Tevbe Süresi Meali

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tevbe Süresi Meali






Tevbe Süresi Meali Mumine Sitesi
009 et-TEVBE 9 et-TEVBETevbe sûresi, 129 (yüzyirmidokuz) âyettir 128 ve 129 âyetler Mekke'de, diğerleri Medine'de inmiştir 104 âyet tevbe ile ilgili olduğu için sûreye bu isim verilmiştir Sûrenin bundan başka birçok ismi olup en meşhuru Berâe'dir Bu sûrenin Enfâl sûresi'nin devamı veya başlı başına bir sûre olup olmadığı hakkında ihtilâf olduğu için başında Besmele yazılmamıştır Hicretin dokuzuncu yılında Hz Ebu Bekir, hac emîri olarak tayin edilmiş ve müslümanlar hacca gönderilmişti Bu sûre inince Resûlullah (s a) Allah'ın emirlerini hacdaki insanlara tebliğ etmesi için Hz Ali'yi görevlendirdi Hz Ali hac kafilesine ulaştığında Hz Ebu Bekir, "Amir olarak mı geldin, yoksa memur olarak mı?" diye sordu; Hz Ali, sadece sûreyi Mekke'de hacılara tebliğ ile me'mûr olduğunu bildirdi Hz Ali bayramın birinci günü Akabe Cemresi yanında ayağa kalkarak kendisinin Peygamber tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu bildirdi ve bir hutbe okudu, sonra da bu sûrenin başından 30 veya 40 âyet okuyarak dedi ki: "Dört şeyi tebliğe memurum: 1 Bu yıldan sonra Kâbe'ye hiçbir müşrik yaklaşmayacak, 2 Hiç kimse çıplak olarak Kâbe'yi ziyâret etmeyecek, 3 Müminden başkası cennete girmeyecek, 4 Müşrik kabileler tarafından bozulmamış antlaşmalar, antlaşma süresinin sonuna kadar yürürlükte kalacak"Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla1 Allah ve Resûlünden kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ihtar!2 (Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir3 Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resûlünden insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz (Ey Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele! 4 Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu hükmün) dışındadır Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız Allah (haksızlıktan) sakınanları sever5 Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın Allah yarlığayan, esirgeyendir6 Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır 7 Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah ve Resûlü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın Çünkü Allah (ahdi bozmaktan) sakınanları sever

Tefsircilere göre ayette istisna edilenler, Hudeybiye antlaşmasına dolaylı olarak iştirak etmiş olan Huzeyme ve Müdlic oğullarıdır Kureyş ve onlara bağlı diğer müşrikler antlaşmayı bozdukları için müslümanlar harekete geçti ve Mekke’yi fethettiler Antlaşmayı bozmayan kabilelere ise dokunmadılar
8 Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır9 Allah'ın âyetlerine karşılık az bir değeri (dünya malını ve nefsânî istekleri) satın aldılar da (insanları) O'nun yolundan alıkoydular Gerçekten onların yapmakta oldukları şeyler ne kötüdür! 10 Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma Çünkü onlar saldırganların kendileridir 11 Fakat tevbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi böyle açıklıyoruz 12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler 13 (Ey müminler!) verdikleri sözü bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır 14 Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın 15 Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin Allah dilediğinin tevbesini kabul eder Allah bilendir, hikmet sahibidir

Çevre memleketlerden Medine’ye gelip müslüman olduktan sonra ülkelerine dönen müminler, o ülke halkı tarafından işkencelere maruz kalıyorlar, bu yüzden onlara karşı derin bir öfke besliyorlardı İşte bu ayette o müminlerin durumuna işaret edilmektedir Buna göre o işkenceciler tevbe eder, müslüman olurlarsa Allah Teala, onların tevbesini de kabul buyuracağını bildirmektedir Çünkü Allah her şeyin hikmetini pek iyi bilir
16 Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır

Peygamberin amcası Abbas b Abdulmuttalib Bedir savaşında esir olduğu zaman müslümanlar, müşrik olduğundan ve akrabasıyla ilgisini kestiğinden dolayı onu, ayıplamışlardı Hz Ali ise daha ağır sözleri söylemişti Abbas dedi ki: “Bizim kötü taraflarımızı söylüyor, iyi taraflarımızı gizliyorsunuz Bir Mescid-i Haram’ı imar ediyoruz, Kabe’nin perdedarlığını yapıyoruz, hacılara su dağıtıyoruz ve esirleri serbest bırakıyoruz” Bunun üzerine aşağıdaki ayet indi
17 Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur Onların bütün işleri boşa gitmiştir Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır 18 Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır19 (Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değillerdir Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez

Bu ayete göre dindarlık, bir takım şekli merasimlerden önce bir iman, tasdik ve Allah rızası için gayret demektir
Bu şartlar tahakkuk ettikten sonradır ki hacılara su vermek, Mescid-i Haram’ı onarmak ve bakımını sağlamak gibi hizmetler Allah nezdinde bir kıymet ifade eder
20 İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler Kurtuluşa erenler de işte onlardır 21 Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler22 Onlar orada ebedî kalacaklardır Şüphesiz ki Allah katında büyük mükâfat vardır 23 Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir 24 De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez

Resulullah (sa) Mekke’yi fethettikten sonra onikibin kişilik bir ordu ile Taif’teki Hevazin ve Sakıf kabilelerinin üzerine yürüdü İslam ordusunun çokluğunu gören bazı müslümanlar, “Bu ordu artık yenilmez” şeklinde konuşarak kendilerini büyük görmüşlerdi Fakat Huneyn vadisinde kendilerinden çok daha az bir müşrik ordusu ile karşılaşınca bozguna uğradılar Çünkü onlar çokluklarına güvenmişlerdi İşte aşağıdaki ayette onların bu durumuna işaret edilmektedir
25 Andolsun ki Allah, birçok yerde (savaş alanlarında) ve Huneyn savaşında size yardım etmişti Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonunda (bozularak) gerisin geri dönmüştünüz26 Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır27 Sonra Allah, bunun ardından yine dilediğinin tevbesini kabul eder Zira Allah bağışlayan, esirgeyendir 28 Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir29 Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın 30 Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar! 31 (Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu O'ndan başka tanrı yoktur O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır

Yahudilerin Mukaddes Kitaplarını taşıyan sandık birkaç kez düşmanlarının eline geçmiş, Mukaddes Kitap saldırıya uğramış ve bizzat Hz Musa’ya verilen levhalar kaybolmuştur Yahudi din adamları hafızalarında kalan bazı ayetleri parça parça yazmışlardı Babil esaretinde iyi bir yazıcı olan kahin Ezra, şifahi ve kısmen yazılı olan rivayetleri bir araya toplayıp yahudi mukaddes kitabını meydana çıkarmıştı Bu hizmetinden dolayı Ezra, İsrailoğullarının saygısını kazanmış, bu saygı zamanla o kadar aşırı bir noktaya varmış ki yahudiler, Ezra’yı Allah’ın oğlu saymışlardır İşte yukarıdaki ayette buna işaret edilmektedir
32 Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar Halbuki kâfirler hoşlanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez

Tefsircilerin çoğunluğuna göre ayette geçen “Allah’ın nuru”ndan maksat Kur’an-ı Kerim veya İslam dinidir
33 O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir 34 Ey iman edenler! (Biliniz ki), hahamlardan ve râhiplerden birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (insanları) Allah yolundan engellerler Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele!

Yahudi hahamları ile hıristiyan rahipleri Mukaddes Kitaplarındaki ayetleri dünya menfaatı (aldıkları rüşvet) karşılığında ya değiştiriyorlar veya hükmünü menfaatleri doğrultusunda yorumluyorlardı Özellikle Hz Muhammed’in peygamberliği ile ilgili ayetleri tahrif ettiler İşte yukarıdaki ayette onların bu çirkin işlerine işaret edilmektedir Ayrıca altın ve gümüşü veya nakit parayı ya da malı biriktirip de zekatını vermeyen, hayırlı ve yararlı işlerde kullanmayanların ahirette şiddetli azap ile ceza göreceklerini de haber vermektedir
35 (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servettir Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!" 36 Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır İşte bu doğru hesaptır O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir

Allah Teala gökleri ve yeri yarattığı zaman Ay’ın hareketini öyle ayarladı ki ay sistemine göre bir yılda on iki ay meydana geldi ve bir yıl 355 gün oldu Bu ayların isimleri şöyledir Muharrem, safer, rabiülevvel, rabiülahir, cemaziyelevvel, cemaziyelahir, receb, şaban, ramazan, şevval, zilkade, zilhicce Ayette işaret buyurulan “haram aylar” zilkade, zilhicce, muharrem ve receb aylarıdır ki, bu surenin 5 Ayetinden da anlaşılacağı üzere bu aylarda savaş yasaklanmıştır
Cahiliye devrinde, birbiriyle çarpışmaya ve talana alışmış olan Araplara fasılasız dört ay güvenlik ve sulh içinde yaşamak çok ağır geliyordu Onun için Hz İbrahim ve İsmail’den beri devam edegelen bu tertibi canlarının istediği gibi bozmaya, mesela muharrem ayındaki hurmeti safer ayına çevirmeye, diğer haram ayları da ileri geri götürmeye başladılar Bu hal hicretin 10 Yılına kadar devam etti Veda Haccında Resulullah (sa), ayların o sene tam yerini bulduğunu açıkladı Aşağıdaki ayet bu olayla ilgili olarak nazil olmuştur
37 (Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır Allah'ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O'nun haram kıldığını helâl kılmak için (haram ayını) bir yıl helâl sayarlar, biryıl da haram sayarlar (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez

Resulullah (sa), hicretin dokuzuncu yılında Bizans İmparatorluğu’nun müslümanları imha etmek için 40000 kişilik bir ordu hazırlayıp savaşmak üzere sefere çıkardığını haber aldı ve Bizans İmparatorluğu’na karşı savaş ilan etti Fakat münafıklar Resulullah’ın aleyhinde propaganda yaptılar, Bizans’a karşı savaş ilan etmenin bir intihar olduğunu halk arasında yaydılar Yeni müslüman olmuş bazı kimseler bu propagandaya inandı ve savaşa katılmak istemediler Fakat Resulullah ve ashabın gayretleriyle 30000 kişilik müslüman ordusu hazırlandı ve Tebük’e kadar gidildi Düşman ordusu müslümanların geldiğini duyunca kaçıp gitti İşte bundan sonraki ayetler, bu seferdeki müslümanların ve münafıkların tutum ve davranışları hakkında nazil olmuştur
38 Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır 39 Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz Allah her şeye kadirdir40 Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı Allah'ın sözü ise zaten yücedir Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir

Hicret esnasında müşrikler tarafından ısrarla takip edilen Hz Peygamber (sa) ve Hz Ebu Bekir (ra) bir ara Sevr mağarasına sığınmışlardı Müşriklerin ayak seslerini duyuyorlardı Hz Ebu Bekir (ra) korkmuştu Rivayete göre müşrikler, mağaranın girişindeki örümcek ağı ile güvercin yuvasını görünce, içeride kimse yoktur, diye bırakıp gittiler
41 (Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır

Ayet-i kerimede ifade edilen hafiflik ve ağırlıktan maksat, şartlar ne olursa olsun, savaş kolay da olsa zor da olsa, binekli de olsanız, yaya da olsanız; zayıf da olsanız, kuvvetli de olsanız; zengin de olsanız, fakir de olsanız; ihtiyar da olsanız, genç de olsanız savaşa çıkınız demektir Ancak daha sonra inen 91 Ayetle zayıflar, hastalar ve savaşta harcanacak bir şey bulamayacak kadar fakir olanlar bu hükmün dışında bırakılmışlardır
Resulullah Tebük seferine çıkarken münafıklar gelerek yalandan özür beyan ettiler, savaşa çıkmak istemediler Resulullah da gönülsüz savaşa çıkanlardan zaten hayır gelmeyeceğini bildiği için onlara izin verdi Bunun üzerine aşağıdaki ayetler nazil oldu
42 Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor43 Allah seni affetti Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin izin verdin? 44 Allah'a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla canlarıyla savaşmaktan (geri kalmak için) senden izin istemezler Allah takvâ sahiplerini pek iyi bilir 45 Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler46 Eğer onlar (savaşa) çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı Fakat Allah onların davranışlarını çirkin gördü ve onları geri koydu; onlara "Oturanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!" denildi47 Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır Allah zalimleri gayet iyi bilir 48 Andolsun onlar önceden de fitne çıkarmak istemişler ve sana nice işler çevirmişlerdi Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde Allah'ın emri yerini buldu

Münafıklar özellikle yeni müslüman olanları İslam’dan soğutmak, zor zamanlarda morallerini bozmak için hiçbir fırsatı kaçırmazlardı
Resulullah (sa) hayatta olduğu sürece onların bu çabaları tesirsiz kalmış; Allah’ın yardımı, Peygamber ve ashabın ileri gelenlerinin gayretleri karşısında münafıklar İslam’ın gelişme ve yayılmasını durdurma emellerinde muvaffak olamamışlardır
49 Onlardan öylesi de var ki: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" der Bilesiniz ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir Cehennem, kâfirleri mutlaka kuşatacaktır

