Eskişehir El Sanatları

Eski 08-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eskişehir El Sanatları



Eskişehir?de bugün yaşatılmaya çalışılan el sanatlarından bazıları şunlardır:


LÜLETAŞI İŞLEMECİLİĞİ


1940?lı yıllarda gelişmeye başlayan Lületaşı işlemeciliği 1950?li yıllardan başlayarak bir el sanatı olarak kendini göstermeye başlar Önceleri yalnızca pipo yapımı konusunda gelişme kaydeden Lületaşı, kolye, bilezik, küpe ve biblo gibi süs eşyalarında da aranılan bir taş olmaya başlamıştır

Lületaşı ustalarının Lületaşının bulunuşu ve ilk kuyunun açılışı ile ilgili anlattıkları bir hikayeye göre bir gün çobanın biri koyunlarını otlatırken dinlenmek için bir ağacın altına oturur O sırada bir köstebeğin topraktan beyaz taş parçalarını çıkarmaya çalıştığını görür Çoban taş parçasını eline alır, çakısıyla yontmaya başlar ve bir peri kızı çıkarır ortaya Kız dile gelir ?-Yaktın beni insanoğlu? diye bağırarak delikten içeri girip kaybolur Çoban da arkasından gider ve kızı ararken derin bir çukurun içinde ölür Böylece ilk kuyu açılmış olur Bu hikayeye göre lületaşı ustaları da kendi pirlerinin Köstebek olduğuna inanırlar

Toprağın 1 metre altından başlayarak 140-150 metre altına inen kuyulardan oldukça güç koşullarda çıkarılan Lületaşı, diğer adıyla Eskişehir taşı beyaz renkte olup gözeneksiz ve hafif olması aranan özellikleridir İyi nitelikte taşlar ?Boz? ve ?Devetüyü? adı verilen topraktan çıkarılır

Eskişehir?in Sarısu, Yenişehir, Türkmentokat, Gökçeoğlu, Karaçay, Söğütçük, Margı, Sepetçi, Nemli, Kümbet, Yeniköy, Kepeztepe, Karahöyük ve Başören köylerinden çıkarılan lületaşı büyüklüğüne göre sıralanarak yapılacak eşyanın türü seçilir Yalnızca kolye ve tespih yapılabilen en küçük boy lületaşına ?Dökme? denir Küçük boy pipo yapımında ?Orta?, orta boy pipo yapımında ise ?Daneli? kullanılır Büyük boy pipolar ?Pamuklu? dan yapılır Taşın büyüklüğü on pamuklu boyuna eriştiğinde ?Birimbirlik? adını alır En büyük boy taşa ise ?Sıramalı? adı verilir Ancak nadiren bulunan ve 30 ile 80 pamuklu boyları arasında değişen taşlara da rastlanır Bunlara ise ?Omuzlama? ve ?Budama? denir

Taş işlemesinde ?Tahra? adı verilen keski ile taşın dış yüzeyi temizlenir ?Kaba Bıçak? ile pürüzler giderilir ve yapılacak eşyaya göre yontulur Bu işleme ?Saykalı? adı verilir İşlemeyi kolaylaştırmak için ıslatılan taş üzerinde ?İş Bıçağı? ile taslak çıkarılır ?Sıyırgı? ile yüz düzeltilir, gözler açılır ?Sakal Tarama Bıçağı? ile sakal taranır ?İskarpile? ile piponun tütün konulacak yeri oyulur Pipo elektrikli fırına kurutulmaya konur Kuruma süresi iki saattir Kurutulduktan sonra, matkapla piponun ağız deliği delinir ?Kılavuz? ile ucuna sap takmak için diş açılır Zımparalanıp düzeltilen taş, eritilerek beyazlatılmış kaynar haldeki balmumu cilaya atılır Taşın cinsine göre birkaç dakika bekletilir Ciladan alınan pipo soğuyunca bezle kurulanır rötuşlanıp kadife bezle parlatılır ve sap takılır

Pipolar üzerindeki desenler ve figürler çok çeşitlidir Baş figürlü pipolardan Osmanlı başları (Sarıklı, Barbaros, Betaşi, Sultan, Fesli, Efebaşı ve Mihrace),Arslan Başı, Baküs Başı, Genç Kız Başı en çok kullanılanlardır Bunların yanısıra stilize hayvan figürleri, soyut şekiller üzerinde değişik desenler, Romalı Asker, Denizkızı, Fil, At, Kartaltırnağı ve El figürleri ile birlikte tanınmış kişilerin başlarına da rastlanır

