Gökçek Tonik Hakkında Bilgi |
06-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gökçek Tonik Hakkında BilgiGökçek Tonik: Bu bildiğimiz lahana suyu değildir, birleşiminde aryıca bazı şifalı bitkiler (KM, YD, AB, LS, AK, SÜ) bulunur Bu nedenle sadece lahana suyu olarak anlaşıldığı için Gökçek Tonik olarak isim değişikliği yapmak zorunda kaldık Mide ve bağırsak rahatsızlıklarına karşı en ideal ve en doğal üründür Metilmetioninsulfoniumbromit ve sütasidi bakterileri içerir ve bu bağırsaklardaki zararlı bakterileri ve mantarları yokeder Böylece mide ve bağırsaklardaki iltihapı (gastrit, enterit) ve ülseri önlerNormal olarak B12-Vitamini sadece hayvansal besinlerde bulunur, Gökçek Tonik bu alanda B12-Vitamini içeren ayrıcalıklı tek üründür Geniş bilgi için Gökçek Tonik Üstte sütasidi bakterileri, igA, sütşekeri (laktoz) ve sütasidinin resmi Gökçek Tonik başta allerji, kaşıntı, oburluk, bağırsak ve deri mantarı vede mide-bağırsak rahatszılıklarından; gastrit (midemukazası iltihapalanması ), ülser (mide yarası ), reflü, enterit (incebağırsak iltihapalanması ), kolit (kalınbağırsak iltihapalanması ), ülseratif kolit, Morbus Krohn, hazımsızlık ve şişkinliğe karşı kulanılır Ülseratif kolit kronik ve peryodik olarak ağırlaşan kalın bağırsak iltihapalanmasıdır Kalın bağırsak mukazasının genelikle yüzeyi iltihapalanır ve ülsere (yara) dönüşür ve hafif kanamalı şekilde kendini beli eder Hastalığın tipik belirtisi kanlı feces, ishal ve karın ağrısıdır Ülseratif kolit Morbus Krohn hastalığına çok benzer ve bir birinden ayrımak oldukca zordur Morbus Krohn hastalığı genellikle bağırsakaların tamamında görülsede daha çok ince bağırsakta ve tabii kalın bağırsaktada görüldüğünden bu iki hastalığı bir birinden ayrımak zor olmaktadır Aşırı yemek yemek ihtiyacı mide ve bağırsakaların besinleri hazmedememesi nedeniyle ortaya çıkan vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glukoz vBulletin, besleyici madde yetersizliğini karşılama içindir Hücreler ihtiyaçları olan besleyici maddeyi alamayınca uyarı doymamışlık hissini uyarmak için beyne siyanler gönderir ve kişide haliyle aşırı yemek yemek zorunda kalır Mide ve bağırsakalardaki rahatzılıklar giderilince besleyici madde absorsiyonu normale döner Ve kişide az besinle doyar hale gelir Tabii her lokmayı 20-25 defa çiğnedikten sonra yutmakta çok önemlidir Böylece sindirim organlarının zorlanması engelenir Allerjinin oluş sebebi gastrite sebep olan halicobaker pylori ve bağırsak mantarlarıdır Bu bakteri ve mantarlar toksik maddeler üretirler ve bunlardan en önemliside zehirli gazlar (etan, metan, propan, heksan), zehirli alkoller (etanol, metanol, propanol, butenol vs) ve biyojen aminler üretirki bunlardan en önmliside histamindir Histamin damarları ve bronşları büzer, hücre memranını sertleştirir Böylece hücreler alerjenlere karşı aşırı tepki gösterir ve allerji ortaya çıkar Histamini dengelemek için sürekli kortizon vermek çare değildir Ayrıca vücudun kendi üretiği kortizonla suni dışarıdan alınan kortizon farklıdır Kimyasal olarak aynı olabilir Ama vücudun üretiği kortizonun hiçbir yantesiri olmazken kimyasal ilaç olarak alınan kortizon büyük tahribatlar yapar ve bunların