Hazar Hakanlığı |
04-09-2009 | #1 |
KRDNZ
|
Hazar HakanlığıHazar hakanlığı Hazar Kağanlığı, 5 ve 10 yüzyıllar arasında Karadeniz'in Kuzey kıyıları, Kiev'e kadarki bugünkü Ukrayna toprakları, Hazar Denizi'nin Kuzey ve Kuzeybatısını kaplayan geniş topraklarda hüküm sürmüş olan Türk devleti Hazar Kağanları Batı Göktürk'ün Asena sülalesindendir Bizans kaynaklarında Hazarlar, "Doğu Türkiye" olarak geçmektedir ve Bizanslılar Hazar hanedanına Türk hanı olarak hitap etmektedir İslamiyet'ten önce Türklerin tamamına yakını Tengrici olmasına rağmen Hazar Kağanı ve yönetim kademesindeki Türklerin çoğu, 740'lı yıllarda Museviliği benimsemiştir Bu din değiştirmenin şartları ve boyutu net olarak bilinmese de Avrasya tarihi açısından önemli olan bu bilginin doğruluğu su götürmezdir Birkaç akademisyen, Yahudileşmiş Hazarların birçok Doğu Avrupa ve Rus Yahudisinin ataları olduğunu düşünmektedir Tüm bunların yanısıra Hazarlar dini toleransın yaygın olduğu ve Paganizmin serbestçe yayıldığı bir toplumdu Sabir Türkleri'nin ve Batı Göktürk boylarının devamı olan Hazarlar, Göktürk birliği döneminde Göktürklerin Batı kanadını oluşturmaktaydı Göktürklerin yıkılmasından sonra bağımsızlaştı 7 yy ile 10 yy arasında Hazar denizi ile Karadenizin kuzeyinde egemenlik kurdular Daha çok Halife Osman'ın başında bulunduğu Araplarla ve Sasanilerle savaş yaptılar Kağanlık doğudan gelen Peçenekler sebebiyle zayıfladı ve Kiev Knezliği tarafından yıkıldı Yayılma alanı :Kağanlığın yayıldığı alan Batı Göktürk İmpartorluğu'nun batıda en uçta kalan noktalarıydı: Kırım, Kafkasya, Dinyeper, Don ve Volga arası, Hazar denizi çevresi Musevî, Bizans ve Arap kaynaklarına göre, Hazar ülkesinde yaşayan halkın büyük çoğunluğunun Onogur, Hazar, (Ön-) Bulgar, Sabir ve Peçenek gibi Türk boyları olduğu bilinmektedir Din : Hazarların dini çok tartışmalı bir konudur Yakın zamanlara kadar sadece yönetim kademesinin ve soyluların Museviliği benimsediği inancı hakimdi Ancak son dönemlerde yapılan kazılar, ölü gömme geleneklerinin değişmesinden, Museviliğin Hazarlarda sanıldığından çok daha yaygın bir din olduğu inancının yerleşmesine katkıda bulunmuştur Hazar Kağanlığı halkının bir kısmı Bizans'ın etkisiyle hristiyanlığı, bir kısmı güneydeki İslam ülkelerin etkisiyle müslümanlık ve museviliği benimsediler Bulan Kağan zamanında museviliği benimseyen Hazarların bir kısmı Gorgios Kağan zamanında hristiyanlığı benimsediler Bizans ile sıkı ilişkiler geliştiren Hazarlar karşılıklı kız vermelerle Bizans sarayıyla akrabalık bağları kurdular Arapların Kafkasya'da ilerlemelerini engelleyerek hristiyanlığın kuzeyden çevrilmesini engellediler Hazarlar bunların haricinde Slav'ların farklı dinleri de dahil birçok dini bünyelerinde barındırdılar Siyasi tarih : Döneminin en etkili devletlerinden biri olduğu Dünya ölçeğinden bakışta görülmekteHazarlar bağımsızlaştığında en yakın müttefiki Bizanstı Bizans ile siyasi ve askeri ilişkiler geliştirildi Sasani-Bizans mücadelesinde Bizansın yanında yer alan Hazar Kağanlığı, Bizans kayıtlarına göre 629'da Tiflis'i aldılar Bu sebeple Sasanilerin Kafkasya'daki nüfuzu yok oldu Resmen ortaya çıkışları 626-627 yılları, yani Bassileus Herakleios’un onlardan Sasani İran’a saldırıya geçmek için yardımcı kuvvet olarak 40 bin kişilik bir süvari birliği istemesi dolayısıyladır Ve gerçekten Bizans İmparatorluğu ile bazı Hazar önderlerinin Tiflis surları altındaki görüşmesini anlatan metin Hazarlar’ın tarihleri için güzel bir başlangıç olmaktadır 630 yılında tamamen bağımsızlaşan Hazar Kağanlığı döenminde, Hazar-Bizans hükümdar aileleri arasında evlenme dönemi başladı II Justiyanos hazar prensesiylle evlendi Bizans Imparatoru III Leon 733 yılında oğlu (V)Konstantin'i Hazar Kağanının kızıyla evlendirdiOndan önce Bizans Imparatoru Herakleios 7yy Hazarlar ile bir savunma antlaşmasını gerçekleştirdi 665 yılında Bulgarlarının kurduğu Büyük Bulgarya Hanlığı'nin yıkılmasıyla Dinyesper'e kadar olan topraklar Hazarlara katıldı Bu tarihte Sasanileri yıkan müslüman Araplar, Halife Osman ve Emeviler döneminde Hazarlarla şiddetli savaş verdiler Bazı dönemlerde Araplar Kafkas içlerine kadar geldiler Ancak Abbasiler döneminde geri çekildiler 7 ve 9 yüzyıllar arasında güçlü ordusuyla ve Bizansla iyi münasebetleri nedeniyle bu dönem bölge için "Hazar Barış Çağı" olarak adlandırılır Çünkü bölgede ticari hayat ve ekonomi gelişmiş, dini hoşgörü ön plana çıkmış ve halkın refahı yükseklere ulaşmıştı Bu dönemde ticaret ilişkisiyle ülkede musevilik yayıldı Bizans ilişkisiyle hristiyanlık, abbasilerle de müslümanlık halk arasında yayıldı Dini hoşgörü ön plana çıkarıldı 7-10 yüzyıllarda kuvvetli teşkilatı, canlı ticarî faaliyeti, dinî hoşgörüsü ve iktisadî refahı ile Kafkaslar ve Karadeniz'in kuzey düzlüklerinde îtil (Volga)'den Özü(Dnyeper)'ye, Çolman(Kama)'a ve Kiyefe uzanan sahada siyasî istikrar sağlayan Hazar hakanlığı Doğu Avrupa tarihinde büyük rol oynamış en önemli Türk devleti olarak görülmektedir Hakanlığa ad veren Hazarların yukarıda gördüğümüz tarihî seyir dolayısiyle, Sabar Türklerinin devamı