|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
alametleri, bilgiler, deccal, genel, hakkında, kıyamet, tanımı |
![]() |
Deccal Nedir? Deccal Hakkında Genel Bilgiler - Kıyamet Alametleri - Deccal Tanımı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Deccal Nedir? Deccal Hakkında Genel Bilgiler - Kıyamet Alametleri - Deccal TanımıDeccal Nedir? Deccal Hakkında Genel Bilgiler - Kıyamet Alametleri - Deccal Tanımı DECCAL Sağ gözü kör yâni Hakk’ı-gerçeği görmekten perdeli, sahip olacağı olağanüstü güçlerle insanları kendine tapındıracak YÜCE RAB olduğunu iddia edecek varlık!!! "Deccal" adı verilmiş bulunan bu yaratık bize naklolunan bilgilere göre, birtakım olağanüstü şeyleri insanlara gösterecek ve kendisine inanılmasını isteyecektir ![]() ![]() ![]() Kudret sıfatı da en geniş şekliyle Deccal'da açığa çıkacaktır! DECCÂLİYET Deccal kelimesini “Deccâliyet” olarak anlamak gerekir ![]() İşlevi; ‘’ak’’ı kara, ‘’doğru’’yu yanlış, ‘’cennet’’i cehennem göstermektir! Kısacası “Deccâliyet”, her gerçeği saptırma, olduğunun aksine gösterme ve kabul ettirme işlevidir’! DECCAL EN BÜYÜK YALANCIDIR! (Soru: Bir Hadis’te: “Deccal en büyük yalancıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir mahlûkun, bütün yaratılmışları var eden bir TANRI olduğunu iddia etmesinden daha büyük yalan olabilir mi? ![]() ![]() ![]() DECCAL FİTNESİ Sağ gözü kör yâni hakkı, gerçeği görmekten perdeli, sahip olacağı olağanüstü güçlerle insanları kendine tapındıracak YÜCE RAB olduğunu iddia edecek varlık!!! ![]() Allah'ın sünneti olduğu üzere, önce insanları ALLAH'a inanmaya, O'nun SONSUZ-SINIRSIZ TEK olduğuna; tapınılacak bir TANRI olmadığına, her türlü, şekil, renk, ışık ve bu tür kavramlardan münezzeh yüce bilgi ve güç sahibi evrenüstü, enerji üstü bir kavram olduğuna işaret edip uyaracak olan "MEHDİ" lâkablı kişi çıkacak ![]() Arkasından da bu anlayışın imtihanına tâbi tutulmak üzere insanlar, DECCAL ortaya çıkacak; ve insanların asırlardır tapındıkları gökyüzündeki TANRISI olduğunu bildirecek ve onları kendine tapınmaya, kendi TANRI'lığını kabul etmeye davet edecek ![]() "MEHDİ"nin açıkladığı ALLAH kavramını idrâk etmiş olanlar, bu gerçeği farkettikleri için, ne kadar olağanüstü olaylar ortaya koyarsa koysun, DECCAL lâkablı TANRI"lık iddiasındaki varlığa inanmayacaklar ve Hazreti Muhammed'in Kur'ân-ı Kerîm ile bildirmiş olduğu esaslara bağlı kalarak ölümötesi yaşama geçeceklerdir ![]() Kur'ân-ı Kerîm'de "İHLÂS" sûresinde açıklanan "ALLAH" kavramının manâsını anlamamış; kafasında yarattığı bir TANRI'ya "ALLAH" ismini etiketliyerek yönelen insanlar ise, tasavvurlarındaki gökte bir yerde yaşayan TANRI'larını karşılarında bulunca, hemen O'na koşacaklar ve sonuçta, kendilerine yapılan uyarıya kulak vermemenin cezasını büyük bir hüsran ile alacaklardır ![]() DECCAL NEREDE ÇIKAR? "Deccal, bireyin bilincinde açığa çıkar! ![]() Deccal, bireyin karşısına çıkar! ![]() Deccal, bir ülkede toplumun karşısına çıkar! ![]() Deccal, tüm dünyanın karşısına çıkar! ![]() HER İNSAN YAŞAMINDA DECCAL FİTNESİYLE KARŞI KARŞIYA KALIR Düşünmeyiz ki, her insan Deccal fitnesiyle karşı karşıya kalır yaşamında! Bekleriz hep kıyâmet öncesinde gelecek sağ gözü kör Deccal’i! “Deccal”ın, kişinin, kendisini “Allah”tan ve “hilâfetten” alakoyan dünyası olduğunu; dünya zevkleri için beyin çalıştırmanın “Deccalin Cennetini seçmek”; ölümötesi yaşama hazırlanmak, “fiysebilillah” yaşamak ve “halifelik” sırrına ermenin de “Deccalin cehennemini göze alıp içine atlamak” olduğunu farketmeyiz bile! Çünkü bu konuları hobi olarak, veya vicdanımızı rahatlatacak kılıflar olarak ele alıp; haftada bir kaç saat bu konuyla ilgilenerek muhteşem bir şekilde kendimizi aldatırız! DECCALİN SÖZCÜLERİ İlme yönelen, kişi ve kişilikle uğraşmaz, ilmin gereğini yaşar ![]() Vehmin hükmü altında olan kişi ise, ilmi bir yere bırakır kişi ve kişilikle uğraşır ![]() Eğer