![]() |
Batı Edebiyatında Akımlar |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Batı Edebiyatında AkımlarBatı Edebiyatında Akımlar Ve Türk Edebiyatına Etkileri Batı Edebiyatı Akımları Ve Anlamları BATI EDEBİYATINDA AKIMLAR KLASİSİZM 17 ![]() ![]() ![]() ![]() Sanat, “insan tabiatına” önem vermeli ona sevgi ve saygı duymalıdır ![]() ![]() ![]() Klasikler, insanların her zaman, her yerde, her toplumda aynı duygu ve düşüncede olduklarını kabul ederler ![]() ![]() ![]() Bu akımda, sanatta mükemmeli bulmak esastır ![]() ![]() ![]() ![]() Sanatta sıkı kuralların bulunması ve sanatçıların bunlara uyması gerektiğine inanan klasikler, “üç birlik” kuralının doğmasına neden olmuşlardır (Yer, zaman ve eylem birliği) Eserlerinin kahramanlarını hep soylu tabakadan seçen klasikler, eserlerinde kaba ve çirkin sözlere de yer vermezler ![]() ![]() Yapıtlarının etkileyici olmasını , hoşa gitmesini, tarih biliminden ayrılabilmesini ve din dışı konulara eğilmesini temel ilke olarak kabul etmişlerdir ![]() Edebiyat türü olarak daha çok tiyatroyu, tiyatro türü olarak da trajedi ve komediyi benimsemişlerdir ![]() Başlıca temsilcileri: Boileau (şiir) La Fontaine (fabl) Racine, Corneille (trajedi) Moliere (komedi) Madame de La Fayette (roman) La Bruyere (karakterleriyle) Bossuet (hitabet) “Klasisizm, geçici rağbeti değil, sürekli rağbeti arar” ![]() ![]() TÜRK EDEBİYATINDA KLASİSİZM Türk edebiyatı Batı’ya açıldığında klasisizm dönemini tamamlamıştır ![]() ![]() Şinasi’nin “Şair Evlenmesi”adlı komedisi, La Fontaine’den yaptığı çeviriler ve Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den çevirileri, bu anlayışın ürünleri olarak sıralanabilir ![]() ROMANTİZM (COŞUMCULUK) 1830’lu yıllarda klasisizme tepki olarak doğmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Avrupa’da o zamana kadar süregelen Latin ve Yunan hayranlğı yerini Shakespeare, Goethe ve Schiller hayranlığına bırakmıştır ![]() Klasik öğretinin bütün kuralları yıkılmış, Latin ve Yunan edebiyatları yerine Hristiyanlık mucizeleri, milli efsanler işlenmiş; konular ya tarihten ya da günlük olaylardan çıkarılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zıtlıkların uyumunu ilke olarak benimseyen romantikler hayatı güzel, çirkin ![]() ![]() ![]() ![]() Klasiklerin önemsediği din duygusuna geniş yer veren romantiklerin kahramanlarının çoğu dindardır ![]() Din, her şeyin gelip geçici olduğunu söylediği için de kahramanlar , genellikle kuşkulu, üzüntülü ve karamsardırlar ![]() Edebiyat dilindeki kalıplaşmış kelimeler yerine, günlük konuşma dilini kullanmayı benimseyen romantikler, her sınıftan insanı da eserlerine konu olarak almışlardır ![]() Genel olanın yerine özeli, tipin yerine gözalıcı olanı seçmişlerdir ![]() ![]() Bu akımda oyun türlerinden dram, edebiyat türlerinden de roman gelişmiştir ![]() Başlıca temsilcileri: Victor Hugo (Sefiller ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() J ![]() Goethe (Faust) Lamartine (Greziella) A ![]() A ![]() Alfrede de Musset (şiirleriyle) Schiller (“Haydutlar” adlı dramı ve denemeleriyle) Lord Byron (Don Juan, diğer şiirleriyle) Chateaubrian Puşkin Shakespeare Stendhal (Romantizmden realizme geçmiştir) Balzac (Romantizmden realizme geçmiştir) “Romantizm, ağlayan yıldız, inleyen rüzgar, ürperen gece, kendinden geçen çiçektir” ![]() Musset “Romanitzm, varlıkların olduklarından başka türlü olmadığına, olmayacağına üzülmektir” ![]() A ![]() TÜRK EDEBİYATINDA ROMANTİZM Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu romantik akımın etkisiyle kaleme alınmıştır ![]() Namık Kemal roman ve tiyatrolarıyla Ahmet Mithat, ilk romanlarıyla Recaizade Mahmut Ekrem, şiirleriyle Abdülhak Hamit, tiyatrolarıyla REALİZM (GERÇEKÇİLİK) 19 ![]() ![]() 1857 yılında Gustave Flaubert’in “Madame Bovary” adlı romanıyla, realizmin, romantizm karşısındaüstünlük sağladığı kabul edilmektedir ![]() Realizmde, duygu ve hayaller yerini, toplum ve insan gerçeklerine bırakır ![]() ![]() ![]() ![]() Bu akımda, gerçeğin anlatılması için kişilerin psikolojileri, onların kişiliklerini etkileyen çevrelerinin tanıtımı, içinde bulundukları ortam ayrıntılarıyla verilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçekçi yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir amaçları yoktur ![]() ![]() Gerçekçi yazarlar, biçim güzelliğine çok önem vermişler, dilde ve anlatımda süsten, özentiden kaçınmışlardır ![]() Başlıca temsilcileri: Stendhal (Kırmız ve Siyah, Parma Manastırı) Balzac (Goriot Baba, Vadideki Zambak, Eugenie Grandet) G ![]() Lev Tolstoy (Savaş ve Barış, Diriliş, Anna Karenina) Dostoyevski (Suç ve Ceza) A ![]() M ![]() E ![]() J ![]() Herman Melville (Moby Dick) Charles Dickens (Oliver Twist, David Copperfield) Gogol (Müfettiş, Ölü Canlar) Turganyev (Babalar ve Oğullar) M ![]() “Roman dediğin, bir uzun yol üzerinde dolaştırılan bir aynadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Henri B ![]() TÜRK EDEBİYATINDA REALİZM Recaizade Mahmut Ekrem (Araba Sevdası) Samipaşazade Sezai (Zehra) Nabizade Nazım (Kara Bibik) Halit Ziya Uşaklıgil (Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar) Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Kiralık Konak, Yaban ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Memduh Şevket Esendal (Ayaşlı ve Kiracıları) Reaşat Nuri Güntekin (Romanlarıyla) Refik Halit Karay (Romanları ve hikayeleriyle) Sait Faik Abasıyanık (Roman ve hikayeleriyle) NATÜRALİZM (DOĞALCILIK) 19 ![]() ![]() Natüralizmi, realizmden ayıran nokta onun deney yöntemine de yer vermesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Natüralist yazarlar insanı belli koşulların içinde ele alır, onun duygu ve düşünce dünyasını, yetiştiği doğal ve toplumsal çevrenin etkisi doğrultusunda çizerler ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan psikolojisiyle fizyolojisini birbirine bağlı kabul ettikleri için eserlerinde kahramanların fiziksel özelliklerini çok ayrıntılı olarak vermişlerdir ![]() ![]() Realistlerdeki biçim güzelliği, kompozisyon olgunluğu ve üslup kaygısı natüralistlerde yoktur ![]() ![]() Tiyatroda, kostüm ve dekora önem veren natüralistlerin eserlerine genel olarak bir kötümserlik havası hakimdir ![]() Başlıca temsilcileri: Emile Zola (Meyhane, Germiznal, Nana, Toprak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alphonse Daudet Guy de Maupassant Goncourt Kardeşler “Roman anlatılmış ve tabiattan