Lületaşı işlemeciliği alanında son yıllarda verilen önem doğrultusunda 1989 yılında açılan Lületaşı Meslek Okulu?nun da bu sanata katkılarını unutmamak gerekir


ALPU GÜMÜŞ İŞLEMECİLİĞİ


Son yıllarda gün ışığına çıkarılan Alpu ilçesindeki bu önemli el sanatı evlerde aileler arasında sürdürülmektedir İşlemelerde geleneksel Türk ve Osmanlı desenlerinin yanısıra Osmanlı Padişahlarına ait tuğra ve mühürlerin illüstrasyonları da kullanılmaktadır

Gümüşten yapılan eşyalar arasında kama, tütün tabakası, kamçı, enfiye kutusu, at koşum takımları süsleri, ağızlık, bilezik, muskalık, kemer, kolye, yüzük, küpe, kravat iğnesi, tabanca kabzası, yaka iğnesi, kol düğmeleri, çeşitli rozetler bulunmaktadır Bu eşyalar üzerinde işlenen desenleri oluşturma işine ?SAVAT? adı verilir Savat kurşun, gümüş, bakır ve kükürt karışımından oluşan bir çamurdur Cilalanarak parlatılan gümüş eşya üzerine oyma kalemleriyle işlenerek oyulan desenlerin üzerine savat çamuru doldurularak eşya ateşe tutulur soğuduktan sonra eğe ve zımpara ile tesfiyesi yapılıp keçe cilası ile parlatılarak satışa sunulur


DOKUMACILIK


Yerleşik yaşama geçmiş olan Yörük ve Türkmen köylerinde kilim, cicim, zili, sumak ve pala dokumacılığı ile heybe, çuval, yastık yapımı oldukça önemli bir yer tutmaktadır Özellikle Sivrihisar ilçesi Kuzuören İlyaspaşa, Yörme, Holanta Köyü Türkmenleri, Günyüzü Türkmenleri, Han Kasabası ile Seyitgazi-Kırka Karakeçili Türkmenlerinin kilim dokumaları ilginçtir

Kilim dokumacılığı son derece özgürdür Türkmen deyişiyle ?Halı işi deli işi, Kilim işi kimin işi? sözü, kilim dokumacılığının özgürlüğünü vurgulamaktadır Kilim dokumacılığında önceden hazırlanan bir model bulunmaz Ancak gelenek kalıpları içerisinde ve dokuma anıda, desenlerin özelliğine göre dik ve yan taşmalar yapılıp boşluklar doldurularak çalışılır Halıda olduğu gibi sıra takibi yapılmaz

Yörede kilim benzeri el dokumaları arasında yer alan cicim, zili, sumak gibi değişik biçimlerdeki süsleme teknikleri de geliştirilmiştir

Cicimde, gergin çözgü iplik sistemi üzerine bezayağı zemin örgüsü işlenirken, renkli ekstra iplikler çözgü üzerinden belirli atlamalarla desenleri meydana getirirler

Zili dokumada, bezayağı zemin örgüsü üzerine renkli iplikler, deseni oluşturacak biçimde, belirli atlamalarla işlenir Yüzeyde deseni işleyen iplik, dokumanın arka yüzüne geçer ve o renk motifi yüzeyde tekrar işleyinceye kadar bağlantısız durur

Sumak, gergin çözgü iplikleri üzerine renkli ipliklerin dolanarak desenleri oluşturduğu bir dokuma çeşididir

Bu dokumalardan ihtiyaca göre de çuval, yastık yüzü, hurç, heybe, yatak örtüsü ve sedir örtüsü hazırlanır

Bu dokumaların üzerlerindeki desenler de değişik adlar alırlar: İskambilli, Karakilim, Gülbudağı, Gelintaşı, Elibelinde, Atkaçtı, Akrep, Koçboynuzu, Kocabaş, Parmak, Merdiven, Ejder, Pençe, Çomça, Top, Ayna ve Bıtrakgibi

