![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#166 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHAKÎKAT: 1 ![]() ![]() Aslan denilince, bilinen yırtıcı hayvan kastedilir, bu mânâda kullanılırsa, hakikat olur, cesur insan mânâsında kullanılırsa, mecâz yâni hakîkî mânâsının dışında kullanılmış olur ![]() 2 ![]() ![]() Fizik ve kimyâ reaksiyonlarında maddenin yok olmadığı bugün kesin olarak bilinmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Azîz Mahmûd Hüdâyî) 3 ![]() ![]() Tarîkat ve hakîkatten maksat, ihlâsı (her şeyi Allahü teâlânın rızâsı için yapma hâlini) elde etmektir ![]() Şerîatin (dînin) emirlerini yapmak, tarîkatin ve hakîkatin hâllerine kavuşmak, hep nefsin tezkiyesi, yâni temizlenmesi ve kalbin tasfiyesi yâni parlaması içindir ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde bulunan bilgiler üç kısımdır: Bir kısmını, hiçbir kuluna bildirmemiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Hakîkat-i Câmia: Toplayıcı hakîkat ![]() ![]() İnsan, âlem-i kebîrde yâni insan dışında bulunan her şeyi kendinde topladığı için, mahlûkların en kıymetlisi olduğu gibi, hakîkat-ı câmia olan kalb de Âlem-i sagîrdeki yâni insanda bulunan her şeyi kendinde topladığı için çok kıymetlidir ![]() İnsan çeşit çeşit şeylere bağlı kaldıkça, kalbi temizlenemez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HAKÎM (El-Hakîm): 1 ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyurdu ki: Allahü teâlâ hakkıyla bilendir ve Hakîmdir ![]() Biz hiçbir peygamberi kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki emr olunduklarını onlara apaçık anlatsın ![]() ![]() Günâhtan kaçmaya kuvvet, ibâdet yapmaya kudret, ancak azîz ve hakîm olan Allahü teâlânın yardımı iledir ![]() Allahü teâlâ kullarına yapabilecekleri şeyleri emretmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() El-Hakîm ism-i şerîfini söyliyen, hikmete kavuşur ve kendisine gizli mânâlar açılır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() HÂKİM: Haklı ve haksızı ayırıp, hak ve adâlet üzere hükmeden, karar veren ![]() Hak ve adâlet üzere bir gün hâkimlik yapmayı, bir sene devamlı gazâ etmekten (Allah yolunda harb etmekten) daha çok severim ![]() Hâkim-i Mutlak: Tam ve gerçek hükmedici olan Allahü teâlâ ![]() Akıllı o kimsedir ki, nefsine hâkim olur da ölüm sonrası için hazırlanır ![]() ![]() HÂKKA SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin altmış dokuzuncu sûresi ![]() Hâkka sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi) ![]() ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ Hâkka sûresinde meâlen buyuruyor ki: Sûra bir kerre üfürülünce, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp, silkilecektir ![]() ![]() Kim Hâkka sûresini okursa,Allahü teâlâ onun hesâbını kolay eyler ![]() HÂL: Durum, vaziyet, tavır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hâller ve vecdler (kendinden geçmeler), matlûbun yâni ele geçirilmek istenilenin başlangıçlarıdır ![]() ![]() En güzel hâl; şerîate (dînimizin emir ve yasaklarına) uymaktır ![]() Tasavvuf yolunda ilerleyenlerin bilgileri hâl ile kavuşulan bilgilerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Hâl Ehli: Hâli tavrı güzel olan gönül sâhibi kişi ![]() ![]() ![]() Almayı, vermekten daha tatlı gören hal ehli olamaz ![]() HALÂL (Helâl): Yasak edilmiş olmayan, yâhut yasak edilmiş ise de, İslâmiyet'in özr, mâni ve mecbûriyet saydığı sebeblerden birisi ile yasaklığı kaldırılmış olan şeyler ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: Ey mü'minler! Allahü teâlânın size helâl ettiği tayyib yâni güzel şeyleri kendinize haram etmeyiniz! Helâllere haram demeyiniz! Allahü teâlâ helâl ettiği şeylere haram diyenleri sevmez ![]() Duânın kabûl olması için helâl lokma yiyin ![]() Bir kimse, hiç haram karıştırmadan, kırk gün helâl yerse, Allahü teâlâ, onun kalbini nûr ile doldurur ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ, peygamberlerine emrettiğini, mü'minlere de emretti ve buyurdu ki: "Ey peygamberlerim! Helâl yiyiniz ve sâlih (iyi) işler yapınız!" (Mü'minûn sûresi: 51) Mü'minlere de emretti ki; "Ey îmân edenler! Sizlere verdiğim rızıklardan helâl olanları yiyiniz ![]() Allahü teâlâya itâat etmek, bir hazîneye benzer ![]() ![]() Haram yiyenlerin yedi âzâsı, istese de istemese de günâh işler ![]() ![]() ![]() Bizim yolumuzda el, helâl kârda (işte); gönül ise hakîki yârdadır (Allahü teâlâdadır) ![]() Her gün helâlinden alış-veriş yapmam, geceleri ibâdet, gündüzleri oruçla geçirmemden bana daha sevimlidir ![]() Halâl Lokma: Haram olmayan, dinde yenilmesi yasak edilmeyen yiyecek ![]() Helâl lokma yemeyen kimse, Allahü teâlâya itâat etme gücünü kendisinde bulamaz ![]() ![]() HALEF-İSÂDIKÎN: Selef-i sâlihînden yâni Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînden sonra gelen Ehl-i sünnet âlimleri ![]() Halef-i sâdıkîn, îmân (inanç) ve amel bilgilerinde ve kalb bilgilerinde, hep Selef-i sâlihîne (Hicrî ilk iki asırda yaşayan müslümanlara) tâbi olmuşlar, bunların yolundan hiç ayrılmamışlardır ![]() HÂLET-İ NEZ': Ölürken rûhun çıkacağı an ![]() Allah'ım! Bizi ve dînimizi her türlü zarardan koru ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HALF ETMEK: Yemin etmek ![]() ![]() HÂLIK (El-Hâlık): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: O öyle Allah ki, Hâlıktır, Bâridir (yaratan var edendir), Musavvirdir (bütün varlıklara şekil verendir), Esmâ-i hüsnâ (en güzel isimler) O'nundur ![]() ![]() ![]() O'ndan başka ilâh yoktur ![]() ![]() Pek ufak bir parçasını gördüğümüz bu kâinâtın (evrenin) bir hâlıkı ve anlamağa aklımızın ermediği pek muazzam bir kudret sâhibi vardır ![]() ![]() ![]() Rahmân, Kuddûs, Müheymin ve Hâlık (yaratıcı) gibi yalnız Allahü teâlâya mahsûs olan isimleri insanlara isim yapmak haramdır ![]() ![]() Gece yarısı bir miktar zaman el-Hâlık ism-i şerîfini söyleyen kimsenin kalbi ve yüzü nûrlanır ![]() ![]() (Lâ Edrî)
__________________
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#167 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHÂLİD BİN SİNÂN ABESÎ ALEYHİSSELÂM: Îsâ aleyhisselâmdan sonra gönderilen peygamberlerden ![]() ![]() Hâlid bin Sinân Abesî aleyhisselâmın kavmine musallat olan ve bir mağaradan çıkan ateş, uzak mesâfelere yayılıyor, ekinleri ve hayvanları yakıyor, sonra tekrar geri çekiliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muhammed aleyhisselâm peygamber olarak gönderildiğinde, Hâlid bin Sinân aleyhisselâmın kızı hayatta idi ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#168 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHÂLİDİYYE: Evliyânın büyüklerinden Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin tasavvuftaki yolu ![]() ![]() Hâlidiyye yolunun büyüğü olan Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri; "Bizim büyüklerimizin yolunda tasavvuf, İslâm dîninin emirlerini yapmak içindir ![]() ![]() ![]() ![]() HALÎFE: Birinin yerine geçen ![]() 1 ![]() ![]() Allahü teâlâdan istedim ki, benden sonraAli halîfe olsun ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimiz, hazret-i Muâviye'ye; " Halîfe olduğun