Prof. Dr. Sinsi
|
Halden Hale Ne İstedimse Rabbim Verdi
Halden Hale Ne İstedimse Rabbim Verdi Hikayesi - Dini Hikayeleri - Gül Şehri - Aysel Bahram Yazıları
İnsan Acizdir… Muhtaçtır  İstekleri, özlemleri vardır…
‘’ Ne istedimse Rabbim verdi’’ diyerek yaşadıklarını paylaşan bir arkadaşımın, yaşadığı bazı olayları, sizlerle paylaşmak istiyorum 
Çocuklar çiçeklere benzer Çiçeklerin her biri faklı ilgi bekler Aynı derecede ve aynı zamanlarda suladığınız çiçeklerin bazıları coşarken bazıları solar yaprağını döker Kimi güneşi sever kimi sadece ışığı Çiçek yetiştirenler bilir, hepsine ayrı ilgi gerekir  
Arkadaşım kalabalık bir ailede büyüdü Yaratılan her insan farklı bir karakterdedir  O ilgiye diğerlerinden çok daha fazla ihtiyaç duyan bir yapıdadır Etrafındaki insanların ilgisizliğine üzülür İlk zamanlarda dikkat çekmek için çok şeyler yaptığını, fakat zamanla bunun sevgi olmadığının farkına vardığını söylüyor ‘’Fark edilmek değildi maksadım sadece daha fazla sevgi istiyordum’’ diyor  
Bunu anladığında içine kapanıp hayal dünyası kurmuş kendine Bütün sevgileri hayalinde yaşamaya başlamış Zamanla sevginin gerçek kaynağı olan Yaradana yönelmiş O’nun sevgisine talip olmuş  
Bundan sonrasını onun dilinden dinleyelim:
ANLAYABİLME DUYABİLME İSTEĞİ
’ Herkese ihtiyacı nispetinde davranmak istiyordum ama kimin neye ihtiyacı var bilmiyordum Allahu Teala’ ya yakardım… Ya Rabbim ne olur insanların iç dünyalarını bileyim Bana onları duyma kabiliyeti ver, diye niyazda bulundum Öyle olursa herkese ihtiyacı nispetinde yaklaşacak benim yaşadığım sıkıntıları yaşamayacaklardı  
Lütfetti Yaradan  
İlk zamanlar çok hoşuma giden bir durumdu  İstediğim olmuştu işte, kime nasıl davranmam gerektiğini biliyordum Fakat hiçte göründüğü gibi basit değildi Hem dilden çıkanı duymak hem de kalp seslerini duymak ve bunları birbirine karıştırmamak çok zordu  
Bu bir şey değildi Asıl zor gelense insanların iki yüzlükleri oluyordu Farkında olmadan buğz etmeye başlamıştım Allahu Teâlâ ne kadar merhametliydi onlara her şey veriyordu Bütün güzel nimetleri bahşediyordu Oysa ben kızmaya ve sevmemeye başlamıştım  
Yavaş yavaş insanlardan uzaklaşmaya başlamış, yine kabuğuma çekilmiştim Artık duymak bilmek istemiyordum çünkü taşıyamıyordum Büyük bir yük omuzlarıma çökmüştü Ellerimi açtım; ‘’Ya Rabbim bu hali taşıyamıyorum bunu benden al’’ diye yakardım  
MÜMİNLERİN HALLERİYLE, HÂLLENEBİLME İSTEĞİ!
