Varlıkların En Korkağı: İnsan

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Varlıkların En Korkağı: İnsan



Nevrotik kaygılar güçlü bir şekilde beyinle ilişkili Ancak endişelenmenize gerek yok Çünkü araştırmacılar korku ve kaygıları silmenin yollarını bulmak üzere
Günümüzde, en azından gelişmiş ülkelerde, korku uyandıran doğal olaylarla çok nadir karşılaşıyoruz Yılanlar ya da timsahlar, günlük hayatımızda bizi korkutmaktan ya da endişelendirmekten çok uzak Ancak çağdaş dünyada yeni tehlikelerle karşı karşıyayız: Otoyollar, terörizm, kapkaççılar, deprem, iş hayatında ya da sosyal çevrelerde başarısız olma tedirginliği Bu tehditler kısa süreli korkuyu tetiklemiyor, ama çağdaş yaşam anksiyeteleri, her geçen gün insanoğlunu güçsüzleştiriyor Max Planck Enstitüsü Davranış Psikolojisi Bölümü antropologlarından Irenaus Eibl-Eibesfeldt "İnsan tüm varlıklar içinde en korkak olanıdır" diyor "Çünkü, doğanın yaratıklarına karşı koymuş olmasının yanında, entellektüel temele dayalı varoluş korkusuyla da yüzleşmek zorunda kalmıştır"
Daha fazla zihinsel uğraş, her şeye rağmen yükümüzü hafifletebilirBeynin korku ve kaygıları nasıl algıladığı, sürekli hale getirdiği, hafızaya aldığını anlamaya ilişkin araştırmalar; korkuyu engellemek ya da onun üstesinden gelmek konusunda ipuçları barındırıyor
Savaş ya da kaç
Çok ilginçtir ki, korkunun üstesinden gelmek, kaygıyı uzaklaştırmaktan daha kolay olabiliyor Bize bir köpek saldırdığında, beynimiz alarm veriyor, kalbimiz daha hızlı atmaya başlıyor Ya mücadele ediyor (savaşıyoruz) ya da kaçıyoruz Ne kadar ürkütücü olursa olsun, yaşanılan korku sonlandığında, vücut ve beyin etkinliği normale dönüyor Anksiyete ya da kaygı çok daha sinsi ve zamanla çok daha zararlı hale gelebiliyor Hatta pek çok kişi hayalet öyküleri okuyarak, gerilim filmleri izleyerek ya da adrenalini yükselten sporlar yaparak korkuyla oynamayı seviyor Kaygılar ise oyunun keyfini kaçırabiliyor, kişinin yaratıcılığını, kendi kendine karar verme yeteneğini engelleyebiliyor ve daha ileri aşamalarda sağlığını mahvedebiliyor
Anksiyete rahatsızlıkları, zihinsel sorunlar arasında en yaygın olanı Amerikalı ve Avrupalıların yüzde 10'u bu sorunla karşı karşıya En bilineni fobiler: Örümcek, yılan, yükseklik ya da kapalı alanda kalma korkusu gibi Bir diğer yaygın olanı ise korku takıntısı Bu kişiler kendilerini neyin kaygılandırdığını ifade ediyorlar, ancak nedenini açıklayamıyorlar
Son araştırmalar, anksiyete rahatsızlıkları ve genel huzursuzlukların genetik kökene sahip olduğunu işaret ediyor Çevresel faktörlerin baskın etkisi de tartışılmaz Birbirlerinden ayrı yaşamış olsalar da, tekyumurta ikizleri, çiftyumurta ikizlerine oranla korkuyu daha çok paylaşıyor Tabii ki, korkuyla ilgili tek bir gen yok Sinirlerdeki ileticiler ve alıcılar arasındaki etkileşime katılan çok sayıda gen var Organizmanın iç ritminden sorumlu olan ve biyolojik saati yönlendiren genler de işin içine karışıyor Korkunun genlerle ilişkisini araştıran bilim insanları, korkak ve korkusuz sıçanlar üretme konusunda başarılı oldular Sıçanlar, kendilerine yönelebilecek bir tehdide karşı normalde açık alanlarda çok fazla durmazlar Ancak, denek sıçanlar üzerinde yapılan genetik oynamalar sonucunda, açık alanda kalma süreleri belirgin şekilde artırıldı
Beyindeki işbirliği
Anksiyete ve korkunun nöro-biyolojik temelleri nispeten tanımlandı Beyinde, anksiyetenin oluşmasından sorumlu tek ve belirli bir bölge yok Korku sırasında beynin pek çok bölgesinde işbirliği saptanıyor
Görüntüleme deneyleri, sadece panik atak sırasında değil, aynı zamanda günlük kaygılar ve huzursuzluklarda da, temporal lobda, beynin sağ ve sol bölümlerinde aşırı kan akışı artışı yaşandığını gösterdi Araştırmacılar, gönüllülerin loblarını elektrikle uyardıklarında, denekler anksiyete duygusuna kapıldıklarını ifade ettiler Beynin üst düzey işlevselliğinden sorumlu bölge olan prefrontal korteksin iç kısımları da etkin hale geliyordu Prefrontal korteksin zarar görmesi, sadece kişinin duygularını etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda diğer insanların duygularını tanımlama kabiliyetinin yitirilmesine de yol açıyor Prefrontal korteks doğumla birlikte oluşmuyor Olgunlaşması için 7-12 ay geçmesi gerekiyor Belki de bu nedenle bebekler, yabancılardan ürkmeye tam da bu dönemde başlıyor 6 aylık bir bebek, bu tür bir anksiyete yaşayabilecek yeteneğe sahip değil
Orta beyin bölümlerinden hipotalamus da önemli ve günümüzde psikiyatrik ilaçların hedefi Hormon sistemini kontrol ediyor ve sempatik sinir sistemini etkiliyor Bunların ikisi de, vücudun tehditlere verdiği tepkinin kaynağını oluşturuyor Ancak aynı sistem ağı, vücudun tepkisiz kalmasına da yol açabiliyor Korkudan donup kalmak deyimi buradan geliyor Bu tür bir koruma refleksi insanı tehlikelerden koruyabiliyor Tarih öncesi çağlara gidecek olursak, vahşi hayvanlardan korkup tepki veremeyen ve bu şekilde hayatta kalmayı öğrenen ilkel insanlar buna örnek verilebilir
Korku ve anksiyete sırasında beynin en etkin bölgesi, temporal lobun hemen altındaki amigdal Araştırmacılar bu bölgeyi elektrikle uyardıklarında, kortizol hormonu düzeyinde artış tespit ettiler Bu, korkunun en fiziksel işaretlerinden biri Amigdal, genellikle uykuda, özellikle rüya sırasında etkinleşiyor Kâbus ve sıkıntılı rüyaların sebebi olarak amigdal gösteriliyor Bu bölge zarar gördüğünde, anksiyete duygusu azalıyor, ama idrakle ilgili işlevler aynı kalıyor Yine ilginç bir bilgi: Amigdali hasarlı doğan kişiler, diğer insanların yüzündeki korkuyu tanımlayamıyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.