Felsefe Tarihi/İlkçağ Medeniyetleri

Eski 05-31-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Felsefe Tarihi/İlkçağ Medeniyetleri



İLKÇAĞ MEDENİYETLERİNE BAKIŞ
Düşünce tarihinde, evreni, evrendeki değişimi, varlıkları, insanı açıklamak için birçok çaba vardı Ancak bunların felsefe sayılabilmesi akıl ilkelerine uygunluğuna, geçerli çıkarımlara dayanmasına bağlıydı ki, bu da karşımıza ilk defa Yunan medeniyetinde İlkçağ felsefesi olarak çıkar İlkçağ felsefesini, incelediği konulara göre genel olarak beş bölümde incelemek mümkündür
  • Konusu, varlığın ilk ve ana maddesi (arkhe) olan “Doğa felsefesi”
  • Konusu, bilgi, erdem ve mutluluk olan sofistlerin “İnsan felsefesi”
  • Konusu, var olan her şeyi idealarla açıklayan Platon’un “İdeal felsefe”si
  • Konusu, felsefenin metodikleştirilmesi yani mantık olan Aristoteles’in “Sistematik felsefe”si
  • Konusu, mutluluk olan ve ahlak üzerinde yoğunlaşan Hellenistik dönemin “Roma felsefesi”
Belirtilen konularda açıklamalarda bulunan filozoflar, başka alanlarda da düşünce üretmişlerdir Ancak belirleyici konular bunlardır
1 Doğa Felsefesi
Doğa filozofları “arkhe” sorunu üzerinde yoğunlaşmışlar, dış dünyadaki varlıkların kendisinden türediği ilk madde olan arkhenin ne olduğunu akla dayalı sorgulamışlardır Arkhe olarak, kendi kendisini harekete geçirecek ilk maddeyi aramışlardır
600’ ler de Thales’le başlayan doğa felsefesi yaklaşık iki yüzyıl süren bir dönemi kapsar Doğa felsefesinde amaç, varlığın ana ilkesini bularak, her türlü varolanı bu ilke ile açıklamaktı Felsefeyi bir doğa açıklaması olarak gören bu yaklaşıma göre, varlığın ana maddesi felsefi düşünüşle belirlenebilir; doğa, evren ve insan bu ana ilkeyle açıklanabilir
Thales
Yaşadığı (Milet) ve gezdiği (özellikle Mısır) yerlerde suyun hayat verdiğini görmüş ve varlığın özünün (arkhe) “su” olduğunu ileri sürmüştür Thales’i bu yargıya götüren gözlemdir Ona göre tüm şeylerin besini nemdir ve ısı, nemle yaratılıp nemle diri tutulur Böylece su, her şeyin tek ilkesi olur
Anaximandros
Thales gibi arkhe sorunu ile ilgilenmiş ve evrenin özünün, ilk ana maddesinin ne olduğunu sorgulamıştır Sonsuz çeşitlilikteki varlığın ancak yine sonsuz bir maddeden oluşabileceğini savunarak buna “Apeiron” adını vermiştir Her şeyin kendisinden çıktığı temel madde, hiçbir zaman soyut bir şey olarak düşünülmemelidir Onun tek özelliği vardır; “sonsuz ve sınırsız olması”
Anaximenes
Canlı olan her şeyin nefes aldığını, canlılığını yitiren şeylerinse bu nefeslerini ve sıcaklıklarını kaybettiklerini gözleyerek, varlığın özünün bu sıcak nefes olduğunu savunmuştur; buna “hava” (psüke) adını vermiştir Anaximenes “Bir hava (soluk) olan ruhumuz bizi nasıl ayakta tutuyorsa, bunun gibi bütün evreni de soluk ve hava sarıp tutar” demektedir
Herakleitos
Herakleitos’a göre evrenin ana maddesi “ateş”tir Ateş bütün var olanların ilk ve gerçek temelidir Bütün karşıtların birliğidir İçinde bütün karşıtların eridiği birliktir
Herakleitos’da evren devamlı akan bir süreçtir, başı sonu olmayan bir değişmedir; hiç durmayan bu değişme içinde değişmeden kalan hiçbir şey yoktur Her şey akar Bu sürekli oluş içinde kalıcı bir şey olduğunu sanırsak bu bir yanılmadır, bir aldanmadır Kalıcı şeyler varmış sanısına kapılmamız, değişmenin kuralsız değil de belli bir düzene, ölçü ve yasaya göre olması yüzündendir Herakleitos’a göre evrende egemen olan yasadır, düzen ve akıldır (Logos)
Pythagoras
Pythagoras, her şeyin kendisinden çıktığı arkhe olarak “sayı”yı görmüştür Ona göre matematik her şeyin özüdür Evrenin kökeni somut varlıklar değil, sayılardır Örneğin bir sayı belli özellikleriyle adalettir, bir başkası ruhtur, bir başkası akıldır Onlara göre evren bir sayı uyumudur Sınırlı ile sınırsız, tek ile çift, yetkin ile yetkin olmayan karşıtlar kozmosda uyuma varırlar
Parmenides
Parmenides, felsefesini, değişmeyen, hareket, et-meyen, bölünmeyen şeye, bir tek kurala bağlar Bu kural “Bir”dir Akıl, gerçek evrenin, varolanın bir olduğunu gösterir “Bir”, Tanrı ile özdeştir “Bir” birliktir, kendi içine kapalıdır, doğmamıştır, yok olma-yacaktır, değişmez, bölünmez, yoğunlaşmaz, seyrekleşmez Onun dışındaki her şey yalnızca bir görünüş, bir aldatmacadır Parmenides’e göre çokluk ve değişme de bir yanılmadır
Elealı Zenon
Zenon, çokluğu ve hareketi varsaymanın düşünülemeyeceğini, böyle bir düşüncenin insanı çelişmelere sürükleyeceğini göstermeye ve kanıtlamaya çalışır Bu kanıtlarda, sonsuz bölünebilen bir uzay ve zamanı kabul etmenin, bizi nasıl bir yığın güçlükle karşılaştırdığı göstermek istenir Ona göre, varolanı bir çokluk ve hareket diye düşünürsek çelişmelere düşeriz; öyle ise varolan ancak “bir” ve “hareketsiz” olandır
Ksenofanes
Ksenofanes, halk dininin Tanrıları insanlaştırmasına karşı çıkmıştır Ona göre bir Tanrı vardır, bu Tanrı’nın ne biçimi ne de düşünmesi ölümlülere benzer Bu tek Tanrı baştan aşağı işitme, baştan aşağı düşünmedir Tanrı, her şeyi düşünceleri ile zahmetsizce yönetir
Empedokles
Empedokles’e göre evrenin özünü oluşturan, gerçekten var olan dört öğe vardır “Toprak”, “hava”, “su” ve “ateş” olarak belirlenen bu dört değişmez öğe, her şeyin temelinde yer alır Evren-deki geri kalan tüm varlıklar, evrendeki oluş ve de-ğişme, bu dört maddenin farklı oranlarda birleş-mesinden meydana gelmiştir
Anaksagoras
Anaksagoras, varlığın ilkeleri olarak sonsuz sayıda “tohum” (spermata) olduğu sonucuna ulaşmıştır Bu tohumlar sayılamayacak kadar çok ve sonsuz küçüktürler, yaratılmamışlardır, yok edilemezler; temel nitelikleri sonsuza kadar değişmeden kalırlar Toplam sayıları sürekli aynı kalır; onlardan ne bir şey kaybolabilir, ne onlara bir şey katılabilir; ne nitelikleri, ne sayıları değişir Onlar için ne doğma, ne bozulma vardır
Demokritos
Demokritos’a göre evrenin ilk ana maddesi “atom” parçacıklarıdır Nasıl ki dilde her kelime bir takım harflerin birleşmesinden meydana geliyorsa, bunun gibi nesne de atomların birleşmesinden meydana gelir Ayrıca bir kelimedeki harfler şekil ve yer olarak biri ötekinden ayrılabilir Aynı şekilde atomlar da şekli ve durumları bakımından birbirlerinden ayrılabilir

