Korporatizm |
06-27-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
KorporatizmKorporatizm, hepsi de tüketici olan bütün üreticiler tarafından, bütün tüketiciler için düzenli üretimdir Bir taraftan işleticilerle işletilenler, diğer taraftan da üretim ile tüketim arasındaki ilişkileri değiştirme ve geliştirmeye yönelik bir ekonomipolitik sistemdir Korporatizmin esas iki amacı vardır: 1-Ekonomik hayatı yeniden kurmak, 2-Sosyal adaletin tesisini sağlamak Faşizm , ekonomiyi korporatizm üzerine kurar ve korporasyonları temel alır Bu, Musolini 'nin; "Faşist devlet korporatiftir" sözü ile pekiştirilen bir hükümdür Korporasyonlar, nisbeten "lonca"lara benzerler Korporatizm (Murat Belge'nin Yazısı) Bir toplumu meydana getiren değişik kesimler (sınıflar ve tabakalar, etnik gruplar, dini cemaatler, hatta kadınlar ve erkekler) arasında, zaman zaman yoğunlaşabilen, hatta fiziksel çatışmalara da yol açabilen sürtüşmeler, çıkar farklılıkları, kutuplaşmalar olabileceğini biliyoruz 'Olabileceğini' biliyoruz, çünkü 'olduğunu' biliyoruz 'Olmaması için' çalışabiliriz; 'olmamasını' sağlayacak yaklaşımlar, politikalar geliştirebiliriz Ama bunları yapmamız da, 'olabileceğini' bildiğimiz içindir Bunun bir toplum için 'normal' ve 'olası' olduğunu kabul etmeyen bir dünya görüşü, nedir? En başta, 'organizmacı' diyebileceğimiz, yani toplumu ideolojik bir 'insan organizması' modeline göre kavrayan, bedendeki organlar gibi toplumdaki değişik kesimlerin de 'ortak' çıkar uğruna 'dayanışma' içinde varolması gerektiğini savunan bir dünya görüşüdür bu Frenkçe deyimiyle 'korporatizm'dir Ama korporatizm, somut tarihte çeşitli biçimler alabilir Milliyetçi ideolojilerin hepsi korporatizme, doğal olarak, merkezi bir yer verir Ama bu ideolojilere zamanında otoriter, zamanında totaliter rejimler refakat edebilir Tarihten klasik örnekleriyle, Bismarck Almanya'sından III Napoleon'un Fransa'sına ve Franco faşizminden Hitler nazizmine, çeşitli dönemler ve rejimlerde korporatist görüş merkezi yerini korumuştur Sol ise, çelişki ve çatışmanın, özellikle de 'sınıflı toplumlar' yapılanmasında 'normal' ve 'kaçınılmaz' olduğunu temel varsayım olarak benimser Daha sonra burada da, bu olguyu farklı biçimlerde değerlendiren çizgiler ortaya çıkar Bunu toplum için hayırlı ve iktidar için zorunlu gören, dolayısıyla da enerjisini çelişkileri yoğunlaştırmakta ve çatışmaları derinleştirmekte harcayan çizgiler, bildiğimiz gibi vardır Ama çatışmanın çok zaman kaçınılmaz sonucu olan şiddete, insani kayıplara karşı olan, dolayısıyla gelişen demokrasinin sağladığı imkânlarla mücadelenin barışçı yöntemlerini temel alan çizgiler de var Batı'da, özellikle de İngiltere ve Almanya'da iktidara gelen sosyal-demokrat partilerin söyleminde, temelde çelişkisiz bir toplumu rasyonel bir rotada seyrettirmeye aday bir teknisyen-teknokrat tını sık sık kulağa çarpıyor Kimilerine göre de bu durum, söz konusu partileri 'yeni sol' yapıyor Bana göreyse, solun 'yeni'si olmak için sağın 'eski'sini keşfetmek gerekmez; bunun yolu bu değildir Ancak Batı'da solun her renginin geçmişi, geleneği, birikimi var Uzun süreli bir sağ iktidardan sonra, soldaki bu sağa kayışın geçici olduğunu, ayrıca, 1989 şokundan sonra solda bir silkiniş ve arayışın başladığına dair işaret verdiğini söyleyebiliriz; bu arayışın, zaman ve zemine, solun özünden taviz vermeden uyum gösteren sonuçlar üreteceğini umabiliriz Gelgelelim, bu 'Yeni Sol'un, korporatizmden başka bir şey üretmeyen Türkiye'deki 'sosyal-demokrat sol'a model olması halinde -ki olmuş gibi görünüyor- o soldan geriye ne kalacağını tahayyül etmek zor |
