Üç Adam Bir Ada

Eski 02-07-2010   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Üç Adam Bir Ada





Hispaniola’da 1492’de 250 bin olan yerli nüfusu 1508’de 60 bine düşer 1560’da ise 500 tane bile kalmaz Ki onları da hizmetçi olarak kullanırlar



Dünya yuvarlak olduğuna göre Avrupa’dan yola çıkan birinin devamlı batıya giderek Hindistan’a ulaşacağı faraziyesi mantıksız sayılmaz Gelgelelim bu fikrin sahibi Kristof Kolomb gider Amerika’ya çarpar
Kraliçe Isabella’ya verdiği bunca söz, vaad ettiği şunca zenginlik varken beceremedim diyecek değildir ya Kuyruğu dik tutar, inatla Küba’nın Japonya olduğunu iddia eder, Amerika’nın ise Hindistan!
Ama işi karıştıran bir çıkıntı vardır denizin ortasında Hispaniola!
Yıllar sonra üzerinde Haiti ve Dominik diye iki devlet taşıyacak olan bu ada ansızın çıkmıştır karşısına
Süzüldükleri körfez süt limandır o gün, haftalardır kulaklarda uğuldayan rüzgar dinmiş, kuş sesleri girmiştir fona Dağların zirvelerine doğru uzanan gümrah yeşil, nehirler, çağlayanlar, renkli papağanlar ve hemen önlerinde uzanan altın renkli kumsal
Tayfalar küpeşteye dayanmış şaşkın şaşkın bakmaktadırlar Yeryüzünde böyle bir güzellik olabilir mi? Rüya mıdır yoksa?
Yerliler (Arawaklar) kayıklarına binerek gemiye yanaşır, ellerindeki meyve sepetlerini sunarlar Sevimli insanlardır, gülümserler dostça Kavgadan gürültüden hoşlanmadıkları bellidir, nitekim içlerinden biri merakla eline aldığı kılıcı kabzasından değil keskin tarafından tutar Belli ki dövüşmemiştir hayatında


İLK KOLONİ
Üç gemiden Santa Maria’nın kaptanı manzaraya fazlaca kapılmış olacak ki gemi oturuverir kuma Kristof Kolomb 20-30 adamını geminin başında bırakır ve keşfi tamamlamaya çabalar
Seyir günlüğünde tam 75 kere “Altın” yazan Kristof Kolomb altın bulacağından emin değildir N’apsa? Kızıl derilileri gemilere doldurup satsa mı acaba?
Yerliler için “sağlıklı ve biçimli bedenleri vardı Yüzleri güzeldi Saçları düz, parlak ve at kuyruğu gibiydi Bacakları uzun, gözleri koyu renkli ve iriydi” diye yazdığına göre onlara “esir taciri” gözüyle bakar
224 gün sonra ekip İspanya’ya döner Yanlarında baharat ve altın değil, Kızılderililer vardır Ve papağanlar
Bazıları alaya alsalar da kraliçe hoşnuttur ondan Kısa yoldan Hindistan’ı bulmanın verdiği heyecanla her imkanı önüne açar Kristof’u bu defa 17 gemi ve 1200 maceraperestle uğurlar Kafile Hispaniola’ya varır, Santa Maria’yı bulurlar Ancak geminin başında kalan adamlar yerlilere hoş davranmamış, kovulmuşturlar Bir kaç heyecanlı tayfa “intikam” diye bağırınca kılıçlar kınından çıkar Onlar için kolay bir savaş olur, bir kaç top atışı ile alayını teslim alırlar
Kristof ilk İspanyol kolonisinin temelini burada atar Çok geçmeden İngilizler ve Fransızlar da görünür, şirin adayı “uygarlıkla” tanıştırırlar


NESLİNİ KURUTURLAR
Aynı körfeze beş on yıl sonra girenler şaşırır kalırlar Ağaçlar kesilmiştir, önlerinde kel çorak bir sahra uzar Limanda birkaç yorgun gemi yatar ve beş on eğreti baraka Kırık şişeler, çürük fıçılar
O sevimli insanlardan eser kalmamıştır Küfürbaz fahişeler, içenler sızanlar
Arkanı dönmeye gelmez, şişleyiverirler anında! Hani nerde katil korsan varsa
Beyazlar yerlilerin büyük ekserini kırmış, kalanları ya alkole alıştırmış, ya da frengi bulaştırmıştırlar
Hispaniola’da 1492’de 250 bin olan yerli nüfusu 1508’de 60 bine düşer, 1560’da ise 500 tane bile kalmaz Ki onları da köle olarak kullanırlar
Kafileler kafileleri izler, Avrupa’da ne kadar hırsız uğursuz, ne kadar dikiş tutturamamış varsa gemilere doluşup “yeni kıta”ya koşar Haçlılar ağıla giren kurtları andırır, katliamlar katlana katlana artar,

FRENK MALI BUNLAR
İlerleyen yıllarda İngilizler Kuzey Amerika ile ilgilenir, İspanyollar Güney Amerika’ya yayılırlar Fransızlar ise Hispaniola’ya musallat olurlar
Saint-Domingue havalisinde şeker kamışı ve kahve ziraatı yapmaya niyetlenirler ama çapa tutacak yerli kalmaz Dümeni Afrika’ya çevirir yakaladıkları zenciyi (tam 790 bin) ambara tıkarlar
1780’lerde Avrupa’da tüketilen şekerin % 40,’ı kahvenin ise % 60 burada üretilir, “Made in France” damgası ile pazara çıkar
Efendim Batılı niye zengin oldu? İşte bundan
Günümüzde Haiti ve Dominik’te yaşayan siyahiler Adanın yerlisi değil, Afrika asıllıdırlar
Ada halkı Hıristiyan gibi görünse de Vodoo inancını yaşatır Müslümanlar ise Müslüman kalırlar
Haitililer bir süre sonra direnişe başlar, hatta Napoleon Bonapart’ın gönderdiği orduyu dağıtırlar 1804’te resmen bağımsızdırlar
Ancak direniş lideri Jean-Jacques Dessalines dahi Fransız adı taşır Artık kim kimi kimden kurtarıyorsa?
1805’te Anayasa açıklanır Resmi dil yine Fransızca!



ZOMBİ Mİ? AMAN AMAN
Adada beyazların sayısı melezlerle birlikte %5’i bulmaz ama Fransızlar hakim zümredir hâlâ
O yıllarda Frenkler bocor denilen Vodoo rahipleri ile fazlaca senli benli olurlar Bocorlar ottan kökten ve zehirli balık dikenlerinden enteresan bir ilaç yaparlar Bunu içirebildiğiniz adam fil gibi güçlü olsa bile uykuya dalar, günlerce ölü gibi yatar
Rivayete göre fedai sahibi olmak isteyen beyazlar, güçlü kuvvetli gençleri tufaya getirir, bir şekilde iksiri verir komaya sokarlar Kalp atışları duyulmayacak kadar yavaşlar, nabız filan alınmaz Ama gariban sesleri duymaktadır pekala Düşünebiliyor musunuz yakınlarınız dizlerini döve döve ağıt yakarken, sizi alıp tabuta koyar, çukura bırakırlar Ben ölmedim diye haykıramazsınız, nefesiniz çıkmaz, diliniz oynamaz Mezarda kaldığınız ilk gece bütün ümitleriniz yıkılır, hayatla bağlarınız kopar Kış uykusundaki ayı gibisinizdir metabolizma yavaşladığı için tabut içindeki hava yeter de artar Birkaç gün sonra efendiniz olacak şerefsiz sizi kabirden çıkarır ve sırrı şamanlarca malum mayilerden içirtip çıldırtırlar Artık bir zombi olmuşsunuzdur, her emredilerin yaparsınız, hem ne pahasına olursa Ananızı babanızı bile kesebilir, dostlarınızı gözünüzü kırpmadan öldürebilirsiniz
Hasılı beyaz adam zombi dümeni ile düzeni kurar, en az bir yüzyıl daha sömürü çarkına çomak sokturmaz
1980’li yıllarda Hollywood zombi efsanesi ile hayli hasılat yapar Beyaz perdenin zombileri köşeli köşeli hareket eden, ağırkanlı abilerdir ama nedense esas oğlan ya da esas kız dala mala takılır bi türlü kaçamaz Kahrolası zombi gelip çöker gırtlağına
İşin ters tarafı zombinin ısırdığı da zombileşir yamyamlar geometrik dizi hızıyla çoğalırlar Önüm arkam, sağım solum sobe
Duyda inanma!

HALBUKİ OYSA
Her ne kadar fazilet erdem gibi sunulsa da Demokrasi Haiti’ye yaramaz Particilik, çekişme, müdaheleler, darbeler ve iç savaş
Halkın ancak üçte biri iş bulabilir, % 80’i sefalet sınırının altında yaşar Cehalet kök salar, yarısı adını yazamaz
Eğer hayat bilgisi kitaplarına bakarsanız turizm bacasız sanayidir, gökten sağanak halinde döviz yağar
Gel gelelim turist milleti aykırı işlere merak salar Haiti de fuhuş ve uyuşturucu patlar, AIDS büyük bir hızla yayılır ve kontrolden çıkar Derken aile müessesesi sallanmaya başlar
Geçtiğimiz günlerde Haiti’de yaşanan depremin ardından can sıkıcı manzaralar göründü Gasp, terör, yağma
Cesetler kimsenin umurunda değil bir avuç tahıl için kan döküyorlar
Osman Sağırlı arkadaşımız Haiti’de belki 5 bin kare fotoğraf çekmiş Resimlere bakarken garip düşünceler geliyor aklıma
Yine eskisi gibi sazdan kulübelerde yaşasalar balık tutsalar, meyve toplasalar
Daha mı az mutlu olurlardı acaba?



İrfan Özfatura


__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.