‘’Bir mümin diğer müminlerin halleri ile hâllenmedikçe gerçek mümin olmaz’’
Hadisi şerifini okuduğum zaman Çok duygulanmış ve yeise kapılmıştım  Hâllenmek ne demekti? Bunu çok düşündüm  Üzülmek yeter miydi? Üzülüyordum ama tam olarak yaşamıyordum, demek ki hadisi şerifte bildirilen bu değildi  
Yine Rabbime el açıp yalvardım  ’’Ya Rabbim ne olur insanların hali ile hâllenebilmeyi nasip eyle Onların yaşadıkları acıları, dertleri bende hissedeyim yaşayayım ’’
Ne istediğimin farkında bile değildim o zaman Yine taşıyamayacağım bir yük istemiştim rabbimden  
Bir zaman sonra hissetmeye ve onların acıları, sıkıntılarını, dertlerini yaşamaya başlamıştım Her karşılaştığım insan farklı ruh halinde oluyordu Kimisi hasta, kimisi mutsuz, kimisi bunalımda  Onların bu hallerini yaşamak dayanmak zordu Evden mutlu çıktığım gün akşama ya hasta ya da dertli dönüyordum Bazen öyle şeyler oluyordu ki çok mutlu oluyordum Allah diyen bir kalbin huzuru yansıyınca huzurla sevgiyle doluyordu içim  Onlardan ayrılmak istemiyordum  Maalesef çok az ve değerliydi bu durum  Ve her zaman yaşamak nasip olmuyordu  
Sonra! Sonra çok ağır bir yük yüklendiğimi ve taşımakta bir hayli zorlandığımı anladım  Ama vazgeçmek istemiyordum Bu sefer olmaz   Bunu Rabbimden geri almasını isteyemezdim  
Bir gün yine bir hasta ziyaretindeyken hastanın halini yaşamaya ve hastadan kötü duruma düşmeye başlamıştım O tahammül edebilirken ben edemiyordum Orada bulunan bir abla, yanıma yaklaştı ve; ‘’Herkes kendi imtihanını yaşar, sende seninkini yaşıyorsun  Allah’tan ne istediğine dikkat et’’demişti
Şaşırmıştım  Halimi bilmiş ama ben onun halini anlamamıştım  Bu sözü çok düşündüm  Boyun büktüm, sukut ettim  Rabbime her şey açıktır, açıktan söylenende gizliden söylenende  
Halim perişandı  Üstelik etrafımdaki insanlarda bu durumdan rahatsız oluyor psikolojik sorunlarım olduğunu düşünüyordu  Doğruydu aslında Onlarda benim yaşadığım şeylere maruz kalsalar aynı şekilde olurlardı  
Hiç yük taşımamış bir insanın sırtına 70 kiloluk un çuvalını verseniz taşıması mümkün müydü? Bir kaç adım da yıkılır yüzüstü yere kapaklanırdı Ama gönüllü olunca ve de çok isteyince bir dene dersiniz değil mi? Benim durumumda öyle bir şeydi  
Ders almak herkese nasip olmuyor… Ben hiç akıllanmadım  
İLAHİ AŞK İSTEĞİ
‘’  ölümlüye duyulan, sevgi, ölümsüzleşmişti’’
Bundan sonrasını anlatmakta bir hayli zorlanıyor  Bazen gözleri ufuklara dalıyor,bazen ağlıyor  Sonra devam ediyor 
Ona:
Başından itibaren anlattıkların hep bir sevgi arayışında olduğunu gösteriyor İnsanları sevmek istemen onların halleri ile hâllenmek istemen bundan Ama bunların arasında sevilme istediğine ne oldu? Bunlarla seni sevmelerini mi bekliyordun? diye soruyorum
Bu soru karşısında bir müddet durup: ‘’ Hayır Bana verilmeyen sevgiyi başkalarına veren olmaktı belki ama sevilmek değildi
Sevilen olmaktan vazgeçeli çok zaman olmuştu Çünkü insanların riyakârlıklarını görmüştüm Evet, gerçekten sevenlerde vardı annem gibi, babam gibi Onlar sevgilerini göstermeyi bilmiyorlardı ya da aldıkları terbiye ile göstermekten kaçınıyorlardı
Babamın bana bakarak İçinden geçirdiği üç beş kelime onlara olan dargınlığımı bitirmişti Buna rağmen insanların sevgisine talip değildim artık
Ama içimde bir sevgi isteği hep vardı Çok sevebilmeyi bu duyguyu yaşamayı çok arzu ediyordum Bu sıradan bir sevgi olmamalıydı  
Okuduğum kitaplarda o güçlü duyuyu bulamıyordum  Hep bir şeyler eksik kalırdı Aradığım duygu çok daha güçlüydü   
Leyla ile mecnunu da okumuştum Hoşuma gitmişti Fakat çok etkiledi dersem yalan olur  Daha sonra başka versiyonlarına rastladım  ’’Bir Leyla iki mecnun’’ Orada ikisi de mecnunum diyordu Kadının huzuruna çıkarılıp hangisi mecnun olduğu anlamak için teste tabi tutulmuşlardı  
Kadı ilkine:
‘’Leyla için kolunu keser misin ‘’dediğinde hiç tereddüt etmeden feda olsun demişti  Diğeri ise, eliyle kolunu tutarak:’’ Kesmeyin Leylamı incinmesin’’ demişti  Bir başka rivayette, Leyla karşına getirilir ve işte Leyla’n çöllerde dolaşma artık denilmişti de karşısına getirilen kadına bakıp;’’ Sen Leyla isen içimdeki kim’’ demişti  
Birde çobanın aşkı var ya işte beni etkileyen asıl bunlardı İkisinde de ölümlüye duyulan sevgi, ölümsüzleşmişti Benim aradığım buydu  Başka bir şey düşünemez olmuştum  Her anım bu özlemle dolup taştı  
Evet, koluma tuttuğumda kendimden bir şey bulmadım ama!