2 İnsan Felsefesi (Sofistler)
Sofist sözcüğü, bilen, bilgili kişi demektir Zaman içerisinde söz söyleme sanatı üzerinde ders veren kimse anlamını kazanmıştır
Bilginin kaynağını irdeleyen sofistler, bu kaynağın beş duyu organı olduğuna karar vererek bunlardan bize gelen verilerin yanıltıcı olduğunu söylemişlerdir Hatalı kaynaktan gelen bilgiler de güvenilmez olduğu için, gerçek bilginin varolmadığını savunmuşlardır En önemli temsilcisi Protagoras’tır
Protagoras
Protagoras’a göre genel geçer bilgi yoktur Bu düşüncesini “Her şey insana nasıl görünüyorsa öyledir Rüzgar üşüyen için soğuk üşümeyen içinse soğuk değildir” diyerek dile getirir
Gorgias
Gorgias, varlık üzerinde bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığını ileri sürer Bunu da üç tezle ispatlamaya çalışır Bunlar; “Bir şey yoktur Bir şey olsaydı bile biz bilemezdik Bilseydik de başkasına anlatamazdık” Gorgias’da bu görüşüyle mutlak bilginin olamayacağını savunur
Sokrates
Bu dönemde yaşayan Sokrates gerçek bilginin varolduğunu ve tüm bilgilerin doğuştan yer aldığını söyleyerek, öğrenmenin sadece hatırlamaktan ibaret olduğunu savunmuştur Amacı insanları “hakikat’in bilgisi” ne ulaştırmaktır
3 İdeal Felsefe
Platon
Platon’a göre bilgilerimiz doğuştandır Bu dünyada gördüklerimiz gerçek şeyler olmayıp, bilgilerimizin birer silik kopyalarıdır Gerçek değişmez Oysaki bu dünya durmadan değişmektedir Bu değişen şeyler bilgimizin konusu olamazlar Platon bu düşüncesini idea öğretisi ile pekiştirmeye çalışır Bu öğretiye göre iki evren vardır İçinde yaşadığımız evren yani görünüşler evreni sürekli değişir, yok olur Bundan dolayı bu evren gerçekte var değildir Gerçekte var olan idealar evrenidir Platon bu evrendeki değişmez, sabit, kalıcı varlıklara idea adını verir Bu dünyanın sadece bir yansıma olduğunu, herşeyin özünün “ide”ler olduğunu söyleyen Platon, yaşadığımız evrenin sadece bir gölge olduğunu ileri sürmüştür Bu yüzden sanat, sadece bir taklittir Bir sanat eseri idealar dünyasındaki aslına ne kadar çok benzerse o kadar çok değerli olur
İdea, birliği olan, kendi kendisiyle hep aynı kalan şeydir Meydana gelen, sürekli değişen, yok olan nesneler ideadan pay alırlar İdea tek nesneye girer, onda bulunmasıyla nesneye varlığını, niteliklerini, ölçü ve orantılarını kazandırır