Münafıklardan bazıları, kadınlara çok düşkün olduklarını, bu şavaşa katılırlarsa Rum kızlarını görünce nefislerine hakim olamayacaklarını, bunu da kendileri için bir fitne olacağını öne sürerek kendilerinin seferden bağışlanmalarını istemişlerdi
50 Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer Ve eğer başına bir musibet gelirse, "İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız" derler ve böbürlenerek dönüp giderler 51 De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez O bizim mevlâmızdır Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler52 De ki: Siz bizim için ancak iki iyilikten birini beklemektesiniz Biz de, Allah'ın, ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azap vermesini bekliyoruz Haydi bekleyin; şüphesiz biz de sizinle beraber beklemekteyiz53 De ki: İster gönüllü verin ister gönülsüz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır Çünkü siz yoldan çıkan bir topluluk oldunuz54 Onların harcamalarının kabul edilmesini engelleyen, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşenerek gelmeleri ve istemeyerek harcamalarından başka bir şey değildir55 (Ey Muhammed!) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah bunlarla, ancak dünya hayatında onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor56 (0 münafıklar) mutlaka sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar (kılıçlarınızdan) korkan bir toplumdur 57 Eğer sığınacak bir yer yahut (barınabilecek) mağaralar veya (sokulabilecek) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi

Rivayet edildiğine göre, Resulullah (sa) bir ganimeti bölüştürürken Temim oğullarından Zü’l Huvaysıra adında birisi, “Ya Resulullah! Adaleti gözet” dedi Bunun üzerine Resulullah:”Öyle mi! Ben de adaleti gözetmezsem artık kim adalet yapar?” diye cevap verdi İşte aşağıdaki ayet bununla ilgili olarak indirildi
58 Onlardan sadakaların (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır Sadakalardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara sadakalardan verilmezse hemen kızarlar 59 Eğer onlar Allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, "Allah bize yeter, yakında bize Allah da lütfundan verecek, Resûlü de Biz yalnız Allah'a rağbet edenleriz" deselerdi (daha iyi olurdu) 60 Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir 61 (Yine o münafıklardan O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır Çünkü o Allah'a inanır, müminlere güvenir ve o, sizden iman edenler için de bir rahmettir Allah'ın Resûlüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır62 Rızanızı almak için size (gelip) Allah'a and içerler Eğer mümin iseler Allah ve Resûlünü razı etmeleri daha doğrudur 63 (Hâla) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır İşte bu büyük rüsvaylıktır 64 Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin müminlere indirilmesinden çekinirler De ki: Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır65 Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?

Rivayet edildiğine göre Resulullah (sa) Tebük seferine giderken münafıklardan bir gurup Resulullah hakkında: “Şu adamın haline bakın, Şam saraylarını feth etmek istiyor O nerde, Şam saraylarını fethetmek nerde!” diyerek onu küçümsediler ve hakkında dedikodu ettiler Durum Resulullah’a vahiyle bildirildi Münafıklar çağrılıp kendilerine niçin böyle yaptıkları sorulduğunda inkar ettiler ve “Yolculuk zahmetini unutturmak için şakalaşıyorduk” şeklinde yalan beyanda bulundular İşte yukarıdaki ayet bu münafıklar hakkında nazil olmuştur
66 (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz 67 Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkor ve cimrilik ederler Onlar Allah'ı unuttular Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların kendileridir

Allah’ın münafıkları unutmasından maksat, onlardan yardımını, hidayetini ve rahmetini kesmesi, münafıklıkları sebebiyle onları unutulmuş ve terkedilmiş bir vaziyette bırakmasıdır Buna göre, Allah’ın münafıkları unutması mecazi manadadır Zira Allah unutmaktan münezzehtir
68 Allah erkek münafıklara da kadın münafıklara da kâfirlere de içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini vâdetti O, onlara yeter Allah onlara lânet etmiştir! Onlar için devamlı bir azap vardır69 (Ey münafıklar! Siz de) sizden öncekiler gibi (yaptınız) Onlar sizden kuvvetçe daha üstün, mal ve evlâtça daha çok idiler Onlar (dünya malından) paylarına düşenden faydalandılar İşte sizden öncekiler nasıl paylarına düşenden faydalandıysalar, siz de payınıza düşenden faydalandınız ve (bâtıla) dalanlar gibi siz de daldınız İşte onların amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir Ve onlar ziyana uğrayanların kendileridir 70 Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler

Ayette zikredilen kavimlere peygamberler mucizelerle geldiler Fakat, bu kavimler peygamberlerini yalanladılar Allah Teala da her birini bir felaketle helak etti: Nuh Peygamber kendi kavmine gönderildi Kavmi onu inkar edince meşhur Nuh tufanında boğulup helak oldular Ad kavmine Hud Peygamber gönderildi Onlar şiddetli rüzgar ile helak oldu; Semud kavmine Salih Peygamber gönderildi Onlar da depremle helak oldular Hz İbrahim’in kavmi ise sinekle helak oldu; Medyen halkına Şuayb Peygamber gönderilmişti, onlar ateşle helak oldular; şehirleri alt üst olarak helak olan kavim ise Lüt Peygamberin kavmidir
71 Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler İşte onlara Allah rahmet edecektir Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir

İctimai şuur, fertlerin dini ve ahlaki kusurları ve kötülükleri karşısında da duyarlı olmak zorundadır Nitekim, yukarıdaki ayette, kadın olsun erkek olsun müminlerin, birbirlerine iyiliği emredip kötülükten alıkoymalarının, aralarındaki velayet bağı ve kardeşliğin zaruri bir sonucu olduğuna işaret edilmiştir Bu görev ve yetki cinsiyet farkı gözetmeden İslam toplumunun bütün fertlerine verilmiştir
72 Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedî kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vâdetti Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür İşte büyük kurtuluş da budur

Allah Teala, iman edip güzel ameller işleyenlere, yukarıdaki ayette ve daha birçok başka ayetlerde çeşitli cennet nimetleri va’detmiştir Fakat bu ayet Allah rısazının, bütün mükafatlardan daha üstün olduğunu bildirmekte ve böylece dini ve ahlaki vazifelerin en yüksek gayesinin “Allah rızası” olduğunu ortaya koymaktadır Çünkü, diğer cennet nimetleri daha ziyade bedeni ve hissi taleplerimiz olduğu halde Allah rızası ruhumuzun talebi ve özlemidir

73 Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran Onların varacakları yer cehennemdir O ne kötü bir varış yeridir!

Resulullah (sa), Tebük’de düşmanı beklerken kendisine vahiyler geliyor ve O, savaştan geri kalanları devamlı olarak ayıplıyordu Celas b Süveyd adındaki bir münafık dedi ki: “Eğer Muhammed’in kardeşlerimiz için söyledikleri doğru ise, eşeklerden alçak olalım!” Bu sözü işiten Amir bKays, derhal cevap verdi: “Muhammed muhakkak doğru söylüyor Siz ise eşeklerden alçaksınız!” Resulullah Medine’ye dönünce, Amir durumu Peygamber’e arzetti Celas: “Bana iftira ediyor” diyerek söylediklerini inkar etti Resulullah her ikisinin de minberin önünde yemin etmelerini emretti Her ikisinin de minberin önünde yemin etmelerini emretti Her ikisi de kendilerinin doğru olduklarına dair yemin ettiler Ancak Amir yeminden sonra ellerini kaldırarak, “ Ya Rab, doğru söyleyeni tasdik, yalancıyı tekzib eden bir ayeti Peygamber’ine gönder” diye dua etti; Resulullah ile diğer müminler de, “Amin” dediler Hemen aşağıdaki ayet nazil oldu Celas, suçunu itiraf ve tevbe etti

74 (Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır Yeryüzünde onların ne dostu ne de yardımcısı vardır

Medinelilerin bir kısmı fakir idi Resulullah geldikten sonra zenginleştiler Sonra da münafıklar nankörlük edip Peygamber’e kötülük etmeye kalkıştılar
75 Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah'a and içti76 Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler77 Nihayet, Allah'a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak (iki yüzlülük) soktu 78 (Münafıklar), Allah'ın, onların sırrını da fısıltılarını da bildiğini ve gaybları (gizli şeyleri) çok iyi bilen olduğunu hâla anlamadılar mı? 79 Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir Ve onlar için elem verici azap vardır

Münafıkların reisi Abdullah b Übeyy, ölüm hastalığına yakalandığı zaman oğlu Abdullah, Resulullah (sa)’a gelerek babası için istiğfar etmesini istedi Abdullah halis bir müslüman olduğu için Resulullah onun hatrını kırmadı ve babasının affı için Allah’a dua etti Bunun üzerine aşağıdaki ayet nazil oldu
80 (Ey Muhammed!) Onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecek Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmelerinden ötürüdür Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez81 Allah'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; "bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı! 82 Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!

İşledikleri günahların ahiretteki cezası şiddetlidir Onun için onların gülmeleri değil ağlamaları gerekir
83 Eğer Allah seni onlardan bir gurubun yanına döndürür de (Tebük seferinden Medine'ye döner de başka bir savaşa seninle beraber) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber asla savaşmayacaksınız! Çünkü siz birinci defa (Tebük seferinde) yerinizde kalmaya razı oldunuz Şimdi de geri kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!84 Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma; onun kabri başında da durma! Çünkü onlar, Allah ve Resûlünü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler85 Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor86 "Allah'a inanın, Resûlü ile beraber cihad edin" diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler87 Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu Bu yüzden onlar anlamazlar

Yani münafıklıkları sebebiyle basiretleri bağlanmış olan ve bu yüzden, gazilerle birlikte olmak yerine, kadınlar, çocuklar ve acizlerle birlikte evlerinde kalmayı tercih eden bu insanlar, hakkın gerçekleşmesi ve kötülüğün ortadan kaldırılması uğruna savaşmanın önemini anlamazlar
88 Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir

Ayette geçen “bütün hayırlar”dan maksat, hakkın zaferi, hakimiyeti ve bu uğurda savaşanların elde ettikleri dünyevi ve uhrevi nimetlerdir
89 Allah, onlara içinde ebedî kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte büyük kazanç budur90 Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir 91 Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir

Hasta, zayıf ve fakirler memleketlerinde kaldıklarında fitneye meydan vermez, yalan haberler yaymaz, savaşa katılan mücahitlerin ailelerine yardımcı olur ve güzel amel işlerlerse, savaşa katılmadıklarından ötürü onlara bir günah yoktur Ancak bunların savaşa katılmalarının yasak olduğuna dair herhangi bir emir de yoktur Bu sınıflardan biri, geri hizmetlerde çalışmak üzere ve orduya yük olmamak şartıyla savaşa katılabilirler
92 Kendilerine binek sağlaman için sana geldiklerinde: Sizi bindirecek bir binek bulamıyorum, deyince, harcayacak bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş dökerek dönen kimselere de (sorumluluk yoktur)

Ashab-ı kiramdan, çok fakir olan bir gurup Tebük seferine katılmak istemiş fakat yiyecek, giyecek ve binek bulamamışlardı Bunları temin etmesi için Peygamber (sa)’e baş vurdular O da onları bindirip sevkedecek bir şey bulamadığını bildirince, üzüntülerinden ağlayarak geri döndüler İşte yukarıdaki ayette bunlara işaret edilmektedir
93 Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir Çünkü onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya râzı oldular Allah da onların kalplerini mühürledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler94 (Seferden) onlara döndüğünüz zaman size özür beyan edecekler De ki: (Boşuna) özür dilemeyin! Size asla inanmayız; çünkü Allah, haberlerinizi bize bildirmiştir (Bundan sonraki) amelinizi Allah da görecektir, Resûlü de Sonra görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduklarınızı size haber verecektir 95 Onların yanına döndüğünüz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgeçmeniz için Allah adına and içecekler Artık onlardan yüz çevirin Çünkü onlar murdardır Kazanmakta olduklarına (kötü işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir

Bu ayette, hali vakti yerinde olduğu halde sırf korkularından ve dine karşı sadakatsizliklerinden dolayı savaşa katılmayan, sonra da Allah adına yemin ederek asılsız mazeretler ileri süren münafıkların “murdar” oldukları ifade buyurulmuştur Çünkü münafık samimiyetsizdir; ne mümin gibi imanını açıkça ortaya koyabilir, ne de kafir gibi küfrünü ilan eder O şahsiyetsiz ve dengesizdir Adi menfaatleri için her renge girer İşte Kur’an’ın “murdar” dediği, bu iğrenç tabiat ve kötü ahlaktır
96 Onlardan razı olasınız diye size yemin edecekler Fakat siz onlardan razı olsanız bile Allah fâsıklar topluluğundan asla razı olmaz97 Bedevîler, kâfirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah'ın Resûlüne indirdiği kanunları tanımamaya daha yatkındır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir 98 Bedevîlerden öylesi vardır ki (Allah yolunda) harcayacağını angarya sayar ve sizin başınıza belâlar gelmesini bekler (Bekledikleri) o kötü belâ kendi başlarına gelmiştir Allah pek iyi işiten, çok iyi bilendir99 Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir100 (İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte bu büyük kurtuluştur 101 Çevrenizdeki bedevî Araplardan ve Medine halkından birtakım münafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir

Bir takım münafıklar iki yüzlülükte o derece maharet kazanmışlardı ki, keskin zeka ve ferasetine rağmen Peygamber (sa), onların münafık olduklarını sezemiyordu Ancak Allah’tan bir vahiy gelirse o zaman durumlarını anlıyordu Çünkü münafıklar, kendilerine gelebilecek en ufak tenkit noktalarını biliyor ve ona göre davranıyorlardı
102 Diğerleri ise günahlarını itiraf ettiler, iyi bir ameli diğer kötü bir amelle karıştırdılar (Tevbe ederlerse) umulur ki Allah onların tevbesini kabul eder Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir

Tebük seferinden geri kalan bir gurup, hatalarını anlayıp pişman olduktan sonra, kendilerini caminin direklerine bağladılar ve Allah Resulü çözmedikçe kendilerini çözmeyeceklerine yemin ettiler Resulullah (sa) seferden döndükten sonra onların durumunu öğrenince, buyurdu ki: Haklarında emir alıncaya kadar ben de onları çözmeyeceğime yemin ederim Sonra bu ayet inince onları çözdü
103 Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin Ve onlar için dua et Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onları yatıştırır) Allah işitendir, bilendir104 Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini, sadakaları geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi? 105 De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resûlü de müminler de görecektir Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir 106 (Sefere katılmayanlardan) diğer bir gurup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder Allah çok bilendir, hikmet sahibidir

