Yusuf Peygamber Tarihi

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yusuf Peygamber Tarihi



Kur'ân-ı Kerim'in 111 ayetten müteşekkil olan 12 suresi, Yusuf aleyhisselamın hayatını anlatmaktadır Allahü Teala Yusuf aleyhisselama ait bu kısayı "ahsenu'l kasas/kıssaların en güzeli şeklinde vasıflandırmıştır Yusuf aleyhisselam, Hazret-i Yakub'un oğludur Dedesi Hazret-i İshak, babasının amcası Hazret-i İsmail, büyük dedesi ise Hazret-i İbrahim'dir Hem kendisi, hem de ataları Efendimizin bir hadis-i şeriflerinde "el Kerim/keremli" sıfatı ile yadedilmişlerdir Her peygamber gibi sıkıntı ve belalarla imtihan edilmiş ve çektiği acı ve ızdıraplardan sonra günün birinde kendisine risalet verilmiştir

Babası tarafından Yusuf aleyhisselama gösterilen ilgiyi kıskanan diğer kardeşleri bir komplo hazırlarlar Önce bir bahaneyle öldürmek isterler Ancak daha sonra bir kuyuya atmaya karar verirler Babalarının istememesine rağmen zorla razı ederek Hazret-i Yusuf'u gezintiye götürürler ve bir kuyuya bırakırlar Bir süre sonra oradan geçen bir ticaret kervanı tarafından çıkarılır ve Mısır hükümdarının yüksek rütbeli memurlarından birine bir kaç dirheme satılır

Aradan yıllar geçer Hazret-i Yusuf bütün güzelliğiyle Mısır'da nam yapmıştır Onun bu yakışıklılığı takat getirilemeyecek bir baskıya maruz kalmasına neden olur Baskıyı yapan da Hazret-i Yusuf'un köle olarak bulunduğu evin sahibesi Zeliha'dır Hazret-i Yusuf'un dayanılmaz cazibesinin yanısıra, kocasının iktidarsız ve kendisinin bakire olması, Mısır sosyetesini oluşturan kadınların kışkırtmasıyla Hazreti Yusuf'u taciz eder Hazret-i Yusuf kapıya doğru kaçarken kadının kocasıyla burun buruna gelirler Mesele anlaşılır ancak suçlunun kim olduğu merak edilir Kadın tarafından birisi; "Eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylemiş demektir Değilse, arkadan yırtılmışsa, erkek doğru söylemiştir" diye şahidlik eder Kocası, gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce Hazreti Yusuf'un suçsuz olduğu anlaşılır

Yusuf aleyhisselam hiç kimseye bir şey anmasa da olay şehirde süratle duyulur Rahatsızlık verici boyutlara ulaşır Devlet otoritesini sarsıcı bir hal alır Hazret-i Yusuf, suçsuz olduğu bilindiği halde hapse atılır Fakat zindan onun için bambaşka bir aleme açılan kapı olur Burada peygamberlikle şereflenir ve İslamı tebliğe başlar Güneş görmeyen bu karanlık yerde ibadetlerini aksatmamak için o güne kadar yapılmamış yeni bir "zaman tespit aracı" yapar Zindan bir medrese halini alır

En azılı suçlular bile onun tebliğiyle hidayete ererler Burada bir kaç sene kalır Kendisiyle birlikte hapse giren iki kişinin rüyasını yorumlar Bu kişiler, Mısır hükümdarının yakın hizmetinde bulunan kimselerdir Hazret-i Yusuf'un yaptığı yoruma göre biri kurtulacaktır, diğeri ise asılacaktır Gerçekten de biri asılır, diğeri kurtulur Kurtulacağını tahmin ettiği kişiye; "Beni Efendinin yanında an" demesine rağmen şeytan unutturur Hazret-i Yusuf bu sebeple bir kaç yıl hapiste kalır

Köleliği bir rüya ile başlamıştı Sultanlığı da bir rüya ile başlar Ama bu sefer rüyayı gören Mısır Melikidir Birgün maiyyetine; "Yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini, yedi başlı başak ve bir o kadar da kurumuş başak görüyorum Bu rüyayı yorumlayabilecek kimse varsa söylesin" dese de kimse yorumlayamaz Nice zaman sonra hapisteki iki kişiden kurtulmuş olanı bu rüya sebebiyle Hazret-i Yusuf'u hatırlar ve hükümdara bahseder İzin alarak zindana gider ve rüyayı anlatır Ondan yorumlamasını ister Yusuf aleyhisselamın yorumu şöyledir; "Yedi sene boyunca ekip biçtiğiniz ekinin yediğinizden artanını başaklarında bırakın Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelir Tohumluk için saklayacağınız az miktar hariç, önceden biriktirdiklerinizi yiyip götürür Sonra bunun arkasından da bir yıl gelecek, insanlar sıkıntıdan kurtarılıp bereketlendirilecekler"

