Kurban |
04-27-2009 | #1 |
Gözyaşı
|
KurbanKurban, yanlış bir çeviri Hem sözcük anlamıyla, hem toplumsal tarih açısından Kurbanın özü, bir halkın Yaratan’a bağlılığını gösterme yükümlülüğüne uzanıyor; Güneş’e çocuklarını ya da çevre kabilelerden kaçırdıkları insanları kurban eden Azteklerden, Kabe çevresinde İslam’ı kabul etmeden de önce hayvanlarını kurban eden Araplara dek bütün halklarda aynı bağlılık gösterme biçimi varlığını sürdürüyor: insanın değer verdiği, kendi yaşamını sürdürmesini sağlayan ya da kurban edilmesi günlük yaşamda kabul edilemez olan bir şeyi feda etmesi Bugün “Kurban Bayramı” adıyla kutlanan bayramın özü bu İbrahim Peygamber’in oğlu İshak’ı adaması, sonra da kurban etmeye, oğlunu feda etmeye hazır olduğunu göstermeye çalışması ve sonra da kendisine onun yerine bir koyun feda etmesinin emredilmesinin özü bu Bağlılığını göstermek, bağlılığını fedakarlık olarak göstermek İbrahim Peygamber’e Tanrı koyun kesmesini emretmedi, oğlunu feda etmeyi göze alarak bağlılığını göstermesini istedi ve gösterdiği zaman oğlu yerine başka bir şey feda etmesine izin verdi Türkçedeki “kurban”la ilgili sözler hep buradan geliyor: “sana kurban olayım, annen sana kurban olsun, vatanım için canımı feda etmeye hazırım vb” İsa Peygamber’in çarmıha gerilmesi de bir başka kurban biçimi Hıristiyanlığın insanın Yaratan’a bağlılığı uğruna kendisini kurban edebileceği, feda edebileceği (ya da aynı zamanda insanın feda edilebileceği) fikrini öne çıkarmasına yol açan bir biçim Azizlik yolu böylece açılıyor ve bu Batı ile Doğu arasındaki temel ayrımlardan birini oluşturuyor: insanı, insanın fedakarlıklarını, çabalarını (ya da aynı zamanda insanın feda edilmesini) öven insanmerkezci bir Batı’yla insanın yerine başka bir şeyin feda edilmesine yönelen (ya da eğer bu bir aşamaysa, o aşamada ısrar eden) Doğu Dolayısıyla bütün ibadetlerini bir kurban figürü, Çarmıhtaki İsa çevresinde yapan Hıristiyanlıkla kurbanı yılda bir kez figürleştiren Müslümanlık arasında temel bir ayrım var Kırlarda beslendikten sonra asfalt yollarda sürüklenen, beton avlularda yerlere yatırılan koyun, inek, deve gibi canlıların kurban edilmesi karşısında dehşete kapılan gözümüzün, sayısız ressamın ve heykeltıraşın şekillendirdiği Çarmıhtaki İsa figürü karşısında dehşete kapılmamasında da önemli bir sorun var Sorun, Müslümanlık içinde kurbanın yanlış çevirisine takılmış olmaktan kaynaklanıyor; kurbanın kurban nesnesinden başka bir şeyi işaret ettiğini, aslında özünün insanla Yaratan arasındaki ilişki olduğunu, insanın bağlılığını göstermek üzere bir şey feda edebilmesi, fedakarlık yapabilmesi olduğunu görmemekten kaynaklanıyor Geçimini hayvancılıkla sağlayan bir toplum için hayvanlarını feda etmek bir yol olabilir Ama günlük hayatını bilgisayarda muhasebe yaparak, metro sisteminde idarecilik yaparak geçiren bir toplumun “hayvanlarını” feda etmesinde yanlış bir şey var Fedakarlığın özünden, dolayısıyla Yaratan’a bağlılığın özünden uzaklaştıran bir şey, biçimci bir çeviriden kaynaklanan bir şey var Türkiye, kuşkusuz bir köy toplumundan sanayi toplumuna doğru evrildikçe yaşayışını ister istemez yeniden düzenleyecek; yaşayışının temel değerlerini yeniden düzenleyecek Ve elbette bazı soruları yeniden soracak: “Mustafa Kemal yalnız mıydı?” Yalnızdı elbette, her kurban kadar, yaşamını kendisi feda eden ya da yaşamı feda edilen her kurban kadar yalnızdı Kurtuluş Savaşı’na katılan her er kadar yalnızdı ve tıpkı onlar gibi yalnız değildi arkadaşlarının yanında “Hazreti Muhammed yalnız mıydı?” Yalnızdı elbette, Mekke’den göç etmek zorunda kaldığı zaman da, Hendek Savaşı’nda galibiyet anı gelene kadar da, Kurayza aşiretinin ölüm kararı verildiği zaman da O dönemde Arabistan’da Müslümanlar yalnızdı Şimdi kurbanlık koçlar, koyunlar, inekler onlar