Karaçay gibi muhtar cumhuriyetler ile Oblastlarda yaklaşık 6 milyon Kafkas akraba topluluğu yaşamaktadır Bunların bir milyondan fazlasını ise Kumuk, Karaçay, Balkar, Nogay ve Kundurlar gibi Türk boyları oluşturmaktadır Kuzey Kafkaslardan, Moldova'ya kadar uzanan bölgelerde ise II Dünya Savaşı sonrasında yurtlarından sürülen Kırım ve Ahıska Türkleri ile Hristiyan Gagavuz ve Musevî Karaim ve Kırımçakla bulunmaktadır Bu toplulukların toplam nüfusunun bir milyona ulaştığı tahmin edilmektedir

Doğu Türkistan'da yaşayan Türkler, Batı Türkistan'daki soydaşları kadar şanslı değillerdir Sovyetler ile birlikte Türkistan'ı bölen Çinliler, Doğu Türkistan'ı, Sincang (sonradan kazanılmış topraklar) adıyla işgal ederek, büyük çoğunluğunu Uygurların oluşturduğu Türkleri tam bir baskı ve zulme tâbi tutmuşlar ve tutmaya devam etmektedirler Doğu Türkistan'da, Sincang-Uygur muhtar bölgesinde, Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek ve Tatar asıllı yaklaşık 20 milyon Türk yaşamaktadır Çin'in Kansu bölgesinde de yüz bin dolayında Salar Türkü bulunmaktadır

Afganistan'ın kuzeyi ve Tacikistan'da önemli oranda Türk nüfusu yaşamaktadır Herat, Tükurgan ve Mezarışerif ile Maymana, Maruçak, Andhoy ve Vahan civarında iki milyonu aşkın Özbek, Teke, Yamut, Sarık ve Salur boylarına mensup beş yüz bini aşan Türkmen ve Yüz elli bini bulan Kırgız, Kazak ve Karakalpak bölgenin asli unsurlarını oluşturur Günümüzde Kuzey Afganistan Türkleri, Afganistan yönetimini ele geçirmiş olan Talebanlara karşı mücadele vermektedir Yoğun Türk nüfusunun bulunduğu diğer bir bölge de İran'dır İran nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan yaklaşık 20-25 milyon Türk asıllı kavim ve topluluk bu büyük coğrafyada yaşamaktadır İran'daki en büyük Türk grubunu yaklaşık 20 milyona varan nüfuslarıyla, Güney Azerbaycan'da yaşayan Azerî Türkleri oluşturur XIX yüzyıl başlarında Gülistan ve Türkmençay anlaşmalarıyla İran ve Rusya, Azerbaycan'ı bölmüş ve Aras'ın kuzeyi Rusya'da kalırken, Güney Azerbaycan İran'ın elinde kalmıştır Tebriz, Erdebil, Urmiye, Hoy, Maku, Culha vb gibi bölgeleri içine alan, yüz bin km2'yi aşan yüz ölçümüyle Güney Azerbaycan Fars milliyetçiliğinin tehdidi altında bulunmaktadır İran'ın güneyindeki Fars eyaletinde konargöçer yaşayan Kaşgay'lar 500 bini aşan nüfuslarıyla İran'daki diğer önemli bir Türk unsurudur Türkmenistan sınırına yakın bölgelerde ise Yamut, Göklen, Sarık ve Salur boyuna mensup Türkmenler yaşamaktadır (500 bin) Ayrıca bir milyonu bulan Afşar, Kaçar, Karapapak, Hamse, Şahseven gibi değişik adlara sahip topluluklar, İran'daki güçlü Türk dünyası içerisinde yerlerini almışlardır



Türk Tarihinde Göç Hareketleri

Türklerin göç hareketleri, ilkçağlarda başladı, ortaçağların sonlarına kadar sürdü Bu dönem içinde birçok Türk boyları, Orta Asya'dan Hindistan, Uzakdoğu, Orta Avrupa ülkelerine göç ettiler Bu göçler sonunda birçok Türk devleti kuruldu Hun Türkleri, IV yüzyılın sonlarına doğru Kuzeydoğu Asya'dan Doğu Avrupa'ya göç ettiler