Hükümdar, yorumu duyunca çok beğenir Yusuf aleyhisselamı hapisten kurtararak onu maliye bakanlığına getirir Doğruluğu, iffeti ve müşfik idaresiyle kısa zamanda bütün Mısır'ın sevgilisi olur Bir yandan dev bir ülkenin maliyesini idare ederken diğer taraftan Peygamberlik görevini ifa eder Nihayet beklenen uzun kıtlık yılları gelir Hazret-i Yusuf'un aldığı tedbirler sayesinde, civar ülkeler kavrulurken Mısırlılar kıtlık yüzü görmezler Hatta zahiresiz kalan komşu toprakların insanları, peşpeşe kervanlarını Mısır'a yollarlar Hiçbiri boş olarak çevrilmez İşte bu kervanlardan birinde, Yusuf aleyhisselamı babasından ayırıp kuyuya atan kardeşleri de vardır Kardeşler Hazreti Yusuf'u tanımazlar Bir dizi olaydan sonra Hazreti Yusuf kendisini tanıtır ve babasını da Mısır'a davet eder

Mısır Meliki, nereye yerleşecekleri konusunda onları serbest bırakır Yusuf aleyhisselam aile fertlerinin Casan (Goşen) bölgesine yerleştirilmelerini ister Zira tevhid akidesine bağlı ailesinin, Mısır'ın çarpık yapısından mümkün mertebe uzak kalmalarını ve gelecek nesillerin de küfürden korunmalarını arzu etmektedir Yakub aleyhisselam Mısır'a yerleştikten sonra 17 sene daha huzur içerisinde yaşar ve vefat eder O da evlatlarının Mısır'da tevhid akidesini terketmelerinden korkmaktadır Son anlarında etrafına topladığı çocuklarına, daha önce dedesi İbrahim aleyhisselamın yaptığı vasiyeti tekrar ederek; "Oğullarım, Allah size dinini seçti Siz de ona teslim olmuş olarak can verin" Sonra sorar; "Benim vefatımdan sonra kime kulluk edeceksiniz?" Oğulları cevap verirler; "Senin Rabbine ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın Rabbi olan bir Allah'a kulluk edeceğiz Bizler ona teslim olmuşuzdur"

Babasının vefatında Yusuf aleyhisselam 56 yaşındadır ve daha uzun seneler yaşayıp 110 yaşında vefat eder İsrâiloğulları onun döneminde Mısır'da seçkin bir sınıf olarak yaşarlar Zamanındaki hükümdar Yusuf aleyhisselama tabi olup devlet işlerini ona bırakmıştır Önce Melik vefat eder, sonra da Yusuf aleyhisselam Vefatından hemen önceki yakarışı şöyledir; "Rabbim, bana hükümranlık verdin, rüyaların tabirini öğrettin Ey göklerin ve yerin yaratanı; dünyada ve ahirette koruyanım sensin Benim canımı Müslüman olarak al ve iyilere kat" Sonra gelen yöneticiler İsrâiloğullarını hor görmeye başlarlar Ta ki; Musâ aleyhisselam peygamber olarak vazifeye başlayana kadar bu durum devam eder

YAŞADIĞI DÖNEM

Mısır, insanlık tarihinin en eski medeniyet merkezlerinden biridir Kur'ân-ı Kerim, hiçbir toplumun peygambersiz bırakılmadığını bildirmektedir Hatta bazı toplumlara aynı anda birden fazla peygamber gönderildiği de bilinmektedir Mısır gibi bir medeniyet merkezinin de bundan mahrum kaldığı düşünülemez Fakat Kur'ân-ı Kerim, Mısıra gönderilmiş peygamberlerden ilk olarak Yusuf aleyhisselamdan bahseder Her ne kadar açıkça bir tarihleme yapmasa da yaşadığı döneme ait bazı ipuçlarını en ince detaylarına kadar verir Kur'ân-ı Kerim'in eski Mısır hayatına ait verdiği bu bilgilere arkeoloji ancak son yüzyılda yaptığı araştırmalarla ulaşabilmiştir