zaman, yumuşak ol veya güzel idâre et!" buyurdu ![]() Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed Mustafâ'dan sonra müslümanların halîfesi, müslümanların reîsi Ebû Bekr-i Sıddîk'tır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin halîfelerinden Muhammed Ma'sûm hazretleri şöyle buyurdu: "Dünyâ hayâtı gâyet kısadır ![]() ![]() ![]() Halîfe-i Âdile: Halîfe olacağı, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfin işâreti ile anlaşılan halîfe ![]() ![]() Halîfe-i Câbire: Halîfeliği kuvvet zoru ile ele geçiren ![]() Halîfe-i Râşide: İnsanlara, İslâm dînini anlatma vazîfesini Peygamber efendimiz gibi yapan ve âyet-i kerîmelerde veya hadîs-i şerîflerde halîfe olacağı işâret olunan halîfe ![]() ![]() ![]() HALÎL: Dost ![]() Kelime-i tevhîdi (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah sözünü) çok söyleyenlerde, Allahü teâlâya karşı fevkalâde sevgi hâsıl olmaktadır ![]() ![]() ![]() HALÎLULLAH: Allahü teâlânın dostu mânâsına İbrâhim aleyhisselâmın lakabı ![]() ![]() İbrâhim aleyhisselâm Halîlullah'tır ![]() ![]() Halîlullah İbrâhim aleyhisselâm, kendi kavmine, Allah'tan başka şeylere tapınmanın yanlış olduğunu pek güzel bildirdi ![]() ![]() İbrâhim Halîlullah, sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın ecdâdındandır, yâni Efendimizin mübarek, pak, temiz soyu ona dayanır ![]() İbrâhim Halîlullah, Habîbullah'ın yâni Resûlullah efendimizin ümmetinden olmayı temennî buyurmuştur ![]() HALÎM (El-Halîm): 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Bilin ki, Allahü teâlâ mağfiret edicidir (bağışlayıcıdır), Halîm'dir ![]() Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem sıkıntılı zamanlarında; " Azîm, Halîm olan Allah'tan başka ilâh yoktur ![]() ![]() ![]() El-Halîm ism-i şerîfini okuyan denizde ise boğulmaktan, bir vâsıtada ise helâk olmaktan kurtulur ![]() 2 ![]() ![]() Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: İbrâhim (aleyhisselâm) Allahü teâlâdan çok korktuğu için çok âh ederdi ![]() ![]() Allahü teâlâ halîm, iffetli kimseyi sever; çirkin şeyler konuşan, ısrarla halktan bir şey isteyen kimseye gazab eder ![]() Halîm kimse, gadaba sebeb olan şeyler karşısında kızmaz, heyecâna gelmez ![]() ![]() ![]() HÂLİS: Saf, temiz, hîlesiz, katkısız ![]() ![]() İbâdetin kabûl olması için niyyetin hâlis olması lâzımdır ![]() Bir kimse başkalarının görmesi için ibâdet eder veya başkasının görmesi de hoşuna giderse veya ibâdetinde başkasından bir karşılık beklerse, o kimse hâlis olmaz ![]() ![]() Allah sevgisini hâlis olarak tadanı; bu sevgi, dünyâyı istemekten alıkoyar ve bütün insanlardan uzaklaştırır ![]() Ey nefs! Hâlis ol ki kurtulasın! (Ma'rûf-i Kerhî) HALK: 1 ![]() ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmelerde meâlen buyuruyor ki: Biz insanı en güzel biçimde halk ettik ![]() O (Allahü teâlâ), hanginizin daha güzel amel (ve hareket) edeceğini (hakkınızda) imtihan etmek için ölümü ve hayâtı halk edendir ![]() Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden halk ettik ![]() ![]() ![]() ![]() Biz inanıyoruz ki, Allahü teâlâ sonsuz kudret (güç, kuvvet) sâhibidir ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâ her şeyi bir sebeb ile halk etmektedir ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Halkı dara düşürmek, sıkıştırmak ve incitmek haramdır ![]() Halk ile konuşmalar yumuşak ve tatlı olmalıdır ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#169 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHÂDÎ (El-Hâdî): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Rabbin, Hâdîdir, (düşmana karşı) yardımcı olarak yeter ![]() Allahü teâlânın isimleri vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HADÎD SÛRESİ: Kur'ân-ı kerîmin elli yedinci sûresi ![]() Hadîd sûresi Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir) ![]() ![]() ![]() Hadîd sûresinde buyruldu ki: Her nerede olursanız olunuz, Allahü teâlâ sizinle berâberdir ![]() Dünyâ hayâtı elbette la'b, yâni oyun ve lehv (eğlence) ve zînet (süslenmek) ve tefâhür (öğünme) ve malı, parayı, evlâdı çoğaltmaktır ![]() Dünyâda olacak her şey dünyâ yaratılmadan önce levh-i mahfûzda yazılmış, taktir edilmiştir ![]() ![]() ![]() HÂDİS: Yaratılmış ![]() ![]() ![]() Âlemin hâdis olduğunu gösteren ikinci bir delil de âlemin her zaman bozularak değişmesidir ![]() HADÎS: HADÎS: Peygamber efendimizin mübârek sözleri, işleri ve görüp de mani olmadıkları şeyler ![]() Uydurduğu bir süzü, hadîs olarak söyleyen kimse, Cehennem'de azâb görecektir ![]() Hadîs-i şerîfleri, sahîh (doğru) veya bozuk olduğunu bilmeden söylemek, sahîh olsa bile, günâh olur ![]() ![]() ![]() İmâm-ı Buhârî'nin rivâyet ettiği (naklettiği, bildirdiği) bir hadîs-i şerîfte şöyle buyruldu: İçinizde en sevdiğim kimse, huyu en güzel olandır ![]() ![]() (Şeyh Sa'dî) Hadîs Âlimi: Hadîs-i şerîf sahasında mütehassıs kimse ![]() Hadîs-i Âhâd: Hep bir kimse tarafından rivâyet edilen, bildirilen, müsned-i muttasıl (Resûlullah efendimize varıncaya kadar, rivâyet edenlerden yâni nakledenlerden hiçbiri noksan olmayan) hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Âmm: Herkes için söylenmiş hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Cibrîl: Peygamber efendimiz Eshâbı (arkadaşları) ile otururlarken, Cebrâil aleyhisselâmın insan sûretinde gelip; İslâm'ı, îmânı ve ihsânı sorduğunda Resûlullah efendimizin verdiği cevabları bildiren hadîs-i şerîf ![]() Cibrîl hadîsinde o zât-ı şerîf (Cebrâil aleyhisselâm) ellerini Resûl-i ekremin mübârek dizleri üzerine koydu ve Resûlullah'a; "Yâ Resûlallah! Bana İslâmiyet'i, müslümanlığı anlat" dedi ![]() ![]() Îmânın şartlarını sorduğunda; "Allahü teâlâya inanmak, O'nun meleklerine inanmak, indirdiği kitablarına inanmak, peygamberlerine inanmak, âhiret gününe inanmak, kadere, hayr ve şerrin Allahü teâlâdan olduğuna inanmaktır" buyurdu ![]() "İhsân nedir? diye sorduğunda da; "Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet etmendir ![]() ![]() Hadîs-i Garîb: Yalnız bir kişinin bildirdiği sahîh hadîs ![]() ![]() Saûd, ateşten bir dağdır ![]() ![]() ![]() Hadîs-i Hâs: Bir kimse için söylenmiş hadîs-i şerîfler ![]() Her ümmetin bir emîni vardır ![]() ![]() ![]() Hadîs-i Hasen: Bildirenler (râvîler) sâdık (doğru) ve emîn (güvenilir) olmakla beraber hâfızası, anlayışı sahîh hadîsleri bildirenler kadar kuvvetli olmayan kimselerin bildirdiği hadîs-i şerîfler ![]() YüceAllah, can boğaza gelmedikçe, (îmânlı) kulunun tövbesini kabûl eder ![]() ![]() Hadîs-i Kavî: Resûlullah efendimizin, söyledikten sonra, peşinden bir âyet-i kerîme okuduğu hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Kudsî: Mânâsı, Allahü teâlâ tarafından, kelimeleri ise, Resûl-i ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem tarafından olan hadîs-i şerîfler ![]() ![]() Hak teâlâ, hadîs-i kudsîde buyurdu ki: Kulum bana, farz namazda olduğu kadar, hiçbir amel ile yakın olamaz ![]() Lâ ilâhe illallah kal'amdır ![]() ![]() ![]() Hadîs-i Maktû': Söyleyenleri (râvîleri), Tâbiîn-i kirâmakadar bilinip, Tâbiîn'den rivâyet olunan hadîs-i şerîfler ![]() Tâbiîn'den rivâyet edilen, bildirilen