Zamanla güneydoğuya kayarak, Orta Avrupa'ya, Balkanlara ve Tuna vadisine yerleştiler Göktürklerin bağımsızlıklarını kazanmaları üzerine, Juan-juanlar, Avarlar adıyla Orta Avrupa'ya göç etmek zorunda kaldılar (552'den sonra) Hun ve Avarların ardından Bulgar Türkleri de Balkanlar'a (Tuna'nın güneyi) geldiler Bunları, Türklerle akraba olan ve kısmen beraber yaşamış bulunan Macar kabilelerinin Tuna havzasına göç ederek yerleşmeleri takip etti Daha sonra Peçenek Türkleri, Balkanlar'da yerleştiler Türklerin büyük kütleler halindeki göçü, XI yüzyılın sonunda oldu 1071'de Sultan Alparslan'ın Bizans'ı yenmesinden sonra, Türkler, büyük kafileler halinde Anadolu'ya yerleştiler XIII yüzyıldaki Moğol istilâsından kaçan bir kısım Türk aşiret ve boyları, İran yoluyla, Anadolu'ya geçtiler Bu göçler sırasında geçtikleri yerlerde, devletler kurdular Göç hareketi, XV yüzyıla kadar sürdü ve on milyona yakın Türk, yurt değiştirdi Başka bir büyük Türk göçü de Osmanlı İmparatorluğu'nun kurulmasından sonra Rumeli, Ege adaları, Mısır ve Kuzey Afrika ülkelerine oldu

Osmanlı İmparatorluğu'nun belirli bir iskân siyaseti vardı İlk devirlerde, yeni fethedilen topraklara (özellikle Balkan yarımadasının çeşitli yerlerine) Anadolu'dan konar-göçer aşiretler, Türkmenler ve Yörükler yerleştirildi Kıbrıs'ın fethinden sonra, oraya da bu şekilde göçler yapıldı Bu bölgelere zamanla beş milyon kadar Türk yerleşti Göç hareketi, imparatorluğun genişleme devresine kadar sürdü; duraklama devrinde son buldu Rumeli'deki toprakların kaybedilmesi üzerine, buralardan gittikçe çekilen Osmanlı İmparatorluğu topraklarına doğru göçler başladı Budin'in terk edilmesinden sonra daha da hızlanan bu göçlerde, hiçbir nizam görülmedi Toprak kayıplarının 1700-1774 yılları arasında artmasına paralel olarak, göç hareketleri hızlandı Belli başlı göçler, Kırım'dan, Kuzey Kafkasya'dan, Yunanistan'dan, Bulgaristan'dan, Yugoslavya'dan, Doğu Türkistan'dan gelerek Anadolu üzerinde toplandı



Kırım'dan: Kırım, Ruslar tarafından işgal ve tahrip edildiği sırada (1771), 35 000 Kırımlı Türk, kılıçtan geçirildi Bu türlü şiddet hareketleri karşısında, Anadolu'ya ve Balkanlar'a göçler yapıldı (1785-1788) Bu göçlerin en önemlisi, 1789-1790 yılları arasında oldu ve 1800'e kadar devam etti Böylece, yaklaşık olarak 500 000 kişi Kırım'dan ayrıldı 1812'de Osmanlı İmparatorluğu'nun Rusya'ya karşı Fransa ile işbirliği yapması üzerine Ruslar, Kırım Türklerine yeniden zulüm yapmaya başladılar 1815-1828 yılları arasında göçler devam etti Kırım'dan Türkiye'ye göçenler, Eskişehir yakınlarına yerleştiler 1860-1862 yıllarındaki göçlere Nogaylar da katıldı ve 227 627 kişi göç etti 1862'de, göç edenlerin sayısı 360 000 olarak tespit edildi 1859-1864 yılları arasındaki Nogay göçleriyle birlikte göçmenlerin sayısı 700 000 oldu 1874-1877 yıllarında yeni göç hareketleri görüldü 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan (93 Harbi) sonraki göçler, 1890-1891'de daha da arttı Bu göçler sırasında Kırım'dan 18-20 000 kişi ayrıldı 1902-1904'te de göç edenler oldu

1871 yılına kadar gelen göçmenler, imparatorluğun Rumeli sahillerindeki Köstence, Mangalya, Balçık, Burgaz, Varna şehirlerinden Balkanların içine Vidin'e kadar yayıldılar Trakya ve Anadolu'da ise İstanbul, Edirne, Adana, Ankara, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Halep, İzmir, Konya ve Sivas şehirlerine yerleştiler



