Amr Bin Dînâr

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Amr Bin Dînâr




AMR BİN DÎNÂR

Tâbiîn devri âlim ve evliyâsından İsmi Amr bin Dînâr el-Cumahî, künyesi Ebû Muhammed'dir 666 (H46) senesi İran beldelerinden birinde doğdu Arap kabîlelerinden Cumah'ın himâyesine girdi 743 (H126) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti

Amr bin Dînâr, Eshâb-ı kirâmın ve Tâbiînin büyüklerinden ders aldı Onların sohbetinde bulundu Abâdile-i Erbaa yâni dört Abdullah adı verilen Abdullah bin Abbâs, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Zübeyr, Abdullah bin Amr bin Âs gibi Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden, Saîd bin Müseyyeb, Atâ bin Ebû Rebâh, Mücâhid gibi Tâbiînin büyüklerinden hadîs ilmini öğrendi Onlardan hadîs-i şerîf rivâyet etti Sika, güvenilir ve sağlam hadîs imâmıdır Kendisinden Tâbiînin büyüklerinden İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe, Katâde bin Diâme, Eyyüb Sahtiyânî, Şu'be bin el-Haccâc, Süfyân bin Dînâr, Süfyân bin Ziyâd Usfurî, Hammâd bin Seleme, Hammâd bin Zeyd ve daha pekçok Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn âlimleri hadîs-i şerîf öğrenip, rivâyet etti

Amr bin Dînâr, zamânında Mekke-i mükerreme müftisi oldu Mertebesi çok yüksekti Müslümanlar arasında her bakımdan büyük bilindi ve sevildi Ahlâkı güzel olup, ilim ve fazîlette devrinin önde gelenlerinden idi Hadîs âlimlerinden Şu'be bin el-Haccâc, Amr bin Dînâr'ın üzerine başkalarını tercih etmez ve buyururdu ki: "Hadîs-i şerîfler husûsunda Amr bin Dînâr'dan daha emîn bir kimse görmedim"

Muhaddisler, büyük hadîs âlimlerinden İbn-i Nüceyh; "Ben Amr bin Dînâr'dan daha fakîh ve dinde büyük âlim görmedim" buyurdu Ahmed bin Hanbel ve Yahyâ bin Maîn, onu Katâde'ye tercih etmişlerdir Çok ibâdet eder, geceyi üçe bölerdi Üçte birinde hadîs okur, üçte birinde uyur, üçte birinde namaz kılardı

Amr bin Dînâr anlatır: "Medîne'de birisinin kız kardeşi vefât etti O kimse şöyle anlattı: "Kızkardeşimi defnettiler Kabri başından ayrıldık Benim değerli bir yüzüğüm vardı Kayboldu Onun kabrine düştü zannıyla kabrine gittim Kabrin lahdi üzerindeki tahtayı kaldırdım Ateş alevleri yüzüme vurdu Baktım, mezarın içi ateşle dolu Tahtayı yerine koydum Mezarın üstünü sıkıca kapatıp ağlayarak eve döndüm Annemden, kız kardeşimin huyunun nasıl olduğunu sordum Bana; "İki kötü huyu vardı Biri namazına gevşekti İkincisi koğuculuk yapardı" cevâbını verdi Bundan anlaşılmış oldu ki, bu iki kötü huy, kabir azâbına sebeptir"

Amr bin Dînâr hazretleri kelime-i tevhîdin fazîletine dâir şu hadîs-i şerîfi bildirmiştir:

Peygamber efendimiz buyurdular ki: "Bir kimse inanarak "La ilâhe illallah" derse, muhakkak Cennet'e girer"

Eshâb-ı kirâmı çok sever, onların büyüklüğünü İslâmiyete yaptıkları hizmetleri devamlı talebelerine anlatırdı Şu hadîs-i şerîfi sık sık tekrarlardı:

"Eshâbıma söğmeyiniz Kim Eshâbıma söğerse, Allahü teâlânın lâneti onun üzerine olsun"

Oruçla ilgili olarak da şu hadîs-i şerîfi rivâyet ettiler:

"Hilâli görünce oruca başlayınız Hilâli görünce bayram yapınız Eğer hava bulutlu olur da hilâli göremezseniz, otuza tamamlayınız"

ELİNİ KESMEZSEK HELÂK OLURSUN!