Hazret-i Yusuf'un kıssası, MÖ 1700-1600 sıralarında Mısır'ı istila eden ve Asyalı kavimler topluluğundan müteşekkil Hiksoslar dönemini hatırlatmaktadır Bu ihtimali kuvvetlendiren bazı sebepler vardır ki birincisi; Yusuf isminden kaynaklanmaktadır Yusuf adına şahıs ismi olarak Hiksosların dilinde "Yu-ys" şeklinde rastlanır İkincisi; Bu dönem monoteist eğilimlerin en yoğun olduğu dönemlerin hemen civarıdır 1400-1350 tarihleri arasında ortaya çıkan Aton dini, yeni krallık döneminin 18 Sülalesine mensup olan firavun Akhneton yahut Amenhotep IV tarafından birdenbire Mısır'ın dini ilan edilir Güneş yuvarlığı ile simgeleşen Aton, tevhidi öngören bir dinin ilahının Mısır dilindeki adı olur Bu dine ait bilgiler Akhneton'un kurduğu başkent olan Tel el Amarna'da ele geçirilmiştir Aslında tek ilah addedilen Aton, Tutmose III zamanından beri biliniyordu ki bu, peygamberlerden arta kalan tevhid inancının kalıntısından başka bir şey değildi

Akhneton zamanında ortaya çıkan tek Tanrılı dinin, gerçekten ilahi bir din olup olmadığı konusu olup olmadığı konusu henüz tam olarak anlaşılabilmiş değildir Sebebi de hiyeroglif metinlerinin İslami birikimleri olmayan uzmanlarca günümüz dillerine çevrilmiş olmasıdır Zira bu tercümanların hakim oldukları literatür, tahrif edilmiş Kitab-ı Mukaddes'in tezgahından geçmiş, bazen putperestliğe kaymış bir inanç sistemine sahiptir Dolayısıyla bu gözlüğün ardından bakılarak yapılan tercümelerde, karanlıkta kalan pekçok husus bulunmaktadır Bu arkeologların tercümelerine göre Akhneton'un ortaya çıkardığı dinin simgesi Güneş'tir

Oysa, ilk peygamberden son peygambere kadar vazedilen tüm şeriatlerde Allahü Teala, onun yarattıklarıyla resmedilmemiştir Belki de Akhneton, Mısır tarihinin en güçlü sınıfı olan Amon rahiplerinin siyasal gücünü kırmak için böyle bir sistem geliştirmişti Nitekim bunun tam tersi II Ramses zamanında yaşanmıştır II Ramses, Amon rahiplerin siyasal gücünü artırırken, Amon rahipleri de onun dinsel gücünü artırmışlardır Öyle ki, o zamana kadar görülmemiş boyutlarda bir uygulamayla "Tanrı" ilan edilmiştir Gerçi daha önce Tanrılık iddiasında bulunan firavunlar çıkmıştı fakat, II Ramses'in uygulaması kadar olmamıştı

Üçüncü sebebi ise şöyle izah edebiliriz; Kur'ân-ı Kerimden anlaşıldığına göre Yusuf aleyhisselam, Mısırlı idarecilerle -tebliğin dışında- hiçbir itikadi çatışmaya girmemiştir Başka bir deyişle, Mısırlı idareciler Yusuf aleyhisselamın tevhidi tebliğ etmesine karşı çıkmamışlardır Oysa klasik Mısır idarecileri kendilerini Tanrı ilan edecek kadar sapkınlık içerisinde olmuşlardır Demek ki Yusuf aleyhisselam dönemindeki Mısır idarecileri böyle bir itikada sahip değillerdi Farklı bir kültüre sahiptiler Kur'ân-ı Kerim'de, Yusuf aleyhisselam dönemindeki Mısır yöneticisi "Melik" olarak isimlendirilmektedir Oysa Musâ aleyhisselam dönemindeki yönetici hakkında "firavun" ismi kullanılmaktadır Bu da ister istemez, Mısırda çok farklı ve özel bir dönemi akla getirmektedir Büyük bir ihtimalle Hazret-i Yusuf Hiksosların döneminde vazife yapmıştı

HİKSOSLAR

Hiksoslar kimlerdi ve nereden gelmişlerdi? Bugüne kadar elde edilen arkeolojik verilere göre Hiksoslar dönemini şu şekilde özetleyebiliriz; MÖ 1700'lerde Mezopotamya ve Mısırın Kuzey kesimleri büyük bir istila dalgasıyla sarsılır Bu istilalar bütün siyasi ve dini dengeleri altüst eder Mısır'ın kuzeyini işgal eden Çoban Krallar yahut, Yabancı Ülkelerin Prensleri olarak zikredilen Hiksosların tek bir kavim mi, yoksa kavimler topluluğu mu olduğu yine de tartışmalıdır Irki tiplerini anlayabileceğimiz ne bir sfenks, ne bir heykel, hiçbir resimsel kanıtları yoktur Hiksosları resmeden tasvirler ise Mısır'ın yerlileri tarafından yapılmıştır Kesin olan Asyalı olduklarıdır Kısa sayılabilecek bir dönemde Mısırın sosyal hayatını derinden etkileyen Hiksosları XVIII Sülale firavunları Mısır'dan çıkarmışlardır

