Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, hakkında, peynir, şeker

Et, Peynir, Şeker Hakkında Bilgi

Eski 06-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Et, Peynir, Şeker Hakkında Bilgi



Et ve Peynir Masalı, Beyaz Un vede Beyaz Şeker Tehlikesi: Ayrıca curuftan arınma ve asidozuda okumanız gerekir

Peynir: Halkarasında peynirin kalsiyum için çok çok önemli olduğu söylenir ve hatta doktorlar kemik erimesine karşı bol bol peynir yenmesini tavsiye ederler Ve bol peynir yenince kemiklerdeki kalsiyum oranının artacağı idddea edilir Et ve peynir yiyince Hücrelerdeki metabolik değişimler sırasında aşırı asit oluşur, bu asidi atmak için aşırı kalsiyuma ihtiyaç duyulur Ve böylece aşırı asitle birlikte kalsiyumda dışarı atılır Yani peynir yiyince kalsiyum alınır ama alınandan çok daha fazlası, peynirin sebep olduğu asitlenme nedeniyle dışarı atılır Vücudumuzdaki asit-baz dengesinin sürekli dengede olması gerekir asidin aşırı artması demek komaya girmek demektir ve sonu ölümdür, bu nedenle küçük beyin oksijen alımını yavaşlatır

Oksijenin azalması yorğunluk, haksizlik, dermansızlık, güçsüzlük gibi problemlerin ortaya çıkması demektir Vücudumuzdaki asit-baz dengesi sürekli dengede tutulur ADB'de yapılan bir araştırmada hayvansal besin alanların idrarında yüksek oranda asit ve kalsiyum tesbit edilmiştir Osteoporoz'un (kemik erimesi) sebebi kalsiyum yetersizlıği değil kalsiyum kayıbı olduğu anlaşılmıştır Bu nedenlede hayvansal besin alanların idrarında yüksek oranda asit ve kalsiyum tesbit edilmiş ve sebze ve meyve yiyenlerde ise daha az kalsiyum kayıbı olduğu görülmüştür Böylece peynir yersen kemiklerin sağlamlaşır masalı sona ermiştir (Wolfgang Spiller, Ehk 102002713) Asidi nötürleştirmek için aşırı oksijen harçanmaktadır, bu nedenle vücudun diğer organların oksijeni azaldığından, organların foksiyonları azaltmakta ve kişide yorğunluk, halsizlik, dermansızlık, uyuşukluk ve uyku hali belirmektedir

ABD'den McDougall Kadınlar için Program'ın (McDougall Program for Women) müdürü Dr John McDougall hayvansal proteinın kemik erimesine neden olduğunu yaptığı araştırmalarla ispatlamıştır ABD dünyada en çok süt ve süt mamüleri tüketen ülke ve yine kemik erimesi en yüksek olan olduğunu belgelemiştir Öreneğin 100 gr lahana sütten 2 kat daha fazla kalsiyum içermektedir Rezen ve prokoli ise süt kadar kalsiyum içermektedir Lahanadaki kalsiyumun % 50-100'ü değerlendirilirken Sütteki kalsiyumun % 40-64' değerlendirilmektedir Süt, peynir, et ve et mamüleri ile alınan kalsiyum'dan 2 kat daha fazla kalsiyum idrarla dışarı atılmaktadır, çünkü asidi nötürleştirmek için başta kalsiyum, magnesium, potasyum sodyum ve pksijen asit birleşmekte ve dışarı atılmaktadır Çok az süt ve süt mamüleri tüketen Çinde ise ostoporz (kemik erimesi) çok az görülmektedir Kemik erimesine karşı Gökçek Kemik çayı geliştirdim Tabii hayvansal proteinlardan uzak durmak gerekir (Nhp 1020061416)

Et, Peynir ve mamülleri sebep olduğu ikinci önmeli tehlike ise vücutta iltihaplanamaya sebep olmasıdır Et ve Peynir kan ve dokularda asitlenmeye sebep olur ve asitli ortamada immün sistemi faliyetini azaltırken, çünkü yeterince oksijen alamazlar vede bakteri, virüs ve mantarlar daha hızklı çoğalmaya başlar Kanın PH-değeri 7,4'dür ve bunun sürekli korunması gerekir Et, Peynir ve etmamüleri vücudumuzdaki H+ (hidrojen) ve C+ (karbon) iyonlarının yükselmesine neden olur Bunu nötüleştirmek için O2- (oksijen) iyonları gerekir ve O2- iyonlari ile birlikte H2CO3 (karbonikasit) ortaya çıkar Buda H2O (su) idraryoları ile CO2 (karbondioksit) nefesyolları ile dışarı atılır Et Peynir ve etmamülleri H2CO3’nin aşırı yükselmesine sebep, buda kanın asitlenmesi demekdir ve bu büyük tehlikedir Asitlenmeyi durdurmak için küçük beyin akçiğere O2- alımını yavaşlatmayı emreder, O2-alımının yavaşlaması ile birlikte beslenemeyen hücreler nedeniyle kişi hemen yorulur, dermansızlaşır ve güçsüzleşir

Uyumakla yorğunluk geçmez, günde 10 saat uyusanız yine kendinizi yorğun hissedersiniz, çünkü et ve peynir vücuttaki asiti aşırı yükseltir ve bu asidin nötürleştirilerek asit-baz dengesinin normala dönmesi çok zaman alır Ve oksijen asidi nötürleştirmek için harcandığından yorğunluk, halsizlik ve dermansızlık uzun sürer Özeliklede akşamları et ve peynir yenirse bir gün sonra yorğunluktan kendinize gelmeniz çok zaman alır Bu nedenle en fazla haftada iki gun et ve mamüleri yenmelidir Fakat asla peynir yenmemelidirPeynir asala yenememelidir, çünkü iltihaplanmaya sebep olur

