Melih Cevdet Anday

Eski 09-12-2007   #1
jojo'slover
icon111

Melih Cevdet Anday



1915 yılında İstanbul’da doğduAnkara Gazi Lisesi'ni bitirdikten sonra Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğünde danışmanlık, Ankara Kitaplığı'nda memurluk ve gazetecilik yaptıAkşam ve Cumhuriyet gazetelerinde deneme yazıları yazdı1954'ten sonra bir süre İstanbul Belediye Konservatuarı tiyatro Bölümü'hde fonetik-diksiyon öğretmenliği yaptı, emekle olduŞiirleri dışında tercümeleri ve romanları da vardır

Melih Cevdet, arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat gibi Varlık dergisinde yayınladığı ilk şiirlerinde, dönemin ortak dil beğenisini simgeleyen sözcüklere kapıldığı söylenebilir O da mavi iklimlerde, dal dal erguvan açan rüyalar biçiminde duyarlılıkları yansıtmaya çalışırken, kendi hayatından, deneylerinden kaynaklanmadığını düşündüren söyleyişlere öykünmüştür

IIDünya Savaşı'ndan sonra dünyayı saran ölüm fırtınası karşısında, yoksulluk, haksızlık ve yalan karşısında, arkadaşları gibi onun da sık sık ince yergiye başvurduğu görülür ‘Garip’ten çok sonra ‘Rahatı Kaçan Ağaç’ gibi, uyak kullanılarak, geleneksel denge anlayışının sağlanmak istendiği bir şiirde bile kendini ince yergiden alamaz Melih Cevdet öte yandan çelişkileri sergileme, yergi, olay gibi yan imkanlardan, toplumsal sorunlara bağlı konuları işlerken yararlanmaya çalıştığını söyleyebiliriz Bir bölümü Yaprak dergisi çıkarken (1947-49) yazılan ‘Telgrafhane’yi (1952) oluşturan şiirlerin büyük çoğunluğunun bu olanaklara dayanarak kurulmuş olmaları raslantı değildir Tohum ve Telgrafhane gibi evresinin iki önemli şiiri ise, şairin, hem içerik hem biçim yönünden kendini sınırlamadığını, değişik yönlere açılmak istediğini gösterir

Genel özellikleri bakımından şairin 1940-1952 yıllarında kazandığı deneylerin bileşkesi olarak kabul edebileceğimiz şiirlerden oluşan ‘Yan Yana’da dörtlü kuruluşların belirgin bir biçimde çoğaldığı görülür Gelecek, Hiroşima, Faltaşı, Güzel Düş, Anı adlı eserlerde geleneksel biçimlere eğilimi ağır basmıştır
Melih Cevdet’in özellikle 1960’tan sonraki eserlerinde yapı ustası olduğu yazılmıştır

ESERLERİ
Garip (OVeli ve ORifat ile), Rahatı Kraçan Ağaç, Kolları bağlı Odysseus, Göçebe Denizin Üstünde, Ölümsüzlük Ardında Gılgamış, Teknenin Ölümü,Tanıdık Dünya, Güneşte, Yağmurun Altında, gizli Emir, Raziye, Dört Oyun

GÜNDEM

Edebiyatımız garip kaldı!
Milliyet 29 Kasım 2002

Türk edebiyatının duayenlerinden Melih Cevdet Anday, solunum ve böbrek yetmezliği sonucu 87 yaşında vefat etti

Gazi Lisesi’ndeki arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat’la şiire başlayan, "Garip" hareketinin son çınarı Melih Cevdet Anday, solunum ve böbrek yetmezliği tanısıyla tedavi gördüğü Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, 87 yaşında hayata veda etti
İstanbul’da doğan Anday’ın büyük dedesi Mirlava Mehmed Raşit Paşa, Osmanlı Devleti’nin ilk "eczacı paşasıydı" Çocukluğu Kadıköy Bahariye’deki evinde geçen Anday, ilkokulu eski Fenerbahçe Stadyumu’nun yanındaki Taş Mektep’te, ortaokulu da Kadıköy Sultanisi’nde okudu Babasının görevi dolayısıyla lise öğrenimini Ankara Gazi Lisesi’nde tamamladı Dokuzuncu sınıfta okuduğu sırada Orhan Veli ve Oktay Rifat’la tanıştı Liseyi bitirdikten sonra önce Ankara Hukuk Fakültesi’ne, ardından da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne giren Anday, öğrenim hayatına devam etmedi 1938’de sosyoloji öğrenimi için Belçika’ya giden Anday, 2 Dünya Savaşı nedeniyle yurda dönerek bir süre Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde danışmanlık yaptı