kişi ve kişilikle uğraşıyorsa bilecek ki, o anda vehme tâbi ![]() ![]() “Efendim Hazreti Muhammed sekiz tane hanım almış, on tane hanım almış, bu kadar hanıma düşkün bir insanın nasıl Rasûl olması söz konusu olabilirmiş? ![]() Rasûlullah diyor ki; “Yarın ölmeyeceksin, diri diri mezara gireceksin! ![]() ![]() ![]() Öteki ahmak da diyor ki: “Rasûl sekiz tane hanım almış ![]() ![]() Dinlemezsen dinleme! ![]() Sen Onu dinlemiyorsun diye Rasûlullah’ın bir kaybı mı var? ![]() O, sana sadece uyarıda bulunuyor; “Böyle bir olay, böyle bir hesap seni bekliyor ![]() ![]() ![]() Sen tutup da Onun yemesi-içmesi ile, oturması-kalkması ile evlenmesi ile vaktini harcarsan boş konuşmuş olursun! ![]() ![]() Rasûlullah’ın kaybedeceği bir şey yok! ![]() ![]() Demek ki, önemli olan, ilimle ilgilenmektir ![]() ![]() Kişi ve kişilikle uğraşmaya seni, gerek vehmin veya gerekse çevren yönlendirir ![]() Böyle konuşanlar “Deccal”ın sözcüleridir! ![]() Orada senin diyeceğin şey; “Arkadaş, kişiyi bırak, bana ilmi eleştir! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sen bana bu ilmi eleştir! ![]() ![]() ![]() ![]() Şu hanım, az evvel çok kısa bir örnek verdi ![]() “Ben kaç sene efendi şeyhime gittim ![]() ![]() Ben, yapmam gereken bu ibadetleri yapamadığım için, boşa geçirdim zamanımı demek ki! ![]() ![]() Ne olacak! ![]() ![]() ![]() Bunun sonucu da senin kaybındır ![]() ![]() Kişinin geçmişi telâfi etme şansı yok ![]() ![]() İnsanlar hataya yatkın varlıklar ![]() ![]() ![]() Dün seni yanıltan kişi, yarın da yanıltacak demektir ![]() ![]() ![]() SAHTE DECCALLER Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Bu da her orijinalin öncesinde ve sonrasında yan dalgalardan oluşan sahtelerin ortaya çıkacağına işaret etmektedir ![]() ![]() ![]() Ancak İslâm Dini kaynaklarına göre esas DECCAL`dan önce 30`a yakın sahte Deccal türeyecek ve bunlar PEYGAMBER OLDUKLARINI çevrelerine bildirecek; telkin edecek; kendilerine bu şekilde inanılmasını isteyerek bir takım şeylerin yapılmasını veya yapılmamasını emredecektir ![]() En son gelecek olan hakiki DECCAL ise TANRI olduğunu iddia edecek; ve kendisine tapınılmasını isteyecektir, bir takım olağanüstü olaylar da göstererek! Evet, işte bu sebeple, ister istemez şimdi hatırımıza bu hakiki Deccal`dan önce türeyecek ve Peygamberliklerini iddia edecek olan 30`a yakın sunî Deccal`lar gelmektedir ![]() ![]() ![]() Çünkü, gerek Türkiye`de ve gerekse dünyanın çeşitli yerlerinde, insanları hümanist gayeler perdesi arkasında aldatıp çevresine toplayan CİNler; ya kendilerini ya da o grupların önde gelen isimlerinden birisini, çevresindekilere bir "modern PEYGAMBER" edâsıyla takdim etmekte; O`nun her dilediğinin kesinlikle yapılmasını istemekte; ve o grubun Türkiye`nin öncü veya önderleri olacağını öne sürmektedirler ![]() ![]() Hattâ, tesbitlerimize göre, bugün dünya üzerinde bu gruplara katılmış olanlardan öyle kişiler vardır ki, Hasan Sabah`ın esrarkeş derviş(!)leri gibi kendilerine verilen emirlere gözünü bile kırpmadan adam öldürecek yapıya girmişlerdir ![]() Halbuki bu grupları dikkatle inceleyen; konuşmaları, verilen bilgileri mantık süzgecinden geçiren bir kişi, çok sayıda çelişkili ve yanlış bilgilere rastlayabilir; Gerek ilmî ve gerekse gayba ait konularda sorulan suallerin cevapları genellikle palavradır ve nazarı dikkate alınmaktan uzaktır ![]() ![]() ![]() ![]() En büyük adam kandırma usülleri, aralarına katılanların o günlerde yaptığı bir takım gizli işleri ifşa etmek ve onu bu şekilde teşhir etmektir ![]() Bu gruplara katılanların durumları ve bilgileri yakından incelenirse, her biri de dini bilgilerden hele RUH, CİN hakkındaki bilgilerden tamamıyla uzaktır; ve bunları inkâr edici bir yapıya sahiptirler ![]() ![]() ![]() ![]() Burada anti parantez ilâve edelim ki, bu grupların pek çoğunun temasta oldukları CİNLER, BU KİTABIN YAYINLANMASINDAN SONRA DERHAL BİRER