başında; depresyon, kemik erimesi, derinin incelmesi, yüz şişmesi, kaserimesi vBulletin, yan tesirleri vardır Kaşıntının sebebide bağırsak mantarlarının üretiği toksik maddeler (mikotoksinler) olup, tedavisi ancak ve ancak bağırsakalrı bu mantarlardan tenizlemekle olur Örneğin kasık, makat, ense, dizboynu, dirsekboynu ve ayak mantar ve kaşıntısını sayabiliriz Çaresi Gökçek Toniktir Gökçek Tonik'in yanetkisi varmı? Evet normal olarak Guvatırlı hastaların lahan suyu veya lahana turşu suyu içmemeleri gerekir Sağlıklı kişiler 3 ay her gün 1 litre lahan suyu içerse problem olur Ben İbrahim Gökçek lahana suyunun içindeki Rhodanidlerin tiroid bezesine zarar vererek guvatıra sebep olmasını önleyecek bir şifalı bitki, gaz oluşmasını önleyici bir şifalı bitki vede artı bozulmasını önleyici bir şifalı bitki ilave ettim Yani Gökçek Tonik sadece lahana suyu değildir Sağlıklı bir kişi öyle litrelerce lahana suyu içebilir, fakat yinede guvatırının ne durumda olduğunu bilmediğinden belki problem olabilir Fakat Gökçek Tonik'te böyle bir şüpheye yer bırakmadık, bu nedenle hamdolsun Gökçek Tonik çok çok farklıdır Sütasidi bakterileri (Laktik asit bakterileri (LAB)): Sütasidi bakterilerinin bir çok alt grubu vardır ve bunlardan ikisi grubu çok önemlidir ve bunlardan bazı laktobaziller: l acidophilus, l casei, l plantarum, l reuteri, l rhamnosus, l gasseri, l johnsonii, l paracasei, l bulgaricus, l alactus, l fermentum ve l helveticus ince bağırsaklarda ve bifidobacteriumun alt grubundakiler: b animalis, b bifidum, b breve, b infantis ve b longum kalın bağırsaklarda bulunur Bu bakterilerin özeliği laktozu (sütşekeri), sütasidine (laktik asit) dönüştürmesidir Sütasidi bakterileri en önemli probiotiklerdendir Sütasidi bakterileri bağışıklık sistemini güçlendirir, allerjiyi önler, laktoz’un sindirilmesini sağlar Sütasidi bakterileri içeren yiyecek ve içecekler günümüzde moda haline gelmiştir Sütasidi bakterileri aldığınızda bağışıklık sistemini kat kat yükseltiği görülmüştür Eskiden turşu, kefir ve ekşi süt’te bu sütasidi bakterilerinin fermentesyonu (mayalamsı) ile bakterilerin bozulması veya yok olması önlenmiştir, yani bir çeşit dondurulmuştur Gökçek Tonik içince sütasidi bakterileri harekete geçerler ve en etkili antibiyotikten daha etkili olup hiçbir yantesiride yoktur Günümüzde vitamin, mineral vs hapları özeliklede çok tehlikeli atibiyotikler kulanılıyor ve bu antibiyotikler bağırsaklara atılan mini atom bombası gibi milyarlarca faydalı bakteride yokedilmektedir ve insanlar sürekli hastalanmaktadır Bağırsaklarda 1-10 katrilyon faydalı bakteri vardır ve bu bakteriler bizim için vitaminler üretirler, yağasitlerini parçalarlar Arı kendisi için bal yapar, ama balın belki % 1’ini kendi yer diğerini insanlar Bağırsak florasının (faydalı bakterilerin) üretiği vitaminlerinde çok büyük bir kısmı insanın sağlığı için kulanılır Sütasidi bakterileri üzerine 20 yüzyılın başında Paris’te Pastör-Enstitüsünden Ukranya asıllı immunolog ve mikrobiyolog Metchnikoff Kafkaslar ve Bulgaristan’da yaşayan köylüler üzerinde yaptığı araştırmalarda burada yaşıyan insanların ekşi süt ve lahana turşusu kulandıkları ve bu nedenle çok uzun ömürlü oldukları tesbitedilmiştir Sütasidi