Bir yanlış dokuz doğru ile toplansa, on doğru eder mi? Çürük bir temelin üzerine, sağlam katlar çıkılsa o binaya sağlam denilemeyeceği gibi, yanlışta doğruları çürütürdü… Temel sağlam değilse bina da sağlam değildir En küçük bir sallantı da yıkılır gider  
Dinimizde niyetin önemine çok değinilir ve güzel bir niyetin küçük bir ameli büyüteceği bildirilir Ancak iyi bir niyet, yanlış bir işi (ameli) doğru yapmaz Yanlış yanlıştır YANLIŞ ÜZERİNE DOĞRULUK BİNA EDİLEMEZ  Bu da öyle  Sevgi Allahu Teâlâ’nın insanlara bir lütfüdür Ancak doğru temeller üzerine bina edilirse, aksi takdirde insana cefa verir Çok sevmek yetmez  Çok sevdim yetmedi
Herkesin sevgi anlayışı faklıdır Benim aradığımsa çok farklıydı Her insanın hayattan beklentileri, İstekleri, hayalleri, umutları farklıdır  Hissettikleri ve hissetmek istedikleri farklıdır Herkes siz, siz de herkes değilsiniz Ama sevmekte insanın elinde olan bir şey değildir Seversiniz  
Ona; Onunda bildiğini söyledin  Peki, o sevdi mi? Anlayabil di mi? diye sorduğumda;
‘’Hayır, anladığını sanmıyorum Anlamak zordu Hele benim durumumda olan biri için bunu söylemekte anlamakta zordur Ben kendimi anlamamışken onun anlamasını nasıl beklerim  
Kendi içimde barınan sevgiyle o kadar meşguldüm ki, Onun ne hissettiğini anlayamadım Seven sevilmek ister bu bir gerçek Sevip sevmediğini bilmiyorum Ben yaşadığım sevginin büyüklüğünü ve derinliğini biliyorum Değer verdiğini zannettim Beklide öyle olmasını istediğim içindir, kim bilebilir ki, İnsanların içinde barınan duyguları  Allah’tan dileğim bu iki yolcuya da rızası üzere yaşamayı nasip etmesi  
Konuşmak ve anmaktan bile hayâ ediyorum
Adını anmak kalbimi yakıyor
O sabahın ilk ışıklarında doğaya düşen çiğ tanesi gibi, sineye düştü  
O gözyaşım, içimde yanan volkan oldu
Bu dayanılması çok zor bir şeydir  Kimse için böyle bir sevgi dileyemem Kimsede böylesini dilemesin  
Allah’tan ne istediğini iyi bilmek gerekir Bizim için ne hayırlı bilmiyoruz  Keşke Sadece rızasını talep etseydim  Sadece bu yeterdi Bu güzel nimetlere kavuşmak için önce pişmek, basamakları tek tek çıkmak gerekir ’’Nefsini bilen Allah’ı bilir’’ bunun için önce nefis terbiyesinden, o ince süzgeçten geçmek gerekir  
Kalbi Allah’ın evi yapmalı insan, bu da zikirle mümkündür Acele etmemeli halini merak etmemelidir Allah için gayret etmeli ve geriye bakmadan ileriye emin adımlarla yürümelidir…
Yaptığı ibadetleri değil hatalarını bilmeli görebilmeli Bunları tek başına yapabilmek çok zordur  Yolu bilen kötülüklerini bilen biri ile yol almak gerekir  Belki tek başına da çıkılabilir ama tehlikelere maruz kalır, kendini korumakta zorlanır, tepe taklak oluverir ansızın Mesele en tepeye çıkmak değil orada kalabilmektir  O da er kişinin harcıdır her kişinin değil  Tasavvuf bunun için gereklidir ’’Bazen bilmek yapmak için yeterli olmuyor Gayret etmek sebat etmek gerekiyor, kısacası pişmek gerekiyor