TEBLİĞ ÇIKARTARAK, BU KİTABIN KENDİ İNANANLARINCA OKUNMASINI YASAKLAMIŞLARDIR! Çünkü, bu kitabı okuyanlar, hiç şüphesiz ki onların içyüzünü görecek; tam deyimiyle onların ne mal(!) olduğunu anlayacaklardır ![]() Nitekim bu gibi gruplara bağlı olanlardan "ALLAH"a inandığını söyleyenlerin bazılarının yaptıkları ibadetler incelendiğinde bu durumları çok açık bir şekilde ortaya çıkar; Meselâ bunlardan bir kısmı namaz (!) kılarlar ![]() ![]() ![]() Sadaka verirler!!! Ve bu verdikleri sadaka karşılığında da bütün günahları affolunur ![]() ![]() ![]() Kısacası, o grubu yöneten CİN, hangi dine yakınlık duyuyorsa; veya o gruba gelenler çoğunlukla hangi dine yakın veya yatkın ise, orada genellikle o dine yakın hükümler geçerlidir ve o dine yakın kurallarla hüküm verilir ![]() Üstelik bu gruplardan öyleleri de vardır ki, hastaları iyi etmek gayesiyle bir kısım halktan yüzmilyonlarca para alırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Ve bu yolda binlerle iyi niyetli, temiz, saf, Hakk’ı ve Hakikati arayan insan kandırılıp, tavlanmış ve saptırılmış olur ![]() DECCAL’DEN DAHA ŞERLİ OLANLAR Deccal, açık açık “ALLAH” olduğunu ilân ederek geleceği için, onu tanımak ilim sahipleri için hiç zor olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Kurân‘da anlatılan "ALLAH" gerçeğini idrâk edenlerin, Deccal’a inanması mümkün değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Soru: Rasûlullah aleyhisselâm diyor ki: "En çok korktuğum Deccal'den başkalarıdır sizin için; Deccal'den daha çok, başka şerlilerden korkarım ![]() Deccal açık açık tanrı olduğunu ilân ederek geleceği için, onu tanımak ilim sahipleri için hiç zor olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kurân’da anlatılan "ALLAH" gerçeğini idrâk edenlerin, Deccal’a inanması mümkün değildir ![]() ![]() ![]() Ama ondan evvel otuza yakın sahte Deccal’in; yani insanlara yanlışı doğru imiş gibi gösterenlerin geleceğinden söz ediyor ki, Allah Rasûlu, işte bu esas tehlikeli olandır, demek istiyor anladığım kadarıyla ![]() ![]() ![]() ![]() RUHLARINI, VARLIKLARINI, BENLİKLERİNİ, BÖYLESİNE “DECCALİYET”E SATAN YA DA KİRALAYAN BİR TOPLULUK GÖRÜLMEMİŞTİR! 2000 devrimini hayâllerinde, öteden bir balon olarak düşünenler, hâlâ o balonun gökten inmesini bekliyorlar… Ya da bir UFO’nun gelmesini… Devrimlerin tüm ******iyle başladığının farkında değil kimse, çünkü başka türlü hayâl ediliyor ve bekleniyordu! Önce gecenin zulmeti sonra günün aydınlığı gelir! Şu değişime bir bakın ve görmeye çalışın ![]() ![]() ![]() Akı kara, karayı ak; doğruyu yanlış, yanlışı doğru; realiteyi sapma, sapıklığı realite; soyanı, sömüreni yüce, doğruları yazanı, hakkını arayanı ÖCÜ, “tukaka” gösteren DECCÂLİYET adamlarıyla her yanı sarmış, her şeye hâkim duruma gelmiş; hâlâ topraktan fırlayacak ya da uzaydan gelecek bir DECCAL bekliyorlar! Gelecek olanı bundan daha ne beterini getirecek ki! Pes!… Yuh OLSUN!… Bu ne basiretsizlik! Bu, ne kadar hayâl dünyasında yaşamak!… İnsanlık tarihinde değerlerin bu kadar ters-yüz edildiği bir devir yaşanmamıştır! Ruhlarını, varlıklarını, benliklerini böylesine “Deccâliyete” satan ya da kiralayan bir topluluk görülmemiştir! Deccal devrinde olacakları söylenenlerin neredeyse hepsi gerçekleşmiş… İnsanlar, cennet diye cehenneme davet ediliyor; cehennem cennet gösteriliyor; cennetse cehennem!