|  | Edebiyat Terimleri Sözlüğü - T |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Edebiyat Terimleri Sözlüğü - TTA’KİD İfadeye açıklık getirememe, anlatamama halidir  İkiye ayrılır  1  Lafzi ta’kid: Bir cümlede kelimelerin yerli yerine kullanılmamasından doğar  Örnek: Ben fakîrî etme terk memnûn-i ebnâ-yı zaman Hasıl etmezsen değil gam matlabım yâ Rab bana Râgıp Paşa 2  Manevi ta’kid: Bir cümlede kelimeler yerli yerince kullanılmakla beraber bir anlam çıkmamasına denir  Örnek: Âlemin cânı değilsin cân-ı âlemsin sen Nef’î TA’RİFAT Mevki sahipleri ve bazı görevlileri tasvir eden şiirler  Divan edebiyatı nazım türüdür  Birkaç beyitlik bendler halinde yazılırlar  Sâfi Kasım Paşa’nın, Kalkandelenli Fikri’nin, Gelibolulu Mustafa Ali’nin, Yenişehirli Avni’nin ta’rifatı vardır  Örnek: Nedür bildüm mi defter-dâr efendi Eğerçi bir iki üç var efendi Kiminün işini altun iderler Kimin ma’zül kimin mağbûn iderler Olardur sâ’i-i genc ü hazînle Olardur sâhib-i mâl u define Kalkandelenli Fikri TA’ŞİR Bir gazelin her beytinin veya bir beytinin üzerine sekiz mısra eklenerek yapılan mu’aşşerdir  Divan edebiyatı nazım şeklidir  Edebiyatımızda örneği fazla görülmez  Yahya Bey’in Muhibbî’nin (Kanunu Sultan Süleyman) gazeline yaptığı ta’şiri örnek olarak verilebilir  Haste olmak gûşmâl-i Hazret-i İzzet gibi Her kişinün yalımın alçak ider gurbet gibi Değme bir kimse göre gelmez refahiyyet gibi Nâleler gûyâ derây-ı rıhlet-i râhat gibi Dâr-ı dünya cây-ı fürkat menzil-imihnet gibi Devleti bir âlet-i hengâme-i zahmet gibi Sağlıgun bünyâdı yok âyinede sûret gibi Matla’ı şâh-ı cihânun maşrık-ı hikmet gibi Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi Yahya Bey TAŞTİR Bir gazelde her beytin iki mısrasının arasına iki veya üç mısra ekleyerek manzume meydana getirmek  Divan edebiyatı nazım şeklidir  Kelime, Arapça “bir şeyin yarısı, iki cüzünden bir cüzü” anlamındaki şatr kökünden gelir  Taştirde, aynı vezin ve kafiyede, araya iki mısra girerse terb-i mutarraf, üç mısra girerse tahmis-i mutarraf olur  Edebiyatımızda XVIII  yüzyıldan sonra örnekleri görülen taştir çok az kullanılan bir şekildir  En çok Halveti şeyhlerinden Aydi Baba yazmıştır   TAZMİN Bir şairin, bir mısra veya bir beytin bir başka şairce kullanılması  Divan edebiyatı nazım türüdür  Tazmin edilen mısra veya beytin sahibinin zikri şarttır  Tazmin eden şair, şiiri herhangi bir nazım şekline tamamlar ve aldığı sahibini belirtir  Örnek: Recaizade Ekrem’in şiirini tanzim: Sanırım ismini kuşlar heceler Seni söyler bana dağlar dereler Su çağıldar kuzular kırda meler Seni söyler bana dağlar dereler Hep seni aşkın eserken serde Hüsn ü ânın görünür her yerde Gezdiğim duygulu vâdilerde Seni söyler bana dağlar dereler Yahya Kemal Beyatlı TECÂHÜL-İ ARİF Anlamla ilgili sanatlardandır  Bilinen bir gerçeği, bilmez görünerek söylemek yöntemiyle yapılır  Bilinen şey, bilinmiyormuş gibi anlatılırken genellikle bir espriye dayandırılır  Bu yapılırken mübalağa ve istifham sanatından da yararlanılır  Örnek: Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su Fuzulî (Bilmiyorum, dönen kubbe mi su rengindedir, yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır  ) Fuzuli, kubbenin, yani