Değer miydi? O bu sevgiye layık mıydı? dedim
O;
Bunu kim bilebilir ki, ben bileyim! Kim kime layık ya da değil ancak Allah (c c ) bilir  
Her şeyi bilen Allah’tır C C
Sonunda ne oldu? Bu derin duygu seni istediğin ulvi sevgiye taşıdı mı? diye sorduğumda;
’Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim beklide Bir sonu var mı yoksa hep böyle mi devam edecek bilemiyorum Kendimi içime hapsettim  Her şeyi içimde yaşıyorum Artık düşünmüyorum unuttum diyebilmeyi çok isterdim ama unutamadım O duygu olduğu gibi orada duruyor Gözlerimin yaşı bile içime akıyor Bir yanım yok gibi
Ama yaşıyorum ölmedim Mecnun çöllere düşmüştü aşkından Hala buradayım…
Bazen dağları seyrederken cazibesine kapılır çekip gitsem mi diye düşünmüyor değilim!
İçimde kopan fırtınaları içimde sindirmeyi öğrendim Karşı durmayı öğrendim inşallah  Çünkü o fırtına beni ona itiyor Bırakırsam rüzgârın sürüklediği yaprak misali savrulur giderim  
Anladım ki kalpte Allah’tan gayrisi barınmamalı  Gönül onunla mutmain olur Onunla yanarsa, aşıktır  Onsuz susuz çöl, Onsuz kuru daldır Yanmak Onunla güzel, sevda Onun la aşktır…Gerisi boş ve yalandır  Bunu anlamakta neden bu kadar geç kaldım bilmiyorum’ diyerek sözlerini bitiriyor  
Allahu Teâlâ;
Kimine verir imtihan eder, kimine vermez imtihan eder Varlıkla da yoklukla da imtihan edilir kullar  Bazen mal ile bazen manevi hal ile evlat ile vs  Sonuçta herkes kendi imtihanını yaşar  Kaldıramayacağımız, ağır gelecek imtihanlardan muhafaza eylesin Rızası üzere yaşamayı cümlemize nasip eylesin Bize ışık olan Mürşidi kâmillerin tasarrufu altında yol almayı nasip eylesin  O’nlar ne güzel dosttur Sen nesin demez, kimsin demez, Günahkârsın demez GEL der Yeter ki gel Yüz bin kere tövbe edip bozmuş olsan da gel
’’Pişmanlık tövbedir’’ Hadisi şerifinde bahsedilen ‘’pişmanlık’’ tövbeye taşıyan pişmanlıktır Böyle bir pişmanlıkla ‘’YA RABBİM BEN PİŞMANIM BÜTÜN YAPMIŞ OLDUĞUM GÜNAHLARDAN  ’’ Diyerek samimi olarak tövbe etmeyi, tövbede sebat edip sabredebilen kullardan olmayı, her işte rızasını gözeten, razı olan, razı olunan marifet ehli olmayı cümlemize nasip eylesin YÜCE YARADAN  Âmin  
Aylar sonrakarşılaştığımızda;
‘’Değmezdi…’’
‘ ’Efendim!’’diyorum 
O, bu sevgiye değmezdi ! ’’diyor  
Sonuç: Acı ve gözyaşı… O sonsuzluk yolcusu şimdi… ‘’Bu sevgiye değmezdi’’ derken acaba ulaşmak istediği sevgiye ulaştığını mı belirtmek istiyordu…
Değermiydi? İstediğine erişmişse değerdi  
Aysel Bahram
|