bakterilerinin üretiği bakterizitler (payolojik bakterileri öldürücü maddeler: Laktocin, Acidolin, Nisin, diasetil-2,3-butandiol) hatalığa sebep olan bakterileri bu maddeler yokeder Böylece faydalı bakteriler çoğalırken zararlı bakteriler azalır Japonyalı mikrobiyolog Shirota 1930-40 yılları arasında yaptığı araştırmalarda endüstrileşme ile birlikte insanlarda bir çok hastalık ortaya çıktığını bunun önlenmesinin ancak ve ancak bağırsak florasını rehabilite etmekle mümkün olduğunu tesbitetmiştir Türklerin binlerce yıl önce geliştirdiği turşu ile bağırsaklardaki faydalı bakteriler artarken zararlı bakterilerin azaldığını görmüştür Bu yöntemi geliştirmişler ve günümüzde bir çok besin maddesinde artık laktobaziller bulunmaktadır Hatta lactobazillus acidophilus LA-5 ve Bifidobakterium lactis BB-12 probiyotik olarak ilaçları yapılmaktadır (Antibiyotik canlıya karşı ve probiyotik canlı için anlamına gelir) Sütasidi bakterilerinin en önemli iki alt grubu Laktobazillus ve bifidobakterium türleri besinleri bozulmadan korur ve diğer zararlı bakterilere yaşam ortamı tanımaz Laktobaziller hem oksijenli (areob) ve oksijensiz (anaroeb) ortamda yaşayabilmektedir Bu bakteri kişinin ağıziçi, ince ve kalın bağırsak ve deride vede vajinada bulunur Laktobaziller çubuk şeklinde iken, bifidobakteriıum ise Y şeklindedir Bifidobakterileri ise genelikle kalın bağırsakta yaşamaktadır Sütasidi bakterilerin etki şekli nasıldır? Sütasidi bakterileri mide ve bağırsakalardaki yerleşik olan patalojik bakterileri vede besinlerle alınan patolojik (hastalık yapıcı) bakterileri yokeder Laktobaziller: 1 ) Patolojik bakterilere karşı küçük molekülü karbonikasit (formikasit, asetikasit, laktikasit, propionikasit sütasidi (laktikasit)) üretir Bu asitler bağırsak içinde asit konsentresini artırır ve patolojik bakterilerin ölümüne sebep olur 2 ) Uygun şartlarda sütasidi bakterileri hidrojenperoksit üretir, bu hidrojenperoksid patolojik bakterileri yokeder 3 ) Sütasidi bakterileri bakterizitler (laktocin, nisin, acidolin ve diasetil-2,3-butandiol) üretir ve bu bakteriozitler patolojik bakterileri öldürür 4 ) Sütasidi bakterileri (laktobaziller ve bifidobakteriler) immün sistemini güçlendirir 5 ) Laktobaziller bağırsak mukazası üzerinde bir biofilm oluşturur ve böylece allerjiyi önlemede önemli rol oynar, çünkü allerjiye sebep olan antijenler muhazaya etki yapamaz 6 ) Laktobaziller sütşekerini (laktoz) porçalayan laktaz anzimi üretir Laktaz laktozu (disakkarid) oluşturan glukoz ve galaktoz’a ayırır Laktoz ince bağırsaklarda laktaz tarafından parçalanmazsa kalın bağırsakalardaki diğer bakteriler tarafından normal olan glukoz ve galaktoza ayrılmayıp, metan, karbondioksit ve hidrojen gazı gibi gazlar üretilir Buda kişinin karnın sürekli şiş olmasına neden olur 7 ) Bağırsaklardaki bazı bakterilerin üretiği anzimler (beta-Glucuronidaz, azoreduktaz, nitratreduktaz) kanserojen olabilecek özeliklerdedir Laktobaziller bu kanserojen özelikteki anzimleri azaltır 8 ) Sütasidi bakterileri (latobaziller ve bifidobakteriler) makrofajı aktifleştirir, yani patolojik bakteriler karşı hem hüceler arasında hemde sıvılı alanda daha etkin olur 9 ) Sütasidi bakterileri immunglobulin A