4 Sistematik Felsefe
Aristoteles
Platon’un öğrencisi olan Aristoteles, sistematik felsefenin kurucusudur Bu durumun nedeni İlkçağda felsefi düşünceyi belli ilkelere dayandırmasıdır Aristoteles ayrıca mantık biliminin de kurucusu olarak kabul edilmektedir
Platon’dan farklı olarak Aristoteles, gerçekten var olanın şu insan, şu kalem gibi tek tek varlıklar olduğunu ileri sürer İdealar bireysel varlıklardan ayrı bir var oluşa sahip değildir Ona göre idealar, duyumlar dünyasının dışında değil, içinde yer almaktadır İdealar tek tek bütün nesnelerin özüdür; onların var oluşlarının nedenidir
Aristoteles’e göre var olan her şey iki temel bileşenden meydana gelir Madde ve form Bir cismin maddesi, onun yapıldığı malzemesidir Bir vazonun maddesinin toprak olması gibi Bir cismin formu ise, ona şeklini veren biçimdir Vazonun şekli, onun formudur
Aristoteles, insanın yaşamdaki amacının mutluluk olduğunu söyler İnsanı insan yapan, onu diğer tüm varlıklardan ayıran şey, onun aklıdır İnsan ancak aklı ile aklının faaliyeti ile mutlu olur
Aristoteles’e göre insan her şeyden önce toplumsal bir varlıktır Bu nedenle insan ahlaki olgunluğa ancak toplumda erişir Devletin asıl amacı, yurttaşların ahlaki bakımdan gelişmeleri ve olgunlaşmalarıdır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Felsefe Tarihi/ROMA fELSEFESİ

Eski 05-31-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Felsefe Tarihi/ROMA fELSEFESİ



ROMA FELSEFESİ
Bu felsefe, maddi açıdan sorunsuz bir hayatın yaşandığı dönemlerde Roma’da ortaya çıkmıştır Bu dönemde felsefe, pratik bakımdan ele alınıp işlenmiştir
Bu dönem felsefesi insanı mutlu bir yaşama ulaştırmayı, bireye güven ve bilgelik kazandırmayı amaçlar Bu dönemde insanlar bilmek ve anlamak amacıyla felsefe yapmak yerine, felsefeye kısa yaşamlarında kendilerine yol göstermesi için yönelmişlerdir; ahlak felsefesi büyük önem kazanmıştır

