Kanlı Noel Olayları |
09-08-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Kanlı Noel OlaylarıKanlı Noel Olayları Kanlı Noel”, 20 Aralık ya da 21 Aralık 1963 tarihinde Kıbrıslı Türkler’e karşı başlatılan silahlı saldırılara verilen isimdir Makarios, Anayasaya teklif ettiği 13 maddelik Tadil’in kabul edilmeyeceğini kesin olarak biliyordu Bu durumda, Kıbrıs Türk halkına karşı girişeceği saldırı neticesinde yaratacağı oldubittinin kabul edilmesine uygun bir zamanı beklemiştir Türkiye’de 2 Aralık 1963′te İnönü’nün istifası sebebiyle Hükümet buhranının mevcut olduğu ve Yunanistan’da Karamanlis partisinin iktidardan düştüğü, Zürih ve Londra Antlaşmaları’nı bir cinayet olarak kabul eden Yorgo Papandreu’nun iktidara geldiği zamanda, Türk halkını imhayı öngören “AKRİTAS Planı”nı [3] tatbik mevkiine koydu Çok iyi eğitim görmüş 20000 kişilik EOKA teröristleri; havan topları, bazukalar ve en modern silahlarla donatılmış olarak Yunan Alayı’na mensup askerlerle birlikte Türkler’e karşı saldırıya geçtiler Hazırlanmış olan Harekât Planı’na göre Lefkoşa’daki Türkler, 8 saat içinde mağlup edilerek teslim alınacak [4], diğer şehirlerdeki ve köylerdeki Türk halkı da teslim olacaklardı 20 Aralık 1963 gecesi, Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde otomobillere açılan ateş sonucunda Zeki Halil ve Cemaliye Emirali öldürülmüş, [1] bir grup Türk de açılan ateş sonucunda yaralanmıştır 21 Aralık günü bu saldırıyı kınamak için Lefkoşa Türk Lisesi bahçesinde toplanan Türk öğrencileri, EOKA çetesi mensupları tarafından kurşunlanmış ve aynı gün Lefkoşa’daki Atatürk büstüne de saldırılmıştır[6] Bir gün sonra Türkiye Büyükelçilik binası ile Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın ikametgahına ateş açılmış,[7] Lefkoşe’nin Küçük Kaymaklı semti kuşatma altına alınmışdır Kanlıdere bölgesinde Türklere karşı saldırı düzenlenmiştir[1] Akritas Planı artık fiilen uygulamaya konulmuştu 23-25 Aralık tarihleri arasında, Rum-Yunan askerleri, savunmasız Türk halkına karşı tarihe kara sayfalar hâline geçmiş bulunan, insanlığa yakışmayacak şekilde cinâyetler işlemişlerdir Örnek vermek gerekirse, Lefkoşa Barbarlık Müzesi’nde görüldüğü gibi, silahsız bir ana ile 3 küçük çocuğunu kurşun yağmuruna tutarak delik deşik ettiklerini, aynı evde sığınmış bulunanları da kurşun yağmuruna tuttuklarını ve öldüler diye terk ettiklerini gösterebiliriz 24 Aralık 1963′te Lefkoşa’nın Kumsal semtinde 11 kişi öldürülmüştür Bunlardan 4′ü Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan (o dönemde 1960 anlaşmalarına göre Kıbrıs’ta görev yapan 650 kişilik Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı Komutanlığı’nda görevli Binbaşı)’ın ailesiydi İlhan’ın evinin banyo küvetinde eşi Mürüvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan ölü olarak bulunmuştur Ayvasıl’da ise Türklere saldırılar yapıldı 1963 yılı Kanlı Noel saldırılarının hedefi Lefkoşa’ydı Rumlar, merkeze hakim olmakla bütün Kıbrıs’a hakim olacaklarını sanıyorlardı Bunun için de kendilerine en büyük engel Lefkoşa’ya bağlı Küçük Kaymaklı kasabası idi 1960 nüfus sayımına göre kasabada 5126 Türk, 1133 Rum yaşıyordu Kasaba önemli bir Türk yerleşme merkezi durumundaydı Kasaba çevresinde 19 Aralık’tan itibaren faaliyetleri gözlenmeye başlandı Rum saldırısından şüphelenen Türk Mücahit Teşkilatı’na üye gençler, halkı olası bir saldırıya karşı hazırlamaya çalıştı Rum alayı ve EOKA çetelerine karşı koymaya çalışan Türklerin elindeki silahlar 6 piyade tüfeği, 5 sten, 2 bren, çeşitli tabancalar, 100 av tüfeğinden ibaretti Küçük Kaymaklı’nın dış dünya ile bağlantısı tamamen kesilmişti 23 Aralık’tan itibaren yeni takviye kuvvetleri alan Rum saldırganların başına EOKA’cı katil Nikos Sampson geçmişti Diğer yandan Ada’daki Yunan alayı da saldırganlarla birleşmiş ve Rumlar bütün güçlerini bölgeye teksif etmişti Makarios’un 22 Aralık günü Garanti Antlaşmaları’nı tanımadığını ilan etmesi, Rum saldırganlara daha da cesaret vermişti Türk direnişçiler, 5000 Türk’ün sorumluluğunu üzerlerine almaları nedeniyle bölgeden ayrılmaya karar verdiler ve bunu 24 Aralık gününden başlayarak uygulamaya koydular 3000 Türk Hamitköy’e, 2000 civarında Türk de Lefkoşa’nın emin bölgelerine gönderildi Rum çeteleri, kadın-erkek, genç-ihtiyar demeden Türklere karşı vahşice saldırırken; Türkler, Küçük Kaymaklı’da bulunan Rum aileleri de kendi korumaları altında Büyük Kaymaklı’ya göndermişti Geride kalan 550 kadar yaşlı, kadın ve çocuk Türk topluluğu Rum çetecilerce esir muamelesine tabi tutuldular Bu arada seksenlik imam Hüseyin İğneci ve yatalak 18 yaşındaki oğlu Rumlar tarafından vahşice şehit edildi Lefkoşa Türk bölgesi Rumlar tarafından geçit vermez şekilde kuşatma altında idi O kadar ki Türk mezarlığına gidilemiyor, Girne kapısı yanındaki Mevlana Tekke Bahçesi şehitlik yapılmıştı Binbaşı Nihat’ın eşi ve çocuklarının korkudan saklandıkları banyo odasındaki küvet içerisinde acımasızca öldürülmeleri; hasta yatağından sökülüp götürülen ve onlardan bir daha haber alınamayan 17 Türk’ten, Başhemşire’nin evindeki oturma odasında, silahsız sinmiş, saklanmış çaresizlik içinde kaderini bekleyen iki Türk gencinin, “Türk öldürdüm,” diye böbürlenebilmek için makineli tüfeklerle taranarak öldürülmesi gibi olaylar Ada’nın her yanında gerçekleştiriliyordu 24 Aralık günü haber getirmek için arabaları ile Lapta’dan Girne’ye gitmeyi göze alan İbrahim Nidai ve Şevket Kadır bir türlü köye dönmemişler ve onlardan bir türlü haber alınamıyordu Onların gelişleri geciktiçe akşam yaklaştıkça endişe ve korkular bütün komşuları sardı Nöbetçiler nöbet yerlerine çok daha endişeli çıktılar Nöbetçi sayıları arttırıldı O gece onlardan hiç haber alınamadı 25 Aralık Saat 1300, Ankara Radyosu onların muhtemelen Rumlar tarafından kaçırıldığını söyledi Birkaç gün sonra onların Ayyorgi kireç ocaklarında yakıldıkları haberi köye bomba gibi düştü Haberin kaynağı çakıcı Gambır Sodiri idi Onun Türk çırağı Çakıcı Halil, “Ustam yalan söylemez,” dedi Bu haberin şoku altında komşular, dehşete kapıldı 4-5 bin Rum’un ortasında 300-350 Türk ne yapabilirdi! Bu menfûr cinayetlere karşı Türk Mücahitleri ve Türk halkı, en ilkel silahlarla direnmiş, şehit vermiş, kayıp vermiş; fakat teslim olmamıştır Makarios, ENOSİS gayesine engel gördüğü Türk halkını imha hareketine girişince, radyo ve TV’yi kontrolü altında tuttuğundan ve Türkiye Büyükelçiliği’nin telefonu dâhil, Türkler’e ait bütün telefon irtibatlarını kestiğinden, Kıbrıs Türk halkının feryâdı, dünyaya duyurulamamıştır Başpiskopos Makarios, bir din adamına hiç yakışmayan bir şekilde; «Kıbrıs Türk halkı, isyan ettiklerinden dolayı tedip edilmişlerdir» diye dünyaya duyurmuştur Genç-ihtiyar farkı gözetilmeksizin katledilen ve kaçırılan Türkler’in marûz kaldıkları feci olaylardan haberdar olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bu cinayet ve katliamlara son vermek için, Garanti Antlaşması’nın IV maddesine göre, müştereken müdahale etmek için İngiltere’ye ve Yunanistan’a başvurmuştur Fakat be yazık ki, ne İngiltere’den ve ne de Yunanistan’dan olumlu cevap çıkmamıştır İngiltere ve Yunanistan’ın bu tutum ve davranışları, Makarios’u daha da cesaretlendirmiş ve arkasında yalnız Yunanistan’ın değil; İngiltere’nin de bulunduğunu görmüştür 23- 25 Aralık arasında cereyan etmiş olan ve tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen bu devrede, tespit edilen şehit sayısı 92, yaralıların sayısı ise 475′ti Kayıplar ise bilinmiyordu “Kanlı Noel”, katliamı sonrası, 8667 Kıbrıs Türkü yaşadığı 103 köyü terk etmişlerdir 25 Aralık’ta Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı mevzilere konuşlandırılmış ve Türk Hava Kuvvetleri’nin savaş uçakları Lefkoşa üzerinde uyarı uçuşlarına başlamışlardır[1] Makarios’un görüşmelere yanaşmaması ve saldırıların devam etmesi üzerine Türkiye, garantörlük hakkını tek başına kullanmaya karar verdi 25 Aralık 1963 tarihinde Türk alayı, garnizonundan ayrılarak gerekli mevzilere yerleşti Bu sırada Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçakları da Lefkoşa üzerinde uyarı uçuşlarına başladılar Diğer yandan, Türk toplumuna karşı acımasız bir şekilde saldırıya geçen Rum Radyosuna cevap vermek ve Türk toplumunun moralini yükseltmek gayesiyle “Bayrak Radyosu” yayına başladı 26 Aralık günü Ayvasıl’da 14 günlük bebeklerden 70′lik ihtiyarlara kadar 21 Türk, toptan katledilerek kendilerine kazdırılan çukurlara, bir kısmı daha canlı iken atılmış ve üzerleri buldozerlerle örtülmüştü Bu çukurlar, Birleşmiş milletler Barış Gücü’nün gözlemciliğinde 14 Ocak 1964′te açılmıştır Nikos Sampson’un anılarını yayınlayan “Eleftheria” gazetesi, 1963 Kanlı Noel’inin gerçek sorumlularını gözler önüne sermektedir Makarios hükümetinin, İçişleri Bakanlığı’nın ve üçlü karargahın Yunan kanadına mensup subayların emri ile hareket ettiğini açıklayan Nikos Sampson, Küçük Kaymaklı savaşlarını da “Yunanlıların Balkan Savaşları dışında Türklere karşı elde ettikleri tek zafer” olarak ilan etmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|