Kuzey Kafkasya'dan: Türklerin yoğun bulundukları bölgelerden biri olan Kuzey Kafkasya'ya ilk Rus akını, 1768'de oldu Kuzey Kafkasya halkı, önce Türklerle birlikte Ruslara karşı savaştı; fakat düşmanın sayıca fazla olması yüzünden yenilerek, 10 000 kişilik bir kafile halinde Anadolu'ya göç ettiler 1780-1800 arasında göç edenlerin sayısı 30 000'i buldu 1812-1815'te 15 000, 1829'da 12 000 Kuzey Kafkasyalı Türk, Anadolu'ya göç etti 1829-1859 yılarında Ruslara karşı yapılan bağımsızlık savaşlarındaki yenilgiler, Anadolu'ya yeni göçlerin yapılması sonucunu doğurdu; 1855-1863 yılları arasında 295 000 kişi Türkiye'ye göç etti 1864'te Batı Kafkasya ve Kuban havalisindeki Türkler, bir ay içinde yurtlarını terk etmek zorunda bırakıldılar Bir milyondan fazla göçmenin büyük bir kısmı, yollarda öldü; ancak 600 000'i Trabzon, Samsun, Köstence ve Varna limanlarına gelebildi Bir kısmı Akdeniz ve Ege limanlarına ve İç Anadolu'ya gönderildi Göçmenlere yardım amacıyla, büyük şehirlerde yardım komisyonları kuruldu Rumeli limanlarına inen bir kısım göçmenler, Niş, Priştine ve Kosova havalisine, Edirne ve İslimye taraflarına, Vidin eyaletine, Sofya ve Berkofça sancaklarına, Ziştovi, Niğbolu ve Lofça'ya yerleştirildiler Rumeli'ye yerleşen Kafkas göçmenlerinin sayısı 175 000'i buldu

Anadolu'ya gelenler de Amasya, Adana, Adapazarı, Bursa, Çankırı, İzmit, İçel, Konya, Tokat ve Sivas'a, hattâ Halep, Şam, Amman ve Kıbrıs'a yerleştirildiler Sonu gelmeyen göçler devam ettiği sırada, 1877 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) patlak verdi Yeniden 500 000 kişi Kafkasya'dan Anadolu'ya göç etti 1886'da 4000 kişi daha Türkiye'ye göç etti ve İzmit civarına yerleştirildi



Azerbaycan'dan: Azerbaycan'dan yapılan göçler, 1800'den sonra başladı 1812-1815 arasında 7000, 1829'da 9000, 1860'ta 18 000 Azerbaycanlı, Kars, Iğdır, Ardahan bölgelerine geldi 1877'de göçler daha da yoğunlaştı Ayrıca, 1920'de 10 000 kişi daha göç etti



Yunanistan'dan: 1820'de Mora isyanından sonra, Sakız, Girit, Epir ve diğer adalardaki Türklerin korunması, Osmanlılar için büyük bir mesele oldu Avrupa'dan gelen gönüllü askerlerle Rum çeteciler, Teselya ve Ege adaları ile Mora'da oturan Türk ve Müslüman halka zulmetmeye başladılar ve 32 000 Müslüman Türkü öldürdüler Rusya ile İngiltere arasında yapılan anlaşma (1826) ile bağımsız Yunan Devleti kuruldu ve Müslüman halkı Yunanistan'dan çıkarma kararı alındı Mora'da bulunan Türklere ait arazi satın alınacak, halk, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir kısım bölgelerine göç edecekti Bu teklif Osmanlı İmparatorluğu tarafından reddolununca, Rus-İngiliz baskısına Fransızlar da katıldı Osmanlı donanması, Navarin'de yakıldı (20 Kasım 1827) Fransızlar, karaya asker çıkardılar 1828'de Rusya da harp ilan edince, Osmanlı İmparatorluğu zor durumda kaldı Edirne'ye ve Erzurum'a kadar Osmanlı toprakları saldırıya uğradı Anadolu'ya göç başladı İmzalanan Edirne Antlaşması'yla (1829) savaş son buldu Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu tarafından tanındı Bölgedeki Türklerin göç anlaşması İstanbul'da kabul edildi (1830) II Mahmud Han, bu antlaşmayı önce kabul etmek istemedi, fakat İngiltere ve Fransa'nın baskısıyla, Mora'da oturan Türklerin altı ay içinde burayı boşaltmaları istendi II Mahmud Han, Mora'da daha fazla kan dökülmesini istemediği için, antlaşmanın şer'i şerîfe aykırı olmadığına dair şeyhülislâmdan fetva aldı, sonra Mora'dan Türk göçü başladı Girit'te Rum katliâmı şiddetlenince (1864), buradaki Türk halkı zor durumda kaldı Neticede Girit'ten Anadolu'ya ve İstanbul'a 60 000 kişi göç etti Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Yunanistan'daki Türklerden bir kısmı, Anadolu'ya göç ettiler Kurtuluş Savaşı'nı takip eden Lozan Antlaşması hükümlerine göre yapılan mübadele sonunda, Türkiye'ye pek çok Türk ailesi göç etti (1923-1933 yılları arasında 384 000 kişi)
Göçler, 1934-1960 arasında da devam etti 23 788 kişi Türkiye'ye geldi 1960-1970 arasında 2081 kişi Yunanistan'dan Türkiye'ye yerleşti



