Malta Kuşatması...

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malta Kuşatması...



Malta Kuşatması ya da Malta Seferi, 1565 yılında Malta adasının Osmanlı İmparatorluğu kuvvetleri tarafından kuşatılması ve Hospitalier Şövalyeleri tarafından adanın savunulması sürecidir

Tarih boyunca yaşanan en kanlı ve şiddetli savaşlardan biri olarak gösterilen kuşatma, Hospitalier Şövalyeleri'nin galibiyeti ve Osmanlı kuvvetlerinin kuşatmayı kaldırması ile sonuçlanmış ve bu olay 16 yüzyıl Avrupa'sında büyük ses getirmiştir Hatta ünlü düşünür Voltaire'in bile bu savaştan abartılı bir şekilde bahsederken "Hiçbirşey Malta Kuşatması kadar ünlü değildir" dediği belirtilir Kuşatmanın sonunda Avrupalı'larca benimsenen Osmanlı ordularının yenilmezliği algısı değişerek yerini Akdeniz'deki İspanyol hakimiyetine bırakmıştır Kuşatma, Akdeniz'i kontrol etme adına 16 yüzyılda Osmanlı Komutanı Turgut Reis'in 1551'de Malta'ya saldırılar düzenlemesi ile başlayan ve 1560 Cerbe Deniz Savaşı'nda Osmanlı Filosunun Haçlı Donanması'nı ağır bir yenilgiye uğratması ile devam eden, Osmanlı İmparatorluğu ve Hristiyan Birliği arasında hızla artan rekabetin doruk noktası olarak tanımlanırBu savaşın nedenleri arasında Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı olan Mihrimah Sultan'ın 107 yaşındaki sütannesininde aralarında bulunduğu hacca gitmekte olan Osmanlı bandıralı bir kalyon şövalyeler tarafından kaçırılıp Malta adasına götürülmüştür Ayrıca Malta orta Akdeniz'in güvenliği açısından önemli bir yere sahiptir

Kuşatma öncesi

Cerbe Deniz Muharebesi'nde ağır bir yenilgi alan Kutsal İttifak ülkeleri, İspanya kralı II Felipe'nin önderliğinde yeni bir donanma hazırlığına başlayıp ve ittifak bünyesindeki mevcut donanmaların birleştirilerek yeni bir Haçlı donanması meydana getirmeyi amaçlıyorlardı Bu kapsamda Papalık, Ceneviz, Portekiz, Malta ve Toskana donanmalarının Akdeniz'in hakimi olabilme adına yeniden Osmanlı donanmasına karşı birleştirilmesi öngörüldü İlk hedef olarak İspanya yakınlarındaki kayalık bir ada olan Peñón de Vélez'e saldırı düzenlendi Bu ada Osmanlı donanması tarafından sadece uğrak yeri olarak kullanılıyor ve az sayıda Türk muhafız tarafından korunuyordu Bu nedenle nicelik olarak kendisinden oldukça üstün olan Haçlı ordusuna karşı direnmesi mantıksızdı Bu nedenle sözkonusu ada Osmanlı kuvvetlerince kayıp verilmeden boşaltıldı Peñón de Vélez'in savaşmadan alınması Kutsal İttifak birliklerinin motivasyonunu yükseltti ve müttefik ülkelerde büyük ses getirdi Kuşatmadan birkaç ay önce Osmanlı mühendisleri balıkçı kılığında şehire girip şehrin tahkimat ve savunma bölgelerini ve ayrıca denizden çıkarma yapılabilecek önemli yerleri tespit etmiştir

Öte yandan Malta Şövalyeleri, Akdeniz'de Türk gemilerine taciz saldırılarına devam ettiler 1564 yılı ortalarında, şövalyelerin en kıdemli denizcilerinden Mathurin Romegas komutasındaki birliklerin yaptığı bir saldırıda, içlerinde Osmanlı sarayının haremağası, İskenderiye ve Kahire valileri ve pek çok önemli tacirin esir alınması, padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın Malta adasına sefer düzenlenmesi ve şövalyelerin hakimiyetinin sonlandırılması konusunda ikna edilmesini kolaylaştırmıştır

Söz konusu olaydan kısa bir süre sonra, Piyale Paşa ve Trablusgarp beylerbeyi Turgut Reis'in Akdeniz'de oldukça stratejik bir konumda olan ve Osmanlı topraklarına karşı tehdit oluşturan Malta adasının ele geçirilmesi konusundaki ısrarlı yaklaşımları, bu isteklerinin Divan'da kabul edilmesini sağladı ve Osmanlı donanması kaptan-ı derya Piyale Paşa komutasında Akdeniz'e açıldı

Türk donanması 144 savaş gemisi (büyük ve küçük kadırga) ve 50 nakliye gemisinden oluşuyordu Söz konusu gemiler 30000 civarı asker taşıyorlardı (O döneme ait yabancı kaynaklar da benzer rakamlardan bahsetmektedirler) Donanmaya Piyale Paşa, kara ordusuna ise Kızılahmedli Mustafa Paşa komuta ediyordu Ayrıca Trablusgarp'tan hareket edecek Turgut Reis ve Cezayir'den hareket edecek Hasan Paşa'da ellerindeki birliklerle kuşatmaya dahil olacaklardı

Bu durumdan 1565 yılı başlarında İstanbul'daki casusları vasıtasıyla haberdar olan Hospitalier Şövalyeleri'nin lideri Jean de Valette, adanın savunması için İtalya'dan asker toplamaya ve St Angelo, St Michael ve St Elmo kalelerini güçlendirme çalışmalarına başladı

