![]() |
Muhyiddîn-İ Arabî |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Muhyiddîn-İ ArabîMUHYİDDÎN-İ ARABÎ On ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda Endülüs'te ve Şam taraflarında yaşamış büyük velîlerden ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Küçük yaşında ilim tahsîl etmeye başlayan Muhyiddîn-i Arabî, sekiz yaşındayken babasıyla birlikte İşbiliyye'ye gitti ![]() ![]() ![]() Bir gün Muhyiddîn-i Arabî hastalandı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî pekçok ilimleri tahsîl etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Endülüs'te, Fas'ta, Tunus'ta, Mısır ve Mekke-i mükerremede kaldığı zamanlarda hadîs ilmini ve diğer ilimlerden bir kısmını; İbn-i Asâkir ve Ebü'l-Ferec ibn-il-Cevzî, İbn-i Sekîne, İbn-i Ülvan, Câbir bin Ebû Eyyûb gibi büyük âlimlerden öğrendi ![]() ![]() Tefsîr, hadîs, fıkıh, kırâat gibi pekçok ilimlerde büyük âlim oldu ![]() ![]() ![]() Gavs-ül-a'zam Seyyid Abdülkâdir Geylânî hazretleri, bir gün en önde gelen talebelerinden Cemâleddîn Yûnus bin Yahyâ'yı yanına çağırarak; "Benden sonra, benim künyem olan Muhyiddîn isminde, Allahü teâlânın çok sevdiği evliyâsından bir kimse gelecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hocasının üstâdı olan Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin hırkasını üvey oğlu ve talebesi olan Sadreddîn-i Konevî'ye giydirdi ![]() Konya'da bir müddet kaldıktan sonra Haleb'e giden Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, 1215 senesinde tekrar Konya'ya döndü ![]() ![]() ![]() Büyük âlimler, Muhyiddîn-i Arâbî'nin hâl, makam ve ilim bakımından pek yüksek olduğunu kabûl ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Talebelerinden Sadreddîn-i Konevî şöyle anlatmıştır: "Hocam İbn-i Arâbî, geçmiş peygamberlerin ve velîlerin ruhlarından istediği ile rüyâsında veya uyanık iken görüşürdü ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri şöyle anlatır: "Bir gün Tunus Limanında idim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Bir defâsında deniz yolu ile uzak memleketlere seyahate çıkmıştım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zenginlerden biri, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerine kıymetli bir ev bağışlamıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, İmâm-ı Gazâlî'ye muhabbet ve bağlılığından, Şam'da Gazâliye Medresesinde çok oturur, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin eserlerini okurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Horasan'da Muhyiddîn-i Arabî hazretlerine çok dil uzatan, ona ve onu sevenlere eziyet eden bir adam vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir kimse, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin büyüklüğüne inanmaz, ona buğzederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Muhyiddîn-İ Arabî |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Muhyiddîn-İ ArabîMuhibbüddîn-i Taberî, vâlidesinden şu hâdiseyi rivâyet etti: "Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, bir gün Kâbe-i muazzamada, Kâbe'nin mânâsı hakkında bir vâz veriyordu ![]() ![]() ![]() Şihâbüddîn Sühreverdî ile Muhyiddîn ibni Arabî yolda karşılaştılar ![]() ![]() ![]() İbn-i Arabî'ye Sühreverdî'den sorulunca buyurdu ki: "Baştan ayağa kadar sünnet-i seniyye ile doludur ![]() "Ruhlar ile nasıl görüşüyorsunuz?" diye sordular ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri kendinden nasîhat isteyen bir kimseye buyurdu ki: "Ey nefsinin kurtuluşunu isteyen kimse! Herşeyden önce sana lâzım olan, sana kendi ayıb ve kusûrlarını gösterecek, seni nefsine itâattan kurtaracak bir üstâd, hoca lâzımdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sakın hatırına o zâta karşı îtirâz gelmesin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O zâta, hiçbir işinde îtiraz etme ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O zâtın denemesinden çok sakın ve kork ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böyle bir zâtı aradığın müddet içerisinde, şunlara dikkat et: İlk yapacağın şey; tövbe etmek, üzdüğün kimseleri râzı etmek, üzerinde hakkı bulunanlara haklarını geri vermek, günah ve isyân içerisinde geçen ömrün için ağlamak, ilim ile meşgûl olmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdesti en güzel ve şartlarına uygun olarak al ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Acıkmadıkça yeme ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri velîlik yolundaki yüksek derecesini ifâde ederek buyurdu ki: "Allahü teâlâ bana öyle nîmetler ihsân etti, bildirdi ki, istersem kıyâmete kadar gelecek bütün velîleri, kutubları, isim ve nesebleriyle bildirebilirim ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri kendisinden yüzlerce sene sonra ortaya çıkacak olan telgrafın çalışma tekniğini bildirdi ![]() ![]() ![]() Şeceret-ün-Nu'mâniyye fî