Bulgaristan'dan: Rusların 1828'de Tuna'yı aşarak Edirne'ye kadar gelmesi ve Bulgarları Türklerin üzerine saldırtması sonucunda bozguna uğrayan şehir ve kasabalardan, perişan halde 30 000 Türk, Türkiye'ye göç etti 1876'da Rusya, Almanya ve Avusturya tarafından Balkanlar bölündü Avusturya, Bosna-Hersek'i aldı, ayrıca Bulgarlara ve Sırplara, Rusya himayesinde bağımsızlık verildi Aynı yıl Bulgarlar, Türklere karşı şiddet hareketlerine giriştiler; buradaki Türkleri korumakla görevli Türk ordusunun hareketi, Avrupa devletlerinin müdahalesiyle durduruldu Binlerce Türk, Edirne, İstanbul ve Anadolu'ya göç etti 1877 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra yapılan Berlin Antlaşması'yla Bulgaristan Devletinin kurulması kabul edildi Bu durum, Bulgaristan'daki Türkler için kötü oldu ve 1876-1878 yılları arasında 200 000 Türk Edirne ve civarına yerleşti 300 000 göçmen, Rumeli'den Anadolu'ya geçti 75 000'i Halep ve Şam'a, 25000'i Adana'ya, 10 000'i Konya ve Kastamonu'ya, 10 000'i Kıbrıs'a yerleşti Sivas, Amasya ve Diyarbakır'a beşer bin kişi, Cezayir'e 500 kişi gönderildi Kuzey Bulgaristan'dan göç eden bir kısım Türkler, Rodoplar'da Ruslarla çarpışan Pomaklarla birleştiler Birçok silâhlı saldırıya uğrayan göç kafilesi, ağır kayıplar vererek
Türkiye'ye gelebildi Doğu ve Batı Trakya ile İstanbul göçmenlerle doldu

Birinci Dünya Savaşında Bulgaristan, Türkiye'nin müttefiki olunca, göç eden kafilelere bazı kolaylıklar gösterdi, fakat ellerindeki mal ve mülkün bedelini değerinden çok düşük olarak ödedi

1885-1923 yılları arsında Türkiye'ye 500 000 kişi göç etti 1927'den sonra yeniden şiddet hareketleri görüldü Deliorman Türkleri, Bulgaristan'dan Türkiye'ye göçü göze alamadılar ve 1930-1933'te Romanya'ya, buradan da Köstence yoluyla Türkiye'ye geldiler 1923-1933 yılları arasında göç edenlerin sayısı 101 507'dir Yine Bulgaristan'dan 1934-1960 arasında 272 971 kişi Türkiye'ye göç etti 1951-1952 yıllarında Bulgarlar, 154 385 Türk vatandaşını Edirne'ye gönderdi Bütün bu göçlere rağmen bugün Bulgaristan'da halen bir milyonun üstünde Türk vardır Bu Türkler için, Bulgaristan yeni göç planları hazırladı Buna göre, Türkiye'de yakın akrabaları bulunan Türkler, Türkiye'ye göç edebilecekti 1970 yılının her ayında kafileler halinde Türkiye'ye göçler başladı Türkiye'ye 1960-1970 arasında Bulgaristan'dan gelen serbest göçmenlerin sayısı 13125'tir