Peynirle ilgili üçüncü önemli tehlike ise Tyramin isimli bir madde içerir ve bu madde normal olarak monoaminooksidaz tarafından yok edilir Depresyon ilaçıları Tranylcypromin içerir ve bu maddede monoaminooksidazı frenlerBöylece Peynirin içinde olan Tyramin vücutta yoğunlaşır ve buda yüksek tansiyona neden olur Depresyon ilaçı alan hastaların bu nedenle kesinlike peynir yememeleri gerekir Bu tyamin suçuk salam gibi besin maddelerindede bulunur (NH 1020006)

Et: Yüksek tansiyon asıl nedeni aşırı hayvansal besin özeliklede et ve etmanüleri tüketme sonucu bağırsaklarda ortaya çıkan „Metihionin“ aminoasidinin B6,B12- vitaminleri tarafindan elimine edilememesi neticesinde ortaya çıkan „Homocystein“dır Homocystein LDL-Kolesterolunu (zararlı Kolesterol) oksitlemesi sonucu LDL-Kolesterolu makrofajlar (bakterileri yiyerk yok eden savunma hücreleri) tarafindan yabanci madde (zararli bakteri veya virus) diye alğılanmasına sebep olur Makrofaj LDL-Kolesterolunu yiyerek yok etmeye çalışır ve böylece süngerimsi artık maddeler oluşur ve bunlarda damarların iç yüzeyine yığılarak damar sertliğine neden olurlar Damar sertliği başta beyin kanaması, kalp krizi ve kalın bağırsak kanseri gibi çeşitli hastalıklara sebep olur Gökçek İksiri, sarımsak, aloe vera ve noni bağırsak florsı için en ideal ilçlardır

Beyaz Un: Karbonhidratlı besinlerde sağlığa zararlıdır vede şişmanlığa neden olurlar Burada yağlı besinleri anladıkta karbonhidratlı besinler neden şişmanlığa sebep oluyor diye bir soru akla gelebilir Karbonhidratlı besinler deyince lifli (sebzeler meyveler) besinler değil, nişastalı besinleri özeliklede kepeksiz un'dan yapılan yiyecekleri kastetmeteyiz Nişasta bir polisakkarid olup bağırsaklarda disakkaride ve kanda glükoza dönüştürülür İnsan vücudu glükozu yağa çevirebilmektedir, bunlarsa ekmek, makarna, şeker, tatlılar ve diğer tahıl ürünlerininde oldukca bol vardır Kanda fazladan bulunan glükoz ileride kulanılmak için yağa dönüştürülerek depolanır Bu nedenle et, peynir ve yumurta gibi hayvansal besin yemeyenlerde şişmanlarlar ve hatta daha şişman olurlar, çünkü hayvansal besinler aynı zamanda proteinda içerirken nişastalı besinler hemen hemen yok denecek kadar protein içerirler

Beyaz Şeker:
Şekerin kulanılması ise çok yenidir Şekerin doğalı, yani birleşiminde vitamin mineral ve enzim içerdiğinden zararı pek yoktur Örenğin eskiden kulanılan Turhal şekeri veya esmer şeker normaldir Eskiden tatlandırıcı olarak bal ve pekmez kulanılırdı Şeker pancarından elde edilen şeker ilk zamanlar doğal iken sürekli yeni metotların geliştirilmesi ile şimdi beyaz şeker hiç vitamin mineral, enzim ve amino asit içermez ve en önemli kısmı hayvan yemi yapımında kulanılır Buda kandaki şekerin aniden yükelmesine sebep olur, çünkü vitamin, mineral, enzim, ve amino asit içermediğinden hızlı geçiş olur Şeker kanda yükselirken bu şekeri hücreye taşıyacak olan insulini yeterince salğılanaması nedeniyle zamanla şeker hastalığı ortaya çıkabilir Bu nedenle doğal şeker kulanılmalıdır

Dünyada en sağlıksız beslenen millet malesef Türk Milletidir 84 milletten insanın çalıştığı havaalanında bir firmada çalışıyorum Asyalılar pirinç, deniz ürünleri, sebze ve meyve, Avrupalılar patates, laahna, meyve, sebze ve hayvansal ürünler, Afrikalılar sebze, meyve, tahıl ağrılılı beslenirken Dünyada sadece Türklerin varlıklı olanları hastalık derecesinde hayvansal besinlerden: et, peynir, yumurta ve kepeksiz un mamülleri (kepeksiz unda mineral, vitamin, enzim bulunmaz ve kişinin bağırsaklarına yapışır, geniş bilgi için buğdaya bak) vede alkol, fanta ve kola türketiyorlar

Buda bile bile ölüme koşmaktır Avrupadaki Türkler özelikle çok sağlıksız besleniyor ve sürekli hayvansal besin tüketiyorlar Türk Milletinin geleceği bu gidişle pek parlak değil Osmanılı yani dedelerimiz akşamları hayvansal besin yemezlerdi ve en fazla haftada 2 defa et yerlerdi, çok yüksek bir beslenme kültürüne sahiptiler Hiç et yememekte iyi değil çünkü et hücre yenilenmesinde çok önmeli rol oynar Yani sünnette uyarlardı İslam'dan uzaklaşan bizler, batıya yaklaştıkca ilkeleştik

Almanyada alkol nedeniyle kısırlaşma 50 yıl öncesine göre % 50 armıştır ve Almanyada 100 yakın sperm bankası var Yani çocuk sahibi olmak isteyen tanımadığı bir erkeğin sperması ile hamile kalıyor Bizde koskoca devlet adamlar sanki çok üyük bir marifetmiş gibi her vesilede ellerinde bir kadeh tokuştur babam tokuştur Bu devlet adamları bizim bilmediğimiz gizli güçleremi hizmet ediyorlar Ben 28 senedir Almanyadayım devlet adamları mümkün oldukca kadehlerle ve sigara ile medyanın önüne çıkmamaya çalışırlar, yani kötü örenk olmazlar

1-) İsmail bey bana gelerek doktorunun bağırsaklarının aşırı yağlandığını ve kolesterolunun yükseldiğini doktorunun et ve et mamülleri yememesini söylediğini söyledi Ve bende mucizevi bir ilaç istedi Bende ona mucize yok et, peynir, yumurta ve mamüllerini yemiyeceksin ve Gökçek İksiri kulanacaksın dedim Bana et'ten vazgeçemem, atın ölümü arpadan olsun dedi Ve İsmail bey 6 ay sonra 41 öldü ve geride 4 gözü yaşlı çocuk bıraktı

