Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
annemsiz, çay, düşünülemez, saati

Annemsiz Çay Saati Düşünülemez

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Annemsiz Çay Saati Düşünülemez



Kardeşim geldi İstanbul’dan Ne zamandır görmemişim Nasıl sevindim Gece uykudan ağırlaşan göz kapaklarımıza inat uzattığımız bir sohbetin orta yerinde “Abla” dedi, “Annemin çay saatlerini hatırlıyor musun?”


Aklıma nedense reçelli ekmek ve süt geldi İkisinden de nefret ederdim Ama annemin çay saatlerinden asla Bu saatlerden hiçbirinde reçelli ekmek ve süt ikilisiyle karşılaşmamıştım çok şükür


Eğer annemin keyfi yerindeyse, dışarıda yağmur varsa (Eskişehir’in yağmuru da soğuğu kadar ünlüdür) ve biz ödevlerimizi yapmışsak Annemin bütün işleri bitmişse İki yaş küçük kardeşim Ayşegül’le kavga etmemişsek, yani yüzümde tırmık izleri, ellerimde onun saçları yoksa en ufağımız Gülten uyuyorsa ya da en azından ağlamıyorsa mutfaktan gelen dayanılmaz vanilyalı şekerli kokuyu duyardık


Mutfak kapısından başımızı uzatır sorardık anneme “Nazan’ı da çağıralım mı?”


Annem hiç “Hayır” demedi bu soruya ama nedense “Evet”i duyunca sevinir, iki ev öteye koştururduk Nazan, kardeşimle benim paylaşamadığımız en önemli şeydiAma onunla ve annemle birlikteyken sesimizi çıkarmaz, çayla keki paylaşırdık Dışarıda hep yağmur yağardı böyle günlerde Belki de ben şimdi öyle hatırlıyorum


Yağmurun ve çaydanlık sesinin verdiği huzurdu sanırım bizi her zamanki gürültümüzden vazgeçiren Toprağın ıslandığı zamanki neşesi; yani kokusu kekin, çayın ve en önemlisi annemin evinin kokusu Bir de elimizdeki sıcaklık Yalnızca çaydan ve kekten gelmiyordu o sıcaklık O zamanlar ben bu yüzden sanıyordum ama değildi Değişikti Sıcaklık çay saatleri kışa rastlıyorsa sobadan derdim Onun sıcaklığı da çok güzeldi ama bizim farkında olduğumuz sıcaklık, sobadan değil başka bir yerden geliyordu sanki Masa başından ya da daha keyiflisi, yer sofrasından Onun başında hep birlikte oturuşumuzdan, sessizlikten Bütün bunların hepsinden, bir de kendimizden Huzur bu demekti benim için, ev bu demekti Kavgalar, gözyaşları, pazar günü yakılan banyo sobası, yıkanan çamaşır kokusu, pazartesiye ödevlerimi yetiştirememenin kalbimi boğan sıkıntısı değil, arada bir yaşadığımız çay saatleriydi annemin evini ev yapan


Bazen babam da katılırdı çay saatlerine Bir gün önce eve gelmeyişine bedel aldığı izni kullanmış olurdu Babamın “uçuşa kalması” bu yüzden birlikte geçirilecek bir çay saati müjdesiydi bize Babam havacı astsubaydı ve Eskişehir’de iş kazası geçirerek ölmüş astsubayların öyküleri anlatılırdı kadın günlerinde Yine de babamın olmadığı gecelerde başına bir şey gelir mi korkusu uykumuzu bölse, sabah ölmediğini görüp sevinsek de ertesi gün babam geç uyanacak, annem onunla birlikte bize de bir şeyler hazırlayacak, çay saatlerine babamın neşesi de katılacak demekti “gece uçuşa kalmak”


Çocukluğumun bir kısmını Eskişehir’de geçirdim ama kendimizi bildiğimizden beri göçebe köksüzlerdik aslında Tüm memur aileleri gibi bir kentte ne kadar kalacağımızı bilemezdik Dostlukların bitişi acı veriyordu ama hazırlıklıydık her zaman Annem eşyaları toplamanın, babam evi taşıyacak kamyonu ayarlamanın kolay yollarını bilirdi Biz çocuklar arkadaşlardan ayrılmanın kolay yolunu bulamadık bir türlü Hiçbir zaman kolay olmadı Mektuplar birlikte oynamanın yerini tutmazdı ki Hep kendini bütün sınıfa kabul ettirmek zorunda kalırdın yeni okulda


Ama zamanın ayrılıklara ilaç olduğunu böyle öğrendik Yeni yerlerdeki insanların yalnızca yüzlerinin yeni olduğunu, aslında bütün çocukların birkaç grupta toplanabileceğini de Yurtsuzluğun gerçek yurt olabileceğini, gerçekte köklerin farklı da olsa anlaşılabileceğini Her küçük şehir bir başka küçük şehre benziyordu sonuçta