maktû' hadîslerin sonraki râvîleri (nakledenleri) Ehl-i sünnet âlimlerinden iseler, bunlar hakîkaten hadîs-i maktû'dur ![]() ![]() Hadîs-i Mensûh: Peygamber efendimiz tarafından ilk zamanda söylenip, sonra değiştirilen hadîsler ![]() Hadîs-i Merdûd: Mânâsı olmayan ve rivâyet şartlarını taşımayan söz ![]() Hadîs-i Meşhûr: İlk zamanda bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan, yâni bir kimsenin Resûl-i ekremden, o kimseden de, çok kimselerin ve bunlardan dahî, başka kimselerin işittiği hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i meşhûra inanmayan kâfir olur ![]() Hadîs-i Mevdû: Bir hadîs imâmının şartlarına uymayan hadîs-i şerîfler ![]() Bir müctehid (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerden hüküm çıkaran âlim), bir hadîsin sahîh (doğru) olması için, lüzûm gördüğü şartları taşımıyan bir hadîs için; "Benim mezhebimin usûlünün kâidelerine göre mevdûdur" der ![]() ![]() Hadîs-i Mevkûf: Eshâb-ı kirâma kadar râvîleri (nakledenleri) hep bildirilip, sahâbî olan râvînin, Resûl-i ekremden işittim demeyip, böyle buyurmuş dediği hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Mevsûl: Sahâbînin (Resûlullah efendimizin arkadaşları); "Resûlullah'tan işittim, böyle buyurdu" diyerek haber verdiği hadîs-i şerîfler ![]() ![]() Hadîs-i Muddarib: Kitab yazanlara, çeşitli yollardan, birbirine uymayan şekilde bildirilen hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Muhkem: Te'vîle (yoruma, açıklamağa) muhtaç olmayan hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Mu'allak: Baştan bir veya birkaç râvîsi(rivâyet edeni, nakledeni) veya hiçbir râvîsi belli olmayan hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Munfasıl: Aradaki râvîlerden (nakledenlerden), birden ziyâdesi (fazlası) unutulmuş olan hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Müfterâ: Müseylemet-ül-Kezzâb'ın ve ondan sonra gelen münâfıkların (kalbiyle inanmayıp, sözleriyle inandık diyenlerin), zındıkların (kâfirlerin), müslüman görünen dinsizlerin uydurma sözleri ![]() Ehl-i sünnet âlimleri (Resûlullah efendimiz, dört halîfesinin ve ashâbının arkadaşlarının yolunda olan âlimler), müfterâ hadîsleri aramış, bulmuş ve ayırmışlardır ![]() ![]() Hadîs-i Mürsel: Sahâbe-i kirâmın ismi söylenmeyip, Tâbiîn'den (Sahâbeyi görenlerden) birinin, doğruca Resûl-i ekrem buyurdu ki dediği hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Müsned-i Münkatı': Sahâbîden başka bir veya birkaç râvîsi (nakledeni) bildirilmeyen hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Müsned-i Muttasıl: Peygamber efendimize kadar râvîlerden (nakledenlerden) hiçbiri noksan olmayan hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Müstefîz (Müstefîd): Söyleyenleri üçten çok olan hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Müteşâbîh: Te'vîle (açıklamaya, yorumlamaya) muhtâç olan hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i Mütevâtir: Bir çok Sahâbînin Peygamber efendimizden ve başka bir çok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitâba yazılıncaya kadar, böyle pek çok kimsenin haber verdiği hadîs-i şerîfler ![]() ![]() ![]() ![]() Hadîs-i Nâsih: Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin, son zamanlarında söyleyip, önceki hükümleri değiştiren hadîs-i şerîfleri ![]() Hadîs-i Sahîh: Âdil ve hadîs ilmini bilen kimselerden işitilen, müsned-i muttasıl (Resûl-i ekreme kadar, rivâyet edenlerin hepsi tam olup noksan bulunmayan), mütevâtir (bir çok sahâbînin rivâyet ettiği) ve meşhûr (önceleri bir kişi bildirmişken, sonraları şöhret bu lan) hadîsler ![]() Hadîs-i Şâz: Bir kimsenin, bir hadîs âliminden işittim dediği hadîs-i şerîfler ![]() Hadîs-i şâzlar kabûl edilir, fakat sened (vesîka) olamazlar ![]() ![]() Hadîs-i Zaîf: Sahîh ve hasen olmayan hadîs-i şerîfler ![]() Zaîf hadîsi bildirenlerden birinin hâfızası, adâleti gevşek olur veya îtikâdında (inancında) şübhe bulunur ![]() ![]() Hadîs İmâmı: Üç yüz binden çok hadîs-i şerîfi, râvîleri (rivâyet edenleri, nakledenleri) ile birlikte bilen büyük hadis âlimi ![]() ![]() Hadîs imâmlarının en büyüklerinden olan İmâm-ı Buhârî'nin rivâyet ettiği (naklettiği) bir hadîs-i şerîf şöyledir: Müslüman, müslümanın (din) kardeşidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hadîs imâmlarından İmâm-ı Müslim'in rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf ise şöyledir: Herhangi bir müslümanın başına; yorgunluk, hastalık, düşünce, keder, acı, diken batmasına kadar, her ne gelirse, Allahü teâlâ bunları; o müslümanın hatâlarına keffâret kılar ![]() Hadîs-i Nefs: Kalbe gelip de, yapmakla yapmamak arasında tereddüde sebeb olan düşünce ![]() Kalbe gelen düşünce beş derecedir: Birincisi, kalbde durmaz, uzaklaştırılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HADSÎ: Zihnin sür'atli fakat doğru bir şekilde netîceye ulaşması ile bilinen şey ![]() Güneşe olan yakınlık ve uzaklığına göre, ayın ışığının değişmesi, azalıp çoğalması, aralarına dünyânın girmesiyle kararmasından, ayın, ışığını güneşten aldığının bilinmesi hadsîdir ![]() Tasavvuf büyüklerinin eserden (yapılan işten) müessiri (bu işi yapanı, yaratıcıyı) anlamaları hadsîdir ![]() ![]() ![]() Allahü teâlâdan başkasının ibâdete hakkı olmadığı meydandadır ![]() ![]() ![]() HAFAZA MELEKLERİ: Koruyucu melekler, her insanın hayır (iyi) ve şer (kötü) işlerini yazan; ikisi gece, ikisi gündüz gelen ve kötülüklerden ve cinlerden koruyan melekler ![]() ![]() ![]() Hafaza melekleri, insandan yalnız cimâda ve helâda ayrılırlar ![]() HÂFİD (El-Hâfid): Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) ![]() ![]() El-Hâfid ism-i şerîfini söyliyen zararlardan korunmuş olur ![]() HÂFIZ: Hıfz eden, ezberleyen ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmi ezberleyene hâfız denmez, kârî denir ![]() ![]() Hâfız-ı Kur'ân: Kur'ân-ı kerîmi ezbere bilen ![]() ![]() İslâmiyet her tarafa yayılacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Hâfız-ı Kur'ân pazarlık etmeden, Allah rızâsı için hatm, cüz veya mevlid okursa, okutanın hediye ettiğini alması câiz olur ![]() ![]() HÂFIZA: Hıfz etme (ezberleme) ve hatırda tutma kuvveti ![]() ![]() Hocam Vekî'e hâfızamın zayıflığından şikâyet ettim ![]() ![]() Az yemek yiyenin bedeni kuvvetli, kalbi nûrlu, hâfızası kuvvetli olur ![]() ![]() ![]() ![]() HAFÎ: Gizli, kapalı ![]() 1 ![]() ![]() "Kâtil mîrâsçı olamaz" hadîs-i şerîfinde kâtil lafzı hafîdir ![]() ![]() ![]() Mâide sûresinin otuz sekizinci âyet-i kerîmesinde hırsıza verilecek cezâdan bahsedilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() Kalb, rûh, sır, hafî ve ahfâ latîfelerinin asılları, kökleri âlem-i kebîrdedir ![]() ![]() Hafî Okumak: Namazda sessiz okumak ![]() ![]() Hafî okunacak yerde cehrî (açık), cehrî okunacak yerde hafî okunursa secde-i sehiv lâzım olur ![]() HAFÎF İKRÂH: Şiddetli olmayan zorlama ![]() ![]() ![]() Hafif ikrâh karşısında kalan kimsenin riyâ yâni gösteriş yapması câiz değildir ![]() HAFİF NECÂSET: Eti yenen dört ayaklı hayvanların bevli (idrarı) ve eti yenmeyen kuşların pisliği ![]() Hafif necâsetlerden bir uzva veya elbisenin bir