… ![]() Not: Hadiste 30 a yakın sahte Deccalden bahsediliyor, gerçeği öncesi çıkacak dünyanın çeşitli ülkelerinde ![]() ![]() DECCAL İLMİ İLE İSA ALEYHİSSELÂM İLMİ ARASINDAKİ FARK “Kudret”, sıfat mertebesidir ![]() Sıfat mertebesinin kemâlâtından ve kudret sıfatının özelliklerini açığa çıkarabilecek şekilde yaratılan İsa aleyhisselâm zaten bu yüzden “kudret” sıfatıyla zâhir olmuştur; bu yüzden de getirdiği ilim anlaşılmamıştır ![]() İlmin anlaşılır olması için, o kişinin fıtratının ilim sıfatından programlanması gerekir! Deccal ise, ilimde işin hakikatına ilmen vâkıf olmasına rağmen programı itibariyle kudret zuhûruyla gelecektir ![]() ![]() Deccal ilmi ile İsa aleyhisselâm İlmi arasındaki fark ise şudur; İsa (a ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan, hakikatı yalnızca âfâktan alırsa; enfüste seyrini tamamlayamaz ise, ona da deccalleşme tehlikesi baş gösterir ![]() Bilmem açıklayabildik mi? "Âfâkta" algılamaktan anlatmak istediğim şu; Kesret=çokluk boyutunda bütün varlıkların aslında TEK varlık olduğunu farkederek, kendisinde o çokluktaki tek varlığın kudretini farkedip açığa çıkarmak ![]() "Enfüste" algılamak ise, nefsinin hakikatının Mutlak "TEK"e ait olduğunu farkederek, herkesi kendi hakikatını tanımaya dâvet etmek ![]() ![]() ![]() DECCAL’İ YERYÜZÜNDEN KALDIRACAK ŞAHIS, İSA ALEYHİSSELÂMDIR! Ve DECCAL'ı yeryüzünden kaldıracak olan şahıs da Hazreti İSA aleyhisselâmdır ![]() İSA aleyhisselâmın gelip gelmeyeceği ya da ne şekilde geleceği konusunda bir hayli fazla spekülasyonlar yapılmaktadır ![]() Biz, Cenâb-ı Hakk’ın verdiği ilim ve eriştirdiği müşahede nisbetinde düşüncemizi arzedelim, belki meraklılarına faydalı olur ![]() Nakledilir ki, Hazreti İSA yeryüzünden ayrılmadan önce "İki bin sene sonra tekrar aranıza döneceğim" demiştir ![]() Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ise Kur’ân-ı Kerîm’den sonra gelen en itibarlı hadîs kitaplarında kesinlikle vurgulandığı bir biçimde İSA aleyhisselâmın yeryüzüne ineceğini ve DECCAL’i yok edeceğini açıklamıştır ![]() DECCAL’İN CEHENNEMİNE ATLAYAN BİLİNÇ BOYUTUNDA KENDİNİ BULMAYA BAŞLAR… DECCAL’İN YALANCI CENNETİNE GİREN İSE EMMARE BATAĞINDA BOĞULUR GİDER! Kişi Nefsi yönünden Rabbını bilir ve tanır ![]() ![]() ![]() "Mâdem ki Hakk benim! Benim dışımda bir Tanrı yok, öyleyse Hakk dilediğini yapar" der; bedensel istek ve arzular doğrultusunda yaşamaya başlayıp, sigaraya başlar, içkiye başlar; zinayı mübah görür; kumar oynar ve tüm mânevî değerlere boşverir! İşte bu, Deccal`a tâbi olup O`nun yalancı cennetine girmek, diye tanımlanır ehli kemâl tarafından tasavvufta! Bu haliyle Nefs, eğer tabiat ve şartlanmalarından tam hakkıyla arınamamışsa; kendini gerçek boyutlarıyla tanıyamamışsa; kendini bu beden olarak tanıma hâlindan arınamamışsa; diğer bir anlatım ile, Bilinç tam bir arınışa tâbi olmamışsa; kişinin kendini bu beden olarak kabul etmesinin ve "Hakk"lığı bedenine vermesinin neticesinde tamamen tabii-bedenî zevklere düşer! " “MÜLHİME" bilincinin zirvesinden "EMMARE" batağına saplanarak boğulur gider! Bu hususu İnsan-ı Kâmil mertebesindeki Abdülkerim Ceyli, "İnsan-ı Kâmil" isimli eserinde şöyle anlatır :"Tabiatın icabı olan uygunsuz işleri bırakmak, onunla olan bağları yok edip kesmek sûretiyle Nefse muhalefet etmek, Deccal'in sağına aldığı Cehennem'dir ![]() ![]() ![]() Yani bir kişi, Nefsi itibariyle tabiatının iktizâsı olan yeme içme seks gibi hâllerden öte bir varlık olduğunu farkederse; bilinç boyutunun gereğini yaşarsa, onun bu hâli, kendini Deccal'in Cehennemine atması olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aksine, bilincin kendini beden olarak kabul etmesi sonucu, tabiatına uygun fiillere yönelmesi, onda Nefsâni işlerin sonucu olarak zulmânî perdelerin yoğunluğunun artmasına yol açar; ki neticede o Nefs, Deccal durumuna girer ![]() ![]() "Ulûhiyet" kavramının gerçeğini örterek, kendini "Rab" olarak görme gafletine düşer! Ârif`in, yani mâ`rifete ermiş, Nefsinin hakikatini bilmiş kişinin, bedenin tabiatına esir düşmesi sonucu, doğruyu göremez hâle gelmesi; tabiatın ağır basması ve bunun sonucunda kendisine yapılan yüce hitapları anlayamayacak hâle düşmesi; Deccal zamanındaki bazı kişilerin onun cennetindeki nimetlerle yaşaması gibidir ![]() ![]() Ârif`in, Deccal`ın yanına katılmayıp Nefsi ile arkadaşlık etmek zorunda kalışı, insanların Deccal zamanında yiyecek ve içeceği ancak onun yanında bulmaları yüzünden aç kalmayı