Çanakkale Şehitleri ve Biz

Eski 11-11-2011   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Çanakkale Şehitleri ve Biz



Uzun zamandır kopması beklenen fırtına nihayet kopmuş, Haçlı orduları bir defa daha Osmanlı Devleti'nin kapısına dayanmışlardı İslâm'ın son kalesi yıkılacaktı Yaklaşık kırk yıl önceden bu plânı hayata geçirmek için çalışmalar başlatan İngiltere, tarihlere 93 Harbi diye geçen 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında devletin içine düştüğü çaresizlikten faydalanarak Kıbrıs'ı işgal etmiş, 6 yıl sonra da zengin bir Osmanlı vilayeti olan Mısır'a el koymuştu Bu iki işgal Cihan Harbi için İngilizlere önemli ölçüde katkı sağlayacak, harp boyunca bu iki bölgeden ordularını ikmal edecekti

İtilaf orduları Osmanlı mülkünün kapısı olan Çanakkale önlerine geldiğinde, İstanbul'da iki yıl önce Balkan Savaşı sırasında yürekleri ağza getiren tartışma yeniden başlamıştı İslâm payitahtı tehlikedeydi Boşaltılmalıydı! Birileri yiğit bir ses bekliyordu oysa! "İstanbul Bizim Ebedî Payitahtımız" diyecek, her ne pahasına olursa olsun İslâm'ın son kalesini savunmaya koşacak bir ses!

Destan yapanlar ve yazanlar
Süleyman Nazif bunu dillendirdi: "Hz Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) ümmetine ve sultan Osman'ın milletine asırlarca evvel işaret etmiş olduğu bu Belde-i Tayyibe, bu Kostantiniyye, bu İslâmbol, bu İstanbul bizim ebedî payitahtımızdır

Ey Müslüman evlâdı! Ey Türkoğlu bu güzel şehrin bî-bedel simasına doğru birer mısra-ı berceste şeklinde yükselmiş olan minarelere, daima şefkat ve hürmetle müteveccih ol! Şerefelerinden dağılan ezan seslerine karşı ak saçlı ninelerin göklere açılan elleri, Allah'tan bizim için günde beş kere istidâ-yı seadet etmeğe dört yüz bu kadar seneden beri müdavimdir Mevcud veya muhayyel hiçbir sebep azm u rezmine tereddüt vermesin! Bu diyarın minaresiz ve minarelerin ezansız kalmasına kail olma ve muhakkak bil ki İstanbul minaresiz ve minareler ezansız kalırsa hepsi yetim olur ve hepimiz yetim oluruz!"1


Bu ses esasında cihanın dört bir yanındaki inananların ortak sesiydi Ve Çanakkale Mahşeri'ne yeni bir hayata mazhar olabilmek için koşan insanların sesi Tarihin eşini nadiren kaydettiği bir büyük destan yazıldı Ancak canla-cananla yazılan destan ne kadar büyük ve azametli olursa olsun, onu ifade edecek bir kalem yoksa unutulmaya mahkûm olurdu Başkumandan Vekili Enver Paşa bu sırrın farkındaydı Çanakkale Muharebeleri'nin en şiddetli günlerinde ülkenin ünlü şair ve yazarlarından oluşacak edebiyat heyetlerinin cepheleri ziyaret etmesini istedi Tarih yapan, destan yapanların yanında bu tarih ve destanın yazılması da gerekiyordu 1915 Haziran'ında Başkumandanlık Vekâleti edebiyat ve güzel sanatlar müntesiplerine "Çanakkale harp sahalarını ziyaret etmelerini ve hâsıl edecekleri tahassüsleri halka, tarihe ve gelecek nesillere anlatmalarını" teklif etti Vücûda getirilecek eserlerde şahıslara veya makamlara ait methiyeler değil, askerin cevherine ve milletin kabiliyetine dair hakîkî tasvirler istenmişti

Büyük şairlerin ilgi göstermediği geziye Ağaoğlu Ahmed, Ali Canib, Celal Sahir, Enis Behiç, Hakkı Süha, Hamdullah Suphi, Hıfzı Tevfik, Mehmed Emin, Orhan Seyfi, Ömer Seyfeddin gibi genç şairler iştirak etti2 Sirkeci Tren istasyonundan hareket eden heyet, Bolayır'da Rumeli Fatihi Süleyman Paşa ile vatan şairi N Kemal'in kabirlerini ziyaret ettikten sonra Gelibolu'da savaşan askerleri siperlerinde ziyaret ettiler