FIKRA YAZARLIĞI YAPTI
Anday; Akşam, Tercüman, Büyük Gazete, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinde fıkra yazarlığı, sanat sayfası yöneticiliği yapmış, denemeler yazmış, 1954’te başladığı İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü fonetik - diksiyon öğretmenliğinden 1977’de emekli olmuştu Anday, 1964 - 1969 yılları arasında TRT Yönetim Kurulu’nda görev almıştı 1979’da UNESCO Genel Merkezi kültür müşaviri olarak Paris’e giden Anday, hükümet değişince geri çağrılmıştı

ESERLERİYLE ÖDÜL ALDI
Anday, "Mikado’nun Çöpleri" adlı oyunuyla 1967 - 1968 İlhan İskender Armağanı’nı, "Gizli Emir" adlı romanıyla TRT 1970 Sanat Ödülleri Roman Armağanı’nı, Tarjel Vesaas’dan çevirdiği "Buz Sarayı" romanıyla da TDK 1973 Çeviri Ödülü’nü kazanmıştı Anday’ın ilk şiiri, 1936 yılında Varlık Dergisi’nde yayımlanan "Ukde" olmuştu Anday, "Teknenin Ölümü" adlı şiir kitabıyla 1976 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, "Sözcükler" adlı şiir kitabıyla 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü, "Ölümsüzlük Ardında Gılgamış" adlı şiir kitabıyla da 1981 İş Bankası Büyük Ödülü’nü kazanmıştı Anday’ın yapıtları, Rusça, Fransızca, İngilizce başta olmak üzere bir çok dile çevrildi

"Garip"in hikayesi
Melih Cevdet Anday şiire Gazi Lisesi’nde arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat’la başladı Daha sonraları "Garip" hareketi çevresinde oluşacak beraberliklerinin temeli böylece atılmış oldu "Varlık" dergisinde birlikte yaptıkları bir çıkışla, Veli, Rifat ve Anday Türk şiirine yeni bir anlayış getirdi Kentte yaşayan küçük insanların sorunlarını lirizme, ahenge, sese sırt çeviren bir sadelik içinde ele alıyor, şiire girmez denilen konulara, sözcüklere özellikle ağırlık veriyorlardı Yaptıkları denemeler edebiyat çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı, tartışmalara yol açtı 1941’de çıkardıkları "Garip" adlı kitapta Veli’nin imzasıyla bu yeni anlayışın temel ilkeleri şöyle açıklandı: "Şiir, bütün özelliği edasında olan bir söz sanatıdır"

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Melih Cevdet Anday

Eski 04-29-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Melih Cevdet Anday