çıkartılmış belgelerle vücuda getirilmelidir ![]() ![]() Goncourt Kardeşler TÜRK EDEBİYATINDA NATÜRALİZM Bizim edebiayıtımızda doğalcılık anlayışına en çok yaklaşarak eser veren sanatçı Hüseyin Rahmi Gürpınar’dır ![]() ![]() PARNASİZM Fransa’da şiir türünde ortaya çıkmış bir akımdır ![]() ![]() ![]() Parnasyenler şiiri salt biçim olarak görürler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şiiri, ışık, gölge, renk ve çizgilerle sağlamayı düşünürler ![]() “Sanat, sanat içindir” görüşünde olan parnasyenler şiirde yarar değil, güzellik ararlar ![]() Tarihteki mutlu dönemlere duyulan özlem, yabancı ülkelerin manzara ve gelenekleri işlenen konulardır ![]() Parnasyenler Eski Yunan ve Altin mitolojisine büyük hayranlık duyarlar ![]() ![]() Başlıca temsilcileri: Th ![]() T ![]() ![]() François Coppee J ![]() TÜRK EDEBİYATINDA PARNASİZM Bu akımın en belirgin etkileri Tevfik Fikret’te görülür ![]() ![]() SEMBOLİZM (SİMGECİLİK) 19 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şiiri sessiz bir şarkı olarak tanımlamışlar ve müziği şiirin amacı durumuna getirmişlerdir ![]() ![]() Şiirde anlam kapalı olmalıdır ve herkes kendince yorum getirebilmelidir ![]() ![]() ![]() Gerçeklerden kaçma, hayale sığınma, çirkinlikleri hayal yardımıyla güzelleştirme, bunlara bağlı olarak ortaya çıkan karamsarlık, sembolizmin en belirgin özelliklerindendir ![]() Durgun sular, ay ışığı, alacakaranlık, tan ağartısı, perdede gezinen gölgeler ve ölüm başlıca temalarıdır ![]() ![]() Parnasyenlerin genellikle “sone” nazım biçimini kullanmalarına karşın, sembolistler daha çok serbest nazım biçimlerine yönelmişlerdir ![]() Başlıca temsilcileri: Baudelaire Rimbaud Mallarme Verlaine Puşkin TÜRK EDEBİYATINDA SEMBOLİZM Bu anlayışın ilk uygulayıcısı Cenap Şahabettin’dir ![]() ![]() ![]() “Şairin dili, düzyazı gibi anlaşılmak için değil, ama duyulmak üzere oluşmuş müzik ile söz arasında, sözden çok müziğe yakın, ortalama bir dildir” ![]() Ahmet Haşim (Piyâle Önsözü) EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK) 1890-1910 yılları arasında Fransa’da gelişmiş; edebiyatta, resimde, müzikte etkisini sürdürmüş bir akımdır ![]() ![]() Bu akımda dış dünya ile ilgili gözlemlerin, sanatçının iç dünyasında oluşan değişik ruhsal durumuna göre yansıtılması esas alınmıştır ![]() ![]() ![]() “Seyreyledim eşkâl-i hayâtı Ben havz-ı hayâlin sularında, Bir aks-i mülevvendir onun’çün Arzın bana ahcâr ü nebâtı” Ahmet Haşim (Mukaddime) SÜRREALİZM (GERÇEKÜSTÜCÜLÜK) 20 ![]() ![]() Gerçeküstücülüğün bilgi ve esin kaynağı olan Freud’a göre, insanoğlunun dış dünyasından edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır ![]() ![]() Sürrealistler, Freud’un bu görüşünü edebiyata uygulamışlari bir anlamda bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliğini savunmuşlardır ![]() ![]() ![]() “Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak içim başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir ![]() ![]() Andre Breton Bu akımın Batı’daki en önemli iki temsilcisi Andre Breton ve Paul Eluard’dır ![]() Bizim edebiyatımızda Oran Veli Kanık’ın kimi şiirlerinde bu akımın izleri açıkça görülmektedir ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|