Son yıllarda ilimizde kilimciliğin geliştirilmesi amacıyla Seyitgazi-Kırka, Çifteler-Han ve Sivrihisar-Kayakent?te kilim dokuma okulları açılmıştır


İşlemecilik: Eskişehir?de işleme sanatı oldukça ileri düzeydedir Seyitgazi ve yöresindeki boncuk oyaları, tığ oyaları ve mekik oyaları anılmaya değer niteliktedir Bu oyalara harcanan boncuk sayıları bazen 75 dizi gibi şaşırtıcı düzeylere varır Sümbül, karanfil, gül, lale, domatesbiber gibi meyve ve sebze motifleri biçiminde işlenen oyalar, yerel olarak çok çeşitli adlar alırlar; arap küpesi, müren kirpiği, çitirik, tırtıl kurdu, mini etek, saray süpürgesi, piliç ayağı, barak oya, hanım çantası, altmış akıl yetmiş fikir, saat kordonu, maydanoz yaprağı, peri bacaları, gelin tacı, subay sırması? gibi Bu oyaların her birinin de yöredeki genç kızlar tarafından yapılmış ayrı ayrı manileri var:


?Oyalarım dizi dizi

Seni andım peri kızı

Yazıklar olsun sana

Yine aldattın bizi?


? Oyalı da yazma yakışmaz mı güzele

Yana yana benzim döndü gazele

Ben ölürsem sen yarini tazele?

Oya işlemeciliğinin yanı sıra dantel, kanaviçe, sarma, gergef, hesap işi, Türk işi, İğne ucu işlemeleri, yöre genç kızlarının el hünerlerinin ürünleridir

Eskişehir ve yöresinde çorap işlemeciliği de yaygındır Yörede işlenen çorapların motiflerine ve işleme biçimlerine göre değişik adlar verilir Bunlar sümbül, karanfil, lale, papatya, su yolu, gibi çiçeklerin yanı sıra özellikle gül motiflerinin işlendiği çoraplar Sivrihisar yöresinde oldukça değer taşır ?Ak çoraplar? özelliği taşıyan bu çoraplar beyaz ya da krem renginde olup genellikle ajurların konçlarda yer aldığı çoraplardır Bu çorapların ajurlu olmasının nedeni çorabı tek düzelikten kurtarma amacını taşır Böylece çorap desenli ve dekoratif bir görünüme sahip olur Üzerindeki desenlerde bulunan işlemelerin biçimlerine göre; arpalı, baklava dilimi, sığır suyu, sıçan dişi, sineli, terleme, elmas eli,düz örgü, kestane kabuğu, İngiliz iğnesi, süpürge sapı, bal peteği, fincan göbeği, sarhoş yolu, bıçak burnu gibi adlarla anılırlar

Bunun dışında, Dağküplü bez dokumacılığı ve İnönü?de geleneksel kıyafet olarak adlandırılan sarka işçiliği halen sürdürülmektedir


ÇÖMLEKÇİLİK


Atalardan kalma çömlekçilik mesleğini sadakatle yürüten insanı sayesinde Eskişehir iline bağlı Mihalıççık ilçesi sorkun köyü, çömlekçilik adına önemli bir yerdedir

(sorkun çömlekçiliği broşüründeki resİmler konulacak)

Sorkunlular çömlekçilik mesleğine karşı ilgilerini tarih boyunca hiç azaltmadan devam ettirmişlerdir Endüstri çağının etkisi altına girmeyerek ellerindeki değerin farkına varmışlar ve neolitik dönemde uygulanan teknikle yöresinden çıkardığı kızıl ve ak topraktan oluşturdukları çamuru şekillendirerek ve aynı dönemin yöntemiyle açıkta pişirerek, toprağı altın ışıltılı çömleklere dönüştürmüşlerdir Patates ve büyükbaş hayvan yetiştirerek geçim kaynaklarını çeşitlendiren sorkun köylüsü, en gencinden en yaşlısına kadar çömlekçilikle uğraşmaktadır Atölye ev diyebileceğimiz bu hanelerin hemen tümünde çömlek yapımına tanık olabilirsiniz Karasal bir iklimin hakim olduğu bu köyde, sadece yaz aylarında çömlekçilik yapılır Köylerine gelen yerli ve yabancı turistlere alışık olan sorkunlular gelen konukları Türk misafirperverliğine yakışır şekilde ağırlarlar



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.