2-) Hakan beyle ne zaman konuşsam yemeden içmeden bahsediyor ve şurada piknik yapalım, şuranın kuzusu iyi buranın tavuğu iyi diyordu Yani vatandaşla sağlıklı bir konuşma mümkün değildi Oda bizim konuşmamızdan rahatsız oluyor ve siizn işinizde vatan, millet, sakarya diyordu Ve bu tanıdık 44 yaşında kalp krizinden öldü ve geride üç çocuk bıraktı

3-) Selami beyle ne zaman sohbet etsek yaptığı seyahatlerden ve yediği yemeklerden, özeliklede etli yemeklerden bahsediyordu Beyin kanaması geçirdi, beyin amaliyatından sonra 3 ay hastanede kaldı ve 1 yılda çalışamadı, şimdi halla sağlıklı sayılmaz ve arada bir yine istirahatte ayrılıyor

4-) Hasan abi boğazına pek düşkün bir insan oda hayvansal besinlerden, sucuk, salam ve peyniri çok seviyor Kalp krizi geçirdi, baypas oldu Aylarca hasatanede kaldı şimdide eski sağlığına kavuşmadığından arada bir işe gidiyor ve çoğunlukla istirahatte

5-) Mehmet Efendi 40 yaşında ve aktif spor yapan bir şahıstı ama kalp krizinden vefat etti, sebebi aşırı hayvansal besin Allah rahmet etsin

İçecekler:
Beslenme deyince akla genelikle yiyecekler gelir oysa içeceklerde çok çok önemlidir, çünkü içecekler bütün sindirim sistemini altüst edebilir Siyah çaydan uzun süre ve aşırı miktarda içilirse bağırsakları kurutur ve sindirimini bozar geniş bilgi için çaya bak Kahvede aynı şekilde uzun süre ve aşırı miktarda içildiğinde başta gastrit olmak üzere birçok rahatsızlığa neden olabilir geniş bilgi için kahveye bak

Asitli içecekler (Cola, Fanta) ise kanın ve dokuları asit-baz dengesini bozarak asidoza sebep olur vede içerdikler asırı miktardakı şeker nedeniyle kemikleri erıtırve sindirimi zayıflatırla (Geniş bilgi için kola ve asidosa bak)Doktorlarin çoğu çok su içilmesini tavsiye ederler, oysa fazla su içilince böbrekler vücuttaki fazla sıvıyı atmak için böbrek hücrelerindeki (nefro, nephron) tübüler kanaları genişler ve idrarla birlikte aşır miktarda vitamin, mineral, glukoz ve protein gibi önemli maddelerde dışarı atılır
Azalan bu madderini yeniden temini için mide hücreleri (sensorlar, sensory) beyine açlık duygusunu uyarıcı sinyaller gönderir Böylece kişi aşırı yemek yemeye başlar, aşırı yemek yiyen kişide sağlıklı sindirim olmadığından vücudunda aşırı miktarda cüruf (besi madderinin parçalanarak molekülere ayrılması sonucu ortaza çıkan artık maddeler) meydana gelir Cürufun atılması kişide aşırı yorğunluk, dermansızlık ve bitkinliğe sebep olur Yani çok içmek çok yemeğe ve çok yemekde çok uyumaya sebep olur, neticede kişide dermansızlık, halsizlik ve bitkinlik hasıl olur Tabiki özelikle yaz aylarında hararete karşı fazla su içilmesi gerekir, günde 2-3 litre saf ve sade su gerekebilir Asitli sularda zararlıdır, çünkü vücudun asit-baz denğesini bozar

Yiyecekler:
Imami Buhari:
1-) "Sofradan ekmek eksik etmemek gerekir" buyurmuştur ve Peygamber efendimizde elenmiş undan yapılan ekmeği yememiştir Kepekli undan yapılan ekmek ise B1, B2, B3, E-Vitaminleri ve ß-Karotin (Provitamin A) vitaminleri ile, bakır, mangen, magnesiyum, fosfat, demir ve çinko içerir
Lifli besineler (kepekli un, keten, yulaf ezmesi (yulafa bak), meyve ve sebze) safra asidini kendine bağlar ve böylece safra dışkı ile dışarı atılır Eksilen safrayı karşılamak için kandaki kolesterol karaciğere taşınır ve safra asidi yapımında kulanılır Böylece kanadaki kolesterol azalır Lifli besinler kalın bağırsakalrda bakteriler tarafından küçük zincirli yağasitlerine bölünür Bu küçük zincirli yağasitleri (asetat, propionat ve butirat) kolesterolun oluşmasını önle Buda kolesterolun kandaki seviyesini düşürürür Kandaki yağın azalması ve sertliğin önlenmesi ile hücrelere gerekli olan besleyici maddeler taşınır ve böylece kişinin enerjisi artar ve sağlığına kavuşur

Oysa günümüzde beyaz undan yapılan ekmek ve makarnada ne vitaminler nede minaraller mevcuttur O halde Türkler avitaminoz (vitaminyetersizligi) ve mineralyetersizligi ve proteinyetersizligi çeken bir milletir (geniş bilgi buğdaya bak) Almanyada 272 çeşit ekmektürü üretilmektedir ve bunun büyük çoğulğunuda kepekli ekmekler oluşturur O halde kepekliun mamuleri özeliklede kepekli ekmek yemek şartır

Hz Ali:
2-) "Kim 40 gün et yemez ise ahlakı kötüleşir (huysuz olur), kim de hiç ara vermeden 40 gün et yerse kalbi kararır" buyurmuştur Neden derseniz kolesterolu hayvansal besinlerden alırız Birçok hormonun anamaddesini kolesterol oluşturur ve bu kolesterolün azalması kişide hormon denğelerinin bozulmasına neden olur vede aşırı et yiyincede kişide dermansızlık, halsizlik, yağlanma, damartsertliği vBulletin rahatsizliklara ortaya çıkar (genis bilgi için Hastalıklarda Bağırsakflorasına bak)