Tevfik Fikret rahatsızlığını ileri sürmüştü Mehmed Âkif bu tarihlerde Necid çöllerinde Urban taifelerine cihadın anlamını anlatmak için dolaşmaktaydı Diğer önemli bir isim Abdulhak Hâmid Tarhan geziye katılmamakla birlikte bu günün anısına gerçekten güzel bir şiir gönderdi Şiirin ilk bendi şöyleydi:

"Tekbir
Allahüekber! Kaim onunla mihrab u minber
Tekbir-i millî İslam'a rehber Allahuekber
Dinim bu dindir, Allah birdir, hakdır Peygamber
Millet, diyanet, devlet, hilafet, daim beraber
Allahuekber! Allahuekber!
Zatı bir ancak binbirdir ismi, hep bildik ezber
Dindaşımızdır kuşlar, melekler, tuba, sanevber
Allahuekber! Allahuekber!"

Nihayet tarihler iman dolu göğüslerin, ateş saçan çelik zırhlılar önünde erimediğine bir kere daha şahit oldu İtilaf orduları utanç içinde Gelibolu'yu terk ederken Başkumandan Vekili Enver Paşa, imparatorluk coğrafyasının en küçük birimine kadar zaferi müjde etti:

"Çanakkale Savaşı'nda ordumuz muzaffer oldu Düşman mağlup, mahcup ve mecruh olarak çekiliyor"

Anadolu Bağdat Demiryolu hattının son istasyonu olan el-Muazzama'da bu haberi alan Mehmed Âkif'i, Kuşçubaşı Eşref Bey şöyle anlatır: "Ay bedir hâlindeydi Mehmed Âkif, bu güneşi unutturacak kadar parlak çöl gecesinde İstasyon binasının arkasındaki hurmalığa çekildi Sadece hıçkırıklarını duyuyorduk İçli, derin hıçkırıklar

Âsım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer

Sabahleyin, vazifesini tamamlamış fânîlerin, az kula nasip olan rahatlığıyla, yüzüme derin derin baktı: 'Artık ölebilirim Eşref!' dedi 'Artık gözlerim açık gitmez!'"3

Âbideleşen kahramanlar
Cihan Harbi'nin fırtınası dinmiş Millî Mücadele'nin heyecanlı günleri başlamıştı Bu günlerde bir grup insan farklı bir telâş yaşıyordu Henüz Kasım 1922 tarihinde Yeni Gün gazetesi sahibi Yunus Nadi, Ankara'ya bir heykel dikilmesi için Ali Fuat Paşa'nın başkanlığında bir komite teşkil edildiğini duyurdu "İstiklâl cidalimizin zaferleri şerefine ilk âbide! Gazeteniz Yeni Gün, ilk abidenin merkez-i millîmiz olan Ankara'da yükselmesini muvafık bulmuş ve bu millî ve medenî işte pişva olmasını deruhte eylemiştir" Gazete ilk olarak yüz lira bağışlamış ve halkı yardım kampanyasına katılmaya çağırmıştı4


Gazetenin başlattığı tartışmaya katılan Fevzi Çakmak, İstiklâl Harbi'nin şehitlerini takdis için İnönü'de, Sakarya'da, Dumlupınar ve Afyon'da; Şark Cephesi için Sarıkamış ve Kars'ta; Adana mıntıkası için Adana'da; el-Cezire mıntıkası için Diyarbakır ve Mamuratü'l-Aziz'de "Kahramanlar Abidesi" inşa olunmasını önermekteydi Büyük Millet Meclisi'mizin feyiz ve kudretine merkez ve menba olan Ankara'da ve düşman-ı bedhahın istilâsından memleketi tahlis için hedef-i aslimizi teşkil eden İzmir'de birer "Zafer Abidesi" inşa edilmeliydi Fevzi Paşa'nın saydığı yerler arasında Çanakkale adının geçmemesi dikkat çekici bir husustu5


1922 Kasım ayında kurulan komite için üst kademe devlet görevlileri yardım kuyruğuna girmişti Ne var ki Fevzi Paşa'nın yapılmasını istediği âbideler bir süre Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmedi

1924 yılı Müdafaa-i Millîye Vekâleti bütçesi tartışılırken Eskişehir milletvekili Arif Bey ve 50 arkadaşı Çanakkale Âbidesi'ni gündeme getirdi: "Dünya tarihinin kaydetmediği bir harp ve cidal sahnesi olan Çanakkale, Türk azim ve kudretinin ibda ettiği bir âbide-i şehamettir Et ve kemiğin demir ve çeliğe galebe ettiği irae ve ispat edilen ve yeryüzünde yaşayan kırmızı, beyaz, siyah bir alay mahlûkat-ı beşerin ve devleri dembeste-i hayret bırakacak harp gemilerinin hücum ve savletine karşı imanlı göğsünü siper eden Türk'ün en yüksek tarihî zaferinin mevkii olan Çanakkale'de müsterih uyuyan yüzbinlerce Türk şehitleri yalnız Türk tarihine şeref ve şanlı bir sayfa açmakla kalmamış, aynı zamanda Şimal milletlerinin inkılâbat-ı muazzamasına zemin ve esas ihzar eylemiştir ()

İngiliz ve Fransızlar bu cidale bizimle düşman olarak çarpışan ve ölen çocuklarının tenşit-i ruhları için bizim topraklarımız üzerinde milyonlar sarfıyle muhteşem mezarlıklar vücude getirmişlerdir Çanakkale'nin muhterem ve galip ölülerine, Türk Milletinin imkân dairesinde bir daire-i istirahat-ı ebediye ihzarı ve onları teyit edecek bir abide rekzi suretiyle lâzime-i şükranın ifası bir vecibe-i haysiyet-i millettir"6

Önerge, Meclis'te kabul edilmedi Önerge sahiplerinin ısrar etmesi üzerine, mezarlıkların tamiri şekline getirilen teklif meclisten geçirilmiş oldu Meclis'teki bu tartışmadan sonra zaman zaman Çanakkale Âbidesi gündeme geldi Bunlardan birinde Kazım Karabekir Paşa, Müdafaa-i Millîye Vekaleti bütçesi görüşülürken "Çanakkale'den geçen arkadaşlar oradaki itilâf âbidelerinin semaya yükselen azametli heybetlerini görerek titremiş ve ağlamışlardı Orada bizim binlerce kahramanımız gömülmüştür"7 şeklinde tepki göstermiş, âbide konusunun ele alınmasını istemişti Bu ve benzeri talepler devamlı surette maddî imkân bulunmadığı gerekçesi ile geçiştirildi


Bu dönemde tek parti iktidarı yeni bir çözüm yolu aramak için Şemseddin Günaltay'a hükümet kurdurmuştu Bütçe görüşmeleri sırasında Konya milletvekili Hulkî Karagülle, sözü Çanakkale Âbidesi'ne getirdi: "Çanakkale mefhumu her Türkün tarihinde bir şehamet âbidesi, Türk Milletinin ebedlere kadar iftihar edeceği bir varlığımızdır Arkadaşlar, acılarla arzedeyim ki çok ihmal edilmiştir Türk Milletini muhalled yaşatacak olan âbidelerden birisidir İnsan kendi yurdunda garip olduğunu hissetmemeli Gönül isterdi ki, orada isimsiz, namütenahi kahramanlıklar yaptıktan sonra şehit düşen bu aziz insanlar için Türk Milleti tarafından yapılmış büyük âbideler olsun! Bu vaziyet bizim için hicrandır arkadaşlar" Bu konuşma üzerine söz alan Burdur milletvekili Fahrettin Altay, kendi yaşadığı bir hâdiseyi anlattı: "Acı bir hâtıramı arzedeceğim: Kral Edvard ile Çanakkale âbidelerini gezdiğim vakit, bir Türk âbidesinin yokluğu karşısında Kral'a 'Şu gezdiğimiz yarım ada, Türk Ordusunun abidesidir' demeye mecbur kaldım" Başbakan bu tenkitleri haklı bulduğunu konunun yıl içinde ele alınacağını ifade etti8 Konu 1950 yılına kadar bir daha gündeme alınmadı

Çanakkale Âbidesi çalışmaları, 1952 yılından itibaren İstanbul'da kurulan Şehitlik ve Âbideleri İmar Derneği tarafından sürdürüldü9 Demokrat Parti, 1955 yılında Çanakkale Âbidesi inşası için hükümetçe bir kanun lâyihası hazırlanmasını ve bu âbidenin inşa edilmesi için kurulan derneğe bütçeden para ayrılmasını kabul etti Bu yıldan itibaren âbide için her yıl bütçeden 100'er bin lira ayrılmış bu rakam 1958 yılında 600 bin lira olarak tespit edilmişti10