da yalnızlar marketlerin ambarlarında, beton avlularda, bodrumlarda hiçbir fedakarlık özü taşımayan bir ölümü, paketlenip kolilenmeyi, canlı biçiminden et biçimine dönüşmeyi beklerken; insanların yeniden kurban eyleminin biçimini değil özünü görmeye başlayacak olmasını beklerken (Sahi, acaba bir çevirmen toplumu olsaydı, sadece çeviriye dayanarak yaşayan bir toplum olsaydı ne feda ederdi Yaratan’ına?) Ve bu arada, bir bayram hediyesi gibi, Yaşar Kemal Cumhurbaşkanlığı Onur Ödülü’nü alırken önemli bir konuşma yaptı Basın genel olarak konuşmayı çarpıtarak, bir “halklara-dillerine özgürlük” vurgusuyla manşete taşımayı yeğledi, oysa (Tercüme Bürosu’nun Türk yazarlarının gelişmesi için taşıdığı öneme de değinen) konuşma Kemal’in uzun zamandır dile getirdiği bir temayı yeniden ele alıyordu: yeryüzünün, dünyanın ve üzerindeki diğer canlıların insan tarafından (feda değil) yok edilmesini; bu yok etme süreci sona ermezse, insanın ve insanca tüm değerlerin yok olacağını söyledi Yaşar Kemal “Bugün milyonlarca insan, açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor Bugün, insanlar bambaşka, havsalalarımızın alamayacağı kadar değiştiler, başka bir türlü bir insan oldular, bile bile kendilerini öldürüyorlar Bugün dünyamız tükeniyor Birçok hayvanının, birçok ağacın, birçok böceğin, birçok kuşun soyu tükendi” diye devam etti “Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması, dünyamızdan bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır Bu, insanlığı insanlıktan çıkaran bir durumdur” Rembrandt’ın İbrahim Peygamber’in İshak’ı kurban etmesini tasvir eden tablosunda, Cebrail peygambere bir koyun getirmiyor Peygamberin elini tutuyor, emrin iptal edildiğini bildiriyor İshak’ın arkaya yatmış, gergin boynunun karşısında bıçak, peygamberin elinden kurtulmuş, düşüyor Ressam kurban nesnesinin yer değiştirmesini konu etmemiş, inancı uğruna oğlunu feda eden babanın insani gerilimine yoğunlaşmış Bugün insan bu gerilim noktasından çok uzakta, yeryüzünü inancı uğruna bile değil, tüketim tutkusu, hırsları için, Yaratan’a bağlılığını göstermek için değil kısa süreli çıkarları için yok ediyor Eğer gerçek bir fedakarlık bayramı varsa, insanın bağlılık duyduğu Yaratan’a (bu Yaratan’a ne ad verirse versin, ister Anne, ister kozmos, evren, doğa, ister Ülgen, ister Tanrı, ister Allah), yaşamında önemli olan bir şeyden fedakarlık ederek, annesine bir gününü ayırarak, daha az tüketip doğaya daha az zarar vererek, kredi kartından kurban parası çektirerek değil Yaratan’ın bir canlısının daha yeryüzünde özgürce yaşamasına katkıda bulunarak bağlılığını göstermeyi öğrenmesi gerekiyor Fedakarlık bayramınız kutlu olsun (Resimler, sırasıyla Figen Köprülü, Hz İbrahim Peygamber, Bir aktör Çarmıhtaki İsa’yı canlandırıyor, Sydney’de bir festival sırasında, Reuters fotoğrafı; Laurent de la Hire - solda koç görünüyor-, İbrahim İshak’ı Feda Ediyor; Rembrandt, İshak’ın Feda Edilmesi Yaşar Kemal’in konuşmasının -manşete yine anadil vurgusu çekilmiş- tam bir versiyonu için bkz Bianet)
__________________
|
Kurban Bayramı Tarihi |
10-02-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Kurban Bayramı TarihiKurban Bayramı Tarihi Kurban Bayramı adını Müslümanların büyük veya küçük baş bir hayvanı Allah rızası için kurban etmesinden alır Kurban, Arapça kökenli bir kelime olup Türkçe’ye Farsça’dan geçmiş bir sözcüktür Arapça “K-R-B” kökünden türemiş olup akraba kelimesiyle aynı kökene sahiptir “Yakınlık” veya “Yakınlaşma” demektir Kurban kelimesiyle “kul’un Allah’a yaklaşması” veya yakınlaşmasını sağlama anlatılır Kurban’ın ıstılahı anlamı Istılahta, yani bir İslam dini terimi olarak Kurban, Allah’a yaklaşmak ve Allah rızasına ermek niyetiyle kesilen, kurban edilen, hayvan demektir Kur’an’da geçen İbrahim peygamber ve oğlu İsmail ile ilgili kıssadan yola çıkarak, kurban kavramı, çok daha genel bir adanmışlığı, Allah için bireyin her şeyini feda edebilecek olmasını, Allah’a teslimiyeti ve ona karşı şükür içinde olmayı ifade etmektedir Kur’an ‘da Hac Suresinde geçen şu ayet, kurbanın islam inancındaki yerini özetler: “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir” Diğer Dillerde Kurban Kurban Bayramı farklı dillerde ve farklı kültürlerde, kültürel etkilerle de, farklı isimlerle anılmaktadır Arapça İyd-el Adha şeklinde okunan tüm dünyada yaygın olan bir isimdir Türkçede Kurban Bayramı olarak anılırken, Hindistan ve Pakistan’da bayrama genelikle Bakra Eid denir ki bunun anlamı “Keçi Bayramı”dır; bu ülkelerde sıklıkla kurban edilen hayvan keçidir Bakra Eid Güney Afrika’da da kullanılan bir isimdir Bangladeş’te kullanılan yaygın isimlerse Id-ul-Azha ve Korbani Id’dir Türkçe ismine benzer bir şekilde Bosna-Hersek, Bulgaristan da Koç bayram, Arnavutluk’ta Kurban Bajram şeklinde anılır Nijerya’da Babbar Sallah, Somali’de ve Kenya ile Etiyopya’nın Somalice konuşan bölgelerinde ise Ciidwayneey olarak anılır Tarihçe Tevrat’a göre İbrahim’in Eşi Sara’dan bir çocuğu olmuyordu ve İbrahim Sara’dan bir çocuğu olması durumunda bunu Allah’a Kurban olarak adadı “Tanrı, “İshak’ı, sevdiğin biricik oğlunu al, Moriya bölgesine git” dedi, “Orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun”, 8-9-10-11-12-13: İbrahim, “Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak” dedi İkisi birlikte yürümeye devam ettiler Tanrı’nın kendisine belirttiği yere varınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi Oğlu İshak’ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldıAma RAB’bin meleği göklerden, “İbrahim, İbrahim!” diye seslendi İbrahim, “İşte buradayım!” diye karşılık verdi Melek, “Çocuğa dokunma” dedi, “Ona hiçbir şey yapma Şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin” İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü Gidip koçu getirdi Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu”(Yaratılış: 22:2-8-9-10-11-12-13) Kur’an metinlerinde bahsi geçen çocuğun “yumuşak huylu bir erkek çocuk” olmasından bahsedilip ismini belirtilmemiştir Fakat genelde İsmail olarak tefsir edilir ve müslümanlar çocuğun İsmail olduğuna inanırlar Diğer İslami kaynaklara göre, İbrahim Peygamberin eşinin kısır olması nedeni ile bir çocuğu olmayınca (bazı rivayetlere göre 125 yıl) Allah’a yalvarır, dua eder Kendisinin ve eşinin yaşlı olduğu bir zamanda mucizevi bir şekilde oğlu olur Çocuk biraz büyüdüğünde, İbrahim peygamber rüyasında onu kurban etmesi gerektiğini görür Oğluna “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm Düşün bakalım, ne dersin?” dedi O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” der Peygamberlerin rüyaları normal insanların rüyalarından farklı olduğundan bu bir emir olarak kabul edilmiş ve İbrahim peygamber oğlunu kurban etmeye götürmüştür Ancak Allah’ın emriyle bıçak çocuğu kesmez Bu esnada Cebrail kucağında bir koç ile gelir Bu imtihan başarı ile geçildikten sonra tüm İbrahimi dinlerde Zilhicce ayının 10 günü aynı şekilde kurban kesilerek kutlanan bayram olmuştur İslam peygamberi , Hac gibi terkedilen İbrahim’ geleneği, tekrar hayata geçirmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Kurban |
10-02-2009 | #3 |
Aragorn561
|
Cevap : Kurbano taş ciddi ciddi havadamı duruyo ya (konuyu okumadım taşı soruyorum :D) teşekkürler (birazdan okumaya başlarım)
__________________
BU İMZAYA ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR Ankara 1 Sulh Ceza Mahkemesi, 30-10-2008 tarih ve 2008/666 nolu kararı gereği bu imza TELEKOMÜNİKASYON İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'nca engellenmiştir |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|