Jung Kuramı... |
07-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Jung Kuramı...İsviçreli hekim Carl Gustav Fung'un ruhbilim kuramı Önce Freudculuktan yola çıkan ve sonra ona karsı koyan Prof Jung (1875-1961), ruhbilimin çeşitli alanlarında kendine özgü yeni kuramlar ileri sürmüştür Öğretisi, analitik ruhbilim ya da kompleks ruhbilim okulu adıyla adlanır Örneğin bilinçdışı izlenimlerden meydana geldiğini ileri sürdüğü ortaklaşa bilinçsizlik deyimini ortaya atmış ve düşler, dinsel coşkular, masallar ve hastalık hezeyanlarında bu izlenimlerin meydana çıktığını savunmuştur Jung, insanın ruhsal kişiliğini, bütün bir geçmişten soyaçekimle gelen bu ortaklaşa bilinçdışı izlenimlerin onardığını ileri sürer Freud’un cinsellik içgüdüsü ve Adler'in aşağılık kompleks'ine karşı çıkarak insanın ruhsal karakterini yaşama içgüdüsü'nün belirlediğini savunur Jung'a göre cinsellik duyguları da, yükselme isteği de yaşlara ve koşullara göre değişen, bütün bir insan yaşamını belirleyecek güçte olmayan etkenlerdir Buna karşı yaşama enerjisi her yaşta ve her koşulda gücünü sürdürür Jung, tip kuramı'nı da bu temel üstüne kurar Yaşama enerjisinin içe ya da dışa dönük oluşuyla insan tiplerini entrovert ve ekstrovert olmak üzere ikiye ayırır Ayrıca Jung, Freud psikanalizinde de ilk kez sözcük çağrışımı yöntemini uygulamıştır Jung'un sözcük listesi, özel olarak hazırladığı yüz sözcüğü kapsar Jung, bu sözcüklere uyarım sözcükleri adını verir Bu sözcükler hastaya okunur ve onların hatırlattığı ilk sözcüğü bildirmesi istenir Hastanın verdiği karşılıklarla karşılık verme süresi ve uyarım sözcüklerine karşı tutumu ya da davranışı bir kağıda yazılarak incelenir ve bunlardan bilinçdışı bölgeye itilmiş ve hastalığın nedeni olan olaylar çıkarılmaya çalışılır Jung, bunu, yardımcı bir yöntem saymakta ve bununla ancak hastanın bilinçdışı kompleksleri üstündeki ipuçlarının ele geçirilebileceğini ileri sürmektedir Verilen karşılıklarda duygulandırıcı bir yük taşıdığı saptanan her sözcük de temel nedenle ilgili olmayabilir Kapıyı Yüzüne Çarpma- Manipülasyon tekniklerinden biri olan kapıyı yüzüne çarpma (door-in-the-face) stratejisi, el alıp kol kapma stratejisinin tersi bir mekanizmaya dayanmaktadır Burada, kendisinden belirli bir şey elde edilmek istenen kişinin önce kabul edilmesi çok zor bir başka talebi reddetmesi sağlanmakta ve ardından asıl hedeflenen şey istenmektedir Daha önce bir talebi reddeden kişi, ikinci bir ricayı kabul eğilimi göstermektedir Bu olgu bir kaç şekilde açıklanmaktadır Algısal kontrast kavramına dayalı birinci açıklamaya göre, ilk talebe kıyasla ikinci talep çok mütevazı görünmektedir İkincisi, ilk ricayı reddeden kişi, olumsuz değerlendirilme (bencil görünme) kaygısına düşmektedir Üçüncüsü, karşılıklılık normuna dayanmakta ve bir isteğinden vazgeçen talep sahibinin daha azına razı olması bir tür taviz gibi algılanmakta ve tavize tavizle karşılık verme eğilimine girilmektedir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|