oldukları îslam yazarı el-Mes'üdî (10 yüzyıl)'nin bir kaydı ile de kuvvet kazanmıştır Kafkaslarda zenginleşen Hazar Kağanlığı, Büyük Bulgarya Hanlığı'nı yıkarak ortaya çıkan Rus Kiev Knezliğini de ticaret yoluyla kalkındırdı Macarların Orta Avrupa'ya göçmesinde Hazarların etkisi vardır Zira Macarlar'a Üç Hazar boyu (Kavarlar) katılmıştı Öte yandan, Bulgarların parçalanmasında da Hazarlar'ın etkisi vardır Hazar ordusunda ücretli askerliğin yaygın hale gelmesi ve itaatin gittikçe azalması orduyu güçsüzleştirdi Bu durumdan yararlanan Rus Kiev Knezi başkent İtil ve Kafkasya'ya akın düzenledi ve Hazarları yok ettiRuslar Hazarlara saldırırken bunu fırsat bilen Bizansda saldırır(1016)(Kaynak:Jean Paul RTürk Tarihi) Daha sonraları Hazar boyları doğudan gelen Peçeneklere karıştılar Öte yandan Museviliğin Doğu Avrupaya yayılmasında Hazarlar'ın etkisi olduğu söylenir Hazarların yıkılmasından sonra Yahudi Hazarların Kiev'e, İspanya'ya, Bizans'a ve Irak taraflarına gittiği düşünülüyor Birçoğunun da Macarlara katıldığı biliniyor Polonya, Orta Avrupa ve Kırımdaki Yahudilerin Hazarlardan giden Yahudiler olduğu tahmin edilmektedir Gittikçe küçülen Hazar Hanlığı'nın Hazar denizi kıyısında bir süre devam ettiği tahmin edilmekte ve diğer boyların doğudan gelen Peçenek ve Kıpçaklara karıştığı düşünülmektedir Hazarların başında bulunan kişiye "Kağan", komutana ise "Kağan Beg" denmekteydi Kağanlar: Hozarik (Hazarların efsanevi lideri) Karadaç (450ler) Tong Yabgu (618-630) Buri Şad (630-650) İrbiş (650-?) Halga (660-680) (Kaban) Busir (690-715) (Ibuzir Glavan) Barçik (715-731) Bihar (732-?) Prisbit (730lar) Baghatur (740-760) Kağan Tuvan (825-830) Tarkan (840lar) Zaçhariah (861ler) Hazar Beyleri (Komutanlar) Yazır Bulaş (600ler) Çorpan Tarkan (630ler) Alp Tarkan (700ler) Tarımaç (730lar) Hazar Tarkan (737ler) Arap istilası sonrası Kağanlar: Bulan (740lar) Obadiah 786-809 Hezekiah Manasseh I Hanukkah Isaac Zebulun Manasseh II Nisi Aaron I (900ler) Menahem Benyamin (920ler) Aaron (920-940) Joseph (940-965) ?? David of Taman (986-988) Georgius Tzul (?-1016) Tarihe etkileri : Hükümdar ve yönetim kesiminin sonradan Musevilik dinini seçtiği Türk kavmidir Araplarla ilk karşılaşan Türki devlettir Hazar Denizi'ne isimlerini verdiler Ruslar devlet örgütlenmelerinde ve ticarette Hazarları örnek almışlardır |
Cevap : Hazar Hakanlığı |
09-24-2009 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Hazar HakanlığıHazar Kağanlığı Hazar Kağanlığı ← 630 – 1030 → Başkent Semender ve İtil Resmi dili Hazarca Dini Şamanizm, Musevilik, Hristiyanlık, İslam Etnik Gruplar Hazarlar, Bulgarlar, Macarlar, Slavlar, Oğuzlar Yönetim Kağanlık Tarih - Kuruluş tarihi 630 - Yıkılış tarihi 1030 Hazar Kağanlığı, 7 ve 10 yüzyıllar arasında Karadeniz'in Kuzey kıyıları, Kiev'e kadarki bugünkü Ukrayna toprakları, Hazar Denizi'nin Kuzey ve Kuzeybatısını kaplayan geniş topraklarda hüküm sürmüş olan [1] ve Doğu Avrupa'da düzenli bir devlet kuran Türk devleti[2] Hazar kelimesi, gez anlamına gelen kaz kökünden türemiştir[2] Ka-zar; gezer yani serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan anlamına gelmektedir[3][4] Hudud ul-'alam adlı esere göre, Hazar Kağanları Ansa' sülalesindendir (bunun Batı Göktürk'ün Asena olduğuna dair iddialar bulunmakatadır)[5] ve Orta Asya'dan gelmişlerdir[6][7] Hazarların bir süre Büyük Hun Devleti'e bağlı kavimler arasında bulunmuş olmaları ihtimali vardır[8] 586'dan sonraki Bizans kaynaklarında Hazarlar, "Türkler" olarak geçmektedir[9] İslamiyet'ten önce Türklerin tamamına yakını Tengrici olmasına rağmen Hazar Kağanı ve yönetim kademesindeki Türklerin çoğu, 740'lı yıllarda Museviliği benimsemiştir[10] Birkaç akademisyen, Yahudileşmiş Hazarların birçok Doğu Avrupa ve Rus Yahudisinin ataları olduğunu düşünmektedir[10] Tüm bunların yanı sıra Hazarlar dini toleransın yaygın olduğu ve Paganizmin serbestçe yayıldığı bir toplumdu[10] Hazar Denizi'ne adını veren Hazarlar,[7] daha çok Halife Osman'ın başında bulunduğu İslam Devleti ve Sasanilerle savaştılar Kağanlık doğudan gelen Peçenekler sebebiyle zayıfladı ve Kiev Knezliği tarafından yıkıldı Hazarların kökeni Hazarların etnik kökeni hakkında kesin bir kanıt olmamakla beraber bu konuda araştırma yapmış bazı SSCB'li tarihçilere göre, Kuzey Kafkasya'nın yerli halklarından biridir DM Dunlop ve PB Golden adlı araştırmacılarsa Hazarların, Tiele veya Uygur soyundan geldiğini kabul etmektedirler [11] El-Mes'üdî'ye göre, Hazarlar, Sabar Türkleri'nin devamıdır ve "Hazar" adıyla Bizanslı ile İranlılar tarafından tanınmışlardır, fakat aynı zamanda "Türk" olarak da anılmışlardır Çin kaynaklarında ise "Türk-Hazar" (T'u-küe Ho-sa-K'o-sa) adı ile zikredilmişlerdir[12] Hazarca'nın, eski Türk dili ve Uygurca'nın etkisinde kalmış, Hunca ve Bolgarca gibi Türk lehçelerinin Oğur öbeğine bağlı bir lehçe olduğu görüşünde birleşen araştırmacılar da vardır Hazarların çağdaşı olan Arap seyyah ve coğrafyacı İbn Havkal ve İstahrî, Hazar ismini; ne bir milletin, ne de bir halkın ismi olduğunu belirtip sadece başkenti İtil olan ülkeye