MÖ 17 Yüzyılda Mısır'da hüküm süren bir Hiksos kralının Girit'e gönderdiği bir vazonun kapağında kendi adı olan "Khan/Khayan" ismi geçmektedir Khan Asya kökenli bir addır Türkçedeki Han ve Kağan'ı çağrıştırmaktadır Ayrıca Hiksosları tasvir eden kabartmalar tipik Asya kökenli insanların resimlerini yansıtırlar Fakat kullandıkları dilin Sami kökenli olduğu da nakledilmektedir Kuzey'de Hiksosların hüküm sürdükleri dönemde, Güney Mısır tahtında olan Kraliçe Haçepsut, bir yazıtında şöyle der; "Kuzey ülkesinde, Avaris'te Asyalılar var" Avaris, Hiksosların başşehri idi Yine Hiksoskralı Apophis'ten bahsedilen bir başka kayıt şöyledir; "Sıkıntı Asyalıların şehrindeydi Kralları Apophis Avaris'teydi"

Hiksosların işgalini yaşayan Mısırlı tarihçi Manetho, o dönemde yaşananları şöyle anlatmıştır; "Başımızda Timaios isimli bizden bir kral vardı Her şey onun zamanında başladı Tanrı bizden neden razı değildi bilemiyorum Doğudan gelen yabancı adamlar aniden yurdumuzu bastılar Cesur insanlardı Hiçbir karşı koymaya rastlamadan ülkemizi ele geçirdiler Yöneticilerimizi boyunduruk altına aldılar Şehirlerimizi yağmaladılar, mabedlerimizi yıktılar, erkeklerimizi öldürüp çocuk ve kadınlarımızı esir aldılar Sonra kendi krallıklarını kurdular Krallarının adı Salatis idi Yukarı ve aşağı Mısır'ın hakimi oldu Gerekli yerlere garnizonlar kurdu Salatis'in askerlerinin sayısı 240 bin idi"

İlk hece Heg/yönetici, Mısırca bir kelimedir İkinci hece ise, doğu çölü göçebe ırkları için Mısır'da genel bir ünvan olarak kullanılan Shasu kökenli olmalıdır Hiksos hükümdarlarından Khayan, kendisini; Heg Setu/çöllerin hükümdarı olarak adlandırıyordu Ön Asya'ya at ve atlı arabayı ilk olarak Güney Asyalı Mitannilerin getirdikleri bilinmektedir Mısıra da at ve atlı arabayı ilk getirenler Hiksoslardır Sonuç olarak Hiksosların Asyalı oldukları, Mısır'ın yerli kültüründen farklı bir kültüre sahip oldukları kesindir Bütün bu bilgilerin ışığında şunu söyleyebiliriz; büyük bir ihtimalle Yusuf aleyhisselam, Hiksoslar döneminde başşehir Avaris (veya Memphis)'te hem peygamberlik, hem de Maliye bakanlığı görevini sürdürmüştü
Teizm Tarihi,Süryanilik Tarihi,Vaftiz Tarihi,Yezidilik Tarihi,Zerdüştlük Tarihi,Hac Tarihi,
Musevilik Tarihi,İbrahim Peygamber Tarihi,İsa Peygamber Tarihi,İslam Dini ,
Hacı Bektaş Tarihi,Hıristiyanlık Tarihi,Şamanizm Tarihi,Yılbaşı ve Noel Tarihi,
Totemizm Tarihi,Dionysos ve Orphik Din Tarihi,İslam Dini,4 incil tarihi, aforoz tarihi, afrika dinleri tarihi, antoinizm tarihi, ateizm tarihi, ateşe tapma tarihi, bahailik tarihi, bektaşilik tarihi, buda tarihi, budizm tarihi, calvincilik tarihi, deizm tarihi, dinler tarihi, gnostisizm tarihi, hinduizm (brahmancılık) tarihi, hurufilik tarihi, islam dini, jainizm tarihi, jean calvin tarihi, katoliklik tarihi, kilise ve papalık tarihi, kızılbaşlık tarihi, manicilik tarihi, masonluk tarihi, nuh peygamber tarihi, panteizm tarihi, paskalya bayramı tarihi, patrikhane tarihi, reform tarihi, taoculuk tarihi, yusuf peygamber tarihi, şeytan tarihi, şintoizm tarihi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.