|
|
Konu Araçları |
büyük, devletinin, imparatorluk, mozaikleri, müzesibizans, saray, sarayı |
Büyük Saray (Mozaikleri Müzesi)-Bizans Devletinin İmparatorluk Sarayı |
06-28-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
Büyük Saray (Mozaikleri Müzesi)-Bizans Devletinin İmparatorluk SarayıBüyük Saray (Mozaikleri Müzesi)-Bizans Devletinin İmparatorluk Sarayı Büyük saray, İstanbul’da, Bizans devletinin imparatorluk sarayı; kutsal saraylar olarak da anılan yapılar topluluğu, bugünkü Ayasofya ve Sultanahmet camisi’nden Marmara denizi kıyılarına değin uzanan çok geniş bir alanı kaplıyordu Çeşitli kaynaklara göre yapıları, tören salonları, büyüklü küçüklü kiliseleri, teraslar halinde düzenlenmiş bahçeleri ve oyun alanlarıyla Büyük saray, bir kent görünümündeydi Özellikle tören salonlarının, Bizans’ın gücünü ve zenginliğini ortaya koyacak biçimde görkemli olmasına önem veriliyordu Sarayın kıyıda bir iskelesi, Ayasofya yakınında da Khalke kapısı denilen bir ana girişi vardı Bu kapı heykeller ve imparatorların zaferlerini anlatan mozaiklerle süslüydü Büyük saray’m kimi büyük ve önemli bölümlerinden (Magnaura, Porphyra, Trikonkhos, Kamilas, Sigma, Daphne, Musikos, Kenurgion, Khrysotriklinos vb) başka, Selçuklu yapılarından esinlenen Mahrutas adlı bir pavyonu bulunuyordu Ayrıca Türklerin çevgan oyununun benzeri olan bir oyunun oynandığı Tzyganesterion adlı bir oyun alanı vardı Sarayın en erken tarihli bölümü, Constantinus i (Büyük) döneminde (324-337) yaptırılan Khalke sarayı’dır Bu saray 532’de Nika ayaklanmasında yanmış, iustinianos i (527-565) tarafından, daha değişik bir planda ve büyütülerek yenile-tilmiştir Constantinus I döneminden bir başka yapı, Daphne’dir Sultanahmet ca-misi’nin ön avlusu altında kalan Daphne, sekizgen planlıydı, ortasında imparatorluk locası bulunuyordu Bizans imparatorlarının yabancı elçileri kabul ettikleri Mag-naura sarayı da Constantinus I zamanında yaptırılmıştı Bu da Nika ayaklanmasında yakılmış, Justinianos I tarafından onartılmıştır Büyük saray’m alanı dışında bulunan, ancak onunla doğrudan ilişkili olan bir yapı da Çatladıkapf daki Bukoleon sarayı, Hormisdas sarayı ya da iustinianos evi olarak bilinen saraydı İki bölümden oluşan bu sarayın bir bölümü Theodosios II döneminde (408-450), bir bölümü de Nikephoros II Phokas zamanında (963-969) yaptırılmıştı Büyük saray’a Iustinos II (565-578) ve Tiberios I Konstantinos (578-582) dönemlerinde, sekizgen planlı, küçük kubbeli, içi mozaiklerle bezeli taht salonu eklendi Konstantinos V zamanında (741-775) hıristiyanlığın kutsal eşyalarının saklandığı Meryem kilisesi yaptırıldı Basileios I (867-886), Leon VI (886-912), Romanos I Lekapenos (920-944) dönemlerinde yeni kiliseler ve yapılar eklendi Ioannes I Tzimiskes döneminde (969-976) yapıların çoğu onarıldı, mozaiklerle bezendi XI yy sonlarına doğru Büyük saray terk edildi, imparatorlar önce Manganoi, daha sonra da Blakhernai sarayı’nda oturmaya başladılar Sarayın gereçleri başka yapılarda kullanıldı Mehmet II (Fatih) İstanbul’u aldığında saray büyük bir yıkıntı durumundaydı Büyük saray’a ilişkin bilgi veren en önemli kaynak imparator Konstantinos Vll’nin (913-959) yazdığı De Ceremoniis (merasimler) adlı kitaptır Bu kaynağa dayanılarak sanat tarihçilerince pek çok araştırma yapılmıştır (J Labarte [1861], H Montuccı [1877], A G Paspati [1885], J Ebersolt [1910], vd) 1912 ishakpaşa yangınından sonra ortaya çıkan kalıntılar E Mamboury ve T Wİegand tarafından incelendi ve 1935’te yayımlandı 1933 -1938 arasında Prof J H Baxter’in başlattığı Arasta kazısı’nda mozaiklerle süslü saray avlusu ortaya çıkarıldı Bu çalışmalar D T Rice tarafından sürdürüldü (1951-1954) Günümüze bu büyük yapılar topluluğundan çok az kalıntı ulaşmıştır Yapıların önemli bir bölümü XVII yy’da yaptırılan Sultanahmet külliyesi’nin altında kalmış, bir bölümü evler arasında yok olmuştur Akbıyık caddesindeki yapı kalıntısının, sarayın katlarını bağlayan bir merdiven kulesi olduğu sanılmaktadır Marmara kıyısında, Bukoleon sarayı’nın mermer çerçeveli pencereleri bulunan cephesi vardır Khalke kapısı üstündeki bir kilise ise, osmanlı döneminde arslanhane ve nakkaşhane olarak kullanıldıktan sonra, XIX yy’da ortadan kalkmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|