Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
haya, irz, namus, tesettür

İrz Nâmus Hayâ Ve Tesettür

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İrz Nâmus Hayâ Ve Tesettür



IRZ NÂMUS HAYÂ VE TESETTÜR

Tanzîmattan bu yana Batılı olmaya ve modern görünmeye çalıştık Böylece ilerleyeceğimizi ve medenî olacağımızı zannettik Halbuki umulanın tam aksiyle karşılaştık Irz, nâmus, hayâ gibi hasletlerimizle beraber insanlığımızıda kaybettik Çünkü asıl medeniyet kaynağı olan İslâmî hayattan uzaklaştık Basının ve medyanın bildirdiklerine göre kadınlara sataşma ve saldırılar artmaktadır Niketkim 1992 yılında İstanbulda gelir ve tahsili orta ve yüksek seviyede olan 500 kadınla, son senelerin moda tâbiriyle, cinsel taciz! üzerine yapılan bir anketin neticeleri, insanı dahşete düşürecek seviyededir! Kadınların:

* Size elle veya sözle sarkıntılık yapıldı mı? sorusuna, yüzde 76sı Evet demiştir

* Lâf atıldı mı? sorusuna da, yüzde 98i Evet diye cevap vermiştir
Emniyet Genel Müdürlüğünden alınan bilgiler de hiç içaçıcı değildir Hatta Çağdaş Hayatı Destekleme Derneği bile bu vaziyetten bîzardır

Fâtih devrine gitmeye gerek yok 50-100 sene evvel bile böyle vakalar, şimdikine nazaran yok denecek kadar azdı Bir sarkıntılık ve tecâvüz olsa, kıyâmet kopardı Peki, nasıl oldu da biz bu hâle geldik?

Tesettüre riâyet etmez olduk Kadın ve kızlarımız, evden dışarı çıkarken şık görünmeye, câzip olmaya çalıştılar Bunun için de açık-saçık, daracık kıyâfetler giyindiler Yetmiyormuş gibi, bir de parfüm süründüler Bu halleriyle işlerlerinde ve çeşitli müesseselerde erkeklerel beraber çalıştılar Sokaklarda gezdiler, erkeklerle karışık tıkış-tıkış kalabalık umumî vâsıtalara bindiler Elbette bu hâl erkeklerin dikkat nazarlarını çekecek, duygulanmaya ve tahrike sebep olacaktır

Bizi dîni millî terbiyemizden uzaklaştıran ana sebep, Batılılaşma ihtirâsıydı Bütün yayın organları dînimizin haram kıldığı kılık-kıyâfeti âdeta teşvik etti Hatta bazılları çıplaklığa özendirdi Hayâ ve sıkılma hissi kalmadı Kısaca vatandaşımız evde, yolda, iş yerlerinde şehvâni hislerin zehirli oklarına hedef oldu

Halbuki dinimiz, kadınların örtünmelerine, nâmahrem erkeklere haram yerlerini göstermemelerine, erkeklerin de harama bakmamalarına çok büyük ehemmiyet verir Zira böyle bir günah, sadece fizikî ve dünyevî bir zarara sebep olmakla kalmıyor; kalbi, ruhu kısacası mânevî bünyeyi de yaralıyor, hatta tahrîb ediyor Bu bakımdan İslâmiyet, kadının mümkün mertebe evde oturmasını, dışarı çıkma mecburiyetinde kalırsa örtünmesini emreder

Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor: (Habibim!) Mümin erkeklere de ki, gözlerini (kendilerine helâl olmayan şeylerden) kapayıp sakınsınlar (S Nûr, 30) Bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor: Kadın avrettir, (örtünmesi gerekli mahremlerdendir) Dışarı çıktığı vakit şeytan onu tâkip eder Kadının Allaha en yakın hâli, evinde bulunduğu zamandır (et-Tergîb vet-Terhîb, 1/227)

Ahzab sûresi 59 âyet-i kerimede de şöyle buyuruluyor: Ey Peygamber! Kendi hanımlarına, kızlarına ve Müslüman kadınlara de ki, (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış elbiselerini üzerlerine örtsünler Bu onların (İffetli) tanınmaları, eziyet edilmemeleri için daha uygundur

İslâmiyet, cihânşümul bir dîndir Resûlüllah Efendimiz âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir Bu bakımdan İslâmın emir ve yasaklarından, kim olursa olsun, ne kadar uzak bir hayat yaşarsa, o kadar zarar görür huzursuz olur

Cinsî tacizin de teknoloji ile, gelişme ve ilerlemeyle filan bir alâkası yoktur Sadece açık-saçıklık, harama-helâle riâyet etmemekle, kısacası Canâb-ı Hakka isyan nisbeti ile alâkalıdır Elbette bu hâl medeniyet değil, denâettir, insanlığın yüz karasıdır Bu ve benzeri ahlâksızlıklardan kurtulabilmenin çaresi olarak deriz ki;