Romanya'dan: Romanya toprakları, Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresindeyken, Besarabya ve Kırım'dan onbinlerce Türk buraya yerleşti 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşları'nda, Rus orduları Tuna'yı aşarak Şumnu'ya kadar ilerlediği sırada, Akkerman, Bender, İsmail kalelerinde muhasarada kalan Türkler, Dobruca'ya; Eflâk ve Boğdan'da bulunanlar da güneye doğru göç ettiler Böylece gelmiş olan bu göçmenlerin sayısı, 200 000 kişiyi aştı Birçoğu da Anadolu'ya ve özellikle Eskişehir'e yerleşti 1826'da yapılan Akkerman antlaşmasıyla, Müslüman ve Türklerin bu bölgede oturması şartlara bağlandı Besarabya, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra Rusların eline geçti Dobruca, Rumenlere verildi Devam eden Rus saldırılarından zarar gören Türkler, göç etmeye başladılar Sonraki yıllarda Dobruca'dan 80-90 000 Türk, yurtlarını terk ederek Anadolu'ya yerleştiler Bölgede kalan Türklerin Romen ordusuna alınmak istenmesi üzerine, Türkiye'ye yeniden göç başladı (1883) 1899'daki kıtlıkta Türk ahâli, Tulça sancağından Köstence ve Tulça yoluyla, denizden Anadolu'ya geçtiler 1900-1923 arasında, göçlerde bir azalma görüldü 1923'ten sonra, Dobruca'dan yeni göçler başladı 1923-1933 arasında 33 852 kişi göç etti Türklerden boşalan yerlere yerleştirilen Makedonyalı Ulahlar, takındıkları sert tavırlarla, Türk halkını fazlasıyla rahatsız ettiler Bu durum, yeni Türk göçlerine sebep oldu 1934'te 15 321 kişi göç etti Romen hükümeti ile yapılan anlaşmalarla, göç işleri bir düzene sokuldu 1935-1939 arası, toplam olarak 64 570 kişi göç etti Romanya, 1939'da güney Dobruca'yı Bulgarlara bıraktı ve burada kalan 8000 Türk, 1952'de Türkiye'ye gönderildi 1934-1960 yılları arasında Romanya'dan göç edenlerin sayısı 87 476'dır Bu göçmenler, Trakya, Batı Anadolu ve diğer bölgelere yerleştirildiler 1960-1970 arasında Romanya'dan 271 serbest göçmen geldi



Yugoslavya'dan: 1804'te isyan eden Sırpların şiddet hareketleri sırasında, Semendire'ye bağlı yerlerde Türklere karşı girişilen katliâmdan kaçanlar, Rumeli ve Bosna-Hersek'e göç ettiler 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlamasıyla Ruslardan yardım gören Sırplar, Türkler üzerindeki şiddet hareketlerini ve baskıyı daha da arttırdılar Bu sırada kaçabilen Türkler, Manastır, Üsküp ve Kosova'ya yerleştiler 1826'da imzalanan Akkerman antlaşmasıyla, 150 000'e yakın Türk, Sırbistan'dan çıkarıldı; Belgrad ve diğer Türk kalelerinden 15 000 kadar Türk, Anadolu'ya göç ederek Sakarya ırmağı çevresine yerleşti 1908-1923 yılları arasında 300 000, 1923-1933 arasında da 108 179 Türk, Türkiye'ye göç etti Yugoslavya'daki rejim değişikliğinden sonra da göç hareketleri devam etti 1934-1960 yıllarında 160 922 kişi Türkiye'ye yerleşti Yugoslavya'dan göçler, daha sonraki yılarda da yakın zamana kadar devam etmiştir 1960-1970 arasında 43 753 serbest göçmen gelmiştir

Doğu Türkistan'dan: Bugün Çin idaresinde olan Doğu Türkistan, zengin madenlere sahip olması yüzünden bir çok istilâya uğradı Bölgedeki halk göç etmeğe başladı 1917'de 20 000 kişilik bir kafile Tibet'e, buradan da 1940'ta Hindistan'a sığındı 1949'da Çin baskısından kaçan 7000 Türkistanlı, Türkiye'ye göç için yola çıktılar; bunlardan ancak 852 kişi Türkiye'ye gelebildi (1953) ve Adana, Konya, Kayseri, Niğde ve Salihli'ye yerleştirildi Kısaca Türkistan'dan 1934-1960 arasında 2128 göçmen geldi Türkistan'dan 1960-1970 arasında gelen serbest göçmenlerin sayısı 169'dur



Kıbrıs'tan: 1570'te Osmanlı idaresine geçen Kıbrıs'a, Anadolu'nun güney vilayetlerinden 50-60 bin Türk yerleştirildi Böylece, adanın nüfusu 200 000'e çıktı Ada, İngilizlere kiralanınca (1878), buradaki Türk halkı, Anadolu'ya göç etmeğe başladı Bu göçlerle 15 000 kişi Anadolu'ya geldi Lozan antlaşmasıyla ada İngilizlere bırakılınca, göçler daha da hızlandı ve 24 000 kişi Türkiye'ye geldi 1878'den itibaren göç edenlerin sayısı 70 000'i buldu Gelenlerin çoğu Ankara, İstanbul ve İzmir'e yerleştirildi



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.