kısmına bulaşınca bu kısım veya uzvun dörtte biri kadarı namaza zarar vermez ![]() HAFÎF-ÜL-HÂZ: Zevcesi (hanımı) ve çocuğu olmayan ![]() İki yüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafîf-ül-hâz olandır ![]() Hicretten (Resûlullah efendimizin Mekke'den Medîne'ye göç etmesinden) iki yüz sene sonra gelenler arasında bulunan; Bişr-i Hâfi, Bâyezîd-i Bistâmî ve Ebü'l-Hüseyn Nûrî gibi büyük âlimler hafîf-ül-hâz idiler ![]() HAHAM: Yahûdî din adamı ![]() Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Ey îmân edenler! Muhakkak ki; hahamlardan ve râhiplerden bir çoğu, bâtıl sebeplerle, insanların mallarını yerler ve onları Allah'ın yolundan alıkorlar ![]() ![]() Allahü teâlâ Mûsâ aleyhisselâma Tevrât kitabını (yazılı emirleri) verdiği gibi, bâzı ilimleri yâni sözlü emirleri de verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HÂİD: Hayız (âdet) gören kadın ![]() ![]() HÂİN: Birine kendini emin (güvenilir) tanıttıktan sonra o emniyeti, güveni bozacak iş yapan ![]() ![]() Cimriler, hîlekârlar (aldatıcılar), hâinler ve kötü huylu insanlar Cennet'e giremezler ![]() Ümmetim belki her günâhı işleyebilir ama, yalan söyliyemez ve hâinlik yapamaz ![]() Kibri, hâinliği ve kul borcu olmayan mü'min hesabsız Cennet'e girecektir ![]() İki günahtan çok kork! Birisi emrinde olan insanlara zulmetme! En büyük zulm, onların İslâm bilgilerini öğrenmelerine, ibâdet yapmalarına mâni olmaktır ![]() ![]() ![]() HAK (El-Hakk): 1 ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her gün el-Hak ism-i şerîfini bin defâ söyliyenin huyu ve ahlâkı güzelleşir ![]() ![]() (İbrâhim Hakkı Erzurûmî) Aklın varsa ey kardeşim Hakkı sevmek olsun işin Aşk tadını tatmıyanın Kalbi temiz olmaz imiş ![]() (M ![]() 2 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Hak gelince, bâtıl (şirk, puta tapmak) gider ![]() ![]() 3 ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Cennet ehli (Cennet'e girince) Cehennem ehline; "Biz Rabbimizin bize vâdettiğini (sevâbı) hak bulduk ![]() ![]() ![]() Ölüm haktır, kabr haktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() Bir kimse, peygamberlerin alâ nebiyyinâ ve aleyhimüssalevâtü vesselâm yaptığı ibâdetleri yapsa, fakat üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennet'e giremeyeceği bildirilmiştir ![]() 5 ![]() ![]() Bâyi' (satıcı)den başka bir kimsenin hakkı bulunan bir malın satılması, o kimsenin izin vermesine bağlıdır ![]() ![]() 6 ![]() ![]() Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem; "Allahümme innî es'elüke bilhakkıssâ'ilîne aleyke" yâni; "Yâ Rabbî! Senden isteyip de verdiğin kimselerin hakkı için, senden istiyorum, derdi ve böyle duâ ediniz!" buyururdu ![]() ![]() (Süleymân Çelebi) 7) İnsanın yapması lâzım gelen şey ![]() Müslümanın müslüman üzerine beş hakkı vardır: Selâmına cevap vermek, hastalığında arayıp sormak, cenâzesinde bulunmak, dâvetine gitmek, aksırıp elhamdülillah deyince, yerhamükellah diye karşılık vermek ![]() Hak Teâlâ: Yüce Allah ![]() ![]() ![]() ![]() (M ![]() Hakk-ul-Yakîn: Bir şeyin hakîkatine kavuşma, mâhiyetine erişme, bulma, tatma ![]() ![]() Evliyânın çoğu, ancak öldükten sonra hakk-ul-yakîn makâmına varmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() İlmi ve ameli şerîat gösterir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HAKEM (El-Hakem): 1 ![]() ![]() ![]() Resûlullah efendimiz otuz beş yaşındayken yağmur ve seller Kâbe'nin duvarlarını iyice yıpratmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#170 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHABLULLAH Allah'ın ipi, zimmeti ![]() ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hak, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dar bir yolda, bir patikada yürüyen kimsenin ayağının kaymasından korkulur ![]() ![]() İşte aynı şekilde Hakk'ın yolu da çok ince bir yoldur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buradaki (habl) kelimesi bazılarına göre Allah'ın insanlara gönderdiği din anlamına gelmektedir (Tefsîru'l-Celâleyn) ![]() Bundan başka, âyette "hablullah" ile kasdedilen şeyin Kur'ân-ı Kerîm olduğu birçok müfessir tarafından beyan edilmiştir ![]() 1- Zeyd b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2- Peygamberimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3- Diğer bir rivâyette de yine Kur'ân-ı Kerîm'in Allah'ın ipi olduğu vurgulanarak şöyle denilmektedir: "Allah'ın kitâbı (Kur'ân) gökten yere uzatılmış bir iptir, yani hablullahtır" (Ahmed b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Üstad Mevdûdî de hablullah'ı, Allah tarafından belirlenen bir hayat tarzı olarak ele almakta ve onun sayesinde insanların Allah'la olan ilişkilerinin sağlam olacağını ve aynı zamanda onları birbirine bağlayacağını açıklamaktadır (Mevdûdî, Tefhim'ul-Kur'an, I, 218) ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#171 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHAC İslâm'ın temel ibadetlerinden biri ![]() ![]() Hac, HCC kökünden bir mastar olup; müslümanlara göre, bir farzın edası, hristiyanlara göre ise ibadet ve teberrük amacıyla mukaddes toprakları ziyaret etmek, demektir ![]() ![]() ![]() Hac ibadeti maksadıyla ziyaret edilecek olan yerler; Kâbe, Arafat ve çevresidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Hureyre'den (ö ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Umre, ikinci bir umreye kadar olan günâhlara keffârettir ![]() ![]() ![]() ![]() eş-Şevkânî (ö ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hac ve umre ile, her yıl Kabe'nin ihyâsı gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâdî Iyâz (ö ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hac ibadeti, dünyanın çeşitli yörelerinden, renk, dil ve ülke ayırımı gözetilmeksizin, milyonlarca müslümanı bir araya getirir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hac, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan müminler arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirir ![]() ![]() ![]() Haccın Hükmü ve Delilleri: İslâm âlimleri haccın ömürde bir defa farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir ![]() ![]() "Oraya gitmeye gücü yeten herkese, Allah için Kâbe'yi ziyaret edip haccetmek farzdır" (Âl-i İmrân, 3/97) ![]() "Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın" (el-Bakara, 2/196) "İnsanlarıhacca davet et ki, gerek yaya olarak ve gerekse uzak yollardan gelen çeşitli vasıtalarla sana varsınlar" (el-Hac, 22/27) Hadislerde şöyle buyurulur: "Şüphesiz Allah size haccı farz kıldı, haccı ifa ediniz" (Müslim, Hac, 412; Nesaî, Menâsik, 1; Ahmed b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanefî, Şâfiî ve Mâlikîlere göre, haram para ile yapılan hac, gasbedilen arazide kılınan namazda olduğu gibi farz veya ikinci defa hac yapılıyorsa nafile olarak sahih olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haccın Fevri veya Ömrî Oluşu: Ebû Hanife, Ebû Yûsuf, iki görüşten tercih edilende Mâlikîler ve Hanbelîlere göre, hac fevrîdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şâfîlere ve imam Muhammed'e göre, hac ömrî (terâh)dir; Yani, hac için