oranı artırır, igA mesane, bağırsaklar ve sütün içinde bulunur ve bakterilere karşı bir bariye oluşturan antikordur Laktoz nasıl daha iyi hazmedir? Laktozintoleranz (laktoz hazmısızlığı süt emen insan veya hayvanda emmeyi bıraktıktan sonra laktozintoleranz rahatsızlığı ortaya çıkar Laktoz yani sütşekeri bir disakkarid olup glukoz ve galaktoz moleküllerinden oluşur Bu molekülü laktaz enzimi önce glukoz ve galaktoza vede sonra sütasidine dönüştürür Bu enzim ince bağırsak mukazasında bulunur Yaş ilerledikce veya sütasidi bakterileri azalınca laktaz enzimi azalır ve laktoz moleküllere ayrılmadan kalın bağırsağa geçer Kulanılan kimyasal ilaçlar, özeliklede antibiyotikler, kola, fanta gibi aşırı katkı maddeli içeçekler, hamburger, chesburger gibi lifsiz besinler bağırsakalrdaki faydalı bakterilerin azalmasına ve onun yerine patolojik (hastalık yapıcı bakterilerin çoğalmasına neden olur Peynir kanın asitlnemesine ve uzun vadede iltihaplı hastalıklara, siyah çay bağırsakları kurutarak vitamin ve mineral alınmasını önler vede et ve et mamüleri aşırı ve sürekli alındığında asidoza sebep olur ki sonu romatizmalı ve ağrılı hastalıklardır Kalın bağırsakalardaki patolojik bakteriler laktozu metan, karbondioksit ve hidojen gazına dönüştürür Metan gazı kişide yorğunluk, halsizlik ve dermansızlığa sebep olur Bu gazlarda karında şişkinliğe sebep olur Kalın bağırsakalardaki faydalı bakterilerin azalması ile onun yerine yerleşen bakteri ve mantarlar toksik maddeler üretirler ve kişide allerji, immün zafiyeti, kabızlık, ishal, hormon anormalikler ve hatta depresyona sebep olurlar Bağırsaklardaki patolojik bakteriler ve mantarlar proteinı aminoasitlere dönüştüreceklerine biyojen aminlare dönüştürürler Örneğin aşırı oranda histamin ortaya çıkar ve buda kişide allerjiye sebep olur Hastalıkların % 99'u bağırsak florasının bozulması nedeniyle olur Bunu düzenlemek ancak ve ancak Gökçek İksiri ve Gökçek Tonik ile mümkündür Bu iki ürün bağırsak florasını yeniden sağlıklı ortama dönüştürür Bağırsak florası: Bağırsaklar alan olarak 300-400 m² büyüklüğünde, yani bir top sahasının yarısından biraz daha büyüktür Bağırsak florasında bilinen 500 tür bakteri mevcuttur ve bunlar 1-10 katrilyon arasında yekün tutar ve bunlar genelikle kalınbağırsaktadır Sağlıklı bir insanda bağırsak florasındaki bakterilerin % 98’i faydali olup yediğimiz besinlerdeki proteinleri aminoasitlere, karbonhidratları disakkaritlere ve yağları yağasitlrine dönüştürürler Örneğin proteinlar 30 000-300 000 molekülden oluşur ve bunu amino asitlere (tek moleküle) enzimler veya bakteriler araciliği ile dönüşürler Faydalı bakteriler bir taraftan besinleri parçalıyarak moleküllere ayırırken diğer taraftandan BC (Folikasit), B2, B6, B12 ve K-Vitamini üretirler Bağırsak florası bağırsak muhazasındaki artık maddeleri parçalıyarak bağırsakaları temizler Bağırsak florası bağırsak mukazasındaki hücreleri uyarır ve hücrelerin bölünüp çoğalmasını sağlar Bağırsak mukazasına massaj yaparak peristaliği (bağırsak hareketlerini sağlar) uyarır Aşırı et, peynir, yumurt ve mamüleri yiyen kişilerin sindirim organları zamanla yeterince ve kaliteli enzim salgılıyamazlar ve bakterileride görevlerini yapamayınca