MELİH CEVDET ANDAY

1915'te İstanbul�da doğdu Ankara Gazi Lisesi'nden 1936'da mezun oldu Oktay Rifat ve Orhan Veli okul arkadaşlarıydı 1938'de sosyoloji öğrenimi için Belçika�ya gitti İki yıl sonra II Dünya Savaşı çıkınca zorunlu olarak yurda döndü 1942�den başlayarak Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü�nde danışmanlık, Ankara Kitaplığı�nda memurluk, gazetecilik yaptı Daha sonra İstanbul'a yerleşti "Akşam", "Büyük Gazete", "Tanin" ve "Cumhuriyet" gazetelerinde fıkra yazarlığı, sanat sayfası yöneticiliği yaptı, denemeler yazdı 1954�te başladığı İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü fonetik-diksiyon öğretmenliğinden 1977'de emekli oldu 1964-1969 arasında TRT Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu 1979�da UNESCO Genel Merkezi Kültür Müşaviri olarak Paris�e gitti "Ukde" adlı ilk şiiri 1936'da Varlık dergisinde çıktı İlk şiirlerinde hececilerin biçim ve tema özelliklerini benimsedi Gizemci denebilecek bir duyarlılıkla nesneleri sıralayan, çevresine çocuksu bir şaşkınlıkla bakan bu şiirlerin ayırıcı yanı, uyaklı yazılmalarına rağmen uyağa bağlı olmamaları Orhan Veli ve Oktay Rifat'la ortak eserleri "Garip"teki (1941) şiirlerinde çocuksu şaşkınlığın bilince dönüştüğü, uyakların aşıldığı ve ölçünün kırıldığı görülür Bu ilk dönem şiirlerinde yer yer Dadaizm'den etkiler hissedilir ama belirleyici değildir Başlangıçta çocukluktan beri arkadaş olduğu Orhan Velive Oktay Rifat'la aynı şiir çizgisinde yürüdü Ama Veli ve Rifat'tan "duygu" bakımından ayrıldı Şiirlerinde duygu, düşünceyle gelişir, hatta düşünceyi hazırlar Düşünce ögesi duygularını hep ayrıntıdan kotarır "Telgrafhane" ve "Yan Yana" kitaplarındaki şiirlerle bu kez, toplum ve insan değerlerini savunan, kavgacı bir şiire yöneldiği dikkat çekti Duyguya toplumu da eklediği bu dönem kitaplarından "Yan Yana" sakıncalı bulunup toplatıldı ama beraat etti Lirizme karşı çıkmasına rağmen, toplumsal güçlüklerin içe akışı olarak gördüğü bu unsuru şiirlerinde kullanmaktan geri durmadı 1960 sonrası şiirinde bu kez mitolojik unsurlar görülmeye başlandı "Kolları Bağlı Odysseus" (1963) ile başlayan bu süreçte, Anadolu'daki eski Yunan kültürü ile yaşadığımız tarihsel ve güncel koşullar arasında bir metafor kurmayı istedi 1975 sonrası eserlerinde yeni sorularla yeni arayışlara yönelmek isteyen bir şairin aynı zamanda bir filozofun ve halk ermişinin sesi duyulur Mitologya serüvenine Doğu kültürleri unsurlarını da katmaya başlar Şiirindeki bu gelişme denemeleri ve romanlarında da hissedilir


ESERLERİ

ŞİİR:
Garip (Orhan Veli ve Oktay Rifat�la birlikte, 1941)
Rahatı Kaçan Ağaç (1946)
Telgrafhane (1952)
Yan Yana (1956)
Kolları Bağlı Odysseus (1963)
Göçebe Denizin Üstünde (1970)
Teknenin Ölümü (1975)
Sözcükler (eski kitaplardan derlenenler ve yeni şiirlerle, 1978)
Ölümsüzlük Ardında Gılgamış (1981)
Tanıdık Dünya (1984)
Güneşte (1989)
Yağmurun Altında (1995)

ROMAN:
Aylaklar 1965
Gizli Emir 1970
İsa�nın Güncesi 1974
Raziye 1975
Yağmurlu Sokak 1991
Meryem Gibi 1991

DENEME:
Doğu-Batı (1961)
Konuşarak (1964)
Yeni Tanrılar (1974)
Sosyalist Bir Dünya (1975)
Dilimiz Üstüne Konuşmalar (1975)
Maddecilik ve Ülkücülük (1977)
Paris Yazıları (1982)

TİYATRO:
İçerdekiler 1965
Mikado�nun Çöpleri 1967
Dört Oyun 1972

GEZİ:
Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan (1965)

ÖDÜLLERİ:
1967-68 İlhan İskender Armağanı Mikado�nun Çöpleri adlı oyunuyla
1970 TRT Sanat Ödülleri Roman Armağanı Gizli Emir adlı romanıyla
1973 TDK Çeviri Ödülü Tarjel Vesaas�dan çevirdiği Buz Sarayı romanıyla
1976 Yeditepe Şiir Armağanı Teknenin Ölümü şiir kitabıyla
1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü Sözcükler şiir kitabıyla
1981 İş Bankası Büyük Ödülü Ölümsüzlük Ardında Gılgamış şiir kitabıyla


Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Melih Cevdet Anday

Eski 05-04-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Melih Cevdet Anday




Melih Cevdet Anday ( 1915 - 2002) Türk şair, romancı ve deneme yazarı Çağdaş Türk şiirinin önde gelen temsilcilerindendir

İstanbul'da doğdu Babası avukattı 1931'de Kadıköy Ortaokulu'nu, 1936'da Ankara Gazi Lisesi'ni bitirdi Önce Ankara Hukuk Fakültesi'ne, sonra Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'ne girdiyse de, devam etmedi 1938 yılında sosyoloji öğrenimini için Belçika'ya gitti Burada kısa bir süre kaldıktan sonra, II Dünya Savaşı nedeniyle yurda döndü 1942'den başlayarak Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü'nde danışmanlık, Ankara Kitaplığı'nda memurluk ve gazetecilik yaptı 1951'de İstanbul'da Akşam gazetesinde çalışmaya başladı Tercüman, Büyük Gazete, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinde fıkra yazarlığı, sanat sayfası yöneticiliği yaptı, denemeler yazdı 1954'ten başlayarak İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro bölümünde fonetik-diksiyon öğretmenliği yaptı, buradan 1977 yılında emekli oldu 1964-1969 yılları arasında TRT Yönetim Kurulu'nda çalıştı 1979'da UNESCO Genel Merkezi kültür müşaviri olarak Paris'e gitti Hükümet değişince geri çağrıldı 1983 yılında Cumhuriyet gazetesinde haftalık denemelerini sürdürmekteydi

Melih Cevdet Anday önce Mikado'nun Çöpleri adlı oyunuyla 1967-1968 İlhan İskender Armağanı'nı aldı Arkasından, Gizli Emir adlı romanıyla TRT 1970 Sanat Ödülleri Roman Armağanı'nı kazandı Bunu Tarjel Vesaas'dan çevirdiği Buz Sarayı romanıyla TDK 1973 Çeviri Ödülü izledi Teknenin Ölümü adlı şiir kitabıyla 1976 Yeditepe Şiir Aramağanı'nı, Sözcükler adlı kitabıyla da 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'nü, Ölümsüzlük Ardında Gılgamış'la da 1981 İş Bankası Ödülü'nü aldı

Melih Cevdet Anday şiire lise sıralarında başladı Gazi Lisesi'nden arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rıfat'la birlikte ilk şiir denemelerini bu yıllarda yaptı Daha sonraları "Garip" hareketi çevresinde oluşacak beraberliklerinin temeli böylece atılmış oldu Daha lise öğrencisiyken Sesimiz adlı duvar gazetesinde edebiyata ilgileri iyice belirmişti Anday'ın ilk şiiri 1936 yılında Varlık'ta yayımlanan "Ukte" oldu Aynı dergide bir iki yıl yer alan ve dönemin egemen şiir tutumuna öykünen şiirlerinden sonra, 1938'den başlayarak ölçü ve uyak kurallarına boyun eğmeyen şiirlerini yayımlamaya başladı Varlık dergisinde birlikte yaptıkları bir çıkışla, Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Türk şiirine yeni bir anlayış getirdiler Kentte yaşayan küçük insanların sorunlarını lirizme, ahenge, sese sırt çeviren bir sadelik içinde ele alıyor, şiire girmez denilen konulara, sözcüklere özellikle ağırlık veriyorlardı Yaptıkları denemeler edebiyat çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı, tartışmalara yol açtı 1941'de çıkardıkları Garip adıl kitapta Orhan Veli'nin imzasıyla bu yeni anlayışın temel ilkeleri şöyle açıklandı: "Şiir, bütün özelliği edasında olan bir söz sanatıdır" Bu yazıda, ölçü ve uyak sınırlamalarını kırmak, şairanelikten kurtulmak, halkın beğenisini arayıp bulmak, klasik biçimlere başvurmamak, dize düşkünlüğünden kurtulup şiirde bütünlüğe yönelmek gibi ilkeler öneriliyordu Garip hem büyük bir ilgi ve sevgi yarattı, hem de yergiye, hatta alaylara konu oldu Ancak Türk şiirinin genel çizgisi içinde, geleceğe uzanacak bir atılım yapılmış, şiiri kuşatan kimi kısıtlamalar sökülüp atılmıştı Melih Cevdet Anday'ın bu dönemde, Garipçiler'in hep birlikte karşı çıktıkları şairaneliğe yatkın yönlerini bütünüyle örtmediği gözlenir Garip'ten beş yıl sonra çıkardığı Rahattı Kaçan Ağaç'ta toplumda gördüğü yoksulluk, haksızlık gibi olgulara ince bir yergiyle karşı çıkarken, bir yandan da uyak kullanarak geleneksel Türk şiiriyle uzak bağlar kurmaktan çekinmez

