![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerAdams'ın Denklik Teorisi Motivasyon konusunda ortaya atılan süreç teorilerinden (process theories) olan Adams'ın (1963) teorisi (Adams Equity Theory) Festinger'den hareketle üretilen denge teorilerine dayanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Girdiler, bireyin örgüte katkılarıdır (formasyonu, verimi, ustalığı, vb ![]() ![]() ![]() ![]() Adams'ın teorisi, çoğu kez endüstriyel alanda örgütlerde uygulanmakla birlikte, tüm takas durumlarına uygulanmaya uygun genel bir teori olarak değerlendirilmektedir ![]() ![]() Adams denksizliğin (az veya çok ödüllendirilme gibi) rahatsızlık verici bir duygu meydana getirdiğini, Festinger anlamında bir tür bilişsel gerilim yarattığını ve denkliği oluşturma yönünde tepkilere (katkılarını artırmak veya azaltmak, kazançlarını artırmaya çalışmak, bilişsel çarpıtmalara, yanlılıklara girerek değerlendirmelerini değiştirmek, kıyas çerçevesini değiştirmek, vb ![]() ![]() Alan teorisi (fıeld teory), sosyal psikolojinin önemli figürlerinden biri olan Kurt Lewin tarafından ortaya atılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Alan Teorisi Alan teorisi, dar anlamda bir teori olmaktan ziyade, geştaltçı bir perspektiften, nedensel ilişkilerin analizine ve teorik kavramların ve hipotezlerin oluşturulmasına uygun bir yöntemdir ![]() ![]() ![]() ![]() Alderfer Motivasyon Teorisi Bu teori, motivasyon konusunda ortaya atılan içerik teorilerinden biridir ![]() ![]() ![]() ![]() yer alırlar ![]() ![]() Aşılama Teorisi Tutum değişimi ve propaganda alanında McGuire (1964) tarafından ortaya atılan bir teoridir ![]() ![]() 1950'lerde Kore'de esir düşen Amerikan askerlerine uygulanan beyin yıkama tekniklerinin etkililiğini gözleyen McGuire, insanları propaganda amaçlı iknaya karşı daha dirençli kılmanın yollarını araştırmıştır ![]() Bunlardan birincisi, kişinin önceki görüşlerinin yeni argümanlarla desteklenmesine dayalı destekleyici savunmadır (supportive defense) ![]() ![]() Burada propagandaya hedef bireyleri, aykırı görüşlere karşı aşılamanın mümkün olduğu inancıyla, yukarda değinilen biyolojik olgu, psiko-sosyal alana aktarılmaktadır ![]() ![]() Bağlanma Teorisi Kişiler arası çekim ve ilişkilerin dinamiği konusunda ortaya atılan teorilerden biri olan bağlanma teorisi (attachment theory), anneye veya rahatlatıcı bir başka figüre bağlanmanın, çocuğun yaşamını sürdürmesinde önemli bir işlevi olduğunu savunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Anne-çocuk ilişkisinde yaygın inanç, annenin çocuğuna karşı özverili, dikkatli, her an yardıma koşmaya hazır olduğu şeklindedir ![]() ![]() Birinci tip, yaygın inanca uygundur, çocuk, annesini çevreyle ilişkisinde güven verici bir dayanak olarak kullanmaktadır ve 'güvenli çocuk' tipini yansıtmaktadır ![]() ![]() ![]() Beliren Norm Teorisi Beliren norm teorisi (emergent norm theory), kolektif davranışların açıklanmasını konu almaktadır ![]() ![]() Bu teoriye göre, kitlelerin homojenliği iddiası bir illüzyondur; kitleler, roller ve rol ilişkileri etrafında yapılanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitlede bir tek biçimlilik ve dolayısıyla güdülerde benzerlik olduğunu varsayan yaklaşımların aksine, burada, kitle içinde farklı kişiler ve güdüler bulunduğu öne sürülür; örneğin bir doğal afet veya felaket durumunda oluşan kitle içinde, beş grup insan ayırtedilebilir: Felaketle doğrudan ilgili olanlar (angajman düzeyi yüksek), olaydan dolaylı olarak etkilenen kaygılı kişiler (bölgede yakınları olanlar, komşular), yardımcılar / gönüllüler, seyirciler/meraklılar ve nihayet fırsatçılar (çıkar güdenler) ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerBilişsel Çelişki Teorisi 1950'li yıllarda Festinger (1957) tarafından geliştirilen bu teori, bilişsel harmoniyi konu almaktadır ve insanların, bilişsel planda çelişki yaratan biliş, duygu ve davranışlardan kaçındıklarını, biliş öğeleri arasında bir tutarlılık oluşturmaya ve mevcut tutarlılığı korumaya çaba harcadıklarını ön görmektedir ![]() Bilişsel çelişki, günlük hayatımızda oldukça sık karşılaştığımız bir olgudur ![]() ![]() ![]() Davranışlarımız, hareketlerimiz, eylemlerimiz ile tutumlarımız, görüşlerimiz, ideolojimiz arasında bir tutarlılık ararız ![]() ![]() Tutarlılık teorisyenlerine göre bilişsel öğelerin çelişkisi, insanların kaçındığı, istemediği bir durumdur ![]() ![]() ![]() Bu temel görüşler, denge, uygunluk ve bilişsel çelişki terimleriyle anılan çeşitli tutarlılık teorilerinde az çok ortak olan bir kuramsal çerçeve oluşturmaktadır ![]() ![]() Çelişkinin azaltılması çeşitli yollardan sağlanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her şeyden önce bireyin realist tutumu ve çevreye başarılı bir uyum, gerçeklik hakkında doğru bir şekilde değerlendirme yapmayı gerektirmektedir ![]() ![]() Ancak, diğer pek çok teorisyen gibi, Festinger de fiziksel ve sosyal gerçeklikleri ayırtetmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Çelişkinin kaynağı dış dünya ise, bilişsel öğeyi değiştirmek için dış dünyayı değiştirmek gerekmektedir ![]() ![]() Bu durumda, çelişkiyi azaltmak, diğer öğeler üzerinde oynamayı gerektirmektedir ![]() ![]() Çelişkiyi azaltma yolları, aktif veya pasif bir tutum gerektirmesine göre farklılaştırılabilir ![]() ![]() ![]() Öte yandan çelişkiyi azaltma biçimleri, çelişki olgusunun özelliğine bağlı olabilir, bilişsel çelişki, bir kararın, bir girişimin, bir çabanın, bir emrivaki durumunun, grup etkileşiminin, diğerlerinin önünde kanaatlerinin aksi bir davranışta bulunmanın sonucunda oluşabilir ![]() Nihayet, bilişsel çelişki teorisi, insanların davranışlarını değiştirmek için, Öncelikle tutumlarının değiştirilmesini gerekli sayan yaygın görüşün aksine, insanların tutumlarını değiştirmenin yolunun, davranışlarını değiştirmekten geçtiğini ortaya koymaktadır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerBilişsel Teori Psikolojide bilişsel teori, davranışların açıklanmasında düşünce, beklenti, tutum, şema, prototip, temsil, atıf ve benzeri içsel süreçleri temel alan teorik bir perspektiftir ![]() ![]() Bu başlık altında, birbirinden az çok farklı çeşitli model ve yaklaşımlar yer almaktadır ![]() ![]() Bilişsel yaklaşım, bireylerin benzer uyaranlar karşısında farklı tepkilerini anlamamızı sağlamaktadır ![]() ![]() Bilişsel Tutarlılık Teorileri Bilişsel tutarlılık (cognitive consistency) teorileri, bireylerin bilgileri, inançları, duyguları ve eylemleri arasında bir tutarlılık sağlama eğiliminde oldukları sayıltısından hareket eden teorilerdir ![]() ![]() Genel olarak bu teoriler tutarlılığın istenen bir durum olduğunu ve tutarsızlığın, bilişsel öğelerin birinde veya diğerindeki değişimi güdülediğini varsaymaktadır ![]() ![]() Denge Teorisi Sosyal psikoloji literatüründe ilk tutarlılık teorileri arasında anılan ve Heider (1946, 1958) tarafından geliştirilen bu teoriye göre insanlar, diğerleriyle ilişkilerinde bilişlerinde ve duygularında dengeyi ararlar ![]() Kişiler arası algıyı konu alan denge teorisi, fenomenolojik bir perspektiften, yani algılayan kişi açısından zihinsel öğeler arasındaki dengeli ve dengesiz durumları ortaya koymaktadır ![]() Teoride özellikle kişinin (k), diğer bir kişi (d) ve bir tutum objesi (o) arasındaki ilişkilerin olumlu (+) veya olumsuz (-) oluşlarına göre denge durumları irdelenmektedir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerDil Edimleri Teorisi Dil filozofu J ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Birincisi