Düşündüren Hikayeler (Meraklısına 2)

Eski 07-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Düşündüren Hikayeler (Meraklısına 2)



Arkadaş (Hikaye)

Savaşın en kanlı günlerinden biri Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru
altındaydılar Asker teğmene koştu ve:
- Teğmenim Fırlayıp
arkadaşımı alıp gelebilir miyim?
Delirdin mi? der gibi baktı teğmen
- Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş Büyük olasılıkla
ölmüştür bile Kendi hayatini da tehlikeye atma sakın
Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi "Git o zaman"
İnanılması güç bir mucize Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı Onu sırtına aldı ve koşa koşa
döndü Birlikte siperin içine yuvarlandılar Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti Sonra onu sipere taşınan arkadaşına döndü:
- Sana değmez, hayatini tehlikeye atmana değmez,demiştim Bu zaten ölmüş
- Değdi teğmenim dedi asker
- Nasıl değdi? dedi teğmen Bu adam ölmüş görmüyor musun?
- Gene de değdi komutanım Çünkü yanına
ulaştığımda henüz sağdı
Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim icin
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
- Jim! Geleceğini biliyordum! demişti arkadaşı Geleceğini biliyordum



Yolumuzdaki Engeller (Hikaye)

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine
kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu
Bakalım neler olacak?
Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları,
saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene
kadar Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler
Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi Halkından bu kadar
vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu Sonunda bir
köylü çıkageldi Saraya meyve ve sebze getiriyordu
Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı
ve ıkına sıkına itmeye başladı Sonunda kan ter içinde kaldı
ama, kayayı da yolun kenarına çekti Tam küfesini yeniden
sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin
durduğunu gördü Açtı Kese altın doluydu Bir de kralın notu
vardı içinde

"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral

Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı

"Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır"

Osman Efendi (Hikaye)

Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır
İlaç alır, geçmez Bir iki gün bekler, ağrı devam eder
Doktor çağrılır Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir,
gider Lakin Osman Efendinin baş ağrısı artarak sürer
Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya baslar
Başka doktorlar çağrılır Osman Efendi Uşak'ın ileri
gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat eder
Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de
bulamaz Ev halkı birbirine karışır, baş ağrısından geceleri
uyuyamayan Osman Efendiyi İstanbul'a götürmeye karar verirler
İstanbul'da en iyi doktorlar seferber olur Röntgenler, beyin
tomografileri çekilir, testler yapılır Görünüşe bakılırsa
Osman Efendi turp gibidir Oysa dayanması gittikçe zorlaşan
baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir
Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da
apar topar yurtdışına götürülür O devirde Amerika değil İsviçre
moda, Zurih'e gidilir Haftalarca hastanede kalınır, onlarca
profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır
Sonuç:
Osman Efendiye teşhis konulamaz Artık yerinden kalkamayan Osman
Efendiye ağrı kesici iğneler verilir, ülkesine dönüp "dinlenmesi", daha doğrusu son günlerini -evinde-
geçirmesi tavsiye edilir Osman Efendi bitkin, aile perişan "Kader"
denilir, Uşak'a dönülür Osman Efendi yayla evinde bir odaya yatırılır
ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendinin eski berberi
Berber Mehmet çağrılır Berber yataktan kalkamayan Osman Efendiyi tıraş
ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler
Berber Mehmet bir an düşünür "Beyim?" der, "Sakın sizin burnunuzda kıl
dönmüş olmasın" Bir bakar, "Hah işte der "Kıl dönmüş" Osman Efendinin
şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı
çeker Ev halkı Osman Efendinin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya
koşar Berber Mehmet, Osman Efendinin elinden zor alınır ve cımbızın
ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir
Osman Efendinin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar
koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır Ertesi sabah Osman
Efendi aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyanır Gözlerinin yaşarması
geçmiştir Baş ağrısından ise eser kalmamıştır Dönen kılın sinire yürüyüp
gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstıraplara yol açtığını doktorlar ancak o
zaman keşfeder Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına
gelmemiştir Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet'i çağırtır
ve ona bir servet bağışlar

BU YAZIDAN ÇIKARTILACAK SONUÇLAR :

1 Vergiden turizme, sosyal güvenlikten adalet reformuna kadar Berber
Mehmet efendilerin fikirleri var, dinlemek gerek

2 Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olur

3 Burnundan kıl aldırtmayanların başı çok ağrıyabilir

Bir Küçük Tebessüm (Hikaye)

Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi Bu gülümseme
adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu Bu hava
içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta
teşekkür etmediğini hatırladı Hemen bir not yazdı,
yolladı Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her
öğlen yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş
bıraktı Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş alıyordu
Aksam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her
zaman köşe basında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki İki gündür boğazından
aşağı lokma geçmemişti Karnını ilk defa doyurduktan sonra,
bir apartman bodrumundaki tek odasının yolunu ıslık çalarak
tuttu Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titresen köpek
yavrusunu görünce, kucağına alıverdi Küçük köpek gecenin
soğuğundan kurtulduğu için mutluydu Sıcak odada sabaha
kadar koşuşturdu Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar
sardı Bir yangın başlıyordu Dumanı koklayan köpek öyle
bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra
bütün apartman halkı Anneler, babalar dumandan boğulmak
üzere olan yavrularını kucaklayıp, ölümden kurtardılar

Bütün bunların hepsi, beş kuruşluk bile maliyeti olmayan
bir TEBESSÜMSÜN sonucuydu



Bill Gates

Bill Gates Microsoftsun bir seminerinde bilgisayar
sektöründeki gelişmenin hızını anlatmak için şöyle bir
benzetme yapmış
"Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar
sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara
alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu
atmamız mümkün olacaktı"

Birkaç gün sonra VW firmasının bir basın açıklaması yayınlanmış
"Eğer otomotiv sektörü Bill Gates in işletim sistemi gibi
gelişmiş olsaydı, her alacağımız arabada tek koltuk olacak,
diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda
kalacaktık; arabamız sadece bizim ürettiğimiz benzinle
çalışacak; gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı
ışıkları yerine üzerinde
ARABANIZ GEÇERSİZ BİR İŞLEM YÜRÜTTÜ VE KAPATILACAKTIR
yazan tek bir lamba olacaktı Ayrıca her kazadan sonra
arabanın hava yastıkları açılmadan önce bir düğmenin üzerinde
HAVA YASTIKLARI AÇILACAK EMİN MİSİNİZ
diyen bir ışık yanacaktı"


İNSANLIK DERSİ (Gerçek Hikaye)

Ünlü İtalyan sinema sanatçısı Vittorio de Sica bir TV
röportajında anlatıyor :

İtalya' da Napoli' nin kenar mahallelerinden birinde,
bir Cafe-Bar da, espressolarimizi içiyoruzİçeri giren
müşterilerden biri, barmene "due caffee, uno sospeso"
(iki kahve, biri askıda) diyor, iki kahve parası
veriyor, bir kahve içip gidiyor, barmen de tezgahın
üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt
asıyor

Biraz sonra iki kişi içeri giriyor: "due caffee e un
sospeso" (iki kahve
ve bir askıda) diyorlar, üç kahve parası verip, iki
kahve içip gidiyorlar,
barmen gene bir küçük kağıt daha asıyor tezgahın
üstündeki çiviye

Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyor
Derken üstü başı biraz eski, püskü, belli ki fakir biri
bardan içeri
girdi, barmene "un caffee sospeso" (askıdan bir kahve)
dedi, ve barmenin hazırladığı kahveyi içip, para
ödemeden çıkıp gitti Barmen de tezgahın üzerine
asmış olduğu kağıtlardan bir tanesini aşağı indiriverdi

Gerçek Sevgi (İbretli hikaye)

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü
edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim
demiş, ermiş Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları
çağırarak onlara bir sofra hazırlamış Hepsi oturmuşlar yerlerine
Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasındanda derviş
kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar "Ermiş bu kaşıkların
ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de şart koymuş Peki
demişler ve içmeye teşebbüs etmişler Fakat o da ne? Kaşıklar uzun
geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına
En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan
Bunun üzerine şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım
yemeğe Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar
gelmiş oturmuş sofraya bu defa "Buyurun" deyince, her biri uzun
boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak
içirmiş Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar
sofradan işte demiş ermiş, 'kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini
görür ve doymayı düşünürse,o aç kalacaktır ve kim kardeşini düşünür de
doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da
unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima

DUNYADA TURKCE BILEN HERKESE!!!

"Osmanlı 600 yıl durdu durdu da tam Rus'larla savaşırken, tam
düşmana değil müttefike ihtiyacı olduğu zaman mi Ermeni'leri
kesmeye karar verdi?"