1 Septisizm (Şüphecilik)
Septisizm, insan zihninin değişmez bir gerçeğe ulaşamayacağını, hakikat olarak kabul edilebilecek bir şey için zihnimizde bir ayraç bulunmadığını, bundan dolayı da kesin hükümler vermekten kaçınmamızı ve her şeyden kuşku duymamızın doğru olacağını kabul eder
Şüpheci filozoflar, bir bilginin doğru ya da yanlışlığına ait yargıyı kabul etmedikleri gibi inkar da etmezler Onlara göre gerçek bilgi yoktur Onun için mutlak yargı vermekten kaçınılmalıdır Mutluluk, üzücü olaylar karşısında hiç tepki vermeden, duyguları dizginleyerek yaşamasını öğrenmekte gizlidir Temsilcileri Pyrrhon ve Timon’dur
Pyrrhon
Pyrrhon’a göre bir konuda nasıl bir görüş ortaya atılırsa atılsın, bu yargıyı aynı şekilde başka bir yargı ile çürütmek mümkündür Örneğin, Tanrı’ların hem varlığı hem yokluğu savunulabilir Bu yargıların hangisinin doğru olduğu bilinemez Bundan dolayı da hiçbir şey için belli bir şey diyemeyiz
Pyrrhon’a göre hiçbir şey bilinemez; bu nedenle sonuna kadar her şeyden kuşku duymak gerekir Hiçbir filozofun dünya hakkındaki yargısı birer gerçek olarak ispatlanamaz Bu konular hakkında susmak en doğru harekettir
Timon
Timon’a göre algılarımız ve bilgilerimiz ne doğru ne de yanlıştır Öyleyse ne duyularımıza ne de aklımıza güvenmeli, her hangi bir yargıda bulunmadan yargıyı askıya almalıyız Bunun sonucunda her şeye kayıtsız kalmayla belirlenen sükunet ve ruh dinginliği olacaktır

2 Epiküros Felsefesi
Epiküros felsefesi, insan yaşamının temel amacının haz olduğunu söyleyen ahlak felsefesidir Buna göre felsefenin başlıca görevi, insana mutluluğu sağlamaktır Felsefe bunu her şeyden önce insanı, Tanrı, ölüm ve kader korkusundan kurtarmakla yapabilir Temsilcisi Epiküros’tur
Epiküros
En yüksek iyi, hazdır Epiküros, haz deyince “acıdan kurtulmuş olma” anlamındaki hazzı anlar Acıdan kurtulma; vücudun ızdıraptan, ruhun huzursuzluktan kurtulmuş olmasıdır Kısaca haz, acısızlıktır, acı karşısında özgürlüktür
Epiküros’un görüşü, insanın ruhsal sükunete ulaşmasını engelleyen üç korkudan (Tanrı, ölüm, kader) kurtulmasını öngörür İnsan bu korkulardan kurtulduğu zaman, en yüksek amaç ve mutluluk yolunda tüm engelleri aşmış olur Söz konusu yanlış inançların, ancak onların yanlışlığını ve temelsizliğini ortaya çıkaracak bir varlık görüşüyle ortadan kaldırılabileceğini düşünmüştür

3 Stoa Ekolü
Stoalılara göre evrende gözlemlenebilir olan doğal güzellik, bir düşünce ilkesinin, yani her şeyi insanın iyiliği için düzenlemiş olan bir Tanrı’nın var oluşuna işaret eder Bu nedenle ahlak alanında kaderciliği savunan bu anlayış, her yaratılanın bir amacının olduğunu ve isteğe bağlı olmaksızın yazgımızın gerçekleşeceğini ifade eder
Stoalılara göre gerçek özgürlük, insanın kendisini duyguların kölesi olmadan, akla uygun davranışlarda bulunabilmesiyle hayata geçirebileceği iç özgürlüktür Bu açıdan değerlendirildiğinde bir köle özgür, bir kral da aslında köle olabilir
Temsilcileri Kıbrıslı Zenon ve Epiktetos’tur

Kıbrıslı Zenon
Zenon’a göre her insanın kaçınamayacağı, yaşamına hakim olan bir yazgısı vardır Yaşamın şekli insan için önceden belirlenmiştir Bunun için insan, yazgısını olduğu gibi kabullenmelidir

Epiktetos
“Bir deniz yolculuğuna çıkarken, gemiyi, kaptanı ve havayı ben seçerim Yolda bir fırtına çıkarsa asla umursamam, bu benim işim değildir Ben kaptanı seçerim, fırtına ile o uğraşır” diyen Epiktetos, insanın gücü yetmeyen işlerle uğraşmamasını mutluluğu için şart koşmaktadır

4 Yeni Platonculuk
Felsefeye dayanarak dini bir dünya görüşü geliştirme çabasıdır Kurucusu Plotinos, maddi dünyanın gerçek olamayacağını, sadece değişmeyen bir şeyin gerçek olabileceğini düşünür Bu değişmeyen varlık ise Plotinos’a göre Tanrı’dır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.