verilen isim olarak nitelemişlerdir[13][14] Hayfa Üniversitesi'nden Dr Simon Kraiz, Dimitri Vasilyev'in bulgularına dayanarak, Eylül 2008'de Hazarlardan kalma Samosdelka köyünde bulunan yazılarda Hazarların; Ruslar, Gürcüler, Ermeniler ve diğer milletler hakkında birçok yazı yazdığını keşfedildiğini belirtmiştir Buna rağmen Hazarlar, kendileri hakkında neredeyse hiçbir şey yazmamışlardır[15] Hazarları; Ak-Hazarlar[16] ve Kara-Hazarlar olarak ikiye ayıran İstahrî, Ak-Hazarların çarpıcı bir yakışıklılığa, mavi göze ve kırmızımsı bir saça sahip olduklarını; bunun yanında Kara-Hazarların sihayımsı derilli bir çeşit kızılderili olduğunu ileri sürer[17] Siyasi tarih Kağanlığın kuruluşu 600'lü yıllarda Batı (mor) ve Doğu (mavi) Göktürk kağanlıkları Açık renkli alanlar mutlak hâkimiyet bölgesini, koyu renkli alanlar ise etkisini gösterdiği bölgeleri ifade etmekte Sabir Türkleri'nin ve Batı Göktürk boylarının devamı olan Hazarlar, Göktürk birliği döneminde Göktürklerin Batı kanadını oluşturmaktaydı[18] Göktürklerin yıkılmasından sonra bağımsızlaşıp Kuban Irmağı'yla Azak Denizi arasındaki araziye yerleşmişlerdir[18] Bu bölgedeki diğer Türk kavimlerini içlerinde eritip[19] 7 yy ile 10 yy arasında Hazar denizi ile Karadenizin kuzeyinde egemenlik kurmuşlardır[20] X yüzyıl İslam tarihçisi Mes'udî, İranlıların Hazar adını verdikleri kavime Türklerin Sabar (Sabir) dediklerini bildirmektedir[21] Ayrıca bu bölge doğudan batıya doğru gelişen büyük göç hareketlerinin yolu üzerinde bulunduğundan; Hun, Ogur, Fin-Ugor ve Avarlardan kalan kütleler de burada hayatlarını devam ettirmişlerdir[22] Hazarların Orta Asya'dan bu bölgeye gelmelerinin tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hazarlar hakkında bilgi veren Gürcü kaynaklarına göre, Hazarlar bu bölgeye milattan önceki devirlerde gelmişlerdir[23] Hazarların tarih sahnesine çıkışları kaynakların ifadesine göre, MS II yüzyılın sonlarına doğru olmuştur[23] MS 198 yılında Barsiller'le beraber Ermenistan'a saldırmışlardır MS 3 yüzyılın başlarından MS 4 yüzyılın ortalarına kadar Ermenistan bölgesinde Bizans'a karşı Sasani Devleti'yle beraber savaşan Hazarlar,[10] MS 4 yüzyılın ikinci yarısından itibaren Sasanilerin Ermenistan'ı ele geçirip komşularına karşı istilacı bir siyaset izleyince, Hazarlar bu defa Bizans'la anlaşarak, onlara karşı savaşmaya başlamışlardır[19] 363 yılında Bizans imparatoru Julian'ın Ermenistan'da bulunan Sasanilere karşı yaptığı savaşa Hazarlar da katılarak Bizans'a yardım etmişlerdir Bunun üzerine Sasaniler, Kafkasya'da bulunan kabilelerle anlaşarak onların Hazarlara saldırmalarını sağlamışlardır[19] Hazarlar, 5 yüzyılda, Attila'nın 434 yılında Hun imparatoru olması üzerine bir süre Hunlara tâbi olmak zorunda kalmışlardır[24] Ancak Attila'nın ölümünden sonra dağılan Avrupa Hun İmparatorluğu'ndan ayrılan Hazarlar, yeniden Sasani topraklarına saldırmaya başlamışlardır Bu durum karşısında Sasani imparatoru, Bizans'tan yardım istemek zorunda kalmıştır[25] Bundan sonra Hazarlar ile Sasaniler arasındaki savaşlar 558 yılından itibaren sürekli olarak devam etmiş ve Sasani hükümdârı Derbent ve Kafkasya'daki geçitlerde bir dizi kaleler inşa ettirmiştir[25] 5 yüzyılda ortaya çıkan Avarlar da bir süre Hazarları hâkimiyetleri altına almışlardır Sasani hükümdârı Anuşirvan, Hazarlara karşı Derbend (Bâb el-Ebvâb) kalesini yaptırmıştır İyice kuvvetlenen Hazarları yenemeyeceğini anlayan Anuşirvan onlarla dost olma yoluna giderek, onlardan gelecek tehlikeleri önlemeye çalışmıştır[26] Hazarlar, 626-627 yıllarına doğru Bizans imparatoru Herakleios'la anlaşmaya varıp kumandan Çorpan Tarhan önderliğinde, Aras Nehri'ne kadar bütün Kuzey Azerbaycan'ı ele geçirerek bazı Ermeni kitlelerini egemenliği altına almışlardır 628 yılında kış mevsiminin başlaması yüzünden o yıl alınamayan Tiflis, ancak 629 yılında Hazar kumandanı Çorpan Tarhan'ın başarıyla yürüttüğü harekat neticesinde Hazar Yabgusu tarafından zapt edilmiştir Böylece Sasaniler artık büyük bir devlet olmaktan çıkarılmış ve Hazar Hakanlığı, İran karşısında Bizans'ın en iyi müttefiki haline gelmiştir[19] Bu sırada Hazarlar, henüz bağımsız bir devlet değillerdi Fakat Göktürk Devleti'nin 582 yılında Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrılmasından ve daha sonra da Batı Göktürk Devleti'nin yıkılmasından sonra kendi başlarına bağımsız bir hanlık olarak tarih sahnesine çıkmışlardır Süratle siyasi ve askeri nüfuzlarını genişleten Hazarların tam bağımsız bir devlet haline gelmeleri ise 630 yılını bulmuştur[27][28] Kağanlığın yükselişi Kağanlığın yayıldığı alan; Batı Göktürk İmpartorluğu'nun batıda en uçta kalan noktalarıydı: Kırım, Kafkasya, Dinyeper, Don Nehri ve Volga arası, Hazar Denizi çevresidir[12] Hazar-Arap ilişkileri Halifeliğin 730'larda genişlemesi Historical Atlas, William R Shepherd, 1923 Hazar-Bizans işbirliği karşısında zayıflayan Sasani İmparatorluğu, 632-634'lerde İslam kuvvetleri tarafından çökertilip İran toprakları Arapların eline geçince "İslam İleri Harekâtı" bir yandan Ermenistan yolu ile Kafkaslar'a doğru bir