Atatürk'ün Çalışkanlığı

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atatürk'ün Çalışkanlığı



Atatürk'ün Çalışkanlığı





Atatürk için çalışma saati diye bir şey yoktu Yapacağı işi bitirinceye kadar uyumadan, dinlenmeden, yemek yemeden çalışırdı Oturduğu kuru çalışma sandalyesinden kımıldamadan yirmidört saat aralıksız çalıştığı onun için olağanüstü bir şey değildi Mücadele yıllarında, normal muntazam uyku nedir bilmemişti Atatürk, tarih, dil ve genellikle ülke sorunlarıyla meşgul olduğu zamanlarda, tıpkı savaş meydanında imiş gibi uyumadan çalışmış ve en büyük zevki, en çok sevdiği milletine en küçük bir fayda sağlamakta ve hizmet edebilmekte bulmuştur Türk Milleti’nin kaybetmiş olduğu yüzyılları, çok çalışmakla kapatmak lüzumuna kaniydi Atatürk böyle çalıştı ve bugünkü şanlı Türk Milleti’ni ve Türkiye Cumhuriyeti’ni meydana getirdi








Gazi Orman Çiftliği'nde, yanında Başyaver Celal Bey, Ülkü, Salih Bozok ve Hasan Rıza Soyak bulunmaktadır (11 Mayıs 1938)






Atatürk’ün en güvendiği insanlardan biri olan ve onun özel kalem müdürlüğünü ve genel sekreterliğini yapan Hasan Rıza Soyak anlatıyor :17

Atatürk, çalışmaları sırasında, zaman, mekân ve hatta imkân kavramlarıyla kat’iyen bağlı değildi Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun, resmî, millî veya vatanî bir görev ortaya çıktı mı, derhal onu yerine getirmeye çalışırdı Çoğu zaman, herhangi bir gezi anında, kırda, bayırda ısrarı üzerine otomobil içinde çalıştığımız ve evrak tetkik ettiğimiz zamanlar olmuştur Eğlenirken, beni veya bir görevliyi görünce, derhal “beni mi istiyorsunuz?” der ve olumlu cevap alınca, eğlenceyi bırakır ve görevliyi takip ederdi Bütün görevliler, emrinde çalışanlar, kendisini her karar verdiğimiz dakikada, uykuda olsa bile, uyandırmak yetkisini haizdik Atatürk, eline gelen bir işi bitirmeden rahat edemezdi Zaruret mevcut değilse bile, işi ileriye bırakmak âdeti değildi; bazen hiç durmadan okuduğu, kırksekiz saat çalıştığı da vâkidir

Bir keresinde, bir İstanbul seyahatinden Ankara’ya dönmüştüm Derhal köşke gittim, hizmetçilere Atatürk’ün ne durumda olduğunu sordum, “iki gün, iki gecedir devamlı okuyor, birkaç defa banyo yaptı ve şezlongda istirahat etti” dediler Hemen yatak odasına girdim Atatürk, koltuğa bağdaş kurmuş oturuyordu Genellikle bu şekilde otururdu Elinde bir tarih kitabı vardı, bitirmeye çalışıyordu Bana, “Hoş geldin!” dedikten sonra : “Elime bir kitap geçti, bilmem ne zamandan beri okuyorum” diye ilave etti

- Yorulmadınız mı Paşam? diye sordum

“- Hayır!” dedi “Yalnız gözlerim yaşarıyor; fakat onun da çaresini buldum Biraz tülbend aldırttım ve parça parça kestirttim Bu parçalarla gözlerimi siliyorum” 18

işte bu örnek, Atatürk’ün çalışmada zaman kavramı tanımadığını göstermektedir








Cevat Abbas Gürer, Cumhuriyet'in ilk yıllarında, Atatürk ile beraber




Atatürk’ün Çanakkale’den itibaren yaverliğini yapmış olan ve onunla Anadolu’ya birlikte geçip, zaferden sonra milletvekili olan Cevat Abbas Gürer, Atatürk’ün çalışkanlığını şu şekilde dile getirmektedir: 19


Atatürk’ün uyanık geçirdiği zamanla, uykuda geçirdiği süre, kıyaslanamayacak kadar farklıdır Atatürk’ün bir insan ömrüne sığamayacak kadar zengin olan mesaisini tasnif ederek açıklayacak ve detaya girecek değilim Atatürk’ün durmayan, dinlenmeyen, yıpratıcı çalışma tarzının açıklanması bu yazıya sığmaz Ben yalnız Atatürk’ün içinde bulunduğu durum ve olayları tasnif etmeden ve detaylı izahına girmeden, genel mesaisi içerisinde pek azma temas ederek, çalışması uğrunda ne için ve ne derece kendini feda ettiğini özetlemeye çalışacağım: Atatürk’ü yakından tanıyanlar pek iyi bilirler ki, yirmi dört saatlik hayatını hiçbir zaman bir programa sığdıramamıştı Zaten onun karşı karşıya kaldığı olaylar, zamana bırakılamayacak kadar acele karar ve uygulamayı gerektirdiklerinden, programlı bir hayat sürmesine müsaade etmemişlerdi

Muharebelerde olduğu gibi, günlük devlet işlerinde de, önemine göre bu işin, gece veya gündüzün her saatinde kendisine arz olunmasını isterdi Uykunun dostu değildi Zaman zaman geçirdiği kısa hastalıkları hariç, sabah güneşini görmeden yatağına girmez ve uyumazdı Genellikle uykuda geçirdiği zamana acırdı Bir defa bana demişti ki:

- Hayat pek kısa Çocukluk ve okul hayatı bir kısmını alıyor Geriye kalanını ise, uyku yarıya indiriyor Uykusuzluğu giderecek ve insan vücuduna verdiği dinlenme gıdasını Verecek tabletler icat edilse… Bir gün o da olacaktır Nitekim tıp ve kimya ilmi uyutmak için pek güzel ilaçlar yapmışlardır

Gülerek ilave etmişti:

- Bunu daha da genişletebiliriz Orduların yiyecekleri de bir gün tablet haline getirilebilir Aylık yiyeceklerini askerler çantalarında taşıyabilir Yalnız cephane nakliyatı işi kalır O da motorlu araçlarla sağlanır Böyle bir ordu neler yapmaz?




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.