Çocuğunuzun Kişisel Gelişimi

Eski 06-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çocuğunuzun Kişisel Gelişimi



Kişilik, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimidir Kişilik, bir insanın duyuş, düşünüş ve davranış tarzını etkileyen faktörlerin kendisine özgü bir örüntüsüdür Ayrıca çok kapsamlı bir kavram olup, bireyin, biyolojik ve psikolojik, kalıtsal ve edinik bütün yeteneklerini, duygularını, isteklerini, alışkanlıklarını ve bütün davranış özelliklerini içine alır Kişilik devamlı olarak içten ve dış çevreden gelen uyarıcıların etkisi altındadır ve doğuştan yaşamın sonuna kadar bir oluşum süreci içindedir


Kişilik gelişinimi bilmek ve bu gelişinin nasıl bir yol izlediğini saptamak önemlidir Ancak bu sayede insanların neden birbirinden farklı olduğunu, olaylara karşı neden farklı tepkilerde bulunduğunu anlayabiliriz Bunun yanı sıra kişiliği etkileyen faktörleri bilirsek sağlıklı düşünebilen, kendine yetebilen, bağımsız harekat eden gerek topluma gerek kendisine faydalı bireyler yetiştirebiliriz


Kişilik çoğu zaman karakter ve mizaç kavramları ile karıştırılır Hatta bazen bu terimlerin eş anlamda kullanıldığı olurHalbuki bu kavramlar kişilikle aynı anlama gelmez, bu kavramlar kişiliğin bir parçasıdır Karakter öğrenmeyle kazanılırVe bu öğrenme insanın içinde bulunduğu toplumun ahlak anlayışı ve değerler sistemine uygun bir davranış tarzı benimseyip benimsemediğidir Mizaç ise otonom sinir sisteminin özelliği ve iç salgı bezlerinin az veya çok çalışması gibi kalıtımla gelen fizyolojik özellikler tarafından meydana gelir yani üzerinde beden kimyası etkilidir Çabuk kızmak, soğuk kanlılık, sıcak kanlılık vs Tekrarlamak gerekirse kişilik karakter ve mizacıda içine alan daha kapsamlı bir kavramdır


Kişiliği ve davranışları etkileyen en önemli faktörlerden biri de, benliktir Benlik insanın kendi kendini görüş ve kavrayış tarzıdır; bu bakımdan kişiliğin öznel yanını oluşturur Benliği analiz edersek şunlar karşımıza çıkacaktır


“Ben neyim? Bu sorunun cevabını bazı kimseler, daha çok olumsuz olarak, yani “ben beceriksizim, çirkinim, soğuk insanın biriyim” diye cevaplayabilir Bir başkasının ise kendi hakkında “Ben akıllıyım, güzelim, becerikliyim ve sevimliyim” diye daha olumlu bir kanısı olabilir


“Ben ne yapabilirim? Bende ne gibi yeterlilikler var”, “Ben iyi konuşurum, güzel resim yaparım, müzikten anlarım ya da ben matematikte iyi değilim, iyi sporcu olamam” gibi kendimizde ne gibi yeteneklerin olduğuna dair olumlu ve olumsuz değerlendirmelerimiz kendi kendimizi kavrayış tarzımızdır


“Benim için ne değerlidir? Ben ne yapmalıyım ve ne yapmamalıyım” Örneğin “Başkalarına yardım etmeliyim”, “Para kazanmalıyım”, “kopya çekmemeliyim” ya da yakalanmamak koşulu ile kopya çekmekte sakınca yoktur”, “Herşeyden önce kendimi düşünmeliyim” gibi bireyin içinde bulunduğu toplumda kendine göre edindiği az çok olumlu ya da olumsuz yargılardan meydana gelen bir değerler sistemi verir Bu da benliğin önemli bir yanıdır


“Hayatta ne istiyorum? Doktor, sanatkar, mühendis,iyi bir ev hanımı gibi çeşitli emel ve ideallerde benliğin bir yanını oluşturur