sindirim problemleri başlar Faydalı bakterilerin oranının azalmasi ile onların yerine patojen (hastalik yapan) bakteriler, viruslar, mantarlar ve parazitler yerleşir ve dengeler bozulur Kişide immunzafiyeti (bağışık sistemi), allerji, enfeksiyona karşı dayanıksızlık, iltihapli hastalıklar vBulletin rahatsızlıklar ortaya çıkar Kalın bağırsaklarda 500 tür ve miktar olarak 1-10 katirilyon civarında vede ağırlık olarak takriben 1-1,5 kg bakteri bulunur Bakterilerin bir kısmı fecesle (dışkı) ile dışarı atılır ve bu yolla dışarı atılan bakteri oranı bir yılda 70 kg'ı bulur Bakteriler protein artıklarını parçalayarak moleküllere ayıran bakteriler (bakteroides, proteus, E coli, ve clostrium gibi) ve karbonhidrat artıklarını parçalayarak moleküllere ayıran bakteriler (bifidobakterium, laktobacillus ve streptokokku faecalis gibi) arasında bir denge vardır Atibiyotik ilaçlar, konserveli besinler, hazır yiyecekler (hamburger , cheesburger vBulletin,) asitli içecekler (kola, fanta vBulletin,), aşırı hayvansal besin, siyah çay ve kahve faydalı bakterilerin azalıp zararlı bakterilerin çoğalmasına neden olur Böylece zamanla E coli, enterokokken ve clostridin gibi bakterilerin oranı aşırı artar Buda başata allerji olmak üzere birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olur Manchester mikrobiyolojik araştımalar merkezinden Dr M Moradi 10 allerjik rahatsızlıkları olan ve 10 allerjik rahatsızlıkları olmaya bir yaşındaki bebekler üzerinde araştırma yapmıştır Bu araştırmalarda allerjik rahatsızlıkları olanlarının kalınbağırsaklarında yüksek oranda clostridium difficile tesbitedilmiş ve bu bakterininde igG oranını yükseltiği görülmüştür Berlin Postam’dan Dr Habil Jurgen Schulz bağırsak florasının bebeklerin doğduktan sonra annesütü, ineksütü veya mama ile beslenmelerine göre şekillendiğini tesbitetmiştir Buna göre anne sütü ile beslenen çocukların bağırsak içeriğinin pH-Değeri 3,5-5 arasında ve mama ile beslenelerde ise pH-Değerinin 7 veya hafif üzerinde olduğunu tesbitetmistir Sindirim organları günde ortalama 7-8 litre salğı (enzimler, hormonlar, vitaminler, asitler ve alkalik maddeler) üretir En ideal enzim pH-Değerinin 4,5-6,5 arasında olması halinde salğılanır PH-Değerinin nötüre, yani 7’ye yakın olması halinde enzimin kalitesi %70’lere vara oranda düşer Buda kişinin yediklerini sindirmeden çıkarması demekttir, yani besinlerdeki vitaminler, mineraller, aminoasitler, yağasitleri ve glukozlardan yeterince istifade edemez Bağırsaklardaki pH-Değerini nötürlü bir ortamda seyri halinde proteiler aminoasit yerine biyojen aminlere dönüşürler ve bunlardan özeliklede histamin allerjiye sebep olur İkinci olarak Amonyum (NH4+) yerine Amonyak (NH3) oluşur Amonyak nötür olduğundan kolayca kana karışır, bu ise hücreler icin bir zehirdir Ücüncü olarak faydalı bakterilerin yeterince B-Vitaminleri üretememesi nedeniyle Homocystein elimine edilemez, bu ise oldukca tehlikeli maddedir Homocystein LDL-Kolesterolunu oksitler ve yabancılaşan kolesterolu makrofaj yiyerek süngersi artık maddele oluşur ve buda damarların icyüzeyine yığılarak damarsertliğine sebep olur Buda ilerleyen sürec içinde başta beyinkanamasi ve kalpenfaktürüsüne sebep olur (OMZ 3034) dördüncü olarak bağırsaklarda faydalı bakterilerin antibiyotik ilaçlar nedeniyle azalmasından dolayı onun yerine tehlikeli mantarlar çoğalır ve artan mantarlar zehirli gazlar ve zehirli alkoller üretirler ve bunların karaciğer tarafindan arıtılması sindirim organlarını yorar ve asli görevini yapamayan sindirim organları yıpranır Besinci olarak bağırsak florasının bozulması zamanla pankreas, karaciğer, mide ve bağırsakların ürettiği enzimin kalitesinin düşmesi nedeniye kişide yağ-, protein- ve karbonhazimsizliği nedeniyelle kişide yağlanma , şişmanlık, damarsertliği ve allerji gibi hastalıklar ortaya çıkar Ayrıca bağırsak florasının bozulmasına dişeti iltihaplanması, lefbezelerinin iltihaplanması, alkol, sigara, aşırı kahve ve aşırı siyah çay içmede sebep olur Akut pankreatitte bağırsaklar 30000 Daltona varan orandaki büyük mokekülerin dehi geçmesi için kanallarını büyütür Enzimlerin kalitesi düştüğünden besinleri tam sindirilmez ve bu nedenle bağısaklar geçişleri kolaylaştırmak için kanalları (vilüsler) genişletir Böylece tam sindirilmemiş besinmaddeleri absorbeedilir ve bu allerjiye sebep olur Şayet kana sadece besin maddeleri geçmez aynı zamanda candida albicans isimli maya mantarıda kana geçerse ve bu kandolaşımının iflası ve yani ölüm demektir Altıncı olarak Bir diğer önemli faktör ise Midenin aşırı katkı maddesi içeren besinler (konserveler, çikolata, keks vBulletin) ve soft içecekler (kola, fanta vBulletin) nedeniyle tahrip olur Böylece zamanla çok kolay gastrit (mideiltihaplanması, midemukazasıiltihaplanması) oluşur Bunedenle Mide yeterince intrinsic fakrorü (sialinasitli glukoprotein) salğılızamaz Intrinsic faktorü B12-Vitamini, Folikasit, Methionin ve minerallerin bağırsaklar tarafından absorbe (emilme) edilmesini sağlar Yani nasılki diabet hastaları için insulin nekadar önemli ise besinlerin sindirilmesi içinde İntrinsic faktorüde o kadar önemlidir İntrinsic faktorünün yetersizliği vitamin ve mineralyetersizliğine sebep olur Neticede bir çok hastalık ortaya çıkar ve bunlardan bazıları: Allerji, derihastalıkları, sindirim organlarindaki rahatsızlıklar, vBulletin hastalıklar ortaya çıkar (Nhp 12031722) Bağırsak florasının ideal şekilde olabilmesi için Gökçek İksiri, Ekşiot suyu veya ZYE iyi gelir vede birazda keten-, çörek-, elma- ve limon preparatlarının faydası vardır Lahana, Kohl, Brassica oleracea varcapitata L Baş Lahana Beyaz Lahana Başlı Lahana Familyası: Turpgillerden, Kreuzblütengewâchse, Brassicaceae Drugları: Lahana yaprakaları; Brassica oleraceae folium Lahana yapraklarından yemek yapılır, suyu çıkarılarak içilir ve natürel ilaç yapımında kullanılır Giriş: Lahananın MÖ 600 yıllarından beri başta Doğu Akdeniz ülkeleri tarafından kültür bitkisi olarak yetiştirildiği, yemeğinin yapıldığı tarihi kayıtlarda geçmektedir Önceleri yabani olarak yetişen Lahananın kültür bitkisi olarak yetiştirilmeye başlanması ile birlikte zamanla çok çeşitli türler ortaya çıkmıştır ve bugün 130 civarında Lahana türü bulunmaktadır Bunlardan en önemlileri; Baş Lahana; BOvarcapitata falba, Kırmızı Lahana; BO var Capitata ruber, Gül Lahanası; BO var Gemmifera Dc, Milano Lahanası; BO var sabauda L, ve Kara Lahana; BO var