doğru veya yanlış olarak değerlendirilebilen çeşitli betimsel ifadeleri kapsar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dilsel uyum teorisi (Giles ve ark ![]() ![]() ![]() Dil konusuna eğilen araştırmacılar, genellikle, dil sorunlarını kişiler arası iletişim olguları çerçevesinde ele almaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Psikanalizden esinlenen ve Dolard ve arkadaşları tarafından 1939'da ortaya atılan bu teorik yaklaşım (frustration-agression hypothesis), saldırgan davranışların temelinde bir engellenmenin bulunduğunu öne sürmektedir ![]() Teorinin bu ilk versiyonunda, araçsal saldırganlık değil, düşmanca saldırganlık söz konusudur ![]() ![]() ![]() Öte yandan, saldırganlık dışa vurulup ifade edildiğinde, yani saldırgan bir davranış yapıldığında, katartik bir etki uyandırabilir ve yeni saldırganlık eğilimine ket vurulması, saldırganlığın bastırılması sonucunu doğurabilir ![]() ![]() ![]() ![]() Engellenme - saldırganlık hipotezi, 1960'larda yeniden formüle edilmiştir (Berkowitz, 1962) ![]() ![]() ![]() Eğer engelleyici kişiyle, durumla veya nesnelerle ilgili bir takım dış işaretler yoksa, engellenen kişi saldırganlıktan başka davranışlar gösterebilir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerEtiketleme Teorisi Sembolik etkileşimcilik çerçevesinde gelişen etiketleme teorisi (labelling theory), Durkheim ve Simmel'den itibaren sosyal bilimlerin önemli bir sorunu olan ve anomi kavramı temelinde ele alınan 'sosyal normlardan sapma' konusundaki önemli yaklaşımlardan birisidir ![]() Durkheim'ın 'sosyal yoğunluk arttıkça, moral yoğunluk azalır' varsayımı, Chicago Ekolü'nün 'moral yoğunluğun parçalanması, suçluluk, marjinallik, sapkınlık, anomi, vb ![]() ![]() ![]() Sembolik etkileşimcilere göre, toplum tarafından cezalandırılan sosyal olgular, sadece sapkınlık (delinquency) ve suçlar değildir ![]() ![]() ![]() G ![]() ![]() ![]() Etiketleme teorisi çerçevesinde yapılan alan araştırmaları, Becker'in 1961'de direktörü olduğu 'Social Problems' dergisinde yayınlanmıştır ![]() ![]() Etiketleme teorisinin öne sürdüğü görüşler, sosyal psikolojide Mead'den kaynaklanan ve benlik kavramının şekillenmesinde diğerlerinin rolünü vurgulayan görüşlerle paralellik göstermektedir ![]() ![]() ![]() Gerçek Çatışmalar Teorisi Gerçek çatışmalar teorisi (realistle coflict theory), gruplar arası çatışmalar konusunda ortaya atılmış görüşlerden biridir ![]() ![]() İki grup arası ilişkilerin kalitesi, gerçek bir çıkar çatışmasının bulunup bulunmamasına bağlıdır ![]() ![]() İki grup arasında işbirliği olduğunda, gruplar arası algı ve davranışlar da olumlu olmaktadır; rekabet bulunduğunda ise dış gruba karşı olumsuz tutum ve davranışlar gelişmektedir ![]() ![]() Sınırlı kaynaklara sahip olma yönündeki rekabet ne kadar büyükse, önyargılar, ayrımcılık ve düşmanlık da o kadar büyük olmaktadır ![]() ![]() Geştalt Teorisi Geştalt teorisi, bir eşya veya olayın anlamlandırılmasında, uyaran veya biçimlerin bütünsel algısını vurgulayan görüş olarak tanımlanabilir ![]() ![]() Psikoloji tarihinde Önemli bir yeri olan geştalt teorisine göre, tüm zihinsel edimlerde anlam, durumun bütününün algısından çıkar, eğer parçalara ayırarak, öğelere bölüp sonra toplayarak yaklaşılırsa, anlam gözden kaçar ![]() ![]() Bunun ilk örneklerinden biri XIX ![]() ![]() ![]() Partisyonu bir başka tonaliteye naklederek notaları değiştirebiliriz, ama melodi aynı kalır ![]() ![]() ![]() Bu yaklaşım, algı sorunlarının, örneğin illüzyonların açıklanmasında ('doğru biçim' ihtiyacı, bazı şekillere üçüncü boyut eklenmesine yol açmaktadır, vb ![]() ![]() ![]() Geştalt teori, sosyal psikoloji alanında Kurt Lewin'in etkisiyle ve Asch, Şerif, vb ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerGünah Keçisi Teorisi Günah keçisi teorisi (scapegoat theory), iç grup yanlılığını, bir früstrasyon yaşayan bireyin, früstrasyon kaynağı çok güçlü veya etkilenemez olduğu zaman, saldırganlığını, nispeten daha zayıf olan bir dış grubun üyelerine doğru yöneltmesiyle açıklayan görüştür ![]() ![]() Tarihsel perspektifte mitsel-ritüel toplumlardan itibaren pek çok kıyım olayını ve öyküsünü gözden geçiren Girard'a göre, günah keçisi anlayışı, kriz fikriyle bağlantılıdır; bir toplumda, tüm insanlar aynı şeyi arzuladığında, büyük çapta bir mimetizm meydana geldiğinde ve bu arzular gerçekleşmediğinde, nihayet grubun tüm üyeleri, ortak arzularından vazgeçme konusunda anlaşamazlarsa ve bir kurban feda ederek kolektif katarsise varamazlarsa, toplumun iç dayanışması çatlar ve sosyal birliği bozulur ![]() Tüm mitolojilerde, örneğin Ödip mitosunda, bir kurban vererek krizden çıkmayı öngören bir toplum yasası anlayışı vardır; bir kişi feda edilerek tüm diğerleri kurtulur ![]() ![]() ![]() Ama ilahi adalet buna son verir; halka suçluları gösterir ve halk Yahudilerle suç ortaklarını toptan halleder, vs ![]() ![]() ![]() Ortaçağ toplulukları, vebadan öylesine ürkmektedirler ki, adını bile anmamaktadırlar; olabildiğince uzun zaman vebadan sözetmezler ve gerekli önlemleri de almazlar ![]() ![]() Bu durumda halkın tümü bu tür bir körlüğe gönüllü katılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Girard, diğer bazı günah keçisi bulma olaylarını; örneğin kalabalıklar tarafından doğrudan ortaya konan şiddet hareketlerini (kara veba salgınları sırasında Yahudi katliamları) veya biçimlerinde yasal, fakat aşırı tahrik olmuş bir kamuoyunun teşvik ettiği kolektif rezonanslı şiddet hareketlerini (büyücü avı türündeki kıyımlar) dikkate alarak, kıyım olaylarında birtakım ana-çizgiler ayırteder: Toplumda krizin gerçek olması; şiddetin gerçek olması; kurbanların onlara atfedilen suçlar nedeniyle değil, krizle çağrışımlı olabilecek bir yakınlık ve "kurban işaretleri" nedeniyle seçilmiş olması; krizin sorumluluğunun kurbanların üzerine atılması ve bunlar üzerinde eylemde bulunarak "kirlettikleri" topluluktan ihraç edilmeleri, kovulmaları veya katledilmeleri ![]() Kriz dönemleri, bir yandan normal kurumların zayıflamasını, öte yandan kalabalıkların oluşmasını kolaylaştırıcı dönemlerdir; bu dönemlerde kendiliğinden bir araya gelen popüler topluluklar, zayıflayan kurumların yerini alabilir veya onları etkileyebilirler ![]() ![]() ![]() Kıyımın olduğu her seferinde, kıyımı yapanların yaşadıkları krizi açıklama ve krizden kurtulma yolu hep aynıdır: Suçluları ya da krizin sorumlularını bulmak ![]() ![]() ![]() ![]() Günah keçisi, arkaik toplumlarda, bir başkasının yerine kurban edilen biridir, yani bir ikamedir ![]() ![]() ![]() Ama toplumların kriz anlarında, bir kurban aranması olgusu varlığını sürdürmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerHeider'in Atıf Teorisi Heider (1944, 1946 ve 1958), modern sosyal psikolojiye geştaltçı perspektifi getiren sosyal psikologlardan biridir ![]() ![]() Ona göre, söz konusu ilişkileri bireyler, çevreleri hakkında dengeli bir görüş sahibi olacak şekilde örgütlemektedirler ![]() ![]() ![]() Heider'in bakış açısında, atıflar, bireylerin belirli bir durumda mevcut verilerin ötesine geçmelerini, olaylara, davranışlara bîr anlam eklemelerini, yani "anlam düzeyinde artı-değer üretmeyi" (Deschamps ve ark ![]() ![]() Bu süreç, "bir jestten, bir mizaçtan, bir dispozisyondan veya bir objeden hareketle kişinin kendi durumu veya bir başkasının durumu hakkında bir yargıda bulunması, bir çıkarsama yapması, bir sezgi, bir duygu, bir nitelik çıkarmasıdır" (Moscovici, 1972) ![]() ![]() ![]() Heider'a göre bu analiz, olay ve davranışlara, kişisel