gökyüzünün mavi renkte olduğunu bilmiyor gibi görünüyor  Aslında gözyaşlarının gökyüzünü kaplayacak kadar çok ağladığını belirtmek için bu yola başvurmuştur  TEFRİK Anlamla ilgili sanatlardandır  Aynı çeşide giren iki şey arasına, birbirine aykırı taraflar (tebâyün) sokularak bir farklılık meydana getirilmesidir  Örnek: Budur farkı gönül mahşer rûz-ı hicrândan Kim ol cânım verir cisme bu cismi ayırır cândan Ortak çeşit gün, aykırı taraflar ise cisme can verme, cisimden canı ayırmadır  TEHZİL Alay ve şaka yollu yazılmış nazire  Hezl diye de bilinir  Çokluk tanınmış şairlerin şiirlerine vezin ve kafiye taklit edilerek yazılır  Tehzil, ciddi şiirleri bayağılıktan uzak ciddi bir duruma soktuğu için edebiyatın güzel ve eğlenceli örnekleri arasında kabul edilir  XVII  yüzyıldan sonra yaygınlık kazanan bu tür şiirin örneklerini daha çok Sürûri, Havâyi, Sünbülzade Vehbi, Hüseyin Kâmi (Dehri mahlasıyla), Fazıl Ahmet Aykaç, Halil Nihat Boztepe vermişlerdir  TEKRAR Bir ifadede aynı sözcük ya da söyleyişi, estetik kaygı gütmeden birkaç kez tekrar etmek  Aşırı tekrar sözkonusu ise buna kesret-i tekrar denir  TELMİH Divan edebiyatı sanatlarından  Söz sırasında bilinen bir olaya, bir kişiye, kıssaya ya da atasözüne işaret etmektir  Ama bu kişi ya da şey uzun uzadıya değil bir iki sözcükle anlatılır  Örnek: Ey nâme sen ol mâh-likâdan mı gelirsin Ey Hüdhad-i ümmid Saba’dan mı gelirsin Nabî (Şair beytinde Süleyman-Belkıs kıssasını hatırlatıyor  ) TENÂFÜR Bir ifadede birbirleriyle uyuşmayan harf, hece, sözcük ya da tamlamaların kulağa hoş gelmeyen etki yapmasıdır  İkiye ayrılır: Harflerle tenâfür: Çıkış noktaları aynı ya da birbirine yakın harflerin aynı sözcükte toplanması  Örneğin: Yaptırttık Sözcüklerle tenâfür: Söylenişleri zor olan, dinlenmesinden zevk alınmayan ağır vurgulu sözcüklerin art arda sıralanması: Örnek: Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi TENASÜB Divan edebiyatında anlamları arasında bağlantı bulunan sözcüklerin aynı ifadede kullanılmasıyla yapılan edebi sanat  Örnek: Asîb rûzigârı gülistân-ı dehre Sen serv-i gül-izârı hevâdar olan bilür Bakî Tenasüb, ilham ve tezat sanatlarıyla da birlikte kullanılır  Bu yönüyle de ikiye ayrılır: İlham-ı tenasüb: İlham ve tenasüb sanatlarının birlikte kullanılmasıyla yapılır  İki anlamı olan bir sözcüğün, dize ya da beyit içinde belirtilmemiş anlamıyla diğer bazı sözcüklerin arasında anlam bakımından bağlantı kurularak yapılır  Örnek: Ne güzel vâkıadır bu ki asup can gözünü Hâb-ı gaflette geçen ömrümü rü’yâ gördüm Zatî (Can gözünü açıp gaflet uykusunda geçen ömrümün bir rüya olduğunu görüp anlamam ne güzel bir olaydır  Rüya, düş kelimelerinin kastedilmeyen ikinci anlamının hâb ve rüya sözcükleriyle ilişkisi vardır  ) İlham-ı tezad: İlham ve tezat sanatları birlikte kullanılır  İki anlamı olan bir sözcüğün dize ya da beyit içinde belirtilmemiş anlamıyla anlamlı bir sözcük arasında ilişki kurmak şeklinde yapılır  Belirtilmeyen anlam cinas yoluyla sağlanır  Örnek: Serverlik ister isen üftâdelik şiâr et Kim düşmeden ayağa çıkmadı başa bâde Fuzulî (Burada ayak önce kadeh sonra gerçek ayak anlamlarıyla kastediliyor  Fuzulî beyitte sözcüğün vurgulamadığı ayak anlamı ile baş