Acephola’yı sayabiliriz Bunlardan Baş Lahana en çok yemeği yapılan ve şifa maksadı ile natürel ilacı veya sarğrısı yapılan türdür ve onu kırmızı Lahana takip eder Botanik: Lahana iki yıllık bir bitkidir İlk yıl yaprakları ortaya çıkar ve ikinci yıl çiçek açar Lahananın yaprakları iç içe kıvrım kıvrım mavimsi yeşil Açık veya koyu yeşil renkte olup açıldığında dış yaprakları 30-50 cm eninde, uzunluğunda ve küre şeklinde olup iç yaprakları ona göre biraz küçükçedir Yerden 10-30 cm yukarıda bilek kalınlığındaki bir sap üzerinde, 20-30 cm çapında bir kafa şeklindedir Lahana ikinci yıl çiçek açar ve boyu 2 metreye kadar yükselebilir ve çiçekleri sarı renkli, küçük taç yapraklardan meydana gelir ve dört çiçekleri topluca bir arada bulunur Yetiştirilmesi: Türkiye’nin hemen her bölgesinde yetişir ve yetiştirilmesinde problem olmaz Hasat zamanı: Sonbaharda Lahana kafaları kesilerek toplanır ve bozulmaması için uygun depolarda muhafaza edilir veya taze olarak suyu çıkarılır veyahutta natürel ilcı yapılır Birleşimi: Birleşimindeki en önemli maddeler sırasıyla şöyledir; Proteinlerin alt grubu, Aminoasitlerin bir alt türü olan Metilmetioninsulfoniumbromit içerir Bunu ilk keşfeden Amerikalı bilim adamı Cheney keşfetmiş ve mide-bağırsak ülserini iyileştirdiğinden Antiulkus faktörü ismini takmış ve de aynı zamanda bu maddeyi yanlışlıkla U-vitamini diye adlandırmıştır Oysa bu U-vitamini değil bir Aminoasit türüdür Glukosinolatlar %0,05-0,15 oranında olup en önemlileri; Glucobrassicin, 4-Metoxyglucobrassicin, Neoglucobrassicin, Siniyrin ve Glucoiberverin içerir Vitaminlerden; C,E,K,B1,B3,B6,B12-Vitaminleri ve Provitamin A (Carotin) 100 gr Lahana 50-150 mg C-Vitamini içerir Minerallerden; Potasyum, Kalsiyum, Magnezyum, Fosfor, Demir, Çinko, Iyot ve Mangan Ayrıca; Nişasta, Şeker, Organik asitler ve selülozlar içerir Özellikleri: Serin, hafif tatlımsı, tuzlu ve kurutucudur Tesir şekli: Antibakteriyel, Antiflagostik (iltihapları önleyici), cerahatleri kendine çekici, ülseri iyileştirici, sindirim sistemini kuvvetlendirici, uzun süre kullanıldığında şişkinlik yapıcıdır Araştırmalar: Kaliforniya’nın Standford Üniversitesi’nde Cheney ve ekibi 1950-52 yılları arasında Lahana suyu ile üç büyk tedavi denemesi yapmıştır ve bunu 1956’da Wasler ile Miller’in tedavi denemeleri takip etmiştir Hastalar mide, onikiparmak bağırsağı ve ince bağırsak ülseri olanlardan seçilmiştir ve de 1-4 hafta süre ile günde 1 lt Lahana suyu verilmiştir Lahana suyunun gün boyu yudum yudum içilmesi gerekir Gökçek Tonik daha etkilidir Cheney tarafından 1950’de yapılan 13 hasta üzerinde deneye yapılmıştır ve bunların altısında mide, yedisinde onikiparmak bağırsağı ülseri olduğu röntgenle tespit edilmiştir Tamamı Lahana suyu ile normal tedavi süresinden önce iyileşmişlerdir(Age) Ekim 1984’de iç hastalıkları doktoruna (internist) gittim ve midemde yara (ülser) olduğunu söyledi Bunun üzerine Civanperçemiotu, Kazotu, Kimyon ve Meyan kökü karışımından oluşan çay harmanı içtim ve iyileştim Ocak 2000’den itibaren de kahve içince mide ağrısı ve siyah çay içince de karnım davul gibi şişiyordu Bunun üzerine 15/02/2000’den 06/03/2000’ye kadar her gün 500-700 ml Lahana suyu içtim ve bundan