Prof. Dr. Sinsi
|
Antik Çağda Taç...
Mitolojininbenzersiz kahramanlarını günümüzün birçok müzesinde resim, kabartma yada heykel olarak görmek mümkün Kimi zaman kudreti ve gücü ile ürküten,kimi zamansa insanı hayretler içersinde bırakacak kadar göz alıcı birgüzellikte olan efsanevi taçların görünümleri de etkileyiciydi
Günümüzdekimi zaman güzelliğin bir nişanı, kimi zamansa zarafetin bir simgesiolarak kullanılan taçlar, asırlar öncesinde bu özelliklerinin yanısıra, asalet, kutsallık, güzellik ve saflık göstergesi olarak dakullanılmışlar
Taçların kullanım yerleri arasında, ilk örnekleriçin geçerli olan kutsal amaç ön plandadır Tanrı ve tanrıçalarınbaşlarında görülen taçlar taşıyanın kutsal sembolü olarak da kabulgörüyordu Örneğin; Şarap ve Tiyatro Tanrısı Dionysos'u gösteren birçoktasvirde tanrı, asma dallarından yapılmış ve salkım salkım üzümlerlebezenmiş büyük bir çelenkle karşımıza çıkar Güneş Tanrısı Helios isebaşında güneşin ışınlarını simgeleyen bir taçla betimlenir Şehirleri,surları ve kent kapılarını koruyan Tanrıça Tykhe ise başında, şehirsurlarını ve kapılarını gösteren bir taçla tasvir edilir ÖzellikleEfes ve Antakya kentlerini koruyan Tykhe betimlerinde bu taçlararastlanır Ayrıca Artemis ve Aphrodite gibi koruyucu tanrıçalarınbaşlarında da farklı semboller içeren gösterişli taçlarbulunurdu Kuşkusuz taç kullanımı sadece tanrı ve tanrıçaların tekelindedeğildi Zamanla ölümlüler arasında da yayılan taç kullanımı değişikformlarıyla antik çağ yaşamının her alanında ilgi ile karşılanıyordu Dinsel kullanımın yanı sıra, yarışma, evlenme ve cenaze gibi durumlardada taçlar özel takılar olarak kullanılıyordu Antik çağdaölümlü-ölümsüz herkes tarafından kullanılmış olan taçların ilkörnekleri, doğada bulunan malzemelerden yapılıyordu Çeşitli bitkilerindallarından ve yapraklarından yapılan bu ilk örnekler tanrı simgeleriolarak kabul görüyordu Çelenk formlu taçlarda en çok kullanılan olanbitki kuşkusuz mersin, zeytin ve defnedir Defne dallarından yapılançelenkler antik çağda özellikle erkekler arasında oldukça yaygın hattageleneksel bir kullanıma erişmiştir Defne tacı ya da çelenginden sözaçılınca, mitoloji ve söylencelere de değinmek gerekiyor Antik YunanMitolojisi’nin en gözde anlatımlarından biri olan, defne çelenklerininerkeklerin başlarını süslemesi Apollon ve Defne aşkına dayanmaktadır Söylenceye göre tanrıların en yakışıklısı olan Apollon, ormandadolaşırken güzeller güzeli bir kıza rastlamış ve ilk görüşte aşıkolmuş Ancak kız bakire kalmak için yemin etmiş olan ve erkeklerdenuzak yaşayan Daphne adında bir güzelmiş Apollon'un ısrarına karşılıkvermeyen Daphne, Apollon'u arkasında bırakarak ormanın derinliklerinedoğru koşmaya başlamış Apollon da aşık olduğu kadının peşine takılmışve amansız bir takip başlamış Apollon, Daphne'ye yaklaşmaya başlayıncagüzel kız tanrılara bakire kalmak istediğini söyleyerek yalvarmayabaşlamış Mesafe hızla kapanırken tanrılar kızın yakarışına kulakvermişler ve Daphne'yi tam Apollon yakalamışken hızla bir defne ağacınadönüştürmüşler Apollon kızın kolunu yakaladığı anda, kızın yemyeşildallarla kaplanan bedeni karşısında donup kalmış Kız çok kısa birsürede baştan aşağı dallar ve yapraklardan oluşan pırıl pırıl bir defneağacına