tercih edişleri hükmüne girer ![]() ![]() ![]() "Bir zaman gelecek, o zamanda dinini tutan, ateşten bir koru avuçlamış gibi olur ![]() Buyurmuş Rasûlullah insanlara ![]() ![]() Buna karşılık, aynı olayın bâtın yorumu ise, Mârifet Ehlinde, işin hakikatını anlayıp idrâk ettikten sonra, hakikatin sonuçlarını bilincinde yaşayabilmesi için tabiatı ile mücadele etmesi zorunluluğunu anlatır ![]() O süre içinde, şayet bir kişi bilincinin gereğini yaşayabilmek için tabiatıyla mücadeleden geri kalırsa, mücahededen yaya kalırsa, Nefsânî istek ve arzulara yönelirse, bedenin tabiatının gereği olan fiillere bağlı kalırsa işte bu, "Deccal`in verdiğini almak, tutmak" olur ![]() Yani kişi, varlığının Hakk olduğunu müşahede ederek ipin ucunu salarsa ![]() ![]() ![]() Zevkini, bu bedenin zevklerinde bulursa ve bu şekilde de yeme içme seks vs ![]() ![]() ![]() ![]() Abdülkerim Ceyli, şu cümleyi kullanıyor : "Mübah olan yolları tutup onlara dayanmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mübah, bilindiği üzere yapılmasında günah ya da sevap olmayan olağan davranışlar, anlamında kullanılır ![]() Ârif, yani mârifet sahibi kişinin, mübah yollara dayanması, yani bedenin tabii gereklerine bağlı kalması, haram olan şeyleri kullanması gibidir! "Nefse gaflet doğuran, boş ümitlere dönmek de, irfan ehli yanında Deccalin şarabını içmektir" diyor ve gene ilâve ediyor şu cümleyi ![]() ![]() ![]() "Makamın gereği olan hâle ulaşmadan önce anlatılan duruma dalan bir irfan sahibi, Deccal eline düşüp artık felâh, kurtuluş ümidi kesilen kimseye benzer ![]() ![]() Ancak bir kişi, bu hakikatı idrâk ettikten sonra, bilinç boyutunda zâti hakikatinin gereğini yaşayabilmek için zahirde "şeriat nurları" ile yürürse; muhalefetin, mücahedenin ve tabiatla mücadele olan riyâzatın içine inançlı ve güçlü bir şekilde girerse, işte bu takdirde Rahmanî nimetleri tatmış olur; her ne kadar Deccal'in Cehennemine girmiş ise de, neticede Allah`ın Cennetine erer! Demek ki, burada önemli olan gerçek şu : İnsan, hakikatın ne olduğunu idrâk ettikten sonra, o hakikatı yaşayabilmek için tabiat ile mücadele etmek ve de şartlanmaların getirdiği değer yargılarından bilincini arıtmak zorundadır! Sadece bilincini şartlanmalardan arındırırsa, o kadarıyla da yetinirse; bu defa tabiî zevklere düşme, bedeni kendisi kabullenme ve bedenî zevkler içersinde yaşama tehlikesiyle karşı karşıya kalır ki, bu da onun şuur boyutunda kendini bulup tanımasına kesinlikle engeldir ![]() ![]() Öyleyse kişi, şuur boyutunda kendini tanıyabilmek, yani Tek’lik Bilincine erebilmek için ![]() ![]() Önce, şartlanmalardan arınmak, şartlanmaların getirdiği değer yargılarından arınmak, bu değer yargılarının oluşturduğu duygulardan arınmak; ve bunlarla birlikte bedeniyle mücahede çalışmalarına yoğun ağırlık vermek zorundadır! Aksi takdirde, maalesef "Enel Hakk" bilinci bedene aitmiş gibi sanılacak; kişinin bedeni ile mücadele yolunda geri kalması nedeniyle de, Tekliği sadece bilgi olarak yaşayacak, bunun ötesindeki gerçek Vahdet yaşamına hiç bir zaman giremeyecektir ![]() İşte bu gerçeği anlayabilirsek, görürüz ki, Allah'ın Vahdet'i beden boyutunda değil, şuur boyutunda yaşanır ![]() Ve bunu için de Bilincin her türlü yanlış bilgiden arındırılması zorunludur! DECCAL FİTNESİNDEN KURTULUŞUN TEK YOLU Yukarıda bir TANRI; veya "ALLAH"ı âdeta bir "GÖK TANRISI" gibi kabul etme yanlışlığının sonucu olarak insanlar, bekledikleri DECCAL`a kavuşunca, onu TANRI olarak kabullenme gafletine düşeceklerdir! ![]() ![]() DECCAL`e karşı insanların kendilerini koruyabilmelerinin tek yolu ise Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Kur`an-ı Kerim`in târif etmiş olduğu "ALLAH"ın ne olduğunu idrâk etmemiş olanlar ise bir sahte "TANRI"nın kurbanı olmakla yüzyüzedirler bizim görüşümüzce! ![]() ![]() DECCAL fitnesinden kurtuluş, ancak ve ancak Kur'ân-ı Kerîm’de "İHLÂS" sûresinde açıklanan "ALLAH" ismiyle işaret edilen idrâk edilerek mümkün olur; bunu hiç aklımızdan çıkartmayalım ![]() Zirâ, şu sıralar CİNLER, kendilerinin UZAYLI VARLIKLAR (Bu konuda çok geniş açıklama "RUH İNSAN CİN" 14 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilemeyiz, MEHDİ ne zaman çıkar; bilemeyiz DECCAL ne zaman çıkar! ![]() Bunlar Allah'ın ilminde olan hususlardır ![]() ![]() ![]() Kütüb-i Sitte denilen kesinlikle doğruluğu tartışılamıyan hadis kitaplarında gerek DECCAL ve gerekse MEHDİ konusunda önemli hadisler vardır; arzu edenler meselâ "İbn MÂCE"den MEHDİ ile ilgili Rasûlullah açıklamalarını, "Müslim"-"Buhari" ve diğerlerinden DECCAL'la ilgili bahisleri tetkik edebilirler ![]() Meselâ, Deccal'in kuş gibi uçarak dünyanın bir yerinden diğer bir yerine gidebileceği, kırk günde bütün dünyayı dolaşacağı, girmedik ev kalmayacağı, aynı anda dünyanın her yerinde görülüp, dinlenebileceğine işaret eden öyle tanımlamalar vardır ki; asırlar öncesinin şartları içinde, elbette ki uçak, televizyon gibi şeyler hayâl bile edilemezken, olayın bu şekilde nesilden nesile aktarılması üzerinde hassasiyetle durmak gerektirir, bize göre! ![]() Çünkü Rasûlullah, "İnsanlık yaratıldığından beri böyle bir fitne görmemiştir" diyerek DECCAL olayına son derece büyük önem vermektedir ![]() Çünkü, Deccal öylesine olağanüstü güçlere sahip olarak öyle hayret verici olaylar meydana getirecektir ki, buna inanmamak, ancak Allah’ın muhafaza ettiği kişiler için sözkonusu olabilecektir ![]() DECCALE KARŞI “KEHF SÛRES”İNİ OKUMAK (Soru: Rasûlullah aleyhisselâm diyor ki; "Her kim Deccal'e yetişirse ona karşı KEHF sûresinin evvelinden ve âhirinden on âyet okusun ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu âyetler dikkat ederseniz insanın varlığa ve yaşama Kurân‘ın bakış açısıyla bakmayı, Ef’âl âleminin sonsuzluğunu ve bu sonsuzluğu yaratanın ona göre ne olabileceğini anlatıyor ![]() ![]() ![]() Deccal ise, sonlu sınırlı bir tanrı ![]() ![]() ![]() Bu âyetleri okumak, bildiğiniz gibi kelimeleri tekrar etmek demek değil! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Böyle olunca, insan ister istemez Deccal’in şerrinden kendisini korumuş olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() DECCALİN ŞERRİNDEN KORUNMAK İÇİN RASÛLULLAH’IN ÖĞRETTİĞİ DUA “Allahumme inniy euzübike minel keseli vel heremi vel me'semi vel mağremi ve min fitnetil kabri ve azabil kabri ve min fitnetin nari ve azabin nari ve min şerri fitnetil gınâ ve euzü bike min fitnetil fakri ve euzü bike min fitnetil mesihid deccâli ![]() ![]() Anlamı ; Allah'ım, tenbellikten, bunamadan, günahtan, ödleklikten, kabir azâbından, zenginlik imtihanından ve şerrinden, fakirlik imtihanı ve şerrinden, sana sığınırım ![]() Allahım… Deccalin şerrinden, sana sığınırım ![]() Allahım… Günahlarımın kirini el değmemiş kar suyu ile yıka, kalbimi günahlardan arındır; benimle günâhlarımın arasını doğu ile batı kadar uzak eyle ![]() “DECCAL” İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER "Sizler bir cânibi karada, bir cânibi deryada olan bir şehir işittiniz mi? ![]() - Evet, işittik, ya Rasûlullah? ![]() - Ishak oğullarından 70 bin kişi o beldeye gaza etmedikçe kıyamet kopmaz ![]() Bu gaziler o beldeye gelip, konakladıkları zaman, silâh ile harb etmezler, ok da atmazlar ![]() ![]() Bunun üzerine o şehrin iki cânibinden biri düşer ![]() “Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber” diyecekler ![]() ![]() ![]() Sonra üçünçü defa bu sözü tekrar edecekler ![]() ![]() -Muhakkak DECCAL çıkmıştır, der! ![]() Bunun üzerine gaziler her şeyi terkederek geri dönerler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu hadis-i şerif ile ilgili gördüğümüz için Sultan Fâtih ile bir veli olduğu nakledilen Akşemsettin arasındaki konuşmaya surada yer vermek istiyorum: “Sultan Mehmet’in çeşitli kimseler tarafından İstanbul gazasından menidilmek istendiğini duyan Akşemsettin, Sultan Mehmet’e şu bilgiyi verdi: -Evvelâ kostantiniyye’yi Sultan Mehmet fethedecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir sabah Rasûlü Ekrem aleyhisselâm Deccal'dan bahsederken, onu zem ve tahkir etti ![]() ![]() ![]() - Size ne oluyor ? ![]() ![]() - Ya Rasûlullah, sabahleyin Deccal'dan bahis açarak, onu tezyif etiniz ve ne büyük bir belâ ve fitne olduğunu söylediniz ![]() ![]() ![]() -Sizin için en çok korktuğum Deccal'dan başkalarıdır ![]() ![]() Şayet Deccal, ben sizin yanınızda iken zuhûr ederse, yalnız başıma onu ilzam ve davasını iptal edebilirim ![]() ![]() ![]() Deccal, son derece kıvırcık saçlı, gözü dışına fırlamış bir gençtir ![]() ![]() ![]() ![]() Deccal, Şam ile Irak arasındaki yoldan yoldan çıkıp, Arapların üzerine yürüyecek ![]() ![]() O zamanda mevcut olan ey müminler, dininizde sebat ediniz! ![]() -Ya Rasûlullah, yer yüzünde ne kadar kalacaktır? ![]() -Kırk gün kalacak, bir günü bir sene, ve bir günü bir ay, ve bir günü de Cuma kadar ![]() ![]() Ya Rasûlullah, bir sene hükmünde olan o günde, bize bir günün namazı kifâyet eder mi? ![]() ![]() - Hayır kifâyet etmez! ![]() ![]() ![]() Ya Rasûlullah, Deccal'in sürat-i seyri nasıldır ? ![]() -Şiddetli rüzgâr önünde bulut sürati gibi mesafe kateder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra Deccal başka bir kavme gelir, onları da “Kendisinin Rableri olduğuna inanmaya” davet eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Deccal harap bir yere uğrar; oraya: “Define, madenlerini çıkar deyince” deyince, bal arılarının beylerini takip ettikleri gibi, defineler de süratle Deccal'i takip ederler ![]() Sonra Deccal tam mânâsıyla kuvvetli bir genci ulûhiyetine iman etmeye davet eder ![]() ![]() ![]() ![]() -Bu adam nasıl iflâh olabilir? ![]() ![]() Delikanlı bu vaziyette iken, Allahû Teâlâ, Meryem'in oğlu Mesih (İsa) yı gönderir ![]() İsa Aleyhisselâm, boyanmış iki hulleye bürünmüş, ellerini de iki meleğin kanatları üzerine koyarak Dımeşk (Şam)ın doğusundaki Minare-i Beyza'ya iner ![]() Başını eğince, hamamdan çıkmış gibi, tertemiz bir halde terler ![]() ![]() ![]() ![]() İsa Aleyhisselâm Deccal'i aramaya koyulur ![]() ![]() Sonra Hazreti İsa'nın yanına, Deccal'in şerrinden Allah'ın muhafaza buyurduğu bir kavim gelir ![]() ![]() ![]() ![]() -Ben, sana, itaat ve inkiyaf eden bir cemaat meydana getirdim ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hakk, Yecüc ve Mecüc denilen iki büyük kavmi gönderir ![]() ![]() ![]() Sonra Beyti Makdis dağına yürüyecekler ve yer yüzündekileri öldürdük, şimdi sıra göklere geldi, geliniz de gök yüzündekileri de öldürelim diyecekler, oklarını göklere doğru atacaklar ![]() ![]() İsa Aleyhisselâm ve ashabı Tur dağında mahsur kalacaklar ![]() ![]() Bunun üzerine Nebiyullah İsa Aleyhisselâm ve ashabı, onların belâsından halâs için Allah'a yalvaracaklar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine İsa Aleyhisselâm ve ashabı Allah'a yalvarırlar da, Cenâbı Hak deve boynu gibi kuşlar gönderir ![]() ![]() Sonra Cenâb-ı Hakk pek çok yağmur indirir de, ondan hiç bir ev ve çadır mahsun kalmaz ![]() ![]() Sonra yeryüzüne; meyvalarını verir, evvelki gibi, onun kabuğu ile gölgelenirler ![]() ![]() ![]() İşte bunlar böylece bolluk içinde, böylesine müreffeh bir hayat geçirirken, Cenâbı Hakk hoş bir rüzgâr gönderir ![]() ![]() ![]() O zamanda, insanlar yekdiğeriyle boğuşurlar, merkepler gibi halkın huzurunda alenen erkekler ile kadınlar cinsi münasebette bulunurlar ![]() ![]() "Muhakkak ki, Deccal'in iki gözünün arasında KÂFİR yazılmıştır ![]() ![]() Şunu kati olarak biliniz ki, sizden hiç bir kimse ölünceye kadar, Aziz ve Celil olan Rabbını asla göremeyecektir ![]() " Rasûlullah, namazını bitirince güler bir halde mimber üzerine oturdu da; - Herkes namaz kıldığı yerinden ayrılmasın! ![]() ![]() - Sizleri niçin topladığımı