ABD'li AFlecher 1890'da yakalandığı hastalıkları tibbi ilaclarla vede tıbbı tedavilerle iyileşemez, ve tekerlekli sandelyeye mahkum olur, ailesi onu terkeder, işinden olur Bir tanıdığı yavas ye, her lokmayi 50 defa çiğne o zaman zaten fazla yiyemesin ve erken doyarsın, yediklerini hazmedersin der Oda bunu tatbik eder A Flecher 6 ay sonra tekerlekli sandelyeden kurtulur, bir yil sonrada işine geri döner ve ailesi ile barışarak yeniden evlenir Hertülü hastalığın sebebi hızlı yemek, çok yemek vede aşırı hayvansal besin tüketmektir Bunlar Bağırsakflorasını bozar

Bozulan dengeler nedeniyle faydalı bakteriler azalır, zararlı bakteriler, tehlikeli mantarlar ve viruslar devreye girer ve beklenmedik hastalıklar ortaya çıkar (Geniş bilgi için Hastalıklarda Bağırsakflorasına ve Mantarlara bak) Hayvansalbesinlerin, özeliklede et ve et manüllerinin haftada en fazla iki defa tüketilmesi gerekir Oysa Türk mutfağında etsiz yemek bulmak adeta imkansızdır Antalyaya izine gittiğimde etsiz yemek sorunca, garsonlar şöyle garipca bakıyorlar Oysa hem avrupada hemde asyada etsiz yemek gayet normaldir Yemek ve kahvaltıdan önce iki bardak su içmekte kişide erken doymuşluk hisis uyandırır ve aşırı yemek yemesini önler

Cafer es-Sadik (RH):
3-) "Kim malının ve evladının çok olmasını isterse , sebze yemeye devam etsin" der Neden çünkü sebzeler; vıtaminler, mineraller vede liflimaddeler içerir Liflimaddeler selüloz türü maddeler olup bunlar; bir bağırsaklardaki faydalı bakterilerin besinidir, iki liflibesinler bağırsak perstaliğini (motorik hareketler) harakete geçirir ve böylece bağırsak içeriğinin bağırsaklardaki transit süreci hızlanır ve kişi zamaninda defi hacetini yapar Zamanında yapılmayan defi hacet bağırsaklarda kokuşmaya sebep olur Buda bağırsaklardaki patojen ( hastalık yapıc&#305 bakterlerin ve mantarların azması demektir Bu nedenle bağırsakları çalıştıran sebzeler beslenme için çok önemlidir

4-) Peygamberimiz "Ey Ali yemeğine tuzla başla çünkü içinde cüzzam, frengi, karınağrısı, ruhsal ve sinirsel hastalıklarından bulunduğu 70 hastalığı iyileştirir" buyurmuştur Neden çünkü tuz kimyasal olarak Soydumklorid adı ile anılan tuzu alınca ortaya (2 NaCl+H2O+2NaOH+HCl+1/2Cl2) çok sert bir asit, çok sert bir bazik madde ve klor gazı ortaya çıkar

a-) Mideasidi de tuzasidi (tuz ruhu, HCl) olup, buda Mideasidinin kalitesini artırır
b-) Sodyum özeliklede böbrekler için çok hayati öneme sahiptir
c-) Klor gazi ise eskiden Ankaranın suyu sürekli klorlanırdı, çünkü klor zararli bakterileri yokeder
d-) Tuzsuyu çeker derler doğrudur Beynin çalışmasında bu tuza çok bağlıdır
e-) Tuzun tansiyonu yükseltiğine dair söylentiler ise Bonn universitesi tarafindan yapılan bir araştırmalarla yalanlanmıştır

Tansiyonun asıl sebebi aşırı hayvansal besinler ve hamurlu yiyecekler, özeliklede beyaz un mamuleri, et, peynir ve yumurtayı sayabiliriz Beyaz un vitamin ve mineral içermez ve bağırsaklarda disakkaride dönüştürülen nişasta kanda glikoza (glükoza) dönüştürülür ve şayet enerjiye dönüşmüyecek kadar çoksa yağa dönüştürülerek depolanır Bu nedenle hamurlu besinlerde et gibi şişmalığa sebep olur Tuz ile ilgili geniş bilgi için Tuz Masalına bak

Şişman kişiler uyuynca rahat uyuyamaz çünkü organları sıkışır özeliklede böbrekler, akçiğerler,mesane ve sindirim organları sıkışır Böylece akşamları çok yemek yiyincede, horlama, ağızdan su akması, kötü rüyalar görerek rahatsız olma ve dinlenmeden tekrar uyanma gibi durumlar ortaya çıkar Bundan yıllar önce ev doktoruna gittim ve kanımdaki HOMOCYSTEIN oranın tesbitedilmesini ricaettim Doktor böyle birşeyden haberinin olmadığını ve ilk defa duyduğunu söyledi ve yanında çalışan hemşirelere sordu onlarda bizde bilmiyoruz dediler Sizde merak edip sorarsanız zannederim aynı şekilde tuaf karşılanırsınz

Günümüzde beslenme ve sağlıklı yaşamada gayri müslimer sanki sünete uyuyorlarmışda müslüman olduğunu iddia eden bizlerse gayri müslimler gibi yaşıyoruz Kilolu papazı çok zor görürsünüz, ama TV’lerdeki mevlit kandilerine bir bakın buradaki hocalar ve mevlithanlar sanki sumo güreşcisi gibiler, bunların ayet ve hadisten haberdar olmadıklarına inanmak isterdim Avrupadaki Türkler için gelen dinadamalarının dinadına yaptıkları pek birşey yok, varsa yoksa yemek, içmek ve gezmek, sanki buraya tatile gelmişler Bir Hocalar Papazların günlük çalışmasının % 10'nu bile yapmıyorlar Sonrada yeni yetişen nesil Almanlaşıyor, Fransızlaşıyor, İngilizleşiyor vs, diye edişeleniyoruz Peygamber efendimiz „Allahin en nefret ettiği kişiler; çok uyuyan, çok yiyen ve çok içen kimselerdir“ buyurmuştur Bunuda en çok hacı, hoca diye anılan insanlarda görmekteyiz Gerçek dinadamıda var mı? Evet var ama sadece % 1 belki


