Çerkes Hasan |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çerkes HasanRabb-i izzet Cennet etsin kabrini Çerkes Hasan ?rkes Hasan[/url]Kâmet-i Avni'ye ol esnâda biçmişti kefen ![]() 30 Mayıs 1876 günü Sultan Abdülazîz birkaç insafsız ve safdil devlet adamının şahsî çıkarları uğruna ve batılıların da kışkırtmalarıyle tahttan indirildi Bunların başında “Kinim dînimdir!” diyecek kadar kindâr olan Hüseyin Avni Paşa geliyordu Tarihçi Yılmaz Öztuna, Hüseyin Avni Paşa hakkındaki şu sözleri naklediyor:Mareşal Nusret Paşa: “Avni Paşa, çaldığı paralarla çok mal mülk edindi Velinimeti olan Sultan Abdülaziz hakkında cesaret ettiği hıyanet ve cinayet umum milleti ondan nefret ettirdi ”Devrin en büyük tarihçilerinden Süreyya Bey: “Avni Paşa, kelimenin bütün manasıyla ırz düşmanı bir canavardı ”Mabeyn-i Hümayun başkatibi Atıf Bey: “Şehvetine çok mağluptu Irz düşmanı idi Bir takım fahişeleri konağına getirip içki sofraları kurardı Güzel hanımları olan zabitleri taşraya tayin eder, karılarının ırzlarına tasallut ederdi ”Çerkes Hasan Beyin ablası Neşerek Kadınefendi, Sultan Abdülazîz Hanın hal’ edildiği gün, Dolmabahçe Sarayından Topkapı Sarayına nakledilmesi esnâsında mücevher sakladığı şüphesiyle omuzundaki şal, pâdişâhın gözleri önünde çekilip alınarak hakârete uğramıştı Kadınefendi, omuzları açık olarak boğazı geçmiş ve hastalanmış, Sultan Azîz’in ölümü üzerine de şok geçirerek 11 Haziran günü vefât etmiştir Hüseyin Avni Paşa, hal’den sonra Çerkes Hasan’ın İstanbul’da Birinci Orduda bulunmasını tehlikeli görmüştü Bu sebeple kolağası (kıdemli yüzbaşı) rütbesiyle onu merkezi Bağdat’ta olan Altıncı Orduya tâyin etmişti Ancak Hasan Bey gelişen olaylar üzerine Bağdat’a gitmeyi reddetti Bilhassa ablasına karşı yapılan muâmele kendisini son derece sarsmış olup, Hüseyin Avni Paşaya haddini bildirmeye karar vermişti Bağdat’a gitmeyi reddeden Hasan Bey tutuklandı ise de, gideceğine söz verdiği için serbest bırakıldı Hasan Bey eniştesi olan Ateş Mehmed Paşanın Cibali’deki evinde halasının yanında oturuyordu Bekârdı Bu konağa gidip baştan aşağı silahlandı Abdülazîz Hanı şehid ettiren paşalar, başarılarının zevki içinde Midhat Paşanın Bâyezîd’deki konağında 15 Haziran gecesi toplanmışlardı Bu sırada Çerkes Hasan Bey konaktan içeri daldı Üniformalı olduğu ve sarayla ilgisi bulunduğu için haber getirdi zannetmişlerdi Bu sebeple kolayca konağın üst katına çıktı ve elinde tabancalarından biri olduğu halde kabinenin toplandığı salona daldı: “Davranmayın!” diye bağıran Hasan Bey aynı zamanda tabancasını ateşleyerek Hüseyin Avni Paşayı göğüs ve karnından vurdu Paşalar korku içinde bitişik odaya sığınırlarken diktatör Hüseyin Avni can havliyle kendini sofaya attı Lâkin Hasan Bey onun işini bitirmeye azmetmişti Üzerine yürürken beline sarılan ve kendisini durdurmaya çalışan Bahriye Nâzırı Kayserili Ahmed Paşanın ellerini ve kulaklarını doğradı Aynı zamanda diktatör Avni Paşanın üzerine çökerek kamasını birkaç defâ karnına sapladı Avni Paşayı öldürdükten sonra salona dönen Hasan Bey Hariciye Nazırı Raşid Paşayı da öldürdü Bu sırada yetişen askerler tarafından yaralı olarak tevkif edildi Merdivenlerden inerken Bahriye Kolağası Şükrü Beyin hakâreti üzerine birkaç manga asker arasında çizmesine sakladığı küçük tabancasını çıkarıp onu da öldürdü