Çocuk doğuştan ben ile ben olmayanı ayırt edemez Fakat benlik, kişi doğduğu andan itibaren başından geçen sayısız olaylar, çevresinde değindiği kişilerin etkisiyle yavaş yavaş oluşur


Diğer gelişim alanları gibi çocuğun kişiliği de iki temel etmenin etkileşiminden oluşur: kalıtım ve çevre Ancak kalıtım çocuğun kişilik yapısını, bedensel ve bilişsel yapısından daha az etkiler; çevresel ve sosyal etmenler ise bu konuda çok daha önemli rol oynar Kalıtımın etkisini yeni doğmuş bebekler arasındaki farklılıkta da görebiliriz Bazı bebekler sakin, bazıları hareketli, bazıları ise huysuz olurlar Ancak onların başlangıçta gösterdikleri bu eğilimlerin ne yönde gelişeceği sosyal çevrelerindeki etmenlere bağlıdır Örneğin doğuştan sakin bir bebek annesince ihmal edilir ya da sürekli olarak sert davranış görürse sonuçta huysuz ve tedirgin bir çocuk olabilir, kısaca kişilik gelişimi büyük ölçüde sosyal bir olgudur ve çocuğun sosyal çevresi ile olan ilişkilerine çok yakından bağlıdır Bu yüzden kişilik gelişimine bazen sosyalleşme ya da sosyal öğrenme de denir


Şimdi kişilik gelişiminin izlediği aşamalara bakalım


SIFIR YAŞ İLE BİR BUÇUK YAŞ ARASI ( 0-15 yaş)


Önce bebeğin yaklaşık bir buçuk yaşına kadar olan gelişimini inceleyelim Yeni doğan bebeğin çok önemli iki özelliğinden biri yaşayabilmek için tümüyle başkalarına bağımlı ve muhtaç olmasıdır Ona bakan onu doyuran, koruyan biri olmazsa bebek ölür Bu temel özellik çocuğun daha yaşamının ilk anından itibaren başka insanlarla ( anne veya anne yerini tutan bir başka kişi vb ) bir sosyal ilişki içinde olduğunu göstermektedir


Yeni doğan bebeğin diğer önemli özelliği tümüyle kendi gereksinimlerini gidermeye yönelik olmasıdır Bu özelliğine egosantrik de diyebiliriz Ancak burada söz konusu olan bencillik bilinçli olarak kendi gereksinimlerini en ön planda tutmak değildir


Bebek ilk ilişkisini bu çerçeve içinde annesi ya da annelik görevini yapan kişi ile kurar Çocuğun bu ilişki içinde iki temel gereksinimi vardır: fiziksel bakım ( doyurma ve korunma ) ve sosyal bakım ( sevgi ve duygusal yakınlık ) Bu iki temel gereksinimin nasıl ve ne ölçüde yerine getirildiğini bilirsek çocuğun ilerdeki kişiliğinin temeli hakkında çok şey öğrenmiş oluruz Önce fiziksel bakımı ele alalım Olumlu bir anne çocuk ilişkisinde çocuk zamanla annesini ve ona doyum veren, onu koruyan, rahat ettiren bir kişiyi bir ödül kaynağı olarak beller, ona değer verir Anne yokken arar, görünce sevinir, ona bağlılık duyar ve bağlanır Bebeğin kısa süre de olsa annenin gözden uzaklaşmasına dayanabilmesi bebeğin Özbekliğine de varlığı artık kesinlik kazanmış bir anne tasarımının bulunduğunu gösterir Anne bir süre gözden uzaklaşmış olabilir, fakat az sonra gelecektir, çünkü gözden şu anda silinmesi tümden yok olması değildir Demek ki düzenli alma verme ilişkisi bebeğin zihninde annenin sürekliliğini sağlar Anne çocuğa karşı tutarlı ve olumlu ise çocukta genel olarak yaşamda doyum bulacağına ilişkin bir temel güven duygusu oluşmaya başlar Ama anne tutarsız, olumsuz ya da kaygılı ise çocuk bu temel güveni oluşturmakta zorluk çeker