Alıntı:
Açıklama: Hayvansal besinler damarların iç yüzeyinde (mukazasında) plaklar olşmasına (yağlanmasına) neden olur Damarların yağlanarak sertleşmesi yüksek tansiyona sebep olur Damarlar yaşalandıkca beyin, kalp, penis ve vajinaya yeterince kan gitmemesi demektir Buda felç, kalpkrizi, rekeklerde iktidarsızlık ve kadınlarda cinsel isteksizliğe sebep olur Hayvansal besinleri azaltmak, hatta peyniri asla yememek gerekir (Üyeler Görebilir ] ) Gökçek İksiri ile tıkanan damarlar açılır ve kişide beyin kanaması, kalpkrizi, erkeklerde iktidarsızlık ve kadınlarda cinsel isteksizlik rizikoları ortadan kalkar



Asidoz:

Bir çözeltide varlığı ile bir asit veya bir alkalinin eklenmesinden oluşan pH değişmelerini azaltan kimyevi maddelere tampon adı verilir Vücudun kimyevi tamponları içinde 4 ana tampon sisteminden söz edilebilir: Eritrosit-Hemoglobin tampon sistemi, protein tampon sistemi, fosfat tampon sistemi ve bikarbonat-karbonik asit tampon sistemi İnsan bünyesinde, kanın pH'sı bir ömür boyu belirli bir denğede tutulmakta olup ortalama pH:7,4'dır İnsan ömrü boyunca, yaz ve kış, gece ve gündüz demeden kanın pH'sı sabit tutulmaya çalışılmaktadır pH'da çok az bir oynamanın (asit veya baz (alkali) 02 oranında dahi kayma olunca hayati tehlike olur Yani pH'sı 7,35'in altı veya 7,45'in üstü olursa hayati tehlike olur pH'nın korunmasında vücudun tampon sistemleri ve bu arada akciğer ve böbreğin büyük rolü vardır Akciğer ve böbreklerde asit iyonların dışarı atılır Bikarbonat-karbonik asit tampon sistemi tampon sistemler içinde adından en fazla bahsedilen bir sistemdir Bikarbonat-karbonik asit sistemi, zayıf bir asit ve bunun kuvvetli bir bazla meydana getirdiği tuzun karışımından ibaret bir sistem olup, diğer bütün tampon sistemlerin tabi olduğu kanunlar uyarınca çalışır

Vücudumuzda 100 trilyon hücredeki metabolik değişimler yani hücrede enerji oluşumu sırasında karbonikasit (H2CO3) çıkar ve ayrıca asitlenemye sebep olan besinlerde yiyince vücuttaki asitlenme aşırı yükselir Eritrosit-Hemoglobin tampon sistemi ve sodyumbikarbonat (NaHCO3) karbonikasidi tampon sistemi ile vücudun aist-baz denğesi korunur Karbonikasit ve laktikasit (sütasidi) su ve karbondiokside dönüşür ve buda böbrekler ve akciğer tarafından dışarı atılır Dışarı atılamayan asitler mineraller tarafından tuza (asidik tuzlar, bazik tuzlar veya halojenik tuzlar, yemek tuzu değil) dönüştürülür, sonra bağdokularına CURUF şekline yerleşir (depolanır) ileride atılmak için Bu sürekli depolama hücre ve dokuların beslenmesini engeller HCO3 + X (metal, ametal helogen, örneğin sodyum, klor, flor, kalsiyum, magnesiyum vBulletin)------>HCO2X oluşur Ve bu CURUFTUR ve bu curufa ileride bakteri virüs ve mantarlar yerlaşerek zehirli gazlar, zehirli alkoller ve hormona benzer biyojen aminler üretirler Vede sayısız hastalıkların merkezi oluşur

Kandaki karbonikasit ve sütasidi yoğunlaşması kalp kaslarına zarar verir ve kalp krizi ortaya çıkar Ayrıca beyin kanaması, kandolaşımı anormalikleri ve müzmin iyileşmeyen yaralar görülür Hemoglobin ve sodyumbikarbonat asidiİN bir kısmını tampon sistemi ile baza çevirir ve asitlenmeyi önler Tabii vücutta yeterince mineral varsa, yoksa depoluyarak CURUF oluşturur Bu nedenle derin nesfes alınca daha çok karbondioksit dışarı atılır ve buda vücuttaki asidin azalması demektir Mide tarafından tuz ve karbonikasidin sodyumbikarbonat ve tuzasidine çevrilmesi ile ortaya çıkar ( NaCl + H2CO3 ----> NaCO3 + HCl ) Mide derisi bir kaç tabakadan oluşur iç tabakalar bu görevi görür Tuz asidi midenin içine verilirken sodyumbikarbonat Pankreasa gönderilir

Bağırsakalrdaki zehirli gaz dışarı atılmazsa sindirim salğılarına karışır ve zehirlenmeye neden olur

Kalp kaslarının pH'sı 6,9 yani çok hafif asitli ortamdadır, fakat 6,5'in altına düşerse kalp krizi olur

Asitleri lenf bezi asidik tuz çevirirken şişer

Asidoz nedeniyle mantarlar özeliklede bağırsak mantarları çoğalır

Asidozla birlikte amoniak, aflotoksin ve aldehidler çoğalır ve bunlaer başta karaçiğer ve beyine zarar verirler

Asidoz nedeniyle küçük kandolaşımı anormalikleri ortaya çıkar ve basur oluşur

Tatlı besinler metabolik değişimler sonucu aside dönüşür Bu asidi atmaya çalışır aramazsa curufa dönüştürerek depolar

Fazla yağlar (et ve peynir) asetikaside buda asetik tuzuna dönüşür Bu nedenle Et mamülerindeki protein ürük aside dönüşür, buda ürikasit tuzuna dönüşerek curuf şeklinde depolanır

