İstiklal Marşımız 88 Yaşında |
03-14-2009 | #1 |
yesimciwciw
|
İstiklal Marşımız 88 Yaşındaİstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen, İBB Kültür AŞ tarafından organizasyonu yapılan “Kabulünün 88 Yıldönümünde İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy” programı dün akşam (12 Mart 2009 Perşembe) Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi Kalabalık bir dinleyici topluluğu tarafından izlenen açık oturumda İBB Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanı Av Numan Güzey, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof Dr İsmail Kara, Türk Edebiyatı dergisi yayın yönetmeni Beşir Ayvazoğlu konuşmacı olarak yer aldılar Oturumu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof Dr Abdullah Uçman yönetti Toplantıda ilk sözü alan Numan Güzey, konuşmasında ağırlıklı olarak okul yıllarında Mehmet Akif ile ilgili hatıralarından söz etti Bunların içinde en önemlisinin okulların ziyarete gelen, Akif’in yakın arkadaşı Hasan Basri Çantay’ın değerlendirmeleri olduğunu vurgulayan Numan Güzey, I Meclis üyesi Çantay’ın şahsından ve düşüncelerinden çok etkilendiğini, bu sayede Akif’in sanatçı kişiliğini ve ruh dünyasını daha yakından tanıma imkanı bulduğunu belirtti Bilindiği gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından açılan İstiklal Marşı yarışmasına para ödülü olduğu gerekçesiyle katılmayan Mehmet Akif’i bu kararından vazgeçiren yakın arkadaşı Hasan Basri Çantay olmuş, para ödülünün bir hayır kurumuna bağışlanması şartıyla Akif, İstiklal Marşını bir-iki gün içinde yazarak milletimize hediye etmişti Numan Güzey, konuşmasının son bölümünde Mehmet Akif’in İstiklal Marşı gibi dev bir eseri yazmasınının temelinde şu üç özelliğin bulunduğuna dikkat çekti: Evde sürekli Kur’an-ı Kerim okuyan bir anne ve âlim bir baba, sadece bir spor dalı olmanın ötesinde anlamlar taşıyan güreş ve pehlivanlık üzerine konuşmaların yapıldığı sohbet meclisi, Halkalı Baytar (Veteriner) Mektebi’ndeki hocası Rıfat Hüsamettin Bey’den intikal eden pozitif bilim sevgisi (Ünlü Fransız âlim Pasteur’ün öğrencisi olan Rıfat Hüsamettin Bey sayesinde Mehmet Akif fen bilimlerine ilgi duymuş, Pasteur’e karşı samimi bir sevgi beslemiştir) Beşir Ayvazoğlu’nun konuşması İstiklal Marşı’nın oluşumuyla ilgiliydi İstiklal Marşı vücut bulurken hangi aşamalardan geçti ve ilk nüvelerini hangi eserlerde gösterdi? Ayvazoğlu, bu noktalara değinen çarpıcı değerlendirmelerde bulundu Ayvazoğlu’na göre milli marşlar milli devletler kurulduktan sonra ortaya çıkmıştır; keza imparatorlukların milli marşı olmaz 1792 Fransız İhtilali’nin en sembolik değerlerinden birisi de Marseilles adıyla bilinen milli marşlarıdır Marseilles, Tanzimat sonrası Türk aydınları arasında da büyük alaka görmüştür Hatta Namık Kemal ‘in “Vatan yahut Silistre”sinin bir bölümünde Marseilles dizelerinin açık etkisi görülür İşin acı tarafı İstanbul’un işgalinde düşman kuvvetlerinin Marseilles marşını söylemesi aydınlarımızda büyük bir yıkıma yol açmıştır Ne var ki aydınlarımız ve edebiyatçılarımız Balkan Harbi, 1 Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşı ve Milli Mücadele sürerken o kadar kayıtsızlık içindedirler ki mesela Rumeli toprakları elden giderken Abdülhak Hâmit ve Tevfik Fikret’in eserlerinde bu durumla ilgili tek bir satıra bile rastlanmaz Tek istisna Mehmet Akif’tir o dönemlerde Sırat-ı Müstakim dergisindeki manzumelerinde, “Hakkın Sesleri” şiirlerinde İstiklal Marşı’nın sesini duyurur adeta Çanakkale Zaferi’nden sonra Âkif’in o dönemde görevi dolayıysa bulunduğu Berlin’de yaşadığı heyecan ve coşkuyu “Berlin Hatıraları” kitabında görebiliyoruz İstiklal Marşı bir-iki gecede yazılmıştır ama o olgunluğa nasıl ulaştığını anlamak için o dönemin arka planını da çok iyi bilmek gerekir Anadolu’da kıyım vardır ama milli mücadeleyi sembolize eden bir marş henüz doğmamıştır (Yahya Kemal, “Eğil Dağlar” isimli makalesinde 1897 Türk-Yunan savaşında Eğil Dağlar türküsünün adeta milli marş olarak söylendiğini, o türkünün milli mücadele ruhunu ifade ettiğini yazmıştır) Milli marş ihtiyacı nedeniyle açılan yarışmaya gönderilen 724 şiir arasında gerçekten milli mücadeleyi ve milletimizin heyecanını yansıtan tek bir eser bulunamamıştır İstiklal Marşı’nın o çok tartışılan bestesinin en büyük eksikliği şiirle birlikte doğmamış olmasıdır O yılların şartlarında doğsaydı dönemin ruhunu daha iyi yansıtabilirdi Toplantının son konuşmacısı İsmail Kara İstiklal Marşı’nın din-millet-milliyet kavramlarıyla bağlantılarını ele aldığı konuşmasının başında bu kavramların ilk tartışılmaya başlandığı zamanlardaki anlamının daha farklı olduğunu belirtti 19 Yüzyılın sonlarında millet-milliyet ve din ilişkisi 3 kavrama dayanıyordu: 1- Millet: Artık yeni bir anlama doğru yönelme istidadı göstermektedir Fransız ve Batı kültüründen intikal eden “Nation” kelimesinin karşılığıdır Osmanlı kültüründe millet, din ekseninde tanımlanan topluma karşılık gelmektedir 2- Kavim: Günümüzde kullandığımız “millet” kavramına denk düşmektedir 3- Cins: Irk etrafında tanımlanan topluluktur İsmail Kara, daha sonra bu üç kavramın Mehmet Akif’in eserlerine nasıl yansıdığına örnekler sundu: 1912 yılında kaleme aldığı Süleymaniye Kürsüsü’nde kavmiyetçiliğe tepki verilmektedir Milliyetçilik aslında müslüman camiayı bölen bir ayrımdır 1913 yılında yazılan “Hakkın Sesleri”nde ilk kez Müslüman camianın merkezi yönetime karşı siyasi talebini gösteren Arnavutluk isyanı dolayısıyla ağır ifadeler kullanılmaktadır 1921 yılındaki Mehmet Akif, 1912 yılındaki Akif değildir artık Kelime ve kavramların tanımı değişmiştir Müslümanlığı çok net biçimde ırk, renk, lisan, iklim itibariyle birbirine yabancı unsurların aynı camia altında birleşmesi olarak tanımlayan Akif; İstiklal Marşı’ndaki en önemli vurgular olarak gördüğü “Hakk davası” ve “İstiklal ve Hürriyet davası”nın bu unsurlarla nasıl birleştiğini mısralardan örneklerle anlatarak konuşmasını tamamladı
__________________
|
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|