Anday, 1947-1949 döneminde yayımladıkları Yaprak dergisindeki şiirlerinden oluşan Telgrafhane adlı kitabında toplumsal sorunlara bağlı konuları işlemeye daha da ağırlık verir Bu şiirlerde dil alabildiğine yalınlaşmış, büyük kent insanının günlük konuşmalarındaki kimi deyimlerden bol bol yararlanılmıştır Ölçü, uyak, "Garip" şiirinde dışlanan söz sanatları da yeniden şiir kurmakta yararlanılan öğeler arasına girmiştir Bu dönemin en başarılı şiirlerinden biri olan "Tohum"da ölçü ile uyağa büyük önem verilir Ayrıca, bütün şiir yarı gizli bir simgeyi yüklenir

1956 yılında yayımlanan Yanyana'daki şiirlerin bu doğrultuda ilerlediği görülür Şiire geleneksel biçimler ağırlıkla girmiş, şiir dokusuna uyaklar egemen olmuştur Alay, ince yergi, lirizm, coşku yan yanadır Kullanılan sözcüklerde de bir değişme göze çarpar Önceki dönemin ağaç, deniz, bitki vb somutluklarının yanı sıra, çağ, dünya, yeryüzü, doğa gibi soyut kavramlar kullanılmaya başlanmıştır Şair artık belirli düşünceler üzerine araştırma yaparken, biçimin kusursuzluğuna iyiden iyiye özen göstermektedir Süregiden bu değişim üzerine düşünürken, "Garip" anlayışının 1950-1955 döneminde, özellikle şiire yeni başlayanlar arasında olağanüstü yaygın bir etkisi olduğunu, bir zamanların yeniliğinin artık iyice eskitildiğini de gözönünde tutmak gerekir Gerçekten de dönemin dergi sayfaları bu şiirin kötü kopyalarıyla dolmuş, şiir giderek yalnızca küçük olayların basit bir dille aktarıldığı, bütün gücü az sayıdaki dizelerin içine sıktırılmış küçük bir buluşta olan bir tür haline gelmişti Bütünüyle birbirine benzeyen bu şiirlerin altında imza olmasa, kimin yazdığını çıkarmak nerdeyse olanaksızdı

Melih Cevdet Anday, son kitabının üzerinden uzunca bir zaman geçtikten sonra, 1963'de Kolları Bağlı Odysseus'u yayımladığında edebiyat çevrelerinde belirgin bir şaşkınlık görüldü Daha öncenin açık, anlamını kolay ileten, tadına kolay varılan şiirinin yerini, konusunu mitolojiden alan, kapalı, tadına güç varılan bir şiir almıştı İnsanoğlunun doğa karşısında gelişimini, "Neredeyiz? Nereden geliyoruz? Bütün müyüz, parça mıyız?" gibi zamana bağlı olmayan sorularla irdeleyen "zamansız" bir şiir