Korporatizm |
06-27-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
KorporatizmKorporatizm mbelge@radikalcomtr Bir toplumu meydana getiren değişik kesimler (sınıflar ve tabakalar, etnik gruplar, dini cemaatler, hatta kadınlar ve erkekler) arasında, zaman zaman yoğunlaşabilen, hatta fiziksel çatışmalara da yol açabilen sürtüşmeler, çıkar farklılıkları, kutuplaşmalar olabileceğini biliyoruz 'Olabileceğini' biliyoruz, çünkü 'olduğunu' biliyoruz 'Olmaması için' çalışabiliriz; 'olmamasını' sağlayacak yaklaşımlar, politikalar geliştirebiliriz Ama bunları yapmamız da, 'olabileceğini' bildiğimiz içindir Bunun bir toplum için 'normal' ve 'olası' olduğunu kabul etmeyen bir dünya görüşü, nedir? En başta, 'organizmacı' diyebileceğimiz, yani toplumu ideolojik bir 'insan organizması' modeline göre kavrayan, bedendeki organlar gibi toplumdaki değişik kesimlerin de 'ortak' çıkar uğruna 'dayanışma' içinde varolması gerektiğini savunan bir dünya görüşüdür bu Frenkçe deyimiyle 'korporatizm'dir Ama korporatizm, somut tarihte çeşitli biçimler alabilir Milliyetçi ideolojilerin hepsi korporatizme, doğal olarak, merkezi bir yer verir Ama bu ideolojilere zamanında otoriter, zamanında totaliter rejimler refakat edebilir Tarihten klasik örnekleriyle, Bismarck Almanya'sından III Napoleon'un Fransa'sına ve Franco faşizminden Hitler nazizmine, çeşitli dönemler ve rejimlerde korporatist görüş merkezi yerini korumuştur Sol ise, çelişki ve çatışmanın, özellikle de 'sınıflı toplumlar' yapılanmasında 'normal' ve 'kaçınılmaz' olduğunu temel varsayım olarak benimser Daha sonra burada da, bu olguyu farklı biçimlerde değerlendiren çizgiler ortaya çıkar Bunu toplum için hayırlı ve iktidar için zorunlu gören, dolayısıyla da enerjisini çelişkileri yoğunlaştırmakta ve çatışmaları derinleştirmekte harcayan çizgiler, bildiğimiz gibi vardır Ama çatışmanın çok zaman kaçınılmaz sonucu olan şiddete, insani kayıplara karşı olan, dolayısıyla gelişen demokrasinin sağladığı imkânlarla mücadelenin barışçı yöntemlerini temel alan çizgiler de var Batı'da, özellikle de İngiltere ve Almanya'da iktidara gelen sosyal-demokrat partilerin söyleminde, temelde çelişkisiz bir toplumu rasyonel bir rotada seyrettirmeye aday bir teknisyen-teknokrat tını sık sık kulağa çarpıyor Kimilerine göre de bu durum, söz konusu partileri 'yeni sol' yapıyor Bana göreyse, solun 'yeni'si olmak için sağın 'eski'sini keşfetmek gerekmez; bunun yolu bu değildir Ancak Batı'da solun her renginin geçmişi, geleneği, birikimi var Uzun süreli bir sağ iktidardan sonra, soldaki bu sağa kayışın geçici olduğunu, ayrıca, 1989 şokundan sonra solda bir silkiniş ve arayışın başladığına dair işaret verdiğini söyleyebiliriz; bu arayışın, zaman ve zemine, solun özünden taviz vermeden uyum gösteren sonuçlar üreteceğini umabiliriz Gelgelelim, bu 'Yeni Sol'un, korporatizmden başka bir şey üretmeyen Türkiye'deki 'sosyal-demokrat sol'a model olması halinde -ki olmuş gibi görünüyor- o soldan geriye ne kalacağını tahayyül etmek zor |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|