İnsanımızda, hususiyle gençlerimizde ırz, nâmus ve hayâ duyguların geliştirmeliyiz Bunun içinde imanlarını kuvvetlendirmeliyiz Çünkü hayâ imandandır

Kadın ve kızlarımıza açık giymenin, erkeklerle ihtilâtın, erkeklere de harama bakmanın, sadece cinsî tâciz ve tecâvüz gibi tahrîbâtları tevlid etmediği, bilhassa îman mahalli olan kalbi yaraladığı, îmanı zayıflattığı; dolayısıyla âhirete ait ebedî bir zarara sebebiyet verdiği anlatılmalıdır Günahkârlar için cehennem azâbının şiddet ve dehşeti, küçük yaştan itibaren zihinlere iyice yerleştirilmelidir


NÂMUS NEDİR?

Irz, edeb, ar, hayâ

Kadın, beş vakit namazını kıldığı, nâmusunu koruduğu ve kocasına itâat ettiği zaman, Cennet'e istediği kapıdan girer (Hadîs-i şerîf-Kitâb-ül-Metcer-ür-Râbih)

Mîdesini, nâmusunu ve iffetini korumak kadar fazîletli ibâdet yoktur (Muhammed Bâkır)

Ramazan ayı, İslâm dîninin nâmusudur Âşikâre oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur Bu aya hürmet etmiyen, İslâmiyet'in nâmus perdesini yırtmış olur (Seyyid Abdülhakîm)

HAYÂ NEDİR?

Utanma, âr, nâmus Çirkin şeylerden sıkılma veya edebe uymayan bir şeyin meydana gelmesinden dolayı kalbde meydana gelen rahatsızlık
Hayâ îmândandır Îmânı olan Cennet'tedir Fuhuş kötülüktür Kötüler Cehennem'dedir (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb, Buhârî)

Hayâ ile îmân, berâberdirler Biri gidince, diğeri onu tâkib eder (Hadîs-i şerîf-Nisâb-ül-Ahbâr)

Allahü teâlâdan hayâ ediniz! Hakîkî mânâda Allahü teâlâdan hayâ etmek, kötü düşüncelerden uzak durmak, helâl lokma yemek ve ölümü hatırlamaktır Âhireti isteyenler dünyânın zînetinden süsünden uzaklaşır İşte bunları yapmak, Allahü teâlâdan hakkıyla korkmak demektir (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Taberânî)

Cennet'e gitmek isteyen uzun emel sâhibi olmasın Dünyâ işleri ile uğraşması ölümü unutturmasın Harâm işlemekte Allah'tan hayâ etsin (Hadîs-i şerîf-Berîka)

Hayâsız insan, halk içinde çıplak oturan kimse gibidir (Hazret-i Ebû Bekr)
Cebrâil aleyhisselâm, aklı, hayâyı ve îmânı Âdem aleyhisselâma getirdi ve dedi ki: "Yâ Âdem! Allahü teâlâ hazretleri selâm eder, sana getirdiğim şu üç hediyenin birini kabûl etsin" dedi "Âdem aleyhisselâm aklı kabûl eyledi

Cebrâil aleyhisselâm, îmâ n ile hayâya; "Siz gidin" deyince, îmân dedi ki: "Allahü teâlâ bana emreyledi ki, akıl nerede ise, sen de orada ol!" Ondan sonra hayâ da aynı şekilde, Allahü teâlâ tarafından emrolunduğunu beyân ederek, her ikisi de akıl ile berâber Âdem aleyhisselâmda kaldı Allahü teâlâ kime akıl verirse, hayâ ile îmân da onunla berâberdir Aklı olmayanın ne hayâsı, ne de îmânı vardır (Süleymân bin Cezâ)
Kul hayâ sâhibi olduğu zaman, hayır ve iyi işlere yapışır Hayâ kalbe yerleştiğinde, nefsin arzû ve istekleri ondan uzaklaşır (Ebû Süleymân-ı Dârânî)

Allahü teâlâdan hayâ etmeyen kimse, insanlardan da hayâ etmez (Zeyd bin Sâbit)

Âfetlerin evveli, cehâlet, bilgisizlik, sonra nefsin arzû ve isteklerine meyletmek, sonra hayâyı terk etmektir (Sehl-i Tüsterî)

Hayânın en kıymetlisi, Allahü teâlâdan utanmaktır Ondan sonra Resûlullah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) hayâdır Daha sonra insanlardan hayâ etmek gelir (Muhammed Hâdimî)



Selam, Hudaya ittiba edenlere

alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.