olan veya olmayan nedenler yükleyerek yapılmaktadır ve kişisel nedenler (birisinin bir şeyle vurması) esas olarak 'niyet' faktörüne dayandırılmaktadır ![]() ![]() Fakat neden atıfları, keyfi bir nitelik taşımamakta, bireyin herhangi bir yargısının diğer yargı ve beklentileriyle tutarlılık göstermesini isteyen bilişsel dengenin korunması ilkesine uygun bir tarzda gerçekleşmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Herzberg İki Faktör Teorisi Motivasyon alanında ortaya atılan içerik teorilerinden biridir (Herıberg's Motivation-Hygiene Theory veya Two-Factors Theory) ![]() ![]() ![]() Herzberg bizzat işin kendisine ve kişinin gelişmesine bağlı olan doyum faktörlerini, 'içsel faktörler' ya da 'motivasyon faktörleri' olarak nitelemiştir; başarı, saygınlık, iş, sorumluluklar ve terfiler bu grupta yer alırlar ![]() Buna karşılık işe karşı olumsuz tutumlarla ilişkili duyumsuzluk faktörlerine, 'dışsal faktörler' ya da 'hijyen faktörleri' adını vermiştir; işletmenin yönetimi ve politikaları, ücret, iş ilişkileri ve iş koşulları, bunlar arasında yer alır ![]() Kısaca belirtmek gerekirse, bu teoriye göre insanda iki tür ihtiyaç vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Kavramsal Bağımlılık Teorisi Schank (1975) tarafından ortaya atılan bu teori (conceptual dependency theory), cümlelerin anlamının temsilini konu almakta ve anlamı aynı olan iki cümlenin bir tek temsilinin bulunduğu görüşünden hareket etmektedir ![]() ![]() Dil karşısında olabildiğince nötr bir temsile (cümlelerin anlamının temsili) ulaşmak isteyen Schank, bu temsili, kavramları ve kavramlar arası ilişkileri kapsayan bir kavram olarak tanımladığı 'kavramsallaştırma' kavramıyla karşılar (Bloch, 1997) ve üç temel kavram tipi ayırdeder: Nominal kavramlar, eylem kavramları ve dönüştürücü kavramlar ![]() ![]() Schank'in nihai amacı, cümle ve metinlerin temsili yoluyla doğal dilin yapay zeka çerçevesinde simülasyonunu başarmak ve tüm dilleri anlayabilecek bir program geliştirmektir ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Psikolojide Teoriler |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Psikolojide TeorilerKendini Algılama Teorisi 1970'li yıllarda Bem tarafından formüle edilen bu teori (self-perception theory), bireylerin kendilerini daha iyi tanımayı nasıl öğrendiklerini konu almaktadır ![]() • Bireyler, kendi tutumlarını, duygularını ve benzeri içsel durumlarını, kendi davranışlarından ve bu davranışların içinde yer aldığı koşullardan hareketle yordayarak tanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Trope (1975, 1983) tarafından ortaya atılan bu teoriye (self-assessment theory) göre, belirli bir ustalık veya beceri konusunda kendinden emin olmayan bireyler, açık seçik bir bilgi verecek işleri yaparak kendilerini test etme eğilimi gösterirler ![]() ![]() Kendini Doğrulama Teorisi Swann (1983) tarafından ortaya atılan bu görüşe (self-verification theory) göre bireyler kendi haklarındaki olumlu ya da olumsuz görüşlerini doğrulayan kişileri, böyle olmayanlara tercih ederler ![]() ![]() Kendini Sunma Teorileri Kendini sunma, kendini uyarlama, kimlik sunumu, görüntü verme, imaj oluşturma, izlenim oluşturma gibi birbiriyle ilişkili bir dizi olgu ve kavram, sosyal psikolojide yakın yıllarda gelişen bir araştırma alanının yapı taşlarını oluşturmaktadır ![]() Bireylerin bu olgular çerçevesindeki davranış ve etkinliklerini açıklamak üzere ortaya atılan çeşitli yaklaşımlar, kendini sunma teorileri olarak gruplandırılabilir ve bu bağlamda Goffman'ın Tiyatro Yaklaşımı, Tedeschi ve arkadaşlarının İzlenim Yönetimi Teorisi, Alexander'ın Durumsal Kimlikler Teorisi, Jones'un Kendini Sevdirme Teorisi zikredilebilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|