Asitler asidik tuza dönüşürken aşırı oranda sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi mineraller harçanır Asitleri nötürleştirmekte veya hücre yapımında kulanılması gereken mineraller azalır

Hücre asitlenmesi ve curuflanması nedeniyle hücreler sertleşir Örneğin Eritrozitler sertleşince oksijeni ve besleyici maddeleri hücrelere kadar taşıyamaz çünkü esnekliğini kaybeder

Asidoz nedeniyle nefes darlığı ortaya çıkar çünkü eritrozitler oksijen taşımakta ve kılcal damarları çemkete zorlanır

Asidozla birlikte kanda proteinde varsa kanın akışı yavaşlar çünkü koyulaşır

Curuf için harçanan mineraller saç, kemik ve kemikten alındığından, kemiklerin yoğunluğu azalır, tırnaklar kırılır ve saçlar dökülür

Curufun sertleşmesi deride şişli,klere yani selülite sebep olur

Asidoz nedeniyle iğne şekilinde asit kristalleri oluşur ve bu kristaller kıkırtakları tahripeder ve neticede disklerde beslenemez ve disk fıtığı görülür ve eklemler deforme olur

Asit kristalleri sinir hücrelerine batar ve sinirsel ağrılar görülür

Asitlenme kolesterolada sebep olur Asit kandaki kalsiyumu kendine bağlar, kanda kalsiyum bulamazsa damarların iç duvarındaki kalsiyumu alır ve buradada bulamazsa kemiklerden kalsiyum alır Alınan kalsiyum yerine kolesterol görev alır Şayet sürekli azalan kalsiyum yerine kolesterol eklenirse damarlar sertleşir Bu sertleşen damarlar mesela tansiyonun yükselmesi ile birlikte damarın iç duvarında çentikler (küçük yırtılmalar) görülür Bu yırtıklarda kolesterolla yamanır ve sürekli damarlar sertleşir Kemiklerde bir miktar kalsiyumun eksilmesi büyük bir problem olmayabilir ama kanın çok hafif asitlenmesi ölüm demektir

Kemo terapi gören ağır hastalarda aşırı hücre ölümü görülür, hücre ölümleri kandaki ürikasidi artırır Bu nedenle eksilen kalsiyumu açil olarak damardan takviyeetmek gerekir

Fosforasitli içecekler (limonata) kandaki ve kemikteki kalsiyumu dışlar ve onun yerine geçer Böylece kemik erimesi görülür

Romatizma bir asidoz hastalığıdır Et ve peynir yiyenlerde aşırı oranda ürikasit görülür Bunu asidik tuza çevirmek için aşırı oranda X-Elementleri (sodyum, potasyum, kalsiyum, flor, klor, magnesiyum vBulletin) gerekir Ürikasiti Ürikasit kristallerine dönüştürerek depolanır Böbrekler beli miktarda ürükasiti dışarı atar Şayet protein alımı devam ederse veya çürük diş varsa (buda sürekli protein parçalanmasına neden olur) böbrekler bu kristalleri dışarı atamazsa, ürikasit tuzuna çevirerek depolar ve bu kristallerde dokuya batarak ağrı verir

Midenin zayıflaması veya iltihaplanması nedeniyle kaliteli veya yeterince sodyumbikarbonat üretemez Buda vücutta asitlenmeyi önleyen en önemli faktör olan sodyumbikarbon yetersizliğine vede neticede asidoza sebep olur Asidoz sonucu: Kalp ve kandolaşımı rahatsızlıkları, kabızlık, romatizma, gut hastalığı, şeker, yağ hazımsızlığı, kanser ve diğer iltihaplı bir çok hastalık ortaya çıkar

Kanın pH-Değeri 7,4’dır, yani hafifi bazik olup bu değer 7,35-7,45 arasında hafif değişebilir Vücüdumuzdaki bir çok metabolizma hareketleri sonucu asit oranı yükselir ve bunun beli bir zaman sonra yeniden normal seviyeye gelmesi gerekir Bazik olan minereallerle (potasyum, sodyum gibi) kanın asit-baz denğesini sağlamada önemli rol oynar Bilindiği gibi tuzun yapısı sodyum ve klorid isimli iki elementten oluşur Şayet kişi aşırı et ve etmamülleri, tatalılar yer ve siyah çay, sigara ve alhol içerse kandaki pH-değerinin asitlesmesine sebep olur, çünkü bu besinler asitleşmeye neden olurlar

Et-, peynir ve etmamüleri vücudumuzdaki H+ (hidrojen) ve C+ (karbon) iyonlarının yükselmesine neden olur Bunu nötüleştirmek için O2- (oksijen) iyonları gerekir ve O2- iyonlari ile birlikte H2CO3 (karbonikasit) ortaya çıkar Buda H2O (su) idraryoları ile CO2 (karbondioksit) nefesyolları ile dışarı atılır Aşırı et-, peynir ve etmamülleri ise H2CO3’nin aşırı yükselmesine sebep, buda kanın asitlenmesi demekdir ve bu büyük tehlikedir Asitlenmeyi durdurmak için küçük beyin akçiğere O2- alımını yavaşlatmayı emreder, O2-alımının yavaşlaması ile birlikte beslenemeyen hücreler nedeniyle kişi hemen yorulur Uyumakla yorğunluk geçmez, bu nedenle en fazla haftada iki gun et yenmelidir ve asla peynir yenmemelidir

Bir diğer faktör ise bilindiği gibi mide asidi olup onu pankreasın salğıladığı sodyumhidrojenkarbonat’la nöturleştirir Şayet pankreas zafiyeti söz konusu ise o zamanda kandaki asit – baz dengesi bozulabilir Asit-baz denğesinin bozulmasi bir çok hastalığın ortaya çıkmasına sebeb olabilir Bu hastalıkların başında hertürlü allerji, hertü iltahaplı (enfeksiyon) rahatsızlıkları, kronik yorğunluk, belfıtığı, kas ve eklem rahatsızlıkları, mide-bağırsak rahatsızlıkları ve yüksek tansiyona sebeb olabilir Bu nedenle bazik ağırlıklı besinlerle beslenmek gerekir ve bunlarin basında sebze ve kepekli ekmek gelir