Kolları Bağlı Odysseus ve ardından gelen Göçebe Denizin Üstünde ile Teknenin Ölümü bir arada düşünüldüğünde, Anday'ın toplumsal sorunları aktarma ve uyarma gibi daha önce şiirinde yer alan kimi görevleri düzyazıya aktarıp, salt düşünsel bir şiire ulaşmak istediği görülür Gerçekten de, 1960 sonrasında hem Türkiye genelinde, hem Türk şiir ortamında çok şey değişmiş, daha önceleri şiirin sözcülük etmeye çabaladığı kimi konular başka uzmanlık dalları tarafından gündeme getirilip tartışılmaya başlanmıştır Anday'ın kendisi de deneme ve makaleleriyle bu tartışmalara katılabilmekte, görüşlerini bildirebilmektedir Öte yandan şiirinin bünyesine uymayan konuları, insanlararası durumları 1965'ten sonra yayımlanmaya başlandığı romanlarında ele alabilmekte, oyunlarında çağdaş insanın yerleşik değerlerle ve düzenle çatışmasını irdeyebilmektedir Böylelikle şiir artık kimi görüşleri aktarmak ve yaymak yerine; yaşam, doğa, dünya, tarihsellik gibi felsefenin yüzyıllar boyu uğraştığı konularda yoğunlaşmak olanağını yakalamıştır Felsefeye bile öncülük edebilecek, biçim yönünden kusursuz, anlam yönünden okudukça derinleşen bir şiire ulaşılmıştır

Anday'ın şairliği, tüm şiirlerinin derlendiği Sözcükler'de de görülebileceği gibi durmadan gelişmiş sürekli bir gelişme göstermiştir Yapıtları Rusça, Fransızca, İngilizce, Bulgarca, Yunanca'ya, Sırp ve Polonya dillerine çevrilmiş; UNESCO'nun Courrier dergisi 1971 yılında onu Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklamıştır

YAPITLAR (başlıca): Şiir: Garip, (OVeli ve ORıfat'la birlikte),1941; Rahatı Kaçan Ağaç, 1946; Telgrafhane, 1952; Yanyana, 1956; Kolları Bağlı Odysseus, 1963; Göçebe Denizin Üstünde, 1970; Teknenin Ölümü, 1975; Sözcükler, 1978; Ölümsüzlük Ardında Gılgamış, 1981 Roman: Aylaklar, 1965; Gizli Emir, 1970; İsa'nın Güncesi, 1974; Raziye, 1975 Oyun: İçerdekiler, 1965; Mikado'nun Çöpleri, 1967; Dört Oyun, 1972 Deneme, gezi: Doğu-Batı, 1961; Konuşarak, 1964; Gelişen Komedya, 1965; Sovyet Rusya, Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan, 1965; Yeni Tanrılar, 1974; Sosyalist Bir Dünya, 1975; Dilimiz Üstüne Konuşmalar, 1975; Maddecilik ve Ülkücülük, 1977; Yasak, 1978; Paris Yazıları, 1982

Çiftlikteki Gece Ot almaya gittikti Kalver çiftliğine, On araba, ne güzeldi kıyının elma rengi, İkindiye doğru kızardıkça kızarmış Yoksul köylerin sessizliği de katıldı Akşamın dar yolunda bize Susup kalmıştık tüylü harupların Ve kederin çiti boyunca garip Derken türkü çağırmaya başladı asker Uyanan güzel bir deniz rüzgârı gibi, Yarım bir sevinç gibi gökyüzünden inen Şaşkın bir kuş gibi ardımız sıra koşar Gecenin sarnıcına düştü boş bir yıldız, Çam kozalağı gibi gümbürtüyle, Atlarımızın kusursuz sessizliğinde, Yaşlı zeytinlerin altından girdik Ölmüş ot kokulu çiftliğe, sıcak; Sonra çözdük hayvanları, bıraktık Uçsuz bucaksız otlağa karanlıkta Arabada, samanların üstünde yattım Ya atlar çekip giderse, unutmam, Uykumda onlarla otladım Gözüm ve dudağım şişmişti sabahleyin, Ağulu otlak sineği ısırmış Ağzımda çıtır çıtır saman Baktım, kırk adım ötemizde atlar, Ala ala kırk adım yol almışlar, Uzun gecenin uykusuz otunda

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.