biliyor musunuz? ![]() - Allah ve Rasûlu en iyi bilendir! ![]() - Allah'a yemin ederim ki, ben sizleri ne bir rağbet ve ne de bir korkudan dolayı toplamadım ![]() Temim ed Dâri Hırıstiyan bir kişiydi ![]() ![]() ![]() Bana hâdiseyi şöyle anlattı: Cüzam ve Lâim kabilelerinden 30 kişiyle beraber, denize ait bir gemiye binmiş, dalgalar da bu gemideki yolcuları deniz ortasında bir ay çalkalayıp oyalamış ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gemi halkı o dabbeye sormuşlar: -Sen nesin? ![]() -Ben Cessase'yim! ![]() ![]() -Ey topluluk, siz şu hırıstiyan manastırındaki adama gidiniz ![]() ![]() Bu dabbe bize bir adamı tahsis kılınca, biz onun dişi bir şeytan olmasından korktuk ve süratle yürüyüp, nihâyet manastıra girdik ![]() ![]() - Vay canına sen kimsin ? ![]() ![]() - Sizler benim haberimi aldınız ![]() ![]() Dedi ![]() Gemi halkı : -Biz, Arab kavminden bir takım insanlarız ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Sen kimsin ? ![]() -Ben Cessase'yim! ![]() ![]() -Cessase nedir? ![]() -Hırıstiyan manastırında bulunan şu adama gidin; Çünkü o sizin haberinizi öğrenmeyi çok arzu eder ![]() ![]() ![]() ![]() -Sordu: -Bana, Şam'da bir köy olan Nahl-ı Beysan'dan haber verin ![]() ![]() ![]() ![]() -Sen onun hâlinden ne soruyorsun? ![]() ![]() -Hurmalarından soruyorum! ![]() ![]() ![]() - Evet, veriyor! ![]() ![]() - Muhakkak onun meyva vermeme zamanı yaklaşıyor! ![]() ![]() - Bana Taberiye gölünden haber verin ![]() ![]() ![]() ![]() -Sen onun hangi hâlinden haber istiyorsun? ![]() ![]() - Onda su var mıdır? ![]() ![]() - Onun suyu çoktur! ![]() ![]() -Haberiniz olsun ki, onun suyunun çekilip gitmesi zamanı yaklaşıyor ![]() ![]() -Bana Şam'ın kıble canibinde bulunan Aynu Zugâr'dan haber verin? ![]() ![]() -Aynu Zugâr'ın hangi hâlinden soruyorsun ? ![]() ![]() -O pınarda bir su var mı? ![]() ![]() - Evet, o suyu bol bir pınardır ![]() ![]() ![]() - Bana NEBİYYÜL ÜMMİYYİN'den haber verin ? ![]() ![]() - Mekke'den çıkıp Yesrib'e ( Medine) geçti! ![]() ![]() - Araplar O'nunla muharebe yaptılar mı? ![]() ![]() - Evet, yaptılar ![]() ![]() - Allah Rasûlu onlarla nasıl geçiniyor? ![]() ![]() -Arablardan kendisine dostluk gösterenler ve itaat edenlerle birlikte meydana çıkmıştır ![]() ![]() - Hakikaten bunlar oldu mu? ![]() ![]() - Evet, hepsi de oldu! ![]() ![]() -Muhakkak ki onların Allah Rasûlu’ne itaat etmeleri kendilerine bir hayırdır ![]() Şimdi be sizlere kendimden haber vereceğim ![]() ![]() ![]() ![]() Ancak, Mekke ile Medine müstesnadır ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûlullah bunları anlattıktan sonra, elindeki âsâsı ile mimberi dürterek, Medine'yi kastederek; -İşte bu Taybe'dir (Medine) ![]() ![]() ![]() ![]() Diye orada bulunanlara sordu ![]() -Evet, haber verdin, ya Rasûlullah! ![]() -Temim'in anlattığı bu hâdise benim hoşuma gitti ![]() ![]() Haberiniz olsun ki; O, Şam denizinde, yahut Yemen denizinde ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Rasûlullah Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur : -İki büyük İslâm ordusu birbiri ile harb etmedikçe, kıyâmet kopmayacaktır ![]() ![]() Yine kıyâmet kopmayacaktır; 30 a yakın yalancı mel'ün Deccal'ler türemedikçe ![]() ![]() Yine kıyâmet kopmayacaktır; (dini ilme sahip âlimlerin ölümüyle) İslâmî ilim inkizara uğramadıkça ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine kıyâmet kopmayacaktır; aranızda mal çoğalıp, sel gibi akmadıkça ![]() ![]() ![]() Gene kıyâmet kopmayacak; halk yüksek apartmanlar yapmak yarışına çıkmadıkça ![]() ![]() Güneş batıdan doğup, insanlar bu hâdiseyi görünce toptan iman edecekler, fakat bu iman, evvelce iman etmemiş olanlar, yahut imanında hayır ve fazilet kazanmayan kimselerin imanları, kendilerine fayda vermediği bir zamandır ![]() Muhakkak ki kıyâmet kopacaktır ![]() Ahmed Hulûsi |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|