yandan da Suriye üzerinden Anadolu içlerine kadar gelişmeye başlamıştır Araplarla Hazarların mücadeleleri şiddetli ve devamlı olmuştur İlk büyük taarruz, 651-652 yıllarında Halife Ömer zamanında yapılmış ve İslam orduları Hazar topraklarına girip Derbent'i alarak Hazarların bu sıralardaki başkentleri olan Belencer'e [29][30] kadar ilerlemiş ancak Hazarlar tarafından geri püskürtülmüşlerdi Belencer'in Araplar tarafından istila edilmesinden sonra Hazarlar, başkentlerini Aşağı İdil civarına nakletmişlerdir Daha sonra güneye doğru ilerleyerek Ermenistan'a girmişlerdi[31] Karadeniz'in kuzeyindeki Büyük Bulgarya Hanlığı'nın kuvvetli Hazar genişlemesi karşısında dayanamayarak İdil Bulgarları ve Tuna Bulgarları olarak ikiye ayrılması sonucunda Dinyeper'e kadar olan düzlükler Hazarların eline geçmiş[32] ve Hakanlık, Kafkaslar'ın güneyinde de İslam İleri Harekâtı'na karşı yolları kapamıştı 7 yüzyıl sona ermeden Hazarlar, Kırım'ı ele geçirip Azak Denizi çevresinde tam bir hâkimiyet sağlamışlardır ve böylece Hazar Denizi'nden Dinyester'e Kafkaslar'ın güney eteklerinden Oka Nehri'ne kadar bütün bölgeyi ve Kırım'ı ellerine geçirmişlerdir[33] 651-652'deki ilk karşılaşmadan sonra Halife Osman'ın 656'da şehit edilmesinden ve Halife Ali'nin halife seçilmesinden sonra meydana gelen karışıklıkların Kafkaslar yönündeki İslam saldırılarını azaltması üzerine harekete geçen Hazarlar, Arrân'a kadar indiler Hazar-İslam savaşları yaklaşık yarım asırdan fazla süren sınır boyu çarpışmalarıyla devam etmiş ve daha sonra da İslam orduları, Emevi Halifesi Muaviye zamanında Kafkas taarruzlarına yeniden başlamıştır Ancak Arapların 717'de İstanbul'a yürümek üzere Kafkaslar'dan ayrılmak zorunda kalmasıyla, Hazar taarruzu karşısında kalan diğer Arap kuvvetleri geri çekilmiştir Bunun üzerine Hazar ordusu 717-718 yıllarında Şirvan'a girmiş ve Azerbaycan'ın büyük bir kısmını işgal etmiştir[34] Bundan sonra Kafkaslar bölgesi, iki devlet arasında sürekli el değiştirdiği için İslam orduları, Kafkasya'nın kuzeyinden öteye geçememişlerdir[35] Hazarlar, Kafkasya'da ilerleyen Araplara karşı, 731'de büyük bir güç toplayarak karşı saldırıya geçip Arapları ağır bir mağlubiyete uğratarak, geçmişte Hazarlara karşı birtakım başarılan kazanmış, Ermenistan valisi Cerrah'ı öldürdüler[35] Hazar ordusu bu savaşta Musul önlerine kadar gelmiştir Araplar böylece tekrar Azerbaycan'a gerilemek zorunda kaldılar Buna karşı Sait El-Hareşi komutasında yeniden toparlanan Araplar, Hazarları geri püskürttüler Döneminin en etkili devletlerinden biri olduğu 820 yılında Hazar Kağanlığı 732-733 yıllarında daha sonraları halife olacak olan Mervan bin Muhammed, Ermenistan'a ve Azerbaycan'a vali tayin edildi Araplar en önemli başarılarını onun zamanında elde ettiler[35] Araplar, Semender ve birkaç Hazar şehirini de ele geçirdiler Bu savaşta ölü ve esirler veren Hazar hakanı, Arap hâkimiyetini ve İslamiyet'i kabul etmek şartıyla barışa razı oldu Bunun üzerine, yapılan antlaşmaya göre başkent İdil'de iki fakih kalacak ve Hazarlara İslamiyet'i öğretecekti Ancak Hazar hakanının Müslümanlığı çok uzun sürmemiş ve hakan, Arapların gitmesini müteakip eski dinine dönmüştür[35] Böylece de İslamiyet, gerek Hazarlar arasında gerekse de bu topraklardaki diğer kavimler arasında güçlü bir şekilde yayılma fırsatı bulamamıştır Mervan'ın bu seferinden sonra İslam-Hazar ilişkileri genelikle dostane seyretmiştir[36] İslam halifeliğinde Abbasiler'in iktidara geldiği, 763'ten sonra, Arap-Hazar mücadeleleri eski hızını kaybetmiştir[37] Hazarların Müslüman ülkelerine son akınları Halife Harun Reşid zamanında olmuştur Halife Harun Reşit, kumandanı Yezid'i Hazarların üzerine göndermiş ve o da Hazarları Ermenistan'dan çıkarmayı başarmıştır[38] Bundan sonra Arap kaynaklarında Hazarların hücumlarından bahsedilmemektedir Böylece Güney Kafkaslar'da hâkimiyet için yapılan Arap-Hazar mücadelesi sona ermiştir Hazar-Bizans ilişkileri Hazarlar, 7 ve 8 yüzyıllarda nüfuzlarını arttıran Hazarlara, 7 yüzyılda Kırım Gotları tâbi olmuşlardır Hazarlar 787 yılında Güney Kırım'daki Doros (şimdiki Mangup) kalesini ele geçirmişler ve böylece Gotların Kırım'daki hâkimiyetini sona erdirmişlerdir[39] 8 ve 9 yüzyıllarda büyüyerek sınırları batı ve kuzey yönünde genişleten Hazar Kağanlığı, Doğu Avrupa'nın güçlü devletlerinden biri olarak her kavimden belli şartlara göre vergi almıştır[40]Karadeniz'in kuzeyi, Karadeniz sahilleri, Kuban Nehri boyları ve Kırım'ın Hazarların eline geçmesi üzerine Bizans ile Hazarlar arasındaki ilişkiler büsbütün sıklaşmıştır[41] 695 yılında askeri bir darbeyle tahttan indirilen II Jüstinyen, Kırım'daki Gotların yanına kaçmış, Gotlar da onu Kırım'ın o zamanki hakimi olan Hazar hakanı Busir'e teslim etmişlerdir 704'te Busir, kızkardeşini II Justinianos ile evlendirmiştir Tarihçi Theophanes'e göre; Bizans'ın yeni imparatoru III Tiberius, 705'te II Justinianos'un ölü ya da diri yakalanıp kendisine teslim edilmesi karşılığında büyük bir armağan teklif etmesi üzerine Busir, Tmutarakan temsilcisine II Justinianos'un ölüm talimatını