Fiziksel bakım eksiksiz de olsa temel güveni oluşturmada tek başına yeterli değil Sevgi ve duygusal yakınlık görmeyen çocuğun kişiliği bu durumdan olumsuz etkilenir Hatta bakım evlerinde yaşayan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar yeterli fiziksel bakım gören ama sevilip okşanmayan, konuşulmayan çocukların önce çevreden ilgi aradıkları, fakat zamanla adeta yaşama küsüp çevreyle ilişkilerini kestiklerini ortaya koymuşturlar Oysa sevgi ve duygusal yakınlık gören çocuk insanlarla ilişki kurmayı tatmin edici bir olay olarak görür Annesinin ona değer vermesi onda değerli olduğu kanısını uyandırır Genellikle insanlarca sevileceğine, sevilmeye değer bir insan olduğuna ilişkin temel güven oluşturur İşte, anne çocuk ilişkisindeki bu süreklilik, tutarlılık ve aynılık çocukta “Temel güven duygusunun” özünü oluşturur


Bununla birlikte bütün yaşlarda yaklaşmakta olan tehlikeyi veya rahatsızlığı sezmek için dürüst ve dürüst olmayan insanlar arasında ayrım yapmak için biraz güvenmemede gereklidir Ama eğer güvenmeme güvenmeden az olursa çocuk ya da gelişmiş insan hayal kırıklığına uğrayabilir, şüpheci ve kendine güvenden yoksun olabilir


Kişilik gelişimini etkileyen diğer bir faktör ise duygusal gelişimdirDuygusal gelişim sağlıklı bir insan gelişimini inceleyebilme açısında önemli olduğu kadar, duygusal temelde sorunları olan çocukların bu sorunlarının anlaşılması ve tedavisi açısından da araştırılması gereken bir konudurDuygusal gelişimin parçası olan korkuya şöyle bir bakalım Bu dönemde ses korku yaratan uyarıcılar arasında birinci sırada gelir Altıncı ayda veya daha ileri aylarda bebeklerin yaşındaki ilerlemeye bağlı olarak bebeklerde uçurum görüntüsüne karşı korku tepkileri artmıştırDiğer bir korku türü ise bebeklerin yabancılara karşı gösterdikleri korku tepkileridir7 ve 8 aylarda yabancılara karşı hissettikleri korku duyguları birinci yaşın sonuna doğru yoğunluk ve sıklık gösterir


Bebeklik çağında öfke ve saldırganlık tepkisi çocuğun bir kimse ya da olay tarafından engellenmesinden doğar Bu engeller en belirgin şekilde şu alanlarda ortaya çıkar; yemek yeme, temizlik, tuvalet eğitimi, uyku, oyundan alı konma Bu tür engellere karşı bebeğin ilk tepkisi, hedefi belli olmayan bir ağlama ve çırpınmadır Giderek çevresinin ödüllendirdiği yönde davranışını belirler, bağırma, tepinme, inatla nefes tutup çevresini korkutma gibi yöntemler bulur


BİR BUÇUK YAŞ İLE ÜÇ YAŞ ARASI (15- 3 yaş )