İtalyan-İspanyol paralı askeri olarak kuşatmada savaşan Francisco Balbi di Correggio'nun ünlü kuşatma günlüğünde, kuşatmaya girilirken her iki tarafın askeri gücünden aşağıdaki rakamlarla bahsettiği görülmektedir



Hospitalier Şövalyeleri Osmanlı İmparatorluğu
500 Hospitalier Şövalyesi 6000 Sipahi (Süvari)
400 İspanyol asker 500 Karaman Sipahisi
800 İtalyan asker 6000 Yeniçeri
500 Kadırgalardan gelenler 400 Mytheline'li maceracı
200 Yunan ve Sicilyalı asker 2500 Cezayir'li Sipahi
100 St Elmo Kalesi garnizonunu askeri 3500 Cezayir'li maceracı
100 Şövalye kölesi 4000 "gönüllü mücahid"
500 Kadırga kölesi 6000 Diğer gönüllüler
3000 Malta halkından seçilenler Trablus ve Cezayir Korsanları
Total: 6,100 Total: Doğudan gelen 28500, toplamda 48000

Kuşatma

Osmanlı donanması Malta'ya ulaştığında 20000 asker karaya çıkarıldı Karaya çıkan ilk birlikler adanın en güçlü ikinci direniş noktası olan Saint Elmo kalesini kuşattılar Kuşatma başladıktan birkaç gün sonra Turgut Reis ve Uluç Ali Reis komutasındaki filolar da adaya ulaştı

Saint Elmo kalesi önünde çok şiddetli çarpışmalar yaşandı Ard arda yapılan saldırılarda her iki taraf da ağır kayıplar verdi Surlardaki tahribat arttıktan sonra Turgut Reis komutasındaki kuvvetler 5000 kişi ile hücüma geçti Kaleye düzenlenen altıncı saldırı olan bü harekatın ardından kale surlarına ulaşıldı, fakat Turgut Reis başına isabet eden bir şarapnel parçası ile ağır yaralandı ve kısa süre sonra öldü Altı gün sonra, 23 Haziran 1565'te kaleye yapılan sekizinci saldırıda kaleye girildi ve göğüs göğüse yapılan şiddetli çarpışmalar sonunda kalenin kontrolü ele geçirildi St Elmo kalesinin fethi, Osmanlı ordusuna Turgut Reis dışında 4000 kişilik bir kayba (bu kaybın yaklaşık yarısı seçkin yeniçeri askerleridir) malolmasına rağmen, Kızılahmedli Mustafa Paşa sefere devam etme kararından vazgeçmemiştir

Bazı kaynaklarda, St Elmo kalesinin fethinin ve kuşatmanın devam etmesinin Avrupa'da yarattığı yankının küçük çaplı bir panik ortamına sebebiyet verdiğinden ve Avrupalıların Malta'dan sonra sıranın Tunus'ta İspanyol kontrolündeki La Goleta kalesinde olduğundan, hatta Kanuni Sultan Süleyman'ın İtalya üzerinden Avrupa'yı işgal etme planları yaptığından bahsetmeye başladıklarından bahsedilir

Kuşatmanın devamında St Angelo ve St Michael kalelerine kara ve denizden saldırılar devam etti Yabancı kaynaklara göre 7 Temmuz 1565'te yapılan büyük saldırılarda Osmanlı ordusunun StMichael kale duvarlarında önemli bir gedik açtığı, fakat beklenmeyen bir şekilde geri çekildiğinden bahsedilirken, bu hareketin nedeninin şövalyelerin süvari komutanı Vincenzo Anastagi'nin rutin hücümlarından birinde Osmanlı sahra hastanelerinden birine saldırdığı ve buradaki hasta ve yaralıların hepsini katlettiği, bundan dolayı Osmanlı birliklerinin Malta Şövalyeleri tarafından Sicilya'dan beklenen desteğin gelmiş olabileceği düşüncesi ile geri çekildiğinden bahsedilmektedir

Eylül ayına kadar devam eden çarpışmalardan net bir sonuç elde edilememesi, hava koşullarının kötü gidecek olması ve Sicilya'dan beklenen askeri yardımın adanın kuzeyinden karaya çıkarılması sonucunda başkomutan Kızılahmedli Mustafa Paşa kuşatmayı kaldırmaya ve geri çekilmeye karar verdi 11 Eylül 1565'de kuşatma tamamen kaldırıldı

Kuşatma sonrası

Kuşatmanın Hospitalier Şövalyeleri'nin zaferi ile sonuçlanması Avrupa'da büyük yankı uyandırdı Kaynaklara göre değişen rakamlar ışığında Osmanlı kuvvetlerinin 25000-35000 arası kayıp verdiğinden bahsedilir Özellikle Roma'da papa Malta'nın kurtulmasından dolayı kiliselerin çanlarını çaldırmıştırÇünkü Malta kaybedilseydi Roma da kaybedilecekti

Şövalyelerin lideri de Valette'in bu zaferinden sonra Avrupa'daki saygınlığı yükselmiş ve adaya yapılan maddi destek artmış ve bu sayede Valletta isimli surlarla çevrili yeni bir şehir kurulmuştur
Osmanlı ordusu Malta'ya yeni bir sefer düzenlememiş, Osmanlı ordusunun yaklaşık 100 yıl süren yenilmezliğinin sona ermesi Avrupa'da büyük bir moral-motivasyon artışına sebebiyet vermiştir Öte yandan Malta Şövalyeleri uzun bir süre doğu Akdeniz'deki Türk sahillerine saldıramamışlardır

Kaynakça

  • Özdek, R (1990) Türkler'in Altın Kitabı Cilt-3 (Türkçe) İstanbul: Tercüman Gazetesi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.