Amr bin Dînâr hazretleri şöyle anlatır: "Önceki ümmetlerden birisi bir deniz sâhiline gitti Orada yüksek sesle bağıran birisini gördü Şöyle diyordu: "Beni gören kimse bir başkasına aslâ zulmetmeyecek!" Gelen kişi yanına yaklaşarak; "Ey Allah'ın kulu! Senin bu sözün nedir, ne demek istersin?" diye sordu O da ona şöyle cevap verdi: "Ben bir zamanlar emniyet mensubu idim Bir gün bu deniz sâhiline geldim Şurada balık avlayan birini gördüm Avladığı balığı bana hîbe etmesini söyledim, fakat râzı olmadı Daha sonra satmasını istedim Yine kabûl etmedi Canım sıkıldı Kızdım, kırbacımla başına vurmaya başladım ve o balığı zorla aldım Elimde sallayarak geri dönmek için yola koyuldum

Eve yaklaştığım bir sırada balık parmağımı kaptı Parmağımı kurtarmak için yere atmak istedim, fakat bırakmadı Hemen acele eve girip içeridekilerden yardım istedim Onlar da uzunca bir zaman uğraştılar Netîcede zorlukla parmağımı kurtardık Lakin parmak şişti, kabardı Balığın dişlerinin izleri göz göz açıldı Bunun üzerine iyi bir tabibe gittim Parmağımı görünce; "Bu kangren olmuş, eğer kesilmezse, helâk olursun" dedi Sonra da kesti Bu defâ hastalık elime sıçradı Yine o tabîbe koştum Bana; "Eğer elini kesmezsek helâk olursun" dediRızâm üzerine eli de kesti Bu defâ hastalık koluma geçmişti Yine tabîbe koştum Hastalığın kola yayılmış olduğunu söyleyip kolumu da kesti Hastalık bu defâ pazuma çıkmıştı Korku ve şaşkınlıkla evimden çıktım Deli gibi koşuyor ve hayvanlar gibi bağırıyordum Oralarda büyük bir ağacın gölgesine sığındım Dalları arasında uyudum kaldım Rüyâmda birisinin benim yanıma geldiğini gördüm Bana; "Senin uzuvların kaç kere kesildi ve parça parça atıldı Hakkını sâhibine götür ver O zaman kurtulursun" dedi

Uyandığımda aklım başıma geldi Hak sâhibini hatırladım Bu bana Allahü teâlâdan gelen bir cezâ idi Hemen deniz kenarına gittim Balık avcısını buldum Ağını denize atmıştı Onu çekinceye kadar bekledim Çok balıklar çıkardı O zaman balıkçıya seslenip; "Efendim ben senin kölenim!" dedim Bana dönüp; "Sen kimsin?" dedi Ben de; "Efendim falan zaman sizi dövüp zorla balığınızı gasbeden kimseyim" dedim Sonra ona kolumu gösterdim Onu görünce böyle belâdan Allahü teâlâya sığındı "Sen şimdi serbestsin gidebilirsin" dedi Ayrılmak istedim Bana; "Dur Bu benden sana adâlet olmaz Çünkü bir balık için sana bedduâda bulunmuştum" dedi Beni elimden tutup evine götürdü Oğlunu çağırdı Bir yer gösterip; "Şurasını kaz" dedi Oğlu orasını kazdı İçinde otuz bin dirhem olan bir kese çıkardı Balıkçı oğluna emredip içinden benim için on bin dirhem saymasını söyledi ve bana; "Bunlarla ihtiyâcını gider" dedi Sonra yine bir on bin dirhem daha verip; "Bunları da komşularına ve akrabâna dağıt!" dedi Ben ayrılmak istediğimde ona; "Allah için bana söyle nasıl bedduâ ettin?" dedim O da bana şöyle dedi: "Sen bana vurup balığı aldığında semâya baktım ve ağladım Sonra da yâ Rabbî! Onu da beni de sen yarattın Onu kuvvetli, beni zayıf kıldın Sonra onu bana musallat eyledin Onun zulmünü benden geri çevirmedin Beni de onun zulmüne mâni olmaya kuvvetli kılmadın Kudretin hakkı için onu âleme ibret olacak hâle koy! dedim" Bunun üzerine verdiklerini alıp oradan ayrıldım

1) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c5, s479
2) Tehzîb-üt-Tehzîb; c8, s30
3) Tezkîretü'l-Huffâz; c1, s113
4) Hilyet-ül-Evliyâ; c3, s347
5) Ravd-ur-Reyyâhîn; s169
6) El-A'lâm; c5, s77

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.