Kanın pH-degerinin 7,4 civarinda olmasi gerkirken, bağirsaklarda bu pH 5-7 arası olması gerkir, yani hafif asidik bir ortam olması gerekir Bağısakflorasının en önemli faydalı bakterisi olan laktikasitbakterileri (sütasidibakterileri) ancak bu ortamda yaşayabilirler Bagirsakflorasini oluşturan bakteriler lifli besinleri parcaliyarak yagasitlerine dönüştürürler, bu insan sağliği için cok önemlidir Bağirsakforasi ayni zamanda B12 ve K2-Vitamini gibi önemli vitaminleride yaparlar Bu ne demek, bu kişi sayet lifli besinler (sebzeler, meyveler ve kepekli un mamüleri) yemezse avitaminoza (vitaminyetersizliği) ortaya cikar

Yanlış beslenme sonucu bağırsaklarda pH-7 civarına (nötür) veya hafif üstüne çikarsa, buda besinmaddelerinin sindirimi sırasında ortaya çıkan amonyumu (NH4+) amonyaka (NH3) dönüşmesi demektir Amonyak nötür, yani positif veya negatif yüklü olmadığından kolaylıkla hücrelere sızar ve buradan kana karışır Kandaki amonyak biyojen aminler ve mikropların salğıladığı zehirli gazlar ve zehirli alkoller'de karaçiğer tarafından arıtılır Bu ise karaciğeri aşırı yorar vede asli görevini yapamaz, yanıi enzimler salğılıyamaz hale gelir Bu durumun uzun sürmesi bağırsakflorasının bozulmasına vede daha çok artık madde ortaya çıkması demektir ve bu şeytan üçğeni bozulmaz ise bir çok hastalığa neden olur Amonyak hücreler için tehlikeli bir zehirdir, amonyum ise bağırsakmukazasını temizleyici özeliklere sahiptir

Bir diğer önemli faktör ise Mide aşırı katkı maddesi içeren besinler (konserveler, çikolata, keks vBulletin) ve soft içecekler (kola, fanta vBulletin) nedeniyle tahrip olur Böylece zamanla çok kolay gastrit (mideiltihaplanması, midemukazası iltihaplanması oluşur Bunedenle Mide yeterince intrinsic fakrorü (sialinasitli glukoprotein) salğılıyamaz Intrinsic faktorü B12-Vitamini, Folikasit, Methionin ve minerallerin bağırsaklar tarafından absorbe (emilme) edilmesini sağlar Yani nasılki diabet hastaları için insulin nekadar önemli ise besinlerin sindirilmesi içinde İntrinsic faktorüde o kadar önemlidir İntrinsic faktorünün yetersizliği vitamin ve mineralyetersizliğine sebep olur Neticede bir çok hastalık ortaya çıkar ve bunlardan bazıları: Allerji, derihastalıkları, sindirim organlarindaki rahatsızlıklar, vBulletin hastalıklar ortaya çıkar (Nhp 12031722)

Doğalilaçlarla asidoz, yani kanın asitlenmesi tedavi edilebilir Bunların başında 1-)Gökçek İksiri, 2-) Lahana suyu 3-) Sander’e baziktuzu gelir, fakat bu kalıcı bir tedfavi değildir, sadece geçici olarak asidi düşürür Kalıcı tedavi sadece Gökçek İksiri veLahana suyu ile mümkündür Bu tuz eczanede özel hazırlanır ve birlesiminde 300g sodyumbikarbonat, 50g potosyumbikarbonat, 70g kalsiyumsitrat, 70g kalsiyumfosfat ve 10g magnesiyumsitrat’tan oluşur Bu baziktuzdan yemekten önce bir yemek kaşığı bir bardak suda karıştırıldıktan sonra içilir Su alırken asitlisu veya içecek (cola, fanta, gasoz) vede özelikle siyah çay asla içilmemelidir Özelikle içme sularına karbonikasit (gazlı içeceklerin hepisinde mevcuttur) katılmaktadır, bu ise sağlıklı değildir Bunedenle naturel su içilmeli vede birleşiminde hidrojenkarbonat olanlar tercihedilmelidir

2-) Asit-baz dengesini en iyi ZYE preparatları veya Gökçek İksiri dengelemede yardımcı olabilir Bu asidoz’a doğru yönelen pH-değerini normala çevirir vede hertürlü mikrobu (bakteri, mantar, virus ve parazittler) zararsız halle getirir Ayrıca aradoku ve muhazadaki (sümüksü icderi; midemukazası, bağirsakmukazası gibi) artık maddelerin dışarı atılmasını sağlar ve lenfbezelerini çalıştırır (nezleye bak) Ayrıca stres, aşırı çalısma temposuda vücudun asitlenmesine neden olur ve bu nedenle psikolojik rahatlama (izin yaprak veya meditasyonla) gereklidir

3-) Pankreas zafiyeti nedeniyle Pankreasın yeterince bikarbont (H CO3-) salğılayaması sonucu ortaya çıkan asidoza karşı karbonat hapı (sodyumhidrojenkarbonat = Na HCO3) alınır

Fitoterapi’de; ZYE preparatları, Gökçek Tonik ve Gökçek İksiri, Sander baziktuzu, Sodyumhidrojen karbonat (NaHCO3) (kisaca Karbonat’da denir) Halkarasın’da; Sanader baziktozu, Sodyumhidrojenkarbonat (Karbonat)



Curuf'dan arınma, curuftan temizlenme:

Curuf kelimesi modern tıpta kulanılmamaktadır, fakat kelimenin almanca karşılığı Entschlackung Almanayada oldukca çok kulanılan kelimedir Bilindiği gibi curuf maddenleri eritince ortaya çıkan saf maddenin yanında birde pislik yığını ortaya çıkar bu artık maddeye curuf veya cürüf denir Alternatif Tıp’ta curuf’dan arınma metabolik değişimler sonucu ortaya çıkan artık maddelerden arınma anlaşılır Curuftan arınma oruç tutma, terleme kürları, şifalı bitki çayları, tentürler ile olursada en kalıcı tedavi Gökçek İksiri ile mümkündür Modern Tıpta buna yer verilmez ve böbrekler ve karaçiğer vücuttaki artık maddeleri (cüruf) dışarı atar denir ve ayrıca arınmaya gerek yok derler