Devlet-il-Osmâniyye isimli eserinde; "Sin, Şın'a gelince, Muhyiddîn'in kabri meydana çıkar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin, onu çok seven bir hizmetçisi vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük âlimlerden birisi Kâbe-i muazzamaya gelmiş tavâf ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri her işini Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yapardı ![]() ![]() "İslâmiyetin emirlerinden bir emri yapmayanın mârifeti sahîh değildir ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî; "Ârifin niyeti, maksadı olmaz" buyuruyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretleri hadîs ilminde sâhib-i isnâd ve fıkıh ilminde ictihâd makâmında idi ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Muhyiddîn-İ Arabî |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Muhyiddîn-İ ArabîDört mezhebin âlim ve ârifleri, Muhyiddîn-i Arabî'yi hep medhetmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Osmanlı Devletinin yetiştirdiği âlimlerin en büyüklerinden olan İbn-i Kemâl Paşa hazretleri, İbn-i Arabî hakkında sorulan bir suâle şöyle cevap vermiştir: "Kullarından sâlih âlimler yaratan, bu âlimleri peygamberlerine vâris kılan Allahü teâlâya hamd olsun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn-i Arabî'nin birçok eseri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmâm-ı Süyûtî, Tenbîh-ül-Gabî kitabında, Muhyiddin-i Arabî hazretlerinin büyüklüğünü vesîkalarla isbât etmektedir ![]() ![]() Bununla berâber, îmân, îtikâd ve ibâdet bilgilerine tam vâkıf olmayanların ve tasavvufun inceliklerini iyi bilmeyenlerin, Muhyîddîn-i Arabî'nin kitaplarını okumaları ve sözleri üzerinde düşünmeleri, çok defâ zararlı olmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, 1230 (H ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, evliyâ-i ârifînin en büyüklerinden olduğu gibi, zâhir âlimlerin de büyük imâmlarındandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() SÖZLERİ DOĞRUDUR Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretleri, Hızır aleyhisselâm ile karşılaşmasını şöyle anlatır: "Hocalarımdan Ebü'l-Abbâs hazretleri bir zâtı anlatıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() YAKMAYAN ATEŞ Muhyiddîn-i Arabî, zamânında bir kişi, Felsefeyle îzâha, çalışırdı her işi ![]() Açık mûcizeleri, ederdi o hep inkâr, Derdi ki: “Bu şeylere, câhiller inanırlar ![]() Geldi bir gün bu kişi, Muhyiddîn-i Arabî’ye, Kapıdan izin alıp ve girdi içeriye, Soğuk bir kış günüydü, mangal vardı odada, Şöyle söze başladı, bu filozof orada ![]() “Bâzı câhil insanlar, şuna inanırlarmış, Nemrud Halîlullah'ı, bir gün ateşe atmış ![]() Ve lâkin Halîlullah, yanmamış o ateşte, Bu işi akıl mantık, kabûl etmiyor işte ![]() Ateşin özelliği, yakıcıdır muhakkak Böyle hurâfelere, câhil inanır ancak ![]() Üzüldü o velî zât onun bu sözlerinden Ona cevap olarak, kalktı hemen yerinden, Ateş dolu mangalı, alarak ellerine, Boşalttı tamamını, kilimin üzerine ![]() Karıştırdı eliyle, hem de o ateşleri, Sonra da avuç avuç, mangala döktü geri ![]() Bunu gören filozof, şaşırdı hayretinden, Dedi ki: “Bu gördüğüm, gerçek mi hakîkaten ![]() Peşinden buyurdu ki, Muhyiddîn-i Arabî: “Sok sen de şu ateşe, elini, benim gibi ![]() O dahî bir elini, uzatınca ateşe Ateşin şiddetinden, geri çekti acele ![]() Çok hayret etmiş idi, o kişi olanlardan, Muhyiddîn-i Arabî, buyurdu ki o zaman: “Ateşin özelliği, yakıcıdır ve fakat, İbrahîm peygamberi, yakmadı, bu hakîkat, Bıçak da kesicidir, mantığa bakar isek, Ve fakat İsmâil’i, kesmedi, bu da gerçek ![]() Sen yanlış biliyorsun, hakîkat işte budur, Her şey Hak teâlânın, dilemesiyle olur ![]() Pişman oldu o kişi, önceki sözlerine, Şehâdeti söyleyip, girdi İslâm dînine ![]() ALLAHÜ TEÂLÂ EMRETMEDİKÇE YAKMAZ Bir gün sohbetine inkârcı bir felsefeci gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() KAZDIĞI KUYUYA DÜŞTÜ Evi, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin türbesine çok yakın olan Ahmed Halebî, bizzat gözleriyle gördüğü şu kerâmeti anlattı: "Bir gece yatsı namazından sonraydı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1) Tenbîh-ul-Gabî 2) El-A'lâm; c ![]() ![]() 3) Mu'cem-ül-Müellifîn; c ![]() ![]() 4) Lisân-ül-Mizân; c ![]() ![]() 5) Şezerât-üz-Zeheb; c ![]() ![]() 6) Kâmûs-ül-A'lâm; c ![]() ![]() 7) Fevât-ül-Vefeyât; c ![]() ![]() 8) Zeyl-i Ravdateyn; s ![]() 9) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c ![]() ![]() 10) Mîzân-ül-İ'tidâl; c ![]() ![]() 11) Nefehât-ül-Üns; s ![]() 12) Tabakât-ül-Kübrâ; c ![]() ![]() 13) Tabakât-ül-Müfessirîn; c ![]() ![]() 14) Et-Tefsîr vel-Müfessirûn; c ![]() ![]() 15) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye (49 ![]() ![]() 16) Müjdeci Mektublar-Mektûb; No:100, 131, 200, 220, 234 17) Tabakât-ı Evliyâ; s ![]() 18) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|