gerekli şartları taşıyan yükümlü, bunu ilk yılda yapmak zorunda değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haccın Şartları: Haccın Şartları erkekleri ve kadınları içine alan genel veya yalnız kadınlarla ilgili özel şartlar olmak üzere ikiye ayrılır ![]() ![]() ![]() Genel Şartlar ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu sürenin dışındaki vakitler, farz hac için ihrama girmeyi ve haccın rükünlerini ifaya elverişli değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mâlikîlere göre, hac ayları tam üç aydır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() a ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c ![]() ![]() ![]() ![]() Kadın için yol emniyeti; beraberinde neseb veya sihrî (evlilikle doğan hısımlık) hısımlardan fâsık olmayan akıllı, ergin veya murâhık (12 yaşla buluğ arası erkek çocuğu) mahrem birisinin veya kocasının bulunmasıyla gerçekleşir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haccın Yalnız Kadınlarla İlgili Özel Şartları: Kadınlarla ilgili iki şart vardır ![]() 1 ![]() Hac yapacak kadının yanında kocası veya mahrem bir hısımının bulunması gereklidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mahrem hısım ifadesi, nesep, süt veya sıhrî hısımlık yüzünden kendisiyle evlenmek ebediyyen haram olan kimseleri içine alır ![]() ![]() ![]() Şâfiî ve Mâlikîlerle diğer fakihler arasındaki bu görüş ayrılığı, bir farzı ifa için yapılacak yolculuğa mahsustur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ey Allah'ın elçisi, karım hac yolculuğuna çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() Hac yapacak kadının boşanma veya vefattan dolayı iddetli olmaması gereklidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'da haccın bazı engelleri vardır, bu engeller İslâm âlimleri tarafından şöyle tesbit edilmiştir ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() 5 ![]() ![]() ![]() 6 ![]() ![]() 7 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 8 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haccın Sıhhatinin Şartları Yapılacak haccın geçerli olması için dört şartın bulunması gereklidir: 1 ![]() ![]() 2 ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() İhrama Girme Yerleri (Mikatlar) Mîkat, ihrama girme yeri ve zamanı demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İhrama girme yerleri, Mekke'de, Mekke (Harem) ile mikatlar arasında (hıl bölgesi) veya mikatların dışında kalan bölgelerde (âfâkî) oturanlara göre değişiklik gösterir (el-Kâsânî, a ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gelinen ülkelere göre mikatlar şöyledir: a ![]() ![]() ![]() ![]() b ![]() ![]() ![]() ![]() c ![]() ![]() ![]() ![]() d ![]() ![]() e ![]() ![]() İhrama girme yerlerini Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Mikatlardan içeride bulunan kimseler, ihramsız Mekke'ye girebilirler ![]() ![]() ![]() Dışarıdan hac veya umre için gelen kimse mikatı ihramsız geçerse ya bir kurban keser veya geri dönüp mikat yerinde ihrama girer ![]() ![]() İhram: Hac dışında yapılması mübah olan bazı şeyleri kendisine haram kılmak demektir ![]() ![]() ![]() ![]() İhrama girerken yapılması sünnet veya müstehap olan fiillerin başlıcaları şunlardır: 1 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İhrama girecek kimsenin tırnaklarını kesmesi, tıraş olup, bıyıklarını kısaltması, koltuk altlarını ve edep yerini tıraş etmesi müstehaptır ![]() ![]() 2 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İhrama giren kadınlar, elbiselerini çıkarmazlar başlarını ve ayaklarını açık bulundurmazlar ![]() ![]() 3 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 5 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Lebbeyke Allahumme Lebbeyk, Lebbeyke Lâ şerîke Leke Lebbeyk ![]() ![]() ![]() Hanefilere göre bir kimse mikatta niyet ederek telbiye getirince ihrama girmiş olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#172 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHAÇ (SALİB) Hristiyanlıkta Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haç ile ilgili olarak işaret edilmesi gereken hususlardan biri de çarmıha germe işidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çarmıha gererek işkence etme geleneğini doğuya Romalıların getirdiği söylenmektedir ![]() ![]() Hristiyanlara göre çarmıha gerilmiş en ünlü kişi İsa'dır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İsa'nın haça gerilişi üzerinde ısrarla ve özel bir şekilde duran ilk kişi Pavlus'tur (Brandon, a ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'a göre Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Barnaba İncili'nde de konu ile ilgili şu bilgiler verilmektedir: "Askerler Yahuda'yla birlikte İsa'nın bulunduğu yere yaklaştıklarında, İsa çok sayıda kişinin yaklaştıklarını işitip, korkuyla geri eve çekildi ![]() ![]() ![]() Kutsal melekler gelip, İsa'yı güneye bakan pencereden çıkardılar ![]() ![]() Yahuda herkesin önünden hızlı hızlı İsa'nın yukarı alındığı odaya daldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ve o bunu derken askerler girdiler, ellerini Yahuda'nın üzerine koydular; çünkü o, her bakımdan İsa'ya benziyordu ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#173 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHACAMAT (HİCAMAT) İki omuz arasından, sırttan, başın arka tarafından yahut vücudun herhangi bir yerinden tedavi maksadıyla bardak, şişe veya boynuzla kan aldırma ![]() ![]() ![]() ![]() Hacamat, sebebi belli bir hastalığın tedavisi olmaktan ziyade kan fazlalığının vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için kullanılan genel bir tedavi usûlüdür ![]() Eskiden yaygın olarak "hacamat bıçağı" veya "hacamat zembereği" denilen bir aletle tatbik edilen bu usûl, bugün yerini enjektörle kan almaya bırakmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hangi araç ve metodla olursa olsun önemli olan kan aldırmaktır ![]() ![]() Ameller niyetlere göre değer kazanır ![]() ![]() ![]() Peygamberimiz (s ![]() ![]() ![]() ![]() Mirac gecesinde yanından geçtiği bir melek grubunun Peygamberimize: "ümmetine hacamatı emret!" diye söylediğini Abdullah b ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nâfi (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nâfi der ki; İbn Ömer (r ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn Hacer Buhârî şerhindeki Hacamat bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Buhârı, Sahîhinde "Hangi saat hacamat olur" başlığı altında bir bâb açmış ve burada Ebû Mûsa'nın geceleyin hacamat olduğuna dair bir eseri ile Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İbn Hacer bununla ilgili olarak şöyle der: Hacamat olmak için uygun vakitler hakkında birkaç hadis vârid olmuş ise de hiçbiri Buhârî'nin sözkonusu ettiği şarta uygun değildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hacamatın yani kan aldırmanın insan sağlığına birçok katkıda bulunduğu tıbbî bir gerçeğe dayanır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#174 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHACB Örtmek, engel olmak, mahrum bırakmak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hacb; hacb-ı hırman (bir vârisi mirastan tamamen mahrum etmek) ve hacb-ı noksan (bir vârisin hissesini çoktan aza indirmek) diye ikiye ayrılır ![]() Hiçbir zaman mirastan mahrum olmayan kimseler: Baba, oğul, koca, kız, anne, hanım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Duruma göre bazen vâris olup, bazen hiç vâris olamayanlar: meselâ bir ölünün vâris olarak sadece amcası bulunursa o, bu ölünün terekesinin tamamını alır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hacb-ı Noksan: Miras hisseleri, daha yakın başka mirasçılar dolayısıyla, azalan varisler şunlardır: Koca, karı, anne, oğul kızı, baba bir kızkardeş ![]() Kocanın ölen kansının terekesinden alacağı hisse 1/2 iken, karısının çocuğu olması hâlinde kocanın bu hissesi 1/4'e düşer ![]() Kocasının terekesinden 1/4 hisse sahibi olan eş, kocasının çocuğu veya onun oğlunun çocuğu bulunursa,1/8 hisse alır ![]() Terekenin 1/3ünü alması gereken anne, ölenin çocuğu, oğlunun çocuğu veya en az iki kardeşi bulunması halinde 1/6 pay alır ![]() Oğul kızı'na gelince bu bir tane ise 1/2; birden çok ise 2/3 alır ![]() ![]() Baba bir kızkardeş bir tane ise 1/2; birden çok ise 2/3 hisse alır ![]() ![]() Hacbin esası olan: "daha yakın akrabanın uzak akrabayı mirastan mahrum bırakması" prensibi; "Malı, hisse sahipleri arasında Allah'ın kitabına göre taksim ediniz ![]() ![]() Derece bakımından yakın olan, uzak olanı hacbeder: Baba dedeyi; oğul; oğlun oğlunu hacbeder ![]() ![]() Derece bakımından eşit olan asabelerden yakınlıkta kuvvetli (kurb-i karâbet) olan diğerini hacbeder: ana-baba bir erkek kardeş, baba bir erkek kardeşi hacbeder ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün büyükanneler, ana ile mirastan düşerler ![]() ![]() Başkasını mirastan hacbeden kişinin kendisinin mirastan pay alması şart değildir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#175 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükHÂCE: Müderris, hoca, efendi mânâsına ilim sâhibi kimselere verilen Farsça bir ünvan ![]() Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr buyurdu ki: Bütün iyi hâlleri ve buluşları bize verseler, fakat Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdını kalbimize yerleştirmeseler, hâlimi harâb, istikbâlimi (geleceğimi) karanlık bilirim ![]() ![]() Hâce-i Âlem: Âlemin, kâinâtın mürşidi, rehberi, yol göstericisi mânâsına Resûlullah efendimize mahsûs bir ünvan ![]() Hâce-i âlem, gelmiş ve gelecek, yaratılmış ve yaratılacak olanların en üstünü, en iyisidir ![]() Hâce-i Kâinât: Hâce-i âlem ![]() HÂCEGÂN YOLU: Daha çok nübüvvet kemâlâtına (olgunluklarına, üstünlüklerine) kavuşturan Hazret-i Ebû Bekir'den gelen yolun, Yusuf-ı Hemedânî hazretlerinden îtibâren aldığı isim ![]() ![]() Hâcegân yolunun büyüklerinden Abdülhâlik Goncdüvânî hazretleri vasiyetnâmesinde buyuruyor ki: Her hâlinde ilim, edeb ve takvâ üzere ol, İslâm âlimlerinin kitaplarını oku ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HACER-ÜL-ESVED: Kâbe-i muazzamanın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve Cennet yâkutlarından olan parlak, siyah taş ![]() İbrâhim aleyhisselâm ile oğlu İsmâil aleyhisselâmın birlikte Kâbe'yi inşâ ettikleri sırada, melekler taş getirerek İsmâil aleyhisselâma yardım ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ömer, Hacer-ül-esved taşına, karşı; "Sen bir şey yapamazsın, fakat Resûlullah'a uyarak seni öpüyorum" dedi ![]() ![]() ![]() Tavâfa (Kâbe'nin etrâfında dönmeye) Hacer-ül-esvedden başlamak ve burada bitirmek sünnettir ![]() HADES: Abdestsizlik veyâ cünüblük hâli ![]() Hades; küçük hades ve büyük hades olmak üzere ikiye ayrılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hadesten Tahâret: Namaza başlamadan önce yerine getirilmesi gereken farzlardan biri ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#176 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükGÜNAH Allah'ın buyruklarına aykırı düşen, dinen suç sayılan davranışlar İslâm şerîatının ve temiz insan fıtratının yapılmamasını emrettiği hususlar Arapça'da günâh'ın karşılığında; İsm, zenb, isyan, cürm kelimeleri kullanılır ![]() ![]() ![]() ![]() Yahudî ve hristiyanlar dinlerinin birçok esaslarını bozdukları gibi günâh kavramım da kendi arzularına uygun olarak değiştirmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Hristiyanlar Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm, bir ırk ve sınıfın imtiyazını, insanların günâhlı doğduklarını, günâhların şahıslar tarafından affedilebileceğini kabul etmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm, insanın bir başkasının yaptığından, gücünün yetmediğinden sorumlu olmadığını kabul eder ![]() ![]() Kişi kendi hür iradesi ile, isteyerek yaptığı işlerden sorumludur ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm, insanın günâh işlemesiyle sonuna kadar kötü kalacağını kabul etmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günâhlarda ısrar etmek, hakkın aynası olmak için yaratılan iman yeri olan kalbi karartır ![]() ![]() ![]() ![]() Günâh düşünceden pratiğe geçmemişse cezası olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Sorumluluk ve ceza açısından günâhlar kebâîr ve sağîr diye iki kısma ayrılır ![]() Kebâir (büyük günâhlar): Allah'ı tanımaya engel olan ve yapılması hâlinde şer'î ceza gereken veya Allahu Teâlâ'nın cehennem azabıyla tehdit ettiği günâhlardır ![]() ![]() ![]() ![]() Büyük günâhların belli başlıları şunlardır; Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, islâmî cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, ana-babaya karşı gelmek, Mekke'nin hareminde günâh işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak ![]() ![]() ![]() ![]() Kebâirin (büyük günâhların) en büyüğü Allah'ı tanımamak, zatında, sıfatında ve fiillerinde O'na ortak koşmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mu'tezile* büyük günâh işleyenin mümin olmaktan çıkacağını, iman ile küfür arasında (el-Menzile beyne'l-Menziteteyn*) kalacağını; tövbe etmeden ölürse ebediyyen cehennemden çıkmayacağını iddia eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir mümin, kalbinde tasdik, dilinde ikrar olduğu halde günâh işler veya farzları yerine getirmede gevşeklik gösterir, fakat bu günâhların karşılığında cezayı da hak ettiğine inanıyorsa bu kişi günâhkâr mümindir ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'ın esasları ile hükmetmemek büyük bir günâhtır ![]() ![]() ![]() Sağır (küçük günâhlar): Dünyada cezayı, ahirette de azabı gerektirmeyen küçük suçlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günâhlardan sakınmak, farzları yapmaktan önce gelir ![]() ![]() ![]() ![]() Unutulmamalıdır ki her nimet külfet karşılığıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Güç yettiğince günâhlardan sakınıldığında Allah küçük günâhları affedecektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allahu Teâlâ mümin kulların günâhlarını yaptıkları bazı ameller veya söyledikleri birtakım söz ve dualar sebebiyle affeder, günâhlarına keffaret eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamberler mâsumdur, günâh işlemezler ![]() ![]() ![]() Günah ve İsyanın Sonuçları: - İlimden yoksun kalmak: Zira, ilim, günahkâra verilmez ![]() - Rızkın kesilmesi: Günâhkârın rızkı harama gider, Allah'ın bereket ve ihsanı kalkar ![]() - Kalp ve ruhun bozulması: Fıtrata uygun hal bozulur, hissizlik, vicdansızlık, korkusuzlukla tövbeden uzaklaşır ![]() ![]() - İnsanlardan uzaklaşma: Nefsi ve en yakınlarıyla, toplumla yabancılaşan günâhkâr yalnız kalmaya mahkum olur ![]() - Her günâh iz bırakır: Günâhların sonucu vücud, akıl ve diğer organlarda bir kötülük doğurur ![]() ![]() - Her günâh, İslâm dışı gelmiş geçmiş bütün çirkin ulusların mirasıdır ![]() ![]() - Günâh ve isyân, Allah'ın azabının hak olmasına yol açar ![]() ![]() ![]() - Günâhkârlar, meleklerin tövbe ve istiğfarlarından, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günah hakkında Hz ![]() ![]() ![]() Zulüm üç türlüdür: Bir zulüm var ki Allah onu affetmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah: " Ey kulum sen bana kulluk etmedin ama benden umut istedin ![]() ![]() ![]() ![]() Kula erişen bir musibet, büyük-küçük bir felâket hep kendi günâhı yüzündendir ![]() ![]() Canımı kudret elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, mümine erişen hiçbir tasa, üzüntü, sıkıntı, hatta vücuduna batan hiçbir diken yoktur ki Allah onunla o kimsenin günahlarını affetmesin ![]() Her duyduğunu söylemesi kişiye günâh olarak yeter ![]() Kim bir müslüman kardeşine şefaat eder de şefaat ettiği kimse kendisine bu yüzden bir hediye verir ve o da bunu kabul ederse büyük günâh kapılarından birine gelmiş olur ![]() Hiç bir günâhkâr, diğerinin yükünü çekmez ![]() Allah, canı boğazına gelmemiş olan kulun tövbesini kabul eder ![]() Farz namazı, abdest, huşû ve rükûu'nu tam olarak yapan hiç bir müslüman yoktur ki -büyük günâh işlemedikçe- namazı önceki günâhlara keffâret olmasın ![]() İnsanlar bir münker görüp de onu değiştirmezlerse Allah'ın onlara umumî bir ceza vermesi yakındır ![]() Başkalarının işlediği günâhlar yüzünden bizi de helâk etme Allah'ım! Şu yedi helâk edici şeyden sakınınız: Şirk, büyü, adam öldürmek, faiz, yetim malı yemek, cihaddan kaçmak, masum kadınlara zina iftirasında bulunmak ![]() Kim Ramazan'da inanarak, hak rızası için oruç tutsa geçmiş günâhları affedilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hesaba çekilmeden, kendini hesaba çek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#177 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükGURRE Aklık, parlaklık; atın alnındaki beyazlık; akıtma, kamerî ayların ilk gecesi ve günü ![]() ![]() ![]() İslâm'da insanın mal, can, ırz dokunulmazlığı gibi temel hakları vardır ![]() ![]() ![]() ![]() Cenîn, annesinden ölü olarak ayrıldığı zaman düşmesine sebep olanın cezası cenînin diyetidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Hüreyre'den, şöyle dediği nakledilmiştir: "Hüzeyl kabîlesinden iki kadın kavga ettiler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cenînin düşmesine kasden sebep olan suçlunun gurreyi kendi malından ödemesi gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre bu konudaki suç, hata veya "şibh amd" (kaste benzer) yoluyla işlenebilir ve diyeti âkile yüklenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dört mezheb imamı da gurrenin asabe ve ashab-ı ferâiz kabîlinden cenînin hısımlarına miras hisselerine göre paylaştırılacağı konusunda görüş birliği etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanefîlere göre burada yaratılışı tamamlanmış cenîn ölü olarak düştüğü zaman suçluya keffâret gerekmez; ancak, kendi isteği ile Allah'a yaklaşmak için gücünün yettiği ölçüde hayır yapıp Allah'a istiğfâr etmesi uygun görülmüştür (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyî, VII, 326, İbn Âbidîn, Reddû'l-Muhtâr, V ![]() ![]() Cenîn ana karnından diri olarak ayrıldıktan sonra, suç sayılan fiil sebebiyle ölse, Hanefilere göre bu fiil kasten yapılmış kabul edilmez; "Şibh-i amd" (kasta bemer) veya hata yoluyla işlenmiş sayılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hanefilere göre, gayr-i müslim kadının çocuğu için de gurre cezası uygulanır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#178 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükGURUR-GURURLU Büyüklenme, kibir, ucub ![]() ![]() ![]() ![]() Övünme, şeref anlamlarında da kullanılır ![]() Kibir, kişinin kendisinde bulunan ilim, mevkî ve doğruluk gibi hususiyetleri başkasından üstün görmesidir ![]() ![]() İnsan ruhunun arındırılması gereken kötülüklerden biri olan kibir, Râğıbu'l-İsfahânî'ye (Ö ![]() ![]() ![]() ![]() İmam Birgivî (Ö ![]() ![]() ![]() ![]() "Meleklere, Âdem'e secde edin' demiştik ![]() ![]() ![]() "Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden yüz çevirteceğim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Allah büyüklük taslayanları sevmez" (en-Nahl, 16/23) ![]() Kibir, önce kişinin inanç dünyasına tesir ederek, hak ve doğruya inanmasına engel olur, Allah'ın birliğine, peygamberlere ve âhiret gününe inanmayanların inançsızlığa kibir yüzünden sürüklendikleri anlaşılmaktadır (en-Nahl,16/22; es-Sâffât, 37/35; el-Bakara, 2/87; el-A'râf, 7/75-76, 88; Nûh, 71/7; Yunus, 10/75; el-Mü'minûn, 23/27, 46-47) ![]() Kibir, ferdin Allah'a kul olma ve ona itaat etme görevini engelleyen davranış olduğu için Kur'an bunun neticesine şöyle işaret eder: "Kim, Allah'a kulluktan, O'na ibadetten çekinir ve büyüklenirse, bilsin ki, (Allah) kıyamette herkesi huzurunda toplayacaktır" (en-Nisâ, 4/172) ![]() Çünkü Allah, zatına dua ve ibadet edilmesini istemekte; büyüklenerek kaçınanların, "küçülmüş kimseler olarak" cehenneme gireceklerini (el-Mü'minûn, 40/60) haber vermektedir ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ın Resulu (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün huzur-u saadetine bir adamcağız getirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Canını sıkma! Ben padişah değilim ![]() ![]() işe vâlidemiz (r ![]() "Hayır, ben kölenin yediği gibi yer ve kölenin oturduğu gibi otururum ![]() Büyüklenme üç kısımdır: a) Cehâlet ve azgınlıktan ötürü bazı kulların kendilerini Allah'tan büyük görmeleri; b) Peygamber'e karşı, O'nun buyruklarını küçümsemek, O'nu alelâde biri olarak görmek, prensiplerini hafife almak; c) Etrafında bulunan insanları küçük görüp, kendini büyük görmek ![]() İnsan ruhunu çeşitli tezahürleriyle körelten zararlarına Kur'an-ı Kerîm'in genişçe bir açıdan baktığı kibir, maddî hayatta zararın ve kaybın sebebidir ![]() ![]() ![]() ![]() Büyüklenmenin manevî zarar ve kötülükleri, ceza ve azap şeklinde tecelli edecektir ![]() Şüphesiz kibirlenme insanlığı yokluğa iter ![]() ![]() a) Asıl ilaç; ilim ve ameldir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Canı çıksın insanın, o ne nankördür! Allah onu neden yaratmış? Onu meniden yaratıp merhalelerden geçirerek, ona şekil vermiş, sonra tutacağı yolu kolaylaştırmıştır ![]() ![]() b) Nesep, güzellik, mal, ilim vb ![]() ![]() Allahu Teâlâ bir başka ayette şöyle buyurmaktadır: "Însanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#179 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükGUSÜL (Boy Abdesti) Tepeden tırnağa kadar vücudun her tarafını hiçbir yer kuru kalmayacak şekilde yıkamak ![]() Fiil kökünden isim olan gusl, sözlükte; yıkanmak ve temizlenmek manasına gelir ![]() ![]() Erginlik çağına gelmiş her müslüman erkeğin ve kadının şu durumlarda boy abdesti alması gerekir ![]() 1) Cünüplük; yani cinsî münasebet, ihtilam ve ne şekilde olursa olsun meninin (sperm) şehvetle vücut dışına çıkması ![]() 2) Hayız (kadının âdet görmesi) ve nifâs (lohusalık) hâlinin sona ermesi ![]() Bu hallerde gusletmek farzdır ![]() ![]() ![]() Namaz için alınan abdest "küçük abdest" kabul edilerek, gusle "büyük abdest" veya "boy abdesti" adı verilmektedir ![]() Guslün farzları üçtür ![]() I) Ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak ![]() ![]() ![]() Vücut yıkanırken en ufak bir yerin kuru kalmamasına dikkat edilmelidir ![]() ![]() ![]() Guslün sünnetlerine gelince: 1) Gusle besmele ve niyet ile başlamak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Guslün adabı aynen abdest adabı gibidir ![]() Gusletmek isteyen kimse önce besmele çekerek gusle niyet eder ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cünüb bir kimsenin veya hayız ve nifâs hâlindeki bir kadının bu durumdayken yapması haram olan hususlar, şunlardır: Namaz kılmak; Kur'an niyetiyle Kur'an'dan bir parça okumak (ancak dua niyetiyle okumak caizdir ![]() ![]() Guslü gerektirmeyen hallere gelince; Henüz şehvet duygusu oluşmamış ve bulûğa ermemiş çocuğun cinsî yakınlaşmada bulunması ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gusletmeleri farz olanların, gusülsüz olarak yapmaları caiz olan hususlar da şunlardır: Zikretmek; tesbih etmek; salât ve selâm getirmek; Kur'an ayetlerini kelime kelime öğretmek; dua maksadıyla Kur'an'dan ayetler okumak: Kelime-i şehâdet getirmek; Kur'an'a bakmak; bitişik olmayan bir kap içerisinde bulunan mushafa dokunmak; uyumak (Cünübün abdest aldıktan sonra uyuması daha iyidir) ![]() ![]() ![]() Cünüb olan kimsenin ise; Dinî kitaplardan herhangi birini elle tutması ve okuması; elini ve ağzını yıkamadan yiyip içmesi ve eliyle tutmadığı bir kağıda Kur'an ayetleri yazması mekruhtur ![]() Gusl, Allah'u Teâlâ'nın müslümanlar için emrettiği en önemli maddî-manevî temizlik biçimidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Guslün vücud için faydalarına işaret eden doktorlar bu hususta şunları söylemektedir: İnsanın başına gusletmesi gerektiren bir hal gelince bütün damarlarda büyük bir sarsıntı olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Cevap : =>İslami Sözlük |
![]() |
![]() |
#180 |
gülgüzeli
![]() |
![]() Cevap : =>İslami SözlükGÜZEL KOKU Peygamberimiz bir hadîsinde "Bana kadın ve güzel koku sevdirildi ![]() ![]() Bu hadis, Peygamberimizin güzel ve iyi olan şeye sevgisini dile getiriyor ![]() ![]() ![]() Aşağıdaki hadislerden de anlaşılacağı üzere Peygamberimiz, güzel kokuyu reddetmediği gibi, saçına ve sakalına koku sürülmesine de itiraz etmezdi ![]() Enes İbn Mâlik; "Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Azre İbn Sâbit de, "Bir kere Enes İbn Mâlik'in torunu ve Basra kadısı Sümame İbn Abdullah'ın huzuruna gitmiştim, Sümame bana güzel bir koku uzattı da şöyle dedi ![]() ![]() ![]() Rebîatü'r-Re'y, Enes İbn Mâlik'e soruyor: "Allah Rasülü saçını boyadı mı? Bu gördüğüm saç kırmızıdır ![]() Enes İbn Mâlik de "Hayır boyamadı ![]() ![]() Yine Enes İbn Mâlik, Ömer İbn Abdülaziz'in sorusunu da, "Allah Resulu saçına koku sürmek itiyadında idi ![]() ![]() Hz ![]() ![]() Bu hadisten anlaşıldığı kadarıyla Peygamberimiz kokuyu saç ve sakalına sürerdi ![]() ![]() Hz ![]() ![]() Ebû Saîd el-Hudr? de şöyle demiştir: "Allah Resulu'nun "her baliğ olan kimseye cuma günü gusletmek, misvak kullanmak, güzel koku sürünmek vacibdir' dediğine şeha3det ederim ![]() GÜZEL SÖZ Âlemde en üstün vasıflarla yaratılan varlık; insandır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Konuşma kabiliyeti insanlar için verilmiş değerlerin en önemlilerinden biridir ![]() ![]() ![]() Hayatımızı ilâhî ölçülere göre sürdürmemizi emreden Yüce Allah, çevremizde dost kazanmamızın sırrını açıklarken şöyle buyurur: "(insanlar) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve "ben müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kim olabilir? İyilikle kötülük bir olmaz ![]() ![]() İnsanlara karşı iyi muamele ve güzel söz söyleme İslâm'ın prensiplerindendir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Güzel söz; gönül alan, onur kırmayan, hak ve doğruyu gösteren bütün sözlerdir ![]() ![]() ![]() "Mümin dil uzatıcı değildir, lânet okuyucu değildir, kötü iş yapan değildir, kötü söz söyleyen değildir" (Tirmizî, Kadir, 1978) ![]() İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre; Resulullah zamanında iki adam arasında karşılıklı sövme oldu: Bunlardan biri sövdü, diğeri sustu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yüce Allah sözün en güzelinin, "Tevhid = Allah'ı birleme" kelimesi olduğunu ifade etmiştir (İbrahim, 14/25; 5-10) ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Hayır, öyle söylemeyiniz, bu adamın aleyhine şeytana yardım etmeyiniz" (Riyazü's-Sâlihîn, III, 146) buyurarak, suçlu da olsa bir insana kahredici sözler söylemenin doğru olmadığına işaret etmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() Sözü işitip en güzeline uymakla mükellef olan müslüman (ez-Zümer, 39/17, 18), hayatta bulunan müslüman kardeşine sövmekten nehyedildiği gibi, müslümanın ölülerine de sövmemekle ve ayıplarını araştırmamakla emrolunmuştur (Riyazü's-Sâlihîn, III, 147) ![]() Allah'ın verdiği ilâhî nimetlere şükretmek, imanının ve İslâm'ının gereğidir ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanlar (müslümanlar), iyilik ve takva üzerine birbirleriyle yardımlaşmalıdırlar (el-Mâide, 5/2) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eşyanın, yaratılış gayesinin dışında sarfedilmesi, onun değerini düşürür ![]() ![]() ![]() ![]() İnanan insan, dinî ve dünyası için, lüzumsuz olan her türlü şeyden yüzçevirir (el-Müminun, 23/3) ![]() ![]() Mümtehine suresinin ilk ayetinde Cenâbı Allah; "Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız (olanlar)ı dostlar edinmeyin (Kendileriyle aranızdaki sevgi yüzünden onlara (Peygamber'in maksadını) ulaştırırsınız (değil mi?) ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah, razı olduğu kullarının vasıflarını sıralarken; "Rahman'ın kullan ki yeryüzünde mütevazî olarak yürürler, câhiller kendilerine laf atarsa "selâm" derler" (el-Furkân, 25/63); "Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve "bizim işlerimiz bize sizin işleriniz size ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her iş ve sözü imanı ile uygunluk gösteren değerde olan müslüman, ahirette lüzumsuz söz söyleme ve dinlemeden uzaktır: "Orada boş söz değil, yalnız selâm işitirler" (Meryem, 19/62) ![]() ![]() ![]() Lüzumsuz ve faydasız sözlerden kaçınmak, daima hak ve doğruyu konuşmak, müminin prensibidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|