MİLLETÇE KÖTÜMSER MİYİZ? (Gerçek Hikaye)

Büyük gazetelerimizin birinde yönetici semineri veren uzman
Türklerin dünyada en kötümser milletlerden biri olduğunu iddia
etmiş Peşinden küçük bir test yapmış Bitişik sözcüklerden
oluşan aşağıdaki cümleyi birkaç saniyeliğine gösterip yöneticilerden
okumalarını istemiş:
"THEGODISNOWHERE"
Katılımcıların hepsi bu cümleyi:
"THE GOD IS NO WHERE"
diye okumuş Yani "Tanrı hiçbir yerde değildir" seklinde
Uzman acı aci gülümsemis "Tam bekledigim gibi" diye mirildanmis
Bati ülkelerindeki seminerlerde katılımcılar bu cümleyi söyle
okurlarmış:
"THE GOD IS NOW HERE"
Yani: "Tanrı şimdi burada"



MARANGOZ (Hikaye)

Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti işveren
müteahhidine, çalıştığı konut yapım işimden ayrılmak ve
eşi, büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yasam
sürmek tasarısından söz etti Çekle aldığı ücretini elbette
özleyecekti Emekli olmak ihtiyacındaydı, ne var ki
Müteahhit iyi isçisinin ayrılmasına üzüldü Ve ondan, kendine
bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti
Marangoz kabul etti ve ise girişti, ne var ki gönlünün
yaptığı iste olmadığını görmek pek kolaydı Bastan savma
bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı Kendini
adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti!
işini bitirdiğinde, işveren, evi gözden geçirmek için geldi
Dış kapının anahtarını marangoza uzattı "Bu ev senin" dedi,
"sana benden hediye" Marangoz soka girdi Ne kadar utanmıştı!

Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman onu
böyle yapar miydi! Bizim için de bu böyledir Gün be gün kendi
hayatimizi kurarız Çoğu zamanda, yaptığımız ise elimizden
gelenden daha azını koyarız Sonra da, soka girerek, kendi
kurduğumuz evde yasayacağımızı anlarız Eğer tekrar yapabilsek,
çok daha farklı yaparız Ne var ki, geriye dönemeyiz

Marangoz sizsiniz Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar
ya da bir duvar dikersiniz "Hayat bir kendin yap tasarımıdır"
demiştir biri Bugün yaptığınız davranış ve secimler, yarin
yasayacağınız evi kurar Öyle ise onu akıllıca kurun,

Kovadaki Çatlak (Hikaye)

Hindistan'da bir sucu, boynuna astığı uzun bir
sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su
taşırmış Kovalardan biri çatlakmış Sağlam
olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine
ulaşan uzun yolu dolu olarak tamamlarken,
çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını
eve ulaştırabilirmiş Bu durum iki yıl boyunca
her gün böyle devam etmiş Sucu her seferinde
patronunun evine sadece 1,5 kova su götürebilirmiş
Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı
çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine
getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş
İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın
kıyısında sucuya seslenmiş "Kendimden utanıyorum
ve senden özür dilemek istiyorum" "Neden?"
diye sormuş sucu "Niye utanç duyuyorsun?"
Kova cevap vermiş "Çünkü iki yıldır çatlağımdan
su sızdığı için tasıma görevimin sadece yarısını
yerine getirebiliyorum Benim kusurumdan dolayı
sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam
karşılığını alamıyorsun" Sucu söyle demiş
"Patronun evine dönerken yolun kenarındaki
çiçekleri fark etmeni istiyorum" Gerçekten de
tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir
yanandaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş
Fakat yolun sonunda yine suyunun yarısını
kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine
sucudan özür dilemiş Sucu kovaya sormuş
"Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu
ve diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını
fark ettin mi? Bunun sebebi benim senin
kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır Yolun
senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün
biz ırmaktan dönerken sen onları suladın İki
yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla
patronumun sofrasını süsleyebildim Sen böyle
olmasaydın, o evinde bu güzellikleri
yaşayamayacaktı"
* * *
Hepimizin kendimize özgü kusurları vardır
Hepimiz aslında çatlak kovalarız
Büyük planda hiçbir şey ziyan edilmez
Kusurlarınızdan korkmayın Onları sahiplenin
Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu
bilirseniz eğer, siz de güzelliklere sebep
olabilirsiniz

"İnsanlarla birlikte büyüseler bile,
kurdun eniği yine kurt olur"



OKUDUDUNUZ İÇİN TEŞEKKÜÜRLER

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.