Hâdiseyi işiten İngiliz Büyükelçisi Sir Henri Eliotte; “Midhat Paşaya bir şey oldu mu?” diye sormuştur Çünkü, Abdülazîz Hanın tahttan indirileceğini bilen dört kişiden biri de bu büyükelçiydi Midhat Paşa ve Hüseyin Avni’nin samîmi arkadaşıydı Yılmaz Öztuna, Büyükamiral Vesim Paşa’nın şu sözlerini naklediyor: “Hüseyin Avni Paşa biz askerlerin başına da, milletin başına da diktatör kesildi Neyse Çerkes Hasan geldi de, hepimizin askerî şerefini kurtardı ”Yaralarını tedâvi ettirmeyen Hasan Bey, kısa süren duruşmasından sonra îdâma mahkum oldu ve ertesi gün Bâyezîd meydanında îdâm edildi Diktatör Hüseyin Avni Paşanın ölümü halk arasında sevinçle karşılandı Çerkes Hasan’a ise o nisbette acı duyuldu ve gönüllerde millî kahraman olarak yerleşti Adına şarkılar söylendi, ağıtlar yakıldı Aksaray'dan kar geliyor, Ben sandım ki yar geliyor Çıktım baktım pencereye Çerkes Hasan can veriyor ![]() Beyazıt'tır meydan yeri, Hanımların seyran yeri Çerkes Hasan'ı astılar Sol yanında ferman yeri ![]() Edirnekapı’ya defnedilen Çerkes Hasan Beyin demir parmaklıklı mezârının büyük taşında "Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Beyin oğlu olup, Harb Okulunu bitirip, kıdemli yüzbaşı rütbesindeyken genç yaşında velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkes Hasan Beyin kabridir" yazılıdır Eşref Paşa mersiyesinden bir bölüm:Rabb-i izzet Cennet etsin kabrini Çerkes Hasan Kâmet-i Avni'ye ol esnâda biçmişti kefen ![]() Kaynaklar: Yılmaz Öztuna'nın makaleleri ve Türkiye Gazetesi'nin "Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi", c 2, s 166
|
|
Çerkes Hasan |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çerkes HasanBugün Milli Gazete'de bu konuyla ilgili bir yazı gördüm: [Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız![]() ![]() ]Yazının son kısmını buraya alalım: Nitekim bu hadiseyi Yılmaz Öztuna bahsi geçen eserinde şöyle anlatır: "Sabık Hükümdarın ailesini kayıklara bindirmeye memur subaylardan biri, kayığa binmek üzere bulunan padişahın zevcesi 28 yaşındaki Neş'erek Nesrin Üçüncü Kadın-Efendi'nin mücevher sakladığını sandı Omuzlarındaki şalı hızla çekip aldı Mücevher falan yoktu Kadın-Efendi, derhal kayığa atladı Şal, subayın elinde kaldı Neş'erek Kadın, narin ve hassas bünyeli idi Çıplak kalan omuzlarına müthiş bir yağmur yedi Kocasının felaketiyle zaten perişan olmuştu Hemen o gün hastalandı Ve birkaç gün sonra öldü Neş'erek Kadın Şehzâde Şevket Efendi ile Emine Sultan'ın annesi idi![]() "Kraliçe protokolünde padişah eşine yapılan bu muamele, Türk tarihinde tektir ve emsali yoktur Ancak birkaç saniye süren bu alçaklığın nasıl netice vereceğini, Türkiye tarihini nasıl etkileyeceğini o anda ne bu haltı eden cahil adam, ne kimse tahmin etmişti![]() "Zira Neş'erek Kadın-Efendi, Binbaşı Çerkes Hasan Bey'in iki yaş büyük ablası idi ![]() ![]() Hasan Bey ablasının intikamını hemen aldı ve Türkiye tarihinin akışını değiştirdi ama, asıl intikam alacak kişi, bu olayı penceresinden kanlı gözyaşları dökerek seyrediyordu Bu, Şehzâde Abdülhamid Efendi idi Amcasının ve ailesinin nasıl kayıklara bindirilip zırhlıların açığından geçirilerek Sarayburnu'na çıkarıldığı sahnesini, hayatının sonuna kadar unutmayacaktı![]() ![]() "
|
|
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
| Görünüm Modları | |
|
|