Kentler değişiyor, biz büyüyorduk Fakat çay saatleri hep aynı kalıyor, kardeşimle paylaşamadığımız sürekli davetlilerin adları değişiyordu yalnızca Her yeni şehre yerleşir yerleşmez çay saatleri başlıyordu Çay saatlerindeki değişme şehre değil, zamana ayarlıydı çünkü: Mevsimlere bir de ayın günlerine Ay sonuna yaklaşırken, evdeki tatsız suratlar çay saatine izin vermezdi: Geçim derdi


Yine de çay saatlerinin asıl belirleyicisi annemin “moral”iydi Neşeliyse, yüzü gülüyorsa çay saati için bir umut var demekti Yok eğer onu kızdırdıysak, o gün için böyle bir umudumuz olamazdı: Kek ya da yumurtalı ekmek yoktu işte o gün Çay da Ama daha önemlisi evde neşe yok demekti Asıl dayanılmaz olan, içimizi ağırlaştıran da buydu zaten


Sonra biz büyüdük, kentler iyice küçüldü Yaşadığımız evler, gezdiğimiz sokaklar küçüldü Evlere sığamadık, taşra kentlerinin sokaklarına da Evden uzakta olduğumuz zamanlarda yeni güzellikler bulduk Annemin işleri azaldı böylece, çay saatleri için vakti çoğaldı Ama artık bizim için eski tadı yoktu çay saatlerinin Çocuk değildik, dışarıda kocaman bir dünya bizi bekliyordu Keşfedilmemiş, el değmemiş Annem ve onun çay saatleri bu dünya hakkında ne bilebilirdi ki?


Ah, o zamanlar öyle diyordum tabii Ama herkes o yaşlarda öyle söyler Annemizin doğruları bizim de doğrularımız olsaydı dünyada ne değişirdi ki zaten? Ayrılma-anlaşma-birleşme: Hayat da bizim çay saatlerine benziyormuş işte Karşı çıkma-değiştirme-değiştirdiğini sahiplenme Ta ki birisi gelip, ortaya koyduğunuz “yeni”yi de “eski” olmakla suçlayana kadar


Kekin yerini dışarıda yediğimiz hamburger alana kadardı annemin çay saatlerinin ömrü Ama nereden bakarsanız bakın, bizim şimdi karşı çıktığımız onun da yenisiydi bir zamanlar: Onun çay saatleri okulda Marshall yardımıyla Amerika’dan gelen süttozlarının hikayesiydi çünkü


Biz büyümüştük, annem aynıydı Dünya değişmeliydi

Şimdi aradan çok zaman geçti Ben çok yakında otuz yaşıma giriyorum Yılda en fazla birkaç kez birleşiyoruz çay saatlerinde Bu kez herkes herkesi anlıyor artık Ailenin bir araya gelmesi her zaman ele geçen bir olanak değil, bir şans Çay saatlerini paylaşmak bir şans ve bu şansı iyi değerlendirmek gerek


Bir sürü yıl aşmışız, yollarımız ayrılmış Her kardeş kendini başka türlü tanımlıyor artık Babamla giriştiğimiz vatan hainliğimi konu alan tartışmalar bitmiş Beni görünce asi kızı değil, onu ne kadar özlediği geliyor aklına Ben annemin de haklı olabileceğini anladım Ama aramızda bir kuşak bulunan en küçük kardeşimin, Gülten’in de haklı olduğunu hatırlıyorum hala, o kadar da büyümedim

Anlayacağınız çay saatlerinin öyküsü hepinizin bildiği şekilde bitti Çoğunuzun yaşadığı bir büyüme öyküsüydü anlattığım


Şimdi anlıyorum ki, çocukluktan hatırlananlar tüm duyu organlarınızla kavrayabildikleriniz Divan örtülerinin rengi, annenizin kullandığı kremin kokusu, yağmurun sesi, okul önlüğünün giydikçe yumuşayan dokusu, kek ve çay ikilisinin bir daha hiç yakalayamadığınız tadı Bunlardan herhangi birini algılamak eskilere götürebiliyor sizi


Sonra bugüne dönünce oğlunuza bakıyorsunuz Gözlerindeki endişeyi fark ediyorsunuz “Annemin neşesi yerinde mi? Bana sütlü bisküvi hazırlayacak mı?” diyor gözleri Daha önemli olan soruyu hatırlıyorsunuz Dileği karnını doyurmanız değil, sofrayı sizinle paylaşmak


Ah, o zaman anlıyorsunuz hayat biz olmadan da devam edecek ama çocuklarımızda bizden kalan anılarda biz de yaşamaya devam edeceğiz Annemizin çay saatleri gibi

Arzu Çur


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.