Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
allahın, denetlemesi, kullarını, murakabe

Allah'ın Kullarını Denetlemesi (Murâkabe)

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Allah'ın Kullarını Denetlemesi (Murâkabe)






Allah'ın Kullarını Denetlemesi (Murâkabe)
ALLAH'IN KULLARI DENETLEMESİ
( MURÂKABE )

Âyetler
1 "O (öyle Allah'tır) ki, gece namaza kalktığında ve secde edenler arasında dolaştığında seni görüyor"
Şuarâ sûresi (26), 218-219

Âyet Hz Peygamber'e hitâbetmekte, Allah seni ayakta, rükûda ve secdede iken her halinde görmekte, sürekli izlemektedir Aynı denetim ve gözetim her müslüman için de aynen geçerlidir
2 "Nerede olursanız olunuz, Allah sizinledir"
Hadîd sûresi (57), 4

Önceki âyette Hz Peygamber'e hitâben hangi halde olursa olsun Allah'ın onu gördüğü bildirilmişken, bu âyette tüm mü'minlere hitap edilerek ve "nerede olursanız olunuz" diye mekân bakımından da Allah'ın denetim ve gözetiminden kimsenin kurtulamayacağı hatırlatılmaktadır Allah'tan uzak bir yerde bulunmak mümkün olmadığı ve dolayısıyla "denetim dışı" anlamında bir "özel hayat"ın bulunmadığı açık şekilde bildirilmektedir Ebû'l-Meâlî ne güzel ifâde etmiştir: "Mi'rac gecesi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Allah'a, balığın karnında bulunduğu sırada Hz Yûnus'tan daha yakın olmamıştır" [bk Kurtubî, Câmi, XVII, 237]

3 "Yerde ve gökte hiç bir şey, aslâ Allah'a gizli kalmaz"
Âl-i İmrân sûresi (3), 5

Bu âyette de "nerede"ye açıklık getirilmekte, "yerde ve gökte" yani evrende hiç bir şeyin Allah'a asla gizli kalmayacağı kesin bir dille ifâde buyurulmaktadır

4 "Doğrusu senin Rabbin hep gözetlemektedir"
Fecr sûresi (89), 14

Bu âyette ise, ilâhi denetim ve gözetimin kesintisiz ve sürekli olduğu belirtilmektedir Ne zaman, ne de yer bakımından, "denetim" dışı kalma imkânının bulunmadığına dikkat çekilmektedir

5 "Allah, gözlerin sinsi bakışlarını ve kalblerin saklayageldiklerini bilir"
Mü'min sûresi (40), 19

Âyet, ilâhî denetim ve murâkabeden, kalblerin bile kurtulamadığını, onların insanlara açıklamayıp kendilerine sakladıklarını Allah'ın bildiğini haber vermektedir Gözlerin sinsi sinsi bakışlarına varıncaya kadar her çeşit hareketin, Allah'ın malûmu olduğunu bildirmektedir

