![]() |
Müslümana &Quot;Haram&Quot; Çeşmesi! |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Müslümana &Quot;Haram&Quot; Çeşmesi!Vaktiyle Bursa’ da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman’a haram!” Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye ![]() ![]() ![]() Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş ![]() Müslüman’a yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklini mi yitirdin?” diye çıkışmışlar adama ![]() Adam: —Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…” Dedikçe kadı kızmış: —Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş ![]() Demiş ama bir yandan da merak edermiş: - “Nedir gerekçen? ![]() ![]() ![]() Adam: —Bir tek Sultan’a derim…” Diye cevap verince, ortalık yine karışmış ![]() ![]() —De bakalım ne diyeceksen ![]() Müslüman’a haram yazarsın? ![]() ![]() Adam, başı önünde konuşur: —Delilim vardır, lâkin ispat ister ![]() —Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?” —O zaman boynum, hükme kildan incedir Sultanım…” — Eeee?” —Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun ![]() Dediği yapılmış adamın ![]() ![]() ![]() ![]() Cevre ülkelerden bile elciler gelmiş, elciler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam: —Sultanım, artik bırakmak zamanıdır” demiş ![]() Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler… Az zaman geçmiş ki, adam: —Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş ![]() Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve ayni tepkiler artarak devam etmiş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sultan: —Bitti mi?” demiş adama ![]() —Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş ![]() —Şimdi de nedir isteğin?” —Efendim, payitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulu cami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler ![]() ![]() ![]() Ve ne olmuş bilin bakalım? Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış ![]() Geçmiş bir hafta, “nerde imam” diye gelen-giden yok! Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o gecen hafta derdest edilen koca âlim için: —Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…” —Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!” —Vah vaah! Acırım arkasında kıldığım namazlara…” —Sorma, sorma ![]() ![]() ![]() Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri ![]() —Eee, ne olacak simdi? Adam: —Bırakma zamanıdır ![]() ![]() “Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş ![]() - “Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlar’a su helâl edilir mi?” Sultan acı acı tebessüm etmiş: —Hava bile haram, hava bile!” demiş ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Müslümana &Quot;Haram&Quot; Çeşmesi! |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Müslümana &Quot;Haram&Quot; Çeşmesi!Ne desem sözlerim sükut kalır, hüzünle okudum aklıma aşağıdaki kıssa geldi Yahya Efendi'den Kanuni'ye: Neme lâzım be sultanım! ![]() Kanuni Sultan Süleyman, en yüksek duruma getirmiş olduğu devletin akıbetini hayâl eder, günün birinde “Osmanoğulları da inişe geçer çökmeye yüz tutar mı?” diye derin derin düşünmeye başlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahyâ Efendi’nin cevabı bir bakıma çok kısa, bir bakıma içinden çıkılmaz bir hâl alır: “Neme lâzım be Sultânım!” Topkapı Sarayı’nda bu cevabı hayretle okuyan Sultân, bir mânâ veremez ![]() ![]() ![]() “Ağabey ne olur mektubuma cevap ver ![]() “Sultânım sizin sorunuzu ciddiye almamak kâbil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz ettim ![]() “İyi ama bu cevaptan bir şey anlamadım ![]() ![]() ![]() “Sultânım! Bir devlette zulüm yayılsa, haksızlık şâyi olsa, işitenler de “neme lâzım” deyip uzaklaşsalar, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunları dinlerken ağlamaya başlayan koca sultan, söyleneni başını sallayarak tasdîk eder, sonra da kendisini böyle ikaz eden bir âlime memleketinin sahip olduğu için Allah’a şükreder ![]() ![]() İlgili mektup, Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir ![]() (Tarafımca derleme) *** Osmanlı pâdişâhı, Kânûnî zamanında, Yahyâ Efendi diye, vardı ki bir evliyâ ![]() Sultan, Ağabey diye, ona hitab ederdi, Büyük zât olduğunu, bilir ve çok severdi ![]() Velî Yahyâ Efendi, hazret-i Hızır ile, Sık sık görüşür idi, Allah'ın izni ile ![]() Pâdişâh bu durumu, çok iyi biliyordu, Kendisi de Hızır’la, görüşmek istiyordu ![]() Çıktı sultan bir gece, kayıkla gezintiye, Yanaştırıp kayığı, bir ara Ortaköy’e ![]() Yahyâ Efendiye de, gönderdi ki bir haber; O da gelip bulunsun, kendisiyle beraber ![]() Yahya Efendi dahi, onun ricâsı ile, Gelip bindi kayığa, yanında birisiyle ![]() Sultanın parmağında kıymetli yüzük vardı ![]() O kişi, dikkatlice o yüzüğe bakardı ![]() İyice farkedince, bunu Sultan Süleymân, O kıymetli yüzüğü, çıkarıp parmağından, Dedi ki: “Siz gâliba, bunu merak ettiniz, Alıp daha yakından, bakıp inceleyiniz ![]() O zât aldı yüzüğü, evirip çevirerek, Atıverdi denize, hem de gülümseyerek ![]() Yahyâ Efendi hariç, kayıkta bulunanlar, Çok hayret ettiler ki, acabâ bu ne yapar? Biraz sonra o kişi inmeği arzu etti Pâdişâh kayıkçıya; “Kıyıya yanaş” dedi ![]() O kişi tam inerken bir avuç su alarak, Uzattı pâdişâha, göz altından bakarak ![]() Avcundaki o suda attığı yüzük vardı, Pâdişah bunu görüp, hayretten dona kaldı ![]() Tutmak istediyse de, o kişinin elinden, Lâkin o zât bir anda, kayboldu göz önünden ![]() Sordu Sultan Süleymân, Yahyâ Efendiye ki “Ağabey, ne oluyor, bu olanlar nedir ki?” “Efendim gördüğünüz, Hızır idi” deyince, Dedi: “Bunu ne için, demedin daha önce ![]() Buyurdu: “O kendini, tanıttı hükümdârım, Lâkin siz tanımakta, geç kaldınız hünkârım ![]() ("Gördüğün Hızır İdi" adlı şiirden) |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|