dönüşmüş Kızın yemini bozulmamış ancak Apollon bu duruma çoküzülmüş ve kızı hiç unutmamak için yemin etmiş Az önce kollarındakigüzel kızın ağaca dönen bedenine son kez sarılmış ve yapraklarla doludallarından birini alıp başına taç olarak takmış Tanrı Apollon budefne tacını başından hiç çıkarmamış ve daha sonraları genç erkeklerindefne tacı takmaları bir adet haline gelmiş Özellikle erkeklerin,atletlerin ya da spor yarışmalarında derece alan erkeklerin başına hepdefne taçları takılmış
İlerleyen zamanla birlikte altınmadenlerinin çalıştırılması, altın ve gümüşün işlenmesindekigelişmelerle, özellikle Helenistik Dönem'de, taçlar ışıl ışıl altınyapraklara sahip olmuş Altın dallar ve yaprakların yanı sıra, meşepalamutlar, çiçekler ve hatta arı, ağustos böceği gibi böcekler deçelenk formlu taçların görünümünü zenginleştirici unsurlar olarakkullanılmışlar
Çelenk şeklindeki taçların yapımında, önce incealtın bir borunun içi, dayanıklı olsun diye reçine ya da balmumu iledolduruluyor daha sonra da iki ucu birleştiriliyordu Böylece başaoturan altın bir halka elde ediliyordu Sonra dövülmüş altınlevhalardan kesilerek şekillendirilen yapraklar, dallar, çiçekler vehatta böcekler alttaki boruya ekleniyordu Bu şekilde altının gözkamaştıran ışıltısı, antik çağ altın ustalarının becerikli ellerindençıkan değişik motif ve figürlerle birleşerek sanat eseri sayılantaçlara dönüşüyordu
Geç antik çağda taçlar daha çok rütbe vestatü göstergesi olarak kullanılır olmuştu Toplum içindeki sosyalkonumu belirten takılar arasında yer alan taçlar bu dönemlerde de takıolarak popülerliğini korumuştu
Çelenk formlu taçların yanı sıra,diadem adı verilen taçlar da antik çağda rağbet gören baş takılarıarasındadır İnce altın levhalardan yapılan diademlerde form olarak ikitip vardır Birinci gruptakiler alınlıklı diademlerdir ki bunlar üçgenşekillidirler İki uçları arkada birleştirildiğinde alından üçgenşeklinde yükselir İkinci grupta ise şerit ya da bant formlu diademleryer alır Diademler adak ve sunu eşyası olarak kullanıldıkları gibiçoğunlukla mezar hediyesi olarak kullanılmışlardır Özellikle Artemisve Aphrodite'nin genç kız olarak betimlendiği eserlerde bu tanrıçalardiadem kullanırken gösterilmişlerdir
Dünyaca ünlü diademlerarasında yer alan ve bugün Moskova'daki Puskin Güzel SanatlarMüzesi'nde sergilenen saçaklı diademler, antik Anadolu takı sanatınınbaş yapıtları olarak ilgi görmektedirler Bu iki diadem, ünlü Troyaantik kentinde bulunmuş ve yasadışı yollarla yurtdışına kaçırılmış Yüzlerce altın eserle birlikte Moskova'da ortaya çıkan bu diademlerdekisanat ve estetik, asırlar geçmesine karşın hâlâ görenlerin nefesinikesecek nitelikte Alna dökülen incecik yapraklar, zülfü andıran veomuzlara dökülen zarif saçaklar hep Anadolu'nun bitmez tükenmezzevkinin ve birikiminin bir yansımasıdır Bu öyle bir yansımadır ki, nearadan geçen yüzyıllar gölgeleyebilmiştir bu zarafeti, ne de Anadolutopraklarından uzakta, başka müzelerde yaşanan karanlık sürgünyılları  Troya'dan, Alacahöyük'ten, Efes'ten ve daha birçok Anadoluantik kentinden günümüze ulaşan taçlar, yüzyıllar sonra bile hemtasarımcılara ilham veriyorlar, hem de görenleri büyüleyiciışıltılarıyla etkiliyorlar aradan yüzyıllar geçmesine karşın 
|