sonra kahve ve çay içince rahatsız olmadım Cheney ve ekibi 1950’de 65 mide, onikiparmak bağırsağı ve ince bağırsak ülseri olan hastalar seçilmiş olup hastalar 8-24 gün içinde Lahana suyu ile iyileşmişlerdir (Age) Cheney ve ekibi 1952’de aynı şekilde rahatsız olan 95 hasta üzerinde Lahana suyu ile tedavi denemesi yapmıştır Birinci haftanın sonunda %81’i İkinci haftanın sonunda %95’inin ağrılarından kurtulduğu tespit edilmiştir (Nh597262, NH896480, HHB IV555, NH296104) Kendi tecrübem; Sürekli, karın ağrılarından rahatsız olan ve bazen karaciğer, bazen safra, bazen de pankreasından rahatsız olduğunu söyleyen bir tanıdığa doktoru onikiparmak ülseri olduğunu ve ameliyat olması gerektiğini söyler Ben ona 1 ay süreyle her gün 1 lt Lahana suyu içmesini söyledim Bu şahıs 1 ay Lahana suyu içti ve rahatsızlıklarından kurtuldu(22/05/1999) Kullanılması: Araştırmalara göre; Lahana suyu ile dahilen mide, onikiparmak ve ince bağırsak ülseri ve de iltihaplanmalarını (enterit ve gastrit) tedavi eder Gökçek Tonik daha etkilidir Açıklama: Bu özelliği yapılan araştırmalarla ilmi olarak tespit edilmiş ve de ispatlanmıştır Tabiî ki günde 1 litre (bir defada değil bütün gün yudum yudum) 3-6 hafta süreyle taze ve çiğ Lahana suyu içmek şartı ile bu mümkündür Şayet ısıtılır veya pişmiş Lahana yenirse, başta Antiulkus-faktör olmak üzere vitaminler bozulur ve etkisini kaybeder Gökçek Tonik daha etkilidir Haricen: Lahana yaprakları hafif haşlanır veya ütü ile ısıtılır, ana damarları kesilerek çıkarılır ve de oklava ile iyice ezdikten sonra göğüs, karın, bel, sırt, omuz ve baldıra sarılır ve sarğı 4-10 saat kalabilir Bu genellikle bronşit, karın ağrısı, romatizma, siyatik, bel ağrısı, boyun ağrısı, ekzema, açık veya iltihaplı yaralar ve çıbanda uygulanan bir metottur Eğer rahim ve yumurtalıkları iltihaplanan bayanlar, karınlarına Lahana yaprağı sararlarsa iltihap ve cerahatlara sebep olan bakteriler Lahana yaprağındaki kükürtlü Proteinlere hücum ederler Böylece gevşeyen iltihap ve cerahatlar Beyaz kan hücreleri (Fagositler, T-hücreleri, B-hücreleri vBulletin) harekete geçerek iltihapları ve cerahatları yok ederler Bu bronşit, romatizma, ekzema ve diğer iltihaplı rahatsızlıklar içinde geçerlidir Yan tesirleri: Tarife uyularak kullanıldığında binen bir yan tesiri yoktur fakat aşırı miktarda ve uzun süre (4 hafta'dan fazla her gün 1 litre içilirse) mide ve bağırsaklarda şişkinlik yapabilir Şişkinliğe karşı kimyon, rezene, kişniş veya kakule çayı içilirse iyi gelir Bazı hastalarda Kalkan bezine zarar verebilir Lahananın birleşimindeki Rhodanidler Kalkan bezinin iyot oranını düşürür Bu da Kalkan bezinin şişmesine neden olabilir Bu durum 4 hafta'dan fazla günde 1 litre Lahana suyu içenlerde görülebilir Milano Lahanası daha çok Rhodanidler içerdiğinden çok yenmesi daha mahzurludur Rhodanidler’e Thiocyanat da denir ve bu Rhodanidler iyotla rekabet ederek onun Kalkan bezine girişini engeller Lahana'nın yantesirini bazı şifalı bitkilerle önledim, etkisini artırdım ve uzun süre bozulmadan kalabilecek hale getirdim Bu ürünün ismi Gökçek Tonik'tir Şayet şişkinlik yaparsa o zaman kimyon çayı içilmelidir Alıntıdır |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|