Zehir ve curufun farkı:
Zehir direkt ve aktif olarak tahribat yaparken, curuf metabolik değişimler sırasında ortya çıkan artık madde yoğunluğudur Curuf ne zaman problem olur, şayet vücut artık tamamını dışarı atamıyorsa ve vücutta depolanıyorsa (kalç, göbek,ense, romatizma yumruları, lenfbezeleri, bağırsaklar, çürük dişdipleri, bağdokuları vs) ve hatta bazılarının göbeği, bazılarının kalçası ve bazılarının ensesinde aşırı şişme olursa buradaki yağ tabaklarının arasıda curufla dolar Bu demek değidirki curuf sadece obezlerde (şişman) olur Zayıf insanlardada aynı oranda tehlike teşkiledebilir Normal olarak sağlıklı insanın vücudu curufu (ölü hücreler, yağlar, metabolik değişimler sonu ortaya çıkan artık maddeler vs) ve zehiri dışarı atar Tek taraflı sağlıksız beslenme özeliklede aşırı hayvansal besinler (et-peynir masalına bak), stres ve sigara, alkol ve kimyasal ilaçlar (özlikle antibiyotikler, kortizon, parasetamol vBulletin) gibi aşırı yükleneme ve bu zehirin tamamen dışarı atılamaması nedniyle vücutta aşırı zehirli madde yoğunluğu oluşur ve burada mikroplar için çok uygun yuva oluşturur Curuflara yerleşen bakteri, virüs ve mantarlar bağışıklık sistemi tarafından yokedilemez ve buradaki mikroplar sürekli zehirli gazlar, zehirli alkoller ve biyojen aminler üretir Buda vücudun bütün dengelerini alt üsteder ve çok çeşitli hastalıkların ortya çıkmasına sebep olur

Örneğin: Bağırsakalardaki zararlı bakteriler ve mantarlar aşırı miktarda metan gazı üretirler buda bazı kişi yellenince çok pis koku yayılmasına neden olur Bazılarınında zehirli alkoller aşırı üretilir ve bu kişiler alkol içmedikleri halde ağızları alkol kokar Bazılarındada aşırı histamin üretirler, bu histaminde her türlü allerjinin sebebidir Doktora gittiğinizde o sizde aşırı histamin var ne yapalım, bunu denğelemek için size kortizon hapı veya iğnesi yapalım derler Oysa salğı bezeleri veya ana hücreler (mast cell) tarafından kaç mikro, hatta nanogram hangi hormondan salğılanması gerektiği beyin (büyük şef) tarafından tayin edilir ve hipfiz gudesine emir verilir, oda böbreküstü bezeleri, tiriod, bezeleri testisler, yumurtalık vBulletin organlara hangi hormanondan ne kadar üretilmeis gerektiği konusunda talimat verir ve hormon gerektiğince üretilir Beki bağırsaklardaki zararlı bakteri ve mantarlar tarafından üretilen histamine karşı beyin tetbir alabilir mi? Hayır neden? Çünkü mantarlar ve zararlı bakteriler yabancıdır ve beynin konturol alanı dışındadır Bu nedenle doktorların allerji hastasına kortizon yazması bir ömür boyu devam etmek zorundadır ve tedavi edici değildir Çözüm: Mantarları ve zararlı bakterileri vucuttan arındırmak Buda curufu yoketmekle mümkündür Cürufta Gökçek İksiri ile yok olur, baka bir yolu yok Bizim yaptığımız iş sivrisinek öldürmek değil bataklığı kurutmaktır

Et ve Peynir gibi ağır hayavansal besinler vücudun asitlenmesine neden olur, asitenen vücudu arıtmak için genelikle çeşitli ilaçalar alınır Bunlar içinde en etkili olanı Gökçek İksiridir Fakat sağlıklı beslenip vücudu aşırı yormamak ve curuf oluşmasına imkana vermemek gerekir Curuf oluşmuşsa bunu yok etmek gerekir buda anacak Gökçek İksiri ile mümkündür Curuf vücuttan atılmazsa ne olur? Damarlar, lenf bezeleri ve damarları, organlar, bağdokuları, çürük dişdipleri, çene ve eklemelerde yoğunlaşır (depolanır) Curuf birikintilerine yerleşen mikroplarda kendilerine daha kolay faliyet alanı oluştururlar Böylece romatizma, gut hastalığı, her türlü iltihaplı hastalıklar, lenf bezelerinde şişme, damarlarda yağlanma, dokularda asitlenme ve tıkanamaya sebe olur Bunedenlede hücrelere besleyici maddeler (vitaminler, mineraller, aminositler, glukozlar vBulletin) ve oksijen yeterince giremez

Curuf arteriyoskleroz yani damar sertliği ve yağlanamasına sebep olur Arteriyo skleroz 20 yaşındakilerde bile görülebilir, çünkü günümüzde gençler genelikle besin değeri olmayan fast foodla (Mc Donalds ve Burger King gibi) beslenmekteler ve soft içecek denilen cola ve fanta gibi aşırı şekerli içecekler içmekteler Damar sertliği beyin-, kalp-, iskelet kasları-, ve cinsel organlarda fonksiyon yetersizliklerine sebep olur Kanda kolesterolun görülmesi çok sonra ortya çıkar, kolesterol önce dokularda, eklemelerde, damarlarda yoğunlaşır sonrada kanada görüğkmeye başlar Tedavisi sağlıklı beslenme, oruç tutma ve Gökçek İksiri ile mümkündür Curuf olşmuşsa mutlaka Gökçek İksiri gerekir, çünkü Gökçek İksiri curufu eritir ve burda yuvalanan bakteri, virüs ve mantarlar ortada kaalır ve bunuda bağışıklık sistemi yokeder

Alıntıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.