verdiyse de[42] II Justinianos, karısının yardımıyla kurtularak Konstantinopol'e döndü ve Bulgar hükümdarı Tervel Han'ın yardımıyla tekrar tahta geçti Bu arada Cherson'u ele geçiren Hazarlara 710'da savaş açtı Cherson'u ele geçirmesine karşın Hazar hakanından da yardım alan Chersonlu isyancılar, Kırım'ı ele geçirdi Bu sırada savaşa giden ordu, 711'de Philip'in tarafına geçti ve II Jüstinyen asıldı[43] 950 yılında Hazarlar Araplar karşısında Hazarlar ve Bizanslıların beraber hareket etmesi III Leon zamanında da devam etmiş ve III Leo, oğlu V Konstantin'i Hazar kağanı Bihar'ın kızıyla evlendirmiştir Bu evlilikten doğan Hazarlı Leon 775'te tahta çıkmıştır Kurulan akrabalık bağlarıyla birlikte iki ülke arasında ticari ilişkiler gelişti Hazarlar da 834-835 yıllarında saldırılardan korunmak için Sarkel Kalesi'ni yaptırmak isteyince, Bizans imparatoru Theophil'e elçi göndererek kendisinden destek de aldılar[44] Hazar-Bizans ilişkileri, imparator Romanos Lekapenos döneminde Bizans'ın Yahudilere olan tutumu nedeniyle bozulmuştur Bu yüzden Bizans'tan kovulan birçok Yahudi, Hazar ülkesine sığınmış ve 932 yılında Bizans'la Hazarzarların arası tekrar açılmıştır[45][44] Bunun üzerine Hazar hakanı ülkesindeki Hıristiyanları takibe başlamış, bunu duyan I Romanos da Kiev Knezi I İgor ile anlaşarak onu Hazarlara karşı bir sefer düzenlemeye ikna etmiştir[46] Bir süre sonra Bizans-Hazar ilişkileri daha da bozulmuş ve Bizans; Uz, Peçenek, As ve Alan kabileleriyle anlaşarak onları Hazarlara karşı saldırtmışsa da Hazarlar bu saldırıları geri püskürtmüşlerdir[47]
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Hazar Hakanlığı |
09-24-2009 | #4 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Hazar HakanlığıHazar-Rus ilişkileri 9 yüzyılın ortalarında; Ruslar (Kırmızı), Slavlar (Gri), Gotlar (Mor) ve mavi çizgiyle belirtilen Hazarların egemenlik alanı Rus-Hazar ilişkileri yıllıklara göre 859'da başlamıştır Yıllıklarda 859 olayları anlatılırken: "Hazarlar, Rus kabileleri olan Polyan, Severyan ve Vyatiçler'den her ev başına bir sincap kürkü ile gümüş para aldılar" şeklinde geçmektedir[48] Rurik'in yerine geçen Novgorod Knezi Oleg bu duruma bir son vermek için 884 yılında Severyanların üzerine gidip, onların Hazarlara vergi ödemelerini istemediğini söylemiştir[48] 884 yılında Ruslar, diğer Slav kabileleriyle birleşerek Hazarlara karşı birlik meydana getirdiler ve Hazarları iyice zayıflattılar 892 yılında Ruslar, 55 gemiyle Hazar Denizi'ne inmişler; Ciyl ve Deylem sahillerine, Taberistan ve Abiskon topraklarına asker çıkarıp, çevreyi yakıp yıkmışlar ve topladıkları ganimetlerle geri dönmüşlerdir Geri dönüşleri sırasında da elde ettikleri ganimetlerin bir kısmını Hazar hakanına vergi olarak vermişlerdir Ancak; Rusların yaptıklarını öğrenen Hazar hakanının müslüman askerleri, hakandan Ruslara saldırmak için izin istemişler ve bu izni alarak Ruslara saldırmışlardır[49] 9 yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ruslar, Hazar ülkesinde özellikle ticari alanda etkili olmaya başlamışlardır Rusların sahip olduğu bu rahatlık, Kiev Knezi I İgor'un Kiev şehrini ele geçirerek buraya yerleşmesini sağlamıştır[39] Girdiği uzun mücadeleler sonucunda Dinyeper Nehri üzerinden Karadeniz'e inen büyük ticaret yolunu ele geçirerek, bazı Slav kabilelerini Hazar egemenliğinden almıştır Ruslar, yine bu bölgede Hazar hâkimiyetine son vererek, dağınık bir halde yaşayan Slav kavimlerini bir daire altında toplayarak devlet haline getirmişlerdir Ruslar, ilk defa 913'te Hazar ülkesine bir sefer düzenlemişlerdir Ona göre bu Rus akını Hazar hakanının izniyle olmuş ve Ruslar elde edecekleri ganimetlerin bir kısmını hakana vermişlerdir Ancak Hazar hakanı 925'te kendisinin izni olmadan Rusların tekrar bir akın düzenlediğini öğrenince, kuvvetlerini göndererek geri dönen Rusların yolunu kesmiştir İgor'un 935'lerde tekrar Tmutarakan şehrine saldırdığı bir sırada Bizans da Rusların yardımıyla Kırım'daki Hazar topraklarına saldırıp bir kısmını ele geçirmişlerdir Hazar kağanı II Aaron, buna 939'da bir misilleme yapmış ve Kırım'ı tahrip etmiştir Hazarlar, İgor'un 941'de Bizans'a yaptığı sefer sırasında da Bizans donanmasını imha etmişlerdir 944'te Ruslar, o dönemde Müslüman Kafkasya'nın merkezi olan Azerbaycan'ın Berde şehrine kadar inerek her tarafı yağmalamışlar, ancak Hazarlar onlara karşı hiçbir tedbir almamışlardır[50] I Svyatoslav, 965'te Hazarlar üzerine yürüdü ve Sarkel'i aldı[51] I Svyatoslav daha güneye inerek Peçenek ve Uzları Hazarlar üzerine saldırttı Sonra Kerç Boğazı'nı ve Kafkasya'nın Kuban sahillerini ele geçirdi Hazar-Diğer Türk boyları ilişkileri 9 yüzyılın ortalarına kadar gelişmesini sürdüren Hazar Kağanlığı, topraklarında yaşayan Türk kavimleri tarafından 9 yüzyılın sonlarına doğru birtakım saldırılara uğramıştır Doğudan gelen Kıpçak ve Uzların Hazar ülkesine saldırmasına karşın Hazarlar bu saldırıyı durdurdu ancak, onları tam olarak mağlup edemediler[52] 854 yılında Kabarlar, daha sonraları Macarlar ve Bulgarlar, Hazar hakimiyetinden ayrılmışlardır Ayrıca