Mevlânâ’da Vuslat Anlayışı |
12-14-2013 | #1 |
Warrior
|
Mevlânâ’da Vuslat AnlayışıMevlânâ’da Vuslat Anlayışı Şeb-i Arus Mevlânâ’nın ölüm gününün hatırasıdır Mevlânâ, “Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde arama, arif kişilerin gönlündedir bizim mezarımız Burada ölüm (olarak) tezahür ediyorsa da orada doğumdur” der Bu mübarek insanı Sevgili'ye kavuşmasının 740 yıl dönümünde saygıyla anıyoruz Mevlânâ, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der Kendinin ölüm ve vuslat anlayışını, Kur’an-ı Kerim’in bir âyetinin ışığı altında tetkik edip anlamak mümkündür: “Her nefis ölümü tadacaktır Sonra ancak bize döndürüleceksiniz” (el-Ankebût, 29/57) Âyette geçen “dönmek” kelimesi, Allah’a kavuşulacağını, “vuslatı” açık bir ifadeyle “müjdelemekte”dir Bu müjdeyi benimseyen, ona sımsıkı sarılan Mevlânâ, ölümü bir ayrılık değil, bir vuslat olarak kabul eder Mevlânâ’nın ölüm anlayışına gelince; “Bir devir sistemi içinde hayatın anlamı, ruhun ölümsüzlüğü ve Allah’a, vuslatın yolu ölümden geçmektedir” tarifiyle zemin kazanır ve Mevlânâ’da ölüm, “Mutlak ve ölümsüz Varlık’a veya diğer ifadeyle “asla” bir rücû hareketi ile” zirveye ulaşır Mevlânâ, ölümü kişinin aslına dönüşü veya menşein ilâhi bir cevher olması hasebiyle “Allah’a dönüş” olarak telâkki eder Bir başka ifadeyle ölüm, “Cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçmasıdır” Mevlânâ bu hususu şöyle ifade eder: “Bizi Elest harabatından getirdiler Coşmuş, dağılmış ve kendinden geçmiş olarak getirdiler Yine harabat tarafına çekecekler (Bizi) yoktan var ettikleri için” “Hele ölümden bir kurtulsun, kurtuluşa ulaşın; çünkü sevgiliyi görmek âb-ı hayattır” |
Konu Araçları | Bu Konuda Ara |
Görünüm Modları |
|