sözcüğü arasında tezat yapıyor  ) TERDİD Bir anlatımda sözü dinleyici ya da okuyucunun ilgisini yoğunlaştırdıktan sonra konuyu hiç beklenmedik bir sonuca götürme yoluyla yapılan edebi sanat  Sözün ciddi bir sonuca varması haline terdid-i sâdık, varmamasına terdid-i mutâyip denir  Örnek: Dizilirler ayakta Ana baba ve kardeş Hayal ırak… Irakta Eder fiillerle güreş Başından kayar yastık Nura döner karanlık Sırlar çözülür artık Kırka çıkınca ateş Necip Fazıl Kısakürek TERZA RİMA Üçer mısralık bentlerle kurulur  Bend sayısı belirsizdir  Tek bir mısra ile sona erer  Kafiye şeması şöyledir: Aba bcb cdc ded e  İlk olarak İtalyan edebiyatında görüldü  Dante İlahi Komedya’sını bu nazım şekliyle yazdı  Edebiyatımızda terza rima’yı Tevfik Fikret, Şehrâyîn adlı tek şiirinde denemiştir  1908’den sonra pek kullanılmamıştır  Bu biçimde yazılmış kısa şiirlerin son mısrasının kuvvetli olmasına dikkat edilir  TESBİ Bir gazelin beyitleri önünü beş mısra eklenerek yapılan müsebba’dır  Müsebba musammatlardan bir nazım şeklidir  Kafiye şeması şöyledir: Aaaaa (aa) bbbbb (ba) ccccc (ca)  Tesbi, Türk edebiyatında çok az görülür  İzzet Molla’nın Fuzuli’nin bir beytini, Leyla Hanım’ın da İzzet Molla’nın bir beytini tazmin yoluyla oluşturduğu tesbi’ler de vardır  TETABU-I İZÂFÂT İkiden fazla ismin meydana getirdiği zincirleme tamlama  Edebiyatımızda Türkçe, Farsça, Arapça kaidelere göre kurulmuş üç çeşit tetâbu’ı izâfâta rastlanır  Türkçe kurala göre iki, Farsça kurala göre üç kelimeden meydana gelen tamlamalar anlatımı bozmaz  Türkçe tetâbu’-ı izâfât’a örnek: “Ahmet’in söylediklerinin doğruluk derecesinin araştırılması…” Farsça tetâbu’-ı izâfât’a örnek: Ey vucûd-ı kâmilün âyin eclâr-ı feyz-I Hak Âsitânım kıble-ı hâcât-ı erbâb-ı yakîn Fuzulî TEVÂRÜD İki şairin birbirinden habersiz aynı mısrayı veya beyti tesadüfen yazması  TEVKİYE Anlamla ilgili sanatlardandır  İki veya ikiden fazla anlamı olan bir kelimenin yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kasdetmek  Birçok edebiyatçı bu sanatı iham sanatıyla aynı kabul etmiştir  Fakat ihamda, ikiden fazla anlamı olan kelimenin bir mısra veya beyitte bütün anlamları kasdedilirken, tevriyede uzak anlamına işaret edilir  Örnek: Kûyunda nâle kim dil-i müştâkdan kopar Bir namedir Hicaz’da uşşakdan kopar Nâili-Kadim TRİYOLE On mısralı bir nazım şeklidir  Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir  Birinci kısmın ilk mısrası birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci kısmın ikinci mısrası ikinci dörtlüğün sonunda tekrarlanır  Dört mısralı kısımlarda, eklenen mısraların ilk üç mısra ile anlam bütünlüğü sağlaması gerekir  Kafiye şeması şöyledir: Ab aaaa bbbb  Örnek: Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlet var, Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-seher? Sabâh-ı feyz-i bahâride mübtesem ezhâr Çemen çemen mütemevvic nesîm-i anber-bâr: Niçin? Ben anlamadım kimden etsem istifsâr? Yüzünde hasta-i sevdâ gibi melâlat var! Dem-i seherde yanında şu parlayan ahter Hazan içinde solan bir çiçek gibi dil-ber Sürûr fec ile şâdân iken bütün yerler, Nedir bu hâl-i perişanın ey hilâl-i seher? Tahsin Nuhid | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |