Kırk Yıl (Halit Ziya Uşaklıgil)

Eski 05-13-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Kırk Yıl (Halit Ziya Uşaklıgil)



Kırk Yıl
(Halit Ziya Uşaklıgil)
KİTABIN ADI : Kırk Yıl
KİTABIN YAZARI : Halit Ziya Uşaklıgil
YAYIN EVİ VE ADRESİ : İnkilap Kitabevi-Ankara Caddesi No95 İstanbul
BASIM YILI : 1989

KİTABIN KONUSU
Yazarın hayatını başından geçenleri anılarını anlatmaktadır
KİTABIN ÖZETİ
Halid Ziya Uşaklıgil Türk romanının ilk yazarlarındandır Birçok romanı vehikayesi olan,aynı zamanda bir çok ödül almış Türk romanının öncülerinden biridir Yazar bu romanında diğer eserlerinden farklı olarak tamamen kendi hayatını anlatan bir roman yazmıştır Romanında sadecekendi hayatı değil, hayatını anlatırken gerçekleşen olayları tamamen objektif ve birroman havasında anlatmıştırYüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet

Atatürk’ün olduğu dfönemde askerirüştiyeye katılmış fakat birinci sınıfta ayrılmıştır Kitapta en çok ilgi çekici bölümler yine kendisinin roman ve edebiyatla ilgili başından geçen olaylarolmuştur Olayları anlatışında çok çarpıcı bir üslup kullanmıştır Örneğin bir konferansta söylenen Fransızca bir beyiti, müteakiben Türkçeleştirip kafiyelibir beyit haline getirişini şöyle anlatmaktadır
“Şeçti küçük kazanından” demek aslındadahauygun olurdu, fakatben ötekişekli daha uygun bulmuştum “Şeytan” ile admın kafiyesi tercümede beklenebilecek başarısının en iyi bir nevi idi

Hepsi birden alkışladılaralkışlamak zevkini burada tattım, vehayalimin yıkıp tükenmesinden doğan acıyı yazar sıfatıyla kazanılan muvaffakiyetle unuttum
Herhangi bir otobiyografide olan; yazarın duygusal durumları, buhranları, başından geçen olaylar renklibirşekilde anlatılmıştır
KİTABIN ANAFİKRİ
Tam olarak kesin bir ana fikir olmamakla beraber devrin karmaşıklığı hakkında bilgi vermektedir
KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESi
Sayısız kişi mevcutturhalit ziya uşaklıgil otoriter duygulu köklü bir yazardır
KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER
Akıcı bir uslup kullanılmıştırokunmaya değer bir kitaptır
KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ
Halit Ziya Uşaklıgil (1867-1945)
Türk roman ve öykü yazarı Türk edebiyatında Batı anlamındaki romanın ilk yetkin örneklerini vermiştir
İstanbul’da doğdu, 22 Mart 1945′te aynı kentte öldü Mahalle mektebinden sonra Fatih Rüştiyesi’ne gitti Tüccar olan babasının işlerinin bozulması üzerine, 1879′da İzmir’e yerleştiler Halit Ziya orada bir süre rüştiyeye, sonra da Fransızca öğrenmesi için rahipler okuluna gönderildi Fransızca’dan ilk çevirilerini bu yıllarda yaptı Tevfik Nevzat ile 1884′te Nevruz dergisini, 1886′da da Hizmet gazetesini çıkarttı İlk romanlarını bu gazetede yayımladı Okulu bitirdikten sonra bir yandan İzmir Rüştiyesi’nde Fransızca öğretmenliği yaparken, bir yandan da Osmanlı Bankası’nda memur olarak çalıştı 1893′te Reji İdaresi’nde başkâtiplik göreviyle İstanbul’a geldi Hüseyin Siret, Mehmet Rauf, Rıza Tevfik, Hüseyin Cahit, Ahmet Rasim gibi yazarlarla dostluk kurdu ve 1896′da Edebiyat-ı Cedide topluluğuna katılarak Servet-i Fünun dergisinde kendine geniş ün sağlayan romanlarını yayımladı 1901-1908 arasında yazarlığı bıraktıysa da II Meşrutiyet döneminde yeniden başladı, ancak 1923′e değin yazdıklarını yayımlamadı Bu arada, Darülfünun’da estetik ve batı edebiyatı dersleri verdi V Mehmed’in tahta geçmesi üzerine onun mabeyn başkâtipliğine atandı, dört yıl bu görevde kaldı Daha sonra Reji İdaresi’nde yönetim kurulu başkanı oldu Son yıllarını Yeşilköy’deki evinde anılarını yazarak geçirdi
Uşaklıgil’in İzmir’deyken yazdığı Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekâsı gibi ilk yapıtları, karşılıksız sevgiyi konu alan, acıklı, duygusal kısa romanlardır İstanbul’a geldikten sonra Sevet-i Fünun dergisinde yayımladığı Mai ve Siyah ile acemilik dönemini geride bıraktığı izlenir Daha önceki yapıtlarında ön planda gelen acıklı aşk serüveni, burada ikinci plana atılmıştır Şairler, gazeteciler, yayınevi sahipleri ve yazarlar arasında geçen olayları ele aldığı bu romanda, hem o dönemin Babıâli dünyasını, hem de bu dünyanın gerçekleri karşısında yaşamda yenik düşen Ahmet Cemil’in hayalci kişiliğinde bütün bir Edebiyat-ı Cedide kuşağının bakış açısını yansıtmıştır 1898-1900 arasında yazdığı Aşk-ı Memnu ilk büyük Türk romanı kabul edilir Sağlam bir yapısı ve tekniği olan yapıtta zengin bir adamla evlenen genç ve güzel bir kadının yaşlıca kocasına sadık kalmak kararına karşın, elinde olmayarak yasak bir aşka sürüklenişi, olayın psikolojik nedenleri üstünde de durularak, gerçekçi bir biçimde anlatılmıştır

Uşaklıgil Edebiyat-ı Cedide’nin sanat anlayışı doğrultusunda yeni bir dil yaratmaya çaba göstermiştir Osmanlıca’da bile kullanılmayan Farsça ve Arapça sözcükler bularak, Türkçe’de olmayan kurallarla tamlamalar yaparak konuşulan dilden çok ayrı, süslü ve yapay bir sanat dili oluşturmuştur Ama Aşk-ı Memnu’yu yazdıktan sonra dil konusundaki görüşleri değişmiş, Edebiyat-ı Cedide’nin yarattığı dili aşırı süslü, ağdalı ve yapay bulduğu için Kırık Hayatlar’ı yalın bir dille yazmaya karar vermiştir Daha sonraki yıllarda romanlarının yeni baskıları yapılırken de bunların dilini bir ölçüde yalınlaştırmak gereğini duymuştur Son romanı Kırık Hayatlar, 1901′de Servet-i Fünun’da tefrika edilirken, sansürün karışması yüzünden yarıda kalmış, ancak 1923′te yeniden yayımlanmıştır Uşaklıgil romana yazdığı önsözde, Kırık Hayatlar’ın daha önceki romanları gibi “hülya” ve “süs”e dayanmadığını, tam tersine yalnızca yaşamı ve gerçekleri yansıttığını belirtmiştir
Uşaklıgil pek çok öykü de yazmış ve Batı türü öykü anlayışının Türkiye’de yayılmasında rol oynamıştır Öykülerinin konusunu ve kişilerini daha çok halkın fakir kesiminden almış, bu insanların acılarını dile getirmeye çalışmıştır

Romanlarında Uşaklıgil’in ilgi alanı dardır Kişilerini ve onların sorunlarını işlerken sınırlı bir yaşantı çerçevesinin dışına çıkmaz Duyarlı genç kadın ve erkeklerin aşkta uğradıkları hayal kırıklığı başlıca teması olmuştur Ancak aşk konusunda görüşünün romantiklikten gerçekliğe doğru bir değişim geçirdiği gözlemlenir İlk romanlarında daha platonik ve romantik olan aşk ilişkileri, son iki romanında yasak aşkla noktalanan cinsel bir tutkuya dönüşür
Yaşantı alanının darlığına karşın, Uşaklıgil Türk romanının öncüsü sayılmıştır Çünkü ondan önce, romanı bir sanat yapıtı kabul ederek onun kadar ciddiye alan, bir sanatçı titizliğiyle romanın yapısına ve tekniğine gereken önemi veren başka bir Türk yazarı olmamıştır
YAPITLAR
Roman: Nemide, 1889; Bir Ölünün Defteri, 1889; Ferdi ve Şürekâsı, 1894; Mai ve Siyah, 1897; Aşk-ı Memnu, 1900; Kırık Hayatlar, 1923
Öykü: Bir Muhtıranın Son Yaprakları, 1888; Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, 1888; Heyhat, 1894; Solgun Demet, 1901; Sepette Bulunmuş, 1920; Bir Hikâye-i Sevda, 1922; Hepsinden Acı, 1934; Onu Beklerken, 1935; Aşka Dair, 1936; İhtiyar Dost 1939; Kadın Pençesinde, 1939; İzmir Hikâyeleri, (ös), 1950
Oyun: Kabus, 1918 Anı: Kırk Yıl, 1936; Sara ve Ötesi, 1942; Bir Acı Hikâye, 1942
Şiir: Mensur Şiirler, 1889
Deneme: Sanata Dair, 3 cilt, 1938-1955

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.