Mali yetersizliklerin devam etmesi üzerine gazeteci Necmi Onur ve ses sanatçısı İlham Gencer'in öncülüğünde Milliyet gazetesi aracılığıyla halkın yardımına müracaat edildi Halktan toplanan yardımlar ile Morto Koyu'na hâkim Hisarlık burnunda 625 metrekarelik bir alan üzerinde 41,70 metre yüksekliğindeki ilk âbidenin yapımı tamamlandı 20 Ağustos 1960'ta resmî açılışı yapıldı11

Önemli olan ruh ve şuur
Çanakkale Zaferi ve şehitleri, uzun süre lâyık olduğu ilgiyi göremedi Çanakkale ile alâkalı yazılıp çizilenler büyük ölçüde, harp sırasında cepheyi ziyaret eden şairler tarafından vücuda getirildi Kaderleri bir ölçüde Çanakkale Zaferi ile benzeşen Mehmed Âkif, şayet Çanakkale Şehitleri'ne şiirini yazmamış olsa, bu zafer hiç kuşkusuz eksik kalırdı 1960 darbesi ile başlayan askerî vesayet döneminde de, Çanakkale'ye ilgisiz kalındı Mânevî hizmetlerin tesirini göstermeye başladığı 90'lı yıllardan itibaren Çanakkale Zaferi'ne olan ilgi de artış gösterdi Çanakkale'yi âbideleştirmekten kasıt, elbette Gelibolu'ya taştan ve mermerden büyük kitleler yığmak değildir İslâm âleminin dört bir yanından İslâm'ın son kalesini savunmak için Çanakkale'ye gelen "Mehmetçik"in ateş kusan çelik zırhlılar karşısında yılmayan azim ve imanındaki derin sırrı anlamak ve milletin istikbalini bu sır üzerine inşa etmektir

Dipnotlar
1 Süleyman Nazif, İstanbul Bizim Ebedî Payitahtımız, Harp Mecmuası, nr 4 12
2 Ömer Çakır, I Dünya Harbi Sırasında Harbiye Nezareti'nce Başlatılan, "Harp edebiyatı" Kampanyası ve Bu Çerçevede "İstanbul Edebiyat Heyeti'nin Çanakkale Cephesi'ne Gönderilmesi" , s3, VII Askeri Tarih Semineri (Gnlk Baş İstanbul, 25-27 Ekim 1999)
3 Haremeyn'de Osmanlı'nın Hizmetleri, Diyanet Aylık Nr 134, s 6-17
4 Yeni Gün gazetesi 15 Kanun-ı Evvel 1922 Ankara nr 672–1049
5 Yeni Gün gazetesi 26 Kanun-ı Evvel 1922
6 TBMM Zabıt Ceridesi, İ 22; 0 1; 26/ 3/ 1340
7 Kazım Karabekir, TBMM Zabıt Ceridesi, C ; 2 / İçt : 82; 19 3 1341
8 TBMM Zabıt Ceridesi; B : 47, O ; 2 15/2/1950
9 Şehitlik ve Âbideleri İmar Derneği, Başkan Emin Nihat Sözeri, İkinci Başkan Dr Hikmet Arda, İhsan Üner, Cevdet Bereket, Coşkun Meltem, Mükerrem Taşcıoğlu, İffet Halim Oruz, Ertuğrul Ceylan gibi isimlerin yönetiminde kurulmuştu
10 1956 yılı programında hükümet Türkiye'yi mânevî yönden imar etmeye kararlı görünüyordu Programa göre Mevlâna Celâlettin-i Rumî'nin türbesi, Seyitbattal Gazi Türbesi, Hacıbektaşı Veli Türbesi, Marifetname müellifi İbrahim Hakkı'nın Tillo'daki Türbesi, Şair Ahmetpaşa Türbesinin Veysel Karani Türbesi, Şeyh Cemalettin Aksarayi, Şeyh Hamüdiddin Aksarayi türbeleri, Kırşehir Âşıkpaşa türbesi tamir ettirilecekti (TBBM, 27 2 1958)
11 Halkın katkıları ile ilgili alıntılar için kaynak: Necmi Onur, Çanakkale Savaşları ve Şehitler Âbidesi, İst, 1960, s98-101

Ramazan Balcı

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.