doğudan gelen Peçenek saldırıları da Hazar Kağanlığı’nın zayıflamasında etkili olmuştur Peçenekler 860-880 yılları civarında Uzların baskısından kurtularak Hazar yurdu içinden batıya doğru geçmişler ve İdil Nehri'ni aşarak Don ve Kuban boylarına gitmişlerdir[53] Volga boylarına yerleşen Macarların Hazarların idaresinde teşkilatlanması sonucu Arpad Hanedanı ortaya çıkmıştır[54][55] 9 yüzyılın sonlarına doğru Bulgarlar ve Peçenekler, Macarlara saldırınca, Hazarların himayesindeki bu devlet yıkılmış ve Macarlar bu olaydan sonra bugünkü Macaristan'a yerleşmişlerdir[54] 9 yüzyılın başlarında Peçenekler, Hazarlara yeniden saldırmışlar, fakat Oğuzların Hazarlara yardım etmesi sonucu Peçenek saldırısı savuşturulmuştur 965'teki Rus seferinden sonra eski gücünü kaybeden Hazarların yıkılmasında Ruslar birinci derecede etkiliyken diğer Türk boyları ikinci derecede etkili olmuştur[52][53] Gerek Peçenek, Uz, Kuman-Kıpçak gibi Türk kabilelerinin saldırıları gerekse 970'ten itibaren Hazarların hakimiyeti altında yaşayan kabilelerin birer birer kopmasıyla Hazarlar büyük bir güç kaybına uğramıştır[56] Hazarların bir kısmı 965'ten sonra Kırım'a; diğer bir kısmı da Hazar Denizi ile Kafkaslar arasındaki bölgeye çekilerek varlıklarını devam ettirmişseler de zamanla Hazarların kontrolünden çıkan topraklardaki Hazarlar arasındaki bağlantı çeşitli Türk boyları tarafından kesilmiştir[50] Doğu kaynaklarının Kıpçak, Bizans kaynaklarınınsa Kuman dedikleri boyların, Batı Sibirya'dan ayrılarak Volga boylarına doğru ilerlemesi, Hazarların Harezm ve Türkistan'la olan ilişkilerini kesmiş ve buralarla olan ticari ilişkilerini bitirmiştir[57] Askeri ve ekonomik yönden buhran yaşayan Hazarlara son darbeyi Kıpçakların indirmesinden sonra Hazarlar, bir müddet daha Kırım’da kalsa da 11 yüzyıl içerisinde bir kısmı Kumanlara bir kısmı da Ruslara karışarak onların içerisinde kaybolup gitmişlerdir Kuman-Kıpçak ülkesi de 1299’da Moğollar tarafından istilaya uğramıştır Kağanlığın çöküşü 1015 yılında Hazarlar Bizans ile Hazarlar arasındaki siyasi rekabet, Kırım üzerinde hakimiyet kurma isteğinden dolayı çıkmıştır Hazarlar, I Svyatoslav'ın güneye inerek Kerç Boğazı'nı ve Kafkasya'nın Kuban sahillerini ele geçirmesinden sonra Azak ve Kırım taraflarında varlıklarını devam ettirmişlerdir Bizans kaynaklarına göre, Ruslar ve diğer Türk boylarıyla anlaşıp Hazar Devleti'nin yıkılmasına sebep olmuştur Öyle ki 1016-1019 yılları arasında Bizans'la işbirliği yapan Ruslar, Hazarların Tmutarakan'daki Hazar topraklarına saldırmışlar ve Tmutarakan ile civar topraklar, Bizans imparatoru II Bazil'in gönderdiği donanmanın yardımıyla I Svyatopolk tarafından zaptedilmiştir Bu savaştan Hazarların son hakanı olan Georgius Tzul esir edilmiştir Hakan Hıristiyanlığı kabul ederek Arbon unvanını almıştır Mstislav bundan sonra Tmutarakan knezi olmuş ve 1022'de ordusuna aldığı Hazarların da yardımıyla Kievdeki kardeşi I Yaroslav'a karşı savaşmıştır 1016'dan sonra egemenliklerini Aşağı İdil boylarında, Azak ve Kırım'da küçük prenslikler kurarak sürdüren Hazarlara son darbeyi 1030 yılında Peçenekler indirmiştir[32] Rus yıllıklarındaki 1095 yılına ait kayıtlardaysa Hazarlar artık Rus knezlerine tâbi olarak zikredilmektedirler[58][59] Hazarlara karşı savaşması için kışkırtılan Bizans imparatoru da, Rus ordusuna yardım etmek üzere Bizans donanmasını göndermiştir Hazar Kağanlığı, Bizans İmparatorluğu'nun da etkileri sebebiyle 11 yüzyılda çökmüştür[44] Şaban Kuzgun, Hazarların çöküş sebepleri iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır Dış sebeplerin en önemlisi, Hazarların coğrafi bakımdan son derece önemli bir bölgeyi ellerinde tutuyor olmalarıdır İç sebeplerin başlıcaları ise;
Devlet teşkilatı Bir Hazar askeri savaş esiriyle birlikte Hazar Kağanlığı'nın devlet teşkilatı aslında Göktürk Devleti'nin teşkilatının bir devamı olmakla beraber bazı konularda farklılık göstermektedir Hudud ul-'alam adlı esere göre, devletin başında bulunan hakan, Aşina sülalesinden gelmekte ve Türk geleneklerine uygun olarak ilahi kaynaklı sayılmaktaydı Bu yüzden hakan olmak için belirli bir sülaleye mensup olmak gerekliydi[5] Diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Hazarlarda da kağanın sihirli bir kudreti olduğuna inanılırdı Halkın başına kuraklık, kıtlık, savaşlarda başarısızlık ve başka uğursuzluklar geldiği zaman, kağan bundan sorumlu tutulur ve bu durum onun ölümüne neden olurdu[63] Kağanın yardımcısına Kündür, onun da yardımcısına çavışgır denmekteydi Bu 3 kişinin dışında kimse kağanın yanına giremezdi Kağanın düşmana karşı gönderdiği ordu yenilgiye uğrarasa, kaçarak geri dönenler öldürülür, kumandan ve kağan yardımcısı cezalandırılırlardı Hazarlara bağlı diğer kavimler, merkezden gönderilen İl-teber veya tudun denilen kişiler tarafından yönetiliyorlardı[63] El İstahrî'ye göre, Hazar ordusu 12000 kişilikti Askerin küçük bir kısmı hariç düzenli bir şekilde ücret almaz, maaşlarını uzun vadelerle ve düzenli olmayan aralıklarla alırlardı Hazarların ücretli askerleri yoktu ve şehirlerin savunmaları gönüllüler tarafından yapılırdı Ancak, 9 yüzyılın ortalarında ticaretin gelişmesiyle askerlik mesleğiyle uğraşanların sayısı azalmış ve bu durum, ücretli askerlerin sayısının artmasını da beraberinde getirmiştir[63] |
Cevap : Hazar Hakanlığı |
09-24-2009 | #5 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Hazar HakanlığıEkonomi Hazarların en önemli gelirini ticaret akışı oluştursa da, ihraç edecek fazla malları bulunmamaktaydı En çok bal, tutkal, balmumu, un, kadife ve kürkler ihraç edilmekteydi Ayrıca, ticaret kervanları ve gemileri, Hazar Kağanlığı'na onda bir oranında vergi öderlerdi Hazar Denizi'nden gelen gemilerden de gümrük vergisi alınırdı[64] Hazarlar, Müslüman ve Rus tüccarların ülkelerinden serbestçe geçmelerine izin vermişlerdir Bu tüccarlar özellikle 10 yüzyılda İtil'in devamlı müşterisi olmuşlardır ve bir süre sonra da birçoğu buraya yerleşmiştir İtil dışında Sakşın şehrini de bir ticaret merkezi yapan Hazarlar, 8 yüzyılla 11 yüzyıl arasında topraklarının geniş bir bölümünde güven ve asayişi sağladığı için Doğu Avrupa'da tam anlamıyla bir Hazar Barışı çağı yaşatmışlardır Sarkel Kalesi'nde ele geçen eşyalardan Hazarların birçok kavimle ve başka Türk topluluklarıyla büyük boyutlu ticaret ilişkileri olduğu, ayrıca tarım ve hayvancılıkta da ileri bir düzeye vardıkları anlaşılmıştır[7] Hazarlarda ziraatin ve özellikle de ticaretin gelişmiş olmasına rağmen, ekonomik hayatlarının esasını yine de hayvan yetiştiriciliği teşkil ediyordu Nehir boylarındaki otlak ve sazlıklar, hayvan yetiştirmeyi kolaylaştırıyordu Ancak, Hazarlar giyim eşyaları ve bir kısım ihtiyaçlarını Araplardan ve Bizanslılardan ihtal etmekteydiler Ayrıca Hazar kılıçları da Ruslar tarafından oldukça ilgi görmekteydi Kültür ve Sanat Hazar kalesi olan Sarkel'in havadan görünüşü Kazılar, 1930'larda Mikhail Artamonov tarafından yürütülmüştür Günümüze yazılı bir belge kalmayan ve bu yüzden dilleri ve kültürleri üzerine yeterli bilgi sahibi olunmayan[10] Hazarlar, Türk kökenli bir ulus olarak Orta Asya'dan gelme göçebelik karakterlerini tümüyle silememişlerdir Özellikle yaz ve kış aylarında değişik bölgelerde oturma geleneği, Hazar Kağanlığı'nda da sürdürülmüştür Kış aylarında genellikle kentlerde yaşayan Hazar toplumu, ilkbahar gelince kentlerden çıkar ve kışa kadar yayla ve bozkırlarda yaşardı[67] Sovyet arkeologların yaptıkları araştırmalarda elde ettikleri bulgulara göre Hazarlar, Hunlardan daha farklı olarak çok ileri bir medeniyet seviyesine erişmişlerdi[68] Hazarlarda evler, Türklerin derme evleri (hargâh, büyük çadır da denir) denen, ağaçtan yapılmış ve üstleri keçe ile örtülü türdendi Ayrıca, kağandan başka hiç kimse tuğla ev yapamazdı[ Sarkel Kalesi'ndeki dehlizlerde Hazar yapımı mücevherlerin, süslü tabakaların, ayna gibi çeşitli süs eşyalarının bulunması, hem Hazarlarda altın ve gümüş işlemeciliğinin çok ileri bir noktada olduğunu hem de Hazarların süse ve giyime düşkün olduklarının bir göstergesi olmuştur[69] Hazar kültürünün etkisi hâkimiyetine yakın olan bölgelerde de görülmüş ve Hıristiyanlık dinini kabul etmesiyle tanınan I Vladimir'in "kağan" unvanını kullanmıştır Dil ve Yazı Hazar alfabesiyle yazılmış ve günümüze ulaşmış tek cümle HWQWRWM = "OKUDUM" Hazarların diliyle yazılmış bir eser, günümüze kadar ulaşamadığı için Hazarların konuştuğu dil hakkında kesin bir bilgi yoktur[10] Hazarlardan günümüze kadar kalan iki belge vardır ve bunlar İbranice yazılmıştır Bunlardan biri, Hazar kağanı Yusuf tarafından, 960 yıllarında Emevilerin Kurtuba emiri III Abdurrahman'ın hizmetinde çalışan devlet adamına yazılan mektup ve diğeri de, yine aynı hakan zamanında ismi belirsiz bir Musevi Hazar tarafından yazılan mektubun Mısır'da bulunan parçalarıdır[5] Barthold ve Minorsky gibi Rus araştırmacılar, Hazarca'nın İdil Bulgarlarının diline benzediğini, bugün Çuvaşça'nın da, Bulgarca ve Hazarca'ya benzediğini ve sonuç olarak, Hazarca'nın Türk dillerinin ayrı bir kolu olan Çuvaşça'ya çok yakın olduğunu ifade etmektedirler[4][72] Ayrıca, yapılan araştırmalara göre, Hazar ülkesinde Hazarca'nın dışında çeşitli Türk lehçelerinin de konuşulmakta olduğu ortaya çıkarılmıştır[73] Ayrıca, Karaçaylar, Balkarlar ve Kafkasyalılar da bu dilden arta kalan birtakım sözcükleri de dillerinde kullanmaktadırlar Polonya'da yaşayan Karaylar da Musevi olup eski Hazar Türkçesini kullanmaktadırlar Din Daha çok bilgi için: Şamanizm, Hıristiyanlık, İslam ve Musevilik Musevilik Musevi felsefesi İnanç esasları • Seçilmişlik • Alaha Tanrı • Kabala • Mesih • Kader Kaşerut • Tevazu • Minyan • Tsedaka Dinî metinler Tevrat/Tora • Tanah • Talmud • Zohar Humaş • Sidur • Mişna Tora • Arba Turim Şulhan Aruh • Tosefta • Mişna Berurah Tanya • Midraş • Piyutim Targum Kutsal Şehirler Kudüs • Safed • Hebron • Tiberia Musevi bayramları Şabat • Roşaşana • Yom Kippur • Sukot Simhat Tora • Hanuka • Asara BaTevet Tu Bişvat • Purim • Pesah Şavuot • 9 Av • Şaloş Regalim Önemli şahsiyetler Avraham • Moşe • Dvora • Rut • Şaul • David Şlomo • Eliyahu • İlel • Şamay • Raşi İbn Ezra • Rif • Ramban • Gersonides Saadia Gaon • Rambam Baal Şem Tov • Tosafistçiler Yosef Albo • Yosef Karo • Ovadia Yosef Musevi hayatı Brit Mila • Bar Mitsva • Şiduh • Evlilik Nida • İsim koyma • Pidyon • Cenaze Okullar Yeşiva • JTS • HUC • YU Dinî roller Kohen • Haham • Hazan • Mohel Dayan • Maşgiah • Roş yeşiva • Gabay Şohet • Menaker • Kabar • Tokea Dinî binalar Tapınak • Ağlama Duvarı Sinagog • Mikve Musevi Ayin sistemi Musevi İbadetleri • Şahrit Minha • Arvit • Avdala Musevi dilleri Afro-Asyatik İbraniceler: İbranice · Samarit İbranicesi · Yemen İbranicesi Aramiceler: Hulaula · Lişan Didan · Lişana Deni · Lişanid Noşan · Yahudi Aramicesi Arapçalar: Yahudi Arapçası · Yahudi Bağdat Arapçası · Yahudi Fas Arapçası · Yahudi Irak Arapçası · Yahudi Trablus Arapçası · Yahudi Tunus Arapçası · Yahudi Yemen Arapçası Diğer: Kayla · Yahudi Berbericesi Hint-Avrupa Cermen: Yeşiviş · Yidiş · Yingliş Roman: İtalkian · Katalanik · Ladino · Lusitanik · Şuadit · Yahudi Aragoncası · Yahudi Latincesi · Zarfatik Hint-İran: Buhori · Cuhuri · Cidi Diğer: Knaanik · Yevanik Türk Karayca · Kırımçakça Diğer Kartveli: Gruzinik Dravid: Yahudi Malayalamı Etnik bölünmeler Afrika: Falaşa Asya: Buhara · Koçin Yahudileri · Paradesi Yahudileri Avrupa: Aşkenaz · İtalkim · Sefarad Kafkas: Cuhoro · Gurjim · Karaylar Orta Doğu: Kürt Yahudileri · Mizrahi · Parsim · Romanyot · Samaritler · Temani Musevi mezhepleri Musevilik Tutucu Musevilik • Ortodoks Musevilik Hasidizm Reformist Musevilik • Hümanist Musevilik Yeniden yapılanmacı (Rekonstrüksiyonist) Musevilik Dinî objeler Talet • Tefilin • Kipa • Şofar Tsitsit • Mezuza • Menora • Hanukiya Musevi duaları Şema • Amida • Alenu • Kal Nidre Kadiş • Alel • Ma Tovu • Kiduş Diğer dinler ve Musevilik Hıristiyan • Judeo-Hıristiyan Hıristiyan Musevi ilişkileri • İslam Katoliklik • Çoğulculuğa Musevi bakışı Judeo-Islamic • Paganizm • İbrahimi Din Portalı g • t • d Hazar Kağanlığı içinde birçok din yaşama olanağı bulmuştur Hazarların asıl ve en uzun süreli dini, Gök Tanrı Dini'ydi Diğer eski Türk halkları gibi tabiat güçlerine dini anlamda saygı gösteriyorlardı Devlet içerisinde erken dönemlerden itibaren ortaya çıkan bir başka din de Hıristiyanlık'tı Arap istilaları döneminde de Müslümanlık, Harezmli tüccarlar aracılığıyla yayılmıştır Dağıstan'daki Museviler de, Museviliği yaymaya çalışmıştır Hazarlarda Hıristiyanlığın yayılması, 8 yüzyıl başlarında Güney Kafkasya ve Azerbaycan'da genişleyen Arap istilasıyla sona ermiştir Ancak, Hazar Kağanlığı'nın yıkılmasından sonra Hıristiyan halk, Rus Kilisesi içerisinde erimiştir[74] Hazar Kağanlığı, devletin resmi dini olarak Musevilik'i kabul etmiş olsa da, Yahudilik'in hangi mezhebine bağlı oldukları kesin değildir[61] Hazar kağanı, El-Mesûdî'ye göre, halife Harun Reşid döneminde (786-809) Musevilik'e geçmiştir Ancak, "Constantine'nin Hayatı" adlı esere göreyse, Hazar hakanının Yahudilik'i kabul edişi 861 yılını bulmaktadır[75] Hazarların Musevilik'i nasıl kabul ettikleri bilinmemektedir Ancak, Sasanilerin ve Bizans Devleti'nin Yahudileri takip ettirmesi üzerine, Dağıstan'a yerleşen Yahudiler, bir süre sonra dinlerini yaymaya başlamışlardır El-Mesûdî'ye göre; başkent İtil'de Müslüman ve Hıristiyan toplulukların Musevilerden fazla olmasına karşın, ülkede bulunan belli başlı 7 kadıdan 1'i eski Gök Tanrı dinine tâbi olanların, 2'si Hıristiyanların, diğer 2'si Musevilerin ve kalan 2'si de Müslümanların davlarına bakardı[76] Bulan Kağan ve Obadiah Kağan zamanlarında halk arasında yayılma hızı artan[77] Musevilik inancının yayılması için herhangi bir gayret içerisinde olmayan hakanlar, halkın dini inancına karışmamıştır Mervan bin Muhammed komutasındaki İslam kuvvetlerine yenilen hakan, zor durumda kalınca İslamiyet'i kabul edeceğini bildirse de, kısa süre sonra eski hâline dönmüştür[35] İslam ordularının çekilmesinden sonra kalan iki fakih, İslamiyet'i yaymaya çalışmışlardır Harezm'de İslam savaşları başladığı ve hastalıklar çıktığı zaman, halkın bir kısmı Hazar ülkesine taşınmış ve daha sonra serbest olarak ibadet edebilme, ezan okutma, cami yapabilme ve müslümanlara karşı savaşmama gibi şartlar karşılığında orduya girmişlerdir 1999'da Aşkenaz Musevilere ait Y kromozomlarında yapılan genetik araştırmalarda DNA yapılarının, İsrailoğlu kökenli Yahudilere değil, Türk kökenlilere yakın sonuçlar verdiği ortaya çıkmıştır[15][80][81] Hazar Kağanları Hazarlardan günümüze yeterince bilgi kalmadığı için birçok yerde kesin tarihler verilememiştir Türk tarihi Ön Türk Ön Türkler
Bozkır İmparatorlukları Göçebe
Memlûklar / Türkmenler Hindistan
Moğolların Mirasçıları Cuci'nin Ulusundan Doğan Ülkeler
Anadolu - Rumeli
Türk Cumhuriyetleri
620 - 690 • 620 - 630 Ziebel (Tun Yabgu Khan of the West Göktürks) • 630 - 650 Tahminen Buri Şad • ~650 İrbiş 690 - 715
• 720'lerin sonları-731 Baryik • ~732 Bihar 730'lar - 840'lar • 730'ların sonları Prisbit (Kağan naibi?) • 737 - 740 Halifelik idaresi • ? - 760'lar Bağatur • 825 - 830'lar Tuvan Kağan • 840'lar "Tarkhan"[83] • ~861 Zekeriya Bulan hanedanı
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|