Osmanlı Devleti’ni Bitiren Vak’a!

Eski 06-03-2009   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Osmanlı Devleti’ni Bitiren Vak’a!



Osmanlı Devleti’ni bir gemiye benzetecek olursak; bu gemi 18 yüzyılda fırtınalarla mücadele etmeye başladı, 19 yüzyılda 1839’da Tanziman Fermanı ile ilk defa gemide delik açıldı, su almaya başladı Devlet bağımsızlığından taviz vererek Padişahın bazı yetkileri askıya alındı; devletin kendine mahsus idari yapısı,orijinalliği bozuldu Daha sonraki yıllarda, gemideki delikler çoğalarak denizde zor durur hale geldi 1909’da, “Otuzbir Mart vak’ası” ile de, gemi resmen olmasa da, fiilen battı Kayıttan düşülmesi işi daha sonraki yıllarda yapıldı Bunun için, tarihimizde, “Otuzbir Mart vak’ası” nın çok önemli bir yeri vardır; bir devrin sonudur


Otuzbir Mart Olayında görünüşte tahrik ve teşvikçilerinin başında, İngilizlerle irtibatlı çalışan Derviş Vahdeti ve arkadaşları görülmektedir Fakat olay basit değil, ciddi bir hazırlık sonunda sahneye konulmuştur Dış güçler, çeşitli entrikalarla, padişahın yetkilerini tırpanlayan 2 Meşrutiyeti ilan ettirmişlerdi Bunu kafi görmüyorlardı; daha işin başında idiler


Olay öncesi, İttihat ve Terakki örgütünün ileri gelenleri, kendilerine karşı olan; milletini, dînini ve vatanını seven subayları, orduda gençleştirme bahanesiyle tasfiyeye başladılar Kışlalarda özellikle Taşkışla’da dini değerlere önem veren erlere, gusletmeleri, abdest almaları, taharette kullanmaları için su verilmedi Namaz kılmalarına çeşitli bahanelerle mani olundu Sonra da, erlerin arasına yerleştirdikleri ajanlar vasıtasıyla, “Bize bunları yapanlar dinsizdir, din düşmanıdırlar, bunları başımıza meşrutiyet getirdi, isyan ederek dinimize, padişahımıza sahip çıkalım, din elden gidiyor “ sloganları ile askerler tahrik edildi


Halkın ayaklanması için de, Derviş Vahdetî ve arkadaşlarına İttihat-ı Muhammedî Cemiyeti’ni kurdurdular Yayın organı olan Volkan Gazetesi ile de İttihat ve Terakki aleyhinde faaliyet gösterdiler Bugüne kadar bu faaliyet, hep Sultan İkinci Abdülhamîd Han ile irtibatlandırılmak istenmiş ise de hiçbir ilgisinin olmadığı artık kesin olarak anlaşılmıştır Sultanın aleyhinde olanlar bile bunu itiraf etmektedirler


31 Mart gecesi, Taşkışla’da ayaklanan erler, subaylarını hapsettiler Sokağa çıkıp 10-15 bin kişilik toplulukla Sultanahmed Meydanında toplandılar Bazı taleplerde bulundular


İstanbul’da din elden gidiyor diye askerleri ve halkı ayaklandıran kimseler, bu defa da Selanik’te, “Şeriatçılar, gericeler, yobazlar ayaklandı; Meşrutiyet elden gidiyor” yaygaraları ile isyanı bastırmak için Selanik’teki Üçüncü Ordu mensubu askerleri ve Edirne’deki İkinci Ordu’nun katılımıyla “Hareket Ordusu” nu harekete geçirdiler Bu maksatla aylar öncesinde yol güzergahındaki erzak depoları doldurulmuştu Bunu çok az kimse biliyordu Askerlerin büyük bir kısmı gerçek durumdan haberdâr olmayıp, padişahı kurtarmaya geldiklerini zannediyorlardı Hareket Ordusu İstanbul’a gelince, önce Yıldız Sarayı’nı kuşatarak yağmaladı Meclise Abdülhamîd Han hal’ ettirildi


Görüldüğü gibi; askerlere dini vecibelerini yaptırmayan, sonra da gidip “Din elden gidiyor” diye onları ayaklandıran, Volkan Gazetesi ile halkı sokağa döken; arkasından gidip Selanik’te meşrutiyet elden gidiyor, irtica hortladı diye miting yaptrıp orduyu harekete geçiren aynı el!


Fakat yine de tam olarak İstedikleri hedefe ulaşamamışlardı Nihai hedef, Osmanlıyı, Saltanatı, Hilafeti yok etmekti Bu niyetlerini Otuzbir Mart Vak’asının tertipçilerinden filozof Rızâ Tevfik şöyle anlatır:


“Bizleri başta İngiliz sefiri olmak üzere Fransız, İtalyan sefirleri de çok teşvik ettiler Onlardan büyük ölçüde fikri destek ve teşvik gördük Olaydan sonra, İngiliz sefâretine gittik Fakat bizi karşılayan olmadı, kimi sorduysak içeride oldukları halde “Yok!” dedirttiler Bir mânâ veremeden döndük Yıllar sonra, Londra’da Lord Nicholson’a bunun sebebini sordum Dedi ki:


“Dostum Rızâ Tevfik Bey, evet biz sizleri teşvik ettik Büyük bir netice bekliyorduk Sultan’la beraber temsil ettiği hilâfet müessesesi de alaşağı edilecekti Beklediğimiz neticeyi tam alamadık Zîrâ ihtilâl yaptınız, fakat saltanat ve hilâfet müessesesi yerinde duruyor


Lord’a sordum: “İngiltere devletini, hilâfet müessesesi neden bu kadar ilgilendiriyor?


“Biz Müslüman ülkelerinde, onları idâremiz altına alabilmek için milyonlarca altın harcadık, muvaffak olamadık Halbuki Sultan, yılda bir defâ bir “selâm-ı şâhâne”, bir de “Hafız Osman Kur’ân-ı kerîmi” gönderiyor, bütün İslâm ümmetini, hudutsuz bir hürmet duygusu içinde, emrinde tutuyor İşte biz, bu kuvvetin de devrilmesini bekledik, istediğimiz netice tam alınamayacınca size soğuk davrandık” (Ahmed Kabaklı-Temellerin Duruşması)

__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.