Çocuk, fiziksel ve psikolojik olarak bağımsız oldukça kişilik için yeni olanaklar ortaya çıkar Çünkü bu dönemde kas ve hareket gelişim hızlanmıştır ve ayağa kalkıp yürüyen çocuk anne kucağından çevreye doğru uzanmaya, kendi başına hareket etmeye başlar Bu yılların olumlu unsuru özerklikken, olumsuz unsurlar utanma ve şüphedir Bu dönemde çocukta işeme ve dışkılama işlevini gören kaslar olgunlaşmaya başlamıştır Dolayısıyla bu kasların olgunlaşması, işeme ve dışkılamanın artık isteğe bağlı olarak yapılabileceği anlamına gelmektedir Yani çocuk isterse tutar, isterse bırakabilir Böylece birbirine karşıt iki istek, iki eğilim ortaya çıkmıştır Çocuk, birbirine karşıt iki eğilim arasında bir seçim yapabilme durumuna gelmiştir Bu durum çocuk için yepyeni bir yetinin gelişmesi demektir: tutmak ya da tutmamak; yapmak ya da yapmamak İşte, özerklik duygusu birbirine karşıt istek ve eğilimler arasında bir şeçim yapabilme gücüdür Utanma kişinin pantolonunun inikken kendine bakıldığının farkında olduğu anlamına gelir Şüphe çocuğun göremediği ve kontrol etmeye çalışması gereken, bilinmeyen “arka” ile ilgilidir


İşeme ve dışkılamayı isteyince tutabilme ya da bırakabilme giderek toplumsal anlam taşıyan birçok davranış örüntülerine geçer ve genelleşir Bu dönemde çocuk kakasını ne zaman, nereye yapabileceği veya evin nerelerini araştırmaya müsaade edildiği gibi kurallarla karşılaşırBu kuralar çocuğun gelecekte karşılaşacağı toplumsal kurallar karşısında çocuğu hazırlarBurada dikkat edilecek nokta çocuk özerkliğini kazanırken onu kurallar altında ezmemek ve kişilik gelişiminin önünü tıkamamaktır


Çocuk içinde bulunduğu toplumun beklentilerine göre bazı şeyleri yapmayı, örneğin kakasını, çişini uygun zaman ve yerde bırakmak üzere tutabilmeyi öğrenirken ağır utandırmalar ve cezalarla karşılaşırsa utanç ve kuşkuculuk duyguları yerleşir Böylece bu duyguların etkisi ile şeçim yapabilme ve irade yetilerinin gelişmesi kösteklenebilir Bu evrede istenmeyen gelişme utanç ve kuşkuculuk duygularının aşırı gelişmesidir


Kısaca bu dönemdeki en önemli gelişme çocuğun yürüme, konuşma ve tuvalet becerilerini kazanmasıdır


Bu dönemdeki korkulara bakacak olursak çocukların korkularında farklılaşma ve artmalar görülür Bu dönemdeki korkular karanlık, köpek, şimşek, ani ses ve yalnız kalma vs sayılabilir Ayrıca tuvalet eğitimi de bazı çocuklarda korkuya neden olur ki bunun nedeni alaturka tuvalettir çünkü çocuk kakasını kendisine ait bir parça olarak görür ve kendine ait bir şeyinde gitmesi çocuğu korkutur, kaygılandırır Bu noktada dikkatli olmak gerekir Çocuğun korkularını etkileyen başlıca faktörler:



*


Zeka

*


Cinsiyet

*


Sosyo-ekonomik statü

*


Sosyal ilişkiler

*


Fizyolojik koşular

*


Kişilik yapısı


şeklinde sıralanabilir


Duygular konusunda yetişkinlere düşen görev, onların doğal olduğunu kabul etmek ve çocuğun duygusunu dile getirmesine saygı göstermektir Duygu doğru ya da yanlış değildir, sadece gerçektir Ancak duygunun yol açtığı davranış doğru ya da yanlış olabilir Demek ki Ali’nin babasına kızması yanlış değildir Ancak bu kızgınlığı ifade şekli saldırgansa, o davranış yanlıştır


Üç yaşlarından itibaren öfke nedenleri daha çok sosyal olaylardır; örneğin bir akranla tartışma, bir yetişkinle denetim çatışması, bağımsızlık isteği gibi