Hadisler
61 Ömer İbnü'l-Hattâb radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi Peygamber'in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Peygamber'in dizlerine dayadı, ellerini (kendi) dizlerinin üstüne koydu ve:
- Ey Muhammed, bana İslâm'ı anlat! dedi
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "İslâm, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (tastamam) vermen, ramazan orucunu (eksiksiz) tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe'yi ziyâret (hac) etmendir" buyurdu Adam:
- Doğru söyledin dedi Onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti Adam:
- Şimdi de imanı anlat bana, dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gü-nüne inanmandır Yine kadere, hayrına ve şerrine iman etmendir" buyurdu
Adam tekrar:
- Doğru söyledin, diye tasdik etti ve:
- Peki ihsan nedir, onu da anlat, dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "İhsan, Allah'a onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor" buyurdu
Adam yine:
- Doğru söyledin dedi, sonra da:
- Kıyâmet ne zaman kopacak? diye sordu
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Kendisine soru yöneltilen, bu konuda sorandan daha bilgili değildir" cevabını verdi
Adam:
- O halde alâmetlerini söyle, dedi
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Annelerin, kendilerine câriye muamelesi yapacak çocuklar doğurması, yalın ayak, başı kabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binalarda birbirleriyle yarışmalarıdır " buyurdu
Adam, (sessizce) çekip gitti Ben bir süre öylece kalakaldım Daha sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
- "Ey Ömer, soru soran kişi kimdi, biliyor musun?" buyurdu Ben:
- Allah ve Resûlü bilir, dedim
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- "O Cebrâil'di, size dininizi öğretmeye geldi" buyurdu
Müslim, Îmân 1, 5 Ayrıca bk Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbni Mâce, Mukaddime, 9
Açıklamalar
Kurtubî'ye göre sünnetin esası (ümmü's-sünne) denilmeye lâyık ve "Cibril Hadisi" diye meşhur olan hadisin konumuzu doğrudan ilgilendiren kısmı, "Sen Allah'ı görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor" cümlesidir Bu ise, yukarıdaki âyetlerde yer alan ilâhî gözetim ve denetimin tasdik ve itirafıdır Kullukta kalite işte bu noktanın bilincine varmakla gerçekleşebilecektir
Dinimizin temel kavramları hakkında önemli tarifler ihtivâ eden hadis üzerinde, konuyu dağıtmayacak ve fakat merak giderecek kadar durmakta fayda görüyoruz
Öncelikle Cebrâil aleyhisselâm'ın farklı bir şekilde gelip Hz Peygamber'e sokulması ve sonra ismiyle hitâbetmesi, talebe gibi soru sorup hoca gibi cevapları doğrulaması oradaki müslümanların dikkatlerini tam olarak çekmek, öğrenimlerini kolaylaştırmak içindir Çok medeni görünüşüne rağmen bedevi Araplar gibi Hz Peygamber'e ismiyle hitabetmesi, meleklerin, müminlerle aynı yükümlülükleri taşımadıklarını göstermektedir Aralarındaki özel dostluktan kaynaklanmış olması da düşünülebilir
Cebrâil aleyhisselâm'ın sırasıyla İslâm, iman, ihsân ve kıyameti sorması da Hz Peygamber'e yöneltilecek soruların temel meselelerle ilgili olması gerektiğini göstermektedir
İslâm'ın beş şartının ve imanın altı esasının tam olarak sayılması ve kadere imanın ayrıca vurgulanması, dindeki bütünlüğü ve en çok tartışma konusu olacak noktayı işâret anlamı taşımaktadır
"İhsan"ın "Allah'ı görüyormuşcasına kulluk etmek" şeklinde tarifi "müslüman kişi"nin kalitesini pek veciz olarak ortaya koymaktadır Allah tarafından görülmek, O'nu görüyormuş gibi davranmak için yeterli sayılmıştır Bu mü'minde sürekli bir kendi kendini denetim (murâkabe) şuuru geliştirecektir Merkezinde ihsanın bulunduğu bir iman ve İslâm anlayışı ve hayatı herhalde ideal hayattır
"Kıyametin ne zaman kopacağı" müşterek merak konusudur Önceki sorulara kolaylıkla cevab veren Hz Peygamber, bu konu sorulunca Allah'tan başka herkesin bilemeyeceği bir şeylerin olacağını da belgeleyen o tatlı cevabını veriyor:
"Kendisine soru yöneltilen (ben), bu konuda soru soran senden daha bilgili değilim"
Hz Peygamber "bilmiyorum" demenin ayıp olmadığını böylece biz ümmetine öğretmiş olmaktadır Peygamberler ancak Allah'ın bildirdiği kadar gaybı bilebilirler
Kıyametin ne zaman kopacağı kadar, alâmetlerinin de merak konusu olduğu açıktır Bu sebeple Cebrâil'in "bari alâmetlerini söyle" diye istekte bulunması pek tabiîdir Bu suâle Hz Peygamber, toplumun ahlâk ve ekonomik yapısındaki iki olumsuz gelişmeyi haber vermekle yetinmiştir Câriyenin hanımefendisini (bir başka rivayete göre, efendisini) doğurması ki, bunu "anaların kendilerine câriye muamelesini revâ görecek âsî çocuklar doğurması" olarak anlamak lâzımdır Nitekim bir rivayette "câriye" yerine "kadın" kelimesi yer almaktadır Tercümeyi buna göre yaptık Kölelik kurumunun resmen kaldırılmış olması, şerhlerde yer alan câriye-köle merkezli açıklamaları bugün için geçersiz kılmaktadır
Kıyâmetin bir başka alâmeti de lüks ve refâhın, dünün fakirlerini büyük ve lüks binalar yapmakta yarışa sokacak kadar artmasıdır Dünyanın, bütün zenginliklerini insanlara sunmasıdır Bunun anlamı, servet ve paranın yegâne değer ölçüsü hâline gelmesi, hizmete değil, tüketim ve gösterişe son derece düşkünlük gösterilmesi demektir
"Size dininizi öğretmek için gelmişti" cümlesi, yerinde soru sormanın bir çeşit öğretim anlamı taşıdığını göstermektedir
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 Melekler insan kılığına girebilirler Konuşabilirler, konuşmalarını insanlar da duyabilir
2 İman, dinin esaslarını kabullenmek, İslâm ise, şer'î fiilleri yerine getirmektir Binaenaleyh bu ikisi kavram olarak ayrı olmalarına rağmen, gerçekte biribirlerinden ayrı değildir
3 Gücü yetenin kelime-i şehâdeti açıkca söylemesi, müslüman muamelesi görmesi için gereklidir
4 Eğitim-öğretimde soru-cevap usûlü geçerli bir yoldur
5 İlim adamlarına ve ilim meclislerine saygı göstermek esastır
6 Kıyametin ne zaman kopacağını Allah'dan başka kimse bilemez Bu konudaki söylentilere ve tahminlere asla aldanmamak, kulak asmamak gerekir
7 İşlerin, üstesinden gelemeyecek olanların eline geçmesi, itaatsizliğin artması ve aile yapısının sarsılması kıyamet alâmetidir
8 Müslümanın daima Allah'ın gözetimi (murâkabesi) altında olduğu bilinciyle yükümlülüklerini yerine getirmesi, sorumluluklarına sahip çıkması gerekmektedir
9 İhsan ve murâkabenin iki derecesi vardır: Kulun "Allah'ı görüyor gibi" yaşaması, birinci derecedir "Kendisini Allah'ın gördüğü şuuruna sahip olması" ise, ikinci derecedir
Riyazüs Salihin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.