-Allah Teala savaştan geri kalanları üç guruba ayırdı
1-Münafıklığı kendilerine huy edinenler
2-Günahlarını itiraf ettikten sonra tevbe edip üzüntülerini açıklayan ve bu uğurda mallarını feda edenler
3-Ne itiraf, ne de tevbe edenlerdir ki bunlar hakkında 118 Ayet nazil olmuştur
Medine’de İslam’dan önce Ebu Amir isinde birisi hıristiyan papazı olmuş ve Resulullah’ın peygamberliğine haset ederek Uhud ve Huneyn’de ona karşı savaşmıştı Bu adam müşriklerin mağlubiyeti üzerine ümit keserek Şam’a kaçtı Oradan münafıklara, “Elinizden geldiği kadar silahlanın, hazırlanın ve benim için bir mabet yapın Ben Rum Kayseri’ne gidiyorum, oradan büyük bir ordu ile gelip Muhammed ve arkadaşlarını sürüp çıkaracağım” diye haber gönderdi Münafıklar da Kuba Mescidi’nin cemaatini bölmek, müminler arasına nifak sokmak ve adı geçen papaza bir mabet hazırlamak maksadıyla bir mescit yaptılar Resulullah Tebük seferinden dönünce, yaptıkları mescitte namaz kılması için onu davet ettiler Resulullah daveti kabul edip gitmeye hazırlanırken aşağıdaki ayet indi

107 (Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka birşey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder 108 Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit (Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur Onda temizlenmeyi seven adamlar vardır Allah da çok temizlenenleri sever 109 Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez 110 Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir 111 Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır

Mekke’de Akabe biatı sırasında, ensardan 70 kişi Resulullah’a biat ederlerken, içlerinden Abdullah b Revaha, “Ya Resulellah! Rabbin ve senin için şartların nedir?” demişti Resulullah buyurdu kiRabbim için şartım O’na ibadet etmeniz, O’na hiçbir eş tutmamanızdır; kendi hakkımdaki şartım da canlarınızı ve mallarınızı nasıl müdafaa ediyorsanız beni de öyle savunmanızdır Tekrar soruldu:”Böyle yaparsak bize ne vardır?” Resulullah “Cennet vardır” diye cevap verdi Onlar da “Ne karlı alış veriş! Bundan ne döneriz, ne dönülmesini isteriz” dediler İşte yukarıdaki ayet bunlar hakkında nazil oldu
112 (Bu alış verişi yapanlar), tevbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlardır O müminleri müjdele!

Ayette geçen “es-saihun” oruç tutanlar olduğu gibi, cihad edenler e yeryüzünde Allah’ın kudretini, güzel eserlerini ve ibret alınacak şeyleri görmek, bilgi kazanmak veya gönlünce ibadet ve taatını yapabilmek için seyahat edenler manasını da ifade etmektedir
113 (Kâfir olarak ölüp) cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah'a) ortak koşanlar için af dilemek ne peygambere yaraşır ne de inananlara

Rivayet edildiğine göre Resulullah (sa) amcası Ebu Talip için Allah’tan mağrifet dilemek istemiş, bunun üzerine yukarıdaki ayet inmiştir
Daha önce de İbrahim Peygamber, babasının affı için Allah’a dua edeceğine dair babasına söz vermiş ve Allah’tan onun affını dilemişti Fakat babasının Allah düşmanı olduğunu anlayınca dua etmeyi bıraktı Aşağıdaki ayet de onunla ilgilidir
114 İbrahim'in babası için af dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi Ne var ki, onun Allah'ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve pek sabırlı idi115 Allah bir topluluğu doğru yola ilettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine açıklayıncaya kadar onları saptıracak değildir Allah her şeyi çok iyi bilendir

Bu ayette,müşriklerin affı için dua etmenin yasak olduğu bildirilmeden önce, bunu yapanların ve haram olan şeyleri, yasak emri gelmeden önce yapmış olanların sorumlu tutulmayacağı, sorumluluğun ancak hükümlerin açıkça bildirilmesinden sonra gerçekleşeceği ifade edilmektedir
116 Göklerin ve yerin mülkü yalnız Allah'ındır O diriltir ve öldürür Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır 117 Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti Sonra da onların tevbelerini kabul etti Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir

Peygamberimiz Tebüt seferine çıkarken, münafıklar gelip yalandan özür beyan ederek izin istediler, o da onlara izin verdi Bu hususta 43 Ayet indi ve Allah Teala Peygamber’i ikaz etti Münafıkların propagandasına aldanan bazı müslümanların da kalbine tereddüt düşmüştü Sonradan onlar da tevbe ettiler
Tebük seferine katılmayanlar arasında Ka’b b Malik, Hilal b Ümeyye ve Memare b Rabiin adlı sahabiler de vardı ki, tefsircilere göre aşağıdaki ayette işaret edilen 3 kişi bunlardır
118 Ve (seferden) geri bırakılan üç kişinin de (tevbelerini kabul etti) Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları kendilerini sıktıkça sıkmıştı Nihayet Allah'tan (O'nun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı Sonra (eski hallerine) dönmeleri için Allah onların tevbesini kabul etti Çünkü Allah tevbeyi çok kabul eden, pek esirgeyendir 119 Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun 120 Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevî Araplara Allah'ın Resûlünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarını düşünmeleri yakışmaz İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa dûçar olmaları, kâfirleri öfkelendirecek bir yere (ayak) basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir Çünkü Allah iyilik yapanların mükâfatını zayi etmez121 Allah onları, yapmakta olduklarının en güzeli ile mükâfatlandırmak için küçük büyük yaptıkları her masraf, geçtikleri her vâdi mutlaka onların lehine yazılır

Tebük seferine katılmayanlar hakkında şiddetli ayetler inince, bundan sonraki seferlere müslümanlar topyekün katılmaya başladılar Sefer esnasında Resulullah Medine’de yalnız kalıyordu Bunun üzerine aşağıdaki ayet nazil oldu
122 Müminlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir Onların her kesiminde bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır Umulur ki sakınırlar

Bu ayetten anlaşıldığına göre, bir milletin topyekün savaşa çıkması doğru değildir Savaş durumunda toplumun silah kullanabilen bir kısmı silah altında alınırken, bir kısmı da ilmi faaliyetleri devam ettirmelidir Özellikle dini ilimlerde toplumun ihtiyacını karşılayacak seviyede ilim adamları yetiştirilmelidir ki toplumu aydınlatıp, Allah’ın emir ve yasaklarını toplum fertlerine öğretsinler Ancak, ayette geçen din ve dini ilimler dar manada anlaşılmamalıdır Çünkü İslam, aynı zamanda siyasi, ictimai ve iktisadi hayatı düzenlediğine göre, bu anlamdaki ilimler de dini ilimler sayılır

Savaş uzun süre devam edebilir Toplumun ayakta durabilmesi için din ve ilim adamlarının iman, bilgi ve teknik bakımdan savaşan zümreyi beslemeleri ve desteklemeleri gerekir Bir millet, ilim ve teknik alanında geri kalmışsa, askeri alanda kuvvetli dahi olsa çabuk çöker Ama ilim ve teknikte ileri gitmiş milletler, askeri alanda zayıf bile olsalar, noksanlarını çabuk telafi edebilirler Bu sebeple cephedeki cihadı bilim ve teknoloji ile destekleyen ve tamamlayan bilim adamlarının cihadı daha önemli görülmüştür
123 Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir

İslam dini, prensip olarak sulhtan yanadır Nitekim Nisa suresinin 128 Ayetinde, “Sulh daha hayırlıdır” buyurulmuştur Fakat yukarıdaki ayet, dinin ve devletin güvenliğini garanti altına almak için gayri müslim komşulardan gelen zararları bertaraf etmeyi ve onların karşısında tecavüze cesaret edemeyecekleri şekilde güçlü ve metin olmayı emretmektedir
124 Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: "Bu sizin hanginizin imanını artırdı?" İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler125 Kalplerinde hastalık (kâfirlik ve münafıklık) olanlara gelince, onların da inkârlarını büsbütün artırır ve onlar artık kâfir olarak ölürler 126 Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belâlarla) imtihan edildiklerıni görmüyorlar mı? Sonra da ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar127 Bir sûre indirildiği zaman, (göz kırpıp alay ederek) birbirlerine bakar (ve): (Çevreden) sizi birisi görüyor mu? diye sorarlar, sonra da (sıvışıp) giderler Anlamayan bir kavim oldukları için Allah onların kalplerini (imandan) çevirmiştir128 Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir

Allah Teala bu ayette kendi isimlerinden olan, “rauf=çok şefkatli ve rahim=pek merhametli sıfatlarını Peygamberimize de vermiştir ki, önceki peygamberlerden hiçbiri bu sıfatların ikisine birden mazhar olamamıştır
129 (Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter O'ndan başka ilâh yoktur Ben sadece O'na güvenip dayanırım O yüce Arş'ın sahibidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.