Öfke ve saldırganlık tepkilerine her zaman bastırılması gereken uyumsuz tepkiler olarak bakmamalıyız Bazı durumlarda çocuğun öfkelenmesi uyumlu olmaktan öte, gereklidir Hakkı çiğnenen, emekle yaptığı bir resmin başkası tarafından yırtıldığını gören, daha büyük bir çocuğun kardeşini dövdüğünü gören çocuğun öfkelenmesi ve hatta saldırganlık göstermesi doğaldır Aynı şekilde ona verdiği sözü tutmayan yetişkine kızması da doğaldır


Ancak, haksız istekleri reddedilince, yaptığı işte zorlukla karşılaşınca, yetişkinlerden sürekli ilgi görmeyince öfkelenip saldırgan olan çocuk, uyumsuz demektir Saldırganlık konusunda yetişkine düşen görevleri şu şekilde sıralayabiliriz;



*


Çocuğun öfkesini anlamaya çalışmak, öfkenin doğal bir duygu olduğunu kabul etmek

*


çocuğun çevresine ya da kendisine zarar verecek davranışlar yapmasını önlemek

*


çocuğa saldırganlıktan başka çözümler olduğunu öğretmek

*


İyi model oluşturmak


Kıskançlık temelde güvensizlikten kaynaklanan bir duygudur O ana değin sadece kendisine yöneltilen dikkat ve ilgi, bir başkasına da yöneltilince çocuk kendisini bırakılmış, güvensiz ve desteksiz hisseder İstediği ilgiyi elinden alan kişiye karşı çocuk öfke ve hınç duyar, öç almak ister ve kendi kendine karşı acıma duygularıyla dolar Aradığı ilgiyi yine kendi üzerine çekmek isteyen çocuk elinden geleni yapar, yaramazlık edip dayak yese bile razıdır, çünkü dayak bile unutulmaktan daha iyidir Burada çocuğun bir çeşit mücadeleye girdiğini söyleyebiliriz


ÜÇ İLE ALTI YAŞ ARASI( 3- 6 yaş)


Bir kişi olduğuna iyice ikna olduğundan, çocuk şimdi ne çeşit bir insan olacağını öğrenmek zorundadır Çocuk ebeveynleri gibi olmak ister ki ebeveynleri ona çok güçlü ve güzel gözükürler Bu dönemin teması büyük ve güçlü olarak algılanan ebeveynleriyle çocuğun kendini bir kimlik içinde bulması diğer bir deyişle çocuğun anne ve babası gibi olmak istemesidir Anne ve baba özdeşimi ile çocuk benliği gelişir ve çocuk içinde bulunduğu toplumun rollerine, işlevlerine, kurallarına göre davranmaya; o toplumu için geçerli araç-geçeci kullanmaya, kendinden küçük çocuklara bakım vermeye yönelir ve sorumluluk duygusu gelişir Kazandığı güven ve özerklik duyguları oranında yavaş yavaş çevresini keşfetmekte, çevre üzerinde bir denetim gücü kazanmaktadır Bu amaçla kendi bedenine, cinsel ayrılıklara, genellikle çevrede olagelen her şeye karşı derin, bitmek bilmez bir soruşturma ve öğrenme eğilimi gösterir


Bu dönemde çocukların davranışlarında girişimcilik baskındır Yalnız gerçek çevreye karşı değil, düşlemlerinde de eylemleri girişimcilik ve atılganlık biçimindedir Başkalarının üzerine atılma, saldırgan konuşmalar ve sorularla insanların kulaklarına, zihnine girme; canlı hareketlerle çevreye fırlama, bitmeyen öğrenme tutkuları ile bilinmeyene doğru atılmalar bu dönemin belirgin özellikleridir Çocuğun girişimciliği ve atılganlığı ve öğrenme tutkusu ona bir şeyler becerme, becerebilme yetisini kazandırır Burada benliğe yerleşen temel öğe girişim duygusudur Korkular, aşırı şuçlama, cezalar ya da başka engeller bu girişim duygusunun gelişmesini kısıtlayabilir Bu engellenmeler ilerde cinsel alanlarda ve toplumsal girişimde çeşitli derecelerde kısıtlanış belirtilerine yol açar Özetle, çocuğun 3-6 yaşlarında gelişen olumlu benlik öğesi girişim duygusudur Girişim duygusu özerk ve özgür düşünmek, geleceğe yönelik emeller beslemek ve eyleme geçmek için rahatlık ve güç sağlar Bu dönemin tehlikesi aşırı suçluluk duygusunun gelişmesidir


ALTI İLE ON İKİ YAŞ ARASI ( 6- 12 yaş )


Çalışma çağı başlamıştır Çocuk burada daha büyük bir bilgi ve çalışma dünyasına girmek ister Teması “öğrendiğim neyse ben oyum” dur Büyük olay toplumun teknolojisine açık olan okula başlangıçtır Bununla beraber öğrenme sadece okulda değil, aynı zaman da sokakta, arkadaşlarının evinde ve kendi evinde olur Çocuk ruhsal dünyası ile artık gerçek yaşama girmeye hazır gibidir Bu dönemde bütün toplumlarda çocuklar düzenli, tutarlı bir eğitim, öğrenim görür Bunun yalnız okuma yazma biçiminde olması gerekmez İlkel toplumlarda ana babadan, büyük çocuklardan öğrenilen bir çok beceriler var Bu dönemde çocuk büyüklerin dünyasına egemen olan araç-gereci kullanmayı öğrenerek, o toplumun teknolojisinin temellerini benliğine yerleştirir Çünkü bu dönem çocuğun toplumsal gelişmenin yaşıt ve oyun ortamlarında bir genişleme zamanı değil, aynı zamanda gelecekteki sorumlulukları için hazırlanırken toplumun araçlarıyla uğraşmayı öğrendiği zamandır Makaslardan, kağıtlardan, boyalardan, boya kalemlerinden çocuklar belli becerileri öğrenerek her tür ilginç, yeni şeyi yapabilir duruma gelmiş olup, resim çizebilir, giysiler dikebilir, pasta yapabilir, model gemi ve uçaklar üzerinde çalışabilir ve okulda iyi not alabilir Çocuklar okuma ve yazma becerilerinin öğrenilmesiyle yeni bilgilere kapıları açan pek çok becerileri kazanırlar


Eğer çocuklar bu araçları kullanmaya özendirilir ve başarıları övülürse çocukta çalışkanlık ve başarma duygusu gelişecektir Bu da, belirli bir noktada, yetişkin sorumlulukları almaya hazır bir “iyi, çalışkan kişi” olarak olumlu bir benlik kavramının gelişmesini kolaylaştıracaktır Çünkü başarılı deneyimler, çocuğa çalışkanlık duygusu, yeterlilik ve hakimiyet duygusu verirken, bu dönemde çocuğun karşılaşabileceği tehlike, yetersizlik ve aşağılık duygusudur Eğer çocuklardan çok az ya da çok fazla şey beklenirse ya da çocuklar çabalarından dolayı eleştirilirse bir aşağılık duygusu gelişecektir Çünkü başarısızlık, yetersizlik ve aşağılık duygusu insanın hiç bir şey için iyi olmadığı fikrini verir Aile yaşamı çocuğu okul yaşamına hazırlamada başarısız olduğunda ya da okul yaşamı daha önceki evrelerin vaat ettiği gelişimi sürdürmeyi başaramadığında bir çok çocuğun gelişimi kesintiye uğrar Sorun, kötü çalışma alışkanlıkları, başarısızlık korkusuyla yarışmalardan kaçınmak ve daha sonraki gelişim görevleriyle başa çıkmada bir yetersizlik olacaktır Bu dönemde bir başka tehlike çocuğun öğretileni olduğu gibi alması, bunların dışına çıkmaması ve sonunda öğrendiği bilgi ve teknolojinin kölesi